2 Ekim 2018 Salı

D Flip-Flop Sembolü, Çalışması, Doğruluk Tablosu

D Flip-Flop



D (Data) tipi flip flop, bilgi kaydetmede kullanılan bir flip flopdur ve genellikle kaydedici devrelerinde kullanılır.

D tipi flip flop, JK tipi flip floba bir “DEĞİL” kapısı eklenip girişleri birleştirilerek elde edilir. 


D tipi flip flopda giriş ne ise, her gelen tetikleme palsi ile çıkış giriş ile aynı olur.

T Flip Flop Sembolü, Çalışması, Doğruluk Tablosu

T Flip-Flop



T flip flop, JK flip flobun giriş uçları kısa devre edilerek tek girişli hale getirilmiş şeklidir.

O yüzden T flip flop entegresi yerine, JK flip flop entegresi alınıp girişleri kısa devre edilerek T flip flop entegresi yapılabilir. 

Zaten piyasada T flip flop yerine, JK flip flop kullanılmaktadır.

Bu Flip-Flop girişi 1 olduğu sürece tetikleme sinyali ile birlikte çıkışı değiştirir.

Giriş 0 ise, çıkış clock palse uygulansa bile aynı olarak kalır.


T=0 durumunda; Şu andaki çıkışı “0” ise “0” olarak kalmaya devam edecek, şu andaki çıkışı “1” ise “1” olarak kalmaya devam edecek demektir.

T=1 durumunda; Şu andaki çıkışı “0” ise “1” olacak, şu andaki çıkışı “1” ise “0”
olacak demektir.

JK Flip Flop Sembolü, Çalışması, Doğruluk Tablosu

JK Flip Flop


RS Flip-Flop’lardaki belirsiz durumu kaldırmak için tasarlanmıştır.

JK flip flop için, RS flip flobun geliştirilmiş modelidir.

JK flip flopun RS flip flopdan tek farkı J=1, K=1 durumunda belirsizlik olmamasıdır. 

Bu durumda çıkış, bir önceki çıkışın tersi olmaktadır. Yani J=1, K=1 olduğunda çıkış “0” ise “1”, “1” ise “0” olmaktadır. Diğer durumlarda ise JK flip flopun çıkışları RS flip flop gibidir.

J girişi SET, K girişi RESET gibi davranır. 

Yasak konum J=1  K=1 durumunda çıkış her tetiklemeyle bir önceki çıkışın tümleyeni (tersi) olur. 

Bu duruma toggle (değiştir) denir.

RS Flip Flop, Tetiklemeli RS Flip-Flop Sembolü, Çalışması, Doğruluk Tablosu

RS Flip Flop



R (reset-sıfırlama) ve S (set-kurma, ayarlama, başlatma) adında iki girişi vardır.

Bu devrede temel olarak set konumunda çıkış bir (1), reset konumunda ise çıkış sıfır (0) olur.

Her iki giriş birden “0” olursa çıkış değişmez. 

Her iki konumun aktif olması durumunu (hem set yap hem reset yap konumu) ise yasak konumdur. Yasak konumda çıkışın ne olacağı bilinememektedir.

RS Flip floplarda R=1 ve S=1 olduğunda belirsizlik durumu oluşuyor ve bu girişlerin kullanılmaması gerekiyor. 

İşte bu durumu yok etmek için RS flip floplar geliştirilerek JK, D ve T flip floplar bulunmuştur. Bu flip floplarda belirsizlik durumu yoktur ve eğer yapılarını incelerseniz, RS flip floba ilaveler yapılarak geliştirildiğini görebiliriz.


Tetiklemeli RS Flip-Flop


Tetiklemeli RS Flip-Flop’da ise RS Flip-Flop’a bir saat eklenir. 

Sürekli karedalga sağlayan clock palse (saat) her iki girişede VEDEĞİL kapılarıyla eklenmiştir. 

Tetiklemeli Flip-Flop’larda bir çıkış durumu belirlenirken kendinden önceki durum da değerlendirmeye alınır. 

Devreden çıkış alınabilmesi için clock palse sinyalinin sıfır olmaması gerekmektedir. 

Clock palse 1 iken durum değişir (Flip-Flop’lar duruma göre yükselen kenar veya düşen kenar tetiklemelidir), 0 iken durum önceki durumu korur.

Dijital Elektronik Flip Flop Devresi Nedir? Çeşitleri Nelerdir?


FLİP - FLOPLAR


Flip-floplar yapısında lojik kapılar olan, yani lojik kapılar ile gerçekleştirilmiş özel elemanlardır. Veri girişi ve veri çıkışı vardır. Çıkışların ne olacağını, yalnızca girişteki değerler belirler. Giriş değerleri değiştikçe çıkış ifadesi de buna bağlı olarak değişir. Flip-floplar ise ardışıl devrelerde kullanılır ve bir zamanlama palsi vardır. Ayrıca flip-flopların en önemli özelliği çıkış değerlerinin bir önceki çıkışa da bağlı olmasıdır.

Flip-Flop Özellikleri

1- Her birinde saat (clock) girişi bulunmaktadır. Bu girişe kare dalda şeklindeki
tetikleme sinyali bağlanır ve flip-flop bu sinyal ile çıkışlarını değiştirir. Flip-
floplarda çıkışların değişmesi için girişlerin değişmesi yetmez. Bu değişim
emrini tetikleme sinyali verir.

2- Flip-flobun vereceği çıkış girişlere bağlı olmakla birlikte, aynı zamanda bir
önceki çıkışa da bağlıdır. Yani bir geri besleme söz konusudur. Bir önceki çıkış,
sanki bir sonraki çıkışın girişi gibi düşünülür. 

3- Girişlerine uygulanan sinyal değişmediği müddetçe çıkış durumunu korurlar.
4- Flip-floplar 1 bitlik bilgiyi saklayabilirler.

5- Giriş sinyallerine göre çıkış ya lojik “0” yada lojik “1” olur.

6- Her bir flip-flobun Q ve Q'nun değili olmak üzere 2 çıkışı vardır. Q çıkışı “1” ise Q'nun değili “0” , Q çıkışı “0” ise Q'nun değili “1” olmaktadır. Uygulamada hangi çıkış işimize
yarayacaksa o kullanılır. Esas çıkış Q çıkışıdır. Eğer Q çıkışının değilini kullanmak gerekirse ayrıca bir “DEĞİL” kapısı kullanmaya gerek yoktur.
7- Flip-floplar ardışıl devrelerin temel elemanıdır.

8-Flip-floplar bir çeşit çift kararlı multivibratörlerdir.


Flip-Flop Çeşitleri

Flip-floplar başlıca 4 çeşittir. Bunlar;

1- RS flip-flop için tıklayınız...

2- JK flip-flop için tıklayınız...

3- D flip-flop için tıklayınız...

4- T flip-flop için tıklayınız...

Birde bunlara ilave olarak Preset/Clear girişli flip-floplar vardır. Her bir flip-flop çeşidinin Preset/Clear girişli olanı vardır. Yani; 
Preset/Clear girişli RS flip-flop, 
Preset/Clear girişli JK flip-flop, 
Preset/Clear girişli D flip-flop ve Preset/Clear girişli T flip-flop vardır.

Öğrencilerimize ve Çocuklarımıza Önce Başarısız Olmayı Öğretmeliyiz


Silikon Vadisi’nin resmi olmayan bir sloganı vardır: “Başarısız ol.” Örneğin Facebook’un ofisinde üzerinde “Çabuk Başarısız Ol” yazan posterler bulunur. Çalışanlar daha “sık” başarısız olmaları için adeta teşvik edilir. Hatta “FailCon” isminde dünya çapında düzenlenen bir konferans bile vardır.

Öğrencilerimize ve Çocuklarımıza Başarı İçin Önce Başarısız Olmayı Öğretmeliyiz.

Peki ama neden?

Onca parlak fikrin ve zekanın bir arada bulunduğu bir ortamda başarısızlık, başarıya giden yolda bir adım olarak görülürken, bizler genelde başarısız olarak anılmaktan rahatsızlık duyabilmekteyiz özel ve çalışma hayatımızda. Üstelik kendimizin başarısız olmaya tahammülümüz olmadığı gibi, başarısız olma korkusunu bizden sonra gelen nesillere de itina ile aktarmaktayız.

Oysa ki bu başarısızlıktan kaçınma tutumu çocuklarımızın kendileri hakkında bir içgörüye sahip olmalarını engellerken öte yandan başkalarına karşı empati geliştirmelerini de önlebilmektedir.

Çocukları koruma içgüdüsü ile başarısız olmalarını engellemeye çalışmak kabul edilebilir bir fikir olsa da, helikopter aile olarak tanımlanan yani çocuklarının etrafında pervane olan ailelerin bu koruma görevinde çok ileriye gittiği de kabul edilmelidir. Bu iyi niyetli anne-babalar ayakkabı bağcığı bağlamaktan, ev ödevi yapmaya kadar uzanan zor ya da sinir bozucu olabilecek işleri genellikle çocuklarının yerine üstlenmektedir.

Günümüzde pek çok takım sporunda rekabet olabildiğince arka planda bırakılmakta ve bunun yerine sporculara yarıştıkları için değil katıldıkları için madalyalar verilmektedir. Oysa biz öylesine yapay ölçümler oluşturuyoruz ki çocuklar evde oynadıkları basit oyunlarda bile kaybetmekten korkuyor. Bir bakıma onları duygusal olarak pamuklara sarıyoruz.

Ve sonuç olarak, çocuklar kişisel gelişimleri için gerekli olan fırsatları kaçırıyorlar.

Çocukların ne düşündüklerini açıkça söyleyebilmeleri, sağlıklı riskler almaları ve hedeflerinin peşinde koşmaları gibi önemli hayat dersleri, başarısızlıktan kaçınma eğilimi ile yok olmaktadır. Çocuklar aynı zamanda kendilerini affedebilme yetisini kaybetmekte ve diğerlerine karşı bağışlayıcılıklarını, duyarlılıklarını ve sempatilerini göstermekte zorlanmaktadır. Örneğin, ödevlerini kendisinin yerine yapan ebeveynlere sahip bir çocuk ödevini yapamayan bir sınıf arkadaşını rahatlıkla yargılayabilmektedir.

Pamuklara sarmalanan çocuklar şüphesiz ki büyüdükçe evsiz, işsiz ve ruh sağlığı yerinde olmayan insanlarla karşılaşacaklardır. Yanıltıcı bir varsayım olarak herkesin etrafında kendilerinde olduğu gibi kurtarıcı bir takımın olduğu düşüncesi ile gelişen beyinler için, başarısız olarak tabir edilen kişileri ve bunun altındaki nedenleri anlamak kolay olmayacaktır.

Irk ve cinsiyet ayrımcılığı yapmak toplumda genelde hoş görülmese de, şartlar gereği başarısız olmuş birini suçlamak kültürel olarak hala uygun görülmektedir günümüzde.

Çocuklarımızın –onlar hala beta evresindeyken, zorlukların üstesinden gelmek için gereken güce sahiplerken– başarısız olmalarına izin verelim. Bir matematik problemi ile uğraşmalarına ve çözememelerine izin verelim. Yardımcı oyuncu olmalarının daha olası olduğunu bilsek bile başrol için seçmelere girmelerine izin verelim. Öz-bakım güçlerini ve empatilerini artıracak hatalar yapmalarına izin verelim.

Hepimiz daha sık başarısız olursak daha merhametli bir toplum oluşturabiliriz.

Kaynak: https://www.huffingtonpost.com/craig-kielburger/why-the-world-needs-you-t_b_10400608.html

Matematiksel

Akıllı Tahta, Tablet ve Teknoloji Kullanmayan Waldorf Okulları ve Pedagojisi Nasıl Eğitim Vermektedir?


Waldorf eğitiminin temeli, Rudolf Steiner‘in (1861 – 1925) “İnsan Bilimi” adlı konferanslar dizisinde sunduğu insan varlığı ve gelişim psikolojisi üzerine çalışmalara dayanıyor. Her çocuğun bireysel potansiyelini geliştirmeyi amaçlıyor. İlki 1919 yılında açılan Waldorf okullarının sayısı dünyada 1000’i aşmış durumda. Türkiye’de ise yaklaşık 5 yıllık bir geçmişe sahip. Antalya, Alanya, Muğla ve İstanbul’da 8 okul hizmet veriyor.

Çocukluğun ilk yedi yılının hayatın bütününü belirlediğinden yola çıkan waldorf pedagojisi: 

* Çocuğu birey olarak görüp yaratıcılığını, 
* Öğrenme yeteneğini, 
* Düş gücünü, 
* İradesini ve, 
* İyimserliğini destekleyen, 

bütüncül bir eğitim tasarımını savunuyor. 

Bir afrika atasözüyle ifade edilen “otlar çekince daha hızlı uzamaz” bakış açısından hareket eden waldorf pedagojisi, “her şeyi kendi zamanında yapma” görüşüne odaklanıyor. 

Buna göre çocukların okullaşma yaşının takvime bakılarak belirlenemeyeceğini, aksine çocukların bedensel, ruhsal, zihinsel sağlığı ve bireysel gelişimine önem verilmesi gerektiğini savunuyor. 

Eğitim felsefesinde ayrıca baskı ve ezber bilgiler reddedilirken, bunların yerine çocukların doğa ile iç içe, ritmik gündelik yaşam içersinde hayatı öğrenmesi hedefleniyor. 

Burada öğretmene biçilen rol ise, gelişerek oluşan bireyin kendi varlık temelini ve yaratıcılığını keşfetmesine destek olması yönünde. 

Çocukların model olarak gördükleri kişileri taklit ederek öğrenmeleri nedeniyle waldorf pedagoglarının özel bir eğitimden geçirilmesine büyük önem veriliyor.

Çocuklarının doğayla ilişkisinin kuvvetlenmesini ve özgüvenli yetişmesini isteyen velilerin yeni keşfi waldorf okulları. 

Eğitim konusunda dünyada iki akım var. Birincisi ‘çocukların yarış atı olduğu’, ikincisi de ‘çocukların kendisi olduğu’ akım. İkinci akım hızla yayılıyor. 

Dünyanın ultra zengin adamlarının ve E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını okuttuğu "Waldorf School of the Peninsula" okulu.

Okulu ilginç kılan ve zenginlerin rağbet etmesine sebep olan tek bir özelliği var oda, "eski usul eğitim" yani bu okulda bilgisayar, laptop, yada tablet gibi hiçbir teknolojik alet bulunmuyor, akıllı tahtalar yerine eski kara tahtalar, tebeşirler,kağıt kalem gibi tamamen çocuğun tüm becerilerini ortaya koyacak eski malzemeler kullanılıyor.

Ayrıca örgü ve dikiş iğneleri ve bazen de çamurla aktivitelerin yapıldığı ve tamamen çocuğun el becerilerini geliştiren bir çok ders var. Bunun dışında bolca oyun odaklı öğrenme ve hikaye anlatma var.

Kısacası bu okuldaki bir çocuk yemek yapmaktan tutun, dikiş dikmek, bahçede çalışmak, heykel yapamaya kadar bir çok konuda eğitiliyor..

Bu eski usul eğitim çocuğun el becerisinden zeka gelişimine kadar her şekilde katkı sağlıyor...

Dünyanın en akıllı telefonlarını bilgisayarlarını üreten adamların, kendi çocuklarını teknolojiden uzak tutmalarının sebebini sanırım kolayca anlayabiliriz..

Teknolojik her cihaz başta çocukları da zeka tembelliğine yol açıyor. Teknolojiyle haşir neşir olan çocukların radyasyona maruz kalmalarının yanısıra, obeziteye yatkın olmaları ve daha saldırgan bir ruh hali içinde olmaları bir çok defa çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda dile getirilmiştir.

Avrupa’da 100 yıl önce ortaya atılan akımın Türkiye’de yeni tanınıyor.

Okullarda Milli Eğitim Bakanlığı müfredatının yanı sıra 3-10 yaş arası öğrencilere 2 yabancı dil öğretiliyor; doğada dersler işleniyor. Öğretmenlerin tamamı waldorf eğitimli hocalardan oluşuyor. Anaokullarında renkli plastik oyuncaklar yerine tahtadan yapılmış eğitim materyali kullanılıyor. Beslenme ise tamamen organik gıdalardan yapılıyor. Anne ve babanın eğitilmesinin de çok önemli, veliler de Waldorf Pedagojisi eğitim seminerlerine katılmak zorunda.

Çiftçi toplumdan kopamayan ülkeler, doğaya karşı özlem duyuyor. Şehirde yaşayan veliler bu özlemle birlikte ‘Çocuğum böyle yaşamasın’ diyerek bu okullara geliyor. Veliler artık çocuklarının ekşimeyen yoğurt yemesini istemiyor. Küçük yaşta yarışa katılan çocuklar ergenlikte ağır bedeller ödüyor, hayatı kaçırıyor. Oysa bu anlayışla eğitilen çocuklar ileride de çok başarılı oluyorlar.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...