Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
Sayfalar
▼
22 Ocak 2020 Çarşamba
Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Hep O Şarkı
Kitabın Yazarı : Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Kitap Hakkında Bilgi :
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanları arasında ayrı bir yere sahip olan 'Hep O Şarkı', sıradan bir aşk hikayesi gibi görünmekle birlikte olayların geliştiği ortam içinde romancının daha önce yazdığı eserlerden izler, belirtiler taşır. Kiralık Konak'ta dile getirilen konak yaşamındaki çöküşün değişik bir dille anlatıldığı 'Hep O Şarkı'da dönemin toplumsal değişimleri sözkonusu edilirken; basit, sıradan öykülerin ardındaki insanların psikolojisi ustalıkla anlatılır. 'Hep O Şarkı' bu yanıyla Yakup Kadri'nin en usta romanlarından biri olarak nitelendirilmektedir. Yakup Kadri'nin 1956 yılında yayımladığı en son romandır.
Artık yaşlı ve dul bir kadın olan Münire bütün hayatı boyunca âşık olduğu ve hayatı boyunca da kavuşamadığı Cemil Bey ile aralarındaki aşkı aktarmaktadır. Münire, 50 yaşını geçmiş, hayatının geride kalan kısmını özleyerek yaşayan, dul bir kadındır. “Hep O Şarkı“ bu nedenle pişmanlıkları anlatan acıklı bir aşk romanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kitabın Özeti :
Münire ve Cemil Bey’in yalıları yan yana sahil kenarında bulunmaktadır. Münire küçüklüğünden beri Cemil Bey’e hissettiği aşktan dolayı sık sık yalıya gidip geliyordu. Bu ziyaretlerde Münire, kendinin bile anlam veremediği bir heyecana kapılırdı. Saçının, başını düzeltir, onun dikkatini çekmek için elinden geleni yapardı. Bir gün Hakkı Paşaların yalısında sünnet düğünü olur. Orada kendisinin hiç beklemediği bir şey olur. Cemil Bey, Münire’nin gözlerinin içine bakarak “hep o şarkıyı” söylemeye başlar. Bu olaydan sonra Cemil Bey’in ailesi Münire’yi istemeye giderler. Münire'nin babası, Cemil Bey gibi hovarda birine kızını vermek istemez.
Bu olaydan sonra Münire, hemen hemen her gün gitmekte olduğu Hakkı Paşaların yalısına gidemez ve kendi iç dünyasına kapanır. Cemil Bey’i görebilme şansını sadece saz eğlencelerinde yakalar. Bunun dışında Cemil Bey’le camdan cama pencere muhabbetleri yaparlar. Bu arada da Münire’ye birçok görücü gelmektedir. Daha sonra Münire hiç tanımadığı Nafi Mollaların konağına gelin olarak gider. Onun için hiç tanımadığı bir adamla evlendirilmek, onun deyimiyle ölmekten de beterdir. Artık Cemil Bey’i de göremeyeceği için çok üzgündür. Evlendikten iki yıl sonra kaynanasının arkadaşı olan Zeyrekli Fatma Hanım’ın eve gelmesiyle her şey değişmeye başlar. Cemil Bey ile görüşmesini, ilk başlarda hiç hoşlanmadığı Fatma Hanım planlamış ve sağlamıştır.
Bu görüşme birbirlerini sadece karşıdan görmekle sınırlıydı. Daha sonraları Cemil Bey’le aralarındaki mektuplaşama bir süre daha devam eder. Zeyrekli Fatma Hanım’ın evinde ilk kez yüz yüze görüşme imkanı bulurlar. İlk kez bir evde yalnız kalmanın tadını çıkarırlar. Bu sırada da Münire kocasından ayrılmayı planlamakta ve bu durumu babasına nasıl söyleyeceğini düşünmektedir. Onları üzmekten korkmaktadır.
Münire kocasıyla evlendiğinden beri onunla arkadaş gibidir. Bir süre sonra Münire kocasının kendisini aldattığını öğrenir ve bu duruma üzüleceği yerde sevinir. Çünkü bu sebep, ailesine boşanmak için söyleyebileceği geçerli bir sebeptir. Münire, Cemil Bey ile kavuşacağı için mutludur ve bugünle ilgili hayaller kurmaktadır. İlerleyen günlerde Münire, Cenan’dan bir haber alır ve sevinci daha da büyür. Evde çalışan Habeşli hizmetli kız Rüknettin Bey’den hamiledir. Münire bu haberi aldıktan sonra derhal ailesinin yanına gider.
Durumu ilk olarak dadısına anlatır ve dadısı bu duruma çok üzülür, bir o kadar da şaşırır ve olduğu yere yığılır kalır. Annesine de durumu anlatır. Annesi Münire’yi geri göndermez. Babasına da olup biteni anlatır ve babası Münire’yi haklı bulur. Ancak boşanma davası açmasını bir süre erteletir. Nihayet Münire, kendi evine, kedi odasına, eşyalarına, anılarına ve en önemlisi de Cemil Bey’e daha yakın olma saadetine kavuşur. Ama bir türlü burada da görüşme imkanı bulamazlar. Daha sonra Münire, Çamlıca’daki halasının yanında daha rahat görüşebileceklerini söyleyerek, halasının yanına gider. Halasını uzun bir süreden beri görmemesine rağmen halası her şeyden haberdardır. Halası, Münire’nin Cemil Bey ile görüşmesi için her şeyi yapar. Münire her zamanki gibi heyecanlıdır. Ancak halası etraftaki komşuların görüp, ortalığın daha da karışmasını önlemek için, Münire’den Cemil Bey’in denizden kayıkla gelmesini rica etmiştir.
Cemil Bey’in yalıya ilk gelişinden sonra Münire ile Cemil Bey her gün bu yalıda buluşurlar. Bir gün Cemil Bey suratı asık gelir. Münire bu durum karşısında endişelenir. Ona ne sorduysa cevabını alamaz. Cemil Bey sadece bir şeyin olduğunu, ancak erkenden gitmesi gerektiğini, eğer gelmezse durumu mektupla ileteceğini söyler. Bunun üzerine Münire bütün gece uyuyamaz. Ertesi sabah camın kenarında oturup, bütün gün Cemil Bey’i bekler. Birkaç gün sonra Cemil Bey’den bir mektup geldir. Mektupta Cemil Bey’in babası Hakkı Paşanın, Padişahın gazabına uğradığı ve ailesiyle birlikte Sivas’a sürüldüğü yazmaktadır.
Münire için hayat o anda durur. Ağlamaktan bitap düşmüştür. İlerleyen günleri hep camdan denize bakıp, onun gelmesini beklemekle geçirir. Onun gelmeyeceğine gerçekten inanmaya başlamıştır. Sivas’a gidip onun yanına yerleşmeyi bile aklından geçirir. Daha sonra konuyu halasına açar. Halasından onların Sivas’tan Van’a geçtiği haberini alınca daha çok üzülür.
Bu arada halasının kızı Hasibe’nin durumu da iyice ağılaşmıştır. Hastaneye kaldırılan Hasibe eve geldikten sonra, iyice ağırlaşır ve ölür. Bu olaydan sonra, halası iyice hayata küser ve eski halinden eser kalmaz.
İlerleyen günlerde Moskof Muharebesi olur. Memleketin altı üstüne gelir. Bu durum Münire’nin ailesini de olumsuz etkiler. Geçim sıkıntıları da başlamıştır. Daha sonra Münire sırayla, babasını, annesini ve çok sevdiği dadısını kaybeder. Bu olaylardan sonra Münire de hayattan iyice kopmaya başlar. Halasının yanına taşınır, halasıyla birlikte yaşamaya başlar. İkisi de hayattan ellerini kollarını çekerler. Bütün gün roman okumaktan, kanaviçe işlemekten başka bir şey yapmazlar.
Daha sonra halası Münire’nin bu içine kapanıklılığını gidermeye ve onun dertlerine ortak olmaya başlar. Bir gün telaşla Münire’nin yanına gelerek çok önemli bir haber verecekmiş gibi yaklaşıp, Eşref Paşaların onları saz alemine davet ettiklerini söyler. Davet haremlik-selamlık düzenlenmiştir. Bahçede erkekler, evin bir bölümünde ise kadınlar bulunmaktadır. Halası Pakize Hanım’a teker teker davetlilerin kim olduğunu sormaktadır. En son halası birini gösterir ve Pakize Hanım duraklar, daha sonra da kulağına yaklaşarak bir şeyler fısıldar. O anda birden Münire ile Cemil Bey’in şarkısı söylenmeye başlar. Münire bu şarkıyı söyleyenin Cemil Bey olduğundan emindir. Ayağa kalkar ve cama yaklaşır ancak daha varamadan olduğu yere yığılıp kalır. Uyandığında da bir odadadır. Pakize Hanım da yanındadır ve birden büyük bir utanç duyar. Pakize Hanım, Münire’ye her şeyden haberdar olduğunu söyler.
Ertesi gün Münire hiç konuşmaz. Birkaç gün sonra da Cemil Bey, Münire’nin halasının Çamlıca’daki yalısına gelir. Ancak Cemil Bey’in bu gelişi Münire için değildir. Fakat Münire kendisi için geldiğini sanarak, umutlanır. Cemil Bey’in uzun yıllardan sonra değişip değişmediğini merak etmektedir ve halasıyla konuşmalarını kapıdan dinlemeye başlar. Kapıyı aralayıp baktığında Cemil Bey’in çok değiştiğini, çöktüğünü, saçlarının beyazladığını, eski yakışıklılığından hiçbir şey kalmadığını görür. Bu arada Cemil Bey birden kapıya bakar ve Münire’yi görür. Halası da bozuntuya vermemek için Münire’yi yanlarına çağırır. Ancak, Cemil Bey Münire’yi hiç tanımıyormuş gibi davranır. Cemil Bey, ailesinden, çocuklarından ve çevresinden gördüğü kötülüklerden, ortada kaldığından ve sığınacak bir yeri olmadığından bahsetmektedir.
Hiç parası kalmamıştır ve Eşref Paşaların kendilerini affetmelerini istemektedir. Daha sonra Cemil Bey ve halası mektuplaşmaya başlar. Eşref Bey, Cemil Bey’i affetmiş ve yardım etmiş olacak ki Cemil Bey halasına uzunca bir teşekkür mektubu yazar.
Münire, Cemil Bey’in haremini de çok merak ediyordu. Eşini ve çocuklarını… Halasından bu konuda bilgiler almaya çalışıyor ve Cemil Bey’den gelen mektupları kendisine okumasını istiyordu.
Sonunda Cemil Bey’in haremini gören bir tanıdık, hanımının, sade, pek silik bir taşralı olduğunu, iyi bir ana, iyi bir zevce ve iyi bir ev kadını olduğunu söyler. Ancak hiçbir yere çıkmak istememesinin Cemil Bey’i çok üzdüğünü söyler. Bunun üzerine Münire, Cemil Bey’in hanımıyla aralarında hiçbir farkın olmadığını görür. Bütün umutları tükenir.
Hep O Şarkı (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder