Sayfalar

26 Mart 2017 Pazar

Aptal Puma Sendromu Nedir? Harcanan Emek Ulaşılan Sonuç Dengesi



Puma vahşi kedilerin uzak atalarından yırtıcı ve hızlı bir hayvandır. Yaklaşık iki metre uzunluğundadır. Birçok özelliği ile ünlüdür bu ormanların harika kedisi. Ama en çok ta hızlı ve kıvrak koşusu ile tanınır. Avının peşine düştüğü andan itibaren giderek hızlanan ve vücudunun tüm eklem ve kaslarını ortaya koyan hareketlerini seyretmek bir zevktir. Bu ölüm koşusu bazen pumanın , bazen ise hayatı için koşan kurbanın zaferi ile sonuçlanır.

Peki bir puma avının peşinden ne kadar koşar?

İşte ormanların vahşi avcısını uygarlıkların kurucusu insana örnek yapacak olanda pumanın bu özelliğidir. Puma avının peşinden sürdürdüğü "ölüm koşusunu" her zaman avının cüssesine göre ayarlar. Yani bir ceylan ele geçirmek için koştuğu süre ile, bir tavşanın peşinden geçirdiği süre asla aynı değildir. Çünkü puma akıllı bir hayvandır ve koşarken harcadığı enerji miktarı, avdan elde edeceği potansiyel enerji miktarını aştığı anda puma koşmaktan vazgeçer. Yenilgiyi kabul edip başka av arar. Bu nedenle ceylanın peşinden fazla, tavşanın peşinden çok daha az koşar.

İşte "aptal puma sendromu" bunun tersini yapan insanların ruh halini ifade etmek için, yani bir tavşanın peşinden yıllarca koşan, sonra da yakaladığı avı bir öğünde bitiren akılsızlar için kullanılır. Başarının sırrı pumalıktan, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki dengeyi iyi saptamaktan geçmektedir.

Hayatın dengesi, Puma'lık ile, yani harcanan emek, ulaşılan sonuç ilişkisindeki doğru orantı ile sağlanabilir.

Bazı insanlar vardır, basit hesapsızlıkları veya olmayacak hayalleri peşinde ömürlerini tüketir.

Bazıları da vardır ki, bir üzüntüye veya öfkeye ömrünü adar, ya da bir hayale saplanır.

Bu insanların hayatlarına hayal kırıklığı, pişmanlık ve kızgınlık egemendir.

Hesapsızlıkları ağır bedeller ödetir kendilerine. Ne için, fizik ve moral enerji harcadığını, ne bedel ödediğini hesap etmeyip, ceylan niyetine tavşan peşinde koşarak yaşam enerjilerini tüketirler. Elde ne var diye bakıldığın da çoğu zaman bir hiçtir.

İnsanlarda çok görülen bu sendrom, farklı şekillerde olsa birçok şirket veya yöneticide de sıkça görülür.

Faydasız faaliyetler peşinde çok meşgul modda çalışılır.

Az kazanç peşinde çok emek, para ve zaman kaybedilir.

Bir çok yöneticiyi, pozisyonu ile bağdaşmayan, küçük işlerin peşinde, hem de koşuya kattığı, mesai maliyeti bile karşılanamayacak kalabalıkları da peşine takarak koşarken görebilirsiniz.

Ya da fayda ve maliyet hesapları iyi yapılmamış, muhtemel sapmaları öngörülmemiş, veya görüldüğü, hatta bazen önceden denendiği halde, aynı iş yapma yöntemlerinden vazgeçilemediğini de görebilirsiniz.

Hesapsızlık ve öngörüsüzlük bir yana, yaşananlardan bile ders çıkartılamamıştır.

Bu hesapsızlıkların maliyeti kısa zaman da pek görülemese bile, uzun zamanda içten içe şirketin ömrünü tüketen cinsten olur.

Şirketin sürdürülebilirlik kapasitesini yok eder.

Şirketin, kapasite, karlılık, rekabet vs realiteleri ve gerçek ihtiyaçları ile örtüşmeyecek şekilde, büyük denizler de küçük balık avlamakla meşgul olunur.

Sonuçta, ceylan peşinde olması gereken şirketin, tavşan peşinde telef olması kaçınılmaz olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder