Sayfalar

24 Kasım 2019 Pazar

Agatha'nın Anahtarı (Ahmet Ümit) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Agatha'nın Anahtarı

Kitabın Yazarı : Ahmet Ümit

Kitap Hakkında Bilgi :

Agatha Christie'nin Pera Palas günleri... Ünlü yazarın İstanbul tutkusu. Aşkın çılgınlaştırdığı evli bir adam. Kıskançlıklar, bencillikler ve kusursuz bir cinayet. Christie'den Başkomser Nevzat'a gizemli cinayet vakaları. Cinayetlerin ardındaki çarpıcı insan öyküleri. Sürükleyici, gizemli, tuhaf serüvenler. Defalarca televizyon dizilerine çekilmiş Başkomser Nevzat'ın benzersiz polisiye öyküleri...

"Evet, öyle düşünüyorum. Tasarlanmış cinayet iyi bir organizasyonu gerektirir. Zamanın, mekânın, cinayet aletinin doğru seçilmesi, ortalıkta kanıt bırakılmaması ya da sahte kanıtların bırakılması gibi zekâ gerektiren davranışların yanında, birini öldürebilecek kadar soğukkanlı bir cesarete veya vahşiliğe sahip olmalıdır insan. Konuşurken, yazarken basit olgularmış gibi görünen bu gereklilikler cinayet anında yerine getirilmesi oldukça zor eylemler haline gelebilir. Hele bir de cinayet anında sürprizlerin ortaya çıktığını düşünürsek... Evet evet, bundan eminim, bence kusursuz cinayet yoktur."

Kitabın Özeti :

Kahramanımız bir gün eski dostlarından biri olan İhsan ile buluşur. Aslında İhsan önemli bir konu anlatmak için onu çağırmıştır. Kahramanımız, polisiye türden eser veren bir yazardır. İhsan’ın ise arkadaşının işine yarayacağını düşündüğü bir bilgi ve döküman eline geçmiştir. Dökümanları kahramanımıza takdim ederek kitap yazmasını istemesi üzerine olaylar başlar.

Agatha Christie tanımayan yoktur. Dünyaca ünlü polisiye türde eser veren ve cinayetler üzerine yoğun araştırmalar yapan bir kadındır. Agatha bir zamanlar Türkiye’ye gelmiş, başından önemli olaylar geçmiştir. Agatha’nın Türkiye’de geçirdiği günlere ilişkin kimsenin bilmediği birtakım bilgiler İhsan’ın eline geçmiştir. İhsan’ın yıllar önce mal varlığı yerinde olan Kamuran adında bir dayısı vardır. Dayısı gayet zengin ve köşk sahibidir. Ancak geçen zamanlarda vefat etmiş ve kimsesi olmadığı için bütün mal varlığı yeğeni İhsan’a kalmıştır. İhsan köşke gittiğinde bir günlük bulmuştur ve içinde oldukça önemli bilgiler olan bu günlük dayısına aittir. İçinde geçen olayları anlatmaya başlar:

1920’li yılların başında Agatha Christie eşi tarafından aldatılınca bunlara katlanamamış ve tatil amaçlı olarak kendini İstanbul’a atmıştır. O yıllarda Kamuran Dayı kendisinden 15 yaş büyük Mualla Hanım ile evlidir. Bu evliliğin amacı durumu kötü olan Kamuran’ın Mualla’nın parasıyla mal varlığı elde etmek istemesidir. Ancak Mualla Hanım hastalık derecesinde genç erkeklere çok düşkündür. Evliliklerinin ikinci yılında kendine genç bir sevgili bulmuştur.

Kamuran, karısından kurtulmayı planlıyormuş ama bunun için boşanmaktan farklı bir yöntem varmış kafasında. İşte tam o günlerde tanışmışlar Agatha Christie’yle. O yıl Cumhuriyet balosu için Pera Palas’a geldiklerinde asansöre binmekte olan Agatha’yı gören Kamuran gözlerine inanamış ve yanına gidip konuşmaya başlamış. Ünlü yazar ondan kurtulmak istercesine sorularına kaçamak yanıt vermiş ancak Kamuran peşini bırakmamış. Bir hayranı olduğunu ve o güne kadar yazdığı bütün romanları okuduğunu söylemiş. Agatha yumuşamış, bundan cesaret alan Kamuran onu köşküne davet etmiş. Ağırbaşlı olan Agatha üstelik o sıralar yüreğinde ihanet acısı taşırken bunlara pek aldırmamış. Ama Kamuran yılmamış, her gün çiçek yollamış telefon etmiş.

Sonunda kadın pes ettiğinden midir, yoksa tek başına yaşamaktan sıkıldığından mıdır bilinmez, daveti kabul etmiş. Agatha kalabalıklardan hoşlanmadığı için kimseyi çağırmamasını tembih etmiş. Ancak Mualla Hanım durur mu, herkesi çağırmış. Agatha yoğun ilgiden bunalarak davetten ayrılmış. Kamuran ona otele kadar eşlik ederken konuşmaya başlamışlar. Kamuran ilişkisinin kötü gittiğini yakında eşinden kurtulacağını söylemiş. Ondan sonra Agatha ile cinayet hakkında konuşmuşlar. Yalnızca bir saat baş başa konuşmuş olmalarına rağmen bu kısa birliktelik Kamuran’nın Agatha’ya sırılsıklam aşık olmasına yetmiş.

Kamuran bir davet teklifinde bulunmuş ancak Agatha kabul etmemiş. Akşamına da Mualla ile kavga eden Kamuran o gece köşkten çıkıp en yakın arkadaşı Rauf’un yalısına gitmiş. O gece orada kalmış ancak ertesi sabah kendisini bir sürpriz bekliyormuş. Köşkten gelen telefon karısının bahçede ölü bulunduğunu bildiriyormuş. Polisler Kamuran’ı sorguya almış ama pek bir şey tutturamamışlar. Hükümet tabibi, Mualla Hanım’ın ölüm nedeninin şoka bağlı kalp krizi olduğunu açıklayınca soruşturma durdurulmuş. Bütün mal varlığı da Kamuran’a kalmış. Agatha bu işin peşini bırakmamış ve cinayet işlemiş olma ihtimaline karşı sürekli Kamuran’ı sorgulamış. Kamuran hep aynı ifadeyi verince işi bırakmış ve ülkesine dönmüş. Bundan derin üzüntü duyan Kamuran günlük yazmayı da bırakmış.

"‘Yaşamımın en mutsuz günlerinden biriydi,’ diye yazmış dayım günlüğüne. Agatha’nın davetini reddetmesinden sonra bir de Mualla Hanım’la kavga etmiş. Öfkeyle çıkmış evden. Heybeliada’da oturan çocukluk arkadaşı Rauf’un yanına gitmiş. Todori’nin meyhanesinde küfelik olana kadar içmişler. O gece Rauf’un yalısında kalmış. Ertesi sabah uyandığında büyük bir sürpriz bekliyormuş onu. Köşkten gelen telefon, karısının bahçede ölü bulunduğunu bildiriyormuş.

Bulduğu ilk tekneyle Büyükada’ya gitmiş. Köşkün kapısında polisler karşılamış onu. Hemen sorguya almışlar. Dayım itiraz edecek olmuş, polisler yan komşu İshak’ın dün gece bahçede birini gördüğünü söylemişler. ’Karın seni aldatıyormuş, daha bir gün önce kavga etmişsiniz,’ gibi sözlerle sıkıştırmaya başlamışlar."

Yıllar sonra Agatha başka bir adamla evlenmiş. Bir gün yine İstanbul’a yolu düşünce Kamuran ile kısa bir buluşma geçmiş aralarında. Bir veda ziyareti. Kamuran vedalaşırken Agatha’ya bir anahtar vermiş. Cinayet tartışmalarını sona erdirecek açıklamanın anahtarını, açacağı gizli bölgede olan mektupta yazılı olduğunu söylemiş. Ancak Kamuran ölmeden açmayacağına dair söz almış.

"Otelden çıkar çıkmaz Kabataş’a iniyoruz, oradan deniz otobüsüyle doğru Büyükada’ya. Kâmuran Bey’in köşkü adanın en eski ahşap yapılarından. Yüzyıllık kestane ağaçlarının, manolyaların serinlettiği geniş bahçeden geçip ikinci kattaki çalışma odasına çıkıyoruz. İhsan giderek artan bir telaşla açıyor kasayı. Küçük kasanın içi, rengi sararmış evraklarla dolu. Titreyen ellerle evrakları yana çekip gizli bölmenin kapağını ortaya çıkarırken, ben soluğumu tutarak izliyorum onu. Arkadaşım elleri titreyerek, otelden aldığımız anahtarı gizli bölmenin kilidine uydurmaya çalışıyor, ilk deneme başarısız olunca ümitsizliğe kapılıyorum ama o yılmıyor, yeniden deniyor. Bu defa anahtar kilide oturuyor. Çevirmeden, yüzüme bakarak gülümsüyor. Sonra çeviriyor, ardı ardına iki kez dönüyor anahtar kilidin içinde.

“Açıyor,” diye bağırıyorum kendimi tutamayarak, “demek Agatha’nın anahtarı doğruymuş.”…"


Bu anahtar Agatha’nın kaldığı oteldeymiş. Agatha ölünce orası salon haline getirilmiş ve müze gibi kullanılmaya başlamış. Ancak İhsan otel yöneticilerinin anahtarı almasına izin vermemesi üzerine arkadaşına gelip yardım ister. Birlikte otele giderler ve bir yolla anahtarı alırlar. Köşke gidip gizli bölmeden mektubu alıp okumaya başlarlar.

Mualla’nın öldüğü gece aslında Kamuran Rauf’un yanında değildir. Rauf içmekten sızıp kalınca Kamuran onu bırakıp köşke gider. Köşke gittiğinde karısı evde yoktur ve sevgililerinden biriyle buluşmaya gitmiştir. Gece yarısına kadar bir bıçak eline alıp beklemeye başlar. Mualla kapıdan girer girmez koşar ve onu bıçaklamaya çalışır. Ancak beceremez. Bu arada Mualla korkudan bayılır. Kamuran yerde yatan karısının yanına giderek öldürmeye çalışır ancak Mualla’nın solunumu ve nabzı durmuştur. Mualla o anda kalp krizi geçirip ölmüştür. Bütün bu olayların katili Kamuran olmasa da bunlara sebebiyet veren kişi Kamuran’dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder