Sayfalar

10 Aralık 2019 Salı

Sevginin Katıksızı (Jack London) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Sevginin Katıksızı

Kitabın Yazarı : Jack London

Kitap Hakkında Bilgi :

Jack London yeraltı edebiyatının belki de ilk öncülerinden biridir. Jack London varoluşunun bazen yetenek, bazen inat, bazen kas gücü, çoğu kez bunların hepsiyle birlikte ve daha çok da insanın yaşam sevinciyle edebiyata ve romana yansımasıdır.

Orjinal isminin Türkçe karşılığı “Jerry’nin Kardeşi Michael’’ olan kitap Türkçe’de “Sevginin Katıksızı’’ adıyla kabul görmüştür. Sevgi katıksız olduğunda yaşam, insan ve doğayla hep barışıktır.

Kitabın Özeti :

Jack London, bu kitabında bize çok yakın ve çok fazla bir şey istemeden bizi seven, derin bir sadakat ile bağlanan dostlarımızı anlatır.

“Daha hayatımın ilk yıllarında, o anadan doğma ve doymak bilmeyen merakım yüzünden, eğitilmiş hayvanların yaptığı gösterilerden hoşlanmaz oldum. Çünkü gösterilerin nasıl gerçekleştirildiğini öğrenmek için gösterilerin ardında yatanları araştırmak zorunda kalmıştım ve gördüklerim hiç güzel değildi” der romanın girişinde.

Roman bir İrlanda Terier’i olan Michael’ın ve kendisini bularak sahiplenen bir Kamarot’un kesişen yolları ile başlar. Yazar, Michael’ın ağzından; neredeyse onunla özdeşleşerek insanlarla ve diğer hayvanlarla olan ilişkilerinin öyküsünü, son derece gerçekçi ve duygusal bir şekilde anlatır. Bu diğer hayvanlar arasında; köpekler, kediler, bir papağan, maymun ve hatta yavrusu öldürüldüğü için gemiye saldırarak parçalayan bir balina da vardır.

Jack London romanın bir yerinde; “Michael’ın aklının sade işleyişinde sevgiyle hizmet aynı şeydi. Ona göre bir tanrı olan sahibi nasıl isterse ona öyle hizmet etmeye hazırdı, ona göre sevginin anlamı buydu, sevginin tek ifadesi buydu; hizmet etmek” şeklinde bir tanımlama yapmaktadır.

Michael’ın ikinci sahibi olan kamarot ile maceraları, kamarot’un umarsız bir hastalığa yakalanıp tecrit edilmesiyle kesintiye uğrar ve bir hayvan eğitim okuluna satılarak burada zorlu bir süreçten geçer. Romanın sürükleyici akışının sonu, köpeğin, ilk sahiplerinin yanına tesadüfen dönmesiyle noktalanıyor. Eser, okurken okuyucuyu şaşılacak bir şekilde Michael’ın dünyasına sokmakta ve onunla özdeşleştirmektedir.


Romanda kahramanın köpeğiyle doğal olarak kurduğu iletişim bir zaman sonra köpeğini bir limanda kaybetmesiyle farklı bir hal alır. Bir zaman sonra köpeğini sirk hayvanlarının arasında görmesiyle geçirdiği zor evreyi ve sirk terbiyecisi arasında geçen mücadeleyi romanın ortalarına dek anlatır. Diyologların bol olduğu ve hayvanın hareketlerinin betimlendiği gemideki diğer liman işçileriyle hayvan arasındaki geçen sosyal ilişki, insanların birbirleriyle kurduğu sosyal ilişki benzerliklerini yazar karşılaştırarak kitabın sonuna dek okuyucuya sunar.

Köpek karakterin sirk terbiyecisinden aldığı zülüm, işkencenin ve eziyetin köpek üzerinde yansıması gerçek sahibinin kim olduğu içgüdüsünden hayvan terbiyecisi ve izleyicilere saldırıp kaçma aşamasına kadar yemenin, içmenin ve sosyal koşulların rahatlığıyla içgüdüleriyle davranan hayvanın dünya üzerinde yaşayan canlılara dek hayvanlardan aklını kullanan insanlara değin sosyal adaletsizliğin, özgürlüğün, mutluluğun kimin kim üzerinde sahiplik kurduğu kavramları ile okuyucuyu oldukça derin düşüncelere sevk eder.

Ayrıca para verip eğlenceye ortak olan madalyonun arka yüzünü görmek istemeyen sirk izleyicilerinin hayvanların üzerindeki insanı şaşırtacak derecede kimliklerinden sıyrılmış, insanların yapabildiği hareketleri yapmaya ve bir anlamda insan olmaya zorlanmış şekildeki hayvanları izlemeleri ve bu duruma olan ilgisizlikleri toplumsal olarak kaçırdığımız insansı kimliğimizin bunlara çanak tutan ve görmezlikten gelen, para verip eğlencesine ortak olan içinde yaşadığımız hayatla yazar bir benzerlik kurar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder