Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
Cahit Zarifoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cahit Zarifoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6 Temmuz 2019 Cumartesi
Yürek Dede ile Padişah (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2
1. “Yürekdede ile Padişah” adlı kitaba göre insanların “sehil” diye tabir ettikleri köyün özelliği nedir?
A) Çok fazla insanın olmadığı, yeşil, huzur dolu, sakin bir yer olması.
B) Kış aylarında muhafazalı olması, soğuk rüzgârlardan korunması.
C) İnsanların sefalet içinde yaşayıp çok zorluk çektiği bir yer olması
D) Çok gelişmiş olup uzaktan bakınca sanki bir şehir gibi görünmesi.
2. Köylülerin asırlardır yazın yaylaya göç etmesinin nedeni nedir?
A) Havanın nemsiz olması, su kaynaklarının kuruması ve hayvanların aç kalması.
B) Havanın boğucu ve rutubetli olması, hayvanların yiyecek bulamaması.
C) Yüzyıllardır devam eden ata geleneklerini devam ettirmek istemeleri.
D) Herkes yaylaya çıktığı için yazın köyde kimsenin kalmıyor olması.
3. “Bir sabah ilk kafile toplanıp yola çıktı. Başlarında insan mı insan, Müslüman mı Müslüman ....... vardı.”
Eserden alınan bölümdeki bu boşluğa hangisi gelmelidir?
A) Yürekdede
B) Padişah
C) Ağa
D) Adam
4. Yürekdede ile Ayşe Nine kaç yıldır evlidir?
A) 55
B) 75
C) 85
D) 65
5. Yolculuk sırasında Yürekdede ile Ayşe Nine heybelerine hangisini
almamıştır?
A) Mercimek
B) Nohut
C) Ekmek
D) Tarhana
6. Bir adamın her gün at pazarına getirip satamadan götürdüğü hayvan hangisidir?
A) At
B) Deve
C) Keçi
D) Koyun
7. Yürekdede deveyi neyin karşılığında almıştır?
A) İki küçük altın karşılığında
B) Birkaç bakır lira karşılığında
C) Besili bir koyun karşılığında
D) Bir sevgi, bir güzel söz karşılığında
8. Yürekdede her sabah hangi saatte uyanmaktadır?
A) Güneşin doğmasına bir saat kala.
B) Güneşin doğmasına yarım saat kala.
C) Ezanının okunmasına az bir süre kala.
D) Sabah ezanı okunur okunmaz.
9. “Bir şehrin gece ipil ipil yanan ışıkları ne tefekkür ettirir ihtiyar bir adama.” hikâyemizden alınan bu bölümde altı çizili ifade ne anlama gelmektedir?
A) İlginç ilginç
B) Pırıl pırıl
C) Renkli renkli
D) Sönük sönük
10. “Bir padişah ki âlem başına. Dost başına hatta düşman başına. ” Yürekdede, altı çizili ifade ile ne demek istemiştir?
A) En güçlü düşmanlar bile onun karşısında diz çökmek zorunda kalır.
B) Dünyanın gördüğü en cesur, en mert, en adaletli padişahtır.
C) Kâfirler bile onun saltanatında rahat eder, huzur bulur, derman kazanır.
D) Düşman bu cesur padişah karşısında mutlaka yenilgiye uğrayacaktır.
11. Aşağıdakilerden hangisi padişahın vezirlerinden değildir?
A) Ömer oğlu Mehmet
B) İbrahim oğlu Muhammet
C) Ömer oğlu Abdurrahman
D) İshak oğlu Feyzullah
12. “....... demek bir ülkenin, bir imparatorluğun başşehri demektir.” hikâyemizden alınan bu bölümdeki boşluğa hangi kelime gelmelidir?
A) Kudüs
B) İstanbul
C) Ankara
D) Payitaht
13. Yürekdede’nin kıyamet alameti dediği şeyler nelerdir?
A) Bir ülkede herkes aç olur da hırsızlık çoğalırsa ve adalet olmaz da eşkıya türerse.
B) Bir ülkede kimse doymaz da yine hırsız olursa ve adalet olmayıp da eşkıya türerse.
C) Bir ülkede herkes doyar da yine hırsız olursa ve adalet gani olur da eşkıya türerse.
D) Bir ülkede herkes aç olur da hırsızlık çoğalırsa ve adalet olmayıp da eşkıya türerse.
14. Yürekdede, “Padişahı nasıl bilirsin?” sorusuna ne cevap vermiştir?
A) Çok mert, cesur ve merhametlidir.
B) Çok yüce, adil ve merhametlidir.
C) Çok bilge, adil ve cesurdur.
D) Çok kibar, sakin ve merttir.
15. Padişahın her cuma gelip namaz kıldığı ve hutbe okuduğu caminin adı nedir?
A) Payitaht Cami
B) Ulu Cami
C) Sultan Ahmet Cami
D) Süleymaniye Cami
16. Ayşe Nine, Yürekdede’nin uyuyup dinlenmesi için ona sürekli ne diyordu?
A) Saçların ağarmış, başın sızlayıp duruyor ne zaman beni yastığa koyacaksın
B) Başın ağırlaşmış, dizlerin sızlanıp duruyor ne zaman dinleneceğiz
C) Başın ağırlaşmış, saçların sızlanıp duruyor ne zaman bizi yastığa koyacaksın
D) Saçların ağarmış, bacakların sızlayıp duruyor zaman dinleneceğiz
17. Yürekdede, taşı çıkarmak için birkaç kazma çalınca bir kazan dolusu altın çıkmıştı. Peki, Yürekdede’nin bu taşı çıkarmak istemesindeki asıl amaç nedir?
A) Kazığı çakabilmek
B) Taşı devesine yüklemek
C) Deveyi rahatlatmak
D) Kazığı çıkarabilmek
18. Hazreti Ömer, uzak bir vilayete tayin ettiği kadıyı neden görevden aldı?
A) Hiçbir zaman insanların halini hatırını sormadığı için.
B) Kendini halktan üstün görmeye başladığı için.
C) Padişahın arkasından konuşmaya başladığı için.
D) Hiçbir zaman çocuklarını öpüp okşamadığı için.
19. Hazreti Süleyman’ın yüzünü kurulaması için kirpi ona ne getirmişti ve bunun nedenini nasıl açıklamıştı?
A) Yavrusunu getirdi. Ondan daha sevimli ve yumuşak bir şey olmadığını söylemişti.
B) Yavrusunu getirdi. Evinde yavrusundan başka hiçbir şeyi olmadığını söylemişti.
C) Havlusunu getirdi. Yüzünü en iyi o pamuk havluyla kurulayabileceğini söylemişti.
D) Bez getirdi. Evinde elindeki eskimiş bezden başka bir şeyi olmadığını söylemişti.
20. Hangisi ezan okunurken oyun oynamaya devam edip namaz kılmaya gitmeyen yaş gruplarından biri değildir?
A) On beş - yirmi yaş arası
B) Yirmi - yirmi beş yaş arası
C) Otuz - otuz beş yaş arası
D) Kırk - altmış yaş arası
Cevap Anahtarı :
1-B 2-B 3-C 4-D 5-C
6-B 7-D 8-A 9-B 10-C
11-A 12-D 13-C 14-B 15-B
16-C 17-A 18-D 19-A 20-B
Yürek Dede ile Padişah (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 1 için tıklayınız...
2 Temmuz 2019 Salı
Kuşların Dili (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
1. Kendilerine padişah arayışına giren kuşlara önderlik eden, onları padişahlarına ulaştırmaya çalışan kuş hangisidir?
A) Hüdhüd
B) Ebabil
C) Bülbül
D) Huma
2. Eserde kuşların bulmak için uğraştıkları padişahın adı nedir?
A) Hz. Yusuf
B) Hz. Süleyman
C) Hüdhüd
D) Simurg
3. Hüdhüd hangi peygamberin postacısı olduğunu söylüyor?
A) Hz.Yusuf
B) Hz. Süleyman
C) Hz. Musa
D) Hz. Zekeriya
4. Peygamberimizin “Sırattan ilk geçecek kişi sensin” dediği sahabe kimdir?
A) Hz. Ebubekir
B) Hz. Osman
C) Hz. Ali
D) Hz. Ömer
5. Aşağıda özellikleri verilen kişi kimdir?
Hira mağarasında, o kutlu hicret yolculuğunda efendimizin yoldaşı oldu. İslam dinine ve Peygamberimize olan sadakatinden dolayı Sıddık olarak adlandırılır. Peygamberimizin ilk dostudur.
A) Hz. Süleyman
B) Hz. Hamza
C) Hz. Ebubekir
D) Hz. Hızır
6. Bir kuş merak etti ve sordu:...............................................
Hüdhüd’ün cevabı: Doğru. Bir padişaha giderken hediye götürmek gerek. Ona götürülecek hediye ise orada olmayan bir şey olmalı ki makbule geçsin.
Yukarıdaki diyalogda hangi soruya verilmiş bir cevap söz konusudur?
A) Yolculuğa çıkarken yanımıza yiyecek almalı mıyız?
B) Yolculuk süresince hangi elbiseleri giysek?
C) Ne zaman yola çıkıyoruz?
D) Padişahlara değerli bir armağan götürmek gerek. Peki biz padişahımıza nasıl bir hediye sunalım?
7. “Ben güle aşık oldum. Bana bir aşk yeter. Ben gülden vazgeçip bir yere gitmesem gerek” diyerek bahane bulan ve kutlu yolculuğa çıkmak istemediğini dile getiren kuş hangisidir?
A) Dudu
B) Bülbül
C) Hüma
D) Kaz
8. “Ben kuşların Hızır’ıyım. Bu nedenle yeşiller giyindim. Olur ya bir gün ben de Hızır gibi ölümsüzlük suyundan içerim. Şu halimle Simurg’a gidemem.” diyerek bahane bulan ve kutlu yolculuğa çıkmak istemediğini dile getiren kuş hangisidir?
A) Dudu
B) Kaz
C) Keklik
D) Doğan
9. Kuşlar yola koyulmadan önce kendilerine bir kılavuz gerektiğini anladılar. Kılavuzu seçmek için her biri farklı fikirler ortaya attı ve sonunda kılavuz olacak kuşu ............... belirlemeye karar verdiler.
Parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) kura ile
B) rastgele
C) seçim ile
D) yaş üstünlüğüne göre
10. Kutlu yolculuğa çıkmadan önce kuşlar çeşit çeşit bahaneler öne sürmüştür. Hüdhüd ise kuşları yolculuğa çıkmaya ikna etmiştir.
Hüdhüd kuşu bunu nasıl başarmıştır?
A) Yolculuğa çıkmak istemeyen kuşlara küsmüştür.
B) Kuşları yiyecek bulma umuduyla kandırmıştır.
C) Teker teker bütün kuşların bahanelerine cevap verip onları ikna etmiştir.
D) Bütün kuşları tehdit etmiştir.
11. İstek vadisini aşan bu vadiye gelir. Burada aşık; ateş kesilen, hararetle koşup giden bir alev gibi baş çeken kişidir.
Yukarıda belirtilen vadi hangisidir?
A) Bilgi ve marifet vadisi
B) Aşk vadisi
C) Tevhid vadisi
D) İstek vadisi
12. Çıkılan kutlu yolculukta milyonlarca kuştan kaçının hedefine ulaştığı belirtilmiştir?
A) 77
B) 70
C) 40
D) 30
13. (I) Aşk vadisi
(II) İstek vadisi
(III) Bilgi ve Marifet vadisi
Kuşların çıktığı kutlu yolculukta aşmaları gereken vadilerin ilk üçünün sıralaması aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) I-II-III
B) III-I-II
C) II-III-I
D) II-I-III
14. Beşinci vadidir. Sayı çok da olsa az da olsa, bu yolda birlikte birleşilir, hep bir olur.
Yukarıda belirtilen vadi hangisidir?
A) Tevhid vadisi
B) Aşk vadisi
C) Bilgi ve marifet vadisi
D) Hayret vadisi
15. I. Türlü zorluklarla vadiler aşılır.
II. Hüdhüd, kuşlara kılavuzluk eder.
III. Kuşlar kendilerine bir padişah arar.
IV. Ümitsizliğe düşen kuşları bir çavuş karşılar.
Yukarıda karışık olarak verilen olay örgüsünün doğru sıralanışı hangisidir?
A) II-III-IV-I
B) III-I-II-IV
C) II-IV-III-I
D) III-II-I-IV
Cevap Anahtarı :
1-A 2-D 3-B 4-D 5-C
6-D 7-B 8-A 9-A 10-C
11-B 12-D 13-D 14-A 15-D
25 Mayıs 2019 Cumartesi
Küçük Şehzade (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Küçük Şehzade
Kitabın Özeti :
Şehzade Yazı Yazıyor
Bir padişahın Süleyman adında bir oğlu varmış. Süleyman iyi huyluymuş ama aynı zamanda aceleci ve inatçıymış. Bir gün bir odada güzel yazı sanatı hatla bir kağıda kendi ismini yazmış. Bu yazdığını da çok beğenmiş. Altını imzalamış. Hemen padişah babasına göstermek istemiş. Babasının kapısında bir nöbetçi varmış. Şehzadeye babasının bir toplantıda olduğunu söylemiş. Küçük şehzade hat sanatıyla kendi adını yazdığı kağıdı nöbetçiye göstermiş. Nöbetçi kıs kıs gülmüş. Çünkü şehzade mürekkebin kurumasını beklemediği için mürekkep dağılmış. Süleyman odasına dönmüş ve ertesi gün öğlene kadar adını güzel yazabilmek için uğraşmış durmuş. Ama bir türlü becerememiş. Bu olay bütün sarayda duyulmuş. Padişahın kapısındaki nöbetçi Abdullah da duymuş. Şehzadeyi görmek için odasına gitmiş. Şehzadenin adını neden güzel yazamadığını anlamış. Çünkü şehzade ilk yazdığı ve en beğendiği yazının altına imza atmış. Oysa hat sanatında ustalaşmadan bir eserin altına imza atmak yanlış bir şeymiş.
Kırk Bin Kapılı Hazine
Şehzade Süleyman bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında bir köpeğin sırtına binmiş geziyormuş. Bu rüyanın yorumunu dadısına sormuş. Dadısı bir yorum yapamayınca Şehzade Süleyman çok kızmış. Sinirli bir şekilde odadan çıkmış. Sarayda sinirli sinirli gezerken sarayın avlusuna yüklü develer ve katırlar girdiğini görmüş. Bu hayvanlarda altın ve elmas yüklüymüş. Hepsi bir kantarla tartıp hamallarla içeri taşımışlar. Şehzade Süleyman bu altınların ve elmasların nereden geldiğini sormak için padişah babasının yanına gitmeye karar vermiş. Ancak kapıdaki nöbetçi içeriye girmeye izin olmadığını söyleyerek onu padişahın yanına sokmamış. Şehzade Süleyman nöbetçiden bu altın ve elmasların kiminin zekat kiminin vergi kiminin de haraç olduğunu öğrenmiş. Şehzade Süleyman nöbetçiden altınların hazine denilen bir yere götürüldüğünü de öğrenmiş. Nöbetçinin söylediğine göre hazinenin bir tane giriş kapısı kırk bin tane çıkış kapısı varmış. Bu kırk bin kapıdan maksat halkın çeşitli ihtiyaçlarıymış. Hazine halk için harcanırmış. Bunu öğrenen şehzade odasına dönmüş. Dadısına, rüyada bir köpeğin sırtında seyahat etmenin bir padişahın hazinesinin bir giriş kapısı olmasına karşılık, kırk bin çıkış kapısı anlamına geldiğini söylemiş.
Nöbetçi
Şehzade Süleyman düşündüğü bir konuyu padişah babasına açmak için onun yanına gitmeye karar vermiş. Giderken koridorlarda birçok nöbetçi olduğu dikkatini çekmiş. Babasının odasının kapısında da bir nöbetçi varmış. Bu nöbetçi geçen masalda adı geçen Abdullah'mış. Ona koridorlarda kimse olmamasına rağmen neden nöbet tuttuklarını sormuş. Nöbetçi verecek bir cevap bulamamış. Küçük şehzade ihtiyacı olan herkesin padişahı engellenmeden görebilmesini istiyormuş. Ama nöbetçi, çeşit çeşit insan olduğu için bunun mümkün olmadığını söylemiş.
Padişah ile Bir Veli
Bir zamanlar bir padişah varmış. Emrindekileri Allah'ın bir emaneti olarak görür ve onlara çok iyi davranırmış. Ayrıca çok da güçlüymüş. Herkesle dostmuş. Sadece bir tane düşmanı varmış. O da Şeytan'mış. Şeytan bir gün padişaha onu kandıramadığı için yakasını bırakıp gideceğini söylemiş. Padişah bunları duyunca gururlanmış ve Şeytan'ın tuzağına düşmüş. Bütün zenginliğin ve adaletin kendisi sayesinde olduğunu düşünmeye başlamış.
Bir müddet sonra bu ülkenin başkentine Abdülkadir isminde genç bir alim gelip yerleşmiş. Padişah onun gerçek bir alim olup olmadığı anlamak için üç ay beklemiş. Bu süre zarfında padişahın huzuruna gelmeyen alimin gerçek bir alim olduğu kanısına varılmış. Padişah yanına birçok hediye alarak Şeyh Abdülkadir'in evine gitmiş. Şeyh Abdülkadir 33 yaşındaymış. Peygamber Efendimiz 63 yaşında vefat ettiği için o da 63 yaşından sonra yaşamak istemiyormuş. Şeyh Abdülkadir padişahın ona getirdiği bütün hediyeleri kabul etmiş. Bu hediyelerle bir arazi satın almış ve bu araziye bir tekke yapacakmış.
Fitnecinin Çabuk Gelir Kötü Sonu
Şeyh Abdülkadir'in yaşadığı ülkenin padişahı Sultan Ahmed'miş. Sultan Ahmed'in ülkesine huzur hakimmiş. Ancak Sultan Ahmed'in düşmanları ülkeyi yıkmak için planlar yapıyormuş. Padişah Ahmed'in kurduğu düzeni bozmak istiyorlarmış. Bunun için siyaseti kullanarak ülkede fitne çıkarmayı düşünmüşler. Bunu Izak adındaki bir Yahudi yapacakmış. Padişahın ülkesine gidip kendini Müslüman bir alim olarak tanıtacakmış. Yahudi Izak bunun karşılığında padişahın düşmanların on deve yükü altın istemiş. Yahudi Izak padişahın ülkesine yerlemiş. Ülkesine bir alim geldiğini öğrenen padişah onu huzuruna davet etmiş. Padişah Yahudi Izak'ı Müslüman bir alim sanmış ve ona hayran olmuş. Sultan Ahmed ondan veziri olmasını istemiş. Yahudi Izak bu teklifi kabul etmiş. Bir süre sonra başvezir olmuş. Bir gün Izak telaşlı bir hâlde padişahın yanına gelip Şeyh Abdülkadir'in tahta göz diktiğini söylemiş. Padişah da buna inanmış. Şeyh Abdülkadir'in nasıl ortadan kaldırılacağını düşünmeye başlamış. Bunun için Yahudi Izak'a fikrini sormuş. O da planını söylemiş. Buna göre padişah ve yanındakiler Şeyh Abdülkadir'i ziyarete gidecekler ve aç olduklarını söyleyeceklermiş. Şeyh Abdülkadir de ikramlarını yaptıktan sonra bunların padişaha layık olmadığı söyleyecek ve nimete küfür etmiş olacakmış. Yahudi Izak da onun idamı için fetva verecek ve Şeyh Abdülkadir asılacakmış. Ama Şeyh Abdülkadir, padişah ve yanındakilere ikramlarını yapınca hiç kimsenin bu nimetlere layık olmadığını söylemiş. Padişah da Şeyh Abdülkadir hakkındaki düşüncelerinde haksız olduğunu anlamış. Müslüman görünümlü Yahudi Izak'ı da zindana attırıp idam ettirmiş.
Şehzade Yazı Yazıyor
Bir padişahın Süleyman adında bir oğlu varmış. Süleyman iyi huyluymuş ama aynı zamanda aceleci ve inatçıymış. Bir gün bir odada güzel yazı sanatı hatla bir kağıda kendi ismini yazmış. Bu yazdığını da çok beğenmiş. Altını imzalamış. Hemen padişah babasına göstermek istemiş. Babasının kapısında bir nöbetçi varmış. Şehzadeye babasının bir toplantıda olduğunu söylemiş. Küçük şehzade hat sanatıyla kendi adını yazdığı kağıdı nöbetçiye göstermiş. Nöbetçi kıs kıs gülmüş. Çünkü şehzade mürekkebin kurumasını beklemediği için mürekkep dağılmış. Süleyman odasına dönmüş ve ertesi gün öğlene kadar adını güzel yazabilmek için uğraşmış durmuş. Ama bir türlü becerememiş. Bu olay bütün sarayda duyulmuş. Padişahın kapısındaki nöbetçi Abdullah da duymuş. Şehzadeyi görmek için odasına gitmiş. Şehzadenin adını neden güzel yazamadığını anlamış. Çünkü şehzade ilk yazdığı ve en beğendiği yazının altına imza atmış. Oysa hat sanatında ustalaşmadan bir eserin altına imza atmak yanlış bir şeymiş.
Kırk Bin Kapılı Hazine
Şehzade Süleyman bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında bir köpeğin sırtına binmiş geziyormuş. Bu rüyanın yorumunu dadısına sormuş. Dadısı bir yorum yapamayınca Şehzade Süleyman çok kızmış. Sinirli bir şekilde odadan çıkmış. Sarayda sinirli sinirli gezerken sarayın avlusuna yüklü develer ve katırlar girdiğini görmüş. Bu hayvanlarda altın ve elmas yüklüymüş. Hepsi bir kantarla tartıp hamallarla içeri taşımışlar. Şehzade Süleyman bu altınların ve elmasların nereden geldiğini sormak için padişah babasının yanına gitmeye karar vermiş. Ancak kapıdaki nöbetçi içeriye girmeye izin olmadığını söyleyerek onu padişahın yanına sokmamış. Şehzade Süleyman nöbetçiden bu altın ve elmasların kiminin zekat kiminin vergi kiminin de haraç olduğunu öğrenmiş. Şehzade Süleyman nöbetçiden altınların hazine denilen bir yere götürüldüğünü de öğrenmiş. Nöbetçinin söylediğine göre hazinenin bir tane giriş kapısı kırk bin tane çıkış kapısı varmış. Bu kırk bin kapıdan maksat halkın çeşitli ihtiyaçlarıymış. Hazine halk için harcanırmış. Bunu öğrenen şehzade odasına dönmüş. Dadısına, rüyada bir köpeğin sırtında seyahat etmenin bir padişahın hazinesinin bir giriş kapısı olmasına karşılık, kırk bin çıkış kapısı anlamına geldiğini söylemiş.
Nöbetçi
Şehzade Süleyman düşündüğü bir konuyu padişah babasına açmak için onun yanına gitmeye karar vermiş. Giderken koridorlarda birçok nöbetçi olduğu dikkatini çekmiş. Babasının odasının kapısında da bir nöbetçi varmış. Bu nöbetçi geçen masalda adı geçen Abdullah'mış. Ona koridorlarda kimse olmamasına rağmen neden nöbet tuttuklarını sormuş. Nöbetçi verecek bir cevap bulamamış. Küçük şehzade ihtiyacı olan herkesin padişahı engellenmeden görebilmesini istiyormuş. Ama nöbetçi, çeşit çeşit insan olduğu için bunun mümkün olmadığını söylemiş.
Padişah ile Bir Veli
Bir zamanlar bir padişah varmış. Emrindekileri Allah'ın bir emaneti olarak görür ve onlara çok iyi davranırmış. Ayrıca çok da güçlüymüş. Herkesle dostmuş. Sadece bir tane düşmanı varmış. O da Şeytan'mış. Şeytan bir gün padişaha onu kandıramadığı için yakasını bırakıp gideceğini söylemiş. Padişah bunları duyunca gururlanmış ve Şeytan'ın tuzağına düşmüş. Bütün zenginliğin ve adaletin kendisi sayesinde olduğunu düşünmeye başlamış.
Bir müddet sonra bu ülkenin başkentine Abdülkadir isminde genç bir alim gelip yerleşmiş. Padişah onun gerçek bir alim olup olmadığı anlamak için üç ay beklemiş. Bu süre zarfında padişahın huzuruna gelmeyen alimin gerçek bir alim olduğu kanısına varılmış. Padişah yanına birçok hediye alarak Şeyh Abdülkadir'in evine gitmiş. Şeyh Abdülkadir 33 yaşındaymış. Peygamber Efendimiz 63 yaşında vefat ettiği için o da 63 yaşından sonra yaşamak istemiyormuş. Şeyh Abdülkadir padişahın ona getirdiği bütün hediyeleri kabul etmiş. Bu hediyelerle bir arazi satın almış ve bu araziye bir tekke yapacakmış.
Fitnecinin Çabuk Gelir Kötü Sonu
Şeyh Abdülkadir'in yaşadığı ülkenin padişahı Sultan Ahmed'miş. Sultan Ahmed'in ülkesine huzur hakimmiş. Ancak Sultan Ahmed'in düşmanları ülkeyi yıkmak için planlar yapıyormuş. Padişah Ahmed'in kurduğu düzeni bozmak istiyorlarmış. Bunun için siyaseti kullanarak ülkede fitne çıkarmayı düşünmüşler. Bunu Izak adındaki bir Yahudi yapacakmış. Padişahın ülkesine gidip kendini Müslüman bir alim olarak tanıtacakmış. Yahudi Izak bunun karşılığında padişahın düşmanların on deve yükü altın istemiş. Yahudi Izak padişahın ülkesine yerlemiş. Ülkesine bir alim geldiğini öğrenen padişah onu huzuruna davet etmiş. Padişah Yahudi Izak'ı Müslüman bir alim sanmış ve ona hayran olmuş. Sultan Ahmed ondan veziri olmasını istemiş. Yahudi Izak bu teklifi kabul etmiş. Bir süre sonra başvezir olmuş. Bir gün Izak telaşlı bir hâlde padişahın yanına gelip Şeyh Abdülkadir'in tahta göz diktiğini söylemiş. Padişah da buna inanmış. Şeyh Abdülkadir'in nasıl ortadan kaldırılacağını düşünmeye başlamış. Bunun için Yahudi Izak'a fikrini sormuş. O da planını söylemiş. Buna göre padişah ve yanındakiler Şeyh Abdülkadir'i ziyarete gidecekler ve aç olduklarını söyleyeceklermiş. Şeyh Abdülkadir de ikramlarını yaptıktan sonra bunların padişaha layık olmadığı söyleyecek ve nimete küfür etmiş olacakmış. Yahudi Izak da onun idamı için fetva verecek ve Şeyh Abdülkadir asılacakmış. Ama Şeyh Abdülkadir, padişah ve yanındakilere ikramlarını yapınca hiç kimsenin bu nimetlere layık olmadığını söylemiş. Padişah da Şeyh Abdülkadir hakkındaki düşüncelerinde haksız olduğunu anlamış. Müslüman görünümlü Yahudi Izak'ı da zindana attırıp idam ettirmiş.
Küçük Şehzade (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
1. Küçük Şehzade'nin adı nedir?
A) Ahmet
B) Mehmet
C) Süleyman
D) İbrahim
2. Küçük Şehzade "Şehzade Yazı Yazıyor" adlı masalda hangi sanat dalını icra etmiştir?
B) Mehmet
C) Süleyman
D) İbrahim
2. Küçük Şehzade "Şehzade Yazı Yazıyor" adlı masalda hangi sanat dalını icra etmiştir?
A) Musiki
B) Hat
C) Çini
D) Ebru
3. "Şehzade Yazıyor" adlı masalda Küçük Şehzade'nin çok uğraşmasına rağmen adını güzel yazamamasının nedeni nedir?
B) Hat
C) Çini
D) Ebru
3. "Şehzade Yazıyor" adlı masalda Küçük Şehzade'nin çok uğraşmasına rağmen adını güzel yazamamasının nedeni nedir?
A) İlk yazdığı eserin altına imza atması
B) Mürekkebin kurumasını beklememesi
C) Güzel yazdığı kalemin ucunun kırılması
D) İlk yazdığı kağıttan bulamaması
B) Mürekkebin kurumasını beklememesi
C) Güzel yazdığı kalemin ucunun kırılması
D) İlk yazdığı kağıttan bulamaması
4. "Kırk Bin Kapılı Hazine" masalında olaylar nasıl başlamaktadır?
A) Küçük Şehzade'nin hazine odasına girmesiyle
B) Küçük Şehzade'nin bir rüya görmesiyle
C) Küçük Şehzade'nin sarayda kaybolmasıyla
D) Saray nöbetçisinin Küçük Şehzade'nin yanına gelmesiyle
5. "Kırk Bin Kapılı Hazine" masalına göre hazine nereye harcanırmış?
B) Küçük Şehzade'nin bir rüya görmesiyle
C) Küçük Şehzade'nin sarayda kaybolmasıyla
D) Saray nöbetçisinin Küçük Şehzade'nin yanına gelmesiyle
5. "Kırk Bin Kapılı Hazine" masalına göre hazine nereye harcanırmış?
A) Sarayın masrafları karşılanırmış.
B) Köprü, han, hamam yapımına harcanırmış.
C) Başka ülkelere haraç olarak verilirmiş.
D) Halkın ihtiyaçları için harcanırmış.
6. "Nöbetçi" adlı masalda Küçük Şehzade padişah babasının yanına giderken koridorlarda dikkatini ne çekiyor?
B) Köprü, han, hamam yapımına harcanırmış.
C) Başka ülkelere haraç olarak verilirmiş.
D) Halkın ihtiyaçları için harcanırmış.
6. "Nöbetçi" adlı masalda Küçük Şehzade padişah babasının yanına giderken koridorlarda dikkatini ne çekiyor?
A) Koridorların dar olması
B) Sarayın çok büyük olması
C) Birçok nöbetçinin olması
D) Koridorların çok kalabalık olması
7. "Padişah ile Bir Veli" adlı masalda Şeytan, padişahı nasıl kandırmış?
B) Sarayın çok büyük olması
C) Birçok nöbetçinin olması
D) Koridorların çok kalabalık olması
7. "Padişah ile Bir Veli" adlı masalda Şeytan, padişahı nasıl kandırmış?
A) Yakasını bırakıp gideceğini söyleyerek
B) Padişahın aklına çeşitli fitneler getirerek
C) Padişahın namaz kılmasını engelleyerek
D) Tahtında birinin gözü olduğunu söyleyerek
8. "Padişah ile Bir Veli" adlı masalda Şeyh Abdülkadir padişahın getirdiği hediyeleri ne yapmış?
B) Padişahın aklına çeşitli fitneler getirerek
C) Padişahın namaz kılmasını engelleyerek
D) Tahtında birinin gözü olduğunu söyleyerek
8. "Padişah ile Bir Veli" adlı masalda Şeyh Abdülkadir padişahın getirdiği hediyeleri ne yapmış?
A) Kendi masrafları için harcamış.
B) Kendine büyük bir köşk yaptırmış.
C) Bir tekke yaptırmış.
D) Fakirlere dağıtmış.
9. "Fitnecinin Çabuk Gelir Kötü Sonu" adlı masalda padişahın düşmanları Sultan Ahmed'in ülkesini nasıl yıkmayı planlıyorlar?
A) Hep birlikte saldırarak
B) Ülkede fitne çıkararak
C) Küçük Şehzade'yi kaçırarak
D) Ülkeyi kuşatıp onları aç ve susuz bırakarak
10. "Fitnecinin Çabuk gelir Kötü Sonu" adlı masala göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Şeyh Abdülkadir'in padişahın tahtında gözü olması
B) Yahudi Izak'ın Müslüman olması
C) Padişahın Yahudi Izak'ı Müslüman bir alim sanması
D) Şeyh Abdülkadir'in nimete küfrettiğinden öldürülmesi
Cevap Anahtarı :
1-C 2-B 3-A 4-B 5-D
6-C 7-A 8-C 9-D 10-C
Küçük Şehzade (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
B) Yahudi Izak'ın Müslüman olması
C) Padişahın Yahudi Izak'ı Müslüman bir alim sanması
D) Şeyh Abdülkadir'in nimete küfrettiğinden öldürülmesi
Cevap Anahtarı :
1-C 2-B 3-A 4-B 5-D
6-C 7-A 8-C 9-D 10-C
Küçük Şehzade (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
Yürek Dede ile Padişah (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
A. 60-70 arası
B. 70-75 arası
C. 80-90 arası
D. 90-100 arası
2. Yürek Dede ile Ayşe Nine nereye gitmek için yola çıkmıştır?
A. Kasabaya
B. Köye
C. Şehre
D. Yaylaya
3. Yürek Dede ile Ayşe Nine yolda konakladıklarında gelen misafirlere ne ikram etmişlerdir?
A. Koyun eti
B. Keçi eti
C. Tavuk eti
D. Deve eti
4. Yürek Dede ile Ayşe Nine’nin ağırladığı insanlar kimlerdir?
A. Zengin bir tüccar ve adamları
B. Padişah, vezir ve yardımcıları
C. Ormana avlanmaya çıkmış atlılar
D. Köyün yolunu kaybetmiş çocuklar
5. Misafirlerin başı, Yürek Dede’nin cuma günü nereye gitmesini istemiştir?
A. Şehre
B. Ormana
C. Evine
D. Köyüne
6. Yürek Dede ile Ayşe Nine birbirlerine nasıl davranırlarmış?
A. Birbirlerini hiç kırmaz, üzmezlermiş.
B. İki günde bir küserlermiş.
C. Yürek Dede hep karısına sinirlenirmiş.
D. Birbirlerine güzel hediyeler alırlarmış.
7. "Hz. Süleyman’la Kirpi" hikâyesinde hangi duygudan söz edilmektedir?
A. Üzüntüden
B. Heyecandan
C. Merhametten
D. Nefretten
8. "Hz. Süleyman’la Kirpi" hikâyesinde hangi halifenin adı geçmektedir?
A. Hz. Ebubekir
B. Hz. Ömer
C. Hz. Osman
D. Hz. Ali
9. "Köyümüze Yağdı Karlar" adlı hikâyede geçen köyde kaç ev bulunmaktadır?
A. 5
B. 10
C. 15
D. 20
10. "Köyümüze Yağdı Karlar" adlı hikayede geçen adamlar şehre ne götürüp, satarlarmış?
A. Odun
B. Tezek
C. Buğday
D. Yumurta
Cevap Anahtarı :
1-C 2-D 3-D 4-B 5-A
6-A 7-C 8-B 9-D 10-A
24 Mayıs 2019 Cuma
Çocuklarımızla Atlara Biniyorduk (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
1. Serçekuş’la bir avcının arasında geçen hikâyenin özelliği, aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru verilmiştir?
A) İyi başladı, kötü devam etti ve iyi bitti.
B) İyi başladı, kötü devam etti ve kötü bitti.
C) İyi başladı, iyi devam etti ve iyi bitti.
D) Kötü başladı, kötü devam etti ve iyi bitti.
2. “Serçekuş” hikâyesine göre aşağıdaki ifadelerden hangisinde bir yanlışlık yapılmıştır?
A) Avcı sayısı beştir.
B) Olayın geçtiği yer, Kocabağ köyüdür.
C) Köy meyilli bir araziye kurulmuştur.
D) Papatya tarlaları köyün alt tarafındadır.
3. “Katıraslan” hikâyesinde tilki ile aslanın yakın ülkelere geziye çıkma amacı aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru verilmiştir?
A) Hayattayken güzel yerleri keşfedelim, görelim diye,
B) Bilgimiz, görgümüz artar, iyi hayvanlar oluruz diye,
C) Dostluğumuzu pekiştirip birlikte daha güçlü olalım diye,
D) Gözlem yapma ve merak duyma becerimiz gelişsin diye,
4. “Tepenin üstüne çıkınca aslanla tilki gözlerine inanamadılar. Önlerinde alabildiğine bir çöl uzanıyordu.(...) Ve çöle ilk adımlarını attılar.”
“Katıraslan” hikâyesinin “Çöl” bölümünde aslan sırasıyla hangi hayvanları yemek istemiştir?
A) Üç tavşan-dört tavuk-iki horoz
B) Geyik-katır-eşek
C) Eşek-katır-tilki
D) Dört tavşan-geyik-tilki
5. “İşte can kuşum, sevgili yavrum, sözün dönemecine geldik. Babamdan nasıl duyduysam o da kendi babasından, babası da dedelerimizden ve nasıl onlardan bize geçmişse, sözü uzatmadan, aynen onların dedikleri gibi yineleyeceğim sana:” “Ağaçkakan” hikâyesine göre yukarıdaki parçanın devamında ağaçkakan, yavrusuna nutuk vermiştir. Bu nutukta aşağıdaki şıklardan hangisi söylenmemiştir?
A) Nimetler sonsuzdur fakat onlarda herkesin hakkı var.
B) Ye ama ihtiyacın kadar. Bir lokma badem için bin badem kırma.
C) Cevizleri, fıstıkları ve bademleri hışımla kapıp kaçar gibi, hırsızlık yapar gibi değil, sevgiyle kopar, öp başına koy.
D) Terbiyeli ol, ağaçları sev, kardeşlerini koru, anne ve babanın sözünden çıkma.
6. "Küçük Şehzade" hikâyesine göre aşağıdaki şıklardan hangisi, şehzadenin çalışma sehpasının üzerindeki kağıtların özelliklerinden biri değildir?
A) Mısır’dan gelen kaymak gibi sarı renkli kağıtlardır.
B) Nohuttan yapıldığı için bu kağıtlara “nohudî kağıt” denmiştir.
C) Hat ustalarının en çok aradığı kağıttır.
D) Kolay kolay mürekkebi dağıtmayan bir özelliğe sahiptir.
7. Küçük Şehzade hikâyesinin “Padişah ile Bir Veli” bölümünde Şeyh Abdülkadir’in eviyle ilgili bilgi verilmiştir. Evle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğru değildir?
A) Evi, şehrin kıyısındadır.
B) Ev, üç odadan ibarettir.
C) Öndeki iki odada misafirlerini kabul eder, öğrenci okutur.
D) Evde birkaç sedir, bir tencere ve mangaldan başka eşya yoktur.
8. Motorlu Kuş hikâyesinin “Kırmızı Gözlü Kara Yılan” bölümünde yılana niçin Karayılan ismi verilmiştir?
A) Ailede “Karayılan” isminden başka isim konmadığı için
B) Derisi simsiyah ve kalın olduğu için
C) Ölen dedesinin vasiyeti olduğu için
D) Gözü kara, zehirli ve güçlü olduğu için “Yürekdede taşı çıkarmak için birkaç kazma çalınca iri bir kazan dolusu altın mücevherat çıkıverdi ortaya.”
9. “Yürekdede ile Padişah” hikâyesine göre Yürekdede ile karısı çıkan bu mücevherleri ne yaptı?
A) Köylülerinden ihtiyaç sahibi olanlara dağıttı.
B) Fakirlere dağıtması için kazanı padişaha teslim etti.
C) Şehrin fakir fukarasını toplayıp onlara üleştirdi.
D) Köye okul ve cami gibi hayır kurumları yaptırdı.
10. “Gülücük ve Ağaç Okul” şiir kitaplarıyla ilgili aşağıda verilen değerlendirmelerden hangisi doğru değildir?
A) Gülücük’te bir çocuk ağzından yazılmış şiirler yer almaktadır.
B) Ağaç Okul”da çocukların savaş mağduriyeti ele alınmıştır.
C) Ağaç Okul kitabının anahtar kavramları savaş, çocuk, ölüm, acı, düşman, hainlik gibi kelimelerdir.
D) Ağaç Okul kitabında bireysel sorunları ele alan şiirler yer almıştır.
Cevap Anahtarı :
1-C 2-D 3-B 4-C 5-D
6-B 7-D 8-A 9-C 10-D
4 Mayıs 2019 Cumartesi
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Motorlu Kuş
Kitabın Yazarı : Cahit Zarifoğlu
Kitabın Konusu :
Bir kırlangıca bazı yaratıklar tarafından bir küçük motor takılır. Kırlangıç çok sevinir buna. Zamanla kırlangıçlığını unutur. Kanatları güdükleşir, bedeni motoru etiyle kavrar. Motorun kuvvet levhasını gagalamaktan dolayı gagası özelliğini kaybeder. Günün birinde kırlangıç ölmesin diye son çare olarak motorun çıkarılmasına karar verilir. Kırlangıça motoru takanlar kimlerdi. Amaçları ne idi? Kırlangıç sonunda kurtulabildi mi? "Motorlu Kuş" bu serüveni anlatan ilginç bir kitap.
Kitabın Özeti :
Kırlangıçların mahallesinde bir kalabalık var bugün. Kayaların, ağaçların başları tepeleme kuş dolu. Hepsi kırlangıç olsa iyi. Serçeler bir sarmışlar ki etrafı, göz gözü görmüyor. Kartallar duymuşlar haberi. Başlarını eğmişler; aşağıya, durmadan kırlangıçların mahallesine bakıyorlar. Geçmekte olan bir kaç köylü çocuk:
— Acaba ne oluyor diye yaklaşınca irkildi kuşların tümü.
Ahmet’le Mehmet bu kadar çok kuşu bir arada görünce, parladı sevinçten kabardı. Ancak bir iki köylünün densizliği büyük bir gösteriyi kaçıracak değildi onca kuş.
Hemen haberleştiler aralarında, birden saldırarak bunlara, başladılar başlarındaki takkeleri gagalamaya. Canlarını zor kurtardı Ahmet’le Mehmet. Doğrusu hiç görülmemişti böylesi. Acaba ne oluyordu ki, kuşlar insanlara saldıracak kadar ileri gidiyor, göze alıyorlardı tehlikeyi?
O zaman geriye dönelim, meseleyi öğrenmeye çalışalım.
— Bana bak bir daha o gidersen bacaklarını kırarım senin, kanatlarını böler dereye atarım, kaplumbağa beyinli kafanı gagalar delerim anladın mı ha!
Böyle bağırmıştı annesi kırlangıca.
— Fakat anneciğim dedi o, müthiş bir şeyler var orada.
— Her ne olursa olsun. Bir daha topraklara adım atarsan beynini...
Uff, amma da bu tehditler. Küçük kırlangıç o topraklara herhalde başını çevirip bakmaz, değil bir daha oralara uçmak... Öyle mi dersiniz.
Daha annesi başını çevirir çevirmez , küçük kırlangıç pırr diye havalandı ve ver elini o topraklar. Zaten belli oluyor, çok garip bir yer olduğu, kayaların arasından siyah siyah dumanlar yükseliyor. Küçük kırlangıç daldı oraya. kayaların arasında ilerleyerek yaklaştı. İçerde mağara gibi yerde, görülmemiş şekillerle yepyeni kuşlar, kim bilir hangi dünyadan buraya , çalışıyorlar, gözlerden uzak bu mağarada. Tam o sırada gürültüyle başını kaldırmış küçük kırlangıç. Bir de bakmış ki görülmemiş hayvan daha. Kuş desen değil, aslan hiç. Dedik ya çok garip bir yaratık.
Küçük kırlangıç vahşi yaratığın içerdekilere kötülük yapmaya geldiğini anlayınca, çığlıklar atarak haber vermiş. Onlar da bu uyarı sayesinde düşmanlarını yakalayıp afiyetle yemişler. Kanlı dişlerini göstere göstere kırlangıca teşekkür etmişler.
— Aman demiş kırlangıç, teşekkür istemem, çekilin önümden de bir an önce buradan gideyim. Annemin dizinin dibine oturayım da bir daha çıkmayayım.
— Olur mu hiç demiş kuşlardan biri. Bize iyilikte bulundun. O hayvan bizim neslimizi kurutacaktı. Zaten bir tek bizler kaldık. Bize “Oto kuş” derler. Görüyorsun kanatlarımız var , çok kısa. Biz asıl motorlarla donatılmışız. Onlarla uçarız. Sana da motor takacağız. O zaman göreceksin, yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak.
— Sahi mi demiş kırlangıç
— Elbette. Bakma sen kanlı ağızlarımıza. İçimiz iyi bizim.
Böylece kırlangıca da bir motor takmışlar. Önce mağarada bir tur attırmışlar. Kanatlarına girmiş oto kuş, bir güzel öğretmişler motoru nasıl kullanacağını. Bütün mesele motorun üstündeki “kuvvet levhası”na peşpeşe gaga vurmakmış. İşte, kuvveti yakıtı buymuş motorun. Yuvaya motoru çalıştırarak dönünce kırlangıç:
— Eyvah demiş annesi, , demek şimdi de seni düşürdüler tuzağa.
— Neler söylüyorsun demiş küçük kırlangıç. Ne tuzağı.
Ve başlamış bütün olup biteni anlatmaya. Fakat annesi:
— bunların hepsi uydurma. İnanma sakın. Hepimizin gençken başına geldi . Ama hiç birimiz aldırmadık buna. Çünkü sonu kötü : Motor bedava. Ama yedek parça kan pahası. Kaptırdın mı kuyruğunu, ha!
— İmkansız demiş , küçük kırlangıç, çok iyiydi onlar. Bana adımı sordular, “Kırlangıç” deyince sen artık “Kırlangıçmotor” oldun, “ama bu kadar uzun bir ad yerine biz sana ‘Kırlanmotor’ diyoruz, bu adı veriyoruz” dediler.
— Yaa, gördün mü işte. Adını bile değiştirmişler senin.
— Ne var bunda, elbette kırlangıçmotor demek çok uzun, Kırlanmotor ismini ben de çok sevdim.
— Eyvahlar olsun dedi annesi, bu tam hapı yutmuş.
— Öyle değil anneciğim bak nasıl uçuyorum, tüy gibi.
Ve başlamış motorun kuvvet kapağını sık sık peşpeşe gagalayarak hızlı turlar atmaya...
— Gördün mü, düşün bakalım, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık fena mı olurdu.
— Fena olurdu ya!
— Nedenmiş o anneciğim?
— Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacaktık peki?
Küçük kırlangıç şaşırmış kalmış. Bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, sahi ne yapacaklardı artan zamanda.
— Dinle yavrum dedi anne kırlangıç, bu anlattıkların, yani sürat, insanlar için önemli olabilir, ama bizim için değil. Biz zaten hiç zaman öldürmeyiz. Her şey binlerce binlerce yıldır hepimiz için aynı hızla, aynı zamanda yapılır çatılır. Geriye bir şey kalmaz ki fazla zamana ihtiyacımız olsun.
— Yine de anneciğim ben bunu kuşlar meclisine götürmek istiyorum.
— Peki demiş annesi, götür kuşlar meclisine. Ama korkarım onların vereceği karar senin aleyhine olsun.
Böylece küçük kırlangıç, yeni adıyla Kırlanmotor, meseleyi kuşlar meclisine götürmüş bir dilekçe ile. İşte o gün kuşlar meclisi toplanıp karar verecekmiş. Sebebi buymuş onca kalabalığın. Kırlanmotor ortaya çıktı ve nefis bir gösteri yaptı.
— Ne öneriyorsun bize diye sordu kırlangıçların başkanı, toplanan milyonlarca kuşun önünde.
— Efendim, otokuşlarla bir anlaşma yapıp, bütün kırlangıçlara motor takılmasını öneriyorum.
Hararetli tartışmalardan sonra başkan kararı şöyle açıkladı:
— Kırlanmotorun motoru vücuduna sıkıca bağlanıp çıkarmaması için mühürlenecek. Hiç kimseye motor takılmayacak. Aradan altı ay geçecek. Tam altı ay sonra onu yine burada, bir kere daha izleyeceğiz. İşte o zaman bir rapor düzenleyecek ve buna göre esas kararımızı vereceğiz. Acele işe şeytan bulaşır. Bakalım ne diyecek, zaman denen öğretmen?
Kırlanmotor da, diğerleri de memnun kalmış bu karardan. Bütün bu zaman zarfında annesi kederle dinlemiş başkanın kararını ve gözyaşlarıyla bakmış yavrusuna. Aradan tam altı ay geçmiş. Yine milyonlarca kuş birikmiş ağaçlara. Cıvıl cıvıl kuşlar. Rengarenk kaynaşarak toplanmışlar. Kırlanmotoru beklerken aralarında şakalaşmış, tartışmış, çeşitli düşünceler ortaya atmışlar. Hele gençler. İstiyorlarmış ki olumlu bir karar çıksın da hepsi takınsın motorlar. Derken:
— Geliyor, nidalarıyla başlarını çevirmişler. Evet o, ta kendisi, Kırlanmotor bu.
Ama hareketleri yavaş. Yüzlerce yıllık ağır bir tanker hurdası gibi geliyor.
Uzmanlar hemen almış etrafını. İki dakkada derken beş saatte zor hazırlamışlar raporlarını, işte bu raporun çok kısa bir özeti:
— “Vücut, motoru, yabancı madde diye dışarıya atmak istemiş, ancak başaramayınca etrafını sarmış. Artık motoru vücuttan ayırmak imkansız. Kullanılmadığı için kanatlar gittikçe körelmişler. Motoru çıkarılsa, bu kanatlarla uçması imkansız. Gagalamaktan Kırdanmotor’un başı sersemlemiş. Beyni sulanmış. Gagasının ucu fena halde körelmiş. Ne solucan tutabilir, ne bir şey. Hele yuva yapmak için sap taşıması imkansız. Hem kuvvet kapağını gagala, hem de şunu bunu taşı, olacak şey mi. Ayrıca boynunda bazı kaslar gelişmiş, kalınlaşmış, bu sebeple de başını sağa sola çevirmesi imkanı kalmamış. Yiyeceğini bulmakta, yuvasını görmekte çok zorluk çekmektedir. Kendisi motordan dolayı son derece rahatsızdır. Altı ayda 15 ay kadar yaşlanmıştır. Onu kuşlar hastanesinde tedavi altına alır motorunu çıkarır, onu tekrar kırlangıçlaştırabilirsek belki hayatı kurtulur.”
Uzun tartışmalardan sonra başkan kararı şu şekilde açıkladı:
—Hemen bir cankurtaran çağırın. Ve bu olayı bir bültenle bütün kırlangıçlara duyurun. Düşmesinler yabancıların tuzaklarına.
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
Kitabın Yazarı : Cahit Zarifoğlu
Kitabın Konusu :
Bir kırlangıca bazı yaratıklar tarafından bir küçük motor takılır. Kırlangıç çok sevinir buna. Zamanla kırlangıçlığını unutur. Kanatları güdükleşir, bedeni motoru etiyle kavrar. Motorun kuvvet levhasını gagalamaktan dolayı gagası özelliğini kaybeder. Günün birinde kırlangıç ölmesin diye son çare olarak motorun çıkarılmasına karar verilir. Kırlangıça motoru takanlar kimlerdi. Amaçları ne idi? Kırlangıç sonunda kurtulabildi mi? "Motorlu Kuş" bu serüveni anlatan ilginç bir kitap.
Kitabın Özeti :
Kırlangıçların mahallesinde bir kalabalık var bugün. Kayaların, ağaçların başları tepeleme kuş dolu. Hepsi kırlangıç olsa iyi. Serçeler bir sarmışlar ki etrafı, göz gözü görmüyor. Kartallar duymuşlar haberi. Başlarını eğmişler; aşağıya, durmadan kırlangıçların mahallesine bakıyorlar. Geçmekte olan bir kaç köylü çocuk:
— Acaba ne oluyor diye yaklaşınca irkildi kuşların tümü.
Ahmet’le Mehmet bu kadar çok kuşu bir arada görünce, parladı sevinçten kabardı. Ancak bir iki köylünün densizliği büyük bir gösteriyi kaçıracak değildi onca kuş.
Hemen haberleştiler aralarında, birden saldırarak bunlara, başladılar başlarındaki takkeleri gagalamaya. Canlarını zor kurtardı Ahmet’le Mehmet. Doğrusu hiç görülmemişti böylesi. Acaba ne oluyordu ki, kuşlar insanlara saldıracak kadar ileri gidiyor, göze alıyorlardı tehlikeyi?
O zaman geriye dönelim, meseleyi öğrenmeye çalışalım.
— Bana bak bir daha o gidersen bacaklarını kırarım senin, kanatlarını böler dereye atarım, kaplumbağa beyinli kafanı gagalar delerim anladın mı ha!
Böyle bağırmıştı annesi kırlangıca.
— Fakat anneciğim dedi o, müthiş bir şeyler var orada.
— Her ne olursa olsun. Bir daha topraklara adım atarsan beynini...
Uff, amma da bu tehditler. Küçük kırlangıç o topraklara herhalde başını çevirip bakmaz, değil bir daha oralara uçmak... Öyle mi dersiniz.
Daha annesi başını çevirir çevirmez , küçük kırlangıç pırr diye havalandı ve ver elini o topraklar. Zaten belli oluyor, çok garip bir yer olduğu, kayaların arasından siyah siyah dumanlar yükseliyor. Küçük kırlangıç daldı oraya. kayaların arasında ilerleyerek yaklaştı. İçerde mağara gibi yerde, görülmemiş şekillerle yepyeni kuşlar, kim bilir hangi dünyadan buraya , çalışıyorlar, gözlerden uzak bu mağarada. Tam o sırada gürültüyle başını kaldırmış küçük kırlangıç. Bir de bakmış ki görülmemiş hayvan daha. Kuş desen değil, aslan hiç. Dedik ya çok garip bir yaratık.
Küçük kırlangıç vahşi yaratığın içerdekilere kötülük yapmaya geldiğini anlayınca, çığlıklar atarak haber vermiş. Onlar da bu uyarı sayesinde düşmanlarını yakalayıp afiyetle yemişler. Kanlı dişlerini göstere göstere kırlangıca teşekkür etmişler.
— Aman demiş kırlangıç, teşekkür istemem, çekilin önümden de bir an önce buradan gideyim. Annemin dizinin dibine oturayım da bir daha çıkmayayım.
— Olur mu hiç demiş kuşlardan biri. Bize iyilikte bulundun. O hayvan bizim neslimizi kurutacaktı. Zaten bir tek bizler kaldık. Bize “Oto kuş” derler. Görüyorsun kanatlarımız var , çok kısa. Biz asıl motorlarla donatılmışız. Onlarla uçarız. Sana da motor takacağız. O zaman göreceksin, yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak.
— Sahi mi demiş kırlangıç
— Elbette. Bakma sen kanlı ağızlarımıza. İçimiz iyi bizim.
Böylece kırlangıca da bir motor takmışlar. Önce mağarada bir tur attırmışlar. Kanatlarına girmiş oto kuş, bir güzel öğretmişler motoru nasıl kullanacağını. Bütün mesele motorun üstündeki “kuvvet levhası”na peşpeşe gaga vurmakmış. İşte, kuvveti yakıtı buymuş motorun. Yuvaya motoru çalıştırarak dönünce kırlangıç:
— Eyvah demiş annesi, , demek şimdi de seni düşürdüler tuzağa.
— Neler söylüyorsun demiş küçük kırlangıç. Ne tuzağı.
Ve başlamış bütün olup biteni anlatmaya. Fakat annesi:
— bunların hepsi uydurma. İnanma sakın. Hepimizin gençken başına geldi . Ama hiç birimiz aldırmadık buna. Çünkü sonu kötü : Motor bedava. Ama yedek parça kan pahası. Kaptırdın mı kuyruğunu, ha!
— İmkansız demiş , küçük kırlangıç, çok iyiydi onlar. Bana adımı sordular, “Kırlangıç” deyince sen artık “Kırlangıçmotor” oldun, “ama bu kadar uzun bir ad yerine biz sana ‘Kırlanmotor’ diyoruz, bu adı veriyoruz” dediler.
— Yaa, gördün mü işte. Adını bile değiştirmişler senin.
— Ne var bunda, elbette kırlangıçmotor demek çok uzun, Kırlanmotor ismini ben de çok sevdim.
— Eyvahlar olsun dedi annesi, bu tam hapı yutmuş.
— Öyle değil anneciğim bak nasıl uçuyorum, tüy gibi.
Ve başlamış motorun kuvvet kapağını sık sık peşpeşe gagalayarak hızlı turlar atmaya...
— Gördün mü, düşün bakalım, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık fena mı olurdu.
— Fena olurdu ya!
— Nedenmiş o anneciğim?
— Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacaktık peki?
Küçük kırlangıç şaşırmış kalmış. Bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, sahi ne yapacaklardı artan zamanda.
— Dinle yavrum dedi anne kırlangıç, bu anlattıkların, yani sürat, insanlar için önemli olabilir, ama bizim için değil. Biz zaten hiç zaman öldürmeyiz. Her şey binlerce binlerce yıldır hepimiz için aynı hızla, aynı zamanda yapılır çatılır. Geriye bir şey kalmaz ki fazla zamana ihtiyacımız olsun.
— Yine de anneciğim ben bunu kuşlar meclisine götürmek istiyorum.
— Peki demiş annesi, götür kuşlar meclisine. Ama korkarım onların vereceği karar senin aleyhine olsun.
Böylece küçük kırlangıç, yeni adıyla Kırlanmotor, meseleyi kuşlar meclisine götürmüş bir dilekçe ile. İşte o gün kuşlar meclisi toplanıp karar verecekmiş. Sebebi buymuş onca kalabalığın. Kırlanmotor ortaya çıktı ve nefis bir gösteri yaptı.
— Ne öneriyorsun bize diye sordu kırlangıçların başkanı, toplanan milyonlarca kuşun önünde.
— Efendim, otokuşlarla bir anlaşma yapıp, bütün kırlangıçlara motor takılmasını öneriyorum.
Hararetli tartışmalardan sonra başkan kararı şöyle açıkladı:
— Kırlanmotorun motoru vücuduna sıkıca bağlanıp çıkarmaması için mühürlenecek. Hiç kimseye motor takılmayacak. Aradan altı ay geçecek. Tam altı ay sonra onu yine burada, bir kere daha izleyeceğiz. İşte o zaman bir rapor düzenleyecek ve buna göre esas kararımızı vereceğiz. Acele işe şeytan bulaşır. Bakalım ne diyecek, zaman denen öğretmen?
Kırlanmotor da, diğerleri de memnun kalmış bu karardan. Bütün bu zaman zarfında annesi kederle dinlemiş başkanın kararını ve gözyaşlarıyla bakmış yavrusuna. Aradan tam altı ay geçmiş. Yine milyonlarca kuş birikmiş ağaçlara. Cıvıl cıvıl kuşlar. Rengarenk kaynaşarak toplanmışlar. Kırlanmotoru beklerken aralarında şakalaşmış, tartışmış, çeşitli düşünceler ortaya atmışlar. Hele gençler. İstiyorlarmış ki olumlu bir karar çıksın da hepsi takınsın motorlar. Derken:
— Geliyor, nidalarıyla başlarını çevirmişler. Evet o, ta kendisi, Kırlanmotor bu.
Ama hareketleri yavaş. Yüzlerce yıllık ağır bir tanker hurdası gibi geliyor.
Uzmanlar hemen almış etrafını. İki dakkada derken beş saatte zor hazırlamışlar raporlarını, işte bu raporun çok kısa bir özeti:
— “Vücut, motoru, yabancı madde diye dışarıya atmak istemiş, ancak başaramayınca etrafını sarmış. Artık motoru vücuttan ayırmak imkansız. Kullanılmadığı için kanatlar gittikçe körelmişler. Motoru çıkarılsa, bu kanatlarla uçması imkansız. Gagalamaktan Kırdanmotor’un başı sersemlemiş. Beyni sulanmış. Gagasının ucu fena halde körelmiş. Ne solucan tutabilir, ne bir şey. Hele yuva yapmak için sap taşıması imkansız. Hem kuvvet kapağını gagala, hem de şunu bunu taşı, olacak şey mi. Ayrıca boynunda bazı kaslar gelişmiş, kalınlaşmış, bu sebeple de başını sağa sola çevirmesi imkanı kalmamış. Yiyeceğini bulmakta, yuvasını görmekte çok zorluk çekmektedir. Kendisi motordan dolayı son derece rahatsızdır. Altı ayda 15 ay kadar yaşlanmıştır. Onu kuşlar hastanesinde tedavi altına alır motorunu çıkarır, onu tekrar kırlangıçlaştırabilirsek belki hayatı kurtulur.”
Uzun tartışmalardan sonra başkan kararı şu şekilde açıkladı:
—Hemen bir cankurtaran çağırın. Ve bu olayı bir bültenle bütün kırlangıçlara duyurun. Düşmesinler yabancıların tuzaklarına.
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
2 Mayıs 2019 Perşembe
Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Serçekuş
Kitabın Yazarı : Cahit Zarifoğlu
Kitabın Özeti :
Sazlıklarla çevrili bir göl, gölün kıyısındaki bir ağaca yuva yapmış Serçekuş ve göldeki botlarında avlanan beş avcı… Gölün hemen yakınındaki Karabağ köyü ve göle ev sahipliği yapan, içinde huzurun akislerini duyuran köylüler… Hepsi içimizden gelen bize ait öğeler. Masal da tam bunlar arasında geçer.
Güneş doğmaya yakın evlerin bacaları da tütmeye başlar. Çok ihtiyar olanlar dışındaki tüm erkekler de bu sıralarda camiden evlerine döner. Köyde horozların ötüşü duyulur, güneş artık herkesçe görünür olur. Ve bütün köy halkı ekmek sofralarına oturur yine bu saatlerde. Birazdan helal rızık peşinde koşmak için dağılacaklar.
Çocuklar camiye akın eder. İmama derslerini verip babalarının yanına tarlaya gidecek onlar da. Sapanlarıyla kuş avına çıkacaklar. Bu yüzden biraz acele ediyorlar ama derslerine de tüm dikkatlerini vermişler.
Karıncalar ve diğer böcekler de rızıklarını aramak için yola koyuluyor. Karınca çok çalışkan, ağustos böceği de türküsünü söylüyor ama karınca ile ağustos böceği çatışmıyor. Çünkü ağustos böceği de aç kalmıyor, tembellik etmeyip rızkını arıyor.
Çok acıkmış olan Serçekuş da kendisine sunulan rızık sofrasından nasibini almak için uçmaya devam ediyor. Yuvasında onu bekleyen yavruları yok ama mutsuz da değil. Köyün içine kadar geliyor, bir çatıya konup çocukları izliyor. Ama sonra aklına can korkusu geliyor, çocukların sapanlarına hedef olmamak için oradan uzaklaşıyor. Cami avlusundaki ağacın dallarına konuyor. Orada sohbet etmekte olanları dinliyor, düşünüyor.
Güneş tüm sıcaklığını yansıtıyor. Adeta tabiatın anası gibi. Hem de büyük bir soba gibi ışıklarıyla serçekuş’u ısıtıyor. Serçekuş çocuklarla avcılar arasındaki farkı düşünüyor. Her ikisi de kuşları avlıyor ama çocuklar avcılar gibi kuşların yaşamak için mecbur oldukları alanlarda pusu kurup onları gafil avlamıyordu.
Köylülerin Gölbaşı olarak adlandırdıkları bir mekân olan ve sazlıklarla çevrili bu göle köylüler avlanmak için gitmiyorlar ve nadiren buraya uğruyorlar. Buraya avlanmak için uzaktaki şehirden geliyor avcılar. Köylüler bu avcılara ses çıkarmıyorlar ama onlarla pek kaynaşmaya da pek yanaşmıyorlar. Avcıların burada bir de depo olarak kullandıkları kulübeleri var.
Serçekuş bin bir korkuyla sık sık yer değiştiriyor ve kendisini hiçbir yerde güvende hissetmiyor. Sanki kaderinden kaçmak istiyor gibi. Avcıların silahları patlıyor ve sanki her seferinde bir ördek yere düşüyor gibi. Çocukların da her an onu avlayabilecek sopaları var ellerinde.
Ve nihayet serçekuş ile avcı karşılaşır, üstelik tam da avcının silahının namlusu serçekuşa doğrulmuşken. Serçekuş korku içinde kendi lisanınca avcıdan kendisini vurmamasını ister. Avcının niyeti de onu vurmak değildir zaten, çünkü ne eti yeterince büyüktür ne de vurduğunda merminin etkisiyle ortada kuştan eser kalacaktır. Ancak avcı serçekuşu biraz da alaya alarak serçekuş ile konuşmaya başlar. Serçekuş kâh ölüme meydan okuyan bir cesaret örneği gösterir, kâh ölümden korkup başını yana çevirir. Avcıya kendisini bırakması halinde ileride ona bir faydasının dokunabileceğini söyler. Avcı buna şaşırmakla birlikte serçekuşun nasıl bir yardımda bulunabileceğini de merak eder. Serçe ile avcının konuşmaları gerçek mi yoksa avcının rüyası mı bilinmez, bir gün avcının bataklığa saplandığı ve serçekuş tarafından kurtarıldığına ilişkin bir hikâye sıkıştırılır araya. Avcı bataklığa saplanır, ortalıkta kimsecikler yoktur. Serçekuş, ağzında bir iple avcının imdadına koşar ve onu bataklıktan kurtarır. Avcı ile serçekuşun konuşmasının ardından namlunun ucundan namlunun üstüne dek uçup sonra da avcının avucunun içine dek gelen serçekuş, avcının kendisini salıvermesiyle serbest kalır.
Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları 1-18 için tıklayınız...
Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2
19. Serçekuş neden bir kere daha kartal,iri bir kuş olmak istemiştir?
A. Çok yükseklerde kanat çırpmadan dönüp duran kuşları görünce
B. Yükseklerde uçmanın çok güzel bir duygu yaratmasından
C. Her şeyi uzaktan daha iyi görmesi
D. Tüm tehlikelerden uzaklaştığını düşündüğünden
20. Aşağıdakilerden hangisi serçe eti ile ilgili bir özellik değildir?
A. Yağlı
B. Gevrek
C. Lezzetli
D. Dayanıklı
21. Kocabağ köyüne iki ok atımı uzaklıktaki göl, kasaba ve şehirlilerce nasıl adlandırılıyormuş?
21. Kocabağ köyüne iki ok atımı uzaklıktaki göl, kasaba ve şehirlilerce nasıl adlandırılıyormuş?
A. Gölet
B. Subaşı
C. Gölbaşı
D. Gölcük
22. Avcılar genellikle gölde ne zaman çoğalırlar?
22. Avcılar genellikle gölde ne zaman çoğalırlar?
A. Yazın
B. Hafta sonları
C. Sonbaharda
D. Av mevsiminde
23. Avcılar, yavaş yavaş sazlıkların arasından ne zaman göle av için açılmışlardır?
23. Avcılar, yavaş yavaş sazlıkların arasından ne zaman göle av için açılmışlardır?
A. Güneşin doğmasına yarım saatten daha fazla bir zaman varken
B. Kuşların sürü halinde dolaştıkları zaman
C. Göle hayvanların yavaş yavaş yaklaştıkları zaman
D. Güneş tamamen doğduktan sonra
24. Yazar gölün yüzünü neye benzetmiştir?
A. Güneşe
B. Aynaya
C. Çocuk yüzüne
D.Kaymağa
25. “İnsan köpeğin de tabiatını değiştirdi.Onlara kanlarında var olmayan bir davranış belletti.” Cümlesini hangi durum üzerine kullanmıştır?
25. “İnsan köpeğin de tabiatını değiştirdi.Onlara kanlarında var olmayan bir davranış belletti.” Cümlesini hangi durum üzerine kullanmıştır?
A. Köpeklerin evcilleştirilmesi
B. Köpeklerin giydirilmelerine
C. İnsan gibi kurallar öğretilmesine
C. İnsan gibi kurallar öğretilmesine
D. Köpeğin avı yemeyip dişlemeden getirmesine
26. Serçekuş, çocukların hangi özelliğinden ötürü onlardan ödü patlıyordu ?
26. Serçekuş, çocukların hangi özelliğinden ötürü onlardan ödü patlıyordu ?
A. Açlıklarından
B. İyi avcı olmalarından
C. Çevik olmalarından
D. Hırslı olmalarından
27. Avcının çiftesiyle burun buruna gelen Serçekuş uzun bir sessizlik ve bekleyişten sonra kendi lisanıyla avcıya ne demiştir?
27. Avcının çiftesiyle burun buruna gelen Serçekuş uzun bir sessizlik ve bekleyişten sonra kendi lisanıyla avcıya ne demiştir?
A. Değer mi?
B. Vurma beni.
C. Yararı olacak mı?
D.Sana yardım ederim.
28. Avcının Serçekuş'a hemen ateş edememe sebeplerinden değildir?
28. Avcının Serçekuş'a hemen ateş edememe sebeplerinden değildir?
A. Çok yakın olması
B. Yeni bir fişek takılması gereği
C. Ondan korkmaya başlaması
C. Ondan korkmaya başlaması
D. Çiftenin patlamasının onu çok küçük parçalara ayıracağı
29. Serçekuş yara almamasına rağmen ağzının kenarından ince bir kan sızmasının sebebi nedir?
29. Serçekuş yara almamasına rağmen ağzının kenarından ince bir kan sızmasının sebebi nedir?
A. Gagasını çizdirmesi
B. Namluya çarpması
C. Köpeğin ısırıkları
C. Köpeğin ısırıkları
D. Korkudan ciğerinin kanaması
30. Serçekuş kendini kurtarmak için ne yapmaya karar verir?
30. Serçekuş kendini kurtarmak için ne yapmaya karar verir?
A. Hareket etmeye başlar.
B. Avcının omzuna ani bir hareketle konar.
C. Avcıyla konuşmaya karar verir.
C. Avcıyla konuşmaya karar verir.
D. Ona yardım edeceğini söyler.
31. Ölümü korkulacak olmaktan çıkaran nedir?
31. Ölümü korkulacak olmaktan çıkaran nedir?
A. Konuşmak
B. Cesaret
C. Umut
D. Vicdan
32. Avcıyı yeri göğü inleten kahkahalara boğan serçe kuşun hangi cümlesi olmuştur?
32. Avcıyı yeri göğü inleten kahkahalara boğan serçe kuşun hangi cümlesi olmuştur?
A. Bir gün bende seni kurtarırım.
B. Sen Azrail misin?
C. Empati kurmalısın.
C. Empati kurmalısın.
D. Eline ne geçecek beni vurunca?
33. Avcı serçekuştan neden korkmaya başlamış ve onu öldürememiştir?
33. Avcı serçekuştan neden korkmaya başlamış ve onu öldürememiştir?
A. Onunla konuşması şaşırtmıştır.
B. Başına gelebilecekleriyle ilgili şeyler söylemesinden
C. Aniden uçup gitmesinden
C. Aniden uçup gitmesinden
D. Diğer avcıların ondan daha çevik davranmaları
34. Serçekuş avcıdan kurtulunca hayatı neye benzetmiştir?
34. Serçekuş avcıdan kurtulunca hayatı neye benzetmiştir?
A. Çiçeğe
B. Güneş
C. Yakut parçası
D. İnciye
35. Eserin sonunda Serçe kuşun başına ne gelmiştir?
35. Eserin sonunda Serçe kuşun başına ne gelmiştir?
A. Aklını kullanarak avcıdan kaçmıştır.
B. Avcıyı balçıktan kurtarmıştır.
C. Avcı onu barış güvercini gibi özgür bırakmıştır.
C. Avcı onu barış güvercini gibi özgür bırakmıştır.
D. Avcı tarafından öldürülmüştür
Cevap Anahtarı :
Cevap Anahtarı :
1-D 2-A 3-C 4-D 5-D
6-C 7-B 8-A 9-C 10-A
11-B 12-C 13-B 14.D 15-
16-D 17-C 18-B 19-A 20-D
21-C 22-B 23-A 24-C 25-D
26-A 27-B 28-C 29D 30-C
31-B 32-A 33-B 34-C 35-C
Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
Serçekuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 1
A. Gelincik tarlası
B. Ankara
C. Gölbaşında
D. Kocabağ
2. “Güzelliği iyice kavramak ve başını kaçırmamak için” ne yapmak gerekir?
2. “Güzelliği iyice kavramak ve başını kaçırmamak için” ne yapmak gerekir?
A. Erken uyanmak
B. Sağlıklı beslenmek
C. Bol uyumak
D. İbadet etmek
3. Serçekuş nerede yaşıyor?
3. Serçekuş nerede yaşıyor?
A. Göl kıyısında
B. Fundalıkta
C. Gelincik tarlasında
D. Ağaçlarda
4. Eserde anlatılan olay kimler arasında yaşanmıştır?
A. Avcı –kartal
B. Serçekuş-Karıncalar
C. Köylüler- Serçekuş
D- Serçekuş- Avcı
5. “Serçekuş işte o zaman gerçekten uyandı ve yuvasından dışarıya baktı.Bakar bakmaz da “güzelliği “gördü. Ve güzelliğin içindeki …………… yi elde etti.” Boş bırakılan yere ne getirilmelidir?
5. “Serçekuş işte o zaman gerçekten uyandı ve yuvasından dışarıya baktı.Bakar bakmaz da “güzelliği “gördü. Ve güzelliğin içindeki …………… yi elde etti.” Boş bırakılan yere ne getirilmelidir?
A. Hayaller
B. Korku
C. Işık
D. Düşünce
6. Güzelliği ve onun sağladığı düşünceyi elde etmiş olanların sahip oldukları şey nedir?
6. Güzelliği ve onun sağladığı düşünceyi elde etmiş olanların sahip oldukları şey nedir?
A. Hayat
B. Sevgi
C. Nur
D. İnanç
7. Esere göre aşağıdakilerden hangisi Allah’ın nimetlerinden değildir?
7. Esere göre aşağıdakilerden hangisi Allah’ın nimetlerinden değildir?
A. Emirler
B. Susmak
C. Yasaklar
D. İzinler
8. Botta bulunan ve iki yüzü olan avcıyla ilgili anlatılan özelliklerden biri değildir?
8. Botta bulunan ve iki yüzü olan avcıyla ilgili anlatılan özelliklerden biri değildir?
A. İkiyüzlü bir adamdır.
B. Yanık yüz tarafında kaşlar az ve cansızdır.
C. Yanık yüz tarafı esmer ve küçüktür.
C. Yanık yüz tarafı esmer ve küçüktür.
D. Yanık olmayan tarafta gür kaşlar dikkati çekiyor.
9. Avcının arkadaşları yanık yüzlü avcının yüzüyle ilgili neden tek bir cümle bile konuşmuş değillerdir?
9. Avcının arkadaşları yanık yüzlü avcının yüzüyle ilgili neden tek bir cümle bile konuşmuş değillerdir?
A. Olayı bildikleri için.
B. Yasak olduğu için
C. Bu konuyla ilgili yapılan hatayı affetmeyeceği için
C. Bu konuyla ilgili yapılan hatayı affetmeyeceği için
D. Üzüldükleri için
10. Yazar gelincik tarlasından bakınca botun içinde kaç avcı görüyor?
10. Yazar gelincik tarlasından bakınca botun içinde kaç avcı görüyor?
A. Beş
B. Dört
C. Üç
D. İki
11.”Yeni bir gün birazdan bir kere daha başlayacak.Bir kere daha gerçekleşecek.Her günkü gibi.Ama bu onun her gün her gün ve her gün bir kere daha olması onu basitleştirmiyor.Hatta bakmasını bilen için onu…………”
Boş bırakılan yere ne gelmelidir?
11.”Yeni bir gün birazdan bir kere daha başlayacak.Bir kere daha gerçekleşecek.Her günkü gibi.Ama bu onun her gün her gün ve her gün bir kere daha olması onu basitleştirmiyor.Hatta bakmasını bilen için onu…………”
Boş bırakılan yere ne gelmelidir?
A. Güzelleştiriyor.
B. Büyütüyor.
C. Düşündürüyor
D. Coşturuyor.
12. Güneşin doğmasına yakın ,köyde camiye gitmeyen erkekler toplam kaç kişidir?
12. Güneşin doğmasına yakın ,köyde camiye gitmeyen erkekler toplam kaç kişidir?
A. Beş
B. Dört
C. Üç
D. İki
13. Camiye gidemeyen ihtiyarların gitmeme sebepleriyle ilgili olarak ne söylenmiştir?
13. Camiye gidemeyen ihtiyarların gitmeme sebepleriyle ilgili olarak ne söylenmiştir?
A. Uyanamamaları
B. Yaşlı ve hasta olmaları
C. Yürüme engelli olmaları
D. Yatalak olmaları
14.Serçekuş güneşi aşağıdakilerden hangisine benzetmemiştir?
14.Serçekuş güneşi aşağıdakilerden hangisine benzetmemiştir?
A. Soba
B. Tabiat ağası
C. Büyük bir kuş
D. Ateş
16. Geniş kavisler çizerek yuvasının üstünden geçen serçekuşun kaç yavrusu vardı?
16. Geniş kavisler çizerek yuvasının üstünden geçen serçekuşun kaç yavrusu vardı?
A. Üç
B. İki
C. Bir
D. Yoktur
17. Aşağıdakilerden hangisi Serçekuşun uykuyla ilgili düşüncelerinden biri değildir?
17. Aşağıdakilerden hangisi Serçekuşun uykuyla ilgili düşüncelerinden biri değildir?
A. Kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz.
B. Herkesin kendine ait uykusu vardır.
C. Yan yana uyununca uyku paylaşılmış olunur.
C. Yan yana uyununca uyku paylaşılmış olunur.
D. Uyunmamış bir uyku zaten uyku değildir.
18. Serçekuş aşağıların değerini ne zaman anlamıştır?
18. Serçekuş aşağıların değerini ne zaman anlamıştır?
A. Evine varınca
B. Küçük gagasının açık olmasına rağmen hava yeterli gelmeyince
C. Yükseklerden alçaklara inince
C. Yükseklerden alçaklara inince
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı
1. Motorlukuş'ta Kırlanmotor'u hataya düştüğü konusunda ilk kim uyarmıştır?
A. Annesi
A. Annesi
B. Babası
C. Kırlangıçlar reisi
C. Kırlangıçlar reisi
D. Kırlangıç arkadaşı
2. Motorlukuş'ta "Dünyanın En Vahşi Hayvanı" olarak adlandırılan varlık aşağıdakilerden hangisidir?
A. Aslan
2. Motorlukuş'ta "Dünyanın En Vahşi Hayvanı" olarak adlandırılan varlık aşağıdakilerden hangisidir?
A. Aslan
B. Yılan
C. Tilki
C. Tilki
D. İnsan
3. Motorlukuş'ta Kırlanmotor'un başına gelenlerin bize öğrettiği aşağıdakilerden hangisidir?
A. Hayatta zorlukları kolaylaştırabiliriz.
B. Olumlu gözüken her şey olumlu sonuç vermeyebilir.
C. Karar verirken kimseye danışmamalıyız.
D. Etrafımızdakilere güvenmek bizi mutluluğa ulaştırır.
4. Motorlukuş'ta "Tilki ile Aslan" öyküsünde aslanın derdine çare olarak neyi bulmuşlardır?
A. Geyik yiyerek güç toplamak
B. Seyahate çıkmak
C. Hayvanlardan bir destek grup oluşturmak
D. Tahtını en güçlü hayvana bırakmak
5. Motorlukuş'ta "Tilki ile Aslan" öyküsünde aslan, durumunun düzelip düzelmediğini kime sorarak kontrol etmek istiyor?
A. Yıldızlara
3. Motorlukuş'ta Kırlanmotor'un başına gelenlerin bize öğrettiği aşağıdakilerden hangisidir?
A. Hayatta zorlukları kolaylaştırabiliriz.
B. Olumlu gözüken her şey olumlu sonuç vermeyebilir.
C. Karar verirken kimseye danışmamalıyız.
D. Etrafımızdakilere güvenmek bizi mutluluğa ulaştırır.
4. Motorlukuş'ta "Tilki ile Aslan" öyküsünde aslanın derdine çare olarak neyi bulmuşlardır?
A. Geyik yiyerek güç toplamak
B. Seyahate çıkmak
C. Hayvanlardan bir destek grup oluşturmak
D. Tahtını en güçlü hayvana bırakmak
5. Motorlukuş'ta "Tilki ile Aslan" öyküsünde aslan, durumunun düzelip düzelmediğini kime sorarak kontrol etmek istiyor?
A. Yıldızlara
B. Güneşe
C. Hayvanlar meclisine
C. Hayvanlar meclisine
D. İnsanlara
6. Motorlukuş'ta "Kırmızı Gözlü Yılan" hikâyesinde karayılana tekrar saray yapılmasının nedeni nedir?
A. Karayılanın 324 metreye ulaşan boyuna uygun yer oluşturmak
B. Karayılanın topladığı haraçlarla daha uygun bir yer yaptırmak istemesi
C. Yılanın semirmesi ile sarayın mermerlerinin ağırlığı na dayanmaması
D. Karayılana göre bahçe ile sarayın eşit alanlarda ol maması
7. Motorlukuş'ta "Çın Çın Yılancıklar" hikâyesinde anne yılan ile yavru yılan insanlardan kaçarken kimin ıslığı onları kurtarır?
A. Baba yılanın
6. Motorlukuş'ta "Kırmızı Gözlü Yılan" hikâyesinde karayılana tekrar saray yapılmasının nedeni nedir?
A. Karayılanın 324 metreye ulaşan boyuna uygun yer oluşturmak
B. Karayılanın topladığı haraçlarla daha uygun bir yer yaptırmak istemesi
C. Yılanın semirmesi ile sarayın mermerlerinin ağırlığı na dayanmaması
D. Karayılana göre bahçe ile sarayın eşit alanlarda ol maması
7. Motorlukuş'ta "Çın Çın Yılancıklar" hikâyesinde anne yılan ile yavru yılan insanlardan kaçarken kimin ıslığı onları kurtarır?
A. Baba yılanın
B. Abla yılanın
C. Çoban çocuğun
C. Çoban çocuğun
D. Karınca sürüsünün
8. Motorlukuş'ta "Çın Çın Yılancıklar" hikâyesinde anne, yılan yavrusuna niçin "güneşlen" der?
A. Derisinin rengi güzelleşsin diye
B. Güneşten güç kuvvet alsın diye
C. Kış uykusunda üşümesin diye
D. Kabuğunu rahat değiştirsin diye
9. Motorlukuş'ta "Dünyanın En Vahşi Hayvanı" hikâye sinde babanın kaç çocuğu vardır?
A. 9
B. 8
C. 7
D. 6
10. Motorlukuş'ta "Kırmızı Gözlü Yılan" hikâyesinde, karayılan idaresinin kuruluşunun ikiyüzüncü yılında tüm hayvanların sarayın etrafında toplanma nedeni nedir?
A. Şölen düzenlenmesi
B. Nutuk atılacak olması
C. Karayılanın yardımcı seçmesi
D. Hayvanlara lider seçilmesi
Cevap Anahtarı :
1-A 2-D 3-B 4-B 5-D
6-C 7-A 8-C 9-A 10-B
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
8. Motorlukuş'ta "Çın Çın Yılancıklar" hikâyesinde anne, yılan yavrusuna niçin "güneşlen" der?
A. Derisinin rengi güzelleşsin diye
B. Güneşten güç kuvvet alsın diye
C. Kış uykusunda üşümesin diye
D. Kabuğunu rahat değiştirsin diye
9. Motorlukuş'ta "Dünyanın En Vahşi Hayvanı" hikâye sinde babanın kaç çocuğu vardır?
A. 9
B. 8
C. 7
D. 6
10. Motorlukuş'ta "Kırmızı Gözlü Yılan" hikâyesinde, karayılan idaresinin kuruluşunun ikiyüzüncü yılında tüm hayvanların sarayın etrafında toplanma nedeni nedir?
A. Şölen düzenlenmesi
B. Nutuk atılacak olması
C. Karayılanın yardımcı seçmesi
D. Hayvanlara lider seçilmesi
Cevap Anahtarı :
1-A 2-D 3-B 4-B 5-D
6-C 7-A 8-C 9-A 10-B
Motorlu Kuş (Cahit Zarifoğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı
Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...
-
Cep telefonu ve tablet şarj cihazlarında USB kablolarla sık sık karşılaşıyoruz ve kullanıyoruz. Aynı zamanda bu cihazlara ve bilgisayarl...
-
Kitabın Adı : Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe Kitabın Yazarı : Paola Peretti Kitap Hakkında Bilgi : Yazarın kendi yaşam hikâyesinden esinl...