Sayfalar

26 Ekim 2018 Cuma

Ters Çaba Kuralı Nedir? Hayatımıza Etkileri Nelerdir? Nasıl Kurtuluruz?


Ters çaba kuralı, bir şey için ne kadar çok çaba harcarsak o şeyi gerçekleştirmek konusunda o kadar etkisiz hâle geldiğimizi söyler.

Ters çaba kuralı, herhangi bir şeyi yapmayı ya da o şeyden kaçınmayı çok istediğimiz durumlarda hepimizin başına gelen bir durumdur. 

Neyi çok istesek gerçekleşmez, neyden korksak bize doğru gelmeye başlar...

Bu duruma verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi uykusuzluktur. Uyku tamamen bilinçaltı tarafından yönetilen bir süreç olduğu için uyumak adına bilinçli bir şekilde çaba sarf etmek genellikle kendimizi daha ayık hissetmemize sebep olur ve uyumamız imkansız hâle gelir. Kısacası uyku hakkında ne kadar çok düşünürsek, uykuya dalmamız o kadar güçleşir.

Yüzerken suyun yüzeyinde kalmak için çok fazla çaba harcarsanız dibe batmaya başladığınızı fark etmişsinizdir. Öte yandan çabalamayıp kendinizi suya bıraktığınızda suyun üstünde kalırsınız. İşte ters çaba tam da bunu ifade eden bir kural.

Bunun yaşanmasının sebebi, bilinç ve bilinçdışı düzeylerin devamlı bir zıtlık hâlinde olmasıdır.

Ve kazanan devamlı bilinçdışı olmaktadır. Çünkü bilinçdışımız, mantıklı olan değil, bizi koruyan tarafımızdır. 

Fransız psikolog Émile Coué, ters çaba kuralıyla ilgili şunları söyler:

"Hayal gücü ve irade anlaşmazlık içinde olduğunda, istisnasız biçimde kazanan hep hayal gücü olur."

Yerde geniş bir tahta parçası olsa ve onun üzerinde yürümeniz istense bunu yapmakta güçlük çeker misiniz?

Elbette hayır. Tahta parçasının bir ucundan diğer ucuna zahmetsizce yürüyerek geçebilirsiniz. Peki aynı tahta parçası iki gökdelenin arasında bulunsa?

Yapmanız gereken ilkinde olduğu gibi yalnızca yürümektir; bunun zor bir tarafı yok. Ancak bu durumda bilinçdışınız sahip olduğu her şeyle size karşı koyacaktır. Korkacak, gerilecek, düştüğünüzü hayal edecek ve düşmemek için ne kadar çaba gösterirseniz işleri o kadar kötü bir hâle sokacaksınızdır. Kısacası zihniniz, sizi görevi tamamlamaktan alıkoyacaktır.

Peki bu kural gündelik hayatımızda nasıl işler?

Hepimiz hayatta pek çok arzuya sahibizdir ve bilinç düzeyinde kendimize istediğimiz her şeyi yapabileceğimizi, tüm hedeflerimize ulaşmak için yeterli potansiyele sahip olduğumuzu telkin ederiz. Peki gerçekten de tüm bunlar düşündüğümüz gibi sorunsuzca hallolur mu? Hayır! Çünkü biz arzu ettikçe aynı zamanda kendimize pek çok korku, endişe ve güvensizlik yaratmışızdır. Bu sebeple olumsuz hislerimiz, tam ihtiyacımız olduğu zamanlarda bilinç durumundan daha güçlü çıkarak bizi yenilgiye uğratmaya hazırdır.

Peki bu durumu nasıl çözeriz?

Öncelikle kendimizle savaşmayı bırakmamız gerekiyor. En son girdiğiniz sınavı hatırlayın: Tüm gece, belki de birkaç gün boyunca durmadan çalışmıştınız ve büyük gerginlik yaşamıştınız. Peki sonuçta ne olmuştu? Büyük ihtimalle sınava girdiğiniz anda bildiğiniz her şey zihninizden uçup gitmişti. Bilgileri hatırlamak için kendinizi zorladıkça daha çok unutmuş ve aradan bir saat geçtiğinde ve rahatladığınızda tekrar her şeyi hatırlamaya başlamıştınız. 

Negatif düşünceler genellikle pozitif olanlardan çok daha güçlüdür; çünkü negatif hislere daha fazla karmaşık duygu eşlik etmektedir.

Émile Coué, bu durumla baş etmenin yollarını şöyle açıklıyor:

"Hissettiğiniz korkunun sizi başarısızlığa sürüklemesini önlemek için rahatlamanız gerekiyor. Rahatlayın, sakince düşünün ve kendinize güvenin. Kendimizi zinde ve güvende hissettiğimiz zaman gözümüze korkutucu görünen her şeyin üstesinden gelebiliriz..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder