27 Nisan 2019 Cumartesi

Üstüme Kar Yağıyor (Pakize Özcan) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Mücella'nın annesinin adı nedir?

A) Sare Teyze
B) Zeynep Teyze
C) Hatice Teyze
D) Fatma Teyze

2. Mücella'nın evlendiği oğlanın sevdiği Alman kızın adı nedir?

A) Maria
B) Helga
C) Jesika
D) Helena

3. Mücella ile evlenen oğlanın kasabalarının adı nedir?

A) Alaçam
B) Bozkaya
C) Bağlar
D) Demirhan

4. Güldane Hanım'ın annesinin adı nedir?

A) Zübeyde Kadın
B) Zeynep Kadın
C) Zennure Kadın
D) Zülbiye Kadın

5. Asuman'ın köyünde her şey ayıplanır. Gülünce ayıplanır, ağlayınca ayıplanır, korkunca ayıplanır. Ağlayınca ne diye ayıplanıyor?

A) çözürdek
B) cayırdak
C) çekirdek
D) çıngırak

6. Asuman'ın teyzesinin köyüne giderken yanında kim vardı?

A) Sedat
B) Osman
C) Cengiz
D) Ahmet

7. Asuman'ın teyzesinin köydeki evine ne isim veriliyor?

A) köşk
B) saray
C) konak
D) villa

8. Asuman'ın teyzesinin üvey torunlarının (yani eniştesinin ilk hanımının çocukları) adları nedir?

A) Mustafa ve Zehra
B) Ali ve Fatma
C) Kerem ve Halime
D) Nurcan ve Cengiz

9. Asuman'ın teyzesi kaç yaşındayken evlendirilmiştir?


A) 14
B) 15
C) 16
D) 17

10. Asuman'ın teyzesinin çocuklarının adları nedir?

A) Ali, Kemal ve Fadime B) Ayşe, Ahmet ve Osman C) Yusuf, Salih ve Esra D) Hasan, Yasin ve Hatice

11. Asuman'ın teyzesinin evinde ocak başında koca koca iki tane balkabağı vardı. Bu kabaklar Asuman'a hangi filmi hatırlattı?


A) Kırmızı Başlıklı Kız
B) Sindirella
C) Külkedisi
D) Pamuk Prenses

12. Asuman'ın eniştesinin kız kardeşinin adı nedir?

A) Aynur Hala
B) Firdevs Hala
C) Berrak Hala
D) Naciye Hala

13. Nurcan'ın ilkokul yıllarında sınıfta sevdiği oğlanın adı nedir?

A) Yavuz
B) Mehmet
C) Murat
D) Cemil

14. Nurcan, okul yıllarını düşünüyor ve o günlerini sanki Kemalettin TUĞCU gelecekmiş de roman gibi yazacakmış gibi hayal eder. Hatta romanın adını bile koymuştu. Bu isim neydi?

A) Gariban Çocuğun Gariban Sevgilisi
B) Zenginler Sınıfında Bir Gariban Çocuk
C) Birbirini Seven İki Köylü Çocuk
D) İki Gariban Sevgili Çocuk

15. Asuman'ın askerdeki Ahmet Ağabey'inin hanımının adı nedir?

A) Hatice
B) Zeynep
C) Hacer
D) Hilal

16. Nurcan, üstü oyma tahtalarla süslü gömme raftan üst üste duran arasından kırmızı ip sarkanını aldı. Bu kitabın adı nedir?

A) Günlerin Köpüğü
B) Kızıl Ot
C) İmparatorluk Kuranlar
D) Yürek Söken

17. Asuman, teyzesinin evindeyken bir sabah göle gitmeye karar verdiler. Ayşe, hangi gölün ismini söyledi?

A) Akveren Gölü
B) Beypazarı Gölü
C) Gökpınar Gölü
D) Şekerpınar Gölü

18. Nurcan, hangi göle gitmeyi tercih etti?

A) Gülveren Gölü
B) Bostancı Gölü
C) Yeşilhisar Gölü
D) Akpınar Gölü

19. Asuman'ın teyzesinin köyünde eşek sıpasına ne deniyormuş?

A) kelek
B) tozak
C) kodak
D) duvak

20. Asuman'ın Türkçe öğretmeninin adı nedir?

A) Sevda Hanım
B) Semra Hanım
C) Sema Hanım
D) Selda Hanım

Cevap Anahtarı :

1-A      2-B     3-C     4-D     5-A   
6-B      7-C     8-D     9-A     10-B
11-C   12-D   13-A   14-B   15-C   
16-D   17-A   18-B   19-C   20-D

Uç Minik Serçem (Necati Cumalı) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Uç Minik Serçem adlı kitapta sütçü ile karısının ilk kızının ismi nedir?


A) İlkçiçek
B) Bahar
C) Narçiçek 
D) Sonçiçek

2. Sonçiçek’in köpeğinin adı nedir?

A) Kınalı
B) Sürmeli
C) Alımlı
D) Benekli

3. Uç Minik Serçem adlı kitabın yazarı kimdir?


A) Ömer Seyfettin
B) Kemalettin Tuğcu
C) Necati Cumalı
D) Necati Tosuner

4. Uç Minik Serçem adlı kitabın konusu nedir?


A) Yalnızlık
B) Aile ilişkileri
C) Cesaret
D) Doğa ve hayvan sevgisi

5. Sonçiçek’i sürekli ziyarete gelen dostu kimdir?

A) Köpeği
B) Arkadaşı
C) Serçesi
D) Leylekler

6. Sonçiçek’in babası otlağı neden satmıştır?

A) Çalışmadığı için
B) Çok baskı gördüğü için
C) Başka bir işle meşgul olduğu için
D) Borçlarını ödemek için

7. Sütçü ile karısı kaç yıllık evlilerdir?

A) 30
B) 25
C) 28
D) 22

8. Sütçü ile karısı nerede yaşamaktadır?


A) Marmara’nın batı kıyısında
B) Marmara’nın doğu kıyısında
C) Marmara’nın kuzey kıyısında
D) Marmara’nın güney kıyısında

9. Sonçiçek’in diğer kız kardeşlerinin isimleri nelerdir?


A) Songül – İlkgül
B) İlkçiçek – Narçiçek
C) Aygül – Songül
D) Narçiçek – Gülçiçek

10. Sonçiçek, Minik Serçe ve eşini en son ne zaman gördü?


A) Mart’ta serçeler göç ederken
B) Kısa göç yolculuğuna çıkarken
C) Minik Serçe’nin yuvasını görmeye gittiğinde
D) Eski evlerini ziyarete gittiğinde

11. Minik Serçe ile Genç Erkek Serçe gidince Sonçiçek ne yaptı?

A) Kavak ağacının dibine gitti, oturdu.
B) Kınalı ile Sürmeli’yi aramaya başladı.
C) Kuyunun başında ağlamaya başladı.
D) Salıncağına döndü, oturdu.

12. Minik Serçe, Genç Erkek Serçe ile nerede tanıştı?

A) Nar ağaçlarının gölgesinde
B) Ceviz ağaçlarının üzerinde
C) Damın saçağında
D) Dut ağacının altında

13. Sonçiçek’in babası otlaklarına gelen yabancılarla hangi konuda anlaştı?


A) İneklerin satışı konusunda
B) Yeni otlaklar açma konusunda
C) Otlakların satışı konusunda
D) İstanbul’da dükkân açma konusunda

14. Sonçiçek, Minik Serçe’yi ilk kez gezmeye çıkardığında önce kiminle karşılaştılar?

A) Pembe
B) Sürmeli
C) Ana Leylek
D) Sütçü

15. Aşağıdakilerden hangisi Sonçiçek’in Minik Serçe’yi birlikte beslediği arkadaşlarından biri değildir?

A) Osman
B) Zehra
C) Yeşim
D) Zeynep

16. Çocuklar Minik Serçe’yi çeşitli yiyeceklerle besliyorlardı. Minik Serçe’nin bu yiyeceklerden en çok sevdiği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Vişne
B) Solucan
C) Üzüm
D) Bulgur

17. Minik Serçe yuvadan düştüğünde onu ilk gören kim oldu?

A) Sürmeli
B) Leylek
C) Kınalı
D) Sonçiçek

18. Leyleklerin gelmesine serçeler neden seviniyorlar?

A) Leyleklerin kendilerine yiyecek getireceğini düşündükleri için
B) Leyleklerin onlara da yeni bir ev yapacaklarını düşündükleri için
C) Birlikte özgürce uçabilecekleri için
D) Baykuşların, atmacaların, şahinlerin artık kendilerine saldıramayacakları için

19. Sütçü Leylekleri ilk gördüğünde Sonçiçek neredeydi?


A) Mutfakta
B) Otlağın Girişinde
C) Okulda
D) Kuyunun başında

20. Leylek kafilesi yolculuklarının ikinci haftası sonunda ülkemizin hangi yöresinde görülmeye başladı?

A) Göller Yöresi
B) Çukurova
C) Marmara Kıyıları
D) Harran

21. Leylek kafilesinin üzerinden geçtiği Hartum hangi ülkenin başkentidir?

A) Sudan
B) Etiyopya
C) Kenya
D) Mısır

22. Komşu damın bacasına yuva kuran leylekler kışın hangi ülkeye göç ediyordu?

A) Tanzanya
B) Mısır
C) Uganda
D) Mozambik

23. Aşağıdakilerden hangisi Sonçiçeklerin ineklerinin adlarından biridir?

A) Güneyli
B) Bolu Güzeli
C) Böğürtlen
D) Karakız

24. Serçeler arasında üç keskin ötüş ne anlama geliyordu?

A) Dikkat, kedi!
B) Tehlike geçti.
C) Dikkat, yırtıcı kuş!
D) Yemek zamanı!

25. Aşağıdakilerden hangisi Sonçiçeklerin bahçelerinde yetişen meyvelerden biri değildir?

A) Vişne
B) Nar
C) İncir
D) Üzüm

26. Aşağıdakilerden hangisi serçelerin sütçünün ahırının saçağı altında yerleşmelerinin nedenlerinden biri değildir?

A) Gidecek başka yerlerinin olmaması
B) Sütçü ile karısının konukseverlikleri
C) Sonçiçek’in çok tatlı, çok sevecen bir kız olması
D) Sürmeli ve Kanalı’nın koruması

27. Bayan Serçe’ye göre türkü söylemek ne ile özdeşti?

A) Umutla
B) Özgürlükle
C) Anılarla
D) Uçmakla

28. Ablaları evlendiğinde Sonçiçek kaç yaşlarındaydı?

A) Üç yaşlarında
B) Dört yaşlarında
C) Beş yaşlarında
D) Altı yaşlarında

29. Hikâyenin kahramanı Sonçiçek ve ailesi nerede yaşardı?

A) Ege kıyılarında
B) İstanbul’un güneyinde
C) Marmara’nın doğu kıyısında
D) Uzak diyarlarda

Cevap Anahtarı : 


1 – A       2 – B       3 – C      4 – D      5 – C
6 – B      7 – A      8 – B      9 – B      10 – B
11 – D   12 – A    13 – C    14 – C     15 – B
16 – A    17 – C    18 – D    19 – C    20 – B
21 – A    22 – A    23 – B    24 – C    25 – D
26 – A    27 – D    28 – B   29 – C

Beyaz Yele (Rene Guillot) Kitabının Özeti, konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Beyaz Yele

Kitabın Yazarı : Rene Guillot

Kitabın Özeti :

At Hırsızları

Folko, balıkçı dedesi ve küçük kardeşiyle yaşayan 12 yaşında bir çocuktu. Bataklıkta gezip doğayı keşfetmeyi ve bazen uzaktan dört nala koşarken gördüğü yaban atlarını çok severdi. Dedesi büyüyünce onun balıkçı olacağını düşünürdü. Ama Folko seyis olmak istiyordu. Bir gün Folko bataklıkta kayıkla gezerken hiç beklemediği bir şey oldu. Bembeyaz bir tay ve kısrakla karşılaştı. Tayı çok sevdi ve farkında olmadan da olsa ona Beyaz Yele adını verdi. Tüm bunlar olurken Folko'yu uzaktan seyreden iki adam vardı. Bunlar at hırsızlarıydı.

Kısrağı Kaçırmak

At hırsızları, Folko uzaklaşınca kısrağı yakalamak için harekete geçtiler. Henüz fazla uzaklaşmamış olan Folko, kısrağın sesini duyunca geri döndü ve çaresizce olanları izledi. At hırsızları biraz zorlansalar da sonunda kısrağı yakalayıp yola koyuldular. Onlar gidince Folko, Beyaz Yele'yi aramaya başladı. Sonunda Beyaz Yele'yi yaralı ve öfkeli bir halde buldu. Bir süre sakinleşmesini bekledikten sonra Beyaz Yele'yi çağırarak yürümeye başladı. Beyaz Yele, Folko'nun peşinden yürüdü ama at hırsızlarıyla karşılaştıkları yere gelince aniden durdu. Daha da sonra at hırsızlarının gittiği yöne doğru dört nala koştu.

Koca Seyis Antonyo

At hırsızlarının kısrağı kaçırdıkları günden bir hafta sonraydı. Antonyo, Beyaz Yele'yi aramak için yola çıktı. Folko'nun dedesi olan dostu Ösebyo'ya uğrayıp Folko'yu yanına aldı. Birlikte tekrar yola koyuldular. Öğlen olunca karınlarını doyurup dinlenmek için uykuya daldılar. Onlar uyurken Antonyo'nun atı Franki, Beyaz Yele'yi görüp kişneyince Antonyo ve Folko uyandılar. Beyaz Yele'yi ilk Folko fark etti. Küçük çocuk dostunu yeniden gördüğü için çok sevindi.

Beyaz Prens

Aradan uzun zaman geçti. Folko dedesini mutlu etmek için balıkçıların yanında çalışmaya başladı. Folko'nun günleri gündüz çalışıp, gece yorgun bir şekilde Beyaz Yele'nin hayaliyle uyumaya çalışarak geçti.

Av Zamanı

Balık mevsimi bitince Folko evine döndü ve günlerini eskisi gibi geçirmeye devam etti. Bir gün Folko yine bataklıkta gezerken Antonyo onlara uğradı. Pek keyfi yoktu, o yüzden fazla oyalanmadan işine döndü. Beyaz Yele'yi yakalamak için her şey hazırdı. Uzun bir uğraştan sonra seyisler Beyaz Yele'yi yakaladılar. Ama Beyaz Yele hiç pes etmedi. Sonunda kötü bir olay yaşanmaması için Antonyo Beyaz Yele'yi serbest bıraktı.

Rüyalar Gerçek Olunca

Bir gün Folko yine bataklığa balık avlamaya gitti. İşini hızlıca bitirip günün kendisine kalacağını hayal etti. Ama bundan daha güzel bir şey oldu. Folko, Beyaz Yele'yle karşılaştı. Ama haranın sahibiyle seyisler Beyaz Yele'nin peşindeydiler ve Beyaz Yele'yi buldular. Onları fark eden Beyaz Yele kaçmadı, aksine üstlerine gidip haranın sahibine saldırarak intikamını aldı. Sonra da koşarak uzaklaştı. Ama seyisler onun peşinden gitmediler. Haranın sahibi çok sinirlendi ve Beyaz Yele'yi yakalayan kişiye onu vereceğini söyledi. Bunu duyan Folko haranın sahibine Beyaz Yele'yi yakalarsa onu kendisine verip vermeyeceğini sordu. Haranın sahibi de dalga geçerek bütün seyislerin önünde Folko'ya söz verdi. Artık Folko'dan mutlusu yoktu. Haranın sahibi ve seyisler gidince Folko, Beyaz Yele'yi bulup yakaladı. Beyaz Yele bir süre Folko'yu yerlerde sürükledi. Ama sonra sakinleşip onun peşinden eve gitti. Folko Beyaz Yele'ye saman verirken Beyaz Yele diğer atların sesini duyup onların yanına koştu.

Bahar Yarışları

Beyaz Yele sürünün başı olmak için bütün atlarla dövüştü. Yaralansa da pes etmedi. Sonunda amacına ulaştı. Beyaz Yele artık sürünün başı oldu. Ertesi gün Folko'nun kulübesine gitti. Folko hem şaşkın hem de çok sevinçliydi. Atına defalarca sarıldı. Sonra atının yaralı olduğunu fark etti. Yarasını temizledi, karnını doyurması için saman verdi. Folko hep Beyaz Yele'ye binip gezmek istedi. Ama bir hafta boyunca buna cesaret edemedi. Sonunda dayanamadı ve Beyaz Yele'nin sırtına bindi. Ama Beyaz Yele şahlanıp Folko'yu yere attı. Sonra da dört nala koşup oradan uzaklaştı. Folko çok üzüldü ve kendini suçlu hissetti.

Beyaz Yele Kayıplara Karışıyor

Aradan iki hafta geçti. Beyaz Yele ortalıkta yoktu. Folko uzun zamandır Antonyo'yu da göremediği için iyice meraklandı. Sonunda dayanamayıp Antonyo'nun yanına gitti. Folko ve Antonyo, Beyaz Yele hakkında konuştular. Folko çok üzgündü. Antonyo Folko'yu biraz olsun sevindirebilmek için haftasonu onu şehre götüreceğine söz verdi.

Şehirde Bayram

Nihayet pazar günü Antonyo ve Folko yola çıktılar. Haralarda mola vererek, yavaş yavaş şehre, Cuzeppe'nin evine ulaştılar. Antonyo ve Cuzeppe Folko'yu bayram yerinde gezdirdiler. Sonra bir de sirke götürdüler. Folko sirkte Beyaz Yele'ye benzeyen bir at gördü. Bunu heyecanla Antonyo'ya söyledi. Daha sonra gösteri bitince gidip ata baktılar ve onun Beyaz Yele olmadığını anladılar. Ama orada haranın sahibiyle sirk müdürünün konuştuğunu da gördüler. Birkaç gün Cuzeppe'nin evinde kalan Antonyo ve Folko eve dönüş zamanı gelince yine yola koyuldular.

Atların Efendisi

Antonyo ve Folko döndükten birkaç gün sonra Antonyo, hara sahibiyle sirk müdürünün Beyaz Yele için anlaştığını öğrendi. Bu yüzden seyisler yeniden Beyaz Yele'yi yakalamaya çalışacaklardı. Antonyo bir faydasının olmayacağını bile bile Folko'ya haber vermeye gitti. Ama Folko evde yoktu, yine bataklıktaydı.

Güzel Bir Rüya Gibi

Beyaz Yele sonunda döndü, sürüsünü aradı ama bulamadı. Haranın sahibi ve seyisler de Beyaz Yele'yi aradılar ve sonunda buldular. Beyaz Yele onlardan saklanmak için sazlıkların arasına girdi. Bunu fark eden haranın sahibi Beyaz Yele'yi yakalamak için seyislere sazlıkları yakmalarını söyledi. Rüzgar alevleri kontrol edilemez bir hale getirince sesleri duyan Folko atının alevler için kaldığını gördü. Onu kurtarmak için her şeyi göze aldı. Nihayet Beyaz Yele'nin yanına varınca sırtına binip onu sürdü. Böylece seyislerden kaçmaya başladılar. Sonunda nehir kenarına geldiler. Tehlikeyi fark eden haranın sahibi ve seyisler Folko'yu geri çağırdılar. Ama artık her şey için çok geçti.

Kitabın Karakterleri ve Kişileri :

BEYAZ YELE: Annesi Rita gibi soyludur. “İnce uzun kulaklı, İnce boyunlu, kara gözlü” bir taydır. Yelesinden kuyruğuna kadar uzanan lekesiz, kar beyazı, kısacık tüyleri vardır.
RİTA: Beyaz Yele’nin annesi Çingeneler yakalar.

FOLKO: On iki yaşında, küçük kardeşi ve dedesiyle yaşar. Balıkçılıkla geçinir. Cesur ve sabırlıdır. Kasları gelişkin ve saçları alnına döküktür.

ANTONYO: Atları sevan, yaşlı at bakıcısı.

ÖSEBYO: Folko’nun hayattaki tek akrabası, dedesi.

ÇİNGENELER: At hırsızı kötü insanlardır.

PATRON: Atları yakalatıp yarıştıran hara sahibi, kötü birisi.

Kitabın Özeti 2 :

Folko, on iki yaşında becerikli bir çocuktur. Ösebyö Dede’nin sandalını alır, bataklığı dolaşırdı. O gün, hava kararırken yanında. İnce boynunu uzatmış, alımlı bir tay gördü. Tay Çocuğun yanına yaklaştı, saçlarını kokladı. Folko da parmaklarını o ipek yelenin arasına soktu. Ancak dönmesi gerekiyordu. “ Yine gelece­ğim” diyerek evine gitti.
Bu esnada, at hırsızı iki kişi onları seyrediyor, hırsızlar taya ve anasına doğru yaklaşıyorlardı.

Bu esnada Folko, çamurlara saplanmış kurtulmaya uğraşıyordu. Hırsızların anne at ile tayı yakalamaya çalışırlarken gördü. Anne kısrak kurtulmak için her şeyi yapıyordu. Nitekim kurtuldu ama küçük tayı kurtarmak için geri döndü. , Yavrusunun sesi ile bir an durakladı. Hırsızlar daha hemen kement atıp anne tayı da kementle yakaladılar. . Artık kurtuluşu yoktu. Bir müddet sonra da direnmeyi bıraktı. Bunun üzerine adamlar kemendi söküp, kısrağı yanlarında götürdüler. Ama bu defa da beyaz yele kaçmıştı.

Folko, bütün bunları seyretmişti Hızla, Beyaz Yele’nin olduğu yere koşmuştu. Hayvan yerde inleyerek yatıyordu. Hemen yardım etmek istedi. Ancak tay çok huzursuzdu ve Folko’nun elini ısırmaya çalıştı. Folko, aldırış etmeden tayı bağlayan ipleri sökmeye başladı. Uzun uğraşlardan sonra sökme işi bitmişti. Tay doğruldu ve uzun uzun bakıştılar.

Folko, evine döndü. Anlat­tıklarına kimse inanmayacağı için, anlatmadı. Ama Antonyo kendi kısraklarının da çalındığını söyleyince, onları gördüğünü anlattı. Hep beraber Beyaz Yele’nin olduğu yere gitmeye karar verdiler.

Geçtikleri yerlerde, bir yığın at vardı. Ancak, Beyaz Yele ara­larında yoktu. Folko, ümitliydi. Böylece saatler geçti. Uzaktan Beyaz Yele’nin geldiğini gördüler. Yanlarına geldiğinde, hiç te beyazlığı kalmamıştı. Derisi boydan boya çamurdu. Yorgun, yara­lı bir halde Beyaz Yele, kısa zamanda kendisini belli etmişti. Yüzlerce at arasından dahi, hareketleriyle seçiliyordu. Ancak, onun bu delişmen hali, diğer at sahiplerini tedirgin edi­yordu. Bu yüzden de onu yakalamak istiyorlardı. Bu amaçla, bir gün Beyaz Yele’yi kıstırıp, bin bir eziyetle hara­nın içine kadar soktular. Ancak, yine de kaçmayı başardı.
Artık, Folko’nun aklı fikri Beyaz Yele’de idi. Bir gün kesin kararını verdi. Yola çıktığında, birazcık yol almıştı ki, önce kıpırdayan çalıların arasından fırlayan kuşu, arkasından da Beyaz Yele’yi gör­dü. Durmuş kendisine bakıyordu. Aynı anda, haranın patronu bütün adamlarını toplamış ve Beyaz Yele’yi yakalamak için peşine düşmüşlerdi. Beyaz Yele, yanına kadar yaklaştıkları halde, hare­ketsiz duruyordu. Ansızın patronun atına doğru saldırdı ve pat­ron yere düştü. Beyaz Yele’yi elde edemeyeceğini anlamış­tı. “Bırakın gitsin, kim isterse o alsın ” dedi.

Folko, “Yani ben alabilir miyim?” diye sorunca, “alabilirsin” dedi. Dünyalar Folko’nun olmuştu. O sevinçle, Beyaz Yele’yi bulmak için koşarcasına yürüdü ve onu buldu. Kemendini atıp, boy­nuna geçirdi. Beyaz Yele hızla koşmaya başladı. Folko, sağa sola çarpıyor, eli, kolu, dizi, kafası yaralanıyor, aldırış etmiyordu. Bir müddet sonra Beyaz Yele durdu. Karşılıklı bakıştılar. Artık ke­mende bile gerek kalmamıştı. Usulca çekince geliverdi. Birlikte Folko’nun evine geldiler. Atı, çimin arkasına koydu ve yem ver­meye başlamıştı. Beyaz Yele kendisinindi artık. Tam da bu esnada, uzaklardan at kişnemeleri duyuldu. Beyaz Yele, önce kulaklarını dikti, sonra da hızlı bîr şekilde koşmaya başladı. Yine kaçmıştı.

Folko, çok üzülmüştü. Yavuklusunu kaybetmiş âşıklar gibiy­di. Yine de ümidini kesmemişti. Haksız da değildi. Bir akşam, bir ses duyup kapıya çkınca ve Beyaz Yele’nin gelmiş olduğunu gördüler. Bir hayli yarası vardı. Hemen yarasını sarmaya koyuldular. Görünen oydu ki, yaralı olduğu için, dost bildiği Folko’ya sığınmıştı. Folko ve kardeşleri çok sevinçliydiler.

Artık at her akşam, Folko’nun yolunu gözlüyordu. Dostlukla­rı herkesin dilinde idi. Folko, yarası henüz iyileşmediği için ona binemiyordu. Ama, binmek ve gezmek için can atıyordu. Bir gün binmeye karar verdi. Ancak, atın üstüne atladığı an, at değişti ve silkinerek Folko’yu üstünden attı. Sonra da hızla koşarak gözden kayboldu. Vakit geldiğinde, yola koyulup, Antonyo’nun seyislik yapan arkadaşının evine geldiler. Orada Beyaz Yele’nin annesi olan kıs­rak vardı. Bu Fojko için tatlı bir sürpriz olmuştu. Sonra kasabaya gittiler. Her yer çok kalabalıktı, Folko ‘yu sir­ke götürdüler. Orada kovboylar ve atlar gösteri yapacaklardı. Folko birden heyecanlandı. Çünkü, Beyaz Yele’yi görmüştü. Gösteri bitince, at perdenin arkasından kayboldu.

Folko, “Beyaz Yele” diyerek hemen koştu. Ancak, yanıldığını söylediler. Bu at, çok benzemesine rağmen, Beyaz Yele değildi. İki gün sonra döndüler. Folko, ümidini kesmemiş, Beyaz Yele’sİnİ arıyordu. Bu arada haranın patronu ise, sirk sahipleri iler azgın bir atın pazarlığım yapıyordu. Belliydi ki, patron Folko’ya verdiği sözü tutmayacaktı. Antonyo bu duruma itiraz edecek oldu ama patron patrondu. Yine de, ne yapıp yapıp bu durumu Folko’ya bildirecekti. Sabaha karşı, güç bela ata bindi ve Folko’nun kulübesine geldi. Folko İse çoktan kayığa binmiş ve Beyaz Yele’yi aramaya çıkmıştı. Antonyo’da arkasından bataklığa daldı.

O sabah, Beyaz Yele başına geçeceği sürüsünü arıyordu. Adamlar da onu. Ve gördüler. Beyaz Yele’nin etrafındaki sazlıkları, otları tutuşturarak çıkmasını beklemeye başladılar. Folko’da bunu görmüştü. Beyaz Yele’yi kurtarmak İçin ileri atıldı. Her tarafının yanmasına aldırış etmeden, alevler ortasında mahsur kalmış olan Beyaz Yele’nin yanına ulaştı ve sırtına atladı. Beyaz Yele, kurtarıcı­sına boyun eğmişti. Çocuk atı alevlerin üzerine sürdü. Kulağına bir şeyler fısıldadı. At ok gibi fırladı. Alevler yakmasına rağmen, dışarıya çıkmışlardı.

Bütün bunları patron ve adamları da görmüştü. Önlerini kesmelerini emretti. Ama, aralarından hızla geçtiler. Kaçarak, ırmağın kenarına kadar geldiler. Bir müddet sonra Beyaz Yele, kendisini ırmağa attı.

Bu arada, patron pişman olmuş bağırıyordu: “Dön, dön atı sana verdim”
Her şey boştu. At ve Folko birbirine yapışık vaziyette, akıntı­ya kapılmış gidiyor, gidiyorlardı. Irmağın akıntılı suları kulağına bir ninni fısıldıyordu sanki.

Her yer kazan, Folko ise kepçe Beyaz Yele’yi arıyordu. Yok, yok, yok. Folko’nun bu haline, haranın seyislerinden Antonyo’da üzülüyordu. Onu teselli etmek için, bayram zamanı kasabaya götüreceğini söyledi.

Beyaz Yele (Rene Guillot) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1.  Antonyo Folko’yu neden kasabaya götürmek istemişti?

A) Kendisine yardım etmesi için
B) Kasabadaki yarışmaları, arenaları ve boğaları göstermek için
C) Lunaparkta oynatmak için
D) Halasıyla görüştürmek için

2.  Antonyo’nun mesleği ve yaşadığı yerle ilgili bilgilerden hangisi doğrudur?
A) Balıkçılık-Kasabada bir evde yaşamaktadır.
B) Seyislik-Taşlık bir bayırın yamacındaki bir kulübede
yaşamaktadır.
C) Seyislik- Ahırda atlarla beraber yaşamaktadır.
D) Çiftçilik-Tarlasındaki kulübede yaşamaktadır.

3. Aşağıdaki şıkların hangisinde Folko’nun dedesinin adı ve mesleği doğru verilmiştir?
A) Antonyo-Seyislik
B) Ösebyo-Çiftçilik
C) Cuzeppe-Balıkçılık
D) Ösebyo-Balıkçılık

4. Beyaz Yele'yi alevler arasından kim kurtarmıştır?
A) Beyaz Yele' nin annesi
B) Antonyo
C) Ösebyo Dede
D) Folko


5. Anne kısrak hırsızların elinden kurtulunca neden kaçmayarak geri dönmüştür?
A) Yavrusu geride kaldığı için
B) Kaçamayacak kadar yorgun olduğu için
C) Yaralı olduğu için
D) Ormanda kaybolduğu için

6. Beyaz Yele’nin Folko’nun evinden kaçtıktan kısa bir süre sonra, tekrar gelip Folko’ya sığınmasının sebebi neydi?
A) At hırsızlarından kaçtığı için.
B) At, annesini bulduğu için gelmişti.
C) Yarası olduğu için geldi. Folko’nun kendisini iyileştireceğine inanıyordu.
D) Folko’nun ailesi atı bulup zorla Folko’ya teslim etmişti.

7. “Beyaz Yele” adlı esere göre Beyaz Yele’nin hangi huyu at sahiplerini korkutuyor?
A. Sakinliği
B. Hareketliliği
C. Güzelliği
D. Genç oluşu

8. Sazlıkların içinde Beyaz yele’yi yakalamak isteyen adamlar ne yaptılar?
A. Sazlığa tuzak kurdular
B. Sazlığın etrafını sardılar
C. Sazlığı ateşe verdiler
D. Beyaz Yele’nin kendi kendine çıkması için beklediler

9. Beyaz Yele neden sürekli olarak Folko’nun evin kaçmıştır?
A. Özgürlüğü sevdiği için
B. Folko ona ilgi göstermediği için
C. Folko onu dövdüğü için
D. Hiçbir sebebi yok

10. Beyaz Yele neden insanlardan kaçmaya başladı?
A. İnsanlardan nefret ettiği için
B. Babasını öldürdükleri için
C. Annesini kaçırdıkları için
D. Kendini dövdükleri için

11. Beyaz Yele kitabının yazarı kimdir?

A. Micheal ENDE
B. Jack London
C. Daniel Daefo
D. Rene Guillot

Cevap Anahtarı : 

1-B   2-C   3-D   4-D   5-A   6-C   7-B   8-C   9-A   10-C   11-D

Beyaz Yele (Rene Guillot) Kitabının Özeti, konusu, Tahlili ve Kişileri için tıklayınız...

Değirmenimden Mektuplar (Alphonse Daudet) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri

Kitabın Adı : Değirmenimden Mektuplar

Kitabın Yazarı : Alphonse Daudet

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap Daudet’nin değirmenindeki ilk günlerindeki gözlemleriyle başlar. Sürülerin eve dönüşü gibi kır yaşamına dair anlatımlara, değirmene gelirken karşılaştığı yol arkadaşları ile bu kişilerden dinlediği hikâyelere kısaca yer vererek giriş yaptığı kitabının sonraki bölümleri, kendisine anlatılan veya bizzat gözlemleri ve anılarından meydana gelen kısa hikâyelerle devam eder. Kitap toplam 22 hikâyeden oluşmaktadır.

BİRİNCİ HİKÂYE: CORNILLE USTA’NIN SIRRI
İKİNCİ HİKÂYE: MÖSYÖ SEGUIN’İN KEÇİSİ
ÜÇÜNCÜ HİKÂYE: YILDIZLAR
DÖRDÜNCÜ HİKÂYE: ARLES’LI KIZ
BEŞİNCİ HİKÂYE: PAPA’NIN KATIRI
ALTINCI HİKÂYE: SANGUINAIRES DENİZ FENERİ
YEDİNCİ HİKÂYE: SÉMILLANTE’İN CAN ÇEKİŞMESİ
SEKİZİNCİ HİKÂYE: GÜMRÜK KOLCULARI
DOKUZUNCU HİKÂYE: CUCUGNAN PAPAZI
ONUNCU HİKÂYE: YAŞLILAR
ON BİRİNCİ HİKÂYE: DÜZYAZI BİÇİMİNDE BALATLAR
ON İKİNCİ HİKÂYE: BIXIOU’NUN EL ÇANTASI
ON ÜÇÜNCÜ HİKÂYE: ALTIN BEYİNLİ ADAM
ON DÖRDÜNCÜ HİKÂYE: ŞAİR MİSTRAL
ON BEŞİNCİ HİKÂYE: İLAHSIZ ÜÇ AYDIN NOEL ÖYKÜSÜ
ON ALTINCI HİKÂYE: PORTAKALLAR
ON YEDİNCİ HİKÂYE: ÇİFTE HANLAR
ON SEKİZİNCİ HİKÂYE: MILIANAH’DA GEZİ NOTLARI
ON DOKUZUNCU HİKÂYE: ÇEKİRGELER
YİRMİNCİ HİKÂYE: SAYGIDEĞER PÈRE GAUCHER’NİN İKSİRİ
YİRMİ BİRİNCİ HİKÂYE: CAMARGUE’DA
YİRMİ İKİNCİ HİKÂYE: KIŞLA ÖZLEMİ

Kitabın Özeti :

Geçenlerde bana gelen bir mektup çok dokundu bu mektubu sizinle de paylaşmak isterim. Kimden mi geldi? Fifreci var ya işte ondan, ya canım şu bizim yaşlı fifreci.

Bu köyün etrafını saran baya bir değirmen var. Bu köyde değirmencilik çok işlek, insanlar her sabah içi buğday dolu çuvalları eşeklerine, katırlarına yükleyip değirmenlerin yollarını tutarlar. Aralarında Cornell Usta diye bir adam var işini çok sever işi onun için bir sanattır çırakların deh, çüş deyişi bile onun için bir mutluluktur.

Her şey güzel giderken bu köye bir fabrika açılır. Tüm değirmencilerin içlerini kurutur çünkü fabrika un fabrikasıdır. Cornell Usta bunu duyunca deliye döner. Köyün içinde bir oraya bir buraya koşar, ama nafile yapacak hiç bir şey yoktur. 

Vatandaşa, fabrika malından almayın oradaki unlar buharla yapılıyor, buhar şeytan işidir. Benim malım ise poyrazla ve rüzgârla yapılır. Poyraz ve rüzgâr ise ALLAH’HIN nefesidir der. 

Değirmenin kurtarmak için çok da güzel sözlerdi bunlar ama kulak asan kim? Artık değirmenlerin pervaneleri dönmez oldu. Belediye bu haberi duyunca harabeleri yıktırdı yerine zeytin ve asma ağaçları diktirdi. Cornell Usta bu sinirle değirmenine geri döndü kudurmuş bir şekilde orada yaşadı hiç kimseyle konuşmuyor, görüşmüyor ve 10 yaşındaki yetim torununu bile yanına almıyordu. 

Torunu da zeytin ağaçlarının diplerini eşeliyor köyde ve tarlalardan mal alıyordu. Cornell Usta’nın değirmeninin pervanesi hala dönüyordu ama boşa dönüyordu. 

Cornell Usta sırtına çuvalları yüklemiş köyün içinden bir yerlere gidiyordu bir adam sordu: ‘‘Bu çuvalla nereye gidiyorsun Cornell Usta.’’dedi 

Cornell Usta: ‘‘Şiş sakın kimseye söyleme dış ticaret yapıyorum’’ dedi. Cornell Usta gibi eskiden bu işi sanat olarak yapan bir adam onu ziyarete geldi. Cornell Usta içeride yoktu kapıda açıktı içeri girdi ve baktı üstte unun yapıldığı yer, altta eski küçük bir yatak yanı dada içi çimento dolu çuvallar. 

Cornell Usta eve gelince ortalığın karıştırıldığını gördü sırrının açığa çıktığını anlayınca çimento dolu çuvalların üstüne oturdu elleriyle yüzünü kapatarak ağlıyordu o sırada köy halkı elinde buğday çuvallarıyla Cornell Ustanın kapısına geldiler çuvalları değirmene taşıdılar fabrika kapandı değirmenler baştan yapıldı ve Cornell Ustada öldü.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Azan Baba:
Daudet’e mektup getiren yaşlı adam.

Babet: Cucugnan Papazı hikâyesindeki karakter. Buğday tanesi toplayarak geçimini sağlayan ama başkalarının harmanından da buğday çalan biridir.

Bartoli: Sanguinaires Deniz Feneri hikâyesinde, deniz fenerinde görevli memurlardan biri.

Bégon Teyze: Saygıdeğer PèreGaucher’nin İksiri hikâyesinde Gaucher’i yetiştiren kadın.

Beluguet: Papa’nın katırı hikâyesinde Tistet Védène’in arkadaşlarından biri.

Bixiou: Bixiou’nun El Çantası hikâyesinin ana karakteri. Paris’te yaşayan bir karikatürist ve yazar. Yazılarını kezzapla yazdığı için gözleri tamamen kör olur.

Blanquette: Mösyö Seguin’in keçisi hikâyesindeki keçinin adı.

Boniface: Papa’nın katırı hikâyesindeki papa.

Calendal: Şair Mistral hikâyesinde, Mistral’in şiirinin kahramanı balıkçı.

Catarinet: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter. Postacı.

Cecco: Gümrük kolcuları hikâyesinde hastalara doktor getirmek için gönderilen delikanlı.

Céline Bixiou: Karikatürist ve yazar Bixiou’nun sürekli hastalıklardan muzdarip kızı.

Charles Barbara: Yazarın Paris’te yoksulluk içinde ölen arkadaşı.

Coq-Galine: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter.

Dauphine:
Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter. Su satarak geçimini sağlayan ancak suyu çok pahalıya satarak insanları kandıran biridir.

Dom Balaguère: İlahsız Üç Aydın Noel Öyküsü karakterlerinden biri. İlk önce Barnabit manastırında başkeşişlik daha sonra Trinqualage Şatosu’nda aylıkla papazlık görevini yürütmektedir.

Esteve Ağa:
Arles’lı kız hikâyesinde Jan’ın babası.

Esterelle: Şair Mistral hikâyesinde, Mistral’in şiirinin kahramanı balıkçı Calendal’ın âşık olduğu kadın.

Francet Mamai:
Fifreci. Satış sözleşmesinin tanıklarındandır. Yazarın değirmene yerleşmesinden sonra da arkadaşı olmaya devam etmiştir ve yazarın kitabında yer verdiği bazı hikâyelerin de anlatıcısıdır.

Frédéric Mistral: Daudet’in değirmenine yakın bir köyde oturan şair. Şair Mistral öyküsünde DaudetProvence diline olan katkılarından övgüyle bahseder.

Garrigou: İlahsız Üç Aydın Noel Öyküsü karakterlerinden biri. Papaz DomBalaguère’in çömezidir.

Gaspard Mitifio:
AlphonseDaudet’in değirmeni aldığı kişi. Karısı olan VivetteCornille hikâyelerinden birinde yer eden değirmenci Cornille’in de torunudur. Cigalières’te çiftçilik işleri yapmaktadır.

Gaucher:
Saygıdeğer PèreGaucher’nin İksiri hikâyesinin ana karakteri.

Glairon: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter. Coq-Galine’in karısı.

Gouguet François:
Kışla özlemi hikâyesinde yazarın sabah uykusundan uyanmasına yol açan trampetçi.

Grapasi Usta: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter.

Guy Védène: Papa’nın katırı hikâyesinde TistetVédène’in kuyumcu babası.

Honorat Grapazi: Değirmen satışında aracı olan noter. Pampérigouste’ta ikamet etmektedir ve işyeri de buradadır.

Jan: Arles’lı Kız hikâyesinde intihar etmiş yirmili yaşlarında yakışıklı ve iyi huylu olarak tanımlanan genç.

Jacques Usta: Şair Mistral hikâyesinde Hazreti Süleyman tapınağının çatısını kuran kişi.

Julien: Cucugnan Papazı hikâyesinde Pascal Doigt-Poix tarafından zeytinleri çalınan kişi.

Kont Severan: Şair Mistral hikâyesinde, Mistral’in şiirinin kahramanı balıkçı Calendal’ın mücadele ettiği çete lideri.

Labri: Yıldızlar hikâyesindeki çobanın köpeği.

Lionetti: Sémillante’in Can Çekişmesi hikâyesinde yazarın da yolculuk yaptığı teknenin reisi.

Lorraine: Veliaht’ın Ölümü hikâyesinde yatağın başında nöbet tutan askerlerden biri.

Lou Roudeirou: Camargue’da hikâyesinde yazarın Mas-de Giraud çiftliğinde karşılaştığı kişi ve korucu. Gerçek adı değil lakabıdır ve bu lakap gezgin anlamına gelmektedir.

Pierrre Gringoire:
Yazarın Paris’te yaşayan şair dostu. İşsizlikten dolayı fakir bir yaşam sürdürmektedir.

Maître Ambroy: İlahsız Üç Aydın Noel Öyküsü hikâyesindeki noter.

Mamette:
Yaşlılar hikâyesinde yazarın ziyaret ettiği Maurice’in büyükannesi.

Maurice: Yazarın Paris’te yaşayan arkadaşı. Daudet’e yazdığı bir mektupla değirmenine yakın bir köydeki büyükanne ve büyükbabasını ziyaret etmesi ricasında bulunmuştur. Yaşlılar hikâyesi bu kişilerle ilgilidir.

Nardi: Sémillante’in Can Çekişmesi hikâyesinde yazarın içinde yer aldığı teknenin mürettebatından biri.

Norade: Yıldızlar hikâyesinde çobana yemek getiren yaşlı kadın.

Palombo: Sémillante’in Can Çekişmesi hikâyesinde, gemi kazasına şahitlik eden ve yazara da olayın ayrıntılarını anlatan çoban. Ayrıca Gümrük Kolcuları hikâyesinde tekne tayfalarından biri.

Pascal Doigt-Poix: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter. Başka birinin zeytinlerini çalarak kendine yağ çıkarmaktadır.

Quiquet: Papa’nın katırı hikâyesinde TistetVédène’in arkadaşlarından biri.

Rahip Martin: Cucugnan Papazı hikâyesinin ana karakteri.

Renaude:
Mösyö Seguin’in keçisi hikâyesindeki keçilerden biri. Seguin’in sahip olduğu en güçlü keçidir ve bir kurda karşı sabaha kadar dayanmayı başarmıştır.

Seguin: Mösyö Seguin’in Keçisi hikâyesi başkarakterlerinden. Keçi bakan ancak keçileri sürekli dağa kaçarak kurtlara yem olan biridir.

Seyyid Ömer: Milianah’da gezi dostları hikâyesinde yer eden ana karakterlerden biri. Eski bir beydir. Babası öldürülünce Milianah’a sığınmıştır. Buranın beyi olan Abdülkadir, araları bozulunca evini yağmalayarak eşlerini kaçırmış annesini öldürmüş bunun üzerine Seyyid Ömer intikam için Fransa’nın hizmetine girmiştir.

Stephanette:
Yıldızlar hikâyesinde çobanın âşık olduğu kişi. Çalıştığı yerin sahibinin kızıdır.

Tchéco: Sanguinaires Deniz Feneri hikâyesinde, deniz fenerindeki memurlardan biri. Bir akşam yemeği esnasında ölmüştür.

Thomas Arnoton: İlahsız Üç Aydın Noel Öyküsü hikâyesindeki naip.

Thrasybule: Saygıdeğer PéreGaucher’nin İksiri hikâyesinde, Gaucher’den sonra ineklere bakan kişi.

Tistet Védène: Papa’nın katırı hikâyesinin kahramanı. Babası kuyumcudur ancak kendisini evden kovduğu için sokaklarda yaşamak zorunda kalmış, bu arada Papa’nın katırına oyun oynamış ve cezasını da görmüştür.

Tortillard: Cucugnan Papazı hikâyesindeki bir karakter. Rahibi görünce saygı göstermeyen ve selam vermeyen biridir.

Vivette Cornille: AlphonseDaudet’in aldığı değirmenin asıl sahibi ve uzun süre işleten, hikâyelerinden de birinde yer alan Cornille’in torunudur. Anne babası öldüğünden 15 yaşından beri dedesi ile yaşamaktadır.

Zidore: Şair Mistral hikâyesinde, FrédéricMistral’in iskambil oynadığı arkadaşı.

Değirmenimden Mektuplar (Alphonse Daudet) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdaki değirmeni satan ve alan eşleştirmelerinden hangisi doğrudur?

a) Peder Gaucher- Mösyö Seguin
b) Corneill Usta- Mamette
c) Gaspard Mitifio- Alphonse Daudet
d) Tistet- Baş Papaz

2. “Değirmenimden Mektuplar” adlı eserde olaylar aşağıdaki ülkelerin hangisinde geçmektedir?

a) Paris
b) Fransa
c) İspanya
d) Portekiz

3. Aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?


a) Değirmenin adı Jemmapes’tir.
b) Değirmende tavşanlar yaşamaktadır.
c) Değirmenin etrafı oldukça sakindir.
d) Değirmen Paris’tedir.

4. Yazarın yaşadığı köyle ilgili bilgilerden hangisi yanlıştır?

a) Değirmen eskiden çok ölüymüş.
b) Değirmencilik zanaatı eskiden canlıymış.
c) Tüm çiftlik sahipleri buğday öğütmeye bu değirmene gelirlermiş.
d) Köyün etrafındaki tüm yamaçlar değirmenlerle kaplıymış.

5. Değirmenlerin kapanma sebebi aşağıdakilerden hangisidir?


a) Köyde salgın hastalık çıkması
b) Kuraklık olması
c) İş adamlarının un fabrikaları kurması
d) İş adamlarının buharla çalışan değirmenler kurması

6. Aşağıdakilerden hangisi Corneill Usta’nın düşüncesi değildir?


a) Unla uğraşmaktan nefret ederdi.
b) Buhar değirmenleri onu deli etmişti.
c) Yel değirmenlerini övmek için çok çaba sarf etmişti.
d) Yeni değirmenlerin unu halkı zehirleyecekti.

7. I. Corneill Usta yeni değirmenlere rağmen harıl harıl çalışmaktadır.
II. Aslında kimse ona buğday götürmemektedir.
III. Kendisi bu durumu ihracat yaptığı biçiminde açıklamaktadır.
IV. Her zaman neşeli ve maddi durumu iyidir.

Yukarıdaki numaralandırılmış cümlelerden hangisi/hangileri doğrudur?


a) Yalnız I 
b) Yalnız IV 
c) I, II, III 
d) I, II

8. Corneill Usta’nın değirmeniyle ilgili sır aşağıdakilerden hangisidir?

a) Değirmende bir sandık dolusu altın gizlidir.
b) Değirmen taşı döndüğünde oda bomboştur, buğday ve un yoktur.
c) Değirmende bazı suçlular saklanmaktadır.
d) Usta burada yeni bir icat denemektedir.

9. Corneill Usta’nın değirmeniyle ilgili yalan söylemesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

a) İşlerinin sona ermesi
b) Değirmenin şerefini korumaya çalışması
c) Köylülere kendini acındırmaya çalışması
d) Başka şehre gitmek istemesi

10. Jan ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur?

a) Otuz yaşındadır.
b) Yalancı ve hırsızdır.
c) Arlesli bir kıza aşıktır. Bu kız yüzünden intihar etmiştir.
d) Arlesli kız da intihar etmiştir.

11. Papanın katırının Tistet’e kinlenmesine neden olan olaylardan hangisi doğru değildir?


a) Tistet’in katırın içeceğini çalması
b) Her gün rahip çıraklarının katırın kulağını, burnunu çekmelerine izin vermesi
c) Bir gün katırı çan kulesine çıkarması
d) Katıra çok ağır yükler taşıtması

12. Cucugnan Papazı, kiliseye hiç gitmeyen insanları kiliseye çekebilmek için aşağıdaki hangi çözümü bulmuştur?

a) Ayine katılanlar için yemek vermek
b) Her ayine katılana para vermek
c) İnsanları evinde ziyaret edip davet ederek
d) Rüyasında kiliseye gitmeyenlerin cennete girmediğini gördüğünü söyleyerek

13. “Altın Beyinli Adam Masalı” nda asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


a) Bazı akılsız insanlar hayatın en önemsiz şeylerine, özleri pahasına, hep kendi akıllarını yorup yok ederek çözümlerler ve bir süre sonra da yorulurlar.
b) Bazı insanlar çok zengindir; ancak mutlu olmayı bilemez.
c) Hayatta en değerli şey sağlıktır.
d) Ailemizle birlikte olmak bazen dünyalara bedeldir.

14. Corneill Usta’nın hikayesinde ana fikir aşağıdakilerden hangisidir?

a) Ne olursa olsun çok çalışmalıyız.
b) Her ne kadar sanayileşmeye karşı dursak da bunun önüne geçilemez.
c) Emek verdiğimiz şeyler için bazen yalan söyleyebiliriz.
d) Sanayileşme el emeğini yok edemez.

Cevap Anahtarı : 

1 a,    2b,    3d,    4a,    5d,    6a,    7c,
8b,     9b,   10c,   11d, 12d,  13a,  14b

Değirmenimden Mektuplar (Alphonse Daudet) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri için tıklayınız...

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Vatan Yahut Silistre

Kitabın Yazarı :
Namık Kemal

Kitabın Konusu : 


Silistre bugünkü Bulgaristan’da Tuna ırmağının kıyısında, bir kenttir. 1388 yılında Türkler tarafından fethedilen Silistre, 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında çok kalabalık bir Rus ordusu tarafından kuşatılmış, Musa Hulusi Paşa kumandanlığındaki Türk kuvvetleri kırk gün boyunca, kaleyi kahramanca savunurlar. Kitapta, asıl verilmek istenen Vatan Sevgisi’dir. Bunun yanında, Silistre Kalesi’ne yardıma koşan gönüllüler ve bunlardan İslam Bey ile Zekiye’nin aşkı da anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti : 

İslam Bey, gönüllü olarak orduya gideceğinden dolayı uzaktan sevmekte olduğu Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. Zekiye’ye, kendisi hakkında beslediği sevgiyi anlatır. Kız da ona karşı kayıtsız olmadığı gibi, onun arkasından o da erkek elbisesi giyerek gönüllüler takımına karışır, Silistre’ye kadar gider. Silistre’de kuşatma altında kalırlar. Bu arada İslam Bey yaralanır, ona, Âdem ismini almış olan Zekiye bakar. Yaralı olduğu halde İslam, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Dönüşlerinde düşman kuşatmayı kaldırıp çekilmiş vaziyette bulurlar. Kumandan Sıtkı Bey de. Zekiye’nin vaktiyle bir namus meselesinde itaatsizlik ettiği için keçe külah edilmiş olduğundan asıl adı olan Ahmet’i değiştirip Sıtkı’yı kullanarak yeniden askerlikte rütbesi kazanmış olan babası çıkar. İslam ile Zekiye’nin düğünleri kazanılan savaşın mutluluğuyla birlikte yapılır.

Birinci Perde:

Zekiye, odasında uzanmış kendi kendine İslam Bey’e olan aşkını anlatmaktadır. İslam Bey ise, bu sırada, veda etmek için Zekiye’nİn penceresi etrafında dolanmaktadır. Sesi duyunca, kendisini gösterir. Zekiye utanmıştır.

İslam Bey, Silistre’ye yardıma giden gönüllülerden olmaya kararlıdır. Bunu Zekiye’ye söyleyince, sevgisi çok büyük olan Zekiye’nİn, haliyle üzüntüsü de büyük olmuştur. Bu yüzden İslam Bey’i bu kararından vazgeçirmeye çalışır. İslam Bey ise ataları arasında tam kırk iki şehit bulunduğunu, bu kadar şehidi olan bir ailenin ferdine kaçmanın yakışmayacağını belirtir.

Zekiye ise kardeşini şehit vermiş, yıllar önce cepheye giten babasından ise yıllardır bir haber alamamıştır.. Şimdi de hayatta tek sevdiği İnsandan ayrılmak, ona kat be kat zor gelmektedir. Yine de, onu sevgi ile uğurlar. İslam Bey, “Yaşasın vatan !” diyerek Zekiye’nİn yanından ayrılır.

İslam Bey, Zekiye’nİn yanından çıktıktan sonra, dışarıda kendisini bekleyen gönüllülerin yanına gelir ve “Beni seven peşimden gelsin” diyerek yola düşer.
Biraz sonra Zekiye de erkek kılığına girer ve İslam Bey’in gittiği yoldan takip eder.

İkinci Perde:

Gönüllüler, Silistre Kalesi’ndedirler. Zekiye de içlerindedir. Miralay Sıtkı Bey, ölüm ve kalım günlerinin sayılı olduğunu, isteyenin gidebileceğini söyleyince, gönüllülerden birisi “madem gidecektik de buraya neden geldik” diyerek bütün arkadaşları adına kararlılıklarını vurgular. Zekiye’yı çocuk diye göndermek isterlerse de, ısrarlı turumu sayesinde vazgeçerler… Çatışma bütün şiddetiyle başlar. İslam Bey yaralanmıştır. Zekiye onu tanıdığı için hemen yanına koşar, İslam Bey Zekiye’nİn kollarında bayılır.

Zekiye, tedavisi için yanında revire gider, Miralay Rüstem Bey ile Sıdkı Bey ise gelmişten geçmişten derin bir sohbete dalarlar.

Üçüncü Perde:

İslam Bey, hasta yatağında devamlı sayıklamakta, Zekiye ümit ve endişe ile başında beklemektedir. Günler sonra gözlerini açtığında Zekiye’yi görünce, şaşırır. Zekiye kendisini saklamaya Çalışsa da fazla direnemez ve iki sevgili konuşmaya başlarlar.

Düşman ise hedefine adım adım yaklaşmaktadır. Kaleyi ele \ geçirmesi an meselesidir. Tek çare olarak, kaleden çıkıp düşman cephaneliğini ateşlemek gözükmektedir. Bu iş için İslam Bey yaralı hali ile Öne çıkar. İkinci öne çıkan kişi ise Zekiye’dir. Yanlarına bir de Abdullah Çavuş’u katarlar. Sıdkı Bey Zekiye’ye çok dikkatli bakar ve “Oğlum mezarda yatıyor” der. Zekiye’yi oğluna çok benzetmiştir.

Dördüncü Perde:

Aradan günler geçmiş, düşman toparlanmaya başlamıştır. Sıdkı Bey, çocukları düşman içine gönderdiğine bin kere pişman olmuş vaziyette dolanıp durmaktadır. Nihayet, Abdullah Çavuş görünür ve olanları anlatır. Anlattıklarından, İslam Bey’in büyük bir kahramanlık ve fedakârlık örneği göstererek düşmana büyük kayıp verdiği anlaşılmaktadır. Bu konuşma sürerken, İslam Bey, kelinde kırık kılıcı ile çıkagelir, tabii Zekiye de arkasından.

Sıdkı Bey coşku ile İslam Bey’i “evladım” diyerek kucaklayıp alnından öper. İslam Bey de onun ellerinden. Sonra Sıdkı Bey, çocuğun nerede olduğunu sorar. İslam Bey, Sıdkı Bey’e bütün olup biteni anlatır. Sıdkı Bey kızı yanına getirmesini söyler. Sıdkı Bey, Zekiye’ye sorduğu suallere aldığı cevaplardan kendi öz kızı olduğunu; Zekiye de yüzündeki duruşun aynı ninesi ve abisinin yüzündeki duruş olduğunu görerek, Sıdkı Bey’İn öz babası olduğunu anlar. Baba kız kucaklaşırlar. Sevinçlerine diyecek yoktur.

Bu esnada, Abdullah Çavuş eratın önüne düşmüş, onları “Arş Yiğitler Vatan İmdadına” marşını söyleterek yürütmektedir. Sıdkı Bey’in önüne gelince dururlar. Sıdkı Bey erat önünde şu tarihi konuşmayı yapar:

“Arslanlanml Doksan gündür çekmediğiniz belâ, görmediğiniz cefâ kalmadı. Osmanlıların namusunu göklere çıkardınız. Vatan sizden hoşnuttur. ..Vatanımızın faydasını koruduk, yine de koruruz. Her zaman koruruz. Biz her zaman bu yolda ölmeye hazırırz. Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!”

Askerler de hep bir ağızdan: “Yaşasın vatan! Yaşasın Osmanlılar!” dîye haykırır ve perde kapanır.

Vatan Yahut Silistre (Namık Kemal) Kitap Sınavı Klasik Yazılı Soruları ve Cevapları için tıklayınız...

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...