5 Haziran 2019 Çarşamba

Osmanlı ve Türkiye'de İlk Elektrik Üretimi Ne Zaman ve Nerede Yapılmıştır?

 

Özellikle Avrupa’da elektrik enerjisinin yaygınlaşmasından etkilenen Osmanlı Devleti, ilk çalışmayı 1902 yılında Tarsus’ta yaptı. Berdan Çayı üzerindeki değirmende 2 kw’lık dinamodan oluşan bir santral kuruldu. 1905 yılında işletmeye açılan santral, ürettiği elektrikle Tarsus sokaklarını aydınlatmaya başladı.

Planan tesisin basit bir hidroelektrik santrali prensibiyle çalışacak olmasından dolayı bir nehir ve akarsu üzerinde olması gerekmekteydi. Tesis için en uygun yer Bentbaşı mevkiinde bulunan Berdan Nehriydi. İlk kez 15 Eylül 1902 tarihinde kurulan tesis; su değirmeni milinin çevrilmesi sonucu 2 kW’lık bir dinamoyla elektrik üretimine başlamıştır. Sonraki yıllarda bu güç 60 kW’a kadar çıkarılarak hidroelektrik santraline dönüştürülmüştür. Üretilen elektrik ilk belediye Reisi Sadık Paşa ve Sorgu Yargıcı Yakup Efendi gibi kentin nüfuslu ailelerinin evlerinin aydınlatılması için kullanılmaya başlanmıştır. Üretilen 2 kW’lık gücün iletim kayıpları da göz önüne alındığı zaman ancak 25-30 adet akkor flamanlı ampulu yakabilmiştir.

İzmir ve Selanik’in elektriğe kavuşturmak için yapılacak olan alt yapı çalışmaları için Alman ve İngiliz şirketleri arasında ciddi rekabetler yaşanmıştır. Bu yarışı Alman şirketlerinden “Siemens&Halske” kazanmıştır. Takvimler 1905 yılını gösterdiğinde İzmir ve Selanik elektriğe kavuşmuştur. 1907 yılında da Şam’ın elektrik alt yapısı tamamlanmıştır.

İstanbul’daki evlerin ahşap olması ve çıkabilecek yangının şehre zarar vermesinden korktuğu için, Sultan II. Abdülhamid’ in İstanbul’da elektrik enerjisine sıcak bakmadığı ve bu sebeple elektriğin İstanbul’a geç geldiği iddia ediliyordu. Bu nedenle çoğu kaynakta ilk kez 1914 yılında Silahtarağa Elektrik Santrali’nin kurulmasıyla elektrikli aydınlatmaya geçildiği yazılıyor. Oysa devlet arşivlerine bakıldığında İstanbul’da ilk santralin, 1906’da II. Abdülhamid döneminde Siemens & Halske Şirketi tarafından kurulduğu görülüyor.

Arşivlere göre Sultan II. Abdülhamid, Dolmabahçe Gazhanesi’nin bulunduğu arazide İstanbul’u aydınlatması için bir elektrik santrali istemiş, Berlin’deki Siemens şirketi II. Abdülhamid’e yapılacak santral hakkında bir proje sunmuştu. Projede malzemeler Siemens tarafından karşılanacak, inşaat masrafları ise Osmanlı Hükümetine ait olacaktı. Sultan II. Abdülhamid’in projeyi kabul etmesi üzerine 1906 yılında İstanbul’da Dolmabahçe Saray Tiyatrosunun arkasına Beşiktaş ve civarı semtlerin aydınlatılmasını sağlayan ilk elektrik santrali kuruldu.

II. Abdulhamit İstanbul’da elektrik üretilmesi ve elektrik yapısının yapılması için konuyla ilgili yönetmelik ve şartnameler hazırlatmıştır. Hazırlanan bu yönetmelik ve şartnamelerle ihaleye çıkılmış ve ihale 1910 yılının Kasım ayında sonuçlanmıştır. İhaleyi merkezi Budapeşte’de bulunan bir Avusturya – Macaristan şirketi olan “Ganz” şirketi kazanmıştır.

Ganz şirketi; La BanqueBruxelles, Banque Generale de CreditHongrois ve Sofina Holding şirketleriyle birlikte ortalık kurarak İstanbul’u elektriğe ulaştırmak için “Osmanlı Anonim Elektrik Şirketi”ni kurmuştur. Bu ortaklığın ilk yaptığı işlerden birisi de günümüzde “Santralİstanbul” olarak bilinen ve İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından enerji müzesine dönüştürülen “Silahtarağa Elektrik Santrali” dir.

İstanbul tek teknoloji müzesi olan şimdiki adıyla “Santralİstanbul” eski adıyla “Silahtarağa Elektrik Santrali” her biri 5 MW olan 3 turbo jeneratör grubundan oluşmaktaydı. Silahtarağa Elektrik Santrali’nin en önemli özelliklerinden birisi de Osmanlı topraklarında kullanılan ilk termik santral olmasıdır. Bu santral, günümüz ihalelerinde sıkça kullanılan yap-işlet-devret modeliyle yaptırılmıştır.

Ganz şirketiyle imzalanan sözleşme gereğince; Silahtarağa, Kağıthane ve Alibeyköy semtlerine kurulacak olan termik santrallerin 1913 yılı ortalarına kadar tamamlanması planlanmıştır. 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı ve 1913 yılının Eylül ayında İstanbul’ da yaşanan sel felaketi nedeniyle Şubat 1914’e kadar santraller tamamlanamamış dolayısıyla da şehre elektrik verilememiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...