Sayfalar

20 Haziran 2019 Perşembe

Da Vinci Şifresi (Dan Brown) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kitabın İddiaları Hakkında Bilgi



Kitabın Adı : Da Vinci Şifresi

Kitabın Yazarı : Dan Brown

Kitabın Özeti :

Paris Louvre Müzesi müdürü Jacques Sauniere, ünlü simgebilim profesörü Robert Langdon ile buluşacağı gece, müzede bir cinayete kurban gider. Otel odasında istirahat etmekte olan Langdon resepsiyondan gelen telefonla uyanır. Telefondaki görevli, polis teşkilatından Teğmen Collet’in kendisiyle görüşmek istediğini söyler. Teğmen Collet, müze müdürü Sauniere’nin cesedinin fotoğraflarını Langdon’a gösterir ve müzeye gelmesini ister.

Langdon’u müzede Yüzbaşı Fache karşılar ve cesedin bulunduğu yere götürür. Langdon, Müdür Sauniere’nin yerde kolları ve bacakları açık, çıplak bir vaziyette cesedini görür. Cesedin hemen yanında ise Sauniere’nin ölmeden hemen önce yazdığı bir mesaj vardır. Anlaşılan Sauniere birilerine bazı mesajlar vermek istiyordu.

Langdon mesajı çözmeye çalışırken müzeye kriptoloji ajanı Sophie Neveu gelir. Yüzbaşı Fache bir numaralı cinayet zanlısı olarak Profesör Langdon’u görmektedir. Sophie Langdon’a, Paris ABD Büyükelçisi ile temas kurması gerektiğini ve kendisine bir mesaj olduğunu söyler. Araması için kendi telefonunu Langdon’a uzatır. Longdon Amerikan Büyükelçiliğini aradığında karşısına telesekreter mesajı çıkar, mesajdaki ses ise Sophie’nin sesidir. Sophie mesajında profesöre tehlikede olduğunu, Fache’nin cinayet zanlısı olarak Langdon’u gördüğünü söylemektedir. Telefonu kapatan Langdon tuvalete gider. Bu arada Fache ve Sophie tartışıyorlardı. Fache Neveu’nun olay yerini terk etmesini ister.

Sophie olay yerinden uzaklaşır ama müzeyi terk etmez. Profesöre yardım etmek için gizlice tuvalete gider. Profesöre cebinden çıkardığı cesede ait bir fotoğrafı gösterir. Sauniere’nin yazdığı mesajın sonunda “P.S. Robert Langdon’u bul” yazıyordu. Yüzbaşı Fache bu cümleyi sildirmişti. Langdon, neden cinayet zanlısı olarak görüldüğünü şimdi anlamıştı. Eğer geri dönerse Fache tarafından tutuklanacaktı. Sophie, tek çarenin tuvaletteki küçük pencereden Amerikan Büyükelçiliğine kaçmak olduğunu söyledi. Profesör ise kaçarsa cinayeti kabulleneceğini düşünüyordu. Profesörün cebine yerleştirilen ve sinyal gönderen küçük bir aleti bir sabunun içine yerleştirdikten sonra camı kırarak kırmızı ışıkta bekleyen kamyonun üzerine fırlattılar.

Yüzbaşı Fache ise Langdon’un kaçtığını zannederek adamları ile birlikte sinyali takibe başlar. Bu sırada Ajan Neveu ve Profesör Langdon olay yerine dönerler. Sophie yerde yatan Sauniere’nin büyükbabası olduğunu söyler. Sophie ve Sauniere uzun süredir görüşmemektedirler. Mesajdaki “P.S.” ise Sauniere’nin torununa taktığı lakap olan Prenses Sophie kelimelerinin baş harfleridir. Sauniere arkasında bıraktığı sırların Profesör Langdon tarafından çözülebileceğini düşünerek torununa bu mesajı bırakmıştır.

Langdon ve Sophie, Sauniere’nin bıraktığı mesajın bir anagram yani şifre olduğunu keşfederler. Mesajda “Leonardo Da Vinci, Mona Lisa!” yazmaktadır. Müzedeki Mona Lisa tablosunun arkasında haçı andıran ve ortasında P.S. yazan bir anahtar bulurlar. Bu anahtarın Sauniere’in Zürih Emanet Bankası’ndaki kasasının anahtarı olduğunu anlarlar ve hemen bankaya doğru yola çıkarlar. Bu arada polis onların peşindedir, ABD Büyükelçiliği’ne giden yol kesilmiştir.

Zürih Emanet Bankası Müdürü Andre Vernet ile görüşen Langdon ve Sophie kasayı açarlar ve içinden çıkan kutuyu alırlar. Bu sırada Yüzbaşı Fache ve adamları bankaya gelmişlerdir. Sophie ve Langdon, Müdür Vernet ile birlikte bankanın arabalarından birine binerler. Vernet sayesinde polisleri atlatırlar. Fakat Vernet, Langdon ve Sophie’yi güvenli bir bölgeye getirdikten sonra silahını onlara doğrultur ve kutuyu ister. Langdon ve Sophie, Vernet’i atlatmayı başarır. Kutunun içinden şifreli bir kripteks çıkar. Şifreyi çözebilmek için Langdon’un arkadaşı Sir Leigh Teabing’e giderler.

Teobing hayatını Kutsal Kadehi bulmaya adamış, İngiliz Kraliyet ailesi tarafından kendisine Sir ünvanı verilmiş usta bir tarihçidir. Teabing, Langdon ve Sophie’ye kripteksin İsa Mesih’in “Kutsal Kase”sine ulaşmak için gerekli olan “Kilit Taşı”nın yerini gösteren bir şifre olduğunu belirtir ve Kutsal Kase ile Da Vinci arasındaki bağlantıyı anlatır: 1099 yılında kurulan Sion Tarikatı kardeşlik bağları çok güçlü olan bir tarikattır. Tarikatı yönetenler arasında Leonardo Da Vinci, Isaac Newton, Victor Hugo gibi önemli isimler vardı. Tarikata üye olmak ve güven kazanmak çok zordu. Sion Tarikatında, Hıristiyanlığın aksine kadın çok değerliydi. Tüm bilinenlerin aksine Hz. İsa evliydi ve çocukları vardı. Hz. İsa çarmıha gerilirken, karısı Magdalalı Meryem hamileydi. Hz. İsa’nın soyunu devam ettirmek için Fransa’ya kaçmıştı. Sion Tarikatı üyeleri kendilerini bu gerçekleri korumaya adamışlardı. Tarikatın simgeleri olan Gül ve Kutsal Kâse Magdalalı Meryem’i temsil etmektedir. Kilise yani Vatikan ise yüzyıllarca bu gerçeği saklamıştır ve belgelere ulaşmak için bir çok tarikat üyesini öldürmüştür. Sauniere ise bu tarikatın son büyük ustasıydı ve bu sırrı saklaması için torunu Sophie’yi seçmişti.

Kutsal Kase’nin peşinde olanlar sadece Langdon, Sophie ve Teabing değildi. Karanlık bir tarikat olan Opus Dei tarikatının başındaki Piskopos Manuel Aringorasa da gizli belgeleri ele geçirmek niyetindeydi. Belgeleri Vatikan’a vererek kiliseden bazı imtiyazlar ve yüklü miktarda para kazanmayı düşünüyordu. Kutsal Kâse’yi bulmak için Silas adındaki tarikat üyesi görevlendirilmişti. Silas ise talimatları “Öğretmen” lakaplı bir adamdan alıyordu. Müdür Sauniere’yi de Silas öldürmüştü ve şimdi de Langdon, Sophie ve Teabing’in peşine düşmüştü.

Langdon, Sophie ve Teabing çözdükleri şifrelerden yola çıkarak Kutsal Kasenin İngiltere’deki bir mezarda olduğunu tahmin ederler ve birlikte İngiltere’ye giderler. Fakat Sauniere’nin katili Silas onları bulur ve Sir Teabing ile birlikte kripteksi kaçırır. Langdon şifrelerden yola çıkarak mezarın Isaac Newton’a ait mezar olduğunu tespit eder ve kripteksi çalan kişinin de mezara geleceğini düşünür. Fakat mezara geldiklerinde onları büyük bir sürpriz beklemektedir. Karşılarında Sir Teabing durmaktadır. Öğretmen lakaplı kişinin aslında Teabing olduğunu öğrenirler. Langdon, Teabing’i etkisiz hale getirir ve kendilerini Londra’ya kadar takip eden Yüzbaşı Fache’ye teslim eder. Böylece Langdon ve Sophie de aklanmış olur.

Langdon ve Sophie, son şifreyi de çözerler ve Rosslyn Şapeli’ne giderler. Rosslyn’de Kutsal Kadehi ararlarken yanlarına genç bir adam gelir ve onları Rosslyn Vakfının başkanı ve büyükannesi olan Maria’nın yanına götürür. Maria Sophie’nin büyükanesidir ve Sophie’yi hemen tanır. Sophie (bilgi yelpazesi. com) büyükbabasının küçükken kendisini buraya birkaç kez getirdiğini hatırlar. Maria tüm gerçekleri Langdon ve Sophie’ye anlatır. Ailenin Hz. İsa’nin soyundan geldiğini, güvenlik amacıyla soyadlarını değiştirdiklerini söyler. Sophie’nin anne ve babası esrarengiz bir trafik kazasında ölmüşler ya da öldürülmüşlerdir. Sauniere de eşini, Sophie’yi ve kardeşini buraya yerleştirir.

Sophie, büyükannesi ve kardeşini bulmuştur. Ama Profesör Langdon ise hala Kutsal Kadehin yerini aramaktadır. Langdon şifreleri takip eder ve Kutsal Kasenin Louvre Müzesinde olduğunu anlar. Ama bu gerçek onunla saklı kalacaktır.

Da Vinci Şifresi Kitabının İddiaları Hakkında Bilgi :

Da Vinci Şifresi, Yahudi ve İngiliz asıllı ABD de ikamet eden Dan Brown tarafından yazılıp 18 Mart 2003 ‘ye satışa konulan ve son yılların en çok ses getiren romandır. Eserin özgün adı İngilzice The Da Vinci Code’dir. Eser dilimize Da Vinci Şifresi adı ile tercüme edilmiştir.

Da Vinci Şifresi , satışa çıktığı ilk haftadan sonra ABD de New York Times'ın ‘ın “en çok satanlar” listesinde “ 1 Numara ya yükseldi. Aynı zamanda Wall Street Journal, Publishers Weekly ve San Francisco Chronicle’nin “en çok satanlar” listesine de yükselen eser aylar boyunca ilk sıradaki yerini korumayı başarmış, 
Colombia Pictures da kitabın film haklarını satın almıştır.

Kitap, İsa ile ilgili tarihi sırlar ve Da Vinci'nin eserlerinde bu sırlarla ilgili verdiği ipuçları özellikle İsa'nın ölmediği, dirilmediğini; Galile Denizi'nin batısında, Tiberias ile Kefernaum yolu üstünde küçük bir balıkçı kasabası olan Magdala'dan Magdalalı Meryem ile evlenip Sara adında bir çocukları olduğunu iddia etmesi ile büyük yankı yaratmıştır.

Da Vinci Şifresi, temel olarak 1947 yılında Mısır'ın Nag Hammadi kentindeki çölün kayalıklarında Mısırlı çoban Muhammed Ali'nin bulduğu 13 adet papirüs  yazmalarona dayanmaktadır. Keklik Mağarası olarak bilinen bu mağara Eylül 1952'de tekrar araştırılmış, Ölüdeniz parşömenleri olarak adlandırılan bu tomarlar Kumran Yazıtları olarak da anılmış, deriye sarılmış halde bulunan bu papirüs el yazmaları 2000 yıl önce yazılmıştır. Bu yazıtlar bir kısmı İbranice, bir kısmı Aramice kâğıt, deri veya bakır plakalar üzerine kaydedilmiş kırk bin adet elyazması parçasından oluşmaktadır. Bu yazmalar Hristiyanlık âleminde büyük tartışmaların başlamasına sebep olduğu gibi Da Vinci Şifresi adlı eserin de temelini teşkil etmiştir. Bu belgelere göre, havarilerden biri Magdelalı Meryem diye anılan bir fahişeydi ve İsa Meryem'le evlenmiş, bu evlilikten bir çocukları dünyaya gelmişti.

El yazmalarını orijinalinin MS 120-150 yılları arasında Yunanca olarak yazıldığı, Filippos sureleri ve diğer yazıtların ise M.S. 350-400 yılları arasında Kıptice'ye çevrilmiş olduğu bu tomarların da bu çeviriler olduğu anlaşılmışt5ı.
Kumran Yazıtları olarak da adlandırılan bu belgeler Kahire'de ortaya çıkınca Mısır hükümeti bunların büyük bir bölümüne el koymuş, ama 13 kitabın bir kısmı ABD'ne kaçırılmıştı, belgelerin bir kısmı yanmış, bir kısmı da kaybolduğu halde Hristiyanlığın başlangıç dönemiyle ilgili 52 ayrı metin ortalıkta dolaşıyordu.

Dan Brown bu romanında Vinci'nin yaptığı resimlerinde de bu konuya değindiğini İsa ve Magdelalı Meryem resmi ve diğer resimlerinde de şifreli olarak bu iddiaları yansıttığını iddia etmektedir. İsa ve Magdelalı Meryem kalçaları birbirine değecek şekilde geriye doğru yaslanmış olarak oturmakta bu duruşları da kutsal kaseyi işaret eden bir açıyı göstermektedir. Yazar, Da Vinci o resmi yaptığı dönemde papaya ve kiliseye kızgın olduğunu bu yüzden Kilisenin ısmarladığı resimlere şifreli mesajlar koyarak kadın imgesini yerleştirerek papalık ve kiliseden intikam aldığını, böylece de Kumran Yazıtlarındaki anlatılanlar ile bu şifrelerin uyuştuğunu iddia etmektedir.

Yazarın diğer bir iddiası ise Da Vinci’nin gizli bir tarikat olan Sion Tarikatına üye olduğu şeklindedir. Tüm bu konular ve iddialar bu romanda bulmacalar ve kovalamacalar içinde oluşan bir kurmaca içinde anlatılmıştır.
“ Da Vinci Şifresi Katolik Hristiyanlar, yani Vatikan'daki Papalık için yenilir yutulur olmayan iddialar içermiş, bu yüzden roman Katolik ve Yahudi savaşını tetikleyen bir eser haline gelmiştir. İsa'nın Magdelalı Meryem ile evlenmiş olması ve İsa'nın çocuğunu taşıması İsa'yı ölümlü yaptığı için Katolik Hristiyanlığın inançlarını temelinden sarsacak bir etki yaratıyordu. Da Vinci Şifresi'ndeki tez ise İncil'in günümüzdeki halinin Allah tarafından gönderilen şekli olmadığı, İsa'nın insani boyutu yok edilerek İsa'ya Tanrısal bir misyonla anlaşıldığı tezine dayanmaktadır.

1099 yılında kurulmuş olan Sion tarikatı ise bu sırları saklayan bir tarikattır. 1975 yılında Paris’in Milli Kütaphanesi, Sir lsaac Newton, Batticelli, Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı’nın üyelerinin isimlerini içeren, Les Dossiers Secrets (Gizli Dosyalar) diye bilinen parşömenleri ortaya çıkarmıştır. Opus Dei, koyu dindar bir Katolik mezhebidir.

Dan Brown, Yahudi asıllı İngiliz kökenlibir yazar olarak bu konuları bu eserinde bir olay kurgusu içinde ele almıştır. Don Brown eşiyle birlikte halen ABD’nin New England’ kentinde yaşamaktadır. Dan Brown ortaya çıkan bu yankılara “ Hristiyan tarihini değiştirip değiştirmediğimi bilmiyorum, ama sanıyorum ki Hristiyanları İncil, kutsal yazıların doğruluğu ve tarihi konusunda tartışmaya teşvik ettim." şeklinde bir cevap vermiştir.

Dan Brown, eserinde anlattığı bu konular nedeni ile afaroz edilmiş, Vatikan’ın kara listesine de girmiştir. Dan Brown’un bu romanındaki iddialarının kimilerinin aksiispat edilmiş, kimi iddialarının ise gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkarılmıştır. Buna rağmen eser üzerinde yapılan spekülasyonlar devam etmektedir. Bu tartışmalar yazarın ününü arttırmış ve kitaplarının da çok satılmasına neden olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder