Kitabın Adı : Korku
Kitabın Yazarı : Stefan Zweig
Kitap Hakkında Bilgi :
Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıttır. İlk kez 1925 yılında yayınlanmıştır.
Kitabın Özeti :
İrene rahat bir yaşamı olan evli ve iki çocuk sahibi genç bir kadındır. Kocası Fritz işinde çok başarılı bir avukattır. Maddi durumları çok iyi durumdadır. İrene ve ailesinin mürebbiyeleri ve hizmetçileri de vardır. İrene her gün alışveriş yerlerine gider, akşamları da davetlerde, balo ve tiyatrolarda gününü gün eden zengin bir kadındır. Lakin artık hayatını monoton bulmaktadır ve elindekiler ile yetinmeyen bir kadına dönüşmüştür. Yaşanılan yerdeki kasıntı haller, tavırlar ve insanlar arasında çok sıkılmıştır.
Bir akşam bir davet de oldukça becerikli bir piyanist olan Eduard ile tanışır. Sıkıldığı hayatında bir macera arayan İrene bu piyanist ile birlikte olmaya başlamış, piyanistin evinde buluşarak eşini aldatmıştır. Genç bir piyanist olan Eduard’ın ilgisi onu var olduğu sosyal toplumdan daha fazla etkilemiştir. Bir gün piyanist sevgilisinin evinden çıkarken bir kadın ona saldırmış ve sevgilisini elinden aldığı için İrene’ye hakaretler etmiştir. Yüzünü kalın bir duvak ile örtmüş olduğundan tanınmadığını zanneden İrene, susması için kadına para verip ardına bakmadan kaçar.
Bu olaydan sonra evliliğine ihanet eden İrene, büyük bir korkuya ve suçluluk duygusuna kapılmaya başlar. İrene zaten yaptığı bu ihanet yüzünden suçluluk duygusu içindedir. Piyanist sevgilisinden ayrılmaya karar veren İrene, bu kararını aşığına mektup yazarak bildirmiştir. Son bir görüşme için sözleşmişler ama o kadın yine onları görmüştür. Bunun üzerine piyanistin eski sevgilisi İrene’ye şantaj yapmaya başlar. Eduard ’ın sevgilisi olduğunu iddia eden bir kadın kapısında belirmiştir. İrene’ye kendisine para vermemesi halinde yaşanılanları herkese duyuracağı şantajını yapmaya başlamıştır. Bu durum bir süre sonra süreklilik arzetmeye ve İrene’nin psikolojisini ciddi anlamda bozmaya kadar ilerlemiştir.
Piyanistin eski sevgilisi olan kadın İrene’nin evine adam yollayıp, para istemeye başlar. Kadın elinde istediği para miktarı yazılı pusula olan bir adam yollamakta ve parayı bu pusulayı getiren adama vermesini istemektedir.
İrene, ilk önce kadına karşı koymayı düşünmüş ama kadınla yüz yüze gediğinde duyduğu korku ve telaş yüzünden bunu başaramamıştır. Fritz’de, İrene ile şüpheci konuşmalar yapmaktadır. Sanki bir şeyleri biliyormuş gibi konuşmaya başlamıştır. Eşinin bu şüpheci tavırları İrene’yi büyük bir korku ve gerilime doğru sürükleyip durmaktadır.
Avukta eşi Fritz, onunla iletişim kurup yardımcı olmaya çalışsa da İrene, olanları anlatamamış ve susmayı tercih etmiştir. Şantajcı kadın İrene’ye mektuplar göndermeye ve sürekli olarak İrene’den paralar istemeye devam etmektedir. Hatta bir seferinde kadın evlerine kadar gelmesine ve ev sahibi gibi rahatlıkla hareket etmesine dayanamayan İrene, yaptığı şantaj karşısında nişan yüzüğünü vermek zorunda kalmıştır. Nişan yüzüğünü de rehin olarak kadına veren İrene’nin hiç parası da kalmamıştır. Üstelik suçluluk ve korku yüzünden boğulmak üzeredir. Nişan yüzüğünü almak için kadını aramış ama kadın oradan kaybolmuştur. Akşam yemeğinde parmağındaki yüzüğü soran kocası Bay Wagner’e ise temizletmek için sarrafa verdiği yalanını söylemiştir.
En sonunda piyanist aşığının yanına kadar gidip kadının yerini öğrenmek ve nişan yüzüğünü geri almak istemiş ve olan olayları piyaniste anlatmıştır. Eduard, hiçbir zaman öyle bir kadınla birlikte olmadığını, öyle birini tanımadığını söyler.
Yaşadığı olaylardan sonra eşini aldatmadan önce esasında ne kadar mutlu ve huzurlu bir hayatının olduğunu da kavramıştır. Ama artık çok geçtir. Yaşanılan durumdan nasıl kurtulacağı yönünde sürekli fikirler üretmeye çalışan İrene, bu süre zarfında kocasının bu durumdan şüphelenmesi ve durumu öğrenme anındaki tepkisi ve sonrasını düşünmeye başlamıştır. Bir diğer yandan şu an bulunduğu ruh halinden kocasının şüphelendiğini ve anlıyor olabileceğini de göz ardı etmemiştir. Nitekim İrene bu durum içerisindeyken daha önce hiç dikkat etmediği durumları artık daha fazla görür olmuştur. O güne kadar sadece baktığı yerleri, eşyaları ve insanları artık görmeye ve algılamaya başladığının farkına varmıştır. Sekiz yıldan beri süren huzurlu ve müreffeh hayatını, güzelim çocuklarını, şen kahkahalarını, evinde duran güzel biblolarının da farkına varmıştır.
Sonraki gün artık bu işe son verme kararını alan İrene bu durumdan hiç bir sonuç almayınca çareyi eczaneye gidip zehir almakta bulur. Tam o sırada arkadan bir el kendini kavrayarak sarar. Artık intihar etmeye karar verip, eczaneye gidip ilaçları alacağı sırada kocası ile karşılaşır. Hiç bir şekilde konuşmayan çift eve kadar birlikte gelir. Bay Wagner zehiri boşaltarak şişeyi fırlatır. Tam o sırada İrene tüm yaşanılanlardan kocasının haberinin olduğunun farkına varır.
Kocası Bay Wagner ise ilk günden piyanist Eduard ile olan ilişkisini bilmektedir. Karısının, durumu itiraf etmesi ve çocuklarına tekrar annelik yapması adına yaşanılanları planladığını ve herşeyden haberinin olduğunu anlatır. Bu durum karşısında derin bir uykuya dalan İrene, yaşanılanları, psikolojisini, çocuklarını, kocasını ve eski mutlu günlerini düşler. Uyandığında ise yüzüğünün tekrar parmağından olduğunun farkına varır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder