Sayfalar

12 Eylül 2019 Perşembe

Nigahdar (Başak Sayan) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Nigahdar

Kitabın Yazarı : Başak Sayan

Kitap Hakkında Bilgi :

Nigâhdar: Koruyucu, muhafaza eden, saklayıcı. (Farsça) 

Nigahdar, Başak Sayan’ın 4.romanıdır. Daha önce Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği isimli kitapları yayınlanmıştır.

Başak Sayan'ın Nigahdar kitabı tasavvuf, tarih ve polisiyeyi harmanlayan bir kitap olmuş.

Başak Sayan 1977 yılında Ankara’da doğmuştur. Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunudur. Lise yıllarından beri sahne sanatlarına ilgi duymuştur. Tiyatro başta olmak üzere çeşitli sanatsal etkinliklerin içinde bulunan Sayan üniversite yıllarında özel bir televizyon kanalında da çalışmış. Reklam filmlerinde ve filmlerin kamera arkasında görev yapmıştır.


***
“Tanrı ve bilim hiç bu kadar birbirine yakın olmamıştı.’’

“Bütün bilgiler içindeki en önemli bilgiyi öğrendin mi?’’

“Hangi bilgi?”

“Evrenin en büyük gizini saklayan bilgi.’’

“Böyle bir bilgi olduğundan haberim yok. Lütfen efendim, siz öğretin bana bu bilgiyi.’’

“Peki, git bana bir niyagrodha ağacının meyvesini getir.’’

“Getirdim efendim.’’

“Şimdi onu ortasından ikiye böl.’’

“Böldüm.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Çekirdekleri efendim. Minicikler.’’

“Şimdi o çekirdeklerden birinin içini aç.’’

“Açtım efendim.’’

“Ne görüyorsun?’’

“Hiç.’’

“Bak evladım, o göremediğin özden bir niyagrodha ağacı meydana gelir. Çekirdeğin içindeki boşluk o öz ile doludur. Onu göremesen bile o her yerdedir. Tıpkı senin bedenin gibi. İçindeki özü göremezsin ama o oradadır. Tanrı da böyledir. Onu göremesen bile her şeyin içindedir. Her şey var oluşunu ona borçludur. İşte en büyük hakikat budur. Ve sen... Sen O’sun işte.’’

Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği dersleri veren ve ateşli bir ateist olan Şirin Özdemir, tüm hayatının büyük bir yalan olduğunu öğrenmesiyle birlikte olayları çözmek amacıyla New York’tan İstanbul’a gelmeye mecbur kalır ve gelir gelmez kendisini bir ölüm kalım mücadelesinin içinde bulur.

Bu mücadelede ona trajik bir biçimde yolunun kesiştiği tanınmış bir yazar ve felsefeci olan karizmatik genç profesör Algan Ataman yardım eder.

İkili birlikte hayatta kalmaya ve gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırken geçmişten günümüze gelen ve tüm dinleri derinden etkileyecek büyük sırrın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Ve elbette büyük bir küresel gücün türlü oyunlarıyla baş etmeleri gerekir.

Başak Sayan Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi ve Ölü Kuşların Sessizliği romanlarının ardından bu kez Nigahdar ile okuyucuyu Hallac’ı Mansür’un kayıp risaleleri ekseninde tarihin derinliklerine sürükleyerek, tasavvuf, din, Tanrı kavramları ile atom fiziği ve kuantum evreninin iç içe geçtiği heyecan dozu yüksek bir dünyaya götürüyor.

Maddenin içi dolu gözüktüğü kadar boştur...

Atomun büyük kısmı boşluktur.

(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Özeti :

900’lü yılların Bağdat’ı, Hindistan’ı, İran’ı… Ene’l Hak yani “Her şey O’dur. O her şeydir,” diyen bir derviş… “Tek Hakikat O’dur” diyen, adaletsizliklere, eşitsizliklere tasavvufun ruhunda da pek olmayan bir biçimiyle karşı duran; toplumda huzursuzluğun kaynağı olarak adam kayırmayı, rüşveti, yolsuzluğu, gelir eşitsizliğini gören bir derviş: Hallâc-ı Mansûr.

Hallâc-ı Mansûr’un toplumsal meselelere duyarlı, merkezine halifeleri, iktidar sahiplerini, dervişleri hatta hiçbir dini koymadığı öğretisini anlatan risaleler; hem egemen küresel güçler hem de egemen dinler açısından büyük bir tehlike olarak görülür. Asırlardır gün yüzüne çıkmayan bu kayıp risalelerde öyle bir sır gizlidir ki, bu sırra vakıf olan kişi tüm dünyadaki güç dengelerini yerinden oynatabilecek, egemen dinlerin yüzlerce yıldır süren saltanatını sarsacaktır.

“O ki hiçbir yarattığını ayırmıyor diğerinden, biz kim oluyoruz da ayırıyoruz böyle herkesi birbirinden!” diyen bu öğretinin bir nigâhdarı İstanbul’dadır. Bunu öğrenen New York merkezli küresel güç aktörleri bu risaleleri ele geçirmek üzere harekete geçer.

Hallâc-ı Mansûr’un uğruna canını verdiği gerçeklikler ile o gerçeklikleri tersyüz ederek topluma empoze eden din ve siyaset ilişkisinin bugün de devam ettiğini görecek, Allah’a inanmakla Allah’ı kendi düzenini korumak için kullanmanın nasıl hâlâ devam ettiğine şaşıracaksınız.

Sen ne doğdun ne de öleceksin. Bir hiç olduğunu anladığında en büyük hakikate ereceksin!

Nigahdar’da kahramanımız Şirin Özdemir isimli bir fizik hocasıdır. Şirin Özdemir sıkı bir ateisttir. New York’ta Columbia Üniversitesi’nde atom fiziği üzerine dersler vermektedir.

Şirin Özdemir bir gün tüm hayatının yalan olduğunu öğrenir. Tüm hayatı bir anda değişir. Hayatı ile ilgili olayları çözmek ve bazı şeyleri ortaya çıkarmak üzere İstanbul’a gelir ancak gelmesiyle birlikte kendini bir kovalamaca ve maceranın içinde bulur.

Bu macera, mücadele ve kovalamaca içinde yolu genç profesör Algan Ataman ile kesişir. Ataman tanınmış bir yazar ve felsefecidir. Şirin ve Algan bu kovalamaca içinde bir yandan hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da gerçekleri ortaya çıkarmaya çalışırlar. Ancak bunun için geçmişten günümüze tüm dinleri fazlasıyla etkileyecek büyük sırrı bulmaları ve büyük bir küresel güçle mücadele etmeleri gerekmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder