22 Mart 2019 Cuma

Şeker Portakalı (Jose Mauro De Vosconcelos) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


(Cevaplar koyu renkli cümlelerdir.)

1- Brezilyalı yazar Jose Mauro De Vasconcelos’u 1968 yılında yazdığı “………………..” adlı eseri onu ülkenin en ünlü yazarlarından biri yaptı. Eserde küçük Zeze’nin başından geçenler anlatılır.
Yukarıdaki boşluğu aşağıdakilerden hangisi gelmelidir.


A- Çıplak Sokak
B- Şeker Portakalı
C- İnsancıklar
D- Yaban Muzu

2- “Şeker Portakalı” adlı eseri bir cümle ile özetleseydik aşağıdakilerden hangisi buna uygun cümle olurdu?

A-Küçüklüğünde anne ve babasız yaşayan bir çocuğun öyküsü
B- Küçüklüğünde mutlu bir ailede yaşayan bir çocuğun öyküsü
C- Küçüklüğünde sıkıntılarla ve acılarla tanışan bir çocuğun öyküsü
D- Küçüklüğünde başkasına evlatlık verilen bir çocuğun öyküsü

3- Aşağıdakilerden hangisi eserde adı geçen kahramanlardan değildir?


A-Totoca
B-Edmunda
C-Cecilia Paim
D-Rosinha

4- Aşağıdakilerden hangisi Zeze hakkında verilen bilgilerden yanlıştır?


A- Fakir bir ailenin çocuğu olması
B- Bazen salı günleri okuldan kaçması
C- Yaramaz ve hareketli bir çocuk olması
D- Ailenin en büyük çocuğu olması

5- Aşağıdakilerden hangisi Zeze’nin kardeşlerinden değildir?


A-Serginho
B-Totoca
C-Luis
D-Gloria

6-Eserin baş kahramanı olan Zeze’ye her zaman şevkat gösteren , ona hediyeler almaya çalışan küçük çocuğun dayısı aşağıdakilerden hangisidir?


A- Serginho
B- Edmundo
C- Liciano
D- Manuel Valadares

7-Esere ad olan “Şeker Portakalı” ismi kitaba göre nereden gelmektedir?


A- Eserin başkahramanının unvanı olması
B- Çocuğun çok sevdiği oyuncağının adı olması
C- Evlerinin önündeki ağacın adı olması
D- Sokakta çocukların oynadığı bir oyunun adı olması



8- Küçük Zeze’nin evlerini üzerinden geçen uçaklara verdiği isim aşağıdakilerden hangisidir?


A-Şeker Portakalı
B-Ay Işığı
C- Gum
D- Luciana

9- Küçük çocuk(Zeze) kendi masraflarını çıkarmak için okul zamanları dışında hangi işi yapıyordu?

A- Boyacılık
B- Dayısının yanında çalışma
C- Mendil satma
D- Oyuncak satma

10- Eseri kahramanı olan Zeze salı günleri okulda kaçmasını nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A- Sokakta tanıştığı Bay Arivaldo ile şarkı sözleri satmak için

B- Babasına işlerinde yardım etmek için
C- Kardeşi olan Luis’le birlikte şeker satmak için
D- Çok sevdiği dayısını görmek için

11- Eserin kahramanı olan Zeze’nin okuldaki öğretmeni aşağıdakilerden hangisidir?

A-Bay Manuel Valadares
B-Cecilia Paim
C-Serginha
D-Minguinho

12- Zeze’nin sınıf öğretmeni Zeze’ye getirdiği çiçeklerden dolayı kızmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A- Öğretmenin çiçeklerden hoşlanmaması
B- Zeze’nin çiçekleri başkasının bahçesinden çalması
C- Sevmediği çiçeklerden alması
D- Olayın yanlış anlaşılmasından dolayı

13- Zeze’nin annesi soyu aşağıdakilerden hangisidir?


A- İngiliz
B- Portekizli
C- Kızılderili
D- Brezilyalı

14- Zeze’nin babasından uzaklaşıp sokakta tanıştığı “Portekizli” lakaplı kişiye daha çok yakınlaşıyor.Zeze’nin babasından uzaklaşmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A- Babasının ona para vermemesi
B- Babasının onu okula göndermemesi
C- Babasında yediği dayaklardan dolayı
D- Babasının onu evlat yerine koymaması

15- Zeze’nin annesi ailenin geçimini sağlamak içi hangi işi yapmaktadır?

A- İngiliz Değirmeni’ndeki dokuma tezgahında görevli
B- Zengin insanların evinde temizlikçi
C- Sokakta meyve satma
D- Tekstil fabrikasının yemekhanesinde aşçılık

16- Zeze’nin sokakta tanıştığı ve samimi olduğu “Portekizli” ile “Tras-os-Montes”e gitme planları gerçekleşmemesini nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A-Zeze’nin ailesinin izin vermemesi
B- Zeze’nin hastalanması
C-“Portekizli”ye tren çarpması sonucu ölmesi

D-“Portekizli” nin bu fikrinden vazgeçmesi

17- Eserde birtakım isimlere takma isimler kullanılmıştır.Aşağıdakilerden hangisi bu takma adlardan yanlış olanıdır?

A-Portekizli: M.Valaderes
B- Sivrisinek: Zeze
C-Margaritiba: Tren
D- Gum : Oyuncak Ayı

18- Yazar, Jose Mauro De Vosconcelos’un “Şeker Portakalı” adlı eserinde geçen Zeze aşağıdakilerden hangisinin hayatını temsil etmektedir?

A- Yazarın küçük kardeşini
B- Yazarın küçüklüğünü 
C- Brezilyalı bütün çocukları
D- Hayalı bir kahramanı

Şeker Portakalı (Jose Mauro De Vosconcelos) Kitabının Özeti ve Tahlili için tıklayınız...

Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili, Kişiler



Kitabın Yazarı: Antoine de Saint-Exupery

Sayfa Sayısı: 112

Kitabın Konusu: 


Kitabın yazarı aynı zamanda ana kahramanımız olan pilottun uçağının bozulup çöle inmek zorunda kalır. Çölde başka bir gezegenden dünyaya gelmiş Küçük Prens’le karşılaşır ve tanışırlar.

Kitap Özeti:

Yazarımız bir pilottur. Bir gün Afrika üzerinde uçarken uçağının motoru bozulur ve zorunlu iniş yapar. Yardım isteyecek kimse yoktur. Çölün ortasında yapayalnızdır.

Gün doğarken uykusunun arasında garip, incecik bir ses duyar. Karşısında ilginç, minik biri durmaktadır. Bu, Küçük Prens’tir. Yani yazar Küçük Prens adında birisiyle gelmiştir. Gezegeninde tek başına yaşamaktadır. Biri sönmüş ikisi hala lavlar püskürten üç tane yanardağa vardır. Ayrıca hiçbir gezegende bulunmayan eşsiz güzellikte bir tek de çiçeği vardır. Küçük Prens pilotumuza “Bana bir koyun çizer misiniz?” diye bir soru yöneltir. Pilot Küçük Prens’in bu sorusuna cevap vermek için uyanmıştır. Etrafına bakınır. Şaşkındır. Ama gördüğü gerçektir. Rüya değildir. Pilotumuz büyük bir şaşkınlık içerisinde “iyi resim yapmayı beceremem” der. Bu yeteneğini büyüklerin küçükken söylediği sözler yüzünden geliştiremediğini söyler.

Küçük Prens “önemli değil” der. Aynı soruyu tekrar eder. Yazar altı yaşındayken çizdiği boğa yılanını çizer. Bu resmi altı yaşındayken büyüklerine de göstermiştir. Onlar hiç beğenmediklerini, resmin bir şapkaya benzediğini söylemişlerdir. Bunun üzerine pilot resim yapma isteğini kaybetmiştir. Çünkü büyüklerin hepsi resim çizmek yerine tarih, coğrafya, matematik ve dilbilgisiyle ilgilenmesini öğütlemişlerdir.

Küçük Prens ise pilotun kendisine çizdiği resme bakar ve “Ben boğa yılanı içinde bir fil çizmeni istemiyorum. Bana bir koyun çizer misin?” diye sorusunu tekrar eder. Yazar Küçük Prens’in çizdiği resmi anlamasından dolayı şaşkındır, işte şimdi bir koyun çizmeye karar verir. Küçük Prens çizilen resmi beğenmez. Pilot bu sefer bir kutu çizer ve koyunun kutunun içinde olduğunu söyler. Şimdi olmuştur Küçük Prens bu resmi beğenir.

Bundan sonra aralarındaki iletişim artar. Birbirleri hakkında bilgi edinirler. Pilot bu farklı dünyadan gelin küçük adamın sırrını çözmeye, onu anlamaya çalışır. Pilot çizdiği koyun resmi ile ilgili Küçük Prens’in ona sorduğu sorulardan Küçük Prens’i daha iyi tanır. Yanı Küçük Prens’in gezegeninin küçük olduğu, üç yanardağının ve bir çiçeğinin olduğunu öğrenir. (“Koyunlar kaçar mı?, Koyunlar çiçekleri yerler mi?”).

Küçük Prens yaşadığı yerden bahseder. Yaptığı gezileri anlatır. Bu gezileri, değişik gezegenlerde yaşayan insanlar ve bu insanların meslekleri, ilgi alanları, huylan ile ilgili edindiği izlenimleriyle birlikte pilotumuza anlatır.

Örneğin bir gezegende kırmızı suratlı bir adam olduğunu ve onun hiç çiçek koklatmadığını anlatır. Gezegen iri birinde her şeyi yönettiğini söyleyen kral, bir diğerinde kendini beğenmiş bir adam, bir başka gezegende unutmak için içtiğini söyleyen bir adam, sayılarla uğraşan işadamı ve buluşlarını kaydeden bir coğrafyacıyla da tanıştığı ve pilota anlattığı kişilerdir.

Küçük Prens bundan bir yıl önce dünyaya gezmek için geldiğini zamanda şimdiki bulundukları yerde olduğunu söyler. Diğer gezegenlere! olan şeylerden dünyada binlerce olduğunu görür.

Yazar Küçük Prens’in anılarını, yaşam hakkındaki düşüncelerini dinler. Ayrılık vakti gelir. Yazarın evine, Küçük Prens’in geldiği gezegene dönme zamanıdır.

Pilot yaşadığı bu güzel anıyı kimseye anlatmaz. Üzerinden altı yıl geçtikten sonra küçük dostunu unutmamak için kaleme almaya karar verir.

Kitabın Kahramanları:

Yazar (Pilot) : Altı yaşındayken resim yapmasına izin verilmeyen, uçağı bozulduğu için çölde kalan pilottur. Bekleyiş sırasında tanıştığı Küçük Prens onun dostu olur.

Küçük Prens : Gezegeninde yalnız başına yaşayan ve bir çiçeği olan çeşitli gezegenleri dolaşan ve dünyada da yazarımızla karşılaşan hikayenin önemli kahramanıdır.

Kral : Gezegeninde yalnız yaşayan ve her şeye hükmettiğini sanan birisidir. Kendini Beğenmiş Adam : Küçük Prens’in gezdiği (bilgi yelpazesi. com) bir gezegende tanıştığı adının özelliğini taşıyan biridir.

Sarhoş : Utancını unutmak için içki içen ve aynı gezegenin vatandaşı olan hikaye kahramanıdır.

İş Adamı : Sürekli hesap yapan, bu işi çok önemseyen, yıllardır yaptığı hesabın başından ayrılmamış (2 defa hariç) birisidir.

Bekçi : Gezegendeki fenerleri gece-gündüz durumuna göre yakıp söndürme görevini üstlenmiş birisi.

Kaşif: Masa başından kalkmadan kaşiflerin edindikleri bilgileri not eden kişidir. Coğrafi olaylarla ilgili değerlendirmeler yapar.

Demiryolu Makasçısı :
insanları taşıyan trenleri bazen sağa bazen de sola gönderme görevini üstlenen kişidir.

Diğer Canlılar: Çiçek, yılan, gül, tilki.

Satıcı : insanlara zaman kazanmaları için susuzluk giderici haplar satan kişidir.

Kitabın Ana Düşüncesi: 

Çocukların duyarlılıkları, hayata bakışları, dünyalarının zenginliği asla göz ardı edilmemelidir. Çocukları da bir birey olarak görmeli ve onlara hak ettikleri değeri vermeliyiz.

Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı


1- Kitabın anlatıcısının henüz 6 yaşındayken çizdiği resim neyi tasvir eder?

A) Şapka giymiş bir yılanı
B) Tavuk kovalayan bir tilkiyi
C) Fil yutmuş bir boğa yılanını
D) Şapkayı

2- Resim kariyerine son veren anlatıcı, büyüdüğünde pilot olur. Bir gün uçağı nereye düşer?
A) Sahra Çölü’ne
B) Antartika’ya
C) Amazon Ormanları'na
D) Alp Dağları’na

3- Düştüğü günün gecesini uyuyarak geçiren pilot, Küçük Prens’in sesiyle uyanır. Küçük Prens pilottan ne ister?
A) Su vermesini
B) Kağıt mendil almasını
C) Koyun resmi çizmesini
D) Onu kurtarmasını

4- Küçük Prens başka bir gezegenden geldiğini söyler. Küçük Prens’in gezegeninin adı nedir?
A) Hoth
B) B - 612
C) Tyrran
D) Pluton

5- Küçük Prens’in gezegeni hangi bitkilerin istilası altındadır?
A) Çalıların
B) Kavakların
C) Okaliptüslerin
D) Baobapların

6- Küçük Prens gezegeninden niçin ayrılmıştır?
A) Çiçeğinin kaprislerinden bıktığı için
B) Başka gezegenleri merak ettiği için
C) Gezegenindeki yanardağ patladığı için
D) Yangın çıktığı için

7- Ziyaret ettiği gezegenlerde kiminle karşılaşmamıştır?
A) Kendini beğenmiş bir adamla
B) Bir kralla
C) Bir ayyaşla
D) Bir gazeteciyle

8- Altıncı gezegende yaşayan coğrafyacı, niçin Küçük Prens’in çiçeğini kitabına kaydetmez?
A) Sadece hayvanların kaydını tutmaktadır.
B) Kalemi yoktur.
C) Sadece kalıcı şeylerin kaydını tutmaktadır.
D) Çiçekleri sevmez.

9- Coğrafyacı niçin Küçük Prens’e dünyaya gitmesini tavsiye eder?
A) Dünya büyük bir gezegen olduğu için.
B) Dünya ünlü bir gezegen olduğu için.
C) Dünya kalabalık olduğu için.
D) Dünya yakın olduğu için.

10- Küçük Prens dünyada ilk kez kime “iyi akşamlar” der?
A) Dağa
B) Tilkiye
C) Çiçeğe
D) Yılana

11- Dağ ve gül bahçesiyle tanışan Küçük Prens niye ağlar?
A) Bunların büyüklüğünü görünce kendini önemsiz hisseder.
B) Gülün dikeni eline batar.
C) Gülleri kendi gezegenine götüremeyeceğini öğrenir.
D) Dağ, prensin boyuyla alay eder.

12- Küçük Prens, Tilki’nin tessellisiyle ağlamayı keser. Tilki’ye göre “evcil” ne demektir?
A) Evde yaşamak demektir.
B) Birine ihtiyaç duymak demektir.
C) Eğitim görmek demektir.
D) Sevmek demektir.

13- Tilki’nin, Küçük Prens’e verdiği sır hangisidir?
A) Gerçeğin mayası gözle görülmez.
B) Evcilleştirmek kötüdür.
C) Prensler ağlamaz.
D) Çalışmak özgürleştirir.

14- Küçük Prens, Dünya’da ne kadar kalır?
A) 8 gün
B) 3 ay
C) 6 ay
D) 1 sene

15- Küçük Prens kendi gezegenine nasıl döner?
A) Pilot uçağını tamir eder, Prens’i gezegenine bırakır.
B) Kuyunun içindeki gizli tünelden geçerek.
C) Yılanın ısırığıyla.
D) Dönmez, İstanbul’a yerle

Küçük Prens testi
Cevaplar


1. Kitabın anlatıcısının henüz 6 yaşındayken çizdiği resim fil yutmuş bir boğa yılanını tasvir eder.
2. Anlatıcı büyüdüğünde pilot olur. Bir gün uçağı Sahra Çölü’ne düşer.
3. Küçük Prens pilottan koyun resmi çizmesini ister.
4. Küçük Prens’in gezegeninin adı B – 612’dir.
5. Küçük Prens’in gezegeni baobap bitkisinin istilası altındadır.
6. Küçük Prens gezegeninden çiçeğinin kaprislerinden bıktığı için ayrılmıştır.
7. Ziyaret ettiği gezegenlerde bir gazeteciyle karşılaşmamıştır.
8. Altıncı gezegende yaşayan coğrafyacı sadece kalıcı şeylerin kaydını tuttuğu için Küçük Prens’in çiçeğini kitabına kaydetmez.
9. Coğrafyacı Küçük Prens’e ünlü bir gezegen olduğu için dünyaya gitmesini tavsiye eder.
10. Küçük Prens dünyada ilk kez bir yılana “iyi akşamlar” der.
11. Dağ ve gül bahçesiyle tanışan Küçük Prens, onların büyüklüğü kendini önemsiz hissettirdiği için ağlar.
12. Tilki’ye göre “evcil” kelimesi birine ihtiyaç duymak anlamına gelir.
13. Tilki’nin, Küçük Prens’e verdiği sır şudur: Gerçeğin mayası gözle görülmez.
14. Küçük Prens, Dünya’da 1 sene kalır.
15. Küçük Prens kendi gezegenine yılanın ısırığıyla döner.

Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery) Kitap Özeti, Konusu, Tahlili, Kişiler için tıklayınız....

Sol Ayağım (Christy Brown) Kitap Özeti, Tahlili, Kişiler, Yer, Zaman


Kitabın Yazarı: Christy Brown

Kitabın Orjinal Adı: My Left Foot

Kitabın Türü : Otobiyografi niteliğinde yazılmış bir romandır.

Sayfa sayısı : 184

Kitabın Özeti : 

Christy yirmi üç kardeşli ailenin bir çocuğudur. Christy dört aylıkken boynu arkaya düşer, bileklerine hakim olamamaya başlar. Bu sorunları ailesi çözmeye çalışır fakat başarılı olamazlar. Christy’i bir yaşındayken doktora götürürler.

Doktorlar çocuğun beyinsel engelli olduğunu söylerler. Ailesi çocuklarının engelli olduğunu bir türlü kabul etmek istemezler.Beş yaşına kadar Christy tepki veremeden, konuşamadan, yürüyemeden yaşar.

Derken Christy bir akşam herkes evde otururken ders yapan kardeşi Mona’nın elinden sol ayağıyla kalemi alır ve kağıdı karalama başlar.

Ailesi ve Christy’nin kendisi de bu harekete şaşırır. Annesi Christy’le ilgilenir ve ona yazmayı öğretir. Bir gün grip olan kardeşi Mona’yı tedaviye mahallenin doktoru gelir. Christy’yi yazı yazarken görür ve çok şaşırır. Sol ayağı ile yazı yazan Christy’nin sol ayağı onun her şeyidir. Her ihtiyacını sol ayağıyla karşılar.

Christy’nin bir arabası vardır. Bu arabasına binerek kardeşleriyle beraber dışarı çıkabilmektedir. Bir gün arabası kırılır ve Christy sürekli evde oturmak zorunda kalır. Christy artık evde tek başına sürekli düşünür ve bu engelli halinden nefret etmeye başlar. Dış görüntüsü ve insanların ona bakışları artık Christy’yi çok rahatsız etmektedir.

Christy on iki yaşına geldiğinde annesi bir daha doğum yapar. Annesi hastanedeyken Christy’e bakmak için eve bir kız gelir. Christy kıza aşık olur. Kız Christy’yi sakinleştiriyor ve çevresiyle ilişkisini kolaylaştırıyordu. Ayrıca Christy’ye resim yapma hobisini kazandırıyordu. Fakat Christy on beşine geldiğinde caddelerindeki Jenny’e aşık olur. Jenny, Christy’le ilgilenmez. Christy bu ilgisizliğin nedeninin dış görüntüsü olduğunu bilir.

Christy her geçen gün daha da içine kapanır. Kardeşlerini evlendiğini ve çocuklarının olduğunu görür. Christy ailesinden uzaklaştığını hisseder. On yedi yaşına geldiğinde artık sürekli resim yapmaktan sıkılır. O yüzden küçük hikayeler yazar. Bir gün ailesi Christy’yi zar zor buldukları parayla seyahate gönderirler.

Bu seyahatte Christy gibi engelli çocuklar vardır. Christy (bilgi yelpazesi.net) burada kendisi gibi insanlarla vakit geçirir. Christy burada kendine güven duymaya başlar. Fakat bir haftalık seyahatten sonra eve geldiğinde yine eski Christy’dir. Yine kendi halini düşünürken eve bir adam gelir. Bu küçükken Christy’yi görüp sol ayağını kullanmasından çok etkilenen doktordur. Christy’ye yardım edebileceğini fakat tedaviye cevap verebileceğini anlamak için onu Londra’ya göndermek istediğini söyler.

Christy ve ailesi bu beklenmedik olay karşısında oldukça sevinir ve Christy düzelebileceğini öğrenince kendisine özgüveni artar ama Londra’ya gider. Londra’da Christy’nin tedaviye yanıt verebileceği anlaşılır. Christy geri döner ve fizik tedavisine başlanır.

Artık her gün kliniğe tedaviye gitmeye başlar. Christy’nin homurdanmaları bir süre sonra konuşmaya dönüşür. Artık konuşabilmektedir.

Christy kendi hayat hikayesini yazmaya başlar, yazarken de doktorundan yardım almaktadır. Çünkü o da oyunlar yazmaktadır. Doktoru Christy’nin daha iyi bir şekilde yazabilmesi için bir hoca tutar. Christy kitabının yarısını bitirir. Bu sırada doktoru beyinsel engelliler semineri olacağını ve Christy’nin kitabını bu seminerde okumasını ister. Christy de bu teklifi büyük bir memnuniyetle kabul eder. Christy seminerde yazdıklarını okur. O gece ailesi, doktorları ve izleyen seyirciler Christy’le gurur duyarlar.

Kitabın Kahramanları:

CHRİSTY: İrlandalı, beyin felçli doğmuş ve sadece sol ayağını kullanabiliyor . Kitabın ana kahramanıdır.

BAYAN BROWN: Christy’nin annesidir. Christy’e hayatı boyunca en iyi bakan kişidir.

BAY BROWN: Christy’nin babasıdır. Duvar işleriyle uğraşmaktadır.

MONA: Christy’nin kiz kardeşidir. Her zaman dışarıda dolaşır.

TONY: Christy’nin ağabeyidir. Ailenin en yaramazıdır.

PADDY: 23 çocuğun en büyüğüdür.

KATRİANA DELAHUNT:
Christy’e hep yardım eder. Çok güzeldir.

DR. WARNANTS: Christy’i çocukluğundan beri takip eden doktordur ve onu iyileştirmeye çalışan kişidir.

JENNY: Christy’nin çocukluk aşkıdır.

Ana Düşünce: Zorluklar bizi asla yıldırmamalıdır. Bizden daha kötü durumda olanları görmeli ve halimize şükrederek kendimizi daha iyi hale getirmek için çalışmaktan vazgeçmemeliyiz.

Yazar ve Kitap İle İlgili Bazı Bilinmesi Gerekenler:
23 çocuklu bir ailenin, hayatta kalabilen 13 çocuğundan biri olarak Dublin’de doğmuştur. Beyin Felci ile dünyaya gelmiş ve uzun süre hareket ve konuşma yetenekleri olmadan yaşamıştır. Doktorlar, başlangıçta C.Brown’un zihinsel olarak özürlü olduğunu düşünmüşlerdir ve öleceğini söylemişlerdir. Fakat annesi doktorların sözüne aldırmayarak oğlunun eğitilebileceğine inandı. Annesinin bu çabaları sonuç verdi ve Christy Brown sol ayağını kullanarak yazmayı ve resim yapmayı başardı. Konuşmaya başlaması ile birlikte, doktorlar tedavi biçimini değiştirerek fizyoterapiye ağırlık vermişler, böylelikle yazar daha rahat hareket edebilmeye başlamıştır.

Yaşamı boyu yardıma muhtaç olarak yaşaması onun İrlanda’nın tanınmış yazarları arasına girmesini engellememiştir. Sadece sol ayağını kullanarak yazdığı eserler, onun dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlamıştır.

1954 yılında yazılmış bir kitaptır.

Christy Brown 1981′de öldü. Christy Brown hayat hikâyesinin bulunduğu Sol Ayağım kitabında annesine sık sık teşekkür etmektedir. Ailesi onunla hep gurur duyduğunu belirtiyor.

Sol Ayağım (Christy Brown) Kitap Sınavı Soruları ve Cevapları için tıklayınız...

21 Mart 2019 Perşembe

Sol Ayağım (Christy Brown) Kitap Sınavı Soruları ve Cevapları


1. Christy ilk tekerlekli arabasına ne ad vermiştir?
A. Daniel          B. Chery         C. Brown            D. Henry

2. Christy’nin sol ayağıyla yazmayı öğrendiği ilk şey nedir?
A. “Anne” sözcüğü                                      B. “Baba” sözcüğü 
C. Adının ve soyadının ilk harfleri            D. “Kardeş” sözcüğü

3. Christy’nin rahatsızlığı neydi?
A. Çocuk felci geçirmiştir                      B. Beyin felci geçirmiştir
C. Ateşli bir hastalık geçirmiştir           D. Yüz felci geçirmiştir

4. Christy ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A. İrlanda edebiyatının önemli bir yazarıdır.
B. Sol ayağıyla yazı yazabilmekte ve resim yapabilmektedir.
C. Geçirdiği hastalıktan dolayı ancak on yaşında yürümeye başlamıştır.
D. Dublin’de doğup büyümüştür.

5. Christy’i hikayeler yazmaya iten nedir?
A. Resim yapmak sıkıcı geldiği için hikaye yazmaya başlamıştır.
B. İnsanlardan farklı olduğunu düşündükçe ümitsizliğe kapılması onu hikaye yazmaya itmiştir.
C. Annesi teşvik ettiği için yazmaya başlamıştır.
D. Resim yapmak zor geldiği için hikaye yazmaya başlamıştır.

6. Christy’nin en çok sevdiği yazar kimdir?
A. Charles Dickens              B. Tolstoy 
C. Oscar Wilde                     D. Jack London

7. Christy otobiyografini yazmak için ilk denemeyi kaç yaşında yapmıştır?
A. 21             B. 20             C. 19             D. 18

8. Yazılarını sol ayağıyla yazan Christy ilk otobiyografisini niçin kardeşine yazdırmıştır?
A. Sol ayağını kullanmaktan sıkıldığı için.
B. Doktoru sol ayağını kullanmayı yasakladığı için
C. Artık sol ayağını kullanamadığı için.
D. Kardeşi yazı yazmayı sevdiği için.

9. Christy’e yazar olması konusunda yardımcı olan, ona ders veren, onu yönlendiren kimdir?
A. Annesi                                          B. Babası 
C. Doktoru Robert Collis                D. Öğretmeni Guthrie

10. “Sol Ayağım” adlı eserin türü nedir?
A. Roman               B. Otobiyografi 
C. Deneme             D. Söyleşi

CEVAP ANAHTARI
1.D ,  2.C ,  3.B ,  4.C ,  5.B ,  6.A ,  7.D ,  8.B ,  9.C ,  10.B

Sol Ayağım (Christy Brown) Kitap Özeti, Tahlili, Kişiler, Yer, Zaman için tıklayınız...

Osmancık (Tarık Buğra) Kitap Özeti, Tahlili, Kişiler, Yer, Zaman


KİTABIN ADI: Osmancık

KİTABIN YAZARI: Tarık BUĞRA

KİTABIN ÖZETİ: 

Osman Gazi Hân, ölüm döşeğinde; Allah’tan mehil istiyor, Bursa’nın fetih müjdesini alabilmek için. O, tâ bahardan badem ağaçlarının çiçeğe durduğu günden seçmiştir ölümü: “Oğul, ben öldüğüm vakit, beni Bursa’da şu gümüşlü kubbenin altına koy!” Osman gazi’nin, oğlu Orhan Beğ’ e vasiyetidir bu. Bu, O’nun soy sop ülküsü yaptığı rüyasının gerçekleşmesi demektir. Ancak, o zaman gülümseyerek “hoş geldin, hoşnutluk getirdin” diyebilecektir ölüme. Son göçe, tek başına çıkılan yolculuğa hazırlanan Osman Gazi Hân, şimdi, hayatı boyunca dinlediklerini, gördüklerini, deliliklerini, durulup arınışını, büyük yörüngeye oturuşunu; yerleri, halleri, kişileri ve büyük ülküsünün adım adım gerçekleşmesini hatırlamamaktadır. O, şimdi Uludağ’dan da büyük bir hatıralar dağıdır:

Osmancık’ın çocukluğu, herhangi bir çocukluktan farksızdır. Gençliği de öyle… Ele avuca sığmaz; nerede çalgı, orada kalgı günleri. Gücünün, kuvvetinin sahibi değildir; aksine gücü kuvveti, onun sahibidir. Kılıçta ve yayda üstünleştikçe değil meydan okumaya, bir yan bakışa bile katlanamaz olur. Gururu için yaşamaktadır. Babası Ertuğrul Beğ, bir müddet Osmancık’ı takip eder, öğütler verir. Fakat sonradan onu kendi haline bırakır. Öteki oğlu Gündüz Beğ’ e önem vermeğe başlar. Osmancık, ağasını kıskanacak yerde rahatlamış ve mutlu olmuştur. Azâd edilmiş sayar kendini ve keyfince yaşamaya başlar. Tâ ki Şeyh Ede Balı ile tanışıncaya kadar. Domaniç temmuzlarından birinde, Sivrikaya’ da Osmancık, Ede Balı ile karşılaşır. Gökte ay ve yıldızlar… Osmancık, yıldızlara bakarak “dünya ne kadar büyük!” diyor. Osmancık’ı gizliden gizliye takip eden Ede Balı: Dünya’yı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz oğul! Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor sonra da Dünya’yı çok büyük görüyoruz, der ve ilave eder: dünya bir ömür için, bir TEK İNSAN için büyüktür. Bir soy için değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek bir amaç, bir inanç, bir ülkü için değil!

Osmancık’ın kafası ve ruhu altüst olmuştur. Öfkelenir, Ede Balı’ ya saygıda kusur eder. Ertuğrul Gazi, oğluna “Ede Balı’ ya sakın karşı gelme; bana karşı gel, ona gelme. Ede Balı soyumuzun ışığıdır” diye tembih eder. Osmancık, Ede Balı’nın tekkesine gittiği bir gün Malhun Hâtun’u görür ve ona âşık olur. Töresince istetir. Ede Balı kızını vermez: Halleri müsavi değil, diye… Bundan sonra Osmancık için değişim ve arayış dönemi başlar.

Yine tekkeye misafir olduğu bir gün, rüyasında Ede Balı’nın göğsünden çıkan bir ayın kendi göğsüne girdiğini, sonra bir çınar ağacı şeklinde dünyaya dal budak saldığını görür. Dört yana rahmet ve nur yağdıran bir çınar ağacıdır. Rüyanın tabirine göre, bu ay Malhun Hâtun, bu çınar ağacı ise Osmancık’ın kuracağı devlettir. Osmancık artık değişmektedir. Kılıcını, yayını, topuzunu kendisi için değil, soyu sopu için, soyunun amacı için kullanmaktadır. Sonunda Ede Balı kızını Osmancık’a verir. Sade bir törenle evlenirler. Osmancık, artık yaşlanmış ola babası Ertuğrul Gazi’nin yerine beğ seçilir.

Osman Beğ, ilk iş olarak civardaki Türk boylarını birleştirir. Kendi buyruğunda ve hepsinin rızalarını alarak… Domaniç ve civarı dar gelmeye başlamıştır. Her gün yeni topraklar alınır, kaleler düşürülür yeni gelenler, tâ Orta Asya’dan ve daha yakın yerlerden gelenler, bu topraklara yerleştirilir. Savaş, akın, ganimetin paylaşılması, yerleşme biçimi, doğumlar, evlenmeler, dostluk ve düşmanlıklar her şey bir düzene bağlanmıştır. Herkes nefsini ve bencilliğini yok etmiştir; başkalarını, soylarının geleceğini düşünmektedirler. Pazar yerlerinin emniyeti sağlanmıştır. Yöredeki herkes ( Rumlar dahil; Osman Beğ’ e tâbi olan herkes ) hayatından, ırzından, malından emindir. Bu günlerde Osman Beğ’ in anası Cankız, ardından da 90 yaşındaki Ertuğrul Gazi vefat ederler. Orhan dünyaya gelir.

Bütün bu olup bitenler sırasında Osman Beğ’ in önemli meselelerinden birisi amcası Dündar Beğ’ dir. Dündar Beğ, ağabeyi Ertuğrul Gazi’den sonra beğliğin kendisinin hakkı olduğunu düşünüyor, Osman Beğ’ i kıskanıyor ve bozgunculuk ediyordu. Osman Beğ, saygısını bir an bile ihmal etmeden, amcasını uyarıyordu. Hatta bir gün Dündar Beğ’ e: Elin öperim amuca, dizin öperim amuca. De ki davarın güdeyim, odunun kırayım amuca. Amma ko ki beğliğime eller taş atsın ki beğliğimi korumam zor olmasın. Ben bunda akıl isterim, rey isterim, ışık isterim.Yanılırsam doğruyu isterim. Ben bunda takaza istemem, dokunç istemem, kakınç istemem demiştir. Dündar Beğ aldırmaz, bildiğince devam eder. Düşman üstüne ılgar eden savaşçıları geri çağırır. Osman Beğ, bir yay darbesiyle amcası Dündar Beğ’ i düşürür.

Osman Beğ’ in ikinci oğlu Alaeddin dünyaya gelir. Mihail Kosses Müslüman olur. Töreye bağlılık şuuru, zayıfa yardım fazileti, din uğrunda göz kırpmadan ölüme gitme heyecanı Mihail’ i Abdullah yapmıştır.

İnegöl, Yarhisar, Aydos, Bilecik, İznik kaleleri alınır. Zaman, geçip gitmektedir; Osman Beğ’ e rağmen… Alaeddin bile at bitmektedir artık. Orhan Beğ, Yarhisar tekfürünün kızı Holofira ile evlenir. Holofira’nın rızası, arzusu, isteği ve aşkı ile… Osman Beğ, gelininin adını Nilüfer olarak değiştirir. Müslüman olan Nilüfer, Osman Beğ’ e torunlar, Orhan Beğ’ e oğullar verecektir; Murad’ ı verecektir… Selçuklu Sultanı, bir fermanla Osman Beğ’ in hanlığını tebasına duyurur. Artık Cuma namazlarında hutbe Osman Han adına okunmaktadır.

Şeyh Ede Balı rahmet-i rahmân’a kavuşur. Orhan yavaş yavaş pişmekte, olgunlaşmaktadır. Hem gazada hem yönetimde. Osman Gazi Hân’ın etrafı boşalıyor. Baba dostları, yola beraber çıktığı yoldaşları birer birer âhirete intikal ediyorlar. Malhun Hâtun da vefat ediyor. Osman Gazi Hân, hasta yatağında, iki aydır yatmaktadır. Kulakları nal seslerinde, Bursa’nın fetih müjdesini bekliyor. Derken ,müjdelerin hası, nal sesleri… Sungur dışarı fırlıyor ve göz açıp kapayıncaya kadar da geri dönüyor. Nefes nefesedir: Gözün aydın Hânım! Bursa bizimdir! Osmancık, Osman Beğ, Osman gazi Hân; babası Ertuğrul Gazi’ye, şeyhi ve kayınpederi Ede Balı’ ya, kendinden önce giden baba dostlarına, yoldaşlarına ve Zümrüdü Ankası Malhun Hâtun’a mülâki olmak için gözlerini yumuyor.

ROMAN KİŞİLERİ:

Osman Beğ:
Osmanlı Devleti’nin kurucusu. Bileği ve yüreği kuvvetli, âdil, nefsini yenmiş; kendini, soyuna ve soyunun ülküsüne adamış; dindar, neyzen, cömert, ahlaklı, dünya malına kayıtsız, yoksul, ataya ve anaya son derce saygılı, eşi bulunmaz baba;vefalı, muhabbetli, karısına deliler gibi aşık bir koca… Osmancık, Osman Beğ, Osman Gazi Hân Uludağ’dan da büyük bir hatıralar dağı… Ve Hâdis-i Şerif’in sıfatlandırdığı gibi: Tam bir garip yolcu.

Şeyh Ede Balı: Osmancık’ın kayınpederi. Devletin mimarı. Allah aşkı ve Kur’an adaletini temsil eden büyük mürebbi.

Malhun Hâtun: Ede Balı’nın kızı, Osman Beğ’ in hanımı, Zümrüdü Ankası… Güzelliği, hanımlığı, anneliği ile bir timsal.

Orhan Beğ: Osman Gazi Hân’ın büyük oğlu. Babası ve dedesi Ede Balı’nın manevi mirasçısı. Bursa fatihi.

Nilüfer: Asıl adı Holofira. Osman Gazi’nin “Nilüferleri pek andırır” dediği bir Rum kızı. Orhan Beğ’ in hanımı. Aşkı ve İslamı seçmiş ve buna layık olmuş bir güzeller güzeli.

Ertuğrul Beğ: Osman Gazi Hân’ın babası. Osman’ı yetiştiren adam. Orta Asya’yı, Söğüd’e şahsında ve şahsiyetinde taşıyan insan.

Ve diğerleri; Cankız (Osman Gazi’nin annesi), Dündar Beğ (Osman Gazi’nin amcası), Mihail Koses (sonradan Müslüman ve Abdullah olan bir Rum), Osman Gazi ve Ertuğrul Beğ’ in silah ve gönül dostları; Sungur, Akça Koca, Gazi Rahman, Derviş Uruz, Şeyh Mahmud, Ak Temür…

ROMAN MEKANI: 

Romanın büyük bölümü Osmancık’ın çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği Söğüt’te ve Domaniç’te geçmektedir.Buraları aynı zamanda beğliğin ilk merkezidir. Beğliğin büyümesi ve buna bağlı olarak beğliğin merkezinin değişmesi ile romanda mekan sürekli değişmektedir.

ROMAN ZAMANI: 

Romanda olay süresi Osman Beğ’ in yaşamı boyunca geçen süreyi kapsamaktadır. Romanda Osman Beğ’ in doğumu ve ölümü ilgili tam bir bilgi olmadığından geçen süre bilinmemektedir.

ROMANDA OLAY: 

Roman, Osman Beğ’ in yaşadıklarını, gördüklerini anlatmaktadır. Dünyaya sımsıkı bağlı olan bir insanın dünyada garip bir yolcu haline gelmesini anlatmaktadır. Cîhan devletini kuran irâde, şuûr ve karakteri anlatmaktadır.

ROMANDA ÜSLÛP: 

Yazar romanda çok sade bir dil kullanmış, anlaşılmayan kelimelerden kaçınmıştır. Romanda yöresel ağzı bozmaması kullanılan sade dili bozmamış aksine romana akıcılık kazandırmaktadır. Ayrıca Şeyh Ede Balı gibi büyük bir şeyhin o insanı alıp başka dünyalara götüren sözleri insanı kitaba iyice bağlamaktadır.

ROMANIN ANAFİKRİNİN TESPİTİ: 

Yazar, tarih boyunca görülmemiş bir devleti yani Osmanlı gibi bir cihan devletini kuran irâdeyi, bu irâdenin yaşadıklarını ve bu irâdeyi yetiştiren insanları anlatmıştır.

YAZARLA İLGİLİ KISA BİLGİ: 

Tarık Buğra (Akşehir 1918 – İstanbul 26 Şubat 1994). İlk ve orta tahsilini Akşehir’de tamamladı. Konya lisesini bitirdi. Çeşitli aralıklarla İstanbul Üniversitesi Tıp, Hukuk ve Edebiyat Fakültelerinde ikişer üçer yıl okuyup sonra vazgeçti. Akşehir’de çıkardığı Nasrettin Hoca gazetesi ile gazeteciliğe başladı. İstanbul’a gelince Milliyet, Yeni İstanbul, Haber ve Tercüman gazetelerinde fıkralar yazdı, sanat sayfaları düzenledi, Haftalık Yol dergisini çıkardı. “Oğlumuz” hikayesi ile Cumhuriyet gazetesinin hikaye yarışmasında ikincilik kazandı. Çınaraltı dergisinde hikayeler yayınladı. Sonra roman yazmaya başladı. Sanat eseri için her türlü basmakalıbı reddeden, hür ve bağımsız bir sanat anlayışını benimsedi. Güzel Türkçesi, derin tipleri, şiirli üslubuyla Türk tiyatro ve roman yazarlarının başında yer aldı.

Osmancık (Tarık Buğra) Kitap Yazılısı Sınav Soruları ve Cevap Anahtarı 1 İÇİN TIKLAYINIZ...

Osmancık (Tarık Buğra) Kitap Yazılısı Sınav Soruları ve Cevap Anahtarı 2 için tıklayınız...

Osmancık (Tarık Buğra) Kitap Yazılısı Sınav Soruları ve Cevap Anahtarı 1


1. "Osmancık" romanında hikaye ne zaman başlar?

A) Osmancık’ın doğumuyla
B) Osman Gazi ölüm döşeğinde
C) Şeyh EdeBalı’nın konuşlmasıyla
D) Osmancık atıyla Sivrikaya’ya çıktığında

2. Osmancık’ın dedesinin adı nedir?

A) Orhan Gazi
B) Ertuğrul Gazi
C) Süleyman Şah
D) Şeyh EdeBalı

3. Osman Bey hangi müzik aletini çalmaktadır?

A) Kopuz
B) Saz
C) Ney
D) Kaval

4. Osmancık Oğuz Türklerinin hangi boyundan gelmektedir?

A) Kayı
B) Tatar
C) Kırgız
D) Kıpçak

5. Şeyh EdeBalı, kızı Malhun Hatun’la Osmancık’ın evlenmesine hangi şartla razı olmuştur?

A) Başlık parası karşılığında
B) Osmancık’ın öfkesini kontrol etmeyi öğrenmesi şartıyla
C) Düşmanlarını yenmesi karşılığında
D) Ailesinin rızasını alması şartıyla

6. Osman Bey’in birkaç kez hayatını kurtardığı ve sonradan Müslüman olup Abdullah adını alan arkadaşı Türkler arasında hangi isimle tanınır?

A) Aya Nikola
B) Kalanoz
C) Al Zahit
D) Köse Mihal

7. Osman Bey, kendisine "Han"lık unvanı verilince aşağıdaki sözlerden hangisini söylemiştir?

A) Allah’a şükürler olsun
B) Yüküm artmıştır
C) Yüzünüzü kara çıkarmayacağım
D) Görevimi layıkıyla yapacağım

8. Orhan Bey’in eşi "Nilüfer Hatun"un asıl adı nedir?

A) Evdoksiya
B) Nikeforos
C) Holofira
D) Banu Çiçek

9. Olgunlaşma süreci sonunda Osmancık’ı bir lider olarak Osman Bey yapan en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gücünü sağduyulu olarak kullanabilmesi
B) Dostlarını ve düşmanlarını iyi tanıyabilmesi
C) Kendine güvenmesi ve çevresine güven vermesi
D) Amacının ne olduğunu bilmesi

10. – Dünya çok büyük.
– Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüz, oğul. Hırsımız, sabırsızlığımız, bencilliğimiz. Önce bu yüzden küçülüyor, sonra da dünyayı çok büyük görüyoruz... Tek insan içindir bu büyüklük. Bir …………. için değil.
Yukarıdaki konuşma Osmancık adlı romanda Osmancık ile Şeyh Edebalı arasında geçmektedir. Romana göre, son cümledeki boşluğa hangi sözcük getirilmelidir?


A) Bey
B) Savaşçı
C) Soy
D) Türk

11. Kitabın yazarı kimdir?

A) Tarık Buğra
B) Ömer Seyfettin
C) Peyami Safa
D) Kemal Tahir

Cevap Anahtarı: 

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...