2 Mayıs 2019 Perşembe

Define Adası (Robert Louis Stevenson) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili, Kişileri


Kitabın Adı : Define Adası

Kitabın Yazarı : Robert Louis Stevenson

Kitabın Konusu :

18. yüzyılın ikinci yarısı okyanusların korsan kaynadığı, uzak adaların inanılmaz maceralara sahne olduğu bir dönemdir. Jim Hawkins, bu karışık günlerde ailesiyle birlikte İngiltere'nin güney kıyılarındaki Amiral Benbow Hanı'nda yaşamaktadır.
Yolu Amiral Benbow'a düşen Billy Bones isimli eski bir korsan, hanı işleterek kıt kanaat geçinen ailenin yaşamını değiştirecektir. Bones'un korsan Flint'in definesinin yerini gösteren bir haritası vardır ve bu harita bir bela mıknatısı gibi bütün korkunç korsanları hana çeker. Harita bir rastlantı sonucu Jim Hawkins'in eline geçer ve heyecanlı bir define avı başlar.

Kitabın Özeti :

Define Adası kitabının başkarakterimiz olan Jim Hawkins tarafından anlatılmaya başlıyor. Babasıyla birlikte Amiral Benbow Hanı'nı işletiyordur. Bir gün hana Billy Bones isimli bir korsan gelir. Handa kalmaya başladıktan sonra Jim'e "tek bacaklı denizci adamı" kollaması üzerine talimat verir. Billy Bones koyda gezerken hana birisi gelir ve Billy Bones'u sorar. Bu Kara Köpektir. Kara Köpek saklanarak Billy Bones'u şaşırtır. Daha sonra Billy Bones ve Kara Köpek konuşmaya başlarlar ama konuşma iyi bir yöne gitmemektedir. Bağrışmalar ve küfürler havada uçuşmaktadır. Jim onların yanına gittiğinde Kara Köpeğin var gücüyle kaçtığını görür. Billy Bones Jim'den rom getirmesini ister. Jim elinde romla döndüğünde Billy Bones'un yerde bilinçsiz bir şekilde yattığını görür. Ne yapacaklarını şaşırmış bir haldeyken içeriye Doktor Livesey girer. Doktor Billy Bones'un bilincinin yerine gelmesine yardım eder. Billy Bones bir süre sonra uyanır. Aslında Billy Bones Kaptan Flint'in gemisinde ikinci kaptandır ve hazinenin yerini bir tek o biliyordur. Billy Bones endişelidir çünkü Kara benek adlı bir çağrının ona ulaştırılmasına az kalmıştır.

Aniden Jim'in babası ölmüştür. Jim bir yandan cenaze işleri bir yandan da hanı işletmekle yeterince meşguldur. Bu sırada Billy Bones'un durumu da hiç iyi değildir. Ölmesinden korkmaktadırlar.

Hana kör bir adam gelir ve Jim'den onu içeri götürmesini ister. Jim ona elini uzattığında adam onu sıkıca tutar ve kaptana yani Billy Bones'a götürmesini ister. Adam Billy Bones'u gördüğünde eline bir kağıt tutuşturur bu kara benektir. Çağrı gelmiştir ve kaptanın altı saati vardır. Tam o anda kaptana bir felç iner ve ölür. Jim çaresiz bir vaziyette olup biteni annesine anlatır. Annesiyle birlikte köylüden yardım istemeye giderler ama köylüler korktukları için onlara yardım edemezler. Jim ve annesi hana geri dönerler hızlı bir şekilde kaptanın sandığını açıp kaptanın onlara olan borcu kadar altını saymaya başlarlar. Bu sırada biri hana doğru yaklaşmaktadır. Kapıyı açmaya çalışır. Açamayınca yavaş yavaş oradan uzaklaşmaya başlar. Ama dışarıdan duydukları ıslık sesiyle oradan gitmeleri gerektiğini anlarlar. Annesi topladığı kadar parayı Jim'de sandıktaki paketi alarak dışarı fırlarlar. Annesi ve Jim bir köprünün altına sığınırlar. Bu sırada Kör adam ve adamları hanın kapısını kırıp içeri girmişlerdir her yerde definenin haritasının olduğu paketi ararlar ama bulamazlar çünkü paketi Jim almıştır. Jim doktor ve şövalyeye her şeyi anlatır. Paketi birlikte açarlar ve içinde Billy Bones'un defteri ve bir hazine haritası bulurlar. Denize açılmaya karar verirler. Şövalye mürettebatı toplamaya başlar.

Mürettebat toplanır ve denize açılacakları gemi hazırlanır. Gemi denize açılmıştır. Ama kaptan bazı şeylerden memnun değildir. Mürettebatı beğenmemektedir. Bu konuda şövalye ile anlaşamamaktadır. Daha sonraki yaşanacak olaylar da kaptanı haklı kılacaktır. Bu olayların başını Jim'in elma almak için varile girmesi sonucunda gemi aşçısı Silver'ın ve diğerlerinin konuşmasını duyması çekiyor. Silver diğerlerini isyan için örgütlemektedir. Defineyi kendilerine saklamayı planlamaktadırlar. Jim her şeyi kaptan, doktor ve şövalyeye anlatır. Onlar da kendi planlarını yapmaya başlarlar.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

JIM HAWKINS: Jim Hawkins,Admiral Benbow hanını İşleten ailenin oğlu.

BİLLY BONES: Flint’in adamlarından ve Flint’in define haritasını taşıyan kişi, yaşlı korsan

BLACK DOG: Flint’in tayfası Billi öldürüp haritayı alacaktı.

PEW: Black Dog Bill’den haritayı alamayınca gelen Bill’in ikinci ziyaretçisi olan kör adam

KAPTAN DANCE :
İngiliz subayı Dance, Jim ve annesini korsanlardan kurtaran kişi


DR. LİVESEY: Jim ve Trelawney ile define için adaya yolculuğa çıkan doktor.

SQUİRE TRELAWNEY: Trelawnwy devletin yetkili kişisiydi. Soylu biriydi.

KAPTAN SMOLLETT: Define adasına giden geminin kaptanı .

LONG JOHN SİLVER: Korsan Flint’in tayfası defineyi biliyordu. tayfayı kışkırtıp isyana kalkışan Silver,daha sonra Jim’in hayatını kurtardı.

ISRAEL HANDS: Gemini ikinci kaptanı.

BENN GUNN: Korsan Flint’in tayfalarından biri

Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Serçekuş

Kitabın Yazarı : Cahit Zarifoğlu

Kitabın Özeti :

Sazlıklarla çevrili bir göl, gölün kıyısındaki bir ağaca yuva yapmış Serçekuş ve göldeki botlarında avlanan beş avcı… Gölün hemen yakınındaki Karabağ köyü ve göle ev sahipliği yapan, içinde huzurun akislerini duyuran köylüler… Hepsi içimizden gelen bize ait öğeler. Masal da tam bunlar arasında geçer.

Güneş doğmaya yakın evlerin bacaları da tütmeye başlar. Çok ihtiyar olanlar dışındaki tüm erkekler de bu sıralarda camiden evlerine döner. Köyde horozların ötüşü duyulur, güneş artık herkesçe görünür olur. Ve bütün köy halkı ekmek sofralarına oturur yine bu saatlerde. Birazdan helal rızık peşinde koşmak için dağılacaklar.

Çocuklar camiye akın eder. İmama derslerini verip babalarının yanına tarlaya gidecek onlar da. Sapanlarıyla kuş avına çıkacaklar. Bu yüzden biraz acele ediyorlar ama derslerine de tüm dikkatlerini vermişler.

Karıncalar ve diğer böcekler de rızıklarını aramak için yola koyuluyor. Karınca çok çalışkan, ağustos böceği de türküsünü söylüyor ama karınca ile ağustos böceği çatışmıyor. Çünkü ağustos böceği de aç kalmıyor, tembellik etmeyip rızkını arıyor.

Çok acıkmış olan Serçekuş da kendisine sunulan rızık sofrasından nasibini almak için uçmaya devam ediyor. Yuvasında onu bekleyen yavruları yok ama mutsuz da değil. Köyün içine kadar geliyor, bir çatıya konup çocukları izliyor. Ama sonra aklına can korkusu geliyor, çocukların sapanlarına hedef olmamak için oradan uzaklaşıyor. Cami avlusundaki ağacın dallarına konuyor. Orada sohbet etmekte olanları dinliyor, düşünüyor.

Güneş tüm sıcaklığını yansıtıyor. Adeta tabiatın anası gibi. Hem de büyük bir soba gibi ışıklarıyla serçekuş’u ısıtıyor. Serçekuş çocuklarla avcılar arasındaki farkı düşünüyor. Her ikisi de kuşları avlıyor ama çocuklar avcılar gibi kuşların yaşamak için mecbur oldukları alanlarda pusu kurup onları gafil avlamıyordu.

Köylülerin Gölbaşı olarak adlandırdıkları bir mekân olan ve sazlıklarla çevrili bu göle köylüler avlanmak için gitmiyorlar ve nadiren buraya uğruyorlar. Buraya avlanmak için uzaktaki şehirden geliyor avcılar. Köylüler bu avcılara ses çıkarmıyorlar ama onlarla pek kaynaşmaya da pek yanaşmıyorlar. Avcıların burada bir de depo olarak kullandıkları kulübeleri var.

Serçekuş bin bir korkuyla sık sık yer değiştiriyor ve kendisini hiçbir yerde güvende hissetmiyor. Sanki kaderinden kaçmak istiyor gibi. Avcıların silahları patlıyor ve sanki her seferinde bir ördek yere düşüyor gibi. Çocukların da her an onu avlayabilecek sopaları var ellerinde.

Ve nihayet serçekuş ile avcı karşılaşır, üstelik tam da avcının silahının namlusu serçekuşa doğrulmuşken. Serçekuş korku içinde kendi lisanınca avcıdan kendisini vurmamasını ister. Avcının niyeti de onu vurmak değildir zaten, çünkü ne eti yeterince büyüktür ne de vurduğunda merminin etkisiyle ortada kuştan eser kalacaktır. Ancak avcı serçekuşu biraz da alaya alarak serçekuş ile konuşmaya başlar. Serçekuş kâh ölüme meydan okuyan bir cesaret örneği gösterir, kâh ölümden korkup başını yana çevirir. Avcıya kendisini bırakması halinde ileride ona bir faydasının dokunabileceğini söyler. Avcı buna şaşırmakla birlikte serçekuşun nasıl bir yardımda bulunabileceğini de merak eder. Serçe ile avcının konuşmaları gerçek mi yoksa avcının rüyası mı bilinmez, bir gün avcının bataklığa saplandığı ve serçekuş tarafından kurtarıldığına ilişkin bir hikâye sıkıştırılır araya. Avcı bataklığa saplanır, ortalıkta kimsecikler yoktur. Serçekuş, ağzında bir iple avcının imdadına koşar ve onu bataklıktan kurtarır. Avcı ile serçekuşun konuşmasının ardından namlunun ucundan namlunun üstüne dek uçup sonra da avcının avucunun içine dek gelen serçekuş, avcının kendisini salıvermesiyle serbest kalır.

Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları 1-18 için tıklayınız...

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi (Luis Sepulveda) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
 Martıya Uçmayı Öğreten Kedi

Kitabın Yazarı : Luis Sepulveda

Kitabın Konusu :

Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda söz ister. Zorba, yumurtayı yemeyecektir; yavru doğana kadar yumurtayı sıcak tutacak, ona gözkulak olacaktır; bir de, yavru doğunca ona uçmayı öğretecektir. Zorba, bu martının durumuna pek üzülür, hiç düşünmeden bu üç konuda martıya kesin söz verir. Oysa yavru martı Şanslı, yumurtadan çıktığında, Zorba işlerin pek de kolay yürümeyeceğini anlar. Bebeğe bakmak, onu öteki kedilerin pençesinden korumak bir yana, Zorba'yı annesi sanan küçük Şanslı'ya uçmayı öğretmek de ayrı bir derttir.

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Şili'li ünlü yazar Luis Sepulveda'nın bu kitabı, kısa sürede 12 dile çevrilip dünyada bir milyonun üzerinde satış yaptı. Bir kedi ile yavru bir martı arasındaki inanılmaz sevgi ve dostluğu, alabildiğine sıcak bir anlatımla sunmaktadır.

Kitabın Özeti :

Dostluk nerede ve ne zaman başlar? Belki de bir liman kedisi olarak verdiğiniz 3 adet söz, sizi bir martının annesi konumuna getirmeye zorladığında. Martıya Uçmayı Öğreten Kedi kitabının yazarı olan Luis Sepulveda Şilili bir yazardır. Gençliğinde sürgüne gönderilmiş ve o dönemde yazmaya başlamıştır.

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, çocuk kitabı olması neticesinde içinde küçük küçük tasvirler barındırıyor. Açıkçası bu da okumayı daha eğlenceli kılıyor. Harika gümüşi tüylere sahip olan martı Kengah’ın sürüsüyle birlikte uçar iken, yemek molası vermesiyle olaylar zinciri başlıyor. Denize girip çıkarak afiyetle yakaladıkları balıkları yiyen martıların üzerine birdenbire insanlar petrol atıklarını döker. Diğer martılar bunun farkına varıp kaçmayı başarmışken, Kengah olduğu gibi petrole bulanır. Bu onun için ölüm demektir. Ancak Kengah yumurtlamadan ölmek istemez. Zorla kedi Zorba’nın yaşadığı eve kadar uçmayı becerir. Sahibi üç aylığına tatile gitmiş olan Zorba’nın ise keyfi yerindedir. Balkona düşmüş olan zavallı martıyı gördüğünde ise ona yardım etmek ister ancak bunu nasıl yapacağını bilmiyordur.

Bu yüzden martıyı teskin edip, yardım almak için albay kediye gitmeye çalışır. Onu durduran martı, kediden yumurtasını koruyacağına, yemeyeceğine ve çıktıktan sonra da uçmayı öğreteceğine dair üç söz ister. Zorba hızlıca söz verip, albayın yanına gider. Albay da ne yapmaları gerektiğinden emin olamayınca hep beraber profesör kediye giderler. Profesör kedi ise bir hediyelik eşya dükkânında yaşıyordur. Birkaç ansiklopedi karıştırdıktan sonra Petrolu martının vücudundan çıkarmanın bir yolunu bulurlar. Ancak martı Kengah’ın yanına gittiklerinde çok geç kaldıklarını ve martı Kengah’ın yumurtladıktan sonra çoktan öldüğünü görürler.

O andan itibaren Zorba küçük yumurtayla baş başa kalır. Günlerce yumurtanın üzerine yatar. Profesör ve albayda sürekli ziyaretine gelirler. En sonunda sevimli yavru yumurtadan çıkar ve Zorba bir sözünü tutmuş olur. Yavruyu hep korur ancak yavru biraz daha büyüdüğünde işin en zor kısmı başlamıştır. Yavruya uçmayı öğretmek! Başlarda Zorba’ya anne diyen ve kendini kedi zanneden martı zamanla ucan martılar gibi uçmak ister. Ancak kendisinin martı olduğunu kabul etmez. Bir gün profesörün yaşadığı yerdeki maymun, martıya sert bir dille bu kedilerin onu yemek için beslediklerini söyler.

Kedilerin Şanslı ismini taktıkları bu yavru, üzüntülü bir şekilde yemeğini yemediğinde Zorba yanına gider. Şanslı annesi bildiği kediye maymunla olan konuşmasını anlatır. Uzunca konuşan ikili birçok şeyi açıklığa kavuşturur. Ve sonunda küçük Şanslı uçmak istediğine karar verir. Albay, Profesör, Zorba ve sekreter birlik olurlar ve Şanslı’ya uçmayı öğretmek için ellerinden geleni yaparlar. Ancak her denemede Şanslı yerden biraz yükselip, yere düşüyordur.

En sonunda kediler en kadim kuralı çiğneyip, bir insandan yardım istemeye karar verirler ve Zorba mahallelerinde yaşayan şairden yardım ister. Şair onlara gece buluşmayı teklif eder. Yağmurun yağdığı o gece buluşurlar ve bir çatıya çıkarlar. Gökyüzünü ilk defa öyle gören Şanslı kendini rüzgâra bırakarak uçar.

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi (Luis Sepulveda) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Pollyanna (Eleanor H. Porter) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Pollyanna

Kitabın Yazarı : Eleanor H. Porter

Kitabın Konusu :

Ailesini kaybedince huysuz, aksi teyzesinin yanına taşınan Pollyanna Whittier, yeni tanıştığı insanlara babasıyla oynadıkları "sevinme oyunu"nu öğreterek iyimserliğini herkese bulaştırmayı başarır. Sadece onu yanına alan aksi teyzesinin kabuğunu aşamaz. Pollyanna'nın, teyzesinin yıllar önce kırılmış kalbine ulaşıp onunla da sevinme oyunu oynayabilmek için acaba neler yapması gerekecektir?

Her olayda olumlu bir yön bulmayı bilen küçük Pollyanna'nın dillere destan iyimserliği, artık adıyla anılıyor. "Pollyannacılık", şartlar ne olursa olsun sevinilecek bir şeyler bulabilmeyi anlatıyor.

Kitabın Özeti :


Bayan Polly Harrington kendisine gelen bir mektupla, hiç görmediği yeğeninin yapayalnız kaldığını öğrenir. Yeğenini yanına alarak yanında yaşamasına müsaade eder. Yardımcısı Nancy'den yeğeni Pollyanna için bir oda hazırlamasını ister. Nancy, söylenileni yerine getirir. Odayı hazırlar ancak küçük kıza tavan arasındaki bu odanın hazırlanmasından hiç memnun değildir. Bayan Polly kasabanın zenginlerindendir ve yeterince büyük bir evi vardır. Bu küçücük, gösterişsiz ve çok sıcak olan odanın Pollynanna'ya ayrılmasına anlam verememiştir.
Ertesi gün Pollyanna'nın geleceği tarihi bildiren ve küçük kızı tarif eden bir mektup alır. Pollyanna'yı alma görevi Nancy'e verilir. Görev kelimesi neredeyse Bayan Polly'i anlatır, yeğenine bakmanın sadece onun görevi olduğunu düşünmektedir. Nancy'e göre Bayan Polly, çok sert ve hiç bir zaman mutlu olmayan bir kadındır, içten içe küçük kıza acımaya başlar.

Nancy, Timothy ile birlikte Pollyanna'yı almaya gider. Herkesi görebileceği bir yere geçer ve çok geçmeden küçük kızı görür. Pollyanna, Nancy'i teyzesi zanneder. Çok sevindiğini söyler ve başından geçenleri anlatmaya başlar. Şaşırmış olan Nancy, Pollyanna'nın sustuğu sırada teyzesi olmadığını nihayet söyler. Eve vardıklarında Pollyanna çok heyecanlıdır ve teyzesini görür görmez kucağına atlar ancak teyzesi ayağa bile kalkmaz. Pollyanna bir şeyler anlatmaya başladığı sırada babasından söz eder ve teyzesi sert bir sesle onun sözünü keserek asla babasından bahsetmemesini söyler. Çünkü kardeşi, ailesi istemediği halde evlenip uzaklara gitmiştir ve bir daha görüşmemişlerdir.

Pollyanna odasına çıktığında hayal kırıklığı yaşar. Yerde halı, duvarlarda tablolar ve ayna yoktur. Penceredeki manzarayı fark ettiği anda mutlu olur ve tablo olmayışına üzülmekten vazgeçer. Sonra yüzündeki çilleri de görebileceği bir ayna olmadığı için sevinir. Polyanna oda çok sıcak olduğu için camı açar, içeri giren sineklere aldırmaz ve camın önündeki kocaman ağaca tırmanır. Aşağı indiğinde evin karşısındaki kayanın tepesine çıkmak için koşmaya başlar. Yemek saati gelir ve Pollyanna hala gelmediği için sinirlenen teyzesi Nancy'e, ona ceza olarak ekmek ve süt vermesini söyler. Pollyanna'yı bulamayan Nancy bahçeye çıkınca Bay Tom'a küçük kızın evde olmadığını söyler. Kayalıklarda onu gören Nancy, Pollyanna'yı almaya gider. Teyzesinin ona çok kızdığını ve ceza olarak akşam yemeğinin ekmek ve süt olduğunu söyler. Pollyanna ise buna çok sevindiğini çünkü ekmekle sütü çok sevdiğini söyler. Her şeye sevindiğini söyleyen Nancy'e bir bebek isterken yardım sandıklarından çıkan koltuk değneklerinden bahseder. Ve bu koltuk değneklerine ihtiyacı olmadığı için sevinmesi gerektiğini söyleyen babasının başlattığı bu oyunu anlatır. Nancy de bu oyuna katılacağını söyleyince çok mutlu olur.

Ertesi gün teyzesi Pollyanna'ya kitap okumak, yemek yapmak, dikiş dikmek, müzik dersi almak gibi görevleri olduğundan bahseder. Pollyanna ise teyzesinin kendisine hiç yaşamak için vakit bırakmadığını söyler. Günler böyle geçer ve Pollyanna izin aldığı zamanlarda dolaşmaya çıkar. Bir gün, sürekli yalnız olan, üzgün görünen ve her zaman karşılaştığı bir adamla konuşmaya karar verir ve ona havanın ne kadar güzel olduğunu söyler. Ancak adam onunla konuşmaz bile. Aynı olay üçüncü kez tekrarlanınca adam ona her gün onunla konuşmasının sebebini sorar. Pollyanna kendini tanıtsa da adam yine sohbet etmeden gider.

Pollyanna, Bayan Snow'a yemek götürme işini de üstlenir ve ona çorba götürür. Aralarında geçen sohbetten sonra küçük kızı merak eden Bayan Snow hiç bir zaman açmadığı perdelerini açtırır. Pollyanna, bu hasta kadına ne kadar güzel olduğunu söyler ve saçlarını taramak için onu ikna eder. Saçlarının bu hali hoşuna giden hasta kadın aynada kendini seyretmeye başlar. Kızı odaya girdiğinde Bayan Snow aynayı saklar ve ondan yeni bir gecelik ister. Milly, perdelerin açılmasına da annesinin yeni bir gecelik istemesine de bir hayli şaşırır.

Artık yolda karşılaştığı adam da Pollyanna' ya alışır ve pek konuşmasa da onu selamlamaya başlar. Bir gün adamın Pollyanna'yı selamladığını gören Nancy buna çok şaşırır, adamın kim olduğundan ve asla kimseyle konuşmadığından, kocaman evinde tek başına oturduğundan bahseder. Pollyanna kimseyle konuşmayan Bay Pendleton'un kendisiyle konuşmasına çok sevinir.

Aylar geçer ve Bayan Polly'nin evinde de hayat değişmeye devam eder. Pollyanna'nın odası çoktan alt kata taşınmıştır bile. Bayan Polly hiç bir konuda ona karşı koyamaz. Önce eve minik bir kedi ve ardından bir köpek gelir. Hayvanları sevmeyen Bayan Polly'nin buna izin vermesine en çok Nancy şaşırır. Bir hafta geçmeden de evsiz bir çocuğu getirir Pollyanna. Buna dayanamayan teyzesi çocuğun gururunu kıran sözler söyler ve Pollyanna'ya kızar. Hızla evi terk eden Jimmy'nin peşinden giden Pollyanna ona bir ev bulacağına söz verir. Yardımseverler Derneği toplantısının yapılacağı gün oraya gider ve herkese Jimmy'den bahseder. Ancak kimse onun istediği gibi tepki vermez. Kiliseden çıkan Pollyanna, Pendleton tepesine gider. Bir köpeğin havladığını duyar ve sese doğru ilerler. Köpeğin telaşını fark eden Pollyanna onu takip eder ve yerde yatan Bay Pendleton ile karşılaşır. Adamın bacağı kırılmıştır. Pollyanna adama yardım eder, evin anahtarlarını alır, tarif edilen yerdeki telefon defterini bulur ve Dr. Chilton'u arar. Nihayet doktor gelir ve onu evine götürür. Pollyanna, Bay Pendleton'u ziyaret etmek ister ve ona çorba götürür. Bu ziyaretler sonraları sıklaşır ve Pollyanna ona da oyunundan bahseder. Artık Bay Pendleton küçük kızla arkadaş olmuştur. Bir gün Pollyanna'nın aslında kim olduğunu öğrendiğinde bir daha onu görmek istemez ama bunu yapamaz. Sonrasında küçük kızı onunla kalmak için ikna etmeye çalışır. Çünkü Pollyanna bir zamanlar Bay Pendleton'un sevdiği kadının kızıdır ve ona öğrettiği bu oyunla hayata farklı bir pencereden bakmayı öğrenir. Pollyanna onunla yaşamayı kabul edemeyeceğini, teyzesini bırakamayacağını söyler ve ona Jimmy'den bahseder.

Bir gün, Pollyanna okuldan eve giderken ona bir otomobil çarpar. Eve getirilen Pollyanna ancak ertesi gün kendine gelir. Teyzesi bir hayli üzgündür ancak ne olduğunu anlatamaz. Pollyanna ayağa kalkmak ister ve yapamaz. Hata bakıcı onu sakinleştirmeye çalışır. Doktor muayene eder ancak bir başka doktorun görmesini ister. Bir hafta sonra Dr. Mead gelir ve Pollyanna'nın bir daha yürüyemeyeceğini söyler. Bunu duyan Pollyanna artık oyununu oynayamaz, sevinecek hiç bir şey bulamaz. Haber kasabada yayılınca herkes her gün küçük kızı ziyarete gider. Pollyanna'yı göremeseler bile teyzesine onun kendilerini nasıl değiştirdiklerinden bahsederler.

Sürekli siyahlar giyen bir kadın o gün mavi bir yaka takar ve bunu Pollyanna'ya iletmesini söyler teyzesine. Bir başkası eşiyle ayrılmayacaklarını, diğeri artık üzgün olmadığını, bir başkası kalan iki dişine sevindiğini, Bayan Snow'un tutan elleri için sevindiğini ve battaniye ördüğünü iletmesini isterler ve örnekler böylece çoğalır. Ve Jimmy'nin Bay Pendleton'la yaşamaya başladığını öğrenmesi onu her şeyden çok mutlu eder. Anlatılanların bazılarından bir şey anlamayan Bayan Polly, Nancy'e bu oyunun ne olduğunu sorar. Nancy ona koltuk değnekleriyle başlayan bu oyundan bahseder ve neredeyse bütün kasabanın oynadığını söyler. Bayan Polly, Pollyanna'nın yanına gittiğinde artık kendisinin de bu oyunu oynadığını söyleyince Pollyanna çok mutlu olur.
Dr. Chilton, Pollyanna'yı ziyarete gidemese de durumunu takip etmektedir ve bir gün Bay Pendleton'dan onu muayene edebilmek için yardım ister. Bir zamanlar Bayan Polly ile sevgili olan Dr. Chilton çağırılmadan gidemeyeceğini, Polly'nin tepkisinden çekindiğini söyler, ancak Pollyanna'nın yürümesini sağlayacak bir doktor arkadaşından bahseder. Bunu duyan Jimmy, Bayan Polly'e duyduklarından bahseder ve Pollyanna'nın yürüme ihtimali olduğunu söyler. Bayan Polly, Dr. Mean'dan, Dr. Chiltonu çağırmasını ister. Pollyanna Dr. Chilton'ı görünce o kadar çok sevinir ki bacaklarına bile aldırmaz. Teyzesi, Pollyanna'ya gelecek hafta bir yolculuğa çıkacağını, onun gibileri iyileştiren bir doktorun yanına gideceğini söyler.

On aydır tedavi gördüğü yerden teyzesine bir mektup gönderir. '' Artık yürüyebiliyorum, yürüyebiliyorum! Bu gün yatağımdan pencereye kadar gittim. Tam altı adım. Yürüyebilmek ne güzel şeymiş! ''

Pollyanna (Eleanor H. Porter) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız....

Pollyanna (Eleanor H. Porter) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Pollyanna kaç yaşında teyzesinin yanına geliyor?

A. 6
B. 8
C. 11
D. 15

2. Pollyanna teyzesinin yanına neden gelmişti?

A. Annesini sevmediği için
B. Annesiyle babası boşandığı için.
C. Annesi ve babası öldüğü için.
D. Ziyaret amacıyla.

3. Pollyanna’ya babasının öğrettiği oyunun adı nedir?

A. Elim sende
B. Saklambaç
C. Körebe
D. Mutluluk oyunu

4. Pollyanna ismi nereden gelmektedir?

A. Annesi istediği için
B. Babası istediği için
C. Pollyanna’nın iki kardeşi öldüğü ve kardeşlerinin ismi Polly ve Anna olduğu için.
D. Anneannesinin ismi olduğu için.

5. Pollyanna eve geldiği ve akşam yemeğini kaçırdığı için hangi yemeği yedi?

A. Ekmek - Süt
B. Hamburger - Kola
C. Makarna - Ayran
D. Meyve

6. Pollyanna aynanın olmamasından neden memnundu?

A. Burnunu görmediği için
B. Saçlarını görmediği için.
C. Çillerini görmediği için.
D. Gözlerini görmediği için.

7. Pollyanna’nın teyzesinin malikânesinin adı nedir?

A. Celtic malikânesi
B. Napolyon malikânesi
C. Ferdinand malikânesi
D. Harrington malikânesi

8. Pollyanna’nın kaldığı oda nerede idi?

A. Kulübede
B. Teyzesinin yanında
C. Çatı katında
D. Koridorda

9. Pollyanna hangi hastalığa yakalandı?

A. Ayağı kırıldı.
B. Kızamık.
C. Felç.
D. Araba kazası.

10. Pollyanna’nın teyzesinin adı nedir?

A. Polly
B. Mead
C. Cristian
D. Herry

11. Pollyanna’ya kim kendisi ile yaşamasını teklif etti?

A. Tom
B. Timoty
C. Doktor Chilton
D. Jon Pendleton

12. Ben küçükken, yardımsever bir hanım, hediye olarak bize ……………. göndermişti. Sebebini sorduğumuzda ise “Bu ………… bakıp bakıp, sakat olmadığınız için sevinebilmeniz için” diye cevap vermişti. İşte o günden beri babam ve ben, en zor durumda dahi mutlaka bir iyi yan bulup mutlu olabiliyoruz.

Aşağıdaki boşluğa ne gelmelidir?


A. Koltuk değnekleri
B. Resim
C. Dua
D. Sakat kimselerin resmi

Cevap Anahtarı :


1-C     2-C     3-D     4-C     5-A     6-C

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi (Luis Sepulveda) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Kengah martılardan gelen alarm çığlığını neden duymadı?

A) Onlardan uzakta olduğu için
B) Kulakları duymadığı için
C) Suya daldığı için
D) Başka bir martıyla konuştuğu için

2. Aşağıdakilerden hangisi Zorba’nın yedi kardeşiyle paylaştığı sepeti terk etme nedenlerinden biri değildir?

A) Balık kafalarının tadına bakmak
B) Dünyayı tanımak
C) Annesinin zayıflamasını engellemek
D) Karnını doyurmak

3. Martı Kengah kara dalgalarla boğuşurken arkadaşları ona neden yardım etmedi?

A) Martı yasasından dolayı
B) Görmedikleri için
C) Onu sevmedikleri için
D) Sesini duymadıkları için

4. Martı Kengah’a göre ölümlerin en kötüsü nedir?

A) Balığa yem olmak
B) Açlıktan ölmek
C) Zehirlenmek
D) Boğulmak

5. Aşağıdakilerin hangisi büyük kurultaya katılacak martılardan değildir?

A) Pasifik martıları
B) Baltık Denizi martıları
C) Atlantik martıları
D) Kuzey Denizi martıları

6. Arkadaşlarına öğüt veren,sürekli “Miyavlarımı ağzımdan alıyorsunuz diyen ve İtalyanca konuşmayı seven kedi kimdir?

A) Sekreter
B) Profesör
C) Albay
D) Pupa-yelken

7. Aşağıdakilerden hangisi Zorba’nın martı Kengah’a verdiği sözlerden değildir?

A) Yumurtasını yemeyeceğine
B) Yumurtaya göz kulak olacağına
C) Ona uçmayı öğreteceğine
D) Yumurtayı saklayacağına

8. Sıçanlar Zorba’dan civcivin yaşamına saygı göstermek karşılığında ne istediler?

A) Bir haftalık yiyecek
B) Avluya serbest geçiş hakkı
C) Onların evlerinin korunmasını
D) Onların da yaşamlarına saygı duyulmasını

9. Aşağıdakilerden hangisi kitabın ana fikri ya da yardımcı fikirlerinden değildir?

A) Sözünde durmak
B) Farklı olanı kabul etme
C) Yaratıcı olmak
D) Yardımseverlik

10. Aşağıdakilerin hangisinde hikâyenin ana karakterleri doğru verilmiştir?

A) Zorba-Şanslı
B) Zorba-Kengah
C) Kengah-Albay
D) Şanslı-Profesör

11. Aşağıdakilerin hangisi Zorba’nın kedi arkadaşlarından biri değildir?

A) Sekreter
B) Matias
C) Albay
D) Profesör

12.Aşağıdakilerden hangisi Harry’nin liman çarşısındaki evlerinde bulunan nesnelerden değildir?

A) Şapkalar
B) Pusulalar
C) Romanlar
D) Bıçaklar

13. Aşağıdakilerden hangisi Kızıl Kum Feneri martılarının buluşacağı martı sürülerinden değildir?

A) Manş
B) Frisonnes Adası
C) Seine Kıyıları
D) Saint Malo

14. Şanslı ilk uçuşunu nereden gerçekleştirmiştir?

A) Saint Michel Kilisesi
B) Den Helder Kulesi
C) Saint Michel Kulesi
D) Kızıl Kum Feneri

15. Liman kedileri Şanslı’nın uçmasına yardımcı olmak için kimden yardım istemeye karar verirler?

A) Minnoş’un sahibinden
B) Pupa-yelken’den
C) Albay’dan
D) Profesör’den

16. “Denizlerde korkunç şeyler oluyor. Bazen bazı insanların çıldırıp çıldırmadığını soruyorum kendime, okyanusu kocaman bir çöplük haline getirmeye çalışıyorlar. Geçenlerde Elbe’nin ağzını tarakladım, gel-gitlerin önüne katıp sürüklediği çöpleri bir görseniz! Varillerce böcek ilacı, araba lastikleri, insanların kumsalda bıraktığı tonlarca lanet olasıca plastik şişe çıkardık.”

Yukarıdaki paragrafta Pupa-yelken’in yakındığı şey nedir?


A) İnsanların hayvanları esir almasından
B) İnsanların denizleri kirletmesinden
C) Denizi temizlemekten
D) İnsanların ona yemek vermemesinden

17. “Hepimiz seni seviyoruz Şanslı. Sen bir kedi olduğunu haykırdığında karşı çıkmıyoruz, çünkü bizim gibi olmak istemen bize gurur veriyor, ama sen farklısın ve biz senin farklı olmanı seviyoruz. Annene yardım edemedik, ama sana edebiliriz. Seni bir kediye dönüştürmeyi düşünmeden sana bütün sevecenliğimizi verdik. Bil ki senin sayende biz, göğsümüzü gururla kabartan bir şey öğrendik: Farklı bir varlığı sevip ona saygı göstermeyi. Bize benzeyenleri kabullenmek ve sevmek çok kolaydır, ama farklı biriyle bu çok zordur ve sen bunu başarmamızda bize yardım ettin. Sen bir martısın ve martıların yazgısını izlemek zorundasın. Uçmalısın.”

Zorba’nın Şanslı’ya söylediği bu sözlerden aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?


A) Zorba’nın Şanslı’yı sevdiği
B) Farklı bir varlığı sevmeyi öğrendikleri
C) Martıların yazgısının uçmak olduğu
D) Annesinin ölümüne sebep oldukları

18. Martıların adı nereden gelmiştir?

A) Beslenme şekillerinden
B) Yaşadıkları bölgeden
C) Tüylerinin renginden
D) Beden ve kanat yapısından

19. Kedi Zorba için hangisi söylenemez?

A) İyi
B) Çıkarcı
C) Yardımsever
D) Sözünde duran

20. Kedilere yasaklanan şey nedir?


A) İnsanlara yaklaşmak
B) İnsanlara yardım etmek
C) Balıkları yemek
D) İnsanların dilinde miyavlamak

Cevap Anahtarı :

1.C      2.D     3.A     4.B     5.A
6.C      7.D     8.B     9.C     10.A
11.B   12.D   13.A   14.C   15.A
16.B   17.D   18.C   19.B   20.D

Martıya Uçmayı Öğreten Kedi (Luis Sepulveda) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


19. Serçekuş neden bir kere daha kartal,iri bir kuş olmak istemiştir?

A. Çok yükseklerde kanat çırpmadan dönüp duran kuşları görünce
B. Yükseklerde uçmanın çok güzel bir duygu yaratmasından
C. Her şeyi uzaktan daha iyi görmesi
D. Tüm tehlikelerden uzaklaştığını düşündüğünden

20. Aşağıdakilerden hangisi serçe eti ile ilgili bir özellik değildir?

A. Yağlı
B. Gevrek
C. Lezzetli
D. Dayanıklı

21. Kocabağ köyüne iki ok atımı uzaklıktaki göl, kasaba ve şehirlilerce nasıl adlandırılıyormuş?

A. Gölet
B. Subaşı
C. Gölbaşı
D. Gölcük

22. Avcılar genellikle gölde ne zaman çoğalırlar?

A. Yazın
B. Hafta sonları
C. Sonbaharda
D. Av mevsiminde

23. Avcılar, yavaş yavaş sazlıkların arasından ne zaman göle av için açılmışlardır?

A. Güneşin doğmasına yarım saatten daha fazla bir zaman varken
B. Kuşların sürü halinde dolaştıkları zaman
C. Göle hayvanların yavaş yavaş yaklaştıkları zaman
D. Güneş tamamen doğduktan sonra

24. Yazar gölün yüzünü neye benzetmiştir?

A. Güneşe
B. Aynaya
C. Çocuk yüzüne
D.Kaymağa

25. “İnsan köpeğin de tabiatını değiştirdi.Onlara kanlarında var olmayan bir davranış belletti.” Cümlesini hangi durum üzerine kullanmıştır?

A. Köpeklerin evcilleştirilmesi
B. Köpeklerin giydirilmelerine
C. İnsan gibi kurallar öğretilmesine
D. Köpeğin avı yemeyip dişlemeden getirmesine

26. Serçekuş, çocukların hangi özelliğinden ötürü onlardan ödü patlıyordu ?

A. Açlıklarından
B. İyi avcı olmalarından
C. Çevik olmalarından
D. Hırslı olmalarından

27. Avcının çiftesiyle burun buruna gelen Serçekuş uzun bir sessizlik ve bekleyişten sonra kendi lisanıyla avcıya ne demiştir?

A. Değer mi?
B. Vurma beni.
C. Yararı olacak mı?
D.Sana yardım ederim.

28. Avcının Serçekuş'a hemen ateş edememe sebeplerinden değildir?

A. Çok yakın olması
B. Yeni bir fişek takılması gereği
C. Ondan korkmaya başlaması
D. Çiftenin patlamasının onu çok küçük parçalara ayıracağı

29. Serçekuş yara almamasına rağmen ağzının kenarından ince bir kan sızmasının sebebi nedir?

A. Gagasını çizdirmesi
B. Namluya çarpması
C. Köpeğin ısırıkları
D. Korkudan ciğerinin kanaması

30. Serçekuş kendini kurtarmak için ne yapmaya karar verir?

A. Hareket etmeye başlar.
B. Avcının omzuna ani bir hareketle konar.
C. Avcıyla konuşmaya karar verir.
D. Ona yardım edeceğini söyler.

31. Ölümü korkulacak olmaktan çıkaran nedir?

A. Konuşmak
B. Cesaret
C. Umut
D. Vicdan

32. Avcıyı yeri göğü inleten kahkahalara boğan serçe kuşun hangi cümlesi olmuştur?

A. Bir gün bende seni kurtarırım.
B. Sen Azrail misin?
C. Empati kurmalısın.
D. Eline ne geçecek beni vurunca?

33. Avcı serçekuştan neden korkmaya başlamış ve onu öldürememiştir?

A. Onunla konuşması şaşırtmıştır.
B. Başına gelebilecekleriyle ilgili şeyler söylemesinden
C. Aniden uçup gitmesinden
D. Diğer avcıların ondan daha çevik davranmaları

34. Serçekuş avcıdan kurtulunca hayatı neye benzetmiştir?

A. Çiçeğe
B. Güneş
C. Yakut parçası
D. İnciye

35. Eserin sonunda Serçe kuşun başına ne gelmiştir?

A. Aklını kullanarak avcıdan kaçmıştır.
B. Avcıyı balçıktan kurtarmıştır.
C. Avcı onu barış güvercini gibi özgür bırakmıştır.
D. Avcı tarafından öldürülmüştür

Cevap Anahtarı :

1-D     2-A     3-C     4-D     5-D
6-C     7-B     8-A     9-C     10-A
11-B  12-C   13-B   14.D   15-
16-D  17-C   18-B   19-A   20-D
21-C   22-B   23-A   24-C   25-D
26-A   27-B   28-C   29D   30-C
31-B   32-A   33-B   34-C   35-C

Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...