20 Mayıs 2019 Pazartesi

Füreya (Ayşe Kulin) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Füreya

Kitabın Yazarı : Ayşe Kulin

Kitabın Özeti :

Savaşın çıktığı sıralar Mustafa Kemal İstanbul'da kalarak önemli işler başarmaya imkan olmayacağını anlamıştı. Atatürk silah arkadaşlarının evinde toplantı yaparak fikir alış verişinde bulunuyordu. 

Atatürk Füreya'nın babasının evinde yaptığı gizli toplantılar esnasında Füreya'yla tanışır. Füreya'nın babası Atatürk'ün yanında savaşır ve daha sonra ordu komutanı olarak atanır. Bir süre sonra Atatürk Füreya'nın annesi Hakkiye hanımın yakın arkadaşı Latife hanımla evlendi ve ertesi gün Füreya'ların evine geldiklerinde defterine şunları yazdı: 'Görüyorum ki çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışıp birşeyler vermelisiniz memlekete.' Füreya defterini kutsal bir emanet gibi gögsünün üzerine bastırıp odasına çıktı.

Erken yaşta evlenen Füreya, eşinin kötü davranışları yüzünden çocuğunu kaybederek bunalıma girer. Tedavi ile bunalımı atlatan Füreya ilk evliliğini bitirir.

İkinci evliliğini, Atatürk'ün çok yakın arkadaşlarından olan Kılıç Ali ile ailesinin itirazlarına rağmen gerçekleştirir. Kılıç Ali yaşca kendisinden büyüktür. Bu evlilik onları protokol içerisine sokar. Atatürk'ün vefatı kocasını derinden etkiler.

Eşini motive etmek için büyük bir çaba gösteren Füreya, verem teşhisi ile hastahaneye yatırılır. Adadaki evde bir yıla yakın süre tedavi amaçlı kalır. Hastalığın ilerlemeye başlaması üzerine İsviçre'deki bir hastaneye yatar. Tedavi devam ederken ressam olan teyzesi Fahrünissa'nın yönlendirmesi ile kendisini seramiğin içerisinde bulur. Önceleri çamur ile olaya başlar.

Tedavi için Fransa'ya gönderildiğinde seramik ile iç içe olur. Bir sergi açar, artık o ünlü bir seramik sanatçısıdır. TC'nin ilk bayan seramik sanatçısı olur. Hayatının devam eden günlerinde hem hastalığı ile hem de seramik ile uğraşır. Dünya çapında ödüller, burslar alır.

Çok tehlikeli bir ameliyatla hasta ciğerlerinden birini aldırır. Erkek kardeşinin kızı olan Sara'yı gelinlerinin itirazına rağmen evlat edinir. Çocuklara duyduğu özlemi onunla gidermeye çalışır. Füreya yurdun çeşitli yerlerinde ölümsüz sanat eserleri yapar.

Bundan sonraki yaşantısı tamamen sanata ve seramiğe yönelik olur. Seramik adına Türkiye'deki bir çok ilki gerçekleştirir ve daha sonra 87 yaşında vefat eder.

Kitabın Karakterleri, Kişileri :

FÜREYA: Hayatının tamamını yakınını seramik sanatçılığına adamış, kurallara meydan okuyabilen, risk almayı seven, yapılmamışı yapmaya çalışan bir kişiliği vardır. Aynı zamanda ülkesine güzel hizmetlerde bulunmuş ve fiziksel olarak güzel ve çok alımlı bir yapıya sahiptir.

KILIÇ ALİ: Hayatının büyük bir bölümünü Atatürk'e adamış ve zamanla daha üst makamlara yükselmiş bir askerdir. Füreya ile aralarındaki yaş farkının fazla olmasına rağmen ve onu sevmiş ve saygı duymuştur. Fedakarlığı seven bir yapısı vardır. Olgun kişiliği etrafını etkilemesine yardımcı olmuştur.

FAHRÜNİSSA: Füreya'nın seramiğe başlamasına neden olan en önemli kişidir. Sevecen ve canlı olması etrafınca beğenilmesine neden olmuştur. Ömrü boyunca Füreya'nın yanında yer almıştır.

HAKKİYE HANIM: Annesi. Ailesi tarafından zorla evlendirilmiştir.

Gelibolu - Uzun Beyaz Bulut (Buket UZUNER) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Gelibolu - Uzun Beyaz Bulut

Kitabın Yazarı : Buket UZUNER

Kitabın Konusu :

Çanakkale Savaşları'nda ölen büyük dedesinin kayıp mezarını aramak için Gelibolu'ya gelen Yeni Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkı'nda bastonuyla dolaşan Türk Nine'nin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı.

Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz ders.

Henüz hiçbir milletin tarih kitaplarında yer almasına izin vermeye hazır olmadığı büyük insanlık sınavı. Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede savaş kahramanı olur mu?

Kitabın Özeti:

Gelibolu kitabı; dedesinin Çanakkale savaşlarında ölmediğine inanan bir anzak torununun Gelibolu'ya gelmesiyle başlar. Kendisini oraya getiren rehbere Eceyaylası Köyü'ne gitmek istediğini söyler. Köye geldiğinde ise hem köyü hem de bütün dünyayı etkileyecek bir şeyler söyler. Söyledikleri ise büyük bir Türk Gazisinin aslında Anzak olduğu ve onun dedesi olduğudur. İlk başlarda köylüler bu teze gülüp geçerler.

Yeni Zelandalı kız ise Gazi Alican Çavuş'un herhangi bir akrabası olup olmadığını sorar. Onu Gazi Alican Çavuş'un kızı Beyaz'ın yanına götürürler. Beyaz Hala hiç evlenmemiş babasını çok seven fakat köylerinde meydana gelen yangından sonra hiç dışarıya çıkmamış ve kimseyle konuşmamış bir Türk köylüsüdür. Beyaz Hala hiç evinden çıkmadığı ve kimseyle konuşmadığı için bu kızıda kabul etmeyeceğini düşünen köylüler, kızın eve kabul edilmesiyle şaşırırlar.

Beyaz Hala adı Victoria olan bu kızı evinde bir süre misafir eder. Bu arada dış dünyada boş durmaz ve bu büyük haber fırsatını değerlendirmek için dünyanın çeşitli yerlerinden gazeteciler ve televizyoncular köye akın ederler. Beyaz Hala ise içerde bütün gerçekleri bu kıza açıklar. 

Gerçek ise kabul edilemeyecek kadar zordur. Anzak eri Alistair John Taylor ailesine mektuplar yazarak Çanakkale Savaşı'nı ve burada savaşmanın anlamsızlığından bahsetmektedir. Son mektubunda ise burdan kaçmak istediğini ve eve dönmeyeceğini belirtir. Birgün gerçekten savaştan kaçar ve Türk siperlerine girer. Tam başından vurulacağı sırada ayağına bir yaralı takılır ve ölümden kurtulur. Ayağının takıldığı yaralı ise teğmen Ali Osman'dır. 2 gün beraber kalırlar orada. Ali Osman ile ölüm arasındaki savaşı ise ölüm kazanır. Ali Osman ölmeden önce Anzak erine kendi kıyafetini giymesini söyler.

Anzak eri bir köyün yakınında, Ali Osman'ın kıyafetiyle ve onun mezarı başında beklerken, bir Türk kızı, Meryem onu görüyor ve o anda ona aşık oluyor. Onu kendi köyüne götürüyor ve İngilizlere esir düşmüş bir Türk teğmeni olduğunu söylüyor. Onunla evleniyor ve dört çocukları oluyor.

İlk çocukları olan Ali Osman ölüyor. Diğer üç çocuğun adını ise Uzun, Beyaz, Bulut koyuyor. Uzun Beyaz Bulut, Yeni Zelandanın diğer adı. Anzak erin torunu Yeni Zelandalı kız gerçeği öğreniyor, fakat gerçeği kendisinde saklıyor.

İntibah (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : İntibah

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

İntibah Namık Kemal'in (diğer adlarıyla Son Pişmanlık veya Sergüzeşt-i Ali Bey) 1876'da yayımlanan romanıdır.

Namık Kemal, İntibah romanını 1873-1876 yılları arasında sürgünde bulunduğu Kıbrıs'taki Magosa Kalesi'nde kaleme almıştır. Amacı, Osmanlıca'nın roman yazımına uygun olduğunu göstermektir. Namık Kemal bunu yapmak istemiş ama; özellikle de psikolojik tahliller kısmında dili iyi kullanamamıştır. Yazar, romana "Son Pişmanlık" adını koymuştur.

Dönemde yapılan yayınları denetleyen Maarif Vekâleti, romanın başlığını yazara danışmaksızın "İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey" (Uyanış: Ali Bey'in Macerası) olarak değiştirmiş, bazı kısımları sansürlemiştir. Romanın özgün metni bu nedenle günümüze ulaşmamıştır.

İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Romanda romantizm akımının etkisi görünür. Özellikle romanın başında yer alan uzun Çamlıca tasviri, romantizm etkisinin örneklerindendir.

Bununla birlikte, roman boyunca Osmanlı kültürüne de sıkça atıf yapılır, her bölümün başında Divan edebiyatı şairlerinden bir beyitin yer alması bu durumun örneklerindendir. Romanın konusu, Türk halk edebiyatının eski meddah hikâyelerinden "Hançerli Hanım"ın öyküsünden esinlenmiştir.

Kitabın Özeti :

Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Ali Bey, yirmi iki yaşlarında iyi bir eğitim ve öğrenim görmüş bir gençtir. Yalnız hayat tecrübesinden yoksundur. 19. yy'ın seçkin gezinti yerlerinden biri olan Çamlıca'da dolaşırken çok güzel bir kadınla tanışır. Kadının adı Mahpeyker'dir.

Genç adam, ilk karşılaşmada ilgi duyduğu bu kadını derin bir aşkla sevmeye başlar. Bu ilk tanışmadan sonra hemen her hafta Mahpeyker'le buluşmak üzere Çamlıca'ya gider. Oysa kadının kirli bir geçmişi vardır ve Ali Bey'in sevgisine layık değildir. 

Bu durumun farkında olmayan ve onu da kendisi gibi temiz bir sevda içinde hayal kuran genç adam, kısa zamanda evini ve işini ihmal etmeye başlar. Zamanla geceleri bile evine uğramadığı olur. Bir süre sonra ailesi, Ali Bey'in durumunu öğrenirler. Onu, zor kullanarak, bu durumdan kurtarmaktan çek, başka çarelere başvururlar. 

Delikanlının annesi oğlunu dış etki ve bağlardan kurtarmak için eve genç ve çok güzel bir cariye alır. Cariyenin adı Dilaşub'dur. Bu cariye temiz, saf, iyi ahlaklı bir gencecik bir kızdır. Annenin amacı, Ali Bey'in Dilaşub'u sevmesi, böylelikle yakasını sokak kadını Mahpeyker'den kurtarmaktır. 

Ne var ki, iyi düşünülmüş bu çare umulanı vermez; Ali Bey, Dilaşub'un farkında bile değildir. Her geçen gün çoğalan bir sevdayı Çamlıca'ya, Mahpeyker'e taşımaya devam eder. 

Aradan bir süre geçmiştir. Bir seferinde yine sevgilisine gidip onu evinde bulamayan Ali Bey, bir tesadüf ve küçücük bir inceleme sonucu, onun nasıl bir kadın olduğunu öğrenir. Büyük bir sarsıntı geçirir. O, bu sarsıntılarla bocalarken, annesi ustalıkla Dilaşub'u yeniden karşısına çıkarır. 

Avunmak ihtiyacı ile yanan genç adam bu sefer genç, güzel cariye ile ilgilenir. Dilaşub da zaten çoktan beri Ali Bey'i sevmektedir. Evlenmeleri kararlaştırılır. Öte yandan Ali Bey'in kendisine uğramadığını gören ve sebebini araştıran Mahpeyker, durumu öğrenince büyük bir öfkeye kapılır; iki gençten intikam almaya karar verir. Birçok tanıdıkları aracılığı ile hazırladıkları iftiraları yağdırmaya başlar. Bu iftiraların ağırlık noktası, Dilaşub'un da, kendisi gibi, iffetsiz bir kadın olduğu şeklindedir. 

Ali Bey, kısa zamanda bu iftiraların etkisinde kalır. Onun karısına olan sevgisi zaten bir tesellinin ucuna bağlanmış bir düğümden ibaret olduğu için, çabucak kine ve düşmanlığa döner. Nihayet bir gün karısını adam akıllı azarlar, döver. Bununla da yetinmez, genelevlerden birine kapatılmak üzere zavallıyı bir esirci tellalına satar. Esirci tellalı aslında Mahpeyker'in adamlarındandır. Dilaşub'u alıp doğru Mahpeyker'e götürür. Mahpeyker, paralı ve genç sevgilisini elinden almış olan mazlum kadını, kendisine bağlı evlerden birinde sermaye olarak kullanmaya başlar.

Üst üste uğradığı gönül kırıklıkları ve yaşadığı düzensiz hayat Ali Bey'in sağlığını sarsmıştır. Bunun sonucu olarak hastalanır. Oğlunun kötü bir sona gittiğini sezinleyen annenin de hastalığı artar; sonunda bu kahırlara dayanamayarak ölür. 

Ali Bey'e karşı olan kini bir türlü sönmeyen Mahpeyker, Dilaşub gibi onuda büsbütün mahvetmek kararındadır. Bu kararını gerçekleştirmek üzere bir plan düzenler. Ali Bey'i bir eğlenti evine çağıracak ve orada bir yolunu bulup öldürecektir. Kocasını her zaman sevmiş olan, hala da seven Dilaşub, bu planı öğrenir. Büyük zorluklarla, gizli yollardan ona haber salar, hakkındaki kötü hazırlığı kendisine bildirir. Bu habere önce inanmayan Ali Bey, gittiği evde durumun gerçekten de böyle olduğunu öğrenince bir yolunu bulup kaçar ve kurtulur. 

Eşinin kurtuluşundan dolayı büyük bir mutluluk içine düşen Dilaşub, onun kaçarken bıraktığı paltosuna sarılır ve yatağına girer. Biraz sonra genç adamı öldürmekle görevli kiralık katil odaya girer. Karanlık odada göz yordamı ile aranırken, köşede paltolu birinin uyuduğunu görür; usulca yanına sokulup elindeki bıçağı kalbine saplar, kadıncağızı öldürür. 

Bu arada Ali Bey, karakola gitmiş birkaç emniyet görevlisi alarak yeniden eve dönmüştür. İçeri girip de Dilaşub'un kanlar içinde yüzen cesedini görünce çılgına döner. Tam o sırada dudaklarında zalim bir tebessümle, içeriye Mahpeyker girmektedir. Kendini kaybeden Ali Bey, Dilaşub'u öldüren bıçağı kapıp Mahpeyker'i delik deşik eder ve yanındaki emniyet görevlilerine teslim olur. 

Ali Bey; artık herşeyi, sağlığını, sevdiği kadını, şeref ve onurunu, servetini yitirmiş zavallı bir insandır. Bu büyük elemlerin havası içinde bir süre hapishane köşelerinde sürünür ve hüsran içinde son nefesini verir.

Kitabın Karakterleri, Kişileri:

Ali Bey: Yirmi bir yaşında, İstanbullu bir genç adam. Babıâli'de kâtip olarak çalışmaktadır.

Mahpeyker: Hafifmeşrep bir genç kadın. Terbiye ve ahlak bakımından Ali Bey'e tamamen zıddır. Alçak ve namussuz bir aileden yetişmiş; daha on dört, on beş yaşına gelmeden rezaletin her çeşidini öğrenmiştir.

Dilâşûb : Genç, güzel, ahlaklı bir cariye. Ali Bey'le evlendikten sonra iftiraya uğraması sonucu satılmış ve Mahpeyker'in eline düştükten sonra bin bir sıkıntı ve işkenceye göğüs germiştir. Ali Bey'i gönülden sevmektedir.

Fatma Hanım: Ali Bey'in annesi. Kocasının ölümünden sonra iyice yaşlanmıştır. Ölmeden önce oğlunun mürüvvetini görmek ister.

Atıf Bey: Ali Bey'in çalışma arkadaşı. Fikirleri ve nasihatlarıyla Ali Bey'e yardımcı olmaya çalışmaktdır.

Mesut Bey: Atıf Bey'in dayısı. Kötülerin düşmanı iyilerin dostuydur.

Baba Beni Anlasana (Toprak Işık) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Kimya Nine neden cep telefonunu kullanmıyordu? 

A) Sürekli kaybettiği için. 
B) Zararlı olduğu için. 
C) Gerek duymadığı için. 
D) Çok konuşmayı sevmediği için. 

2. Ceren’e göre babaannesi sahip olduğu bilgileri nasıl öğrenmişti? 

A) Öğretmenlerinden. 
B) Kütüphanesindeki kitaplardan. 
C) Dünyanın bütün bilgileriyle dünyaya geldiğini zannediyordu. 
D) Doğada yaşayıp doğayı inceleyerek. 

3. Hangisi Ceren’in ders kitabında güneş ışınlarıyla ilgili yazan bilgilerdendir? 

A) Güneş ışınları dünyaya kırılarak gelir. 
B) Güneş ışınları ulaştıkları maddeleri ısıtmaz, doğrudan havayı ısıtır. 
C) Güneş ışınları doğrudan havayı değil, ulaştıkları maddeleri ısıtır. 
D) Güneş ışınlarını çok almak oldukça zararlıdır. 

4. Nuh’un Kimya Nine’ye verdiği gazetenin ters tarafında yazan haber neydi? 

A) Belediyenin önündeki arsaya çay bahçesi yapılacaktı. 
B) Şehrin içme suyunu besleyen nehirler kirliydi. 
C) Bizimora yüzünden şehrin içme suyu kirlenmişti. 
D) Başkan, Bizimora için yıkım emri verecekti. 

5. Doruk’un okuduğu kitaba göre uçak yapımında alüminyum tercih edilmesinin sebebi neymiş? 

A) Alüminyum oldukça ucuz ve kaliteliymiş. 
B) Alüminyum nemli havada magnezyuma göre daha çok yıpranırmış. 
C) Alüminyum nemli havada magnezyuma göre daha az yıpranırmış. 
D) Alüminyum pahalı ama oldukça kaliteliymiş. 

6. Hangisi Doruk’un suyun gerekliliğini fark ettikten sonra düşündüğü sorulardan değildi? 

A) Suyu çiçekler gibi dünyanın üzerine mi dökecekti? 
B) Ne kadar su lazımdı? 
C) Suyun özellikleri neler olacaktı? 
D) Su kaynakları neler olacaktı? 

7. Doruk’un öğrendiğine göre sis nasıl oluşuyormuş? 

A) Suyun aniden buharlaşmasıyla. 
B) Küçük su damlacıklarının havada asılı kalmasıyla. 
C) Bulutların alçalıp yeryüzüne inmesiyle. 
D) Yanıcı maddelerin çok fazla kullanılmasıyla. 

8. Başkan, Doruk’a ısı ve sıcaklıkla ilgili hangisini söylememiştir? 

A) Kaloriferin sıcaklığı mum alevinden düşüktür. 
B) Isı bir enerji türüdür, sıcaklık değerdir. 
C) Isı bir değerdir, sıcaklık enerji türüdür. 
D) Mum alevinin ısısı kaloriferden düşüktür. 

9. Doruk’un Başkan’ı fikrinden kolayca caydıracağını zannetmesinin sebebi neydi? 

A) Kimya Nine, babasının da öğretmeni olduğu için. 
B) Babasının onun isteklerini geri çevirmeyeceğinden emin olması. 
C) Babasının bu projeye çok önem vermediğini bildiğinden. 
D) Babasının çok kolay ikna edilebilen biri olması. 


10. Doruk, Bizimora’yı kurtarmak için ne yaptı? 

A) Telefonuyla çektiği fotoğraflarla internette bir sayfa hazırladı. 
B) Bizimora’nın fotoğraflarını caddelere astı. 
C) İş makinelerinin lastiklerini patlattı. 
D) Arkadaşlarıyla birlikte başkanın odasına çıktı. 

11. Psikoloğun tavsiyesiyle içinden sayarak sakinleşen kimdir? 

A) Nuh 
B) Başkan 
C) Keşif Bey 
D) Danışman 

12. Judo kıyafetleri içindeki kızın Doruk’a gönderdiği mesajda ne yazıyordu? 

A) Dövüşeceksek hemen geleyim. 
B) Yarın daha ayrıntılı konuşalım. 
C) Yardım lazımsa beni ara! 
D) Ben de sizinleyim. 

13. Ceren, metal kapaklı bir şişenin güç kullanılarak açılmadığında ne yapmak gerektiğini söylemiştir? 

A) Kavanozu ters çevirerek bir süre beklemek. 
B) Kavanozu ters çevirerek soğuk su dolu kaba koymak. 
C) Kavanozu ters çevirerek sıcak su dolu kaba koymak. 
D) Kavanozu ters çevirerek önce sıcak sonra soğuk suya koymak. 

14. Ceren’in yarısına doğru cevap verdiği için bilmiş sayılması gerektiğini söylediği soru neydi? 

A) Maddelerin ayırt edici özellikleri 
B) Güneş ışınlarının gelişi 
C) Maddelerin genleşmesi 
D) Maddelerin yoğunlaşması 

15. Okuduğunuz kitaba göre kar yağarken havanın ılık olmasının sebebi nedir? 

A) Su buharının yoğuşup kara dönüşürken havadan aldığı ısıdır. 
B) Su buharının yoğuşup kara dönüşürken havaya verdiği ısıdır. 
C) Kar yağdığında insanların daha fazla yakacak kullanmalarıdır. 
D) Küresel ısınmadan kaynaklıdır. 

16. Aşağıdakilerden hangisi “Bizimora” adlı yerin özelliklerini tam ve doğru olarak anlatmaktadır? 

A) Köy evine benzeyen küçük yapılar, çatılardaki yel değirmenleri, derede akan suyun önündeki çarklar. 
B) Minik yapılar, çatılarda topraktan yapılma turuncu kiremitler, derede yüzen ördekler. 
C) Köyün küçük bir kopyasıydı burası. Evler tek katlı, her evin önünde bir bahçe, bahçede meyve ağaçları. 
D) Derede akan suyun önünde minik çarklar, evler tek katlı ve beyaz boyalı, üzerlerinde uzunca soba bacaları. 

17. Nuh’un karısı aşağıdakilerden hangisini mecbur kalmadıkça yapmamaktadır? 

A) Gülmek 
B) Uyumak 
C) Gezmek 
D) Konuşmak 

18. Zeynep Bizimora’ya nasıl gidiyor? 

A) Taksi tutup, yolu tarif ederek 
B) Nuh ve karısına söyleyip kamyonun kasasına binerek 
C) İzin almadan, kamyonun kasasına gizlice binerek 
D) Yürüyerek 

19. Belediye başkanının oğlundan sonraki en büyük tutkusu aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Bizimora adlı yer 
B) Halkına hizmet etmek 
C) Makam sahibi olup yükselmek 
D) Eşi ve diğer oğlu 

20. Aşağıdakilerden hangisi Bizimora’nın ilkelerinden birisidir? 

A) Işığı sakın açık unutma. 
B) Mutlaka zamanında yap. 
C) Herkesle iyi geçinmeyi bil. 
D) Lazım değilse yapma. 

21. Bizimora’nın, nehri kirlettiği ile ilgili haber hangi gazetede yayımlanmıştır? 

A) Şehrin Haberi 
B) Şehrin Sesi 
C) Şehrin Işıkları 
D) Şehrin Haberleri 

22. Kitaptaki bilgilerden hareketle Güney Yarımkürede oturanlar güneşten daha çok yararlanmak için evlerini yaparken pencerelerini hangi yönde yapmalıdırlar? 

A) Güney 
B) Kuzey 
C) Doğu 
D) Batı 

23. Doruk’a göre gerçek hayatın oyundan farkı nedir? 

A) Hayat daha karmaşık 
B) Hayatta kurallar belli 
C) Hayatta yeniden başlamak yok 
D) Hayatta kurallar belli değil

Cevap Anahtarı :

1.A        2.C       3.C       4.A       5.C 
6.D       7.B       8.C       9.B       10.A 
11.D    12.C     13.C     14.A     15.B 
16.A     17.D    18.C     19.C     20.D 
21.B     22.B    23.D

Acar Dedektif Eda Okulda (Yılmaz Yeşildağ) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Eda’ya göre ailelerin en büyük sorunu nedir? 

A) Anne babalarını dinlemeyen çocuklar 
B) Çocuklarına yeteri kadar güvenemeyen anne babalar 
C) Çocuklarına örnek olamayan anne babalar 
D) Çocuklarını yeterince önemsemeyen anne babalar 

2. Ailesi, Eda’nın geziye gitmesine hangi şartla izin vermiştir? 

A) Başlarında bir rehber olacağını öğrendiklerinde 
B) Ödevlerini gezide de yapacağına söz vermesiyle 
C) Nevzat Komiser’in de geziye gideceğini duyunca 
D) Ağabeyinin de onun yanında gitmesiyle 

3. Tülay öğretmene göre bir insanın ülkesini tanıması için coğrafya okuması neden yetmezmiş? 

A) Coğrafyada, tarihte okuduğu yerlere gidip oraları görmesi gerekliymiş. 
B) Kitaplardaki bilgiler oldukça yetersizmiş 
C) Okudukları kaynaklarda çok fazla görsel yokmuş. 
D) Coğrafya oldukça karmaşık bir alanmış. 

4. Eda’ya göre ağabeyi nasıl biridir? 

A) Sürekli yaramazlık yapar ve gıcıktır. 
B) Düşünemeyeceğimiz kadar çıkarcıdır. 
C) Her işe burnunu sokmaya bayılır. 
D) Meraklı ve kıskançtır. 

5. Eda’nın, ”Aslında iyi çocuktur ama oldukça geç anlar.” diye bahsettiği kimdir? 

A) Çatlak ses 
B) Gıcık Metin 
C) Bora 
D) Filiz 

6. Eda, Rehber Kenan’la arkadaşlık yapmaktan neden vazgeçmiştir? 

A) Tipini beğenmediği için 
B) Güvenilir birine benzemediği için 
C) Sesi çatlak çatlak çıktığı için 
D) Suçlu olabileceğini düşündüğü için 

7. Ailesi, Eda’ya neden sürekli ağabeyini örnek gösterirdi? 

A) Evde salonun bir köşesine çekilip sessiz sessiz oturduğundan. 
B) Derslerini hiç aksatmadığından. 
C) Ailesinin sözünden asla çıkmadığından. 
D) Kimsenin başını belaya sokmadığından. 

8. Hangisi Eda’nın, Gıcık Metin’in uyuyakaldığını anlamasını sağlayan nedenlerden değildir? 

A) Arkasından fısıldanmaması 
B) Saçının çekilmemesi 
C) Sırtına küt parmakla delik açılmaması 
D) Kulağına üflenmemesi 

9. Eda’ya göre sınıfın kendini en beğenmişi kimdir? 

A) Metin 
B) Bora 
C) Filiz 
D) Cevat 

10. Eda, otelde kaç numaralı odada kalmıştır? 

A) 307 
B) 308 
C) 309 
D) 310 

11. Eda, kıvırcık saçlı kadınla fotoğraf çektirebilmek için nasıl bir bahane uydurmuştur? 

A) Öğretmenin ağabeyine ödev verdiğini söylemiştir. 
B) Öğretmeninin kendisine ödev verdiğini söylemiştir. 
C) Bunun bir proje olduğunu söylemiştir. 
D) Onları meşhur birine benzettiğini söylemiştir. 

12. Kenan Bey, Meryemana Evi’nden sonra nereyi gezeceklerini söylemiştir? 

A) Antik müze 
B) Susurluk 
C) Kilise 
D) Efes Antik Kenti 

13. Rehber, Tülay öğretmene şekerleri nasıl ikram etmiştir? 

A) Bir bez parçasında 
B) Avucunda 
C) Bir kâğıt peçetede 
D) Özel bir kapta 

14. Dedektif Eda Türker ne zaman, nereye yolculuk yapıyor? 

A) Yılbaşı tatilinde Efes’e 
B) Hafta sonu tatilinde Efes’e 
C) Bayram tatilinde Efes’e 
D) 23 Nisan’da Efes’e 

15. “İki ayağımı bir pabuca sokmakta üstüme yok.” aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili olarak verilen deyimin anlamına uygun bir davranış bulunmaktadır? 

A) Üstümü giyinmem için beni acele ettirdiler. 
B) Babam, her zamanki gibi çok sinirliydi. 
C) Annem bazen büyükmüşüm gibi davranıyor. 
D) Herkes hazırlamış ama bir tek ben hazır değilim. 

16. Eda Türker, çantasına hangi dedektiflik malzemelerini koymuştur? 

A) Büyüteç, şapka, kâğıt, tablet, kalem 
B) Büyüteç, not defteri, delil zarfları, cımbız 
C) Tükenmez kalem, silgi, pardösü, kâğıt 
D) Kalem, not defteri, delil zarfları, şapka 

17. Eda Türker, otobüsün kaç numaralı koltuğunda ve kiminle oturmuştur? 

A) 16 numaralı koltukta Ali ile 
B) 14 numaralı koltukta Metin ile 
C) 15 numaralı koltukta Emre ile 
D) 13 numaralı koltukta Bora ile 

18. “Abimin sesiyle kendime geldim. - Hey, zehir hafiye, diye dürtüklüyordu beni. Ben tuvalete gidiyorum geliyor musun? 
Altı çizili kelimenin eş anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Dedektif 
B) Polis 
C) Araştırmacı 
D) Muavin 

19. Aşağıdakilerden hangisi Eda Türker’in özelliklerinden biridir? 

A) Cimridir 
B) Sakindir 
C) Düzensizdir 
D) Alıngandır 

20. Eda Türker, Cafer Bey’in hangi özelliğinin öğretmenlerinde de olmasını istiyor? 

A) Cafer Bey, eğlenceli bir dil kullanıyor. 
B) Cafer Bey, tane tane anlatıyor. 
C) Cafer Bey, yüksek sesle anlatıyor. 
D) Cafer Bey, basitçe anlatıyor. 

21. Eda Türker, komiser Nevzat amcasıyla nerede karşılaşıyor? 

A) Sokakta 
B) Otelde 
C) Otobüste 
D) Uçakta 

22. Eda Türker, abisinin odasından aldığı cüzdanı niçin çöpe atmıyor? 

A) Cüzdanı arkadaşlarından birine hediye etmek için. 
B) Kendisine ait olmadığı için 
C) Sahibinin onu bir daha bulamayacağı için 
D) Üzerinde parmak izleri olduğu için 

23. Meryemana Evi hangi dağda bulunmaktadır? 

A) Sümbül Dağı’nda 
B) Düldül Dağı’nda 
C) Gül Dağı’nda 
D) Bülbül Dağı’nda

Cevap Anahtarı :

1.B       2.D       3.A       4.B       5.C 
6.C       7.A       8.D       9.C       10.A 
11.B    12.D     13.C     14.C     15.A 
16.B    17.D     18.A     19.C     20.B 
21.B    22.D     23.D

19 Mayıs 2019 Pazar

Saklı Kent (Ahmet Yılmaz Boyunağa) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


17. Ahmet Murat’ı uzun zaman sonra görenler neden çok şaşırmıştır? 

A) Tanınamayacak derecede değişmişti. 
B) Bir daha dönmeyeceğini düşünüyorlardı. 
C) Yerliler tarafından öldürüldüğünü zannediyorlardı. 
D) Denizde boğulduğunu zannediyorlardı. 

18. Ahmet Murat ve arkadaşları Saklı Kent’ten nasıl kaçtılar? 

A) Bir adaya kadar yüzerek uzaklaştılar. 
B) Büyük bir gemiyle denize açılarak kaçtılar. 
C) Küçük bir yelkenliyle denize açılarak kaçtılar. 
D) Kente girdikleri yerden kaçtılar. 

19. Aşağıdakilerden hangisi Saklı Kent kitabından alınmıştır? 

A) Halife Harun Reşid zamanında Bağdatlı bir ayakkabı tamircisi vardı. 
B) Sen bilgisayar oyunlarını bırakabilir misin Doruk? 
C) Annem bu her zamanki gibi yine benim adımı ezberliyor. 
D) Beremi takmış, yağmurluğumu giymiştim. Sırt çantam da sırtımdaydı. 

20. Ahmet Murat yerlilerden kaçarken çok bunalan arkadaşlarına: “Yılmayalım arkadaşlar! Korkmayalım! Allah bir kolaylık gösterir, biz kaçmaya devam edelim.” diye moral veriyor. 
Yukarıdaki olayda Ahmet Murat’ın hangi özelliği ön plana çıkmaktadır? 

A) Dürüstlüğü 
B) Tüccar olması 
C) Kurnazlığı 
D) Liderliği 

21. Saklı kent kitabındaki bilgilere göre Ahmet Murat tüccardan yaklaşık kaç kilogram mal almıştır? 

A) 180-190 kg 
B) 140-150 kg 
C) 160-170 kg 
D) 120-130 kg 

22. Tüccar, Ahmet Murat’ın parası olmadığı halde niçin elindeki mallardan vermeyi kabul etmiştir? 

A) Tüccarın işleri iyi gitmediği için 
B) Ahmet Murat güvenilir bir çocuk olduğu için 
C) Tüccar, parayı babasından alacağı için 
D) Ahmet Murat vefalı bir çocuk olduğu için 

23. “… ‘korkak tüccar ne kâr eder ne zarar!’ diyerek, sermayesini işletmeye karar verdi.” Yukarıdaki cümlede altı çizili sözcük hangi anlamda kullanılmıştır? 

A) Vergi 
B) Dükkân 
C) Kazanç 
D) Hizmet 

24. “…Bazı tüccarlarla konuşarak onların da görüşlerini aldı. Yaşlı bir tüccar: “Ben senin yerinde olsam, bu sermaye ile…………..mallar alır, bunları………………götürür, oradan……………..ulaştırırdım.” 
Yukarıdaki boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi yerlerin isimleri yazılmalıdır? 

A) Bağdat’tan, Basra’ya, Hindistan’a 
B) Hindistan’dan, Basra’ya, Bağdat’a 
C) Basra’dan, Hindistan’a, Bağdat’a 
D) Bağdat’tan, Hindistan’a, Basra’ya 


25. “….Ellerini kürek gibi kullanarak, hızla adaya doğru ilerlemeye başladı. Bir zaman sonra da adanın billur gibi sularına ulaştı.” Yukarıdaki cümlede geçen altı çizili kelimenin yerine aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 

A) Yeşil 
B) Güzel 
C) Mavi 
D) Temiz 

26. Mahmut’un babası öldükten sonra serveti çok çabuk bir biçimde tükeniyor, Mahmut bu durumu hangi deyimle dile getiriyor? 

A) İçime attım. 
B) Hazıra dağ dayanmazmış. 
C) Aklımı çayıra saldım. 
D) Açlıktan nefesim koktu. 

27. Aşağıdakilerden hangisi Hidayet’i anlatmaktadır? 

A) Hindistan’da doğmuş, büyümüştü. Etrafında çok farklı insanların olduğu bir mahallede yaşıyordu. Fazla konuşmayan bir çocuktu. 
B) Babam, çok zengin, hatırı sayılır, güvenilir, sözü dinlenir bir tüccardı. Toprakları evleri malları ve hayvanları sayılamayacak kadar çoktu. 
C) Çok güzel ve iyi huylu bir çocuktu. Mahallede, bütün arkadaşları onu çok severdi. Çünkü O, herkesle iyi geçinirdi. 
D) Ben sizler kadar şanslı değilim. Babam ben doğmadan ölmüş. Yani yetim olarak doğmuşum. Annem de beni doğururken vefat etmiş. 

28. Ahmet Murat ve arkadaşlarının adadan kurtulmak için yaptıkları iş bölümü hangi şıkta doğru gösterilmiştir? 

     Ok Yapan        Yay Yapan       Sarmaşık Toplayan 
A) Mahmut            Hidayet             Ahmet Murat 
B) Hidayet             Ahmet Murat   Mahmut 
C) Mahmut            Ahmet Murat   Hidayet 
D) Ahmet Murat   Hidayet             Mahmut 

29. Hangi şıkta Saklı Kent’in özellikleri anlatılmaktadır? 

A) Koridordan çıktıkları zaman bir açıklıktan sonra yemyeşil bir orman, bu ormanın önünde beyaz minareleri olan güzel bir cami ve evler. 
B) Hindistan cevizi ağaçları ile dolu, üzerinde yüksekçe dağların ve çağlayanların olduğu, cennet gibi bir yere geldiler. 
C) Önlerinde uzunca bir koridor vardı. Onu geçtikten sonra içinde göllerin ve evlerin olduğu bir yere vardılar. 
D) Mağaranın içi kapkaranlıktı ama başlarını çevirince ışık sızan bir delik gördüler. Işığa doğru ilerlediler. 

30. Ahmet Murat ve arkadaşları Saklı Kent’te kaldıkları için üzülüyorlar. Onların üzüntüsünün asıl sebebi nedir? 

A) Saklı Kent’in çok sıkıcı bir yer olması 
B) Artık denize giremeyecek olmaları 
C) Tanımadıkları insanlarla olmaları 
D) Hürriyetlerinin ellerinden alınması 

31. Ahmet Murat’ın da içinde bulunduğu gemi battıktan sonra toplam kaç kişi Yeşil Ada’ya sağ olarak çıkıyor? 

A) 5 
B) 3 
C) 4 
D) 6 

32. Ahmet Murat ve babasının ortak özelliği hangi şıkta verilmiştir? 

A) İkisi de aynı işi yapmaktadırlar. 
B) İkisi de dürüst ve güvenilirdir. 
C) İkisi de oldukça ısrarcıdırlar. 
D) İkisi de okumayı sevmektedir.


Cevap Anahtarı :


1. A       2. C       3. B       4. A       5. D 
6. B       7. C       8. A       9. A      10.B 
11.B     12.C      13.C     14.A      15.D 
16.B     17.D     18.C     19.A      20.D 
21.D     22.B     23.C     24.A      25.D 
26.B     27.D     28.A     29.A      30.D 
31.C     32.B

Saklı Kent (Ahmet Yılmaz Boyunağa) Kitap Sınavı Yazılı Test Sorular 1-16 için tıklayınız...

Saklı Kent (Ahmet Yılmaz Boyunağa) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 1


1. Ahmet Murat’ın babası ileride oğlunun ne olmasını istiyordu? 

A) Ayakkabı tamircisi 
B) Tüccar 
C) Ayakkabı satıcısı 
D) Dedektif 

2. Babasının mirasını tüketen Mahmut, ilk olarak hangi işi yapmıştır? 

A) Ayakkabı tamirciliği 
B) Ayakkabı boyacılığı 
C) Hamallık 
D) Gemi kaptanlığı 

3. Mahmut’a zor gününde bir baba gibi kucak açan kimdir? 

A) Hidayet 
B) Kâhya Hasan 
C) Rasim 
D) Abdullah 

4. Hasan Ağa ve hanımı nasıl vefat etmiştir? 

A) Bir yangında can vererek. 
B) Denizde boğularak. 
C) Soba gazından zehirlenerek. 
D) Aç ve susuz kalarak. 

5. Uzak bir akrabasının yanında yaşayan Hidayet hangi durumdan şikâyetçiydi? 

A) Sürekli azar işittiği için. 
B) Ailesini görmesine izin vermedikleri için. 
C) İşinden çok para kazanamadığı için. 
D) Kendisine köle gibi davranıp her işi ona yaptırdıkları için. 

6. Hidayet’in baba gibi sevdiği demirci, neden dükkânını satmak zorunda kalmıştı? 

A) Yüklü miktarda borcu olduğu için. 
B) İlaçlara verecek parası olmadığı için. 
C) Artık iş yapamaz hale geldiği için. 
D) Hidayet’e iş yeri açacağı için. 

7. Rasim’in, “Hidayet ve kaptanı öldürün!” emrine tayfalar nasıl bir yanıt verdi? 

A) Emri yerine getirerek hepsini öldürdüler. 
B) Elimizi kana bulamaktansa denize atalım da boğulsunlar. 
C) Elimizi kana bulamaktansa onları ıssız bir adaya bırakalım. 
D) Hidayet’i öldürelim ama kaptan yaşasın! 


8. Kaptan ve tayfalar adadaki Hindistan cevizlerini kolay yoldan nasıl topladılar? 

A) Maymunlara taş attılar, maymunlar da onlara Hindistan cevizi attı. 
B) Hindistan cevizlerini taş atarak düşürdüler. 
C) Rüzgârın çıkmasını beklediler. 
D) Uzun bir sopayla cevizleri düşürdüler. 

9. Mahmut, adada yakaladıkları balıkları neden akşam kızartmaları gerektiğini söyledi? 

A) Yerlilerin ateşten çıkan dumanı fark etmemeleri için. 
B) Henüz aç olmadıkları için. 
C) Hem balıkları pişirip hem de ısınmayı düşündükleri için. 
D) Yeterince balık yakalayamadıkları için. 

10. Ahmet Murat, niçin yaşlı tüccarların görüşlerini alıyor? 

A) Daha zengin olmak istediği için 
B) Deneyimli ve bilgili oldukları için 
C) Çevresinde başka kimse bulunmadığı için 
D) Herkesle iyi anlaştığını göstermek için 

11. Saklı Kent kitabının baş kahramanı kimdir? 

A) Hidayet 
B) Ahmet Murat 
C) Mahmut 
D) Hasan 

12. Saklı Kent’te yaşayan halkın giyimi nasıldır? 

A) Siyah bir şalvar ve beyaz gömlek giyinirlerdi. 
B) Siyah bir gömlek ve beyaz şalvar giyinirlerdi. 
C) Beyaz bir gömlek ve beyaz şalvar giyinirlerdi. 
D) Siyah bir şalvar ve siyah gömlek giyinirlerdi. 

13. Çocukları ve eşiyle ömür boyu Saklı Kent’te yaşamayı seçerek şehri terk etmeyen kimdir? 

A) Ahmet Murat 
B) Mahmut 
C) Hidayet 
D) Abdullah 

14. Aslında Basralı olan, boğulacakken kurtarılan ve on yıldır Saklı Kent’te yaşayan kimdir? 

A) Abdullah 
B) Mahmut 
C) Hidayet 
D) Sadullah 

15. Ahmet Murat, çocuklarına hangi isimleri koymuştur? 

A) Sadullah ve Asiye 
B) Sadullah ve Hatice 
C) Abdullah ve Asiye 
D) Abdullah ve Hatice 


16. Ahmet Murat’ın mallarını satan Bağdatlı tüccar parayı ne yapmıştı? 

A) Parayı alıp şehri terk etmişti. 
B) Onun varisleri olan ihtiyar anasıyla babasına vermişti. 
C) Ahmet Murat’a iş yeri açmıştı. 
D) Parayı onun yakın bir arkadaşına emanet etmişti. 

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...