Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
Sayfalar
▼
27 Kasım 2019 Çarşamba
Serenad (Zülfü Livaneli) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Serenad
Kitabın Yazarı : Zülfü Livaneli
Kitap Hakkında Bilgi :
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.
1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.
Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.
Kitabın Özeti :
Maya Duran, İstanbul Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler görevini yürüten sözleşmeli bir memurdur. Eşinden boşanmıştır ve oğlunun ile birlikte yaşamaktadır. Birlikte yaşadığı oğlu Kerem ile aralarında kopuk bir ilişki vardır. Aynı zamanda oğlunun babası eski eşiyle de iletişimi yoktur.
2001 yılının Şubat ayında soğuk bir İstanbul günüdür. İstanbul Üniversitesi’ne konuk olarak gelen Alman asıllı Amerikalı Profesör Maximillian Wagner’i karşılama ve onunla ilgilenme görevi Maya’ya verilir. Maya, buna benzer karşılamaları ve misafirle ilgilenme işini pek çok defa yapmıştır. Maya için Prof. Maximillian Wagner’le tanışana dek bu sıradan bir görevdir. Maya, profesörü karşılamaya havaalanına giderken bu yaşta bir adamın neden geldiğini merak eder. Maya, elinde profesörün isminin yazılı olduğu kağıt ile beklerken, beklediğinin aksine yaşını göstermeyen gayet yakışıklı bir beyefendi kendisini beklediği kişi olarak tanıtır. Prof. Maximillian Wagner 87 yaşındadır. Daha önce İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapmıştır. Profesör 1939-42 yılları arasında İstanbul’da yaşamıştır. O zamanlar kaldığı Pera Palas Hotel’inde kalmak ister. Maya, Profesörü kalacağı hotele yerleştirir.
Profesörün İstanbul’da olmasından İngiliz istihbaratından Türk İstihbaratına kadar pek çok kimse memnun değildir. Öncelikle Türk istihbarat görevlileri onu izlemeye almışlardır. Takip edildiği bir gün üniversiteye geldiğinde Rektör onunla görüşmek ister. Bu talebe çok şaşıran Maya’yı bir süpriz daha bekler. Takip ettiğini düşündüğü kişiler Rektör ile birliktedir ve Maya’dan Profesör’ün her hareketini takip etmesini isterler.
Prof. Maximillian Wagner ile Şile’ye gittikleri gün Türk istihbaratçıları Maya’nın evini ziyaret edip, oğlunu kullanarak Maya’ya göz dağı vermişlerdir. Maya bu durumdan üst düzey asker olan abisi tarafından kurtarılmıştır. Daha sonrasında Maya ile iletişime geçen İngiliz istihbarat birimleri de Maya’dan Prof. Maximillian Wagner hakkında bilgi isterler. Maya ve oğlu Kerem de Prof. Maximillian Wagner ile ilgili araştırmalar yaparlar ve onun gerçekte kim olduğunu merak ederler.
Profesör ile Maya’nın ilk yakınlaşması Profesörün gitmesine az bir süre kaldığında yaptıkları Şile ziyaretinde başlar. Maya, Profesör ve Şoför Süleyman Şile’ye doğru yılın en soğuk gününde yol alırlar. Daha önce ziyaret ettiği Şile’yi yazın bile sevmeyen Maya bu gezintiye bir anlam veremez. Şile yakınlarında Profesör diğerlerinden ayrılarak deniz kenarına iner ve kemanını çalmaya başlar. Yanında üzerinde “Für Nadia (Nadia için)” yazan küçük çelenk de vardır. Çelengi denize atar ve kemanını çalmaya başlar. Ancak yaşlı adam soğuğa daha fazla dayanamaz ve soğuktan bayılır. Profesör “sutma, sutum, struma” diye sayıklar.
Prof. Maximillian Wagner, Maya ve Süleyman’ın yardımıyla yakındaki bir otele götürülür, profesör donmak üzeredir. Bu esnada araba da bozulunca Süleyman yardım çağırmaya gider. Maya, vücut sıcaklığı giderek düşen ve baygın olan Profesör’e yardım etmek için kendi vücut ısısını ona aktarmaya çalışır. Ancak Süleyman döndüğünde olanları yanlış anlar. Bu olayı üniversite yönetimine anlatan Süleyman daha sonra Maya’nın başına dert açar.
Proseför’ü hastaneye götüren Maya, arkadaşı Filiz’den yardım ister. Maya, Profesöre yapılan tetkiklerde, onun kanser olduğunu ve az ömrü kaldığını öğrenir. Profesörün 6 aylık ömrü kalmıştır. Maya, yaşlı, hüzünlü ve şimdi de kanser olduğunu öğrendiği adamın Şile’de deniz kıyısında ne işi olduğunu ve baygınken sayıkladığı ismin kime ait olduğunu çok merak eder. Maya’ya bir hayat borçlu olan Profesör, hayat hikayesini anlatmaya başlar. Anlattıkları Maya’yı derinden etkileyecektir.
Nazi Almanya’sında, Hitler döneminde bir üniversite öğretim üyesi olarak çalışan ari Alman olan Wagner, Yahudi bir genç kıza aşık olur. Bu genç kızın adı Nadia’dır. Prof. Maximillian Wagner ve Nadia evlendikten sonra Nadia “Deborah” ismini alarak Yahudi kimliğini saklamaya çalışır. Hitler’in dayattıkları, artık dayanılmaz hale gelip de Scurla Raporu ile Deborah’ın gerçek kimliğinin ortaya çıkma korkusundan dolayı Prof. Maximillian Wagner ve Deborah Paris’e gitmeye ve orada özgürce yaşamaya karar verirler. Ancak olaylar istedikleri gibi gelişmez. Prof. Maximillian Wagner’in bir anlığına Nadia’nın yanında olmadığı bir sırada Nadia’nın Yahudi geçmişi anlaşılarak, trenden indirilmiştir. Prof. Maximillian Wagner mecburen Nadia’sız Fransa’ya gelmiştir. Arkadaşları vasıtası ile Türkiye’nin türlü mesleklerden profesör kabul ettiğini öğrenir. Oradan da pek çok Yahudi arkadaşlarının bulunduğu İstanbul’a gelir.
İstanbul’a geldikten sonra Prof. Maximillian Wagner aynı zamanda hamile olan karısını Hitler’in işkencelerinden kurtarmak için pek çok yola başvurduysa da sonuç alamaz. Karısı “Struma” adlı gemiye biner. Yanında Katolik olduğunu gösteren Prof. Maximillian Wagner’in temin ettiği belgeler de vardır. Gemi arıza yapması nedeniyle İstanbul’da demir atar. Ancak gemiden kimsenin inmesine izin verilmez. Gemi iki buçuk ay İstanbul açıklarında kaldıktan sonra Ruslar tarafından havaya uçurulur. Gemideki Nadia da hayatını kaybeder. Struma olayı İngiltere, Rusya, Türkiye ve Almanya devletleri için bir kara sayfadır ve her devlet profesör olayın üzerine gider diye korkmaktadır. Bu yüzden onu takibe almışlardır.
Prof. Maximillian Wagner’in Şile sahilinde kemanla çaldığı parça Nadia için bestelediği ve evlenme teklif ederken çaldığı parçadır. Wagner bu parçayı Schubert’in Serenad’ından esinlenerek büyük aşkı Nadia’ya yazmıştır. Şile’ye gittikleri gün olan 24 Şubat ise Nadia’nın ölüm yıldönümüdür. Dinlediği bu gerçek hayat hikayesi Maya’yı derinden etkiler.
Prof. Maximillian Wagner’in Amerika’ya geri dönüşünden sonra Maya şoför Süleyman’ın anlattıklarından dolayı zor günler geçirir. İşinden istifa eder. Yaptığı yolculuk ve ziyaretlerle Prof. Maximillian Wagner’la ilgili bir çok bilgiye daha ulaşır. Ulaştıklarının en önemlisi de arşivde saklanan “SERENAD FÜR NADİA”nın orjinalidir. Maya Amerika’ya giderek elindeki notaları Prof. Maximillian Wagner’a ulaştırır. Profesörün ölmeden önce Maya’dan son bir arzusu vardır. Arzusunu belirttikten sonra da hayata gözlerini yumar. Prof. Maximillian Wagner’in vasiyeti üzeine külleri Maya tarafından Şile sahiline getirilerek, denize serpiştirilir. Bu şekilde iki sevgili Prof. Maximillian Wagner ve Nadia kavuşmuş olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder