Sayfalar

13 Ekim 2019 Pazar

Yankılı Kayalar (Ahmet Yılmaz Boyunağa) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yankılı Kayalar

Kitabın Yazarı : Ahmet Yılmaz Boyunağa

Kitap Hakkında Bilgi :

İç resimlemelerini İsmail Bahat’ın yaptığı roman, 9 yaş ve üstü okurlara roman okumanın keyfini yaşatacak, onları hayata hazırlayacak, kendi ayakları üzerinde durmaları konusunda onları cesaretlendirecek bir A.Yılmaz Boyunağa klasiği. “Ben, Doğu Anadolu’nun bir dağ köyünde doğdum. Köyümüz, başı karlı ve dumanlı bir dağın eteklerindedir. Kışlarımız, hep karlı geçer; kısa süren yazımıza da doyum olmaz. Bizler, yazı sabırsızlıkla bekleriz; çünkü hepimiz yaza, o tatlı sıcağa hasretiz. Hele biz çocuklar! Yaz aylarında, kışın birikmiş olan enerjimizi, yüksek kayaların tepesinde, ya da aşağıda ovada akan çayda harcarız. Korkunç kayalıklar, bizim oyun yerlerimizdir. Bazen, keçiler gibi dağa tırmanır, yankı yapan kayalara sesleniriz…”

Kitapta, idealist bir köy çocuğu olan Mehmet’in idealine ulaşmak adına yaptığı fedakârlıklar, gösterdiği azim ve kız kardeşiyle birlikte hayatın zorluklarına karşı yılmadan verdiği mücadele anlatılıyor.

Bir ideale sahip olmanın verdiği gücü ve inancı genç okurlara kuvvetle hissettiren, azmin ve sabrın her zaman kazandığını bir kez daha gösteren “Yankılı Kayalar”, Ahmet Yılmaz Boyunağa’nın usta kaleminden çıkmış bir roman.

MEB' in tavsiye ettiği 100 temel eserden...

Kitabın Özeti :

Kara Mehmet, Doğu Anadolu'nun dağ köylerinden birinde yaşayan on bir yaşında bir çocuktur. Onun en sevdiği şey, kayalıklara çıkıp arkadaşları ile birlikte kayalara seslenmek ve seslerinin yankısını dinlemektir. İnşaat işçisi olan babası, iri yarı, yiğit bir adamdır. Yazları şehirlere gider ve para kazanır. Kışları da onun kazandıkları ile huzurlu bir şekilde geçinirler. Herkes tarafından sevilir, yardımseverdir. Annesi de herkese karşı güler yüzlü, tatlı dilli, şefkatli bir hanımdır. Annesi de çok becerikli, çevresinde çok sevilen, herkesin yardımına koşan bir kadındır. Bir de küçük kız kardeşi vardır Mehmet'in. Üç yaşındaki kardeşinin adı Hatice'dir. Babasının yaptığı kerpiç evlerinde hayvanları ile mutlu bir şekilde yaşam sürerler. Her akşam Mehmet'in okuduğu kitapları dinleyerek ailecek vakit geçirirler. Çok mutlu bir hayatı vardır. Ailesini çok sevmekte ve arkadaşları ile de çok eğlenmektedir.
Bu mutlu hayat bir anda bozulmaya başlar. Çok karlı bir gün Mehmet'in annesi hastalanır. Köyde doktor olmadığından babası doktor getirmek için kasabaya gider. Hava çok kötüdür. Bir daha babası asla geri dönmez. Bir zaman sonra ondan iyice ümitlerini kestiklerinde onun eşyalarını dağda bulurlar. Karlar eridiğinde, üzerinde diş izleri olan çizmeleri bulununca babasını kurtların parçaladığı anlaşılır. Anlarlar ki kurtlar yemiştir adamcağızı.

Mehmet ve ailesi çok üzülür. Uzun süre evde matem havası eser. Babasının ölümünden sonra Mehmet kendini büyük bir insan gibi hissetmeye başlar. Annesi de oğluna güvenmektedir. Bir gece Mehmet annesine, doktor olacağına dair söz verir. Doktor olacaktır ve annesiyle kardeşine bakacaktır. Zamanla evlerini geçindirmek ve ayakta tutmak için yeniden hayata dönerler. Fakat aradan bir yıl geçince Mehmet'in annesi bu üzüntüye daha fazla dayanamaz ve ağır bir hastalığa yakalanır. Kısa süre sonra da Hatice'yi ağabeyine emanet edip vefat eder.

Koskoca evde Mehmet ve Hatice yapayalnız kalakalmalardır. Bütün komşuları onlara yardım ederler. Hiç yalnız bırakmazlar. Komşular Mehmetler'i geceleri de yalnız bırakmaz. Bir gece Mehmet'in iki arkadaşı nine ve dedeleriyle Mehmetler'i almaya gelirler. Ama Mehmet kendi evlerinde kalmak ister. Ertesi gün Mehmet'in öğretmeni, imam emmi ve birkaç komşu Mehmetler'e gelir. Her biri Mehmetler'i sırayla misafir etmek ister. Ama Mehmet kimseyi rahatsız etmek istemediği için bu teklifi de kabul etmez. Böylece her gece bir arkadaşının Mehmetler'de kalmasına karar verirler. O akşam Mehmet'in arkadaşlarından Bekir yatıya gelir. Birlikte ödev yaparlar. Yemek yiyip şakalaşırlar. Mehmet annesinin vefatından sonra ilk defa o akşam güler.

Mehmet bu arada annesini ve babasını doktorsuzluk yüzünden kaybettiği için kesin olarak doktor olmaya ve memleketine hizmet etmeye karar verir. Kız kardeşine bakar, hayvanlarından aldıkları ürünlerle beslendikleri gibi onları satarak para dahi kazanırlar.

Mehmet, okuluna başarılı bir öğrenci olarak devam etmektedir. Okula giderken kardeşini Bekirler'e bırakır. Bir gün kardeşi hastalanır. O gece Bekirler'de kalırlar. Mehmet kardeşini de kaybetmekten çok korkar. Gece kardeşinin baş ucunda yatar ve iyileşmesi için hep dua eder. Ertesi gün kardeşi iyileşir, Mehmet çok sevinir. Birlikte evlerine dönerler. Ona en büyük destek öğretmeninden gelmektedir. İmam ve öğretmeni ona her konuda yardım ederler, yol gösterirler.

Mehmet ve kardeşi evde yalnızdır. Mehmet odun kesmek için dışarı çıkar. Odunları keser, odunları alıp içeri girecekken kurt ulumaları duyar. Biraz sonra kurtlar gelir. Mehmet, üzerine gelen bir kurdu baltasıyla öldürür. Diğer kurtları da korkutarak eve kaçar. Biraz sonra Mehmet'in öğretmeni, muhtar emmi ve avcılar gelir. Bu olay köyde günlerce konuşulur.

Bir süre sonra Mehmet'e İstanbul'daki dayısından mektup gelir. Dayısı mutlaka onları yanına almak istemektedir. Mehmet, öğretmenine ve imama danışarak dayısının yanına gitmeye karar verir. Böylelikle eğitimine daha iyi devam edebilecektir. Okullar kapanınca Mehmet ve Hatice İstanbul'a giderler. Mehmet ve kardeşi köydekilerle vedalaşırlar. Trenle İstanbul'a gitmek için yola çıkarlar. Cafer Emmi, Mehmet'e evi ve mallarını kendisine satmasını teklif eder. Mehmet, öğretmeni ve imam emmiyle konuşur ve bu teklifi kabul etmez. Evlerini fakir bir adama verirler. Adam, onların hayvanlarına bakacak, kazandıklarının bir kısmını da onlara gönderecektir.

İstanbul'a geldiklerinde önce Mehmet ve Hatice dayılarına ısınıverirler. Çok severler onu. Fakat evlerinde onlara yukardan bakan bir yengeleri vardır. Her hâl ve tavrıyla onları istemediğini belli etmektedir. Mehmet'in çalışmasına karar verir yengesi. Dayısının sayesinde hem çalışıp hem okuyabileceği düşünülür. Fakat Mehmet yorgunluktan derslerinde başarısız olmaya başlar. Mehmet gayret eder ve altıncı sınıfı doğrudan geçer. Yedinci sınıfta dersleri daha da düzelir ve sekizinci sınıfta iyi öğrenciler arasına girer. Hatice de çok mutsuzdur. Gündüzleri yengesi ona her türlü zulmü yapmakta ve dövmektedir.

Bir gün, Mehmet yolda bir kızı hayatı pahasına araba çarpacakken kurtarır. Mehmet ustasının istediği çivileri almış marangozhaneye dönerken yola atlayan küçük bir kızı kurtarır. Çocuğun annesi ona teşekkür eder, minnettar kalır, yardım teklif eder fakat Mehmet kabul etmez. Ertesi gün çocuğun annesi Selim Bey ve Safiye Hanım dayısının evindedir. Herkesin içinde Selim Bey Mehmet'e teşekkür eder ve ona çok güzel bir takım elbise hediye eder. Artık Selim Bey ve Safiye Hanım bu iki öksüz çocuğu kendi çocuklarının yerine koymuşlardır. Sık sık onları alıp pastaneye, sinemaya götürmektedirler. Yengesi de zengin olan bu aileye iyi davranmaktadır.

Bir zaman geçtikten sonra, Mehmet'in dayısı hastalanır. Hastaneye kaldırılır. Yengesi zulümlerini adamın yokluğunda iyice artırır ve en sonunda bir gün Mehmet ve Hatice'yi kovar. İki öksüz eşyalarını alarak çıkarlar. Mehmet ne yapacağını bilmemektedir. Hiç paraları olmadığı gibi hiç yakınları da yoktur bu şehirde. Bir gün ustasında kalıp daha sonra ustasından borç para alarak köylerine dönmeye karar verirler. Yolda Selim Bey ve eşi ile karşılaşırlar. Selim Bey'in ısrarı ile olanları anlatırlar. Bir süre konuşup düşünürler. Daha sonra Mehmet ve kardeşine onları evlat edinmek istediklerini söylerler. Mehmet onları kıramayarak tekliflerini kabul eder.
Selim Bey Mehmet ve Hatice'yi evlat edinmiştir. Her ikisini de evlat yerine koymuşlardır. Artık Mehmet ve Hatice de üzüntülerini unutmuş, bu iki iyi yürekli insanı anne, baba yerine koymuşlardır.

Lise ikinci sınıfta Mehmetler'in sınıfına yeni bir kız öğrenci gelir. Mehmet bu kızın köydeki öğretmeninin kızı Serpil olduğunu ve öğretmeninin emekli olunca İstanbul'a taşındığını öğrenince çok şaşırır. Öğretmenini ziyaret eder. Ailecek görüşmeye başlarlar. Mehmet ve Serpil son sınıfa geldiklerinde istedikleri fakültelere girebilmek için çok çalışırlar. Yıllar sonra Mehmet doktor olmuştur. Serpil ise öğretmen olur. Evlenirler ve köylerine dönerek oradaki insanlara hizmet ederler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder