15 Nisan 2019 Pazartesi

Babalar ve Oğullar (İvan Turgenyev) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı : Babalar ve Oğullar

Kitabın Yazarı : İvan Turgenyev

Kitap Hakkında Bilgi : 

1862'de kaleme alınan Babalar ve Oğullar Turgenyev'in en meşhur eseridir. Kitap, batılılaşmanın çelişkilerini yaşayan, devrimin eşiğindeki Rusya'nın ruhunu en derinden yakalayan romanlardan da biridir.

Rus edebiyatının tam anlamıyla yazılmış ilk modern roman örneği olarak kabul edilebilir.

Yayımlandığında pek çok siyasi, edebi ve felsefi tartışmanın odağı haline gelir. Bugün için de edebî değerini koruyan bir eserdir.

Kitabın Özeti :

Nikolay Petroviç, Kirsanov ailesinin babasıdır. Karısı ölür, Feniçka adlı bir köylü kızla metres hayatı yaşamaktadır. Onunla evlenememesi subay olan kardeşi Pavel’in sınıf farklılığı görüşüne saygısı nedeniyledir. Aslında radikal bir kimliği vardır. Henüz köleliği kaldıran yasa çıkmadan, vanııdaki sertleri özgürlüklerine kavuşturmuştur. Gerçi bu yüzden malikanenin kiralanın toplamakta zorlanmaktadır, ama yine de iyi nivetlidir ve bunu sürdürür. Arkadv, Nikolay Petroviç’in oğludur. Yirmili yaşlarda, güleryüzlü, enerjik bir gençtir. 1859 Mayısında üniversiteyi bitirir, yanında tıp öğrencisi arkadaşı Bazarov’la babasının çiftliğine döner. Bazarov’un görüşleri gerek Nikolay’a ve gerekse Pavel’e terstir. Ondan yalnızca Fenişka ve bebeği şikâyetçi değildir.

Bazarov, uzunca süren bu konukluğu sırasında bir gün Arkady ile il merkezine giderler. Orada dul Anna Sergeyevna Odintsov ile onun kız kardeşi Katya ile tanışırlar. Anna’yı kendi düşüncelerine yakın bulurlar. Anna da hızlı ve anti-gelenekçidir, iki arkadaşı çekici bulur ve davet eder. Bu geliş gidişler sırasında Bazarov, Anna’ya âşık olur. Arkady de Katya’ya...

Bir gün Bazarov ile Arkady, Bazarovlar’ı ziyarete giderler. Babası emekli bir subay, annesi eskiye bağlı bir kadındır. Her ikisi de oğullarıyla övünürler. Arkady, birden Bazarov’un Pavel amcasıyla ettiği alayı anımsar ve üzülür. Çünkü onlar da nihilist değillerdir. Bunun için de neredeyse yumruk yumruğa kavgaya bile girişeceklerdir, ama vazgeçerler. Kirsanovlar’ın çiftliğine dönerler.

Bazarov, Anna’yı unutmak istemektedir. Bunun için de Nikolay’ın metresi Feniçka’yla flört etme çabası içine girer, bir gün de zorla öper. Bunu gören Pavel, Bazarov’u düello’va davet eder. Düello’da Bazarov’a bir şey olmaz, Pavel ise, küçük bir yara alır. İsteksiz barışırlar ve aralarındaki anlaşmazlığa bir hikâye uydurup, asıl konuyu gizli tutarlar.

Pavel’in Nikolav’la görüşmeleri sırasında ona yalvarırcasına onu gerçekten seviyorsa, evlenmesini önerir. Bu arada Arkady, Katya’yı sevmeye başlamıştır. Evlenme önerisine hemen olumlu yanıt alır. Bu, Bazarov’dan ve onun Nihilizminden ayrılması anlamım da içerir. Tıpkı babası gibi toprak sahibi, ailesine bağlı bir kişi olma yoluna doğru adını atar. Artık ileri görüşleri olacaktır, iyi bir vatandaş olacaktır. Ama ihtilalci değildir. Bazarov bu işten pek hoşlanmaz. Çiftlikten ayrılır.

Bazarov Anna’ya da veda ederek doğduğu köye döner. Babasının evine yerleşir. Doktorluğa başlar. Pek mutlu değildir. Bir gün, tifüsten ölen bir hastaya otopsi yaparken elini keser, içinde topluma karşı duyduğu acı, öfke ve küskünlük dinmemiştir. Birkaç gün sonra aynı hastalıktan ölür.

Öte yandan Kirsanovlar’da mutluluk egemendir. Arkady ile Katya’nın evliliği dışında Anna da şimdi olmasa da bir gün sevebileceği biriyle evlenir. Pavel, daha mutlu olacağı inancıyla yaşamını Almanya’da sürdürecektir...

Kitabın Karakterleri, Kişileri :

Nikolay Petroviç Kirsanov: Orta yaşlı bir baba. Oğlu Arkady’yi çok seven biri.

Arkady Nikolaviç Kirsanov: 
Nikolay’ın büyük oğlu. Üniversiteyi yeni bitirir. Toplumcu, sevimli biri. Ama arkadaşı Bazarov’un etkisinde kalır.

Pavel Petroviç Kirsanov: 
Nikolav’ın erkek kardeşi. Gençliğinde mutsuz bir aşk yaşamış. Tam bir aristokrat.

Feniçka (Fedosya Nikolayevna Savişna): 
Nikolayin metresi; güzel bir köylü kızı, utangaç ve sevecen.

Vassilv İvanoviç Bazarov: Yvgeny’nin babası. Emekli bir ordu subayı, kırsalda yaşamaktadır.

Arina Vlassyevna Bazarov: 
Yvgeny’nin annesi; eskive bağlı, nazik bir kadın. Tutucu olmasına ve hurafelere bağlı bulunmasına rağmen, koruyucu ve ailesine bağlı bir insan.

Yvgeny Vasiliç Bazarov: Bazarovlar’ın oğlu. Arkady’nin arkadaşı. Nihilist. Her şeyle alay eder.

Anna Sergevevna Odintsov: Zengin dul. Bazarov’un âşığı. Anti-gelenekçi, ileri görüşlü biri.

Katya Sergeyevna Loktiv: Odintsov’ın küçük kız kardeşi. Ablasından daha ılımlı, daha gelenekçi.

Savaş ve Barış (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı : Savaş ve Barış

Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy

Kitap Hakkında Bilgi :

Birçok yazar Savaş ve Barış adlı eseri "Dünyanın en büyük romanı" olarak nitelendirmiş ve böyle bir romanın tekrar yazılamayacağını öne sürmüşler. 1805-1813 yıllarında Napolyon Savaşları da denen Rus-Fransız savaşlarını konu alan bu eserde beş yüze yakın kişi bulunmaktadır. Tolstoy, bu romanında, Rusya'daki birçok kesimden insanın hayatını ve geleneklerini ortaya koymaktadır.

Kitap, Napolyon döneminde gecen Rusya ve Fransa arasındaki çekişmeli savaşı anlatmasının yanında saray hayatı ve saray insanlarının bulundukları konumlardan nasıl değişikliğe uğradığı da anlatılmaktadır.

Savaş Rusya ile Fransa arasındaki bitmek bilmeyen vahşet, barış ise kişiler arasında yaşanan aşklardır.

Kitabın Konu Akışı :


Piyer'in babasının hastalanıp ölmesi.
Savaş hazırlıklarının yapılması ve savaşın başlaması.
Piyer ile Helen'in evlenmesi.
Andrey'nin esir düşmesi.
Piyer'in Dologhow ile düello yapması.
Prens Andrey'nin dönüşü ve Prenses Lisa'nın ölümü.
Kont Piyer'in Kontes Helen'i tekrar kabul etmesi.
Andrew'in Natacha'ya aşık olması.
Nataşa'nın Anatol'a aşık olması.
Savaşın tekrar başlaması.
Andre'nin tekrar ortaya çıkması.
Piyer'in esir düşmesi.
Andre'nin ölümü.
Nataşa ile Piyer'in evliliği.
Nikola ile Mari'nin evlenmesi.

Kitabın Özeti :


Olaylar, RusFransız savaşı esnasında özellikle üç ailenin başından geçmektedir: Bezuhov, Balkonski, Rostov.

Andrey Bolkonski ve olaylar

Prens Nikolai Bolkonski, kızı Marya ile Smolensk civarında bir malikânede yaşamaktadır. Oğlu Andrey ise evlidir ve Saint Petersburg'da oturmaktadır. Mutsuz bir evliliği vardır ve hayatının toplumda yükseleceği zaman anlam kazanacağını düşünmektedir. 1805 seferberliği sırasında, hamile eşini babasının yanına bırakarak Rus ordusuna katılır. Bir süre sonra, kendini göstermeye başlar. Fakat savaşta yaralanır ve yaralı bir hâlde savaş meydanında terk edilir. Andrey bir süre sonra kurtulur ve ailesinin yanına döner. Eşi doğum yaparken ölmüş, doğan oğlu Nikolai ise sağ kalmıştır. Andrey, 1806-1809 yılları arasında ordudan ayrılır ve malikânede hayatının anlamını sorgular. Sürekli yeni akımların peşinde koşar. Bir gün, Kont Uya Andreiç'in kızı Nataşa ile arkadaşlık etmeye başlar ve ona âşık olur. Fakat babası bir süre için evlenmelerine izin vermez. Nataşa ile nişanlılığını duyurmaz. Nataşa'yı bir süre şehirden ayrılmak zorunda olduğu için Pierre Bezuhov'a emanet eder.

Nataşa, Pierre'in kötü yürekli karısı Elena'nın ahlaksız emellerine alet olur. Elena, Nataşa'yı kardeşi Anatol Kuragin'le tanıştırır. Aralarında bir ilişki başlar. Oysa Anatol evlidir. Nataşa onun evli olduğunu anlayınca hata yaptığını kabullenir. Bu ilişkiyi duyan Andrey hüsrana uğrar.

Andrey, hayatına neşe katan Nataşa'nın ihanetini kabullenemez. Tekrar orduya katılır. Bu arada babası kalp sektesinden ölür. Marya malikânede yapayalnız ve savunmasız kalır. Nataşa'nın kardeşi ve Andrey'in arkadaşı Nikolai Rostov ona yardım eder. Bu arada savaşta yaralanan Andrey Moskova'ya getirilir. Nataşa ve ailesi onu bulur. Nataşa ile Andrey barışırlar. Fakat Andrey kısa bir süre sonra ölür ve oğlu Nikolai'ı Rostov'la evlenen Marya büyütür.

Pierre Bezuhov ve Olaylar

Pierre, Kont Bezuhov'un gayrimeşru çocuğudur. Romanın başında ölmek üzere olan babasının başı ucundadır. Babası kendisini nüfus kütüğüne geçirmiş ve yüklü bir mirasın vârisi olmuştur. Fakat Kont'un ilk vârisi olan Vasili Kuragin bu vasiyetnameyi yok etmeye çalışır, başaramaz. Bunu beceremeyince Pierre'i kandırır ve kızı Elena ile evlendirir. Elena, tutkularının esiri olan, ahlaksız fakat sosyetenin önde gelen kadınlarından biridir. Pierre, onun başkaları ile olan ilişkilerine anlayınca ayrılırlar.

Pierre, mason teşkilatına katılır. Bu akımın etkisiyle malikânesinin bulunduğu yerde okul ve hastane yapmaya kalkar. Fakat masonlarla ilgili olarak hayal kırıklığına uğrar bir süre sonra.

Pierre, aynı zamanda Andrey'in en yakın arkadaşıdır. Onun Nataşa ile birleşmesi için elinden geleni yapar; fakat başarılı olamaz. Ayrıca o da Nataşa'ya ilgi duymaya başladığı için ondan uzaklaşır.

İki yıl sonra, Pierre'in karısı ölür. Pierre, Fransız kuvvetlerinin Rusya'yı istila etmesi sebebiyle Borodino savaşına katılır. Savaştan sonra Pierre şekil ve kıyafetini değiştirir ve Napolyon'u öldürmeye karar verir. Fakat esir düşer. Pierre esir düştüğü sırada dine sarılır ve mason anlayışından tamamen uzaklaşır.

Pierre, esaret sonrası malikânesine döner ve Nataşa ile evlenir. Yedi sene geçmiştir. Sosyal idealizmini devam ettiren, mutlu bir aile sahibi biridir.

Nikolai Rostov

Rostov ailesi, daha sıradan ve iyi niyetli İnsanlardan oluşur. Ailenin yeğeni Sonya çocukluğundan beri Nikolai'ı sevmektedir. Nikolai, 1805 yılında bir subay olarak Avusturya'ya gider. Bir çarpışma sırasında yaralanır ve savaştan aşırı derecede korkar. Fakat malikânesine döndüğünde ailesi onu bir kahraman gibi karşılar. O da savaşı olduğundan daha büyük, kendisini daha cesur gösterir. Bundan sonra birkaç savaşa daha katılır ve iyi bir harp subayı olur.

Aile maddi sıkıntı içindedir. Çocukların zengin birileriyle evlenmelerini arzu etmektedirler. Bu yüzden, Nikolai'ın Sonya ile evlenmesine karşıdırlar. Nikolai bir süre sonra kahramanlık madalyasına layık görülür. Bu arada Nikolai, Marya ile ilgilenmeye başlar, bir süre sonra da ona âşık olur. Fakat hâlâ Sonya ile nişanlıdır.

Moskova yanmıştır. Rostov ailesi tüm mallarını, mülklerini kaybeder. 1813'te ailenin reisi kont ölür. Malikâne satılır ve bir başka ev kiralanır. Sonya, bu şartlar altında Nikolai'a bir mektup göndererek aralarındaki ilişkiyi sonlandırır. Marya Bolkonski ile evlenebilecektir. Nikolai, hayatını muhafazakâr bir kır centilmeni olarak sürdürmeye başlar. Aileler arası evlilikle birleşen bir mutlulukla, ülke içindeki barışla roman son bulur.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Prens Nikolai Andreiviç Bolkonski: 
Orduda başkumandanlık yapmış ve emekli olmuştur bir kişidir. Kavgacı, otoriter bir insandır.

Adrey Nikolayeviç Bolkonski: Prensin oğludur. Melankolik, şerefine düşkün, kabiliyetli bir insandır.

Marya Bolkonski: Prensin kızıdır. Evine düşkün, sadık bir kadındır. Yalnız yaşar. Nikolai Rostov ile evlenir.

Kont Krill Vladimiroviç Bezuhov: Pierre'in babasıdır. Züppe, çapkın bir kişidir.

Nataşa Rostov: Uçarı, şen, Rostovların küçük kızıdır. Pierre ile evlenir.

Prens Vasili Sefgyeviç Kurağın: Bezuhov ailesinin önceki vârisidir.

Anatol Kuragin: Vasili'nin müsrif, çapkın oğludur.

Kont Uya Andreiç Rostov: Moskova sosyetesinin önde gelenlerindendir. Tutumsuz biridir.

Nikolai Rostov: İstikrarsız bir gençlik yaşayan sonra ailenin sorumluluğunu alan Kont Rostov'un oğludur.

Pierre Bezuhov: Kont Bezuhov'un gayrimeşru oğludur. Nazik, iyi niyetli, idealist bir insandır. Nataşa ile evlenir.

Madam Bovary (Gustave Flaubert) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler

Kitabın Adı : Madam Bovary

Kitabın Yazarı : Gustave Flaubert

Kitap Hakkında Bilgi :

Madam Bovary, Fransız yazar Gustave Flaubert'in 1857 yılında yayımlanan romanı. Batı edebiyatının en önemli klasiklerindendir. Flaubert'in şaheseridir.

Kitap, romantik, hayalci ve mantıktan çok duyguları ile hareket eden bir kadının başından geçenleri ele alır. Bu bakımdan, Romantizme bir tepki özelliği de taşımaktadır.

Kitap,  tasvirleri ve realist gözlemleri, kurgulanış tekniğiyle batı edebiyatının en güzel şaheserlerinden biridir.

Kitabın Özeti :

19. asrın ikinci yarısıdır. Charles Bovary, Rouen'de eğitim görmektedir. Okulunu ailesinin sayesinde bitiren Charles, doktor olur. Tostes adlı küçük bir kasabada mesleğini sürdürmeye başlar. Charles, hırslı ve idealist bir insan değildir. Elindekiyle mutlu olan bir kişidir. Annesi, onun başarılı olması için çaba sarf eden, onu yöneten bir kadındır. Annesi, bu pek yetenekli olmayan oğlunu dul bir kadınla evlendirir. Dul eşi ile mutlu olamayan Charles bu hayata yine de katlanır.

Charles, doktor olduğu için kasabadan her kesimle ilişki kurmaktadır. Kasabanın ileri gelenlerinden Rouault'la dost olur, evlerine gidip gelmeye başlar. Bu arada, huysuz karısı ölür. Bir süre geçtikten sonra, Charles Rouault'un kızı Emma ile evlenir. Sakin, huzurlu bir hayat arzu etmektedir.

Emma ise, romantik bir genç kızdır. Evlilikten beklentileri Charles' ınkinden çok farklıdır. Sürekli romantik aşk hikâyeleri ve romanları okuyan Emma, bunların tesirindedir. Hareketli, heyecanlı, derin bir duygusal ilişki hayal etmektedir. Fakat evlilikten beklentileri gerçekleşmez, zamanla hayatını monoton ve can sıkıcı bulmaya başlar. Bir gün evlerine gelen eski bir aristokrat olan Marquis d'Andervilliers onun bu isteklerini iyice kamçılar. Marquis d'Andervilliers, ona Paris'in lüks yaşantısındaki ihtişamından, eğlencelerinden bahseder. Bu günden sonra, Emma Bovary iyice hayatından hoşnutsuzluk duyar.

Hayalindeki yaşama erişecek maddi gücü olmadığı için çabaları başarısızlıkla sonuçlanır. Hamile olmasına rağmen, bu hoşnutsuzluk onu çok etkiler ve uzun süren bir hastalık geçirmesine neden olur. Onun isteklerini anlayamayan kocası Charles, Emma'nın sağlığı için başka bir yere, Yonville'l Abbaye'ye taşınır. Burada pek çok kişi ile tanışmak, Emma'ya biraz daha iyi gelir. Eczacı Homais ile Leon en sık görüştükleri kişiler olur. Emma ile Leon arasında duygusal bir yakınlık baş gösterir. Leon, Emma'ya Charles'tan daha anlayışlı davranır. Emma, zihnindeki aşk tasavvurunu bu ilişkiye yükler. Oysaki aralarında gerçek anlamda bir ilişki yaşanmaz. Leon, bir süre sonra Emma'nın aşırı hassasiyetlerinden ve hayallerinden bıkar, kasabayı terk eder.

Emma, hayal kırıklığına uğrar. Bocalar. Fakat hâlâ hayalindeki yaşamı arzulamaktadır. Kasabanın önde gelen çiftçilerinden biri olan Rodolphe ile tanışır. Rodolphe aşkı duygusal anlamda algılayamayacak kadar basit ve zevkperest bir insandır. Zamanla Emma'yı kullanmaya başlar. Onu sevmez, sadece arzularına alet eder. Oysa, Emma hayalindeki duygusal ilişkiyi bulduğunu sanır. Eşini aldatır. Rodolphe ise sadece iyi vakit geçirdiği için mutludur.

Emma, her geçen gün müsrifleşir. Eşinden habersiz alışverişler yapar, borçlanır. Eşini de kendi ihtirasları için kullanır. Onun düztaban olan birini ameliyat etmesini ister. Yeteneklerini ispat ederse çok meşhur bir doktor olacak, Emma'ya istediği hayatı sunacaktır. Oysa ameliyat çok başarısız geçer. Adamın ayağının kesilmesi gerekir. Büyük bir başarısızlık yaşayan Charles, utancından dışarı çıkamaz. Emma, başarısız kocasından daha da nefret eder. Rodolphe'ya kaçmaya karar verir. Rodolphe ise ona bir mektup gönderir, ilişkilerinin bittiğini söyler. 

Bunun üzerine Emma hastalanır, aylarca yatar. İyileşince, huzurlu, sakin bir yaşam sürmek ister, kendini dine verir. Bu, çok uzun sürmez. Leon'a tekrar tesadüf edince, eski arzularına geri döner. Leon değişmiştir. İlişkileri maddi bir aşk olarak devam eder. Her hafta bir gün Leon'la birlikte yaşayan Emma, gittikçe borçlanır. Kocası her şeyden habersizdir. Leon, kariyerine ilişkinin zarar vereceğini düşünerek Emma'yı terk eder.

Emma, hem aşktan beklentisini alamamış hem de borçlanmış biri olarak çıkmaz içindedir. Bir gün içinde 320 frank ödemesi gerekmektedir. Sevgililerinden borç ister. Alamayınca âdeta bütün hayatı altüst olur. Homais'in eczanesine gider,arsenik alır ve yutar. Charles'ın yanında çırpına çırpına can verir.

Charles, karısını çok sevmektedir. Onun ölümüne dayanamaz. Kederinden mahvolur. Kendine geldiğinde, evin düzenini sağlamaya çalışır. Bir gün, Emma'ya sevgililerinden gelen mektupları görür. Karısının onu yıllarca aldattığını anlar. Kısa bir zaman sonra da ölür. Çocukları Berthe akrabaları tarafından büyütülür. Kötü niyetli Homais ise emellerine kavuşmuş, şeref madalyası almıştır.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Madam Bovary:
 Romanın ana kahramanıdır. Aşırı derecede hayalci, güzel, ihtiraslı, lüks ve gösteriş meraklısı, duygularıyla hareket eden, bencil, sorumsuz bir kadındır. Eserde sürekli okuduğu aşk romanlarındaki gibi bir aşk yaşamı ve hareketli, lüks yaşam ister.

Leon Dupuis: Madam Bovary'nin sevgilisidir. Avukat kâtibidir. Sıradan, ruhi derinliği olmayan bir insandır.

Rudolphe Boulanger: Maddi aşkı önemseyen bir kır centilmenidir. Madam Bovary ile yasak bir ilişki yaşar. Rudolphe, uzun süreli, gerçek bir aşk insanı değildir.

Homais: Eczacıdır. Kendi çıkarını düşünen, bencil, kötü niyetli, gururlu bir kişidir.

Heloi se Dubuc: Charles'ın ilk karışıdır. Charles'tan yaşça büyük olduğu için kıskanç, hükmeden bir kadındır. Çirkin ve sevimsizdir.

Berthe Bovary: Bovarylerin tek çocuğudur.

Charles Denis Bartholome Bovary: 
Charles'ın babasıdır. Sefahat düşkünü, yeteneksiz bir subaydır.

Rouault: Emma'nın babasıdır. Rahatına düşkün, ailesine önem veren, zengin bir köylüdür.

Marquis d'Andervilliers: Politikacıdır. Aristokrat bir aileye mensuptur. Madam Bovary'ye lüks hayatı tanıtır.

Leheureux: Madam Bovary'nin borca sürüklenmesine neden olan esnaftır. Vicdansız, bencil bir kişidir.

Charles Bovary: Madam Bovary'nin kocasıdır. Madam Bovary'nin aksine, ihtirassız, kendi hâlinde, üstün yetenekleri olmayan, basit, iyimser bir kişidir. Hayattan fazla beklentisi yoktur. Elindekiyle yetinen bir kişidir. Doktordur.

14 Nisan 2019 Pazar

İki Şehrin Hikâyesi (Charles Dickens) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : İki Şehrin Hikâyesi

Kitabın Yazarı : Charles Dickens

Kitap Hakkında Bilgi :

Charles Dickens'in en popüler romanlarından biridir. Tarihî bir roman özelliği taşır. İki Şehrin Hikâyesi, dünya klasikleri arasına girmiş realistve sürükleyici bir romandır. Fransız ihtilali yıllarında kaleme alınmış olan roman, Londra ve Paris'in yaşadığı açlık, sefalet ve kederi tüm çıplaklığıyla ve acımasızlığıyla ortaya koyar.
Kitabın Konusu :

Yazar, romanda Fransız İhtilali'nin diğer yüzünü göstermeye çalışmıştır. İhtilal öncesi ve sonrasında burjuva ve aristokrasi arasındaki kanlı çatışmalar, gerçekçi ve gerilim dolu bir kurgu içinde anlatılmıştır.

Kitabın Özeti :

Dr. Manetta Paris'te bir hapishanede aristokratlar yüzünden suçsuz yere 18 yıl yatar. Bu yüzden akli dengesi bozulur. Londra'da yaşamakta olan kızı Lucia, eski bir aile dostuyla Paris'e gider ve orada babasının hayatta olduğunu öğrenir. Birlikte Londra'ya dönerler. Bir süre sonra Fransa'da yaşayan aristokrat bir ailenin oğlu olan Charles Darney ile tanışırlar.

Aristokratlardan nefret eden Darney, Lucia'ya âşık olur ve onunla evlenir. Kızları altı yaşına geldiğinde Fransa'da ihtilal başlar, ihtilalciler Darney'in ailesini cezalandırırlar. Aileden sadece Darney hayatta kalır. Darney, ailesinin zarar verdiği kişilere ailesi adına tazminat vermek üzere Paris'e gider. Ancak aristokrat olduğu gerekçesiyle tutuklanır. Haber ingiltere'ye ulaşır ulaşmaz Dr. Manetta ve Lucia Damey'i kurtarmak için Paris'e gelirler.

İhtilalciler Darney'in ailesine karşı aşırı bir nefret duyarlar. Darney mahkemeye çıkarılmadan bir buçuk yıl hapis kalır. Bu arada karısıyla bile görüştürülmez. Sonunda yargılanır ve halkın saygı duyduğu Dr. Manetta'nın damadı lehine tanıklığı sayesinde serbest kalır. Fakat Paris'ten çıkmasına izin verilmez. Bir süre sonra yeniden tutuklanır.

Dr. Manetta'nın en yakın dostları Defargeler, Damey'i halk düşmanı ilan etmiştir. Darney idama mahkûm edilir. Lucia'yı derin bir aşkla seven Avukat Carton, Lucia'yı mutlu etmek için Darney'i hücresinde ziyaret eder. Darney'le birbirlerine çok benzemektedirler. Kıyafetlerini değiştirirler ve Avukat Carton, Darney'in yerine giyotine gider. Darney, Lucia ve kızını alarak Paris'ten kaçar.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Dr. Alexandre Manette: Önceleri çok başarılı, parlak bir doktordur. Toplumda itibar gören, değer verilen, zeki, anlayışlı, olgun bir kişidir. Hapishanede geçirdiği yılların sonunda ise psikolojik bir yıkıma uğramıştır.

Lucia Manette: Dr. Alexandre Manette'in kızıdır. Yıllarca babasız yaşamıştır. Eserde sarışın oluşu ve güzelliği vurgulanır. Varlıklı bir yaşam sürmüş, terbiyeli, nazik bir hanımefendidir.

Charles Darnay:
Aristokrat bir aileye mensup olan fakat ezilen kesimin yanında yer alan ve yoksul halka yardım eden bir kişidir. Lucia ile evlidir. Fakat eserde aristokrat bir aileye sahip olduğu için ölüme mahkûm edilir. Onun bu haksız infazı Fransız ihtilalinin yanlışlıklarını göstermektedir.

Jarvis Lorry: Tellson bankasında çalışan bir iş adamıdır. Alexandre Manette'in en yakın dostlarından ve kızının koruyucularındandır.

Sydney Carton: Avukattır. Lucia'ya âşıktır. Fakat kötü karekterli, mutsuz bir kişidir. Fiziki bakımdan, Charles Darnay'a benzemektedir.

Madam Defarge: Tek amacı aristokratlardan intikam almak olan, acımasız bir kadındır. İhtilalcilerin en önde gelenlerindendir.

Ernest Defarge: Madam Defarge' nin kocasıdır. Eşi gibi katı yürekli, intikam dolu bir kişidir. Meyhanesini ihtilalcilerin buluşma yeri olarak kullanır.

Bayan Pross: Lucia'nın fedakâr, iyi hizmetçisidir.

Jerry Cruncher: Tellson bankasında çalışan ve yardımsever bir kişidir.

Yazar Hakkında Bilgi : Charles DICKENS

En çok sevilen ve okunan İngiliz romancılarındandır. 1812'de bir kâtibin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Maddi sıkıntılar yüzünden küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kalmıştır. Bu zorluklar, onun yazarlığını derinden etkilemiştir. İlerleyen yaşlarında yayınlanan eserleri pek çok dile çevrilmiştir. Hayatta iken haklı bir üne kavuşmuştur. Dickens, hayatı boyunca köleliğe karşı çıkmıştır. 1870'te vefat etmiştir. Başlıca eserleri, Büyük Ümitler, Oliver Twist, Amerika Notları, Zor Zamanlar'dır.

Gora (Rabindranath Tagore) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili

Kitabın Adı : Gora

Kitabın Yazarı : Rabindranath Tagore

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap, birçoklarına göre yazarın büyük eseridir. Yazarın hayat felsefesini yansıtması bakımından da çok büyük önem taşır. Gora, yazarın Hindistan'ın kurtuluşu hakkındaki fikir ve inançlarını yansıtmaktadır. Hindu dininde yapılması gereken yenilikleri içinde toplayan Brahmo Samaş mezhebi romanda önemli bir yer tutar. Akıcı bir dille Hint gerçeği eserde ele alınmıştır.

Kitabın Özeti :

Yağmurlu bir günde Binoy, birinci kattaki apartmanından dışarıyı seyretmektedir. Tam o esnada bir kaza olur. Bir faytonla bir kira arabası çarpışmıştır. Binoy, yardım etmek için hemen yanlarına koşar. Kaza yerinde yaşlıca bir adamla 17 yaşlarında bir genç kız vardır. Onları hemen evine alır ve doktor getirir. Doktor, adamı tedavi ettikten sonra ücreti Binoy öder. Yaşlı adam, ücreti ödeyeceğini söyelerek teşekkür edip oradan ayrılır. Binoy, genç kızdan çok hoşlanmıştır. Bir süre sonra, Satiş adında 7 yaşlarında bir erkek çocuğu, doktora ödediği ücretini getirip verir. Binoy, çocuktan ailesinin adını öğrenme fırsatı bulur. Yaşlı adamın ismi Pareş Babu'dur.

Binoy, arkadaşı Gora'nın evindedir. Gora, Hint Vatanseverler Birliği'nin başkanlığı yapmaktadır. İkisinin arasında ufak tefek görüş farklılıkları olmakla birlikte birbirlerini çok sevmekte ve iyi anlaşmaktadırlar. Gora, arkadaşının Hindu inançlarına yeteri kadar bağlı olmadığını düşünmektedir. Anandamoyi, Gora ile Binoy'un aralarının açılmasına çok üzülmektedir. O, Hindu İnançlarının pek çoğuna inanmamakta ve bu gibi sebeplerle iki çok iyi arkadaşın tartışmalarına anlam verememektedir.

Binoy, vicdanı rahatsız bir şekilde evine döner. Gora ile tartışınca annesi gibi sevdiği Anandamoyi'nin üzüldüğünü düşünür. Çocukken ailesini kaybetmiş olan Binoy, Anandamoyi'i annesi gibi sevmektedir. Akşam olunca Gora'nın evine gider. İkisinin arasında Hindistan'ın kurtuluşu adına bir konuşma geçer.

Gora'nın babası Krişnadayal, kendisini tamamen Hindu dinine vermiş, sofu bir adamdır. Oğlunun Hindu dinine bu kadar girmesini istememekte ve ona bu dini anlayamacağını söylemektedir. Gora, bir türlü buna anlam vermemektedir. Anandamoyi ikisinin aralarını bulmak için çırpınıp durmaktadır. Anandamoyi gerçeği Gora'ya anlatmak istemekte; fakat kocası kasttaki yerinin sarsılacağından ve cezalandırılacağından korktuğu için ona engel olmaktadır. Gora, aslında yanlarına sığınmış bir İrlandalının oğludur. Anne ve babası ölünce Anandamoyi onu büyütmüştür. Fakat bu, Hindu dininde ve geleneğinde büyük bir suçtur. 

Bu arada Binoy, perhizini bozarak Anandomoyi'nin odasında Hristiyan bir hizmetçinin hazırladığı yemekleri yiyerek Hindu dinine ilk başkaldırısını gerçekleştirir. Ondan sonra Pareş Babu'nun evine gider. İlk defa, erkeklerden kaçmayan genç kızlarla karşılaşır burada. Özellikle Lolita'dan çok etkilenir. Orada bütün inançlarına aykırı olarak bu genç kızlarla bir erkek arkadaş gibi samimi olur, hazırladıkları yemeklerden yer. Hiçbiri kast sistemine, putlara inanmamaktadır. Hristiyanlığa daha yakındırlar. Binoy'a bu konuyla ilgili sorular sorarlar. Pareş Babu ve ailesinin bu huzurlu yaşamı onu derinden sarsar. Aynı gün, babasının arkadaşı olan Pareş Babu'yıı ziyarete Gora da gelir. Fikri ayrılıklardan dolayı özellikle Gora ve Suşarita'nın nişanlısı arasında bir tartışma olur.

Yolda, Binoy ile Gora arasında da bir tartışma olur. Gora, o ailenin yanına gittiği için Binoy'u suçlar. Binoy arkadaşını çok sevmektedir. Onunla ilişkisinin bozulmasını istemez. Fakat Pareş Babu ailesinden, inançlarından ve kızlarından çok etkilenmiştir. Bu yüzden, Gora'nın ağabeyi Mohim'in kızıyla evlenmesi teklifini kabul eder. Böylelikle Gora'nın ailesine dahil olacak, Pareş Babu ailesinden uzaklaşacaktır. Bu teklifi duyan Gora önce karşı çıkar, ona göre Binoy sürekli Hindu inançlarında olacak biri değildir. Sonra kabullenir, arkadaşı ile arası düzelir. 

Bu arada, Suşarita dar kafalılığı yüzünden nişanlanmak üzere olduğu Haran'dan gittikçe soğumaktadır. Haran Babu, ise nişan gününe biran önce karar verilmesini istemektedir. Binoy ise gitgide Pareş Babu'nun kızları ile olan samimiyetini artırmaktadır. Onları sirke dahi götürür. Bunun duyan Gora ile aralan iyice açılır. Binoy, yavaş yavaş Mohim'in kızı ile evlenme fikrinden caymaktadır.

Bir gün, Gora ile Binoy beraber Pareş Babu'nun evine giderler. Aralarında yine bir din çatışması olur. Kızlar, Gora'dan ve fikirlerinden çok etkilenir. Gora gittikten sonra Baroda, yargıcın evinde oynanacak piyeste Binoy'un oynaması için ısrarcı olur. Lolita'nın da etkisiyle Binoy kabul eder. 

Bu arada Gora, Suşarita'dan çok etkilenmiştir. Hayatında ilk kez bir genç kızın varlığını hissetmiştir. Bunun için kendisine çok kızar ve kendini tamamen dine vermeye zorlar. Yaya bir gezintiye çıkıp, yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmeye karar verir. Böylelikle Pareş Babu'nun evine bir daha gitmeyecektir. Annesinden izin alır ve kısa bir yolculuğa çıkar.

Piyes için çok iyi hazırlanan Binoy, Lolita'yı kendisine hayran bırakmak için kendi bölümüne çok iyi hazırlanır ve gerçekten İngilizcesine herkes hayran olur. Suşarita'yı da bir düşüncedir almıştır. Gora'nın düşüncelerinden çok etkilenmiştir. Sürekli odasında kitap okumaktadır.

Gora şehirden ayrılınca Binoy daha rahat bir şekilde Pareş Babu ailesiyle daha yakın ilişki kurar ve Lolita ile aralarında platonik bir aşk başlar. Halkın yoksulluğunu ve adaletsizliği yakından gören Gora'nın başı yargıçla belaya girer ve hapse atılır. Bunun üzerine haksızlığa hiç dayanamayan Lolita, tam yola çıkacakları zaman Binoy'u yanına çağırarak yargıcın evindeki piyeste rol almamaya karar verir. Ne büyük bir düşman kazandığını umursamamaktadır. Binoy'la beraber evine geri döner. Babası bu olaya hiç karışmaz. Yalnız evde bir misafir vardır: Suşarita'nın teyzesi. Koyu bir Hinduist olan bu kadın, ailesi onu terk edince buraya sığınmıştır. 

Ertesi gün Bayan Baroda eve dönünce Lolita'yı çok azarlar. Bu arada durumlardan iyice yıpranan Binoy da Anandamoyi'nin yanında kalmaya ve arkadaşının yokluğunu hissettirmemeye çalışır. Anandamoyi Binoy'un Lolita'ya olan hislerini anlar. Lolita da Binoy'u sevmekte fakat bir Hindu genciyle evlenmesinin olanaksızlığını bilmektedir. Suşarita eve gelen teyzesi ile gittikçe yakınlaşır ve babasının da iznini alarak teyzesiyle onlara yakın bir yerde olan evine taşınır. Haran'in nişan teklifini de kesin olarak reddeder. Çünkü içten içe Gora'yı sevmektedir. Bu arada Lolita ve Binoy bütün engellere rağmen evlenmeye karar verirler. İkisi de dinini değiştirmeyecek, birbirlerine hoşgörülü davranacaktır. Bu, o dönem Hindistan'ında kabul edilemez bir durumdur. Anadamoyi onların en büyük yardımcısıdır. Onlar için elinden geleni yapmaktadır.

Gora, hapisten eve döner. Olan bitenleri duyunca Binoy'la kavga eder, onu dinine sadık olmamakla suçlar. Fakat Suşarita ile engel olamadığı bir samimi ilişki kurar. Zamanla ona karşı farklı hisler beslediğini anlar. Suşarita'nın teyzesinin onu bir başkasıyla evlendirmek istediğini öğrenince duygularından emin olur ve kendini ondan uzaklaştırarak Tanrı'ya adamaya karar verir. Suşarita da Gora'nın düşüncelerinden etkilenerek Hindu olmaya karar verir. Bütün yakınların karşı çıkmasına ve Brahmo Samaj ile Hindu dinince kabul edilmemesine rağmen Binoy ile Lolita evlenirler. Bu süre içinde tek destekçileri Pareş Babu'dur.

Gora, tüm olup bitenlerden sonra kendini tanrıya adamaya karar verir ve arınma töreni için Ganj nehri kıyısındaki yer hazırlanmaya başlar. Babası buna karşı çıkar. Gora, zaten kafası karışık olduğu için hiçbir anlam veremez. Gora, tam arınma işlemine geçeceği sırada törene biri gelir ve babasının ölmekte olduğunu, onu yanına çağırdığını haber verir. Kendini ölüm döşeğinde sanan Krişnadayal, Gora'ya gerçeği anlatır ve onun bir ingiliz soyundan geldiğini söyler. Bütün geçmisi, değerleri, inançları, ailesi sarsılır. Gora âdeta yıkılır. Artık kastı da olmadığından dinini yitirmiştir. Hemen Suşarita'nın yanına giderek onları ayıran bir kastın ve dinin olmadığını, evlenebileceklerini söyler. Sevincini paylaşmak için daima annesi olarak göreceği Anadamoyi'nin yanına koşar.

Çanlar Kimin İçin Çalıyor? (Ernest Hemingway) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Çanlar Kimin İçin Çalıyor?

Kitabın Yazarı : Ernest Hemingway

Kitap Hakkında Bilgi :


İlk defa 1940 yılında yayımlanan, Ernest Hemingway'in en uzun eseri olan Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Savaş edebiyatının örneklerinden biridir.

Kitapta, yazarın da savaş muhabiri olarak bulunduğu İspanya iç Savaşı'nın dramatik bir kesitini konu alır. Karakterlerin gözünden savaşın anlamsızlığını sorgular.

Kitabın Özeti :


Robert Jordan, Amerikalı bir İspanyolca profesörüdür. Patlayıcılar konusundaki uzmanlığı dolayısıyla bir köprüyü havaya uçurmakla görevlidir. Kılavuzu Anselmo ile dağdaki gerilla güçlerinden yardım istemeye gider. Çete reisi Pablo'nun mağarasında gördüğü Maria adlı kızdan çok etkilenir. Pablo'nun karısı Pilar, kocası karşı çıksa da köprünün uçurulmasına yardım edeceklerini söyler. Ertesi gün Robert, Pilar ve Maria önemli bir çetenin reisi olan El Sordo'yu görmek için bulunduğu tepeye giderler. Robert, yol boyunca onların hayat hikayelerini dinler. Maria'nın annesi ve babası kurşuna dizilmiştir.

Benzer bir şeyi Pablo'nun karşı taraftaki insanlara yapması psikolojisini bozmuştur. Bu onda savaşın dışında kalma düşüncesini doğurmuştur. Robert, El Sordo ile tanışır ve ondan yardım sözü alır. Bunun için birlikte plan yaparlar. Dönüşte Robert, Maria ile evleneceğine dair Pilar'a söz verir. Onlara kendi hayatından, yazacağı kitaptan söz eder.

Kampa dönerler. Robert ile Maria arasındaki aşk giderek kuvvetlenir. Birlikte gelecek günleri hayal ederler. Fakat Robert buradan sağ çıkacağından emin değildir. Bu arada Robert ile kavga eden Pablo bir sorun olmaya başlar. Karısı Pilar bile onun öldürülmesi gerektiğini düşünür. Nitekim Pablo gece dinamitlerin bir kısmını alarak oradan kaçar. Sabah olduğunda silah sesleri duyulur. Sordo'nun birlikleri saldırıya uğrar ve geri dönen Pablo, Sordo ve arkadaşlarının öldürüldükleri haberini getirir.

Robert, gelişmeleri haber vermek ve köprüye saldırıyı durdurmak için birliğine mektup yazar. Ancak mektup ulaşması gereken yere çok geç gider. Birimleri birbirinden kopuktur. Mağarada köprünün uçurulacağı saati belleyen Robert, vakit geldiğinde harekete geçer. Herkes planlandığı şe kilde yerini alır. Robert, dinamitleri köprünün altına yerleştirir ve bir kamyon yaklaşırken patlatır. Köp rüden kopan parçalardan biri Anselmo'yu öldürür. Kaçarken Robert'in bacağı kırılır ve Robert, Maria'ya kaçıp gitmesi için yalvarır. Onları uzaklaştırınca esir düşmeyi ya da kuşuna dizilmeyi istemediği için kendini öldürür.

Ses ve Öfke (William Faulkner) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Ses ve Öfke

Kitabın Yazarı : William Faulkner

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap, farklı bakış açılarıyla anlatılır ve dört ana bölümden meydana gelir. Bilinç akışı yöntemi ile yazılmıştır.

Bilinçakışı Yöntemi: Yazar, kahramanların bilincinden geçen olayları müdahale etmeden anlatır.

Birinci bölüm, 7 Nisan 1928'de Benjy'nin bilincinden geçen olayların anlatılmasından ibarettir.

İkinci bölüm, 2 Haziran 1910'da Quanten'in intihar etmeden önceki yaşadıklarının onun zihninden anlatılmasıdır.

Üçüncü bölüm, 6 Nisan 1928'de Jason'ın bakış açısıyla anlatılan olaylar oluşturur.

Dördüncü bölüm, 8 Nisan 1928'de Paskalya günündeki olaylar oluşturur.

Kitabın Özeti :

Benjy otuz üçüncü doğum gününde, bakıcısı Luster'le golf oyunu seyretmektedir. Bu arada kız kardeşi Caddy'yi hatırlar. Luster de karnaval ücreti için gerekli olan 25 sentini kaybetmiştir. Onu aramaktadır. Bu yüzden, Benjy'yi yalnız bırakır. Benjy, yeğeni Miss Quanten'i karnaval tellalı ile öpüşürken görür. Luster de parasını bulamamıştır. Eve dönerler. Mutfakta Benjy1 nin doğum günü pastası durmaktadır. Luster, Dilsey gidince Benjy'yi kızdırmaktadır. Fırında Benjy'nin elini yakmasına neden olur. Dilsey, Benjy'nin eline merhem sürer ve eline çok sevdiği Caddy'nin terliğini verir. Benjy ancak Caddy'nin terliğini eline alınca susmaktadır.

Luster, yemek anında Jason'dan para ister. Jason vermez. Miss Quanten'le Jason kavga ederler. Herkes yattığında, Luster, Benjy'yi yatak odasına götürür. Onu uyutmaya çalışırken Miss Quanten'in pencereden atlayarak kaçtığını görür.

Geçmiş Zaman

Sene 1898'dir. Bütün çocuklar henüz küçüktür ve bahçede oyun oynamaktadır. Caddy, bir ağaca çıkarak evdekilerin ne yaptığını görmeye çalışır. Evde büyük bir kalabalık vardır ve herkes somurtmaktadır. Caddy, kalabalığın eğlence için toplandığını düşünür. Oysa büyük annesi ölmüştür.

Benjy, kız kardeşi Caddy'yi çok sevmektedir. O yanında iken kendini iyi hissetmektedir. Bazı duyulan çok kuvvetli olan Benjy, Caddy'nin yağmur gibi koktuğunu düşünmektedir. Jason ise onun kâğıt bebeklerini kesmektedir.

Caddy on dört yaşına gelince makyaj yapmaya başlar. Erkek arkadaşlarıyla daha yakın ilişkide bulunur. Benjy, tüm masumluğuyla bu durumdan nefret etmektedir. Caddy, safiyetini yitirince Benjy ağlar, sürekli yıkanmak ister. Adeta Caddy'nin kirini temizlemek istemektedir. Bir yıl sonra, Caddy evlenir. Caddy'yi gelinlikle gören Benjy ağlar. Caddy evden kocasıyla ayrılınca çok üzülür. Bir ay sonra, Harward Üniversitesinde okuyan Quanten ölür. Benjy kardeşini çok sevdiği için onun bu ölüm haberini duymasını engellerler. İki yıl sonra da babası ölür. Cenaze günü, annesi ile mezarlığa gider. Jason, babasının mezarına onlarla gelmez.

Quanten, 2 Haziran 1910 Şimdiki Zaman

Quanten, erkenden kalkar, sürekli saatin tik taklarını dinler. Saatinin camını kırar. Zaman kavramı üzerinde düşünür. Kiliseye gitmemek için yavaş hareket eder. Tıraş olur, temiz kıyafetler giyer ve dışarı çıkar. Yolda saatlerin zamanı doğru göstermediğini düşünür. Bir dükkândan üç demir ütü alır. Cambridge kasabasına gider. Ütüleri köprünün altına saklar. Köprüden bir fırına gider, simit alır. Küçük bir kız görür ve ona dondurma ikram eder. Çocuk, sürekli onu takip etmeye başlar. Kızın fırsatçı ağabeyi, onu, kızı kirletmekle suçlar. Mahkemeye çıkarılır. Kefaletle serbest bırakılır.

Quanten akşam odasına döner. Elbisesinin lekesini çıkarmaya çalışır. Arkadaşı Shreve'ye bir mektup yazar. Sürekli aklının takıldığı ve sırrını çözemediği saatini de ona bırakır. İntihar etmek için odasından çıkar.

Geçmiş Zaman

Quanten de Benjy'nin hatırladıklarının aynını hatırlar. Quanten'in zihninde kız kardeşi Caddy'nin bir erkekle olan macerası derin bir iz bırakmıştır. Erkek arkadaşı Caddy'yi öpmüştür. Quanten otla kardeşinin yüzünü siler. Benzer bir olay Quanten'in de başından geçmiştir. Caddy, Quanten'e bunu hatırlatarak onu kızdırır. Kavga ederler.

Quanten, bundan başka Caddy'nin Dalton tarafından kirletildiği günü hatırlar. Qunanten, Benjy'nin önsezilerini ve koku duyusunun kuvvetini bilmektedir. O gün, Benjy'nin Caddy'den kirli bir koku duyarak inlediğini anımsamaktadır. Quanten, Dalton'u öldürmek ister. Tabancasıyla onu öldüreceği sırada, bayılır. Silah patlayınca, Caddy yanlarına koşar ve Dalton'u kovar. Bütün bu hadiseleri öğrenen Bayan Compson, kızını bir başkasıylaf Herbert'le) evlendirmeye karar verir. Quanten, düğünden önce Herbert'le tanışır; fakat onu hiç sevmez; âdeta kardeşini kıskanır. Quanten, Herbert'in kötü şöhretini bilmektedir. Kardeşini evlenmemesi için uyarır. Kendisiyle gelmesini ister. Caddy ona kızar.

Jason, 6 Nisan 1928

Jason, ailenin reisidir. Fakat o, sadece parayı düşünen, sorumsuz bir kişidir. Caddy'den sürekli para gelmektedir. Ama Caddy terk edilince para gelmemeye başlar. Bunun üzerine, Caddy'nin yıllar önce kızı Quanten için ayırdığı çeki çalar. Jason, bununla da kalmaz. Annesinin onun için sakladığı bir dükkân hissesini de satar ve otomobil alır. Değişik işlere girer; fakat hep başarısız olur. Quanten'in hoyratlığı onu rahatsız etmektedir. Quanten'i sevgilisiyle yakalamak için uğraşır durur. Quanten'le uğraşmakla yetinmeyen Jason, Luster'i sinirlendirmek için biletleri yakar.

Paskalya , 8 Nisan 1928

Dilsey, aileyi ayakta tutan tek kişidir. Kiliseden dönerken ev içindeki kaosu görür ve ailenin sonunun geldiğini düşünür. Onun düşüncesini doğrulayacak bir olay ortaya çıkar. Quanten, annesinden kalan yüklüce bir parayla kaçmıştır. Jason, onu yakalamak için Quanten'in karnavaldaki sevgilisini bulmaya karar verir. Karnavaldaki adamla kavga eder, yaralanır ve aramaktan vazgeçer.

Romanın sonunda Luster ile Benjy faytonla gezerlerken Luster atları hızlandırır. Benjy çok korkar. Jason'la karşılaşırlar. Jason, Luster'i tokatlar ve Benjy huzurlu bir şekilde elinde, sapı kırılmış nergis çiçeğine bakar.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...