30 Nisan 2019 Salı

Halime Kaptan (Rıfat Ilgaz) Kitap sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. "Halime Kaptan" kitabının yazarı kimdir?

a) Reşat NuriGÜNTEKİN
b) Rıfat ILGAZ
c) Yakup Kadri
d) Mehmet Rauf

CEVAP: b

2. Halime Kaptan hangi türde yazılmış bir kitaptır?

a) Roman 
b) Hikaye
c) Anı
d) Anlatı

CEVAP: a

3. Bekir kimdir ve kaç yaşındadır?

a) Halime Kaptanın yeğenidir. On üç yaşındadır.
b) Sabri’nin yeğenidir. Yedi yaşındadır.
c) Komşu oğludur. On iki yaşındadır.
d) Köy muhtarının oğludur. On yaşındadır.

CEVAP: a

4. Askerden kaçıp bir mağaraya yerleşen ve kadınların namusuna göz diken kişinin adı nedir?

a) Reşit
b) Zeynel
c) Ali
d) Halit

CEVAP : d

5. Temel Reis ölmeden önce sandalını kime emanet etmiştir?


a) Zeynel’e
b) Bekir’e
c) Hasan’a
d) Halil’e

CEVAP :A

6. Halime Kaptan kitabında olayların yaşandığı bölge ve şehir aşağıdakilerden hangisidir?

a) Marmara-İzmit
b) Karadeniz-Kastamonu
c) Karadeniz-Samsun
d) Marmara-İstanbul

CEVAP: b

7. Halime Kaptan korsanlar tarafından yakalandığında adını ne olarak değiştiriyor?

a) Temel Reis
b) Harun Reis
c) Halim Kaptan
d) Tahsin Kaptan

CEVAP: c

8. Halime Kaptan Ordunun yararlanması için cepheye ne taşıyor?

a) Yumurta
b) Odun
c) Tuz
d) Silah

CEVAP: d

9. Halime Kaptan’ın sandalında kendinden başka kimler vardır?
a) Zeynel-Memiş-Halil
b) Zeynel-Harun-Reşit
c) Halil-Memiş-Bekir
d) Memiş-Ali-Zeynel

CEVAP: a

10- Halime Kaptan romanının konusu nedir?

a- Halime adlı işçinin zorlu yaşam öyküsü
b- Halime Kaptan adlı öğretmenin öyküsü
c- Kurtuluş Savaşında cepheye cephane taşıyan cesur kadının öyküsü
d- Çocukları evlatlık verilen bir annenin hüzünlü hikayesi

CEVAP: c

11- Karşısına çıkan gemiyle mücadele edebilmek için Halime Kaptan ne yapar?

a- Ölü numarası yapar
b- Onlara katılır
c- Kaçıp gider
d- Kılık değiştirir

CEVAP: d

12- Halime neden kendisine “Kaptan” denmesini istemiştir?

a- Gururunu okşadığı için
b- Dikkat çekmemek için
c- Para alabilmek için
d- Bu mesleği çok sevdiğinden
CEVAP: d

13- Halime Kaptan cephaneleri nereye ulaştırıyor?

a- İnebolu
b- İnegöl
c- Gölmarmara
d- Bursa

Cevap: a

14- Halime Kaptan romanı hangi dönemi yansıtmaktadır?

a- Çanakkale Savaşı
b- I.Dünya Savaşı
c- II.Dünya Savaşı 
d- Kurtuluş Savaşı

Cevap: d

15- Kitapta geçen yelkenleri açtırmak için verilen emir anlamına gelen denizcilikle ilgili terim hangisidir?


a) Yeke
b) Kaloma olmak
c) Fora
d) Amora

Cevap: c

16- Köy korucusu Reşit’in lakabı nedir?

a) Aslan
b) Uşak
c) Sülün
d) Çipil

Cevap: d

17- Temel Reis nasıl ölüyor?


a) Korsanlar tarafından öldürülüyor.
b) Yağmurdan ıslanıp hastalanarak ölüyor
c) Eceliyle ölüyor..
d) Pontusçulara esir düşünce sıkıntıdan ölüyor

Cevap: b

Halime Kaptan (Rıfat Ilgaz) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri için tıklayınız...

Şermin (Tevfik Fikret) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret'in "Şermin" adlı şiir kitabında geçen bir şiir değildir? 

A. Keman 
B. Ezan 
C. Bahar 
D. Hediye 

CEVAP: C 

2. "Şermin" adlı kitapta geçen bir şiirde şair, 'kış' mevsimini kime veya neye benzetmiştir? 

A. Babaya
B. Anneye 
C. Pamuğa 
D. Geceye 

CEVAP: A 

3. Aşağıdaki şiirlerden hangisi bayramdan bahsediyor? 

A. Sohbet 
B. Muhallebim ve Okulum 
C. Rüya 
D. Kırık At 

CEVAP: A 

4. Aşağıdaki hayvanlardan hangisinin ismi kitapta geçmiyor? 

A. Aslan 
B. Maymun 
C. Arı 
D. Serçe 

CEVAP: B 

5. Aşağıdaki şiirlerden hangisi 'okumayı ve çalışmayı' tavsiye ediyor? 

A. Şermin'in Alfabesi 
B. Sohbet 
C. İki Yolcu 
D. Oldu Bitti 

CEVAP: B 

6. Şair aşağıdaki şiirlerden hangisinde bir meslekten söz etmiyor? 

A. Kör ile Kötürüm 
B. Kırık At 
C. Marangoz 
D. Öksüz 

CEVAP: A 

7. Aşağıdaki şiirlerden hangisinin konusu 'korku'dur? 

A. Rüya 
B. Arı Sokar 
C. Umacı 
D. Siyah Bacı 

CEVAP: C 

8. Aşağıdaki şiirlerden hangisinin içeriği ders vericidir? 

A. İki Yolcu 
B. Yazın 
C. Kışın 
D. Papatya 

CEVAP: A 

9. "Kırık At" şiirinde geçen köy demircisinin adı nedir? 

A. Nalbanda 
B. Hazan Teyze 
C. Avadis 
D. Şehper 

CEVAP: C 

10. Şair hangi şiirinde kedisine ablasının ismini vermiştir? 

A. Hediye 
B. Bahar Kalfa 
C. Yaz Nine 
D. Rengin 

CEVAP: D

Falaka (Ahmet Rasim) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


Kitabın Adı : Falaka

Kitabın Yazarı :
 Ahmet Rasim

1- Eserin kahramanının çocukluğu ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?


A) Annesi tarafından güzelce ikna edilerek okula gönderildi.
B) Okulda ilk dersinde elif harfini öğrendi.
C) “Amin” alayında bir halayıkla (sütninesi) gezdirildi.
D) Sofular’daki evlerinden Kırkçeşme’deki yeni evlerine taşındılar.

2- Hafızpaşa Okulu’nun tatil edilmesinin sebebi aşağıdakilerden hangisidir.

A) Öğrencilerin verilen yemekten zehirlenmeleri
B) Okulda salgın hastalık olması
C) Dövülen bir öğrencinin ailesinin okulu basması
D) Kalfanın hastalanması

3- Eserin kahramanının Hafızpaşa Okulu’nu bırakmasından sonra aşağıdaki olaylardan hangisi gerçekleşmiştir?


A) Eniştesi vefat ettikten sonra Darüşşafaka’ya gönderilmiştir.
B) Ali Çavuş’un memleketine giderek oraya yerleşmiştir.
C) Eniştesi vefat ettikten sonra bir işte çalışmaya başlamıştır.
D) Annesi ile başka bir mahalleye taşınmıştır.

4- Eserin kahramanının Hafızpaşa Okulu’ndan ayrılmasının sebebi nedir?

A) Okulda falakaya yatırılması
B) Alışamadığı için okula gitmek istememesi
C) Ödev yapmaması ve yaramazlık yapması.
D) Hafızların birbirleriyle kavga etmesi ve isyan çıkması

5- Eserde anlatılan “keçe külah” cezasının tanımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuldan kaçan öğrencilerin okuldan kovulması
B) Okul kıyafetinin alınıp ilk geldiği günkü eşyaları, elbisesi ile okuldan atılması
C) Çorapları çıkarılan öğrencilerin falakaya yatırılması
D) Okuldan kaçan öğrencilere keçe külah giydirilerek tuvalet temizlettirilmesi


Cevap Anahtarı :

Ütopyaya Yolculuk (Şöhret Doğruyol Sağbaş) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Ütopyaya Yolculuk

Kitabın Yazarı : Şöhret Doğruyol Sağbaş

Kitabın Özeti :

On sekiz saat süren bir eve dönüş macerası...

Mavi, babasının uzay araştırmaları merkezine yaptığı ziyaret sırasında daha önce hiç görmediği bir makine ile karşılaşır.Merakına yenik düşer ve dikkatsizliğinden dolayı bu makineyi çalıştırarak yanlışlıkla paralel evrene gider. Ne olup bittiğini anlayamadan kendisini bambaşka bir dünyada bulan Mavi bu farklı ortama adapte olmakta ilk saatlerde zorluk çeker. Çünkü onun geldiği dünyada doğa onlara çoktan küsmüş, doğada uzun süreli hiçbir canlı barınamaz hale gelmiştir. Onun geldiği evrende insanların temiz hava ihtiyaçlarına cevap vermek için oksijen parkı adı verilen içerisinde botanik bahçe ve alışveriş merkezleri bulunan yapılar türemiştir. Bunun nedeni insanların doğaya karşı acımasız ve bencilce tutumudur.

Mavi yanlışlıkla geldiği bu evrende Kitap isimli bir kızla tanışır. Mavi'ye tekrar evine dönmesi için yardımcı olur. Kitap isimli kız Mavi'ye geldiği dünyayı anlattıkça Mavi kendi dünyasındaki olumsuzlukların farkına varır. Bu dünyada insanlar doğaya, hayvanlara ve başkalarına karşı son derece duyarlı ve saygılıdır.
Mavi'nin kendi dünyasında çok rahat bir yaşamı vardır. Sorumluluk duygusu nedir bilmeyen Mavi'nin varlıklı bir ailesi vardır. Yaşadığı dünyada Mavi'nin babasının dokuz tane oksijen parkı ve Derin Uzay Araştırma Merkezi vardır.

Kitap, Mavi'yi okulum dediği ağaç evine götürür. Burada çocuklar eğitimlerini kendi ağaç evlerinde kendi kendilerine tamamlarlar. Kitap kendi yaptığı bu ağaç evine düzenli olarak her gün gelmektedir. Burada araştırmalar yapıp, projeler üretmektedir. Burada çocukların bir ay boyunca yaptığı çalışmalar daha sonra Bilgeler Şehri'nden gelen bilgeler tarafından ziyaret edilerek değerlendirilir. Yapılan çalışmalara göre kollarındaki çips adındaki bilekliklere puan yüklenir. Çipsler telefon, bilgisayar, para kartı gibi pek çok teknolojik donanıma sahip bir bilekliktir. Fakat burada zorunlu haller dışında teknolojinin kullanımı pek yaygın değildir. Mavi bu durumun farkına varmaz ve mütevazi bir yaşam süren bu insanları ilkel bir topluluk olarak görür.

Mavi'nin durumunu çözmek için Kitap ile beraber bilgelerden yardım alma kararı alırlar. Kitap'ın bilge ziyareti Mavi gelmeden bir gün önce geçmiştir. Bu durumda bir ay beklemeleri gerekmektedir. Mavi bilgelere danışmak için bir ay beklemek istemez. Bunun üzerine Bilgeler Şehri'ne gitmeye karar verirler.

Bulundukları Botanik Şehir'i (Değerler Ormanı) yürüyerek geçecekler ve bisiklet istasyonuna ulaşacaklardır. Bisikletle Tasarım Şehri'ne gidecek, oradan Eğlence Şehri'ne ulaşmak için zepline binerek sarp dağları aşacaklardır. Sonrasında deniz yolculuğu ile Bilgeler Şehri'ne varacaklardır.

Yolculuk sırasında Mavi, içinde bulunduğu dünyanın kendi dünyasından farklı ve birbirine zıt olduğunu fark eder. Bu dünyada kötülük yoktur. İnsanlar bencil olmalarını engellemek için ayna kullanmamaktadır fakat oldukça göz alıcıdırlar. Fabrikalar geçmişte yapılan bir devrimle kapatıldığı için insanlar kendi giysilerini tasarlayıp üretmektedir. Devrimin sebebi çok olan şeylerin değer kaybına uğramasıdır. Kitap'ın kendisi için tasarladığı elbiseler oldukça sade ve az miktardadır. Elbiselerine gözü gibi bakar ve zarar gelmesini istemez. Mavi'nin ise kendi dünyasında daha giymeden küçülen pek çok kıyafeti vardır, hem de en pahalı markalardan.

 Eğlence Şehri'ne ulaştıklarında Mavi farkında olmadan bir çevre suçu işler. O esnada çekilmiş fotoğrafını kendisine göstermeye çalışan görevlileri yanlış anlar ve kaçmaya başlar. Bu sırada Kitap'ı da kaybeder. Kendi başına giderken birkaç çocuğun oyununa gelir ve kendisini Hayvan Şehri'nde bulur. Burada küçümsediği hayvanlardan insanlık dersi alır. Kitap Mavi'yi bulur ve Bilgeler Şehri'ne doğru yola çıkarlar.
Bilgeler Şehri gizli geçitlerle gidilen bir su altı şehridir. Mavi bu gizliliğin sebebini anlayamaz. Kitap, bilgelerin, sanatçıların, yazarların toplumun can direği olduğunu, düzenin bu şehir sayesinde sağlandığını anlatır. Onlara bir zarar gelmemesi gerektiğini cehaletin en büyük tehlike olduğunu söyler.

Sonunda Mavi'yi paralel dünyaya getiren cihaz bilgeler tarafından çözülür. Mavi tekrar kendi dünyasına döner. Mavi'nin artık bir amacı vardır. Kendi dünyasına bilgeliği getirebilmek ve dünyasını tekrar eski haline döndürebilmek...

Ütopyaya Yolculuk (Şöhret Doğruyol Sağbaş) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Yer Altında Bir Şehir (Kemalettin Tuğcu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yer Altında Bir Şehir

Kitabın Yazarı : Kemalettin Tuğcu

Kitabın Konusu : 

Lozan Barış Antlaşmasından sonra, Türkiye sınırları dışında kalan Türkler uğradıkları eziyetler neticesinde, kaçarak ana vatana sığınmak istemektedirler. Kaçarken yolları üzerinde rastladıkları bir yer altı şehri, oranın insanları ve Türkiye'ye ulaşma çabaları anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti :

Sadık, Cemal ve Osman Baba vatanlarını işgal eden ve kendilerine zarar veren düşmanlarından kaçmaktadırlar. Arkalarında düşman kuvvetleri olduğundan çok zor bir yolculuk yapmaktadırlar. Saklanmak için türlü tehlikelere maruz kalmaktadırlar.

Açlıktan ve yorgunluktan bitkin düşerler. Yolda öldürdükleri hayvanları yiyerek yaşamaya çalışırlar. Kendilerine saldıran kurt sürüsünden bir kurtu öldürürler ve etini yerler. 

Osman Baba en yaşlıları olarak daha çok tecrübeye sahiptir. Osman Baba, ovayı aşmaları hâlinde düşmanın kendilerini yakalayamayacağını söyler. Uzakta bir tepe vardır. O tepeye vardıklarında düşman artık peşlerini bırakacaktır. Çünkü tepe, çıkılması çok zor bir yerdir.

Osman Baba, ülkesinden ayrılmadan önce, düşmanlardan korumak için Ali adlı oğluyla Nazlı adlı kızını da bu tepeyi aşıp başka bir yere gitmeleri için yolcu etmiştir. Bu sebeple geçtiği yollarda bir yandan da Ali ile Nazlının izlerini aramaktadır. Yırtıcı hayvanların onları yeme ihtimali Osman Baba'yı çok korkutur. Onlara bir şey olmaması için devamlı Allah'a dua eder, Kur'an-ı Kerim okur.

Osman Baba ve arkadaşları tepeye varınca tepenin aşağısında bulunan bir mağaraya girmek isterler. Havalanan bir kartalın pençesinde bir nesne vardır. Kartala doğru bir şeyler atarlar ve pençesindeki şey yere düşer. Gidip baktıklarında bunu bir insan kolu olduğunu görürler. Tepeden aşağıya doğru inmeye başlarlar. Aşağıya indiklerinde pek çok ceset ile karşılaşırlar. Büyük korkuya kapılırlar. Bu hâlde beklerken mağaranın içinden büyük bir taş kenara çekilir ve birkaç adam gelerek yeni bir ceset bırakır. Osman Baba, adamların ceseti bırakırken ettikleri dualardan onların Müslüman olduklarını anlar. Adamlar, cesedi bıraktıktan sonra giderler ve tekrar taşı yerine koyarlar.

Osman Baba ve arkadaşları ne olup bittiğini anlamak için bu adamların kim olduklarını ve taşın arkasında nasıl bir hayat olduğunu anlamak isterler. İçeriye nasıl gireceklerini araştırırlar. Çevrede gördükleri hayvanları takip ederler ve hayvanların da oraya doğru gittiğini görürler. Hayvanları takip ederek yer altında yaşayan bu insanların yanlarına ulaşabilecekleri kapıyı bulurlar. 

Yer altına girdiklerinde yakalanırlar. Kendilerini tanıtarak ceza almaktan kurtulurlar. Yer altı şehrinin yöneticisi Selim dede dedikleri birisidir. Oğlu Kaya'da yardımcısıdır. Osman baba ve yanındakileri bir süre sorgulayıp karantinada beklettikten sonra yer altı şehrine alırlar.

Osman Baba ve arkadaşları yer altında gördükleri manzara karşısında daha da büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Çünkü yer altında kocaman bir şehir vardır. Bu şehrin ileri gelenlerinden niçin burada yaşadıklarını öğrenirler. Anlatılanlara göre, bu şehirde yaşayan insanlar Müslüman Türk'türler. Düşman yurtlarını işgal edip birçok insanı öldürünce düşmanın kötülüğünden kurtulmak için böyle bir yola başvurmuşlardır. Kendilerine yer altında kocaman bir şehir kurmuşlardır. Üstten gelen küçük bir ışıkla idare etmeye çalışmaktadırlar. Ancak doğru dürüst güneş görmediklerinden ve beslenemediklerinden birçok hastalığa yakalanmışlardır. Yer altında yaşayan bu insanlar, kendilerinin yanına gelen insanları bir daha yeryüzüne göndermemektedirler. Çünkü yeryüzüne çıktıklarında düşman onların burada olduklarını haber alır ve onları öldürür.

Osman Baba yer altındaki şehirde öğretmenlik yapmaya başlar. Buradaki insanlar Osman Babayı çok severler. Yer altındaki hayat zordur. Çocukların ve insanların pek çoğu güneş görmediği ve havasızlıktan dolayı hastadır. Bir gün Osman Babaya gelerek şehirlerinde bir gencin dermansız bir hastalığa tutulduğunu ve bir türlü iyileşmediğini söylerler. Osman Babaya bu gence bakması ve dua etmesi için ricada bulunurlar.

Osman Baba gencin yanma gittiğinde onun kendi oğlu Ali olduğunu görür. Büyük bir mutluluk yaşar. Oğluna sarılır. Ali, babasını görünce iyileşir ve kız kardeşi Nazlının da burada olduğunu söyler. Osman Baba Nazlıyı da bulur. Ancak Nazlı'nın ve Ali'nin kendi çocuğu olduklarını söylemez.

Osman Baba ve arkadaşları da bu yer altındaki şehrin havasından dolayı hastalanmaya başlarlar. Bu sebeple bir an önce bu şehirden kurtulmanın yolunu ararlar. Sonunda Osman Baba ve arkadaşları Ali ile Nazlıyı da yanlarına alarak yer altındaki şehirden kaçarlar. Türkiye'ye varınca mutluluktan toprağı öperler.

Kitabın Kahramanları, Kişiler :

Osman Baba: Yaşlı ve tecrübeli biridir. Vatanını seven, kahraman, bilgili ve dindar bir insandır. Ahlaklı olması ve bilgisiyle herkesin üzerinde saygı uyandırmaktadır.

Sadık: Osman Babanın yol arkadaşıdır.

Celal: Osman Babanın yol arkadaşıdır.

Ali ve Nazlı: Osman Babanın çocuklarıdır.

Selim dede: Yer altı şehrinin yöneticisi. Beyaz sakallı.

Demir: Mühendis. Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.

Kaya: Selim Dede’nin oğlu ve yardımcısı.

Yurdumu Özledim (Gülten Dayıoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yurdumu Özledim

Kitabın Yazarı : Gülten Dayıoğlu

Kitabın Konusu : 

Atıl ve ailesinin köyden Almanya’ya para kazanmak için gidişi ve sonrasında duyulan özlem anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti :

Atıl 9 yaşında bir çocuktur. Annesi ve babası köyde yeterince para kazanamadığı için Almanya’ya çalışmaya giderler. Atıl köyde ninesi ve kardeşi Ayşen ile yaşıyordu. Atıl köy okulunda 3. sınıfta okumaktadır.

Atıl sınıfa geç geldiği bir gün arkadaşlarına anne ve babasıyla Almanya’ya gideceğini söylüyor. Atıl Almanya’ya gideceği için çok mutludur. Arkadaşlarına bu durumu ballandıra ballandıra anlatıyor ama arkadaşları artık dinlemekten bunalıyor.
Almanya yolculuğu babasının kiraladığı kaptı kaçtı araçla başlıyor. Ancak köyden şehre yolculukları, tipi, eşkiyalar ve kurtlar nedeniyle çok zor geçiyor. Trene binip şehre ulaşmaları da günlerini alıyor. Köyde gezmeye, oynamaya rahat hareket etmeye alışan Atıl'ın canı çok sıkılıyor. İlk defa uçağa bindiği için çok heyecanlanıyor ve Almanya’ya ulaşıyorlar.

Almanya’da Atıl’ı sıkıcı, bunaltıcı bir hayat bekliyor. Anne ve babası işe gidince evde kalıyor ve yemekleri pişiriyor. Bir gün ocakta yemeği unutup başka bir çocukla oyuna dalıyor ve evde yangın çıkıyor. Yangın çıktığı için ev sahibi Atıl ve ailesini evden atıyor. Ancak Atıl o çocukla iyi bir dostluk kuruyor.

Anne ve babasıyla bir hafta sonu yeni kıyafetler ve oyuncaklar almaya gidiyorlar. Orada gördüğü silahı ailesi almayınca daha sonra tek başına silahı almaya gidiyor ve kayboluyor. Çok korkan Atıl’ı polisler bulup ailesine teslim ediyor. Oysa babasının ona habersiz aldığı silahı görünce çok şaşırıyor. 

Atıl parkta kedisini kaçıran bir kıza yardım ediyor ama kızın abisi ve arkadaşları, Atıl’ı çok fena dövüyorlar. Atıl bu arada eline geçen gazeteleri bile okuyamıyor. Okumayı unuttuğunu fark ediyor. Babası her gün gazete alıp okumasını sağlıyor.

Atıl okula başlıyor ve çok fazla arkadaşı olmuyor çünkü okulda Türkleri hiç sevmiyorlardı. Okulda da başarısı köydeki kadar iyi olmadığı için Atıl içten içe her şeyin özlemini duymaya başlıyor.

Babasının sürekli; tembel, haylaz, bir iş beceremedin, olmadık işler açtın başımıza diye azarlamalarına en sonunda dayanamayan Atıl şu cevabı veriyor:

“Bu güne dek başıma gelen abuk subuk işler ilgisizlik ve görgüsüzlükten oldu. Köyde doğup büyüdüm yoksa tembelliğimden değil. Burada boynu bükük para için yaşamaktansa köyüme dönüp gönlümce yaşamak istiyorum… diye haykırıyor.
İçten içe aynı duyguları paylaşıp da söyleyemeyen anne babası da hıçkırıklarla Atıl’a sarılıyorlar. Türkiye’ye köylerine gönüllerince yaşamaya dönmek için karar veriyorlar.

Suna’nın Serçeleri (Gülten Dayıoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Suna'nın Serçeleri

Kitabın Yazarı : Gülten Dayıoğlu

Kitabın Özeti :


Suna çok yaramaz bir kızdır. Mahallenin erkek çocuklarının oynadıkları toplarını çalmayı çok severdi. Çünkü onlar Suna'yı maç yaparken oyuna almazlardı.

Gene bir gün erkeklerin topunu aldı ve onlardan kaçtı. En sonunda yoruldu. Onlara top karşılığı bir söz vermelerini istedi, kendisini de oyuna alacaklardı artık. Çocuklar zar zor kabul etti. Bir gün top oynarlarken topları bahçeye kaçtı. Bahçe sahibi sinirli bir kadındı ama evde yoktu. Suna gitti topu aldı fakat top elinden kaçtı. Suna’nın önünde işçiler kireç kuyusunda kireç söndürüyorlardı. Suna dengesini kaybedip kuyuya düştü. Her yeri yandı. 

Bir yıl okula gidemeyecekti. Suna hiç konuşmuyordu. Aylarca evdeki koltuğunda oturmaktan sıkılıyordu. Bir gün her yeri kar kaplamıştı. Pencereye bir serçe kondu. Annesi onu içeri aldı ve karnını doyurdular. Sonra dışarıya saldılar. Suna salmak istememişti. Çünkü onu çok sevmişti. Serçe onu mutlu etmişti. Annesi gene gelir bu karda kışta başka nereye gidecek dedi. Ertesi gün serçe birkaç arkadaşı ile geri geldi. Daha sonra sayıları 17 oldu. Suna çok mutluydu.

Her gün annesine babasına onları anlatıyordu. Serçeleri ayırt etmek için ayaklarına rengarenk halkalar bağladı. Sonunda bahar geldi. Serçelerin biri Suna biz artık gidiyoruz buraya gelmeyeceğiz kırlarda daha çok yiyecek var ama her hafta birimiz gelip sana hikaye anlatacağız dedi. 

Her hafta bir serçe gelip sabırsızlıkla bekleyen Suna'ya hikaye anlatıp gidiyordu. Bu süre içinde pembe serçe yavrulamıştı. Suna yavaş yavaş iyileşiyordu, artık yürümeye başlamıştı bile. Bir gün pembe serçe geldi. Yanında yavruları vardı. Öyküsünü anlattı gitti. Annesi Suna’ya bir şey söylemek istiyordu.

Suna buna izin vermiyordu. Ertesi hafta yavrular geldi. Suna’ya kendi öyküsünü anlattı ama sonu değişikti. Sonunda Suna kendi uydurduğu öykülerini kendi anlatıyor annesine babasına bunları serçeler anlattı diyordu. Suna serçelerin sözünü kesti ben bunun sonunu biliyorum dedi. Serçeler gitti. Annesi Suna’ya kızım ben bu hikayeleri kendinin uydurduğunu biliyorum. Ama yürüyünce bunların sona ereceğini de biliyorum dedi. Suna evet anne bugün sondu dedi. Annesine ilk serçenin pencerede belirdiğini gösterdi. Annesi ile onu izlediler. Serçe gitti. Arkasında el salladılar. Suna ve annesi birbirini öptü ve sarıldılar.

29 Nisan 2019 Pazartesi

Mavi Zamanlar (Mavisel Yener) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Mavi Zamanlar

Kitabın Yazarı : Mavisel Yener

Kitabın Özeti :

Mavi Zamanlar kitabı eski çağlara ait antik bir keşif macerasını anlatıyor. 

Sekizinci sınıfa geçen Birce, yedinci sınıf kitaplarını verip onların yerine tatilde okuyabileceği kitaplar alır. Bu kitaplardan birinin adı çok ilgisini çeker: Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları. Birce, bu kitapla birlikte kendini büyük bir maceranın içinde bulur. Katıldığı yarışmada da dereceye giren Birce, Allianoi Arkeolojik Kazı Alanı’nda bir haftalık tatil kazanır.

Birce, Aktan, Sevilay ve Işıl kazı alanına doğru yola çıkarlar. Birce yolculuk sırasında kitabını okumaya iyice dalmıştı. Mavi zamanların dolunay masalcısı, dut ağacından yaptığı kağıt parçasına ‘Gizli geçitleri bulmanın ilk kuralı; gök evrenin mavisini görebileceğin, dağların kekik kokan havasını soluyabileceğin, yelin fısıltısını, suyun şırıltısını duyabileceğin bir yerde olmaktır.’ yazmıştı. Yarı şeffaf mor kâğıdın üzerindeki yazı şöyle devam ediyordu:

Herşey yaşamın gizli geçitlerine yol alabilir, yeterki ki gör.

Minibüs sert bir dönüşle toprak yola saptı. Şöför dikiz aynasından bakarak konuştu:
“Geldik sayılır.”

Yolun kıyısındaki tabelayı okudular: “Allianoi Kurtarma Kazısı Alanı”

Burası mitolojide hasta insanlara şifa dağıtan, hekimliğin ve tıp biliminin sağlık tanrısı Asklepios’a adanmış bir Asklepion. Söylenceye göre tanrı Apollon, oğlu Asklepios’u yarı at yarı insan olan Kheiron’a emanet etmiş. Kherion ona okuma yazma ile birlikte öncemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların formüllerini de öğretmiş. Asklepios’un ünü kısa sürede yayılmış. Onun ölüleri bile dirilttiği söylenmiş. Zeus buna kızdığı için Asklepios’u öldürtmüş. Halk da Asklepios’un adını yaşatmak için aynı isimle sağlık merkezleri kurmuş. Buralara ‘Asklepion’ adını vermişler. Allianoi de onlardan biri. Yani burası Batı Anadolu’nun en büyük şifa merkeziymiş.

Bu masal İlya’da geçen okuruna yazılmış bir mektuptur.

Kazı alanında herkes işinde gücündeydi. Birce kitabını okurken sağ eliyle taşa dokunuyordu. “… uçsuz bucaksız düzlüklerde rastlayınca yüz çevirdiğimiz tekerlek izi gibi. Gördüğün şey yüzyıllar boyu başkaları tarafından da görüldü; ama iz süremedi onların gözleri.”

Birce gözlerini kapayarak içini çekti ve hızla yerinden kalktı. Dün gece bahsedilen su perisinin nerede olduğunu merak etti. Onun Bergama Müzesinde sergilendiğini öğrendi.
‘Neden su perisi demişler peki?’
‘Herhalde kucağında kocaman bir istridye tuttuğu için…’
Gilman, gel masalın su perisi ile ilgili kısmını bir daha okuyalım.

Diğer bir taraftan ise Seine Nehri’ne bakan Montebello Caddesi’ndeki karanlık, rutubetli çatı katında İbrahim, Mısırlı Necip ve Mısırlı Reşat, Paris’teki sahaftan buldukları el yazması haritayı dikkatle inceliyorlardı.

Bu haritaya göre dünyanın elektromanyetik alanını düzenleyen dört büyük kristal, dört ayrı bölgede yer alıyor. Bunların biri Türkiye’de, diğer üçü okyanuslarda görünüyor.
Şu an ulaşabileceğimiz tek kristal Türkiye’de.

Yerküre dev bir mıknatıs, mıknatıslanmanın değiştirilmesi gezegendeki su dengesini Mısır adına olumlu etkileyecek, Mısır’a su getirmeyi biz başaracağız. Reşat’ın ve Necip’in gözleri parladı, yolculuk Türkiye’ye…

Birce bu arada kitaptaki şifrelerle yavaş yavaş karşılaşmaya başladı.
“Sakın ola demeyesin, hamamın kubbesi yok, tası yok, kurnası yok, suyu yok! İşte ilk ipucu sana. Dünya güzeli su perisi hâlâ yıkanıyor orada…”

İşte şifrelerin ikincisi: Ay yeryüzüne iyice yaklaşıp İlya’da ıslanınca çıkabilirsiniz yola.

Her kim üç köşeli tası bulur, tası kumla parlatırsa tılsıma yaklaşacak. Havuzun kenarında bekler tas yüzyıllardır, içinde, beklenen şifre.

Masal der ki: tılsım su perisinin elindeki kristalde. Ey Dolunay Masalcısı, yol kesenler yanıbaşında su perisinin. Görmeyi bilmeyen insanların elinde yanlış anlaşıldı bütün bilgiler.

Git ve kurtar Allionoi’nin yerlatı kentini. Su için doğdu, su için de yok olmasın…

Yaz başında Allianoi’de düzenlenen gençlik şenliği için toplananlara kazı başkanı, arkeolog Gilman: eğer barajın projesi değiştirilmeseydi, bugün bütün bu güzellikler su altında kalmış olacaktı. Allianoi dünyaya örnek olmuş, sular altında kalmaktan kurtarılmış ilk kenttir.

Mutlu Prens (Oscar Wilde) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili

 

Kitabın Adı : Mutlu Prens

Kitabın Yazarı : Oscar Wilde

Kitabın Özeti : 

İngiliz Edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Oscar Wilde’ın masal tadında bir öykü kitabı olan Mutlu Prens dört hikayeden oluşuyor. Ana fikirleri ortak bir çatıda buluşturan Wilde fedakarlık iyilik gibi konuları üzerinde durmuş. Okuyunca insanın içini ısıtacak bir hikaye olan kitabın konusu ise şöyle;

Bir zamanlar çok mutlu bir prens varmış. Hiçbir şeye ağlamayan ve üzülmeyen bu prens şatosunun duvarlarını çok yüksek yaptırmış. Nedeni ise kötü şeylere veya onu üzecek şeyler ile karşılaşmamakmış. Hep gülmek ister ağlamaya hiç dayanamazmış. Halkı ona çok imrenir, onun gibi olmak istermiş. Bir gün prens ölmüş. Hemen bu çok sayılan prensin heykeli yapılmış. Şehrin en yüksek yerine altından bir heykel yaptırılmış. Prensin gözleri yakuttan, kılıcının tokası ise safirdenmiş. Mutlu prens çok yüksekte bulunan bu yeni yere geldiğinde çok şaşırmış. Eskiden yüksek duvarlarla çevrili şatosu çevresindeki kötülükleri görmeyi engellediğinden şimdi gördüklerine çok şaşırıyormuş. Halkı hiç onun gibi mutlu değilmiş. Aksine herkes sefalet içinde ve dertliymiş. Tüm bunlara ağlarken ayaklarına bir kırlangıç konmuş. Göç zamanı olduğundan şehri terk etmeye hazırlanan kuşbaşına akan damlalar sonucu heykelin ağladığını fark etmiş.

Prens ona açıklamaya başlamış. Kuşa gördüğü ailelerin durumunu anlatmaya başlamış. Uzaklarda bir evde bir anne ve çocuğu sefalet içindeymiş. Çocuk hem aç hem de ateşler içinde yanıyormuş. Prens kuşa gözlerindeki yakutlardan birini alıp bu eve götürmesini söylemiş. Kuş bu nedenle o gece göç edememiş. Yarın olduğunda prens yine başka bir ev görmüş. Bir öğrenci parası olmadığı için yakacak bulamıyormuş. Bu nedenle ödevlerini yapamaz olmuş. Bunu gören prens kırlangıçtan diğer gözünü çıkarıp bu öğrenciye götürmesini söylemiş. Kuş tekrar söyleneni yapmış. Kırlangıç hep gitmek istiyor fakat prense çok üzülüyor onu bırakmak istemiyormuş. Artık prensin üstünde değerli hiçbir şey kalmamaya başlamış. Aynı zamanda kırlangıç için de zor zamanlar baş göstermiş. En kısa zamanda bu soğuk şehri terk etmesi gerekiyormuş. Prense tekrar yardım etmiş. Sabah ise heykelin ayaklarının ucunda donarak ölmüş. Heykel ise artık değerini yitirmiş bir taş yığınına dönmüş. Bunu gören belediye meclis üyeleri heykeli söküp altını eritmeye karar vermişler. Buradan elde edecekleri parayla da belediye başkanının heykelini dikeceklermiş.

Ocakta eritilmeye çalışılan heykelden geriye hiç erimeyen kurşun bir kalp kalmış. Bu kalp kırlangıcın ölüsünün atıldığı çöplüğe bırakılmış. Tanrı ise meleklerine yeryüzünden çok değerli iki şey getirmelerini söylemiş. Melekler ise kuşun cansız bedenini ve ne yapılırsa yapılsın yok edilemeyen prensin kalbini getirmişler.

Güneşi Uyandıralım (Jose Mauro De Vosconcelos) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Güneşi Uyandıralım

Kitabın Yazarı : Jose Mauro De Vosconcelos

Kitap Hakkında Bilgi :

Güneşi Uyandıralım kitabında Zeze biraz daha büyümüş ve romanda artık 11 yaşındadır. Ailesi, onun daha iyi bir yaşam sürmesi ve eğitim görmesi için zengin bir aileye evlatlık olarak verir. Tek dostu ve sırdaşı şeker portakalını kaybetmesinin acısı üzerine bir de ailesinden kopması eklenir.

Zeze yeni ailesinde de umduğu aile sıcaklığını bulamaz. Bunun üzerine kendisine dost olarak evin aşçısını seçer. Zamanının büyük bir kısmını Dadada ile geçirir. Şeker portakalı ağacının yerini ise Adam adını verdiği kurbağa alır. Zeze tüm dertlerini ve sırlarını artık kurbağası ile paylaşır.

Güneşi Uyandıralım romanı ile bu kez çocukluk sorunlarının yerine ergenlik sorunları alıyor ve Jose Mauro De Vasconcelos yine kendine has üslubu ile okurlara ergenliğin acı hikayelerini sunuyor. Zeze yeni kitapta aşkı ve aşık acısını da tadıyor. Tabi ki yine en zor yoldan bunu yapıyor.

Kitabın Özeti :


Şeker Portakalı ile aklımıza kazınan Zezé Güneşi Uyandıralım ile tekrar karşımıza çıkıyor. Zezé artık 11 yaşındadır ve zengin bir aileye evlatlık verilmiştir. Bir gün yatarken bir ses duyar. Bu bir cururu kurbağasıdır. Ona yardım edeceğini söyler ve Zezé'nin kalbinin olduğu yere yerleşir.

Zezé okula gidemeyecek kadar hastadır. Zatüre olmuştur. Bir hafta sonra iyileşir ve okula geri döner. Artık kalbinin yerini dolduran kurbağası Adam'a her yeri gösterebilecektir. Okula dönüşünü Peder Fayolle büyük bir sevinçle karşılamıştır. Zezé Peder fayolle'ye kalbindeki kurbağası hakkındakileri anlatır. Eve geldiğinde piyona çalması gerekmektedir. Piyanosunun ismi Joãnzinho'dur.

Hafta sonu geldiğinde Zezé sinemaya gitmek için evden ayrılır. Gitmesi gereken film yerine A Bedtime Story adlı diğer filme girer. Bu filmdeki başrol Maurice Chevalier'in babası olmasına karar verir. Artık Zezé'nin düşsel bir babası olmuştur. Maurice film çalışmalarından dolayı onu sık sık ziyaret edememektedir. Zezé onun da Portekizli Manuek Valadares gibi ölmesinden korkmaktadır. Ama Maurice artık Zezé'nin ona ihtiyacı olmayacağı güne kadar onunla kalacaktır.

Zezé'nin okulunda öğrenciler sıcak günlerde bile üniformayı çenelerine kadar iliklenmiş olarak giymek zorundadırlar. Ama Zezé bu şekilde giymek istememektedir. Artık gömleğinin yakasını açarak giymektedir ki okul müdürü onu yakalar. Zezé yine de fırsat buldukça o şekilde giymektedir. Bu yüzden başı belaya girer. Ama öğretmenler yaptıkları toplantıda Zezé'yi haklı bulurlar. Üniformaların da değiştirilmesine karar verilir.

Zezé'nin babası ameliyat olmak zorundadır. Bu sırada Zezé okul yurdunda kalmak zorundadır. Ama bu onun için bir tatil gibi olmuştur çünkü bu sürede istediğini yapabilmiştir.

Zezé babasının söylediği bir laftan dolayı alınmıştır. Ağlama krizlerine girmektedir. Onun yaşındaki bir çocuk için bu çok büyük bir acıdır. Eve gitmek istememektedir. Ama okuldaki bir Peder'in ona kızmasıyla eve dönmüştür. Ama babasıyla arasına bir soğukluk girmiştir.

Zezé ve ailesi yeni bir eve taşınır. Şeytan yine Zezé'nin kulağına fısıldamaktadır. Zezé komşularının bahçesinden gizlice meyve toplamaktadır ve gözünü yeni yetişmekte olan bir papayaya dikmiştir. Komşu kadın her gün papayayı kontrol etmektedir. Ama Zezé onu gizlice koparmayı başarır ve yer.

Eski Zezé geri dönmüştür. Sürekli yeni bir yaramazlık peşindedir. Yeni merakı akşamları Manuel Machado'nın ormanlarına girmektir. Eğlence için acılı bir ruh gibi davranmaya karar verir. Ormanda çıkardığı sesler büyük yankı toplar. Herkes bu olayı konuşuyordur. Bir gün aşçıları Dadada onu yakalar bu oyuna son vermek zorunda kalır.

Zezé eskisi gibi değildir. Artık Maurice de onun ziyaretine pek gelmemektedir. Ve kurbağası Adam da gitme çalışmaları yapmaktadır. Çünkü Zezé'nin artık onsuz yapabileceğini ve yüreğindeki umut güneşini tek başına uyandırabileceğini anlamıştır. Sonuçta Zezé büyümüştür. Ve aşk gibi yeni duygular da keşfetmişti.

Uçan Sınıf (Erich KASTNER) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Uçan Sınıf

Kitabın Yazarı : Erich Kastner

Kitabın Özeti :

Yer yatılı bir lisedir. Kahramanlarımız edebiyat meraklısı Johnny Trotz, sınıf birincisi Martin Thaler ve karnı her zaman aç olan Matthias Selbmann, Fridolin, Uli ve daha birçokları… 

Kah­ramanlarımızdan Matthias ne kadar iri ise, Uli de o kadar ufak tefekti… Her an bir şamata, her an bir gırgır yapmak için fırsat kollayanlar çoğunlukta olduğundan, gülmek ve kendine güldürtmemek için sürekli dikkat göstermek gerektiğinin bilincinde (!) olan öğrencilerin çokluğundan; kavgasız, şamatasız, gürültüsüz nerede ise bir dakika bile geçtiği görülmemiştir. Hemen her okulda olduğu gibi, üst sınıflar İle alt sınıflar arasındaki çekişmelerden doğan kavgalar ve hır gürler de İşin cabası…

Kavgalar, sadece alt ve üst sınıflar arasında olarak sınırlı değildi. Ayrıca, diğer okulların öğrencileri ile de sık sık yapılırdı.

Kısacası diyebiliriz ki, “Uçan Sınıf, Almanya’da bir okulun “Hababam Sınıfı”dır.

Kahramanlarımız, Noel kutlamaları için spor salonunda sergilenecek olan, Johnny’nin yazdığı “Uçan Sınıf İsimli oyun için hazırlanıyorlardı. Oyun, beş perdeden oluşuyor ve deyim yerindeyse ileriye yönelik bir kehanete dayanıyordu. Belki de ileride uygulanacak bir Öğretim yöntemini vurguluyordu. İlk perdede, bir lise öğretmeni coğrafya dersini yerinde işlemek için bütün sınıfla birlikte uçakla yola çıkıyordu… İkinci perdede uçak Vezüv Yanardağları’ndaki kraterlerin kenarına iniyordu… Üçüncü perdede sınıf, Gize’deki piramitlerin yakınına iniyordu… Dördüncü perdede “Uçan Sınıf Kuzey Kutbu’na iniyordu. Öğretmenlerinin yaptığı bir yanlışlık sonucu uçağın irtifa dümeni bozulduğu için, beşinci ve son perdede göğe çıkıyorlardı. Gökte Petrus onları bekliyordu… Petrus büyülü formülü söylüyor ve yere iniyorlardı…

Tabii her perdede, yapılan gösteriler bununla sınırlı değildi. Örneğin, üçüncü perdede, kahramanlarımız gazetelere uydudan fotoğraflar gönderiyorlardı.

Kahramanlarımızın sık sık ziyaret ettikleri “Sigara İçmez” ismini taktıkları bir adam vardı. Sigarayı da fosur fosur içerdi. Alman Demiryolları’ndan satın aldığı bir vagonda yaşıyordu. Vagonun kapısında “Sigara İçilmez” levhası olduğu gibi durduğu için, bu ismi takmışlardı. Çocuklar bu adamı en az öğretmenleri kadar seviyorlardı.

Bir gün rakip okulun öğrencileri, bir öğretmenin oğlunu rehin almışlar, ayrıca birçok öğrencinin defterlerine de el koymuşlardı. Yine bir savaş zamanı gelmişti. Savaş sloganları “Çelik Birlik” idi. Önce bir elçi göndermeyi kararlaştırdılar. Elçi Sebastian, rakip okulun elebaşının evine gitti. Arkadaşlarının serbest bırakılması ve defterlerinin geri verilmesi taleplerini iletti. Kabul e-dilmedi. Gruplar savaş düzeni aldılar. Tam kavga başlayacaktı ki “Sigara İçmez” ortaya çıktı ve böyle kavga ederlerse polisin ve okul idarelerinin her şeyden haberdar olacağını ve başlarının belaya gireceğini söyledi. Önerisi, her okuldan birer kişinin yumruklu düello etmesi, yenilenin yenenin şartlarına uyması İdi. İki taraf da bunu kabul etti.

Karşı tarafın kavgacısı Wawerka, bu tarafınki ise Matthias i-di. Kısa bir kavgadan sonra, Matthias rakibini yenmişti. Ancak, karşı tarafın öğrencileri sözlerinde durmadılar. Yeniden savaş düzeni alındı. Kar topu stoklan arttırıldı. Herkes “Hücum!” emrini bekliyordu. Nitekim birdenbire kartopu yağmuru başladı. Bu arada Martin, Johnny ve Sebastian rehineyi kurtarmanın peşindeydiler. Nitekim rakip okulun elebaşısının apartmanlarının kömürlüğünde, başında iki nöbetçi olan arkadaşlarını kurtardılar. Ancak defterler yanıp, kül olmuştu. İki nöbetçiyi bağlayıp, hızla savaş alanına döndüler.

Günlerdir yağan kar durmuş, Noel’e ise sadece bir iki gün kalmıştı. Okul müdürünün odasında, hesap veriyorlardı. Bay Bökh, öğrencilerini çok seviyordu. Onlara geçmişte yaşanmış bir hikâye anlattı:

“Bundan yirmi yıl önceydi, Dokuzuncu sınıfta cesur ve çalışkan bir öğrenci vardı. Haksızlıklar karşısında tıpkı Martin Thaler gibi öfkelenirdi. Gerekirse Matthias gibi dövüşürdü. Uli gibi evini özlerdi. Sebastian gibi aklı başında kitaplar okur, Janathan gibi bahçede saklanırdı. Bir gün bu çocuğun annesi çok hastalandı. Okuldan kaçarak annesini görmeye gitti. Dönüşte yakalandı. Dışarı çıkmama cezası aldı. Yine kaçtı, yine annesini görmeye gitti. Yine yakalandı. Bu sefer sınıf öğretmeni dört hafta dışarı çıkmama cezası verdi. Yine kaçtı, annesini görmek için. Yakalandı, bu sefer müdür tarafından oda hapsi ile cezalandırıldı. Yine kaçtı, nasıl mı, bir arkadaşı onun yerine hapis yatmayı kabul ettiği için. Arkadaşıyla arası çok iyiydi. Okul bittikten sonra da görüşmeye devam ettiler; ama arkadaşının bir kaza sonucu ailesini kaybetmesiyle ortadan kaybolması bir oldu. O gün bugündür de onu görmedi.”

Hikâyeye dönersek; “müdür, çok öfkelenmişti. Diğer çocuk her şeyi anlatınca, olayı anladı ve iş tatlıya bağlandı. Bu öğrencinin kim olduğunu biliyor musunuz!” diye sorunca, hepsi birden “Sizsiniz. ” diye cevap verdiler. “Sizi gidi haylazlar, toz olun gözümün önünden1. ” diyerek hepsini gönderdi.

Çocukların hepsinin sınıf öğretmenlerine olan saygı ve sevgileri bir kat daha artmıştı. Aralarında, arkadaşı için oda hapsini kabul eden kişinin kim olduğunu konuştular ve buldular: “Sigara İçmez. ”

Profesör Kreuzkam’a defterlerin yakıldığını anlatmak zorunda kaldılar. Bu arada, bazı yaramazlar, küçük Uli’yi, sınıfın çöp sepetinin içine koyup, duvara asmışlardı. Profesör, hepsine cezayı verdi: “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur. ” cümlesini beşer kez yazacaklardı.

Uli, kendisine korkak ve çelimsiz denmesine sürekli kızıyordu. Son olay, iyice kafasını bozmuştu. Sepet olayından bir gün sonra, elinde şemsiye ile ikinci kattan, bahçenin karlı zeminine atladı. Herkes şok olmuştu. UH, ne kadar cesur olduğunun mesajını böyle vermişti. Neyse ki, sadece sol ayağı kırılmış, biraz da kaburga kemikleri ezilmişti o kadar. Ama, Noel’de ailesinin yanına gidemeyecekti.

Bu arada çocuklar yaptıkları bir planla Justus lakabını taktıkları öğretmenleriyle Sigara İçmez’i buluşturdular. Tahminleri doğruydu. Öğretmenin bahsettiği kayıp arkadaş, Sigara Içmez’in ta kendisiydi.

Martin, annesinden gelen mektubu okul postasından aldı. Annesi, mektupta yol parası olan sekiz lirayı gönderemediğini, babasının işsiz olduğunu, ne olursa olsun cesur ve dayanıklı olmasını, asla ağlamaması gerektiğini yazıyordu. Beş liralık da posta pulu göndermişti.

Oysa ki Martin mektubu okuduktan sonra “Benim Güzel Anneciğim” diyerek ağlıyordu.

Uli’nin bu atlayışı, Noel’de oynayacakları piyesi tehlikeye sokmuştu. Sekizinci sınıftan bir öğrenci buldular.

Akşam, Justus bütün öğrencileri toplayarak, onlara Uli’nin yaptığı şekilde cesaretin ispati olmayacağını söyledi. Ayrıca, öğrencilerden, bir akşam için kendisine izin vermelerini, bu süre zarfında da uslu olmalarını rica etti. Sigara İçmez’in piyano çaldığı barda bir bira içecekti.

Kent uzaktaydı. Yine de yürüdü. Tabelasında “Son Damlasına Kadar” yazan lokantadan İçeri girdi. “Sigara İçilmez” bil masada oturmuş kendisini bekliyordu. Kucaklaştılar. Konuşmalarının büyük bölümünü kahramanlarımız oluşturuyordu. İkisi de bu çocuklar okuldan mezun olmadan, yerlerinden ayrılmamakta kararlı olduklarını birbirlerine söylediler.

Gece yarısından sonra, kenti bir baştan geçerek döndüler. Yanlarında, yirmi yıllık hatıraları da beraber yürüyordu.

Okulun son günü idi. Çoğu öğrenci, noel İzni için bavullarını bile toplamıştı. Martin, Noel’de gidemeyeceğini hiç kimseye

söylememişti. Okulda kalmak (sadece Johnny’e serbestti, o da ailesi olmadığı için) yasaktı. Bakalım ne olacaktı?

Yine, bu akşam piyes de oynanacaktı, önceden iki prova daha yapıp iyice hazırlandılar. Sonra, hep birlikte Uli’yi ziyaret edip, ona moral verdiler.

Nihayet piyes vakti geldi. Çok güzel oynadılar. “Sigara içmez” de seyirciler arasındaydı. Sonra Justus, asıl mesleği doktorluk olan “Sigara İçmez” in, bundan böyle okul doktoru olarak görev yapacağını söyleyince, çocuklar “Hurra” diye havaya fırladılar. Çok güzel bir akşam geçirmişlerdi.
Gece, Justus ve Sigara İçmez, beraber yatakhaneleri gezerken, Martin’in bir şeyler mırıldandığını fark edip, biraz eğildiler. Uykusunda, “Ağlamak kesinlikle yasaktır. ” diye sayıklıyordu.

24 Aralık günü, (bilgi yelpazesi. com) ortalık tam bir ana baba günü İdi. İnenler, çıkanlar, koşturanlar… Matthias, Uli’ye veda etti. Johnny, UU ile beraber kalacak diye seviniyordu. Martin ise hiç gözükmemişti.

Bütün el ayak çekilmiş, Justus son kontrol gezintisini yapıyordu. Martin’i gördü. Sıkıştırınca, Martin hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Olup biteni öğrenince, zorla ona para verip evine gitmesini söyledi. Martin’in eski keyfi yerine gelmişti. Uli’nin yanına çıkınca, anne ve babasının ziyarete gelmiş olduklarını gördü. Hepsi ile vedalaştı.

Noel akşamı, her tarafta koyu bir kış hüküm sürüyordu. Martin’in anne ve babası, camın önünden hem dışarıya bakıyor, hem de sohbet ediyorlardı. “Martın ne yapıyor acaba?” dedi, annesi. Babası da “Umarım ağlamıyor dur. ” deyince, “Bana söz vermişti, ağlamayacaktı, gerçi ben de hep ağladım ya…”

Kapı çalar gibi oldu. Bir daha… Kim olabilirdi acaba? Kadın kapıyı açtı, Martin karşısındaydı. Sevinçleri görülmeye değerdi.

Martin’in kendi eliyle, öğretmenine yaptığı kartpostalın arkasına babası şunları yazdı: “Sayın Bökh, bize verdiğiniz bu canlı Noel armağanı için size sonsuz teşekkürler…”

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


1. “9. Hariciye Koğuşu” adlı roman hangi mekanda başlıyor?

A) Çocuğun evindeki eşyaların tasviriyle
B) Sokaktaki ahşap evler arasında
C) Hastane koridorunda
D) Konağın bahçesinde
E) Çocuğun annesinin odasında

CEVAP: C

2- “9. Hariciye Koğuşu” romanında hasta çocuğa “Hamlet” piyesinin mezarlık sahnesini hatırlatan olay aşağıdakilerden hangisidir?


A) Yoldan geçerken bir cenaze görmesi
B) Gidilen bir piyesten bahsedilmesi
C) Gece, yatağında yapayalnız kalması
D) Bir kadavra odasına girmesi
E) Yattığı odanın penceresinin mezarlığa bakması

CEVAP: D

3- “9.Hariciye Koğuşu” romanında köşkten ayrılıp evine dönmek istemesinin nedeni nedir?

A) Annesini özlemesi
B) Hastalığının iyileşmesi
C) Vücudun tedaviye cevap vermemesi ve iyileşme ümidinin kalmaması
D) Nüzhet ile annesinin kendi hakkında konuştuklarını duyması
E) Evini özlemesi

CEVAP: D

4- “9. Hariciye Koğuşu” romanında Paşa İstanbul’un hangi semtinde oturuyor?

A) Üsküdar
B) Erenköy
C) Fatih
D) Kadıköy
E) Maltepe

CEVAP: B

5- “9. Hariciye Koğuşu” romanında Nüzhet’in gitmek istediği ve Dr.Ragıp’ın onu götürmeye söz verdiği şehir neresidir?

A) Londra
B) Paris
C) Berlin
D) Roma
E) Atina

CEVAP: C

6- “9. Hariciye Koğuşu” romanında, Paşa, emekli olduktan sonra evde ne beslemeye başlıyor?

A) Bülbül
B) Kedi
C) Balık
D) Saka kuşu
E) Güvercin

CEVAP: D

7- “9. Hariciye Koğuşu” romanında, Kahramana suçların en ağırı gibi gelen şey nedir?

A) Yalan söylemek
B) Aşık olmak
C) Sakat olmak
D) Yetim olmak
E) Yatalak olmak

CEVAP: A

8- “9. Hariciye Koğuşu” romanında Kahraman, hastalığını kaç sene çekiyor?

A) 3 
B) 4 
C) 5
D) 6
E) 7

CEVAP: E


9- “9. Hariciye Koğuşu” romanı hangi tür romana örnek kabul edilir?

A) Psikolojik
B) Sosyolojik
C) Tarihi
D) Biyografik
E) Egzotik

CEVAP: A

10- “9. Hariciye Koğuşu” romanında Roman kahramanının hastalığı nedir?

A) Akciğer kanseri
B) Verem
C) Bağırsak kanseri
D) Dizde iltihaplanma
E) Ülser

CEVAP: D

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 1


1- Roman kahramanının hastalığı nedir?


Dizinde kangrene benzeyen bir iltihaplanma vardır.

2- Kahraman, kimlerle birlikte yaşıyor?

annesi ile birlikte yaşıyor.

3- Kahraman, kenar mahalledeki evleri neden çok seviyor?

Kaderleri benziyor, 2-3 yılda bir ameliyat/tamir olmaları gerekiyor.

4- Paşa hangi semtte oturuyor?

Erenköy

5- Nüzhet’i babasından isteyen kimdir?

Dr. Ragıp

6- Dr. Ragıp Nüzhet’le evlenirse onu hangi şehre götürecek?

Berlin

7- Paşa emekli olduktan sonra evde ne beslemeye başlıyor?

Saka kuşu

8- Kahraman konaktan çıkıp hastaneye ve kitapçıya uğrayıp tekrar eve geldiğinde odada kimler vardı?

Paşa, Nüzhet, Yengesi

9- Doktoru roman kahramanına lokantada ne yemesi için ısrar ediyor? Roman kahramanı neden yiyemiyor?

Doktoru et yemesi için ısrar ediyor. Ceset yiyormuş gibi hissettiği için yiyemiyor.

10- Kahramana suçların en ağırı gibi gelen şey nedir?

Yalan söylemek

11- Kahraman, Nüzhet’i niçin kendi odasına çağırdı?

Gerçeği bildiğini göstermek ve niçin yalan söylediğini öğrenmek için.

12- Paşa, kahramana Nüzhet ile Dr. Ragıp’ın evliliği ile ilgili fikirlerini sorduğunda kahraman nasıl cevap veriyor?

Olumsuz

13- Kahramanın yemek masasında Paşa ile girdiği tartışma konusu nedir?

Fransızca

14- Erenköy’den bıkan Nüzhet nereye gitmek istiyor?

Berlin

15- Kahraman, hastalığını kaç sene çekiyor?

Yedi sene

16- Ameliyattan çıkarken kahraman ne sayıklıyor?

Nüzhet

17- Kahraman ile Paşa’nın ortak zevkleri neydi?

Kitap Okumak

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa) Kitap Sınavı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Bu Hayat Sizin (İpek Ongun) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1. Yazara göre derinlemesine yaşamanın sırrı nedir?

A) İnsanlarla barış içinde yaşamak
B) Aşırı azimli olarak çalışmak
C) Küçük mutlulukların farkına varmak
D) Hayatımızdan kötü insanları çıkarıp atmak

2. "Kişi kendi azmettiği oranda mutludur." diyen kimdir?

A) Albert Eınsteın
B) Gustave Flobert
C) Alexandre Graham Bell
D) Abraham Lincoln


3. Mehmet Barlas, bir gazetede "Gözlem" adlı köşesinde Barbara Ann Kipfer adlı bir Amerikalı yazardan söz ediyor. Kipfer kendine mutluluk veren şeylerin bir listesini çıkarmış ve bunu hangi başlık altında toplamıştır?

A) Mutluluk Veren On Bir Bin Şey
B) Mutluluk Veren On İki Bin Şey
C) Mutluluk Veren On Dört Bin Şey
D) Mutluluk Veren On Üç Bin Şey

4. Yazarın Amerika'da olduğu bir dönemde arkadaşı şöyle anlatıyor: "Bir çift evleneceği zaman belli bir mağazayla anlaşır ve istediklerinin listesini oraya verir. Düğün davetiyesinin de altına not koyarak davetlilere düğün armağanlarını hangi mağazanın hangi bölümünden alacaklarını bildirir." Hayretler içindeydim, hani laf aramızda fikir bir yandan çok hoşuma gitmişti. İnsanın gerçekten beğendiği ve istediği şeylerin düğün armağanı olarak gelmesi ne güzel olmalı, diye düşündüm.

Yazarın kendi düğününde hiçbir zaman kullanmayacağım dediği kaç tane kristal vazo hediye gelmişti?


A) 9 
B) 10
C) 11
D) 12

5. Yazar, hangi soruyu "sihirli soru" olarak nitelendiriyor?

A) Neden acaba?
B) Neden olmasın?
C) Ben neden yapmayayım?
D) Biz niye varız?

6.  "Altı dürüst adamım var bana hizmet eden, 
Tüm bildiklerimi onlardan öğrendim ben. 
Adları: ne ve neden ve ne zaman,
Ve nasıl ve nerede ve kimdir onların."

Şiiri kime aittir?


A) Rudyard Kipling
B) Admonde Emicis
C) Honore de Balzac
D) Jock London

7. Yazar, "Ben de bir Anadolu kentinde yaşadığımdan ve aynı şeyler Aydın, Edirne ve daha pek çok kent için geçerli olduğundan, kendi şehrimden yani ... örnekler vermek istiyorum." diyerek kendi memleketinden bahsetmiştir? Bu şehrimiz neresidir?


A) Konya
B) Ankara
C) Mersin
D) İstanbul

8. Yazar, "... adlı kitabımı okumuş olanlarınız varsa anımsayacaklardır (hatırlayacaklardır), o kitapta Mimar Cengiz Bektaş ve oturduğu sokaktan söz etmiştim. Kuzguncuk'ta Üryanizade Sokak'ta mahalle halkının nasıl el ele vererek, emek ve sevgilerini kullanarak bu sokaklar bizim diyerek, sıradan bir sokağı güzelleştirdiklerini uzun uzun anlatmıştım." diyor. Bunları hangi kitabında anlatmıştır?


A) Yaş On Yedi
B) Mektup Arkadaşları
C) Bir Pırıltıdır Yaşamak
D) Bir Genç Kızın Gizli Defteri

9. Olumlu insanlar, kim ne derse desin kendilerine ve amaçlarına inanırlar. Bunun örneğini bazı ünlülerde görebiliriz. Bazılarına çocukluklarında başarılı olamayacakları söylenmiştir ama onlar yollarında yürümeye devam etmiş ve istediklerine ulaşmayı başarmışlardır. Örneğin: ... için öğretmeni, "zekası yeterli değil, okula devam etmesinin bir yararı olacağını sanmıyorum." demiştir.

Bu cümlede öğretmen kim için bu ifadeyi kullanmıştır?   


A) Graham Bell 
B) Kristof Kolomb
C) Leonardo Da Vinci
D) Albert Eınsteın

10. ... için bir yayınevinin yazı işlerinden sorumlu ve yazıların uygunluğunu denetleyen editörü, "asla satılabilir bir kitap yazamaz bu hanım, demiştir. Oysaki, ... özellikle Küçük Kadınlar ve İyi Şeyler adlı kitapları değil kendi döneminde satılmak, günümüze kadar klasik eserler arasında yerini almıştır.

Yazarın bahsettiği bu kadın yazar kimdir?


A) Virginia Volf
B) Loisa May Alcott
C) Doris Lessing 
D) George Eliot

Cevap Anahtarı : 

1-C   2-D   3-C   4-A   5-B
6-A   7-C   8-C   9-D   10-B

Uçan Sınıf (Erich KASTNER) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1- Uçan Sınıf adlı kitabın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halide Nusret Zorlutuna
B) Hasan Nail Canat
C) Erich Kastner
D) Ernest Hemingway

2- Yazar, kitabın ön sözünde, iki yıldır yazmayı ertelediği Noel öyküsünü yazmaya nihayet karar verdiğini ifade etmiştir. Bu kararı vermesini çabuklaştıran etken aşağıdakilerden hangisidir?

A) Emekli olmayı düşünmesi
B) Annesinin ikazı
C) Noel’in yaklaşması
D) Uzun bir yolculuğa çıkacak olması

3- Yazar, Noel öyküsünü yazmak için hangi mevsimde, hangi araçla yola çıkmıştır?

A) İlkbahar-tren         B) Yaz-uçak
C) Sonbahar-gemi     D) Yaz-tren

4- Yazar, Uçan Sınıf adlı kitabı nerede yazmıştır?


A) Bir dağın eteklerinde
B) Evinde
C) Kütüphanede
D) Sınıfta

5- Kitabın ön sözünden yola çıkarak yazarı hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Çocuklara kitap yazarken gerçekçi olunması gerektiğine inanıyor.
B) Bizlerden çocukluğumuzu unutmamızı istiyor.
C) Zekâ olmadan cesaretin aptallık olduğuna inanıyor.
D) Hayatın zorlukları karşısında sağlam durulması gerektiğine inanıyor.
6- Noel kutlamaları için sergilenecek “Uçan Sınıf” adlı oyun kaç perdeden oluşmaktadır?

A) 2     B) 3      C) 4       D) 5

7- Martin, “Sigara İçmez” lakaplı dostu için yaptığı resme hangi adı vermiştir?

A) Yalnız Adam 
B) Sigara İçmez 
C) Okuyan Adam 
D) Noel Ağacı

8- Johann Sigismund Lisesi öğrencileriyle rakip okul, aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için aşağıdaki hangi yöntemi kullanmışlardır?

A) Liseler arası münazara
B) Kısa kibrit çöpünü çekmek
C) Özür mektubu yazmak
D) Düelloya tutuşmak

9- Johann Sigismund Lisesi öğrencileriyle rakip okul arasındaki anlaşmazlığın sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rakip okulun Johann Sigismund Lisesi öğrencilerinden birini esir alıp güzel yazı defterlerini çalması
B) Johann Sigismund Lisesi öğrencilerinin rakip okuldan bir öğrenciyi esir alıp güzel yazı defterlerini çalması
C) Rakip okulun yapılan güzel yazı yarışmasında hile yaptığını kabul etmemesi
D) Johann Sigismund Lisesi öğrencilerinin yapılan güzel yazı yarışmasında hileye başvurduğunu kabul etmemesi

10- Sınıf Öğretmeni Doktor Bökh’ün öğrencilerine anlattığı yaşanmış hikâyede, izini kaybettiği için uzun zamandır görüşemediği arkadaşı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Profesör Kreuzkamm 
B) Sigara İçmez
C) Sebastian Frank 
D) Jonathan Trotz

11- Johann Sigismund Lisesi öğrencilerinin ortak bir hedefe ulaşmak için bir araya geldiklerinde güç aldıkları ve birbirlerini coşturmak için söyledikleri söz aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çelik Bilek       B) Çelik Yumruk 
C) Çelik Birlik       D) Çelik Güç

12- İmla Öğretmeni Profesör Kreuzkamm aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip değildir?

A) Güler yüzlüdür.
B) Hazırcevaptır.
C) Donanımlı bir öğretmendir.
D) Tuhaf biridir.

13- Sınıf birincisi Martin, anne ve babasına Noel armağanı olarak yaptığı resme aşağıdaki adlardan hangisini vermiştir?

A) On Yıl Önce
B) Noel ve Ailem
C) On Yıl içinde
D) Annem ve Babam

14- Birkaç gündüzlü öğrencinin çöp sepetine oturtup sepetle birlikte duvara astıkları çocuk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Martin        B)Uli 
C) Rudi           D) Güzel Theodor

15- Martin Noel tatili için eve gidemeyeceğini düşünmektedir. Bunun sebebi aşağıdakilerin hangisidir?

A) Ailesinin tatil için başka bir yere gitmesi
B) Rolünü ezberleyemediğinden ceza alması
C) Uli’ye onu okulda yalnız bırakmayacağına dair söz vermesi
D) Parasının olmaması

16- Uli’nin oynayacakları piyesin provasına gelirken yanında bir şemsiye getirmesinin sebebi aşağıdakilerin hangisidir?

A) Şemsiyeyi dekor olarak kullanmak
B) O günün yağmurlu olması
C) Şemsiyeyi paraşüt niyetine kullanmak
D) Bir gün önce arkadaşından ödünç almış olması

17- “Sigara İçmez” takma adlı Robert Uthofft’ın asıl mesleği nedir?

A) Öğretmenlik        B) Doktorluk 
C) Bahçıvanlık          D) Avukatlık
18- Martin’in eve gidebilmesini sağlayan aşağıdakilerin hangisidir?
A) Doktor Bökh B) Sigara İçmez C)Bay Kreuzkamm D)Okul Müdürü

19-Martin Noel gecesi gökyüzüne bakarken içinden ne dilemiştir?

A) Piyangodan para çıkmasını
B) Annesinin mutlu olmasını
C) Ünlü bir ressam olup İtalya’ya gitmeyi
D) Bütün sevdiklerinin mutlu olmasını

20-Yazarın kitabın ön ve son sözünde “Gottfried” adını verdiği ve hikâyesini yazarken onu zaman zaman ziyarete gelen varlık aşağıdakilerden hangisidir?

A) Buzağı      B)Kelebek 
C)İnek           D) Arı

21-Uçan Sınıf adlı kitabın yazarı, kitabındaki hangi kahramanla gerçek hayatında yolda karşılaşıyor?

A) Johnny Trotz      B)Uli 
C)Martin                  D)Sebastian

Cevap Anahtarı :

1-C     2-B     3-D     4-A     5-B    
6-D     7-A     8-D     9-A    10-B
11-C   12-A   13-C   14-B   15-D
16-C   17-B   18-A   19-D   20-B   21-A

Uçan Sınıf (Erich KASTNER) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

Güneşi Uyandıralım (Jose Mauro De Vosconcelos) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 3


S.41) Zeze’nin, ailesinin yasaklamasına rağmen (bir ay sinemadan uzak kalmayı göze alarak) gittiği film aşağıdakilerden hangisidir?


A) Bir Aşk Dersi
B) Aşk Mevsimi
C) Aşka Dair
D) Aşk-ı Memnu

S.42) Adam:’’ Çocukların beni görmelerinden ve kötülük etmelerinden korkuyorum. Bana taş atmalarından ya da sopalarla dövmelerinden korkuyorum.’’
Zeze: ‘’ Neden bunu yapsınlar? Ben seni hiç hırpalamadım ki .
Adam:’’ Sen , sensin.Yüreğin iyi olmasaydı beni sana yollamazlardı.’’
Bu konuşmalardan aşağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?


A) Yüreği iyi olan çocukların konuşan bir kurbağası olur.
B) İyi yürekli insanlar hiçbir hayvana zarar vermez.
C) Zeze, kurbağalara taş atmayıp, sopayla da dövmemiştir.
D) Çocuklar kurbağalara taş atmaktan hoşlanırlar.

S.43) Okul üniformasını istenilen biçimde giymeyişinin sebepleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bu çok çirkin bir üniforma,böyle güzel oluyor.
B) Dikkatleri üzerime çekmek hoşuma gidiyor.
C) Böylece sıcaklık o kadar duyulmuyor.
D) Önü açık üniformayla başım pek ağrımıyor.

S.44) Okuldaki yaramazlıklarının evde duyulması durumunda Zeze , en çok aşağıdakilerin hangisinden kaygı duyulmaktadır?


A) Babasının onu azarlayıp , gururunu incitmesinden
B) Denizden ve sinemadan yoksun bırakılmaktan
C) Ailesinin sevgisinden yoksun kalmaktan
D) Piyano çalmasının yasaklanmasından

S.45) 1.iki yüzlü
2.dürüst
3.çıkarcı
4.iyiliksever

‘’…Plaja ve sinemaya gidebilmek için ertesi gün kiliseye uğrayıp kutsal yemekten yemem gerekiyordu.’’ diyen Zeze için yukarıdakilerden hangileri söylenebilir?


A)1-4     B)2-4     C)1-3     D)2-3

S.46) 6.sınıfa başlamanın coşkusuyla defter-kitap listesini göstermek ve para istemek için babasının yanına giden Zeze’ye , babası ne söylemiştir?


A) Bu sene çok başarılı olmalısın.
B) Senin sınıf birincisi olman gerekir.
C) Al bu parayı!Hemen git al defter- kitaplarını…
D) Bu kitaplar kadar etmezsin.Evde sana para veririm.

S.47) Zeze’nin Fayolle diye hitap ettiği peder Feliciano , Zeze’ye nasıl seslenmektedir?

A)Şüş     B)Zeca     C)Ze     D)Küçüğüm

S.48) Zeze’nin hayat boyu unutamayacağım dediği ve çok sevdiği piyanosunun özelliği nedir?

A)Rengi     B)Kokusu     C)Örtüsü     D)Markası

S.49) Zeze’nin oyun vakitlerini evin ardında küçük köpek Tulu ile oynayarak geçirmesinin sebebi nedir?

A) Köpekleri çok sevmesi.
B) Oyun oynayacak bir arkadaşının olmaması.
C) Ailesinin böyle istemesi.
D) Zeze’nin arkadaşlarına küsmüş olması.

S.50) Ailesinin Zeze’ye oyun oynaması için verdiği süre kaç dakikadır?


A)10 dakika     B)20 dakika     C)30 dakika     D)40 dakika

S.51) 1.Kardeşi Totoca
2.Babası
3.Ablası Godoya
4.Annesi

Adam’ın acı çekmemek için yavaş yavaş unutmalısın dediği Zeze ailesinden kimleri hatırlayınca gözleri yaşlarla dolmuştur?


A)1-2     B)1-3     C)2-4     D)1-4

S.52) Manuel Machado ormanına giderken yolda çamaşırcı kadınların çamaşır astıkları ipleri kesme isteği duyan Zeze niçin bunu yapmaktan vazgeçmiştir?

A) Bu insanların ekmek paralarının çamaşırcılıktan geldiğini bildiği için
B) Küçükken çamaşır ipini kestiğinde ablalarından yediği dayağı hatırladığı için
C) Adam , ondan bunu yapmamasını istediği için
D) Yakalanmaktan çekindiği için

S.53)Aşağıda Zeze ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Okulu on beş yaşında bitirecek tek öğrencidir.
B) Matematik dışındaki derslerde çok başarılıdır.
C) Okulda en yakın arkadaşı Tarcisio’dur.
D) Öğretmen papazlardan sonra okulda otorite sayılan bir öğrencidir.

S.54) Muarice’nin ‘’Önce boyun uzayacak , büyüyeceksin.Sonra güçlü ve adaleli olacaksın.Yüze yüze geniş bir göğüs kafesi edineceksin.Bütün gün bir yığın dondurma yiyebilirsin.Nezle olmadan denizde daha uzun kalabilrsin.’’ diyerek bunların olabilmesi için Zeze’nin ne yapması gerektiğini söylemiştir?

A) Dengeli beslenme
B) Süt içme
C) Bademcik ameliyatı
D) Düzenli spor yapma

S.55) 1.Yediği ekmeği hak etmediği
2.Bir kızıl derili , yabanıl bir pigane olduğu
3.Bir işe yaramadığı
Yukarıdaki sözleri sık sık işiten Zeze’de aşağıdaki duyguların hangisi belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır?


A) Nefret
B) Hayattan soğuma(ölüm isteği)
C)) İntikam duygusu
D) Bir an önce büyüme isteği

S.56) Zeze’nin gittiği okuldaki öğretmenlere ‘’ peder ‘’ diye hitap edilmesi aşağıdakilerin hangisiyle açıklanabilir?


A) Zeze Fransızca eğitim de verilen dini bir okula gitmektedir.
B) Brezilyada öğretmenlere bu şekilde seslenilmektedir.
C) Zeze okuldan kaçıp, kiliseye gitmektedir.
D) Zeze hayallerinde öğretmenlere peder olarak seslenmektedir.

S.57) Küçük bir kedi yavrusunu saklamak için Dadada’nın odasındayken, babasının onu görüp yanlış anlaması üzerine kendisine karşı geliştirilen tutum ve davranışlar içerisinde Zeze’yi en çok üzen ne olmuştur?

A) Hak etmediği bir suçlamayla karşı karşıya kalması
B) Uzun zamandır hayal ettiği cankurtarana bindirilmemesi
C) Bir daha Dadada’yla konuşmayacağının söylenmesi
D) Sinema ve yüzmenin bir ay yasaklanması

S.58) Aşağıdakilerin hangisi Zeze’nin sınıf birinciliğini elden kaçırmasının, ikinciliği de güçlükle korumasının asıl sebebidir?

A) Yüzmeye çok vakit ayırması.
B) Sinemaların gençlik matinelerine katılıp , romantik duygular yaşama arayışı içinde olması.
C) Zamanının çoğunu Tarzanlık yaparak (daldan dala zıplayarak) geçirmesi.
D) Piyano çalma süresini arttırmış olması.

S.59) Zeze’nin öğretmenlerinin yaz tatillerini Recife’de geçirmelerinin sebebi nedir?


A) Dinlenmek
B) Ailelerini görmek
C) Eğlenmek
D) İnzivaya çekilmek

S.60) ‘’Yüreğim öylesine ufalmıştı ki küçük bir kurbağayı bile barındıramazdı.’’ diyen Zeze’de çok sevdiği, özendiği Tarzan olma isteği de bırakmayan ve ‘’ Varsın Tarzan, pire dolu maymunlarla ormanda kaslındı.’’ demesine sebep olan şey nedir?

A) Öğretmenlerinin maymunlarla ilgili onu bilgilendirmesi.
B) Babasının öğüt ve cezalarının etkisi.
C) Dolares’ten ayrılışı ve ona verilen cezalar karşısında elinden bir şey gelmeyişinin üzüntüsü.
D) İçinde akrobat olma arzusunun ortaya çıkışının sonucu.


CEVAP ANAHTARI :


1.C      2.D      3.C     4.B     5.A     6.D     7.B     8.A     9.A     10.C
11.C   12.A   13.B   14.D   15.C   16.C   17.A   18.B   19.B   20.D
21.A   22.A   23.D   24.B   25.D   26.D   27.C   28.B   29.A   30.D
31.B   32.D   33.D   34.C   35.A   36.A   37.D   38.C   39.C   40.C
41.A   42.B   43.B   44.B   45.C   46.D   47.A   48.B   49.B   50.C
51.B   52.A   53.D   54.C   55.B   56.A   57.A   58.B   59.D   60.C


Güneşi Uyandıralım (Jose Mauro De Vosconcelos) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


S.21) Zeze’nin benim olsa adını rin-tin-tin koyardım dediği, bayan Severuba’nın köpeğinin adı nedir?

A) Arslan
B) Tulu
C) Lassy
D) Credo

S.22) Tarzan’a özenen Zeze ‘’ Tarzan gorillerle ve timsahlarla boğuşuyor. Bense parslar ve timsahlarla boğuşacağım; çünkü…………………………… ‘’ Romanda boş bırakılan yerlere hangisi gelmektedir?

A) Brezilya’da goril yoktur.
B) Ben gorilleri seviyorum.
C) Henüz yeterince güçlü değilim.
D) Goriller çok güçlü varlıklardır.

S.23) Arkadaşı Tarcisio’nun çok başarılı olduğu; fakat Zeze’nin pek ilgi duymadığı spor dalı hangisidir?

A) Basketbol
B) Voleybol
C) Yüzme
D) Futbol

S.24 1. Şüş
2. Ufaklık
3. Küçüğüm
4. Minik kuşum
5. Ze
6. Vasconcelos
7. Ze’ca
8. Yumurcak

Romanda Zeze için yukarıdaki hitaplardan ( seslenme şekli ) kaç tanesi kullanılmıştır?


A) 3
B) 5
C) 6
D) 8

S.25) Her türlü yaramazlığına rağmen Zeze’nin aslında iyi bir insan olduğunu düşünen ve onun için ‘’Altın yürekli çocuk’’ ifadesini kullanan kimdir?


A) Muarice
B) Adam
C) Manuel Valadores
D) Peder Fayolle


S.26) Üniforma olayında ceza alacağını düşünen Zeze, cezaların en kötüsü olarak aşağıdakilerden hangisini görüyor?


A) Bin satır yazı yazma
B) Karnede hal ve gidiş notunun kötü olması
C) Bir ay okuldan uzaklaştırma
D) Evine telefon edilmesi.

S.27) Muarice’nin Zeze’yle konuşurken ‘’Burada, insanlar çok eski kafalıdır. Böyle şey yapılmaz.’’ dediği şey nedir?

A) Doğum günü kutlaması
B) Eğlenceler, balolar tertipleme
C) Yatakta kahvaltı yapma
D) Hafta sonları pikniğe gitme

S.28) 1. Adam
2.  Peder Fayolle
3.Muarice
4. Manuel Valadores

Zeze önce babasından daha sonra da üvey babasından ilgi ve şefkat görememesi sebebiyle yukarıdaki kişilerden hangilerini babası yerine koymuştur?


A) 1-2
B) 3-4
C) 1-3
D) 2-4

S.29)  ‘’… Bir konuğun geldiğini bilmek ortadan kaybolmama yetiyordu. Dışarıdaysam, fark edilmeden odamın penceresinden içeri girmenin yolunu buluyordum. Sevimli bulmadığım herhangi birine el uzatmaktan, gülücük atmaktan ya da tatlı bir söz söylemekten nefret ediyordum…’’ diyen Zeze için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İki yüzlü
B) Çekingen
C) Sıkılgan
D) Dürüst

S.30) Öğretmen papazlardan sonra okulda otorite sayılan öğrenci kimdir?

A) Zeze
B) Tarcisio
C) Arnobio
D) Archimedes

S.31) Marice Chevalier’le ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerin hangisi doğru değildir?

A) Şarkıcıdır.
B) Portekizlidir.
C) Vodvil oyuncusudur.
D) ‘’Bir Aşk Dersi ‘’ filminin başrol oyuncusudur.

S.32) Gitmek istemediği ve içinden gelmediği halde Zeze’nin kiliseye gitmekteki asıl sebebi nedir?

A) Ailesini mutlu etmek
B) Babasından harçlık alabilmek
C) Annesinin gözüne girme
D) Plaja ve sinemaya gidebilme

S.33) Zeze’nin babasının yerine koyduğu Portekizlinin ölümüne sebep olan araç hangisidir?

A) Tramvay
B) Otobüs
C) Otomobil
D) Tren

S.34) 1.Eski çana çıkma
2.Üniforma olayı
3.Havlu kavgası
4.Peksimet savaşı

Yukarıdaki olaylardan hangileri Zeze’nin tabiriyle yuvarlak masa (öğretmenler kurulu) önüne çıkmasına sebep olan yaramazlıklardandır?


A)1-3    B)1-4     C)2-3     D) 2-4

S.35) Zeze’nin iki pazar sinemadan yoksun bırakılmasının sebebi nedir?

A) ’’Günaydın’’ ve ‘’ Tünaydın’’ demeyişindeki ısrar
B)Yaşına uygun olmayan filmleri izlemesi
C)Babasının kitaplarını gizlice okuması
D)Komşunun bahçesinden meyve çalması

S.36) Zeze’nin damgalanmamı birlikte getiriyordu dediği ve damarlarında Kızılderili kanı akıyor şeklinde damgalanmasına sebep olan özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Balık gibi yüzme
B) Daldan dala Tarzan gibi zıplama
C) Hayvanlarla iyi iletişim kurma
D) İnsanlar arasındaki sohbetlerden , misafirlerden kaçma

S.37) Aşağıdakilerden hangisi Zeze’nin ailesiyle ilgili düşüncelerden biri değildir?

A) Öz oğulları olmadığım için bana kötü davranıyorlar.
B) Nedendir bilmem beni kusursuz bir insan haline getirmeye çalışıyorlar.
C) Her şeyi ceza vermek için , bir bahane görüyorlar.
D) Ne yaparsam yapayım, beni hiçbir zaman takdir etmeyecekler.

S.38) Öğretmenin ‘’ … sözünü tutarsan sana destelerle resim alırım. Bütün çocukların deftere yapıştırdıkları resimlerden. Sen biriktirmiyor musun böyle şeyler?‘’ sorusuna ‘’Hayır’’ cevabı vermesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sözünü tutamamaktan korkması
B) Bu işleri çocukça bulup kendine yakıştırmaması
C) Böyle şeyler alacak parasının olmaması
D) Babasının buna izin vermemesi

S.39) Zeze ‘nin dersine bayılıyorum dediği ve sevdiği öğretmeni Fayolle hangi dersin öğretmendir?

A) Müzik
B) Edebiyat
C) Doğa Bilgisi
D) Matematik

S.40) 1.Hintkirazı
2.Hintarmudu
3.Papaye
4.Avakado
Yukarıdakilerden hangileri Zeze’lerin komşuları bayan Severuba’nın bahçesinde bulunan ve Zeze’nin gizlice yediği meyvelerdendir?


A)1-2     B)1-3     C)2-3     D)2-4

Veba Geceleri (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Veba Geceleri Kitabın Yazarı: Orhan Pamuk Kitap Hakkında Bilgi: Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 190...