Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
Sayfalar
▼
29 Şubat 2020 Cumartesi
Beni İçinden Sev (Ahmet Batman) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Beni İçinden Sev
Kitabın Yazarı : Ahmet Batman
Kitap Hakkında Bilgi :
Kimsenin bilmediği bir şarkısın.
Bana kendini öğret.
Başka hisleri başka insanlarda değil de hepsini sende tüketmek isterim çünkü ikimiz başkayız, kimsenin bilmediği bir başka dünyayız. Bakma sen bu kalabalığa, bu dünya bizim için yaratıldı. Başkaları sadece başkaları olarak kalsın, sen bir hayal kur kendine ve içinde sadece bize yer olsun.
Hayat....
Beş harf tek kelime ve uzunluğu ya da kısalığı hakkında fikir belirtemeyeceğiniz bir dünya yolculuğu...
Yalnız geldiğiniz fakat sürekli olarak birilerine rastladığınız ve bu birilerinden bazılarını kendinize dahil ettiğinizyolculuk...
Aşk...
Üç harf tek kelime ve karşılaştığınız anda benliğinizi yitirmenize dahi sebep olabilecek tutsaklık hali...
Kitabın Özeti :
Güçlü'nün annesi ikiz çocuk doğurur. Güçlü'nün ikizinin hiçbir sorunu olmamasına rağmen kendisinin anne karnındayken organlarının yer değiştirmiş olduğu anlaşılır. Güçlü doğduğunda günlerce yoğun bakımda kalmış bir çocuktur. Doğumunun ardından onu sadece babası görmüştür ve gördükten sonra ona Güçlü ismini vermiştir. Güçlü'nün ikizi için her şey yolundadır. Babası, Güçlü'nün kardeşiyle hayata tutunmasını ister. Kardeşine Güneş adını verir. Güçlü ailesiyle birlikte Aydın'da yaşamaktadır. Küçük yaşta geçirdiği rahatsızlıktan dolayı özgüveni oldukça düşük, heyecanlandığında konuşamayan konuşsa bile konuşurken kekeleyen bir çocuktur. Hayata karşı bakışları endişelidir fakat aşkı bulacağına dair hep umut doludur.
Hayatın sürekli bir değişim içinde olduğunu, sizi ve çevrenizi olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilecek sayısız değişkenin olduğunu ve herkesin için dönüm noktası olduğuna inanan Güçlü'nün dönüm noktası da on yaşındayken annesini kaybetmesi ile olmuştur.
Katıldığı ilk cenaze annesinin cenazesi olan Güçlü, o gün ismi kadar güçlü olamaz ama hayatın sizi şaşırttığı şeylere de alıştırabileceğine de inanır.
Kayıpların insanları birbirine daha da yakınlaştırdığını bilir. Güneş annesinin ölümünden sonra Güçlü için her şeyden, herkesten öte olmuştur. Annesinin tek emaneti olarak ona Güneş kalmıştır. Her ikisi de her gece ağlamaktan yastıklarını ıslatır olmuşlardır.
Annesinin ölümünün ardından biraz zaman geçtikten sonra Güçlü'nün babası Füsun adında bir kadın ile evlenmiştir. Annesinin yerine başka birinin geçtiğini gören Güçlü artık tamamen annesini kaybetmiş gibi hissetmeye başlar.
Füsun Hanım'ın Efe adında bir oğlu vardır. Füsun, Efe ile Güçlü'yü sürekli kıyaslamaktadır. Füsun Hanım, Güneş ve Güçlü'ye babaları evde yokken iyi davranmayan hatta çeşitli işkenceler yapan bir kadındır. Yaşadıkları hayat Füsun Hanım sayesinde Güçlü ve Güneş için bir işkence haline gelir.
Yaz gelir ve tatil için yazlıklarına giderler. Güçlü ve Güneş için anneleri olmadan geçirecekleri ilk tatil olduğundan içleri buruktur. O yaz tatilinde Güçlü, İstanbul’da çok iyi bir Anadolu lisesini kazandığını öğrenir ve çok sevinir.
Güçlü, İstanbul'a gidip başarılı bir öğrenci olmak annesine yakışır bir evlat olmak ister. Güneş ağabeyinin başarısı için çok mutludur. Fakat ağabeyinden ayrılmak istemez. Babası da tıpkı Güneş gibi sınavı kazandığına pek sevinmemiştir. İstanbul'da, uzakta okumasını istemez. Güçlü ise tam tersine düşünür. İstanbul'da okumanın onun için bir kurtuluş olduğuna inanır.
Yazlıkta ki yan komşuları olan Şevket Amca, Güçlü'nün babasını İstanbul'da okuması için ikna eder. Güçlü'nün dedesi de İstanbul'dadır. Babası Güçlü'nün dedesiyle çok uzun zamandır konuşmadığı için çocuklara dedelerinden bahsetmemiştir. Güçlü, babası ve Şevket Amca aralarında konuşurken İstanbul'da bir dedesi olduğunu öğrenir.
Güçlü İstanbul'a gelir. Şevket Amca'nın İstanbul'da yaşamasına rağmen onun yanında değil de okulun yurdunda kalmayı tercih eder.
Güçlü, ilk kez ailesinden uzakta bir gece geçirir ve bu gece onun için oldukça zor geçer.
Yurda yavaş yavaş alışmaya başlayan Güçlü için üst sınıfların onlar üzerinde hakimiyet kurmalarını istemeleri üzerine yeniden dayanılmaz günler başlar. Güçlü; haksızlık karşında susmayan bir çocuktur ve bu yüzden üst sınıfları karşısına alır. Bu olaylardan ne babasına ne de Şevket Amca'ya bahsetmez. Güçlü, hafta sonları Şevket Amca'ya gider. Onun için kurtuluştur çünkü bazı günler korkudan uyuyamaz. Zaman geçtikten sonra üst sınıftan olan çocuklar yaptıklarının hata olduğunu anlayarak Güçlü'den özür dilerler.
Güçlü lise birinci sınıfın ikinci günü Derin adında bir genç kıza aşık olduğunu hisseder. Tiyatro ile hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen Derin ile vakit geçirebilmek için okulun tiyatro kulübüne yazılır.
Derin'e duygularını anlatmak ister. Bir yandan da onu kaybetmeyi göze alamadığı için susar. Bu çıkmazın içinden bir türlü çıkamaz. Konuşacak birinin olmaması da onu iyice çıkmaza sürükler. Yanında olmasını istediği kadar yanında olmasının hayalini bile kuramamaktan korkar.
Derin ile arkadaş olurlar. Güçlü duygularını Derin'e anlatmak istese de başaramaz. Aralarında özel bir yirmi bir oyunu da vardır.
Güçlü'nün oda arkadaşı olan Ege'nin de Derin'e karşı ilgisi vardır. Ege, Güçlü'ye Derin ile bir ilişkisi olduğunu söyler. Bu durum Güçlü'yü daha fazla üzer. Ege'nin, Güçlü'ye olan uyarısı karşında Güçlü kendini bir ilişkinin üçüncü kişisiymiş gibi hissetmekten alıkoyamaz.
Güçlü, dedesini babasından habersiz bir şekilde Şevket Amca'nın yardımı ile bulmuştur. Dedesi ile kalmak ister. Fakat babasının haberi olmadığı için buna cesaret edemez.
Güçlü için dedesiyle geçirdiği her gün birbirinden güzeldir. Dedesinden öğrendiği ve öğreneceği şeyler adına çok mutludur.
Yaz tatili için Aydın'a döndüğünde Güneş'e de dedelerinden bahseder.
Derin için yazdığı bir kompozisyonu sınıfta okuması ile Derin ile aralarındaki ilişki kuvvetlenir.
Dedesi bir sabah Güçlü ile konuşmak ister. İlk defa konuşmak isteyen taraf dedesi olduğu için bu durum Güçlü'yü oldukça korkutur. Dedesi; Güçlü'ye hasta olduğunu söyler, birkaç vasiyette bulunur.
Yarıyıl tatili geldiğinde Güçlü ve Derin birbirlerine telefon numaralarını verirler, tatil boyunca konuşurlar ve bu aşkın ilk adımlarını atmış olurlar.
İkinci dönem başladığında Güçlü dedesinden aldığı tavsiye üzerine elinde bir kilit ve iki anahtar ile Derin'in yanına gelir. Tıpkı dedesi ve babaannesinin yaptıkları gibi birlikte kilidi dedesinin bahçesindeki demire asarlar. Bu ilişkinin özgür bir ilişki olduğunu, tutsaklık olmadığını, isteyen istediği zaman kilidin anahtarını açıp gidebileceğini konuşurlar.
Güçlü ve Derin hayatlarının en güzel yıllarını yaşamaya devam ederken lise son sınıfa gelirler ve üniversiteyi yurtdışında okuma kararı alırlar.
Güneş'in ağabeyine Füsun Hanım'ın onu dövdüğünü söylemesi üzerine Güçlü dedesi ile birlikte Aydın'a gelir. Dedesi, babası ile konuşup Füsun Hanım'ın çocukları dövdüğünü söylemesine rağmen babası bu duruma inanamaz ve dedesini evden kovar. Güçlü ve Güneş'te dedeleri ile İstanbul'a dönme kararı alır.
İstanbul'a döndüğünde Güçlü'nün aklı bir hayli karışıktır. Dedesinin varlığı onun için mükemmel bir şeydir. Fakat babasının yokluğuna alışmakta kolay olmayacaktır. Güneş'e İtalya'ya gitme fikrini söyleyemediği için de oldukça huzursuzdur.
Mezuniyetin ardından dört ay sonra Güçlü üniversiteyi kazanmıştır. Güneş ise İstanbul'da özel bir üniversiteyi kazanmıştır. Derin ise Ege ile birlikte İtalya'da ki üniversitededir. Güçlü'nün canı oldukça yanmaktadır ama bir yandan da kardeşini bırakıp gitmediği için pişman değildir.
Güçlü, aradan geçen dört ay içinde babasının fabrikasının battığını, babasının kumar oynadığı için dedesi ile kavga ettiklerini öğrenir. En önemlisi aslında annesinin ölmediğini, babasının Füsun ile evlenebilmek için onlara bir oyun oynadığını öğrenir.
Güçlü bahçedeki kilidin değiştiğini fark eder. Dedesinin ölürken Güçlü'ye söylediği son sözler onu İtalya'ya, Derin'in yanına gitmesi konusunda oldukça cesaretlendirir.
Güçlü ve Derin kavuştuklarında birbirlerini çok özlediklerini anlarlar. Güçlü kilidi Derin'in değil de dedesinin bir çocukluk yapıp ayrılmamaları için değiştirdiğini anlar.
İtalya'da binlerce kilidin asılı olduğu bir köprüye gidip oraya yeni bir kilit eklerler. Kilidin bir yüzene Türkçe diğer yüzene İtalyanca olmak üzere aynı cümleyi yazarlar. "Güzel hikaye çünkü içinde sen varsın."
Her şey yoluna girmiş bir şekilde İstanbul'a dönerken artık üç kilitleri vardır. Biri İtalya'da, biri tahterevallide, diğeri ise Güçlü'ye her zaman yol gösterecek olan dedesinin, siyah küvet isimli defterindedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder