27 Kasım 2017 Pazartesi

Tristörün Doğru Akımda (DC) Tetiklenme Devresi ve Çalışması


Devrenin Çalışması:

Tristör bir yönde akım geçiren diğer yönde akım geçirmeyen kontrollü bir elektronik devre elemanıdır. Anot ve katot uçları doğru polarma olduğunda gate ucuna küçük bir akım uygulanırsa anot ve katot uçları arasından akım geçişi olur.

Devredeki S anahtarı kapatılarak enerji verilir.

Tristörün gate ucuna akım uygulanmadığı için anot ve katot uçlarından akım geçemez ve lamba yanmaz.

B1 butonuna basıldığında tristörün gate ucuna akım uygulanır, tristör tetiklenir sarı lamba ve yeşil lamba yanar.

Elimizi B1 butonundan çektiğimizde gate ucuna gelen akım kesilir ve sarı lamba söner.

Doğru akımda tristörün sürekli iletimde kalması için gate ucununa bir anlık akım uygulamak yeterlidir.

Bu nedenle tristör iletimde kalır ve yeşil lamba yanmaya devam eder. B2 butonuna bastığımızda tristörün anot ve katot uçları kısa devre olur, tristörün çalışması durur, yeşil lamba söner.

Tekrar tristörü tetiklemek için B1 butonuna basarak tristörün gate ucuna akım uygulamak gerekir.

S anahtarını açtığımızda da devrenin enerjisi kesilir ve tristörün çalışması durur.

Tristörün Alternatif Akımda (AC) Tetiklenme Devresi ve Çalışması



Devrenin Çalışması:

Tristör bir yönde akım geçiren diğer yönde akım geçirmeyen kontrollü bir elektronik devre elemanıdır. Anot ve katot uçları doğru polarma olduğunda gate ucuna küçük bir akım uygulanırsa anot ve katot uçları arasından akım geçişi olur.

Devredeki S anahtarı kapatılarak enerji verilir. 

Tristörün gate ucuna akım uygulanmadığı için anot ve katot uçlarından akım geçemez ve lamba yanmaz. 

Butona basıldığında tristörün gate ucuna akım uygulanır, tristör tetiklenir ve lamba yanar. 

Alternatif akımda tristörün iletimde kalabilmesi için gate ucunun sürekli tetiklenmesi gerekir. 

Buton basılı olduğu sürece tristör tetiklenir ve lamba yanar, elimizi butondan çektiğimizde lamba söner.

26 Kasım 2017 Pazar

Akdeniz Üniversitesi'nde Ufoloji ve Exopolitika Resmi Ders Oldu


Türk üniversitesinde dikkat çeken ders! '10-15 yıl içerisinde...'

Akdeniz Üniversitesi’nde (AÜ), Ufoloji ve Exopolitika resmi ders olarak işlenmeye başladı. Ders hocası Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Erhan Kolbaşı, insanlığın çok yakın zamanda, belki de 10-15 yıl gibi bir sürede dünya dışı varlıklarla resmi temas kurabileceğini öne sürdü.

AÜ’nün Tazelenme Üniversitesi bünyesinde, dünya dışı varlıklar ve UFO’larla ilgili ’Ufoloji ve Exopolitika’ eğitim programı, resmi ders olarak işlenmeye başladı. Üniversitenin 60 yaş üstü öğrencilerinin yanı sıra, Ufoloji ve Exopolitika derslerine üniversite öğrencileri de büyük ilgi gösteriyor. Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan ve Başkan Yardımcısı Erhan Kolbaşı tarafından verilen Ufoloji dersinde, UFO fenomeni ve bilim, kadim tarihte dünya dışı izler, modern çağda UFO gözlemleri, resmi tanıklar ve belgeler, yakın karşılaşma ve alıkonma vakaları anlatılıyor. Exopolitika dersinde ise bilgi kaynakları ve metodoloji, örtbas tarihi, açık temasa hazırlık, galaktik diplomasi temel ilkeleri konuları işleniyor.

AKADEMİK ÇATI ALTINDA RESMİ DERS

Erhan Kolbaşı, bu konularda sayısız belge ve kanıta, konu üzerinde çalışan pek çok bilim insanının varlığına karşın, günümüze kadar ana-akım bilimin, ilgi ve araştırma sınırlarının dışında bırakıldığını söyledi. Kolbaşı, bu çok önemli konunun ilk defa akademik çatı altında ve resmi müfredat dahilinde öğrencilere sunulmasının hem Türkiye hem de dünya için tarihi bir dönüm noktası olduğunu kaydetti.

DÜNYANIN HER DÖNEMİNDE UFOLAR VAR

Dünya dışı uygarlıklarla kurulacak resmi ilişkilerin, insanlığa çevresel, bilimsel, ekonomik, bilinçsel, sosyo-kültürel ve entelektüel anlamda büyük pozitif değişim ve dönüşüm potansiyeli sunduğunu belirten Kolbaşı, gerçekte UFO’ların var olduğunu iddia etti. Dünya tarihinin her döneminde var olan UFO’ların binlerce yıldır da ziyaret ettiklerini kaydeden Kolbaşı, "Ama dünya gündemine gelmesi, medyada yer almaya başlaması 1940’ların sonundan itibaren başladı. ABD’de Roswell olayı, benzeri birtakım UFO kazaları yaşandı" dedi.

BUGÜNKÜ TEKNOLOJİLERİN KAYNAĞI UFO ENKAZLARI

UFO enkazları ele geçirildikten sonra teknolojilerinin deşifre edilmesiyle özellikle ABD’nin muazzam teknolojiler elde ettiğini öne süren Kolbaşı, Bunu ulusal güvenlik amacıyla sakladılar. Belli bir zaman ve çerçeve içerisinde özel sektöre aktararak ürettikleri bilimsel verilerle ABD özel sektöründe de patlama yaşatmayı amaçladılar. Yani düşen araçların incelenmesiyle bir sürü buluş yapıldı. Fiber optik kablolar, mikro çipler, gece görüş teknolojileri, hatta kurşun geçirmez yeleklerin teknolojisi dahi bu düşen UFO’ların analizinden elde edilen bilgilere dayanıyor" dedi.

70 YILDIR BASKILAR SÜRÜYOR

Bütün bunların dünyadan saklandığı ve bir örtbas mekanizması kurulduğunu aktaran Kolbaşı, bunu idare etmek için ’MJ12’ adı verilenbir grup oluşturulduğunu ve her şekilde bu gözlemleri baskıladıklarını anlatırken şöyle dedi:

"Gözlemleri medyadan, kamuoyundan uzak tuttular, ulusal çıkar sağladılar. 70 yıldır süren bu baskılar hala devam ediyor. Ama zaman içerisinde bir sürü resmi tanık çıktı. Kanada eski Savunma Bakanı’na kadar çok önemli tanıklar çıktı ve örtbası delerek açıklamalar yaptılar. Gizlenen resmi yazışmalar ortaya çıktı. Emekli olan askeri, sivil görevliler, pilotlar, uçuş kontrolörleri, radar operatörleri ve artık hepsi konuşuyor. Bunların içinde NASA’da görevli çok önemli astronotlar da var. Dünyamızın çok uzun yıllardır dünya dışı varlıklar tarafından ziyaret edildiğini, UFO gözlemlerinin örtbas edildiğini açıkladılar."

"ÇOK YAKINDA UZAYLILARLA RESMİ TEMAS OLABİLİR"

Gelinen sürecin bir şeylerin yaklaştığını gösterdiğini belirten Erhan Kolbaşı, insanlığın çok yakın zamanda, belki de 10-15 yıl gibi bir sürede dünya dışı varlıklarla resmi temas kurabileceğini iddia etti. Kolbaşı, iddialarını şöyle sürdürdü:

"Biz çok uzun olmayan bir gelecekte dünya ile dünya dışı uygarlık temsilcilerinin resmi temas kuracağını düşünüyoruz. Artık açık ve kitlesel temas kuracaklarını düşünüyoruz. Şu an kapalı ve sınırlı bir temas sürüyor. Ve bu anlamda herkesin hem zihinsel hem psikolojik olarak bilgi anlamında bu realiteye hazır olması gerekiyor. Çünkü çok büyük değişim geliyor. Bilimsel, teknolojik, felsefi, siyasal, sosyal, her anlamda dünya büyük bir Rönesans yaşayacak. Eğer açık ve kitlesel temas gerçekleşirse bütün bilimler değişecek, hayata, evrene bakışımız her şey değişecek. Dünya tarihinin gördüğü en büyük değişim yaklaşıyor. Biz bu amaçla bu derslere başladık" diye konuştu.

Mynet

24 Kasım 2017 Cuma

Deprem Yönetmeliğine Göre Zorunlu, Elektrik Kesildiğinde 6 saat Işık Veren LED Lamba


Depremin yıkıcı etkilerini azaltma hedefiyle hazırlanan yeni yönetmelik, inşaat maliyetlerini artırırken Türk mucitlerin yeni buluşlarına da ilham kaynağı oldu. Elektrikler kesilmesine rağmen 6 saate kadar aydınlatma sağlayan LED ampullerin 2018 deprem yönetmeliğine girerek yeni yapılarda zorunlu olması bekleniyor.

Eylül ayında hazırlanan yönetmelik inşaat ve yapı sektörüne birtakım sorumluluklar yükledi. Getirilen bu yeni deprem standardı ile asansörlerin hareketli parçaları, alınacak önlemler ile olası deprem anında yolcu ve binalara zarar vermeyecek şekilde üretilecek. Yine planlı alanlar imar yönetmeliği kapsamında yapılacak olan değişiklik ile her daireye bir otopark yapılması da zorunlu hale gelecek.

Merdiven ve acil çıkışlarda bulunan klasik ampullerin yerine, elektrik kesintisine rağmen aydınlatma sağlayan LED ampullerin kullanılması sağlanarak, kriz anında elektrik kesintisinden en az seviyede etkilenmesi sağlanacak.

6 SAAT AYDINLATMA

Yüksek teknolojinin son ürünü olarak sektöre sunulan ampuller, elektrik kesilmesi durumunda 6 saat boyunca aydınlatma sağlayabiliyor. Elektrik kesintisi ya da olası bir depremde, bataryasındaki enerjiyi aydınlatmaya dönüştürüyor. Yeni yapılarda zorunlu olması beklenen bu ürünler, eski yapılarda da kullanılabilmektedir.

‘İHTİYACA CEVAP VEREN BİR ÜRÜN’

Konu ile ilgili açıklama yapan Fons Enerji Yetkilisi Baki Güngör ‘‘ Bizler bu ürünü tasarlarken depremde ve deprem sonrasında yaşanabilecek sorunları azaltmayı amaçladık. Ancak ürün piyasaya sunulunca çok farklı tepkiler aldık. Yeni yapılarda kullanılmasını öngördüğümüz ürünümüz, özellikle perakende sektöründe beklediğimizden daha çok talep gördü’’ dedi.

Yeni nesil ampullerin şebekede enerji varken diğer ampullerden enerji tasarrufu dışında bir farkı olmadığının altını çizen Güngör, ‘‘Ürünün farkı, elektrikler kesilince orta çıkıyor. Anahtara bastığınızda eğer şebekede elektrik yoksa, Ürünün içindeki sensörler durumu analiz ederek, ampule bataryadan enerji aktarmaya başlıyor ve uzun süre aydınlatma sağlıyor. Sistem için ekstra bir kablolama yada kontrol kutusuna ihtiyaç yok’’ şeklinde konuştu. Hürriyet

21 Kasım 2017 Salı

Çocuklara, Öğrencilere Davranış Kazandırırken, Nasihat Verirken Nasıl Davranılmalıdır?


Sanıyorum 30 yıl oldu.

Bir Ramazan bayramında, memlekette bayramın birinci gününde rahmetli babam, kardeşlerim, enişteler, yeğenler hep birlikte sohbet ediyorduk.

Kapının zili çaldı.

Kapıyı açtığımızda üst kattaki komşumuz eşi ve çocuklarıyla bayramlaşmaya gelmişti. Komşumuz ayakkabılarını çıkarırken, rahmetli babam, komşumuza şöyle seslendi:

– Sen benim evime giremezsin. Lütfen dışarı çık.

Komşumuz, peki deyip gitti. Yüzümüz kızarmış, biraz da şaşırmıştık. Salona geçip, babamıza neden böyle yaptığını sorduk.

Babam: Bu adam, alt kattaki komşumuzu, bankadan aldığı krediye kefil yapmış, borcunu ödememiş. Kendi mallarını da başkasının üzerine geçirmiş. Komşumuzun evine icra geldi. Nesi var nesi yok alıp götürdüler. Kaç gündür açlık sınırında yaşıyorlar, dedi.

Ben de babama: İyi de bu konu bizimle ilgili değil. Biz niye müdahil oluyoruz? Diye sordum.

Babam: Konu bizimle ilgili olmayabilir. Bu ahlâki değerleri düşük insanı evime kabul edersem, mağdur ve namuslu komşumu rencide etmiş olurum. Bu kişi adam değil, demişti.

O günden sonra konu bizimle ilgili olsun olmasın, ahlâksız her türlü eylemde, kaybedeceğim şey ne olursa olsun, dürüst ve namuslunun yanında olmaya karar verdim.

Güçlünün değil, haklının yanında olmanın erdem olduğunu, insanın bir duruşu olması gerektiğini öğrenmiştim. Daha sonraki dönemlerde rahmetli babam, değerlerin anlatılarak değil, yaşanarak öğrenilebileceğini, gayri ahlâki tutum ve davranışlarda bulunan kişilere yönelik toplumsal yaptırımın etkili olacağını, olumsuz davranışların onaylanması halinde bireylerin dürüst ve namuslu olmanın hiçbir anlamının kalmayacağını belirtmişti.

Çocuklara değer kazandırmak istiyorsanız, değerlere uygun yaşamanız gerekir.

Çocuğunuza söz veriyorsanız, sözünüzü tutmanız, dedikodu yapma diyorsanız, başkaları hakkında konuşmamanız gerekir.

Öğretmen olarak öğrencilere ders anlatırken değerleri anlatıyor fakat derse 10 dakika geç giriyorsanız, derste ders dışı faaliyetler yapıp, dersi kaynatıyor ve dersten erken çıkıyorsanız, öğrencilere değer kazandıramıyorsunuz anlamına gelir.

Çünkü öğrenciler sizin tutarlı olup olmadığınıza bakar ve ona göre eylemde bulunurlar. Derste öğrencinin öğrenme hakkından çalarsanız, öğrenci müteahhit olduğunda demirden, çimentodan, işadamı olduğunda vergiden, esnaf olduğunda teraziden, çalışan olduğunda raftan çalmaya başlar. Bu süreç bir domino etkisi yaratır. Hırsızlık, ahlâksızlık yayılır ve üst değer olur.

Amerika’da Stanford Üniversitesi’nde sınavlarda gözetmen bulunmaz.

Öğrencilerden birisi gelir, öğretim üyesinden kâğıtları ve soruları alır, arkadaşlarına dağıtır ve hep birlikte sınav olurlar. En son kalan öğrencileri kâğıtları toplar ve öğretim üyesinin odasına gidip kâğıtları ve diğer sınav dokümanlarını teslim eder.

Bu öğrenciler mezun olduktan sonra yüksek ücretle ve saygın şirketlerde iş bulabilirler. Bu öğrenciler içerisinde kopya çeken olmaz mı? Zaman zaman kopya çekmeye teşebbüs eden öğrenciler olur.

Diğer öğrenciler ona şöyle söyler: Hey sen… Kopya çekerek Stanford Üniversitesinin diplomasını almak için çaba sarf eden arkadaş. Bu dünyada seninle aynı diploma ile yaşamak istemiyorum. Sonuç, kopya çeken öğrenci üniversiteden atılır. Bizde bu işler nasıl mı olur? 40 öğrencinin başında 2 gözetmen bekler.

Gözetmenler kopya çektirmemeye özen gösterirler. Bazen öğrenciler topluca kopya çeker ve öğretmen, mühendis, hemşire olurlar. Sonra ne mi olur? Kopya çekerek öğretmen olana kendi çocuğunu verip, onu eğitmesini, kopya çekerek mühendis olanın yaptığı binanın depremde yıkılmamasını bekler…

Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU/Gazi Üniversitesi

2016 YGS Sonuçlarına Göre Türkiye’nin En Başarılı Liselerinin Listesi


Türkiye’nin YGS’de en başarılı liselerinin listesi... Gazete Habertürk yazarı Pervin Kaplan, Türkiye’nin YGS’de en başarılı liselerinin listesini hazırladı. Kabataş Erkek Lisesi ilk sırada. İlk 100’de İstanbul’dan 37 okul var.


Geçtiğimiz 19 Eylül’de sonuçları liselere geçişte kullanılan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi’nin (TEOG) kaldırılmasıyla 8’inci sınıfta okuyan 1.2 milyon öğrenci ve ailesi için de yerine gelecek sistemle ilgili endişeli bekleyiş başladı. TEOG’un kaldırılmasından 17 gün sonra Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz liseye geçişte yeni sistemi açıkladı. Buna göre öğrencilerin yüzde 90’dan fazlası adreslerine göre yerleşecek, yüzde 8’i de sınavla öğrenci alan okullara girecekti. Yılmaz yaklaşık 600 “nitelikli lise” için yapılacak sınava tüm öğrencilerin girebileceğini duyurdu. Sınavla öğrenci alacak okulların nitelikli olarak tanımlanması hem siyasetçiler hem de kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Okulların MEB eliyle “nitelikli” diye ayrılması eleştirilirken, Bakan Yılmaz daha sonra bu sözlerini “sınavla öğrenci alan okullar” olarak değiştirdi. Ancak geçtiğimiz 5 Kasım’da liseye geçiş sisteminin ana hatları açıklanmış olsa da henüz ne sınav ne de sınavsız öğrenci alan okullara nasıl bir yerleştirme yapılacağı, eğitim bölgelerinin nasıl oluşacağı kesinleşmiş değil. Önce açık uçlu sorulardan oluşacağı söyleyenen sınavın çoktan seçmeli olduğu ortaya çıktı. Sözel ve sayısal iki bölümden oluşacak bu sınavda öğrencilere 60 soru yöneltileceği belirtildi ama daha sonra 80 olabileceği ifade edildi. Sınavla öğrenci alacak okullar 600 olarak açıklandı ama 800’e çıkabileceği dile getiriliyor. En çok tepki çeken ise TEOG sınavlarının aksine bu sınavda yanlış cevapların doğruları etkilemesi oldu. Son açıklamaya göre 3 yanlış bir doğruyu götürecek. Ancak bununla ilgili de değişiklik olup olmayacağı henüz bilinmiyor. 

Bu listeler İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Ar-Ge bölümünde ölçme ve değerlendirme uzmanı olarak çalışmış Mükerrem Çetin’in çalışmalarından alındı. HABERTURK

20 Kasım 2017 Pazartesi

Zeki öğrenciler neden başarısız olur?


Veliler ve öğretmenler genelde soruyor:

‘Oğlum çok zeki ama çalışmıyor.’

‘Sınıfımda çok zeki bir öğrenci var, ama bir türlü motive edemiyorum.’

Onları motive etmek için ilk olarak ‘zeki ama başarısız’ olan öğrencilerin genel özelliklerini bilmek gerekiyor.

ÖZELLİKLERİ

* Bu tür öğrenciler, kendilerinin zeki olarak göründüğünü bilir.

* İşlerini genelde son dakikada yapar.

* Zeki olarak kabul gördükleri için çalışmadan yaparım, imajı verir.

* Çalışmalarını sık sık erteler ve çok endişe duymaz.

* Anne/baba endişelenir ama onlar rahattır.

* ‘Ya işte sorunsuz dersleri geçiyorum ya yeter!’ der.

* Kendisinin başarılı olduğunu ifade eder. ‘Durumum bence gayet iyi’ der.

* Başarılarından birkaç örnek verir.

* Bahaneleri çoktur. Ödül ya da ceza onlara işlemez.

* Bazen heyecanla ödev yaparlar, ama heyecanları çabuk kaybolur.

* Anne-baba bazen çalışması için ikna eder. Söz verir ama sözünü çabuk unutur.

* Okul ve ders ile ilgili sorulara da üstü kapalı yanıt verir.

NEDEN BÖYLE?

Bu çocukların aileleri genelde eğitimli (ya da eğitim bilinci olan), mutlu, düzgün ve ilgilidir. Ama farkında olmadan bazı yanlışlar yapmaktadırlar.

Bana göre en büyük yanlış şudur:

Çocuklarının zekasını ön plana çıkartır ve onları zeki olarak etiketler. Çocuklar da zeka görünümlerini kaybetmemek için çalışıp başarısız olmaktansa hiç çalışmamayı tercih eder.

ÇALIŞMANIN ÖNEMİ

Bu aileler genelde orta sınıf ve üstüdür. Yani o konumlarına çalışarak gelmişlerdir. Bu bağlamda da çocuklarından aynısını beklerler.

Bu durumda çocukla ilişkileri genelde koşulludur. Koşullu ilişkinin olduğu yerde çocuklar olumsuzluk yaratarak, ailelerini test edebilir.

GELECEĞİ ERTELEMEK

Ailesinin okulla ilgili kendisinden beklentisi yüksek olduğu için daha fazla başarı, daha fazla beklenti ve koşul getirecektir. Çocuk bu sorumluluktan kaçar. Aslında geleceği ertelemektedirler.

DEMOKRATİK İLİŞKİLER

Yine bu aileler genelde eğitimli olduğu için çocukları ile demokratik ilişkiler kurar.
Çocuklar ile tartışsalar da yüzleşmezler. Katı kurallar koymazlar. Denetleme mekanizması kurmazlar. Bu da başarıyı engeller.

BAŞARININ TANIMI

Ender de olsa bu tür aileler çocuklarının toplum tarafından kabul gören alanlarda başarılı olmasını ister. Bu durumda da sevdiği alanda motivasyonu çok yüksek olan bu çocukların görüşlerini reddetmiş olur.

Aslında daha da tehlikeli olan bunu manipülasyon ile yapmalarıdır.
Bu da koşuldur ve çocukta tepki yaratır.

SORUMLULUK VERME

Bu tür aileler çocuklarının başarılı olmasını istediği için çocukları ile ilgilenir ve farkında olmadan çocuklarının sorunlarını sahiplenir.

Aslında sorun çocuğundur. Aile bunu göze almaz. Bu durumda da çocuk kendi sorunundan sorumlu hissetmez. Eyleme geçmez.

NE YAPILMALI?

Genelde aileler ‘Tamam güzel de ne yapacağız?’ diye soruyor.

En çok buna yanıt vermekte zorlanıyorum. Çünkü sorunu tespit etmek kolay ama çözüm zor.

Doktor kalp rahatsızlığını 1 saatte bulur ama sizin sorunu çözmeniz için yaşam tarzınızı değiştirmeniz, spor yapmanız ve beslenme alışkanlığınızı değiştirmeniz gerekir.

Bunun da çözümü böyle.

Birazcık ailenin kültürel yapısını ve çocuğunuzla ilişkinizi değiştirmeniz gerekiyor. Bu zor bir süreç ama mümkün.

İlk olarak unutmayın çocuğunuzun motivasyonu çok yüksek ama okulla ilgili olmayabilir. Ona koşul koymadan, sevdiği alana yönlendirin.

Bununla başlayın yeter.

Özgür BOLAT

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...