Sayfalar

3 Nisan 2021 Cumartesi

Kendini Yenmek: Özgüven Eksikliğiyle Başa Çıkmak İçin Neler Yapılmalıdır?


Özgüven kavramını günlük hayatımızın birçok yerinde çokça duyarız. Peki nedir bu özgüven, neden bu kadar önemlidir? Özgüven problemimizin sebebi nedir ve bu sorunla nasıl başa çıkarız? Gelin şimdi bu soruların cevaplarını beraber bulalım.

İnsan çevresiyle oldukça etkileşim içinde olan sosyal bir varlıktır. Bu durumun da doğurduğu birtakım sonuçları vardır. Çevresindeki insanlara sağlıklı bir şekilde kendini ifade edebilmeli, güzel ilişkiler kurabilmeli ve uzun soluklu bağlar oluşturabilmelidir. Sosyal yaşantıda kendine bir yer bulabilmeli, toplumda bir iş edinebilmelidir. İşte tüm bunları gerçekleştirebilmek için başka birçok şeye duyduğumuz gibi özgüvene de ihtiyaç duyarız.

Özgüven; kişinin kendine ve yapacaklarına güven duyarak hareket etmesi, kendini sevmesi ve iyi hissetmesidir. Kendinden memnun olan, kendisiyle barışık yaşayan insanların özgüvenleri yüksektir. Özgüvensiz insanlar ise kuşkucu kararsız ve çekimser karakterdedir. Eyleme geçme konusunda yetersiz ve cesaretsizdirler, başarısız olma korkusunu fazlaca hissederler. İnsanlarla iletişimleri de pek başarılı değildir. Ayrıca sık sık kendilerini başkalarıyla kıyaslar ve onları taklit ederler.

Buraya kadar hepimizin az çok bildiği şeylerden bahsettik. Artık özgüvenli ve özgüvensiz insanlar arasındaki farkları biliyoruz. Belki de bir çoğumuzun özgüven eksikliği hissettiği zamanlar da olmuyor değil. Bu problem aslında hiç de yadırganacak bir durum değildir aksine üstüne gidilerek aşılacak bir sıkıntıdır. Bundan dolayı önce problemimizin farkına varmalı, onu kabullenmeli ve elbette onu alt edebilmek için çalışmalıyız. Başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığı konusunda kendimizi ikna etmeliyiz. Hayatta insanın kendisinden daha değerli hiçbir şey yoktur ve sahip olduğumuz hayatı güzelleştirmek bizim elimizdedir. Yeter ki çabalamaktan vazgeçmeyin...

Öyleyse şimdi problemimizi biraz daha yakından tanıyalım. Özgüvensizlik neden oluşur? Elbette bu problemin çıkış sebebi farklılık gösterebilir. Bunlardan daha yaygın olan geniş başlıklara biraz değinelim. Çocukluk dönemi bizim iç dünyamızı tam anlamıyla inşa ettiğimiz bir dönemdir. Çocuk kendini tanır, sevebilmeyi öğrenir, duygularını kontrol eder ve iç dünyasında huzurlu ve güvenli bir ortam yaratmaya çalışır. Ama hepimiz bunları gerçekleştirebilen şanslı grupta olamayabiliriz. Çocukluk döneminde ihmal edilmek, ebeveynleri tarafında yeterince sevgi görmemek yada bunu hissedememek çocukta ve bireyin yetişkinlik döneminde özgüvensizlik problemi çekmesinin en temel sebeplerindendir. Toplumumuzda görülen fazlasıyla bilinçsiz ve ilgisiz aileler ve özellikle doğu kesimlerde görülen çok çocuklu aile yapısı özgüvensizliğin yaygınlaşmasını hızlandırır. 

Bireyin hayatının herhangi bir döneminde maruz kaldığı 
* taciz, 
* şiddet, 
* psikolojik baskı, 
* bireyin benlik duygusunu zedeleyici veya aşağılayıcı olaylar-sözler, 
* ailenin yüksek beklentileri, 
* dış görünüşten memnun olmama durumu, 
* arkadaş çevresinde dışlanma, 
* ekonomik durum yetersizliği, 
* kıskançlık, 
* art arda devam eden başarısızlıklar, 
* toplum önünde küçük düşürülmüş olmak 
gibi faktörler de bir diğer ciddi etmenlerdir. 

Bunun sonucunda bireyde 
* asosyalleşme, 
* içe dönüklük, 
* kendini iyi ifade edememe, 
* kendine yabancılaşma ve kendini değersizleştirme, 
* fikrini belirtmekten çekinme, 
* toplum önünde tedirgin olma, 
* eleştirilmekten korkma, 
* iş veya okul hayatında başarısızlık, 
* başkalarını yıkıcı bir şekilde taklit etmek 
gibi olumsuz durumlar görülmeye başlar.

Artık tanıdığımız kabullendiğimiz ve bu durumda olmaktan utanmadığımız problemimizle baş başayız. Peki şimdi ne yapabiliriz? 
* Öncelikle kendimizi sevdiğimizi, başkasının sevgisine ihtiyaç duymadığımızı kendimize sık sık söylemeliyiz. 
* Harekete geçmek için kendimizi en başta kendimiz desteklemeli ve motive edici etkenler bulmalıyız.
* Bu etken bir hayal, bir amaç, belki ailen, belki de sadece kendi adına başarılı olma fikri olabilir.
* Kendimizi yakından tanımalı, zevklerimizi, ilgi alanlarımızı keşfetmeli ve bu doğrultuda başarı ihtimalimizi de artırarak bir uğraş edinmeliyiz. 
* Sevdiğimiz mesleği yapmalı, hoşlandığımız ve kendimize en uygun gördüğümüz bölümü okumalıyız. 
* Kendimizi iyi hissettiren bize güç veren aktiviteleri, dinlediğimizde yenilendiğimizi hissettiğimiz şarkıları keşfetmeliyiz. 
* Korkularımızın bizi köşeye sıkıştırmasına izin vermemeli onların üstüne gitmeliyiz. 
* İnsanlarla iletişim kurmayı artırmalı, sosyalleşmek için çaba sarf etmeliyiz. 
* Grup çalışmalarına katılmalı ve sorumluluk üstlenip bunları yerine getirmek için uğraşmalıyız. 
* Çevremizdeki insanları kendimiz seçebilecek kadar irade sahibi olabilmeliyiz. 
* Destekleyici, yapıcı ve olumlu insanlarla arkadaşlık kurmalıyız. 
* Bize bir şeyler katabilecek, karşılıklı etkileşim halinde olabileceğimiz, çıkarsız ilişkiler kurabilmeliyiz.

Tüm bunların hepsini bir anda gerçekleştiremesek de bir yerden değişime başlayabiliriz. Bu yazımdan sonra bir yerden başlamak için güç bulanlarınız olduysa öncelikle kendi fikir dünyasındaki değişimlerden başlamasını tavsiye ederim.

Her insan azmettiği, araştırdığı, kendini geliştirdiği ve yeniliklere açık olduğu sürece dinamik kalır ve mutluluk verdiği sürece mutluluk elde eder. Değişimden korkmamalı ve her zaman en iyiyi hedefliyor olmalısınız. Tüm bunların sonunda başarı ve özgüvenin ardınızdan geldiğini göreceksiniz...

Not : Gereğinden fazla özgüven sahibi olan veya özgüvene sahip olduğunu düşünerek ukalalık, saygısızlık, hadsizlik yapan kişiler ayrı bir yazı konusu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder