Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
Sayfalar
▼
7 Ekim 2019 Pazartesi
Yüzüklerin Efendisi 1 - Yüzük Kardeşliği (J. R. R. Tolkien) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Yüzüklerin Efendisi 1 - Yüzük Kardeşliği
Kitabın Yazarı : J. R. R. Tolkien
Kitap Hakkında Bilgi :
Yüzüklerin Efendisi (İng. The Lord of the Rings) İngiliz dilbilimcisi Profesör J.R.R. Tolkien’in yazdığı fantastik bir romandır. Hikaye Tolkien’in 1937 tarihli ve çocuklar için yazdığı Hobbit adlı eserinin devamı olarak yazılmak istenmesiyle ortaya çıkmıştır. Roman 1937 ve 1949 yılları arasında aşamalar halinde yazılmış basıldıktan sonra. 150 milyonun üstündeki satış elde ederek tüm zamanların en çok satan ikinci romanı olmuştur.
Hikâye Hobbitlerin ülkesinde başlayıp Orta Dünya’nın kuzeybatısına kadar ve Sauraon’un ülkesine kadar devam eder. Genç hobbitler Frodo Baggins, Samwise “Sam” Gamgee, Meriadoc “Merry” Brandybuck ve Peregrin “Pippin” kötülükler ülkesinden ellerine geçen yüzüğü, Sauron’un ülkesindeki lavlara atarak yok etme görevi ile karşı karşıya kalmışlardır. Büyücü Gandalf, Prens Aragorn, Gondor Kumandanı Boromir, savaşçı cüce Gimli ve Elf prensi Legolas Hobbitlere yardım etmektedir. Hobittlerin görevi bu yüzüğü lavlara atarak insanlığı kurtarmaktır.
Yüzüklerin Efendisi serisi üç kitaptan oluşmaktadır;
Yüzüklerin Efendisi 1 - Yüzük Kardeşliği
Yüzüklerin Efendisi 2 İki Kule
Yüzüklerin Efendisi 3 Kralın Dönüşü
Kitabın Özeti :
1 Dört Gözle Beklenen Davet
Hobbitler arasında bir efsane olarak anılan Bilbo Baggins, esrarengiz yolculuğundan döneli 60 yıl olmuştu. Merak konusu olan serveti ve yılların onu neredeyse hiç yaşlandırmamış olması pek tuhaf karşılanıyordu. Bilbo, Eylül’ün 22’sinde 111. yaşını kutlamaya hazırlanıyordu. 99 yaşındayken evlat edinip, varisi ilan ettiği ve Çıkın Çıkmazı’nda birlikte yaşadığı yeğeni Frodo da aynı gün doğmuştu. Üstelik bu yıl 33 yaşına basarak, rüştüne erecekti. Sonunda beklenen gün geldi ve Hobbitköy’de muazzam doğumgünü kutlamaları başladı. Tüm hobbitleri mutlu edecek kadar yiyecek içecek vardı ve Gandalf’ın düzenlediği havai fişek gösterileri de muhteşemdi. Bilbo, bir “tatil”e ihtiyacı olduğuna karar vermiş ve Shire’dan ayrılmak için doğumgününü seçmişti. 144 yakın akraba ve arkadaşın katıldığı aile yemeğinin sonunda özel bir konuşma yaptıktan sonra, Yüzük’ünü parmağına geçirerek kaybolmuş ve herkesi bir kere daha şaşırtmıştı. Daha sonra Çıkın Çıkmazı’na giderek, Gandalf’la konuştu. Sahip olduğu herşeyi Frodo’ya bırakıyordu. Yüzük’ü de bırakmaya karar vermişti ama son anda ondan ayrılamamıştı. Gandalf’ın ısrarı, biraz da zorlamasıyla, sonunda bırakabildi. Bu da kendini ağır bir yükten kurtulmuş gibi hissetmesini sağladı. O gece, kimselere görünmeden, daha önceden hazırlamış olduğu eşyaları ve üç cüce arkadaşıyla Shire’dan ayrıldı. Ertesi günü Frodo, Bilbo’nun dost ve akrabalara bıraktığı “manidar” armağanları dağıtmakla geçirdi. Bir yandan da Bilbo’nun saklı hazinelerinin peşinde olan hobbitlerle mücadele etmesi gerekmişti. Akşama doğru Gandalf da veda etmek üzere Frodo’yu ziyaret etti ve Yüzük’ü kullanmaması konusunda onu uyardıktan sonra, yola çıktı. Frodo onu uzun bir süre göremeyecekti.
2 Geçmişin Gölgesi
Bilbo’nun ortadan kaybolmasının yankıları Hobbitköy’de uzun bir süre devam etti. Bu süre içinde Frodo, Çıkın Çıkmazı’nın yeni efendisi olmaya epeyce alışmış ve zamanını arkadaşları Peregrin Took (Pippin) ve Meriadoc Brandybuck (Merry) ile geçirir olmuştu. Bir yandan da elli yaşına yaklaşmakta ve içinde tuhaf kıpırtılar hissetmekteydi. Tam bu sıralarda dışardaki dünyada tatsız değişimler olduğu yolunda söylentiler dolaşmaya başlamıştı. Gri limanlara giden ve geri gelmeyen elfler çoğalmış, Mavi Dağlar yolunda cücelerin sayısı artmıştı. Duyumlara göre Mordor’daki Karanlık Güç uyanmış ve saldığı korku dört bir yana yayılmıştı. Bilbo’nun gidişinden sonra sıklıkla Frodo’yu ziyaret eden Gandalf, 9 yıl aradan sonra Frodo’nun 50. yaşını kutlayacağı sene tekrar uğramıştı. Ama getirdiği haberler endişe vericiydi. Gandalf Frodo’yu Yüzük’ün, kendisinin de yeni yeni keşfettiği, tehlikeleri konusunda uyarmak için gelmişti. O’na Âli Yüzüklerin etkilerinden bahsetti ve Bilbo’dan Frodo’ya geçen Yüzük’ün, Karanlık Efendisi Sauron’un imal ettiği, Elf İrfanları’nda söz edilen “Tek Yüzük” olduğunu bir ateş deneyiyle ispatladı. Sauron uzun zaman önce yitirdiği bu Yüzük’ün sandığı gibi imha edilmediğini öğrenmişti ve eski gücüne kavuşmak için onu geri almak istiyordu. Zaten Yüzük Sauron’un yenilgisinden sonra ele geçmiş ve Ulu Nehir Anduin’e düşmüştü. Ta ki, nehir kıyısında yaşayan hobbit türü bir ırktan Smeagol (Gollum)’un eline geçene kadar… Fakat artık Shire’daydı ve Sauron da bunu Gollum’dan öğrenmişti. Orta Dünya’nın geleceği için Yüzük’ün Ateş Dağı Orodruin’deki Kıyamet Çatlakları’na atılıp, yok edilmesi gerekiyordu. Bu zorlu görev için Frodo seçilmişti ve Shire’dan ayrılıp, görevi yerine getirmekten başka çaresi yoktu. Yanına da hem bahçıvanı, hem arkadaşı, hem de hobbit diyarının elflere ve ejderhalara en meraklı kişisi olan Sam Gamgee’yi alacaktı.
3 Üç Kafadar
Frodo, kendisinin ellinci, Bilbo’nun 128. yaşgününde Shire’dan ayrılmaya karar verdi. Gidişinin esrarengizliğini ortadan kaldırmak için de, Çıkın Çıkmazı’nı Torbaköylü Lobelio Baggins’e sattı ve çocukluğunu geçirdiği, doğudaki Erdiyarı’nda bir ev aldı. Haber, Hobbitköy’de büyük yankı uyandırdı ve dedikodulara neden oldu. Gandalf, kendisini endişelendiren birtakım haberleri araştırmak üzere önceden yola koyulduğundan, Frodo ayrılık hazırlıklarını arkadaşlarıyla birlikte sürdürdü. Doğumgünü akşamı dört kişilik küçük bir veda yemeği yediler ve ertesi sabah Merry eşyalarla mobilyaları alarak önden gitti. Frodo da, son bir kez Shire’ı yürüyerek görmek istediğinden Pippin ve Sam ile birlikte o gece Çıkın Çıkmazı’nı terketti. Gandalf gelmemişti ve bu durum Frodo’yu çok kaygılandırıyordu… Yol’u takip ederek Erdiyarı’na yöneldikleri gün bir Kara Süvari’nin onları takip ettiğini görüp gizlendiler. Frodo bu atlının, ne olduğunu ve ne aradığını bilmemesine rağmen, saklanmaları gerektiğini düşünmüştü. Aynı günün akşamı, başka bir Kara Süvari’yi, Gildor İnglorion başkanlığında ilerlemekte olan bir Yüksek Elf grubu sayesinde atlattılar. Frodo’yu tanıyan Gildor onları orman içinden geçen yoldan götürdü. Akşam elflerin hazırladıkları yiyeceklerle büyülenen Sam ve Pippin uyurken, Frodo Gildor’dan Kara Süvariler’in Düşman’ın hizmetkarları olduğunu öğrendi. Gildor ona, Gandalf’ı beklemeden Ayrıkvadi’ye ulaşmasını ve Kara Süvariler’den sakınmasını öğütledi.
4 Mantarlara Çıkan Kestirme Yol
Ertesi gün Frodo, yollarını kısaltmak amacıyla Brendibadesi Nehri’ne ulaşan kestirme bir yoldan gitmeyi seçti. Böylece hem Merry’yi fazla bekletmemiş olacak, hem de korkunç Kara Süvariler’e görünmeden ilerleyebileceklerdi. Nitekim yoldan ayrıldıklarında, onlardan birinin hâlâ peşlerinde olduğunu gördüler. Ormanlık alanda epeyce zahmetle gün boyu gittikten ve biraz da yollarını şaşırdıktan sonra, bir açıklığa ulaştılar. Orada Çiftçi Tırtıl’ın arazisine varmış olduklarını farkettiler. Küçükken gizlice mantar toplamak için çiftçinin tarlalarına giren ve kovalanmış olan Frodo ondan korkuyordu ama ne şans ki Pippin Bay Tırtıl’ın ahbabıydı. Böylece çiftçi onları içeri davet etti ve o gün siyah ata binmiş, tuhaf bir adamın Baggins hakkında sorular sorduğunu anlattı. Neyse ki Bay Tırtıl çok dostça yaklaşıyordu. Onlara akşam yemeği ikram ettikten sonra üçünü yük arabasıyla Şat’a, Merry’nin merakla onları beklediği yere, bıraktı. Üstelik koca bir sepet dolusu mantar da hediye etti.
5 Suç Ortakları Ortaya Çıkıyor
Merry’yle nehir kenarında buluşur buluşmaz, hep beraber bir şata binerek Brendibadesi Nehri’ni geçtiler. Karşıya vardıklarında siyah bir şeklin öteki kıyıda ertafı araştırmakta olduğunu belli belirsiz seçebildiler. Frodo’nun Erdiyarı’nın kuytu bir köşesi olan Çukurçay’daki yeni evine ulaşıp, mükellef bir akşam yemeği daha yedikten sonra, Merry’ye başlarından geçenleri anlattılar. Nihayet Frodo, ağzından baklayı çıkararak, önünde kendisini bekleyen tehlikeli bir yolculuk olduğunu ve hemen yola çıkması gerektiğini söyledi. Fakat arkadaşlarının kendisinin bu seyahati Nisan’dan beri planladığını, hele hele Yüzük’ü bildiklerini öğrenince çok şaşırdı. Dahası Merry ve Pippin de bu zorlu yolculukta ona katılacaklarını bildirince iyice duygulandı. Üstelik bunu çok önceden kararlaştırmış oldukları için, Merry gerekli tüm hazırlıkları da yapmıştı. Gandalf’a planlarını anlatmak üzere Tombiş Toluk’u Çukurçay’da bırakmaya ve gün ışırken yola çıkmaya karar verdiler. Kara Süvariler tarafından muhtemelen izlenmekte olan Yol yerine, tekinsiz bir yer olarak bilinen Yaşlı Orman’dan geçeceklerdi.
6 Yaşlı Orman
Hobbitler, sabah gün ışırken sislerin arasından geçip Yaşlı Orman’a girdiler. Orman onların gelişinden pek hoşnut görünmüyordu. Hobbitler de ormana girdiklerinden beri huzursuzluk içindeydiler. Sanki ağaçlar kıpırdıyor, fısıldaşıyor ve nefretle adımlarını izliyor gibi geliyordu onlara. Bir süre sonra Şenlik Ateşi Meydanı’na vardılar. Çok uzun zaman önce Yaşlı Orman Çalıçit’e gelip yaslandığında onu korkutup, sindirmek amacıyla hobbitler bu meydanda yüzlerce ağacı kesip, yakmışlardı. Orman saldırmayı bırakmış ama o günden sonra da hobbitlere düşman olmuştu. Açıklık bu arazide biraz dinlenen Frodo ve arkadaşları eski bir patika yolunu takip ederek, Orman’ın içindeki yüksek tepeciğe vardılar. Burada çevreyi gözlemleyerek, gidecekleri yönü saptadılar. Fakat Orman onları içerilere doğru çekiyordu ve hiç gitmek istemedikleri, Orman’ın garipliklerinin merkezine, Gündüzsefası Nehri Vadisi’ne yönlendiriyordu. Nehrin kıyısına vardıklarında etrafın söğütlerle çevrelenmiş olduğunu gördüler ve aynı anda hepsine birden uyku bastırdı. Frodo ayaklarını yıkamak üzere gittiği dere kıyısında, Merry ve Pippin sırtlarını dayadıkları Yaşlı Söğüt altında uyuya kaldılar. Sam ise bu tekin olmayan uyku halinden sıyrılıp, midillileri aramaya koyuldu. Birden sesler duyarak, geri döndü. Pippin söğüt ağacı içine hapsolmuş, Merry beline kadar söğüt çatlağına sıkışmış, Frodo da nehre düşmüştü. Sam Frodo’yu nehirden çıkardı ve Frodo hemen “imdat” diye yardım istemeye başladı. Tam bu sırada abuk sabuk bir şarkı söyleyen birinin yaklaşan sesini duydular. Bu Tom Bombadil’den başkası değildi. Hemen yardıma koşup, Merry ve Pippin’i Yaşlı Söğüt Adam’dan kurtardı. Sonra da bir şarkı tutturarak önden ilerlemeye başladı. Dört hobbit, midillileriyle birlikte onu izlediler ve sonunda Orman’dan çıkarak Tom Bombadil’in, Nehrinkızı ile birlikte yaşadığı evine vardılar.
7 Tom Bombadil’in Evinde
Eve girdikleri andan itibaren içlerini bir huzur kaplamıştı. Evde Tom Bombadil’in hanımı Altınyemiş ile tanıştılar. Hep birlikte mükellef bir akşam yemeği yediler. Hepsi çok yorgun olduklarından yemekten sonra yattılar. O gece her biri farklı bir rüya gördü. Ertesi gün Altınyemiş’in çamaşır ve sonbahar temizliği günüydü. Yani yağmur yağıyordu. O gün daha ileri gidemeyeceklerini anlayan hobbitler, Tom Bombadil’le oturup, sohbet ettiler. Tom onlara Orman’dan, Yaşlı Söğüt Adam’dan, Büyük Höyükler’den, Höyüklü Kişiler’den bahsetti. Frodo’nun sorusu üzerine Tom, kendisinin en Yaşlı olduğunu, Karanlıklar Efendisi’nden hatta Eski Günler’in öncesinden beridir orada yaşadığını, görüp görülecek en eski devirleri bildiğini anlattı. Sonra Shire’dan, hobbitlerin çıktığı yolculuktan ve Yüzük’ten konuşmaya başladılar. Bir ara Tom Frodo’dan Yüzük’ü istedi. Herkesin şaşkın bakışları arasında onu parmağına taktı ve kaybolmadı! Yüzük’ün onun üstünde bir etkisi yoktu. Ayrıca bir deneme yapmak isteyip, fırsatını bulunca Yüzük’ü parmağına geçiren Frodo’yu da görebiliyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde Tom genç hobbitlere ertesi günkü yolculuklarıyla ilgili nasihatler verdi, Höyükler’den kaçınmaları, ama eğer rast gelirlerse ne yapmaları gerektiği konusunda onları uyardı. Ayrıca, ertesi gün başları derde girecek olursa, onu yardıma çağırabilecekleri bir de şarkı öğretti.
8 Höyük Yaylalarında Sis
Hobbitler ertesi sabah Tom ve Altınyemiş’le vedalaşarak, Höyük Yaylaları’na doğru yola koyuldular. Bu yaylalar uğursuz yerlerdi; efsane haline gelen öyküleri Shire’da bile bilinirdi. Hobbitler, yaylaların Batı’daki alçak eteklerinden geçip, Doğu Yolu’na varmayı planlıyorlardı. Epeyce bir süre yürüdükten sonra, daire biçimindeki açıklığın ortasındaki bir dikilitaşın dibinde mola verdiler ama nasıl olduğu bilinmez bir şekilde uyuya kaldılar. Uyandıklarında akşam olmuş, her yeri kalın bir sis tabakası kaplamıştı. Yol’u bulmak için sisin içinde ilerlemeye başladılar. Bir süre sonra, en önde yürüyen Frodo, çıkış kapısı zannederek, iki dikilitaşın arasından geçti ve birden arkadaşlarının arkasında olmadığını farketti. Onları ararken bir Höyüklü Kişi tarafından ele geçirildi. Kendine geldiğinde bir höyüğün içindeydi. Bir taşın üstünde sırtüstü yatıyordu. Arkadaşları da aynı biçimde yanında uzanmaktaydılar. Höyüğün içi koyu yeşil bir ışıkla kaplanmıştı. Frodo bir anda içine dolan cesaretle, onlara doğru yaklaşan eli kesip, koparttı. Aynı anda Tom Bombadil’in öğrettiği şarkıyı mırıldanmaya başladı. Çok geçmeden Tom höyüğe ulaştı. Bir şarkı söyleyerek höyüklü kişiyi kovdu. Frodo ile birlikte Sam, Merry ve Pippin’i dışarıya taşıdı. Dışarı çıkınca hobbitler ayıldılar. Hiç birşey hatırlamıyorlardı. Tom hepsine höyüğün hazinelerinden birer kama verdi. Bu kamalar Batıil İnsanları tarafından dövülmüştü ve ilerde işlerine yarayabilirdi. Bu arada Tom midillilerini de getirmişti. Yollarını kaybetmede bu kadar becerikli olan hobbitlere kendi topraklarının sınırlarına kadar eşlik edecekti. Hep birlikte yola koyuldular ve uzun bir süre gittikten sonra nihayet Yol’a ulaştılar. Tom onlara Bree’ye varana kadar durmamalarını, Bree’de Sıçrayan Midilli adlı bir handa konaklayabileceklerini söyledi. Hobbitler o gece Bree’ye vardılar.
9 Sıçrayan Midilli Hanında
Bree, insanlarla hobbitlerin, huzur içinde, bir arada yaşadıkları yerleşim yerlerinden biriydi. Hobbitler köye girince doğruca hana yöneldiler. Orada onları hanın sahibi Arpadam Kaymakpürüzü karşıladı. Kendilerini tanıtıp, handa oda istediler. Frodo Bree’de Tepedibi adını kullanmayı seçmişti. Güzel bir akşam yemeğinden sonra, Frodo, Sam ve Pippin birçok konuğun toplandığı hanın büyük salonuna geçti. Merry onlarla gitmemişti. Bir süre konuşmaları dinledikten sonra hobbitler de sohbete katıldılar. Frodo ise, kuytu bir köşede oturan ve kendisine “Yolgezer” denilen esrarengiz bir yabancı ile konuşuyordu. Bir süre sonra Pippin Bilbo’nun veda partisini anlatmaya başladı. Onun kaçışlarından veya Yüzük’ten bahsetmesinden korkan Frodo, dikkatleri dağıtmak için masanın üstüne çıkıp bir şarkı söyledi. Şarkısının sonunda içkinin de etkisiyle yere yuvarlanırken Yüzük parmağına geçiverdi ve Frodo birden kayboldu. Bu, handakiler arasında çok büyük bir şaşkınlık ve korkuya neden oldu. Masaların arasından emekleyerek geçip Yolgezer’in yanına oturduğuna ilişkin anlattığı hikayeye ise kimse inanmış görünmüyordu. Bu arada Yolgezer onun hikayesine inanmamakla kalmamış, buna Yüzük’ün sebep olduğunu bildiğini ima etmişti. Ayrıca Frodo’nun gerçek adını da biliyordu ve onunla bu gece özel olarak konuşmak istiyordu. Aynı şekilde Bay Kaymakpürüzü de ona söylemesi gereken birşey olduğunu hatırlamış ve konuşmak istediğini bildirmişti.
10 Yolgezer
Hobbitler oturma odalarına geçtiklerinde Yolgezer’in de onlarla birlikte gelmiş olduğunu farkettiler. Gezgin adam onların meselesi hakkında çok şey biliyor gibiydi ve Ayrıkvadi’ye giden yolda onlara rehberlik yapmak istiyordu. Hobbitler kararsız kalmışlardı. Bir yandan Yolgezer’in onları başta Kara Süvariler olmak üzere, tehlikelere karşı uyarmış olmasına güveniyor, bir yandan da bu işle ne gibi bir ilgisi olacağı konusunda kuşku duyuyorlardı. Görüntüsü onlara hiç de güvenilir gelmemişti. Bu arada Bay Kaymakpürüzü geldi ve aslında üç ay önce Frodo’ya yollaması gereken, ama bir türlü fırsat bulup gönderemediği bir mektup getirdi. Mektup Gandalf’tandı ve planlanandan daha erken yola çıkmaları gerektiğini yazıyordu. Bu arada karşılarına Yolgezer diye bir Kolcu’nun çıkabileceğini, O’nun kendisinin dostu Aragorn olduğunu ve yardım edeceğini de eklemişti. Yüzük’ü kullanmaması konusunda bir uyarı yapmayı da ihmal etmemişti. Mektuba ve Yolgezer’in samimiyetine inanarak Frodo onun kendilerine rehberlik etmesi konusunda kararını verdi. Tam bu sırada Merry nefes nefese odaya daldı ve Kara Süvariler’i Bree’de gördüğünü, hatta onlardan birini Yol’daki son eve kadar izlediğini anlattı. O ev, Frodo’nun hanın salonunda “kaybolması”ndan sonra, hiç de güvenilir gözükmeyen bir Güneyli ile birlikte handan sessizce ayrılan Bill Eyrelti’nin eviydi. Bill ve Güneyli Süvariler’in casusu olmalıydılar. Yolgezer, bu şartlar altında hobbitlerin odalarında yatmamalarını önerdi ve geceyi birlikte geçirdiler.
11 Karanlıkta Bir Bıçak
Aynı gece Kara Süvariler Frodo’nun Çukurçay’daki evine baskın düzenlediler. Tombiş Toluk canını zor kurtardı. Frodo’yu evde bulamayan süvariler atlarını aceleyle Bree’ye doğru sürmeye başladılar. Hobbitler sabah uyandıklarında “esas” odalarına zorla girilmiş ve herşeyin paramparça edilmiş olduğunu gördüler. Üstüne üstlük handa bağlı tüm at ve midilliler de salıverilmişti. Üç saat sonra Bill Eyrelti’den çelimsiz bir midilliyi, hem de üç katı bir fiyata, satın almak zorunda kaldılar. Taşıyabilecekleri kadar erzağı da yüklenip, Ayrıkvadi’ye doğru yola çıktılar. Önce Yol’u izlediler ve daha sonra kendilerini Fırtınabaşı Tepesi’ne götürecek olan yaban yollara yöneldiler. Bataklıklardan ve eziyetli patikalardan geçtiler. Fırtınabaşı Tepesi’ne vardıklarında Bree’den yola çıkalı bir hafta olmuştu. Tepeden geniş bir alan göz alabildiğine görülebiliyordu. Yolgezer, Frodo ve Merry’yi yanına alıp, Pippin ile Sam’i yamaçta korunaklı bir çukurda bırakarak tepeye tırmandı. Tepede sanki büyük bir ateş yakılmışçasına otlar kavrulmuştu. Bir taşın üzerinde de Gandalf’ın üç gün önce orda olduğu anlamına gelebilecek işaretler buldular ama emin değillerdi. Frodo çevreyi incelerken, beş kara noktanın dağın eteklerine yaklaşmakta olduklarını gördü. O geceyi yamaçtaki çukurun içinde geçirirlerken, Yolgezer hobbitlere Beren ile Tinuviel’in öyküsünü anlattı. Öykü bittiğinde, ay da gökyüzünde yükselmeye başlamıştı. Birden herkesin içinde bir dehşet duygusu ve tehlike hissi belirdi. Kara Süvariler çukura yaklaşıyorlardı. Frodo karşı konulmaz bir arzuyla Yüzük’ü parmağına taktı. O anda siluetleri çok net bir biçimde görmeye başladı. Beş taneydiler, kapkara cüppeleri vardı ve beyaz yüzlerinde gözleri adeta yanıyordu. Onlar da Frodo’yu görebiliyorlardı. İçlerinden bir tanesi, miğferinde taç olan, Frodo’ya doğru bir hamle yaptı. Frodo Elbereth’in adını haykırarak ona kılıcını saplarken, aynı anda sol omzunda buz gibi bir acı hissetti. Kendinden geçmeden önce Yüzük’ü çıkarıp, avucunda sıkı sıkı tuttu.
12 Nehir Geçidine Kaçış
Frodo’nun yarası omzundaydı ve Yolgezer onu iyileştirmek için elinden geleni yaptı. Frodo’nun verdiği zarar ise, korkunç Kral’ın pelerinin yırtılmasından fazlasına sebep olmamıştı. Yolgezer athelas otunun da yardımıyla Frodo’nun yola devam edebilecek kadar iyi hissetmesini sağlamıştı. Fakat esas tedavi ancak Ayrıkvadi’de yapılabilirdi. Önce vahşi bir araziden, sonra da Buzlupınar Nehri’nden geçtiler. Tek umutları Son Köprü’nün tutulmamış olmasıydı, ki tutulmamıştı. Hatta Yolgezer köprüde, hayırlı bir işaret anlamına gelebilecek bir elf taşı bile buldu. Köprüyü geçip kendilerini yine vahşi topraklara vurdular. Uzun ve zahmetli geçen yolculukları Yolgezer’i hem Frodo’nun durumu, hem de azalan erzak yüzünden endişelendiriyordu. Buralar Bilbo’nun yıllar önceki meşhur macerası sırasında trollerle karşılaştığı yerlerdi. Hatta Yol’a çıkmak için bir patikadan inerken Bilbo’nun taş kesilmiş trollerine de rastladılar. Merry ve Pippin’in onları canlı zannetmeleri grubun neşesini yerine getirdi. Bir süre dinlendikten sonra, patikayı izlediler ve sonunda Yol’a çıktılar. Çıktıktan az bir zaman sonra da Ayrıkvadi’den gönderilen Elf Beyi Glorfindel’le karşılaştılar. Onunla birlikte Yol’da ilerlediler. Nehir Geçidi’ne yaklaştıklarında Kara Süvariler’in beş tanesi onlara yetişmişti. Diğer dördü de Geçit’te bekliyordu. Frodo Glorfindel’in atı üzerinde Geçit’ten geçmeyi başardı. Nehre atılan süvarileri, birdenbire coşan su önüne kattı. Kıyıda kalan diğer atlılar ise geri çekildiler. Frodo düştüğünü hissetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder