20 Mayıs 2019 Pazartesi

İnsan Ne İle Yaşar (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : İnsan Ne İle Yaşar

Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy

Kitap Hakkında Bilgi :

Anna Karenina ve Savaş ve Barış gibi dünya edebiyatına kazandırdığı başyapıtlarla tanınan Rus romancı Lev Nikolayeviç Tolstoy, yaşamının son otuz yılında din, devlet, toplum, birey, özgürlük gibi kavramlar üzerine yoğunlaşmış ve bu konularda eserler vermiştir. Bu döneme ait olan "İnsan Neyle Yaşar?" kitabında insan yaşamına dair hayati sorular sorarken, bu soruları iyilik-kötülük; yaşam-ölüm, harislik-kanaatkarlık benzeri karşıtlıkları temel aldığı ahlaki bir çerçevede yanıtlar. Bu ibret verici meselleri didaktik bir tarzda kaleme alan Tolstoy aynı zamanda kısa öykü yazma konusundaki becerisini de gözler önüne serer.

Zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Tolstoy, hayatını hakikati aramakla geçirdi. Bu arayış öyle güçlüydü ki ona yaklaşabilmek için sonunda yaşadığı refah dolu hayattan tamamen vazgeçip yoksul halkın arasına karıştı.

Yalnız bir sanatçı değil, bir hakikat arayıcısının en çarpıcı hikâyeleri bu kitapta bir araya geldi.

Bu kitap gerçekle ilişkinizde bir başlangıç olabilir.

Yüce yaratıcı, insanları birbirinden ayrı ayrı yaşamalarını değil de birlik halinde yaşamalarını istediğinden fert olarak kendi ihtiyaçlarını değil de birbirlerinin ihtiyaçlarını görebilecek güçler bahşetmiştir insanoğluna. Tanrı, görevi olmasına karşın yeni doğum yapmış bir annenin ruhunu, acıma duygusuna yenik düştüğü için alamadan dönen ölüm meleğini üç şey öğrenmesi için insan suretine büründürerek dünyaya gönderir:
İnsanın içinde ne barındırdığını öğren İnsana neyin verimediğini öğren İnsanın ne ile yaaşdığını öğren

Bu üç bilgiyi öğrendiğinde, yani insanı tanıdığında melek yaratıcısının sonsuz merhametini de öğrendiği için tekrar göğe yükselir.
Kitabın Özeti :

Simon adlı bir tüccar ailesiyle küçük bir kasabada yaşıyordu. Durumları pek de iyi değildi. Kış gelmişti ve ısınacak bir deriye ihtiyaçları vardı. Adam ayakkabı tamirciliği yapıyordu. Bunu alabilecek kadar parası yoktu. Adam borç verdiği köylülerden parasını alırsa deriyi alabileceğini düşündü. Fakat köydeki kişiler Simon'a paralarının olmadığını söylediler. Simon çok üzüldü. Elindeki parayla bir meyhaneye girdi ve şarap aldı. Meyhaneden çıkışta; kilisenin önünden geçerken, çıplak bir adam gördü. Adamın üstüne bir şeyler giydirdi, adamı alıp evine götürdü. Adamın karısı başta bu adama yakınlık göstermedi; ama sonra adama alıştı. Adam geldiğinden beri ilk kez gülümsemişti. Simon buna çok şaşırdı. Adam, Simon'la birlikte ayakkabıcıda çalışmaya başladı. Adamın adı Michael'di.

Bir gün dükkanlarına zengin bir adam geldi. Ayakkabı diktirmek istedi. Michael adama bakarak ikinci kez gülümsedi. Michael çok çalışkandı ve ustasını geçmeye başlamıştı; fakat bu adama, ayakkabı yerine terlik dikti. Simon bunu görünce çırağına çok kızdı. Biraz sonra zengin adamın yardımcısı geldi ve adamın öldüğünü, ayakkabı yerine terlik dikilmesi gerektiğini söyledi. Simon ve eşi buna şok oldular.

Başka gün ise Simon'un evine ikiz kızları olan bir kadın geldi. Michael bunu görünce üçüncü kez gülümsedi. Kadın, Simon'un eşine bu kızların kendi öz kızları olmadığını söyledi. Kızları için ayakkabı diktirmek istedi. Michael kadın gittiğinde birden melek şekline girdi. Simon ve eşi şok oldu. Michael aslında kendisinin bir melek olduğunu, tanrıya karşı geldiği için cezalandırıldığını söyledi. Tanrının gerçekleri görmesi için ve bazı soruların cevabını bulması için, dünyaya gönderdiğini söyledi. Ve artık kendisi o soruların cevaplarını bulmuştu.

Simon 'un eşinin kendisine merhametli davranmasıyla sevgiyi anladığını, zengin adam dükkana geldiğinde; arkadaşı ölüm meleğini yanında görüp gülümsediğini ve ikiz kızları gördüğündeyse insanın tek yaşayamayacağını anlamıştı. Bunlardan sonra artık gitmesi gerektiğini söyledi ve kayboldu...

ÜÇ SORU 

Bir zamanlar ülkenin birinde bir kral yaşıyordu. Aklına bir soru takılmıştı. Sürekli doğru zamanda işe başlamayı bilirse, kimin sözüne kulak verip, kimden uzak kalması gerektiğini bilirse başarısızlığa uğramayacağını düşünüyordu.

Bunların cevabını bulmak için ülkedeki tüm büyücüleri, âlimleri topladı, hepsine sordu ve aldığı cevaplar onu tatmin etmedi. Sonra başka köyde çok ünlü bir alimin yaşadığını duydu ve o köye gitti.

Kral, bilgeyi toprak kazırken gördü ve elindeki kazmayı alıp, ona yardım etmek istedi. Saatler geçti, bilge hiç sesini çıkarmadan oturuyordu. Kral buna sinirlenip’ ‘sorularıma cevap vermeyeceksen , sarayıma gideyim'' dedi.

O an karnından yaralanmış biri yoldan geçiyordu. Kral o kişiye yardım etti, adamın yaralarını temizledi. Bunun üzerine adam uyanıp, kraldan özür diledi. Aslında kralı öldürmek istediğini ama saraya gittiğinde kralı bulamayıp buraya geldiğini anlattı. Kral adamı affetti. Bunun üzerine bilge krala dönüp şunları söyledi '' hayatta en önemli an şimdidir, en gerekli olan kişiyse yanındaki kişidir ve en önemli uğraş ise iyiliktir.''

İNSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM? 

Köylü bir adam olan Pahom, elindeki paraları toplayarak köyde arazi aldı. O günden sonra hırsı daha da büyüdü. Bir gün başka bir adam gelip az miktarda parayla, daha fazla toprak veren bir yer olduğunu söyledi. Pahom adamı dinleyerek, sözü edilen yere gitti. Oradaki adamlara hediyeler verdi.

Toprak sahipleri ona bir şartla toprak vereceklerini, o da tarlalarında belli bir işaret koyup, güneş batana kadar ne ölçüde yürürse, yürüdüğü kadar toprak alacaktı. Pahom adamın dediğine uyarak öğle zamanı yürüyüşe çıktı. Öğleden sonra Pahom çok zorlandı. Sıcaktan dolayı kendinden geçti, fakat hırsı yüzünden daha da kendini zorladı. Daha fazla toprak almak için kendini hırpaladı ve sonunda öldü. Hırsı yüzünden o kadar toprak alacağına, yüz seksen santimlik bir toprak alabildi.
TEK KIVILCIM TÜM EVİ KÜL EDER 

İvan durumu yerinde köyde yaşayan biriydi. Oğulları ve gelinleriyle yaşıyordu. Yanında baktığı bir de yaşlı bir babası vardı. İvan’ın gelini günün birinde komşularıyla kavga etti. Bunun üzerine aileler de kavgaya karıştı.

Komşusu Gabriel, İvan'ı mahkemeye verdi. İvan’ın babası artık bu konunun uzamaması, onların komşu olduğunu söyledi. İvan babasını dinlemedi. Gabriel, İvan'ın gelinine el kaldırınca, İvan'da Gabriel'i mahkemeye verdi. Gabriel dayak cezasına çarptırıldı.

Gabriel bunun intikamını almak istedi. İvan'ın evini ateşe vermek istedi .Ve sonunda evini ateşe verdi. Bu yangınla nerdeyse köydeki tüm evler yandı. İvan'ın babası da ölünce İvan artık bu kavgayı büyütmek istemedi.

Artık evleri yandı ve Gabriel'le İvan'ın ailesi birlik olup yeniden evlerini inşa ettiler, aile arasındaki kavga bitti ve sonuna kadar mutlu yaşadılar.

Bir Küçük Osmancık Vardı (Hasan Nail Canat) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Postacı kılıklı adam eve niçin gelmiştir?

a) Osman’ı kaçırmak
b) Evi soymak
c) Emanet getirmek
d) Aile ziyareti

2) Abdullah Bey’in görevi nedir?

a) İşçi
b) Fabrikatör
c) Ustabaşı
d) Kapıcı

3) Osman’ı niçin kaçırılmıştır?

a) Fidye
b) Osman’ı çok sevdikleri için
c) Osman’ı başkasına satmak için
d) Dayısına götürmek için

4) Osman Romantik’e kimi hatırlatıyor?


a) Kardeşini
b) Köyündeki çocukları
c) Sokak çocuklarını
d) Kuzenini

5) Apo’nun köşke girmesinde Apo’ya kim yardım etmiş?

a) Zevzek
b) Gül Dede
c) Bahçıvan
d) Romantik

6) Çeteyi karakola şikayet eden kimdir?

a) Bahçıvan
b) Tophanelinin karısı
c) Ayşe Kadın
d) Romantik
7) Osman dağ başındaki eve terk edildikten sonra ne oldu?

a) Osman öldü
b) Ali ve Garip Osman’ı başka yere götürdü.
c) Osman’ı ailesi buldu
d) Osman’ı Komiser Mahmut Bey buldu.

8) Garip’in annesine ve babasına ne olmuş?


a) Depremde ölmüşler
b) Sel sularına kapılıp ölmüşler
c) Garip’i terk etmişler
d) Başka memlekete gitmişler

9) Garip ve Ali nereye yolculuk yapıyorlar?

a) Düzce
b) Ankara
c) Kayseri 
d) İstanbul

10) Ali Osman’ı kime verdi?

a) Çocuk Esirgeme Kurumuna
b) Romantik’e
c) Abdullah Bey’e
d) Şerife Hanım’a

11) Osman’a sonra hangi isim verildi?

a)Kemal
b)Hüseyin
c)Garip
d)Hasan

12) Şerife Hanım’ın İstanbul’a yerleşmesinin nedenlerinden değildir?

a) Babasının vefat etmesi ve Osman’ın Şerife Hanım’ın öz çocuğu olmadığın anlaşılmaması
b) Eşinin vefat etmesi
c) Garip’in evi terk etmesi
d) Evlerini satmaları

13) Ayşe Kadın köşke neden geri döndü?


a) Eşiyle problem yaşadığı için
b) Fatma Hanım’ın isteği
c) Kemal’in isteği
d) Köşkü özlediği için

14) Osman annesinin (Şerife Hanım’ın) öz olmadığını ne zaman öğreniyor?


a) Ortaokula başladığında
b) Hikayesinin gazeteye çıktığında
c) Üniversiteyi kazandığında
d) Garip’le Şerife Hanım’ı duyduğunda

15) Osman yarışmaya hangi hikâyeyle katıldı?


a) Osmancık Vardı
b) Meçhûle Giden Çocuk
c) Sevgili Anne
d) Kayıp Çocuk

16) Osman’ın gittiği okul müdiresinin, Abdullah Bey’le bağlantısı nedir?

a) Abdullah Bey dayısı
b) Herhangi bir kan bağı yok
c) İş arkadaşı
d) Müdire hanım Abdullah Bey’in kardeşi

17) Müdire Hanım Fatma Hanım’dan ne istiyor?

a) Anne sevgisiyle ilgili bir hikâye yazmasını
b) Okula gelmesini
c) Osman ‘ı eve davet etmesini
d) Fatma Hanım’ın dağ başındaki eve gelmesini

18) Romanın sonunda ne oldu?

a) Osman öldü
b) Ailesine kavuştu
c) Okulu bitirdi
d) Şerife Hanım öldü

19) Kitabın yazarı kimdir?

a) Hasan Ali CANAT
b) Nail Hasan CANAT
c) Hasan Nail KANAT
d) Hasan Nail CANAT

20) Postacı kılığıyla eve giren kimdir?


a) Zevzek
b) Apo
c) Romantik
d) Ayşe
Cevap Anahtarı :

1-B       2-B      3-A      4-B      5-B
6-B       7-B      8-A      9-C     10-D
11-B    12-C    13-A    14-D   15-B
16-A    17-A    18-B    19-D   20-B

Füreya (Ayşe Kulin) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Füreya

Kitabın Yazarı : Ayşe Kulin

Kitabın Özeti :

Savaşın çıktığı sıralar Mustafa Kemal İstanbul'da kalarak önemli işler başarmaya imkan olmayacağını anlamıştı. Atatürk silah arkadaşlarının evinde toplantı yaparak fikir alış verişinde bulunuyordu. 

Atatürk Füreya'nın babasının evinde yaptığı gizli toplantılar esnasında Füreya'yla tanışır. Füreya'nın babası Atatürk'ün yanında savaşır ve daha sonra ordu komutanı olarak atanır. Bir süre sonra Atatürk Füreya'nın annesi Hakkiye hanımın yakın arkadaşı Latife hanımla evlendi ve ertesi gün Füreya'ların evine geldiklerinde defterine şunları yazdı: 'Görüyorum ki çok çalışkan bir insansınız. Millet sizden çok şey bekliyor. Siz çalışıp birşeyler vermelisiniz memlekete.' Füreya defterini kutsal bir emanet gibi gögsünün üzerine bastırıp odasına çıktı.

Erken yaşta evlenen Füreya, eşinin kötü davranışları yüzünden çocuğunu kaybederek bunalıma girer. Tedavi ile bunalımı atlatan Füreya ilk evliliğini bitirir.

İkinci evliliğini, Atatürk'ün çok yakın arkadaşlarından olan Kılıç Ali ile ailesinin itirazlarına rağmen gerçekleştirir. Kılıç Ali yaşca kendisinden büyüktür. Bu evlilik onları protokol içerisine sokar. Atatürk'ün vefatı kocasını derinden etkiler.

Eşini motive etmek için büyük bir çaba gösteren Füreya, verem teşhisi ile hastahaneye yatırılır. Adadaki evde bir yıla yakın süre tedavi amaçlı kalır. Hastalığın ilerlemeye başlaması üzerine İsviçre'deki bir hastaneye yatar. Tedavi devam ederken ressam olan teyzesi Fahrünissa'nın yönlendirmesi ile kendisini seramiğin içerisinde bulur. Önceleri çamur ile olaya başlar.

Tedavi için Fransa'ya gönderildiğinde seramik ile iç içe olur. Bir sergi açar, artık o ünlü bir seramik sanatçısıdır. TC'nin ilk bayan seramik sanatçısı olur. Hayatının devam eden günlerinde hem hastalığı ile hem de seramik ile uğraşır. Dünya çapında ödüller, burslar alır.

Çok tehlikeli bir ameliyatla hasta ciğerlerinden birini aldırır. Erkek kardeşinin kızı olan Sara'yı gelinlerinin itirazına rağmen evlat edinir. Çocuklara duyduğu özlemi onunla gidermeye çalışır. Füreya yurdun çeşitli yerlerinde ölümsüz sanat eserleri yapar.

Bundan sonraki yaşantısı tamamen sanata ve seramiğe yönelik olur. Seramik adına Türkiye'deki bir çok ilki gerçekleştirir ve daha sonra 87 yaşında vefat eder.

Kitabın Karakterleri, Kişileri :

FÜREYA: Hayatının tamamını yakınını seramik sanatçılığına adamış, kurallara meydan okuyabilen, risk almayı seven, yapılmamışı yapmaya çalışan bir kişiliği vardır. Aynı zamanda ülkesine güzel hizmetlerde bulunmuş ve fiziksel olarak güzel ve çok alımlı bir yapıya sahiptir.

KILIÇ ALİ: Hayatının büyük bir bölümünü Atatürk'e adamış ve zamanla daha üst makamlara yükselmiş bir askerdir. Füreya ile aralarındaki yaş farkının fazla olmasına rağmen ve onu sevmiş ve saygı duymuştur. Fedakarlığı seven bir yapısı vardır. Olgun kişiliği etrafını etkilemesine yardımcı olmuştur.

FAHRÜNİSSA: Füreya'nın seramiğe başlamasına neden olan en önemli kişidir. Sevecen ve canlı olması etrafınca beğenilmesine neden olmuştur. Ömrü boyunca Füreya'nın yanında yer almıştır.

HAKKİYE HANIM: Annesi. Ailesi tarafından zorla evlendirilmiştir.

Gelibolu - Uzun Beyaz Bulut (Buket UZUNER) Kitabın Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Gelibolu - Uzun Beyaz Bulut

Kitabın Yazarı : Buket UZUNER

Kitabın Konusu :

Çanakkale Savaşları'nda ölen büyük dedesinin kayıp mezarını aramak için Gelibolu'ya gelen Yeni Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkı'nda bastonuyla dolaşan Türk Nine'nin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı.

Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz ders.

Henüz hiçbir milletin tarih kitaplarında yer almasına izin vermeye hazır olmadığı büyük insanlık sınavı. Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede savaş kahramanı olur mu?

Kitabın Özeti:

Gelibolu kitabı; dedesinin Çanakkale savaşlarında ölmediğine inanan bir anzak torununun Gelibolu'ya gelmesiyle başlar. Kendisini oraya getiren rehbere Eceyaylası Köyü'ne gitmek istediğini söyler. Köye geldiğinde ise hem köyü hem de bütün dünyayı etkileyecek bir şeyler söyler. Söyledikleri ise büyük bir Türk Gazisinin aslında Anzak olduğu ve onun dedesi olduğudur. İlk başlarda köylüler bu teze gülüp geçerler.

Yeni Zelandalı kız ise Gazi Alican Çavuş'un herhangi bir akrabası olup olmadığını sorar. Onu Gazi Alican Çavuş'un kızı Beyaz'ın yanına götürürler. Beyaz Hala hiç evlenmemiş babasını çok seven fakat köylerinde meydana gelen yangından sonra hiç dışarıya çıkmamış ve kimseyle konuşmamış bir Türk köylüsüdür. Beyaz Hala hiç evinden çıkmadığı ve kimseyle konuşmadığı için bu kızıda kabul etmeyeceğini düşünen köylüler, kızın eve kabul edilmesiyle şaşırırlar.

Beyaz Hala adı Victoria olan bu kızı evinde bir süre misafir eder. Bu arada dış dünyada boş durmaz ve bu büyük haber fırsatını değerlendirmek için dünyanın çeşitli yerlerinden gazeteciler ve televizyoncular köye akın ederler. Beyaz Hala ise içerde bütün gerçekleri bu kıza açıklar. 

Gerçek ise kabul edilemeyecek kadar zordur. Anzak eri Alistair John Taylor ailesine mektuplar yazarak Çanakkale Savaşı'nı ve burada savaşmanın anlamsızlığından bahsetmektedir. Son mektubunda ise burdan kaçmak istediğini ve eve dönmeyeceğini belirtir. Birgün gerçekten savaştan kaçar ve Türk siperlerine girer. Tam başından vurulacağı sırada ayağına bir yaralı takılır ve ölümden kurtulur. Ayağının takıldığı yaralı ise teğmen Ali Osman'dır. 2 gün beraber kalırlar orada. Ali Osman ile ölüm arasındaki savaşı ise ölüm kazanır. Ali Osman ölmeden önce Anzak erine kendi kıyafetini giymesini söyler.

Anzak eri bir köyün yakınında, Ali Osman'ın kıyafetiyle ve onun mezarı başında beklerken, bir Türk kızı, Meryem onu görüyor ve o anda ona aşık oluyor. Onu kendi köyüne götürüyor ve İngilizlere esir düşmüş bir Türk teğmeni olduğunu söylüyor. Onunla evleniyor ve dört çocukları oluyor.

İlk çocukları olan Ali Osman ölüyor. Diğer üç çocuğun adını ise Uzun, Beyaz, Bulut koyuyor. Uzun Beyaz Bulut, Yeni Zelandanın diğer adı. Anzak erin torunu Yeni Zelandalı kız gerçeği öğreniyor, fakat gerçeği kendisinde saklıyor.

İntibah (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : İntibah

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

İntibah Namık Kemal'in (diğer adlarıyla Son Pişmanlık veya Sergüzeşt-i Ali Bey) 1876'da yayımlanan romanıdır.

Namık Kemal, İntibah romanını 1873-1876 yılları arasında sürgünde bulunduğu Kıbrıs'taki Magosa Kalesi'nde kaleme almıştır. Amacı, Osmanlıca'nın roman yazımına uygun olduğunu göstermektir. Namık Kemal bunu yapmak istemiş ama; özellikle de psikolojik tahliller kısmında dili iyi kullanamamıştır. Yazar, romana "Son Pişmanlık" adını koymuştur.

Dönemde yapılan yayınları denetleyen Maarif Vekâleti, romanın başlığını yazara danışmaksızın "İntibah: Sergüzeşt-i Ali Bey" (Uyanış: Ali Bey'in Macerası) olarak değiştirmiş, bazı kısımları sansürlemiştir. Romanın özgün metni bu nedenle günümüze ulaşmamıştır.

İntibah, Türk Edebiyatı tarihinde ilk edebi roman olarak değerlendirilir. Romanda romantizm akımının etkisi görünür. Özellikle romanın başında yer alan uzun Çamlıca tasviri, romantizm etkisinin örneklerindendir.

Bununla birlikte, roman boyunca Osmanlı kültürüne de sıkça atıf yapılır, her bölümün başında Divan edebiyatı şairlerinden bir beyitin yer alması bu durumun örneklerindendir. Romanın konusu, Türk halk edebiyatının eski meddah hikâyelerinden "Hançerli Hanım"ın öyküsünden esinlenmiştir.

Kitabın Özeti :

Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Ali Bey, yirmi iki yaşlarında iyi bir eğitim ve öğrenim görmüş bir gençtir. Yalnız hayat tecrübesinden yoksundur. 19. yy'ın seçkin gezinti yerlerinden biri olan Çamlıca'da dolaşırken çok güzel bir kadınla tanışır. Kadının adı Mahpeyker'dir.

Genç adam, ilk karşılaşmada ilgi duyduğu bu kadını derin bir aşkla sevmeye başlar. Bu ilk tanışmadan sonra hemen her hafta Mahpeyker'le buluşmak üzere Çamlıca'ya gider. Oysa kadının kirli bir geçmişi vardır ve Ali Bey'in sevgisine layık değildir. 

Bu durumun farkında olmayan ve onu da kendisi gibi temiz bir sevda içinde hayal kuran genç adam, kısa zamanda evini ve işini ihmal etmeye başlar. Zamanla geceleri bile evine uğramadığı olur. Bir süre sonra ailesi, Ali Bey'in durumunu öğrenirler. Onu, zor kullanarak, bu durumdan kurtarmaktan çek, başka çarelere başvururlar. 

Delikanlının annesi oğlunu dış etki ve bağlardan kurtarmak için eve genç ve çok güzel bir cariye alır. Cariyenin adı Dilaşub'dur. Bu cariye temiz, saf, iyi ahlaklı bir gencecik bir kızdır. Annenin amacı, Ali Bey'in Dilaşub'u sevmesi, böylelikle yakasını sokak kadını Mahpeyker'den kurtarmaktır. 

Ne var ki, iyi düşünülmüş bu çare umulanı vermez; Ali Bey, Dilaşub'un farkında bile değildir. Her geçen gün çoğalan bir sevdayı Çamlıca'ya, Mahpeyker'e taşımaya devam eder. 

Aradan bir süre geçmiştir. Bir seferinde yine sevgilisine gidip onu evinde bulamayan Ali Bey, bir tesadüf ve küçücük bir inceleme sonucu, onun nasıl bir kadın olduğunu öğrenir. Büyük bir sarsıntı geçirir. O, bu sarsıntılarla bocalarken, annesi ustalıkla Dilaşub'u yeniden karşısına çıkarır. 

Avunmak ihtiyacı ile yanan genç adam bu sefer genç, güzel cariye ile ilgilenir. Dilaşub da zaten çoktan beri Ali Bey'i sevmektedir. Evlenmeleri kararlaştırılır. Öte yandan Ali Bey'in kendisine uğramadığını gören ve sebebini araştıran Mahpeyker, durumu öğrenince büyük bir öfkeye kapılır; iki gençten intikam almaya karar verir. Birçok tanıdıkları aracılığı ile hazırladıkları iftiraları yağdırmaya başlar. Bu iftiraların ağırlık noktası, Dilaşub'un da, kendisi gibi, iffetsiz bir kadın olduğu şeklindedir. 

Ali Bey, kısa zamanda bu iftiraların etkisinde kalır. Onun karısına olan sevgisi zaten bir tesellinin ucuna bağlanmış bir düğümden ibaret olduğu için, çabucak kine ve düşmanlığa döner. Nihayet bir gün karısını adam akıllı azarlar, döver. Bununla da yetinmez, genelevlerden birine kapatılmak üzere zavallıyı bir esirci tellalına satar. Esirci tellalı aslında Mahpeyker'in adamlarındandır. Dilaşub'u alıp doğru Mahpeyker'e götürür. Mahpeyker, paralı ve genç sevgilisini elinden almış olan mazlum kadını, kendisine bağlı evlerden birinde sermaye olarak kullanmaya başlar.

Üst üste uğradığı gönül kırıklıkları ve yaşadığı düzensiz hayat Ali Bey'in sağlığını sarsmıştır. Bunun sonucu olarak hastalanır. Oğlunun kötü bir sona gittiğini sezinleyen annenin de hastalığı artar; sonunda bu kahırlara dayanamayarak ölür. 

Ali Bey'e karşı olan kini bir türlü sönmeyen Mahpeyker, Dilaşub gibi onuda büsbütün mahvetmek kararındadır. Bu kararını gerçekleştirmek üzere bir plan düzenler. Ali Bey'i bir eğlenti evine çağıracak ve orada bir yolunu bulup öldürecektir. Kocasını her zaman sevmiş olan, hala da seven Dilaşub, bu planı öğrenir. Büyük zorluklarla, gizli yollardan ona haber salar, hakkındaki kötü hazırlığı kendisine bildirir. Bu habere önce inanmayan Ali Bey, gittiği evde durumun gerçekten de böyle olduğunu öğrenince bir yolunu bulup kaçar ve kurtulur. 

Eşinin kurtuluşundan dolayı büyük bir mutluluk içine düşen Dilaşub, onun kaçarken bıraktığı paltosuna sarılır ve yatağına girer. Biraz sonra genç adamı öldürmekle görevli kiralık katil odaya girer. Karanlık odada göz yordamı ile aranırken, köşede paltolu birinin uyuduğunu görür; usulca yanına sokulup elindeki bıçağı kalbine saplar, kadıncağızı öldürür. 

Bu arada Ali Bey, karakola gitmiş birkaç emniyet görevlisi alarak yeniden eve dönmüştür. İçeri girip de Dilaşub'un kanlar içinde yüzen cesedini görünce çılgına döner. Tam o sırada dudaklarında zalim bir tebessümle, içeriye Mahpeyker girmektedir. Kendini kaybeden Ali Bey, Dilaşub'u öldüren bıçağı kapıp Mahpeyker'i delik deşik eder ve yanındaki emniyet görevlilerine teslim olur. 

Ali Bey; artık herşeyi, sağlığını, sevdiği kadını, şeref ve onurunu, servetini yitirmiş zavallı bir insandır. Bu büyük elemlerin havası içinde bir süre hapishane köşelerinde sürünür ve hüsran içinde son nefesini verir.

Kitabın Karakterleri, Kişileri:

Ali Bey: Yirmi bir yaşında, İstanbullu bir genç adam. Babıâli'de kâtip olarak çalışmaktadır.

Mahpeyker: Hafifmeşrep bir genç kadın. Terbiye ve ahlak bakımından Ali Bey'e tamamen zıddır. Alçak ve namussuz bir aileden yetişmiş; daha on dört, on beş yaşına gelmeden rezaletin her çeşidini öğrenmiştir.

Dilâşûb : Genç, güzel, ahlaklı bir cariye. Ali Bey'le evlendikten sonra iftiraya uğraması sonucu satılmış ve Mahpeyker'in eline düştükten sonra bin bir sıkıntı ve işkenceye göğüs germiştir. Ali Bey'i gönülden sevmektedir.

Fatma Hanım: Ali Bey'in annesi. Kocasının ölümünden sonra iyice yaşlanmıştır. Ölmeden önce oğlunun mürüvvetini görmek ister.

Atıf Bey: Ali Bey'in çalışma arkadaşı. Fikirleri ve nasihatlarıyla Ali Bey'e yardımcı olmaya çalışmaktdır.

Mesut Bey: Atıf Bey'in dayısı. Kötülerin düşmanı iyilerin dostuydur.

Baba Beni Anlasana (Toprak Işık) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Kimya Nine neden cep telefonunu kullanmıyordu? 

A) Sürekli kaybettiği için. 
B) Zararlı olduğu için. 
C) Gerek duymadığı için. 
D) Çok konuşmayı sevmediği için. 

2. Ceren’e göre babaannesi sahip olduğu bilgileri nasıl öğrenmişti? 

A) Öğretmenlerinden. 
B) Kütüphanesindeki kitaplardan. 
C) Dünyanın bütün bilgileriyle dünyaya geldiğini zannediyordu. 
D) Doğada yaşayıp doğayı inceleyerek. 

3. Hangisi Ceren’in ders kitabında güneş ışınlarıyla ilgili yazan bilgilerdendir? 

A) Güneş ışınları dünyaya kırılarak gelir. 
B) Güneş ışınları ulaştıkları maddeleri ısıtmaz, doğrudan havayı ısıtır. 
C) Güneş ışınları doğrudan havayı değil, ulaştıkları maddeleri ısıtır. 
D) Güneş ışınlarını çok almak oldukça zararlıdır. 

4. Nuh’un Kimya Nine’ye verdiği gazetenin ters tarafında yazan haber neydi? 

A) Belediyenin önündeki arsaya çay bahçesi yapılacaktı. 
B) Şehrin içme suyunu besleyen nehirler kirliydi. 
C) Bizimora yüzünden şehrin içme suyu kirlenmişti. 
D) Başkan, Bizimora için yıkım emri verecekti. 

5. Doruk’un okuduğu kitaba göre uçak yapımında alüminyum tercih edilmesinin sebebi neymiş? 

A) Alüminyum oldukça ucuz ve kaliteliymiş. 
B) Alüminyum nemli havada magnezyuma göre daha çok yıpranırmış. 
C) Alüminyum nemli havada magnezyuma göre daha az yıpranırmış. 
D) Alüminyum pahalı ama oldukça kaliteliymiş. 

6. Hangisi Doruk’un suyun gerekliliğini fark ettikten sonra düşündüğü sorulardan değildi? 

A) Suyu çiçekler gibi dünyanın üzerine mi dökecekti? 
B) Ne kadar su lazımdı? 
C) Suyun özellikleri neler olacaktı? 
D) Su kaynakları neler olacaktı? 

7. Doruk’un öğrendiğine göre sis nasıl oluşuyormuş? 

A) Suyun aniden buharlaşmasıyla. 
B) Küçük su damlacıklarının havada asılı kalmasıyla. 
C) Bulutların alçalıp yeryüzüne inmesiyle. 
D) Yanıcı maddelerin çok fazla kullanılmasıyla. 

8. Başkan, Doruk’a ısı ve sıcaklıkla ilgili hangisini söylememiştir? 

A) Kaloriferin sıcaklığı mum alevinden düşüktür. 
B) Isı bir enerji türüdür, sıcaklık değerdir. 
C) Isı bir değerdir, sıcaklık enerji türüdür. 
D) Mum alevinin ısısı kaloriferden düşüktür. 

9. Doruk’un Başkan’ı fikrinden kolayca caydıracağını zannetmesinin sebebi neydi? 

A) Kimya Nine, babasının da öğretmeni olduğu için. 
B) Babasının onun isteklerini geri çevirmeyeceğinden emin olması. 
C) Babasının bu projeye çok önem vermediğini bildiğinden. 
D) Babasının çok kolay ikna edilebilen biri olması. 


10. Doruk, Bizimora’yı kurtarmak için ne yaptı? 

A) Telefonuyla çektiği fotoğraflarla internette bir sayfa hazırladı. 
B) Bizimora’nın fotoğraflarını caddelere astı. 
C) İş makinelerinin lastiklerini patlattı. 
D) Arkadaşlarıyla birlikte başkanın odasına çıktı. 

11. Psikoloğun tavsiyesiyle içinden sayarak sakinleşen kimdir? 

A) Nuh 
B) Başkan 
C) Keşif Bey 
D) Danışman 

12. Judo kıyafetleri içindeki kızın Doruk’a gönderdiği mesajda ne yazıyordu? 

A) Dövüşeceksek hemen geleyim. 
B) Yarın daha ayrıntılı konuşalım. 
C) Yardım lazımsa beni ara! 
D) Ben de sizinleyim. 

13. Ceren, metal kapaklı bir şişenin güç kullanılarak açılmadığında ne yapmak gerektiğini söylemiştir? 

A) Kavanozu ters çevirerek bir süre beklemek. 
B) Kavanozu ters çevirerek soğuk su dolu kaba koymak. 
C) Kavanozu ters çevirerek sıcak su dolu kaba koymak. 
D) Kavanozu ters çevirerek önce sıcak sonra soğuk suya koymak. 

14. Ceren’in yarısına doğru cevap verdiği için bilmiş sayılması gerektiğini söylediği soru neydi? 

A) Maddelerin ayırt edici özellikleri 
B) Güneş ışınlarının gelişi 
C) Maddelerin genleşmesi 
D) Maddelerin yoğunlaşması 

15. Okuduğunuz kitaba göre kar yağarken havanın ılık olmasının sebebi nedir? 

A) Su buharının yoğuşup kara dönüşürken havadan aldığı ısıdır. 
B) Su buharının yoğuşup kara dönüşürken havaya verdiği ısıdır. 
C) Kar yağdığında insanların daha fazla yakacak kullanmalarıdır. 
D) Küresel ısınmadan kaynaklıdır. 

16. Aşağıdakilerden hangisi “Bizimora” adlı yerin özelliklerini tam ve doğru olarak anlatmaktadır? 

A) Köy evine benzeyen küçük yapılar, çatılardaki yel değirmenleri, derede akan suyun önündeki çarklar. 
B) Minik yapılar, çatılarda topraktan yapılma turuncu kiremitler, derede yüzen ördekler. 
C) Köyün küçük bir kopyasıydı burası. Evler tek katlı, her evin önünde bir bahçe, bahçede meyve ağaçları. 
D) Derede akan suyun önünde minik çarklar, evler tek katlı ve beyaz boyalı, üzerlerinde uzunca soba bacaları. 

17. Nuh’un karısı aşağıdakilerden hangisini mecbur kalmadıkça yapmamaktadır? 

A) Gülmek 
B) Uyumak 
C) Gezmek 
D) Konuşmak 

18. Zeynep Bizimora’ya nasıl gidiyor? 

A) Taksi tutup, yolu tarif ederek 
B) Nuh ve karısına söyleyip kamyonun kasasına binerek 
C) İzin almadan, kamyonun kasasına gizlice binerek 
D) Yürüyerek 

19. Belediye başkanının oğlundan sonraki en büyük tutkusu aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Bizimora adlı yer 
B) Halkına hizmet etmek 
C) Makam sahibi olup yükselmek 
D) Eşi ve diğer oğlu 

20. Aşağıdakilerden hangisi Bizimora’nın ilkelerinden birisidir? 

A) Işığı sakın açık unutma. 
B) Mutlaka zamanında yap. 
C) Herkesle iyi geçinmeyi bil. 
D) Lazım değilse yapma. 

21. Bizimora’nın, nehri kirlettiği ile ilgili haber hangi gazetede yayımlanmıştır? 

A) Şehrin Haberi 
B) Şehrin Sesi 
C) Şehrin Işıkları 
D) Şehrin Haberleri 

22. Kitaptaki bilgilerden hareketle Güney Yarımkürede oturanlar güneşten daha çok yararlanmak için evlerini yaparken pencerelerini hangi yönde yapmalıdırlar? 

A) Güney 
B) Kuzey 
C) Doğu 
D) Batı 

23. Doruk’a göre gerçek hayatın oyundan farkı nedir? 

A) Hayat daha karmaşık 
B) Hayatta kurallar belli 
C) Hayatta yeniden başlamak yok 
D) Hayatta kurallar belli değil

Cevap Anahtarı :

1.A        2.C       3.C       4.A       5.C 
6.D       7.B       8.C       9.B       10.A 
11.D    12.C     13.C     14.A     15.B 
16.A     17.D    18.C     19.C     20.D 
21.B     22.B    23.D

Acar Dedektif Eda Okulda (Yılmaz Yeşildağ) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Eda’ya göre ailelerin en büyük sorunu nedir? 

A) Anne babalarını dinlemeyen çocuklar 
B) Çocuklarına yeteri kadar güvenemeyen anne babalar 
C) Çocuklarına örnek olamayan anne babalar 
D) Çocuklarını yeterince önemsemeyen anne babalar 

2. Ailesi, Eda’nın geziye gitmesine hangi şartla izin vermiştir? 

A) Başlarında bir rehber olacağını öğrendiklerinde 
B) Ödevlerini gezide de yapacağına söz vermesiyle 
C) Nevzat Komiser’in de geziye gideceğini duyunca 
D) Ağabeyinin de onun yanında gitmesiyle 

3. Tülay öğretmene göre bir insanın ülkesini tanıması için coğrafya okuması neden yetmezmiş? 

A) Coğrafyada, tarihte okuduğu yerlere gidip oraları görmesi gerekliymiş. 
B) Kitaplardaki bilgiler oldukça yetersizmiş 
C) Okudukları kaynaklarda çok fazla görsel yokmuş. 
D) Coğrafya oldukça karmaşık bir alanmış. 

4. Eda’ya göre ağabeyi nasıl biridir? 

A) Sürekli yaramazlık yapar ve gıcıktır. 
B) Düşünemeyeceğimiz kadar çıkarcıdır. 
C) Her işe burnunu sokmaya bayılır. 
D) Meraklı ve kıskançtır. 

5. Eda’nın, ”Aslında iyi çocuktur ama oldukça geç anlar.” diye bahsettiği kimdir? 

A) Çatlak ses 
B) Gıcık Metin 
C) Bora 
D) Filiz 

6. Eda, Rehber Kenan’la arkadaşlık yapmaktan neden vazgeçmiştir? 

A) Tipini beğenmediği için 
B) Güvenilir birine benzemediği için 
C) Sesi çatlak çatlak çıktığı için 
D) Suçlu olabileceğini düşündüğü için 

7. Ailesi, Eda’ya neden sürekli ağabeyini örnek gösterirdi? 

A) Evde salonun bir köşesine çekilip sessiz sessiz oturduğundan. 
B) Derslerini hiç aksatmadığından. 
C) Ailesinin sözünden asla çıkmadığından. 
D) Kimsenin başını belaya sokmadığından. 

8. Hangisi Eda’nın, Gıcık Metin’in uyuyakaldığını anlamasını sağlayan nedenlerden değildir? 

A) Arkasından fısıldanmaması 
B) Saçının çekilmemesi 
C) Sırtına küt parmakla delik açılmaması 
D) Kulağına üflenmemesi 

9. Eda’ya göre sınıfın kendini en beğenmişi kimdir? 

A) Metin 
B) Bora 
C) Filiz 
D) Cevat 

10. Eda, otelde kaç numaralı odada kalmıştır? 

A) 307 
B) 308 
C) 309 
D) 310 

11. Eda, kıvırcık saçlı kadınla fotoğraf çektirebilmek için nasıl bir bahane uydurmuştur? 

A) Öğretmenin ağabeyine ödev verdiğini söylemiştir. 
B) Öğretmeninin kendisine ödev verdiğini söylemiştir. 
C) Bunun bir proje olduğunu söylemiştir. 
D) Onları meşhur birine benzettiğini söylemiştir. 

12. Kenan Bey, Meryemana Evi’nden sonra nereyi gezeceklerini söylemiştir? 

A) Antik müze 
B) Susurluk 
C) Kilise 
D) Efes Antik Kenti 

13. Rehber, Tülay öğretmene şekerleri nasıl ikram etmiştir? 

A) Bir bez parçasında 
B) Avucunda 
C) Bir kâğıt peçetede 
D) Özel bir kapta 

14. Dedektif Eda Türker ne zaman, nereye yolculuk yapıyor? 

A) Yılbaşı tatilinde Efes’e 
B) Hafta sonu tatilinde Efes’e 
C) Bayram tatilinde Efes’e 
D) 23 Nisan’da Efes’e 

15. “İki ayağımı bir pabuca sokmakta üstüme yok.” aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili olarak verilen deyimin anlamına uygun bir davranış bulunmaktadır? 

A) Üstümü giyinmem için beni acele ettirdiler. 
B) Babam, her zamanki gibi çok sinirliydi. 
C) Annem bazen büyükmüşüm gibi davranıyor. 
D) Herkes hazırlamış ama bir tek ben hazır değilim. 

16. Eda Türker, çantasına hangi dedektiflik malzemelerini koymuştur? 

A) Büyüteç, şapka, kâğıt, tablet, kalem 
B) Büyüteç, not defteri, delil zarfları, cımbız 
C) Tükenmez kalem, silgi, pardösü, kâğıt 
D) Kalem, not defteri, delil zarfları, şapka 

17. Eda Türker, otobüsün kaç numaralı koltuğunda ve kiminle oturmuştur? 

A) 16 numaralı koltukta Ali ile 
B) 14 numaralı koltukta Metin ile 
C) 15 numaralı koltukta Emre ile 
D) 13 numaralı koltukta Bora ile 

18. “Abimin sesiyle kendime geldim. - Hey, zehir hafiye, diye dürtüklüyordu beni. Ben tuvalete gidiyorum geliyor musun? 
Altı çizili kelimenin eş anlamlısı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Dedektif 
B) Polis 
C) Araştırmacı 
D) Muavin 

19. Aşağıdakilerden hangisi Eda Türker’in özelliklerinden biridir? 

A) Cimridir 
B) Sakindir 
C) Düzensizdir 
D) Alıngandır 

20. Eda Türker, Cafer Bey’in hangi özelliğinin öğretmenlerinde de olmasını istiyor? 

A) Cafer Bey, eğlenceli bir dil kullanıyor. 
B) Cafer Bey, tane tane anlatıyor. 
C) Cafer Bey, yüksek sesle anlatıyor. 
D) Cafer Bey, basitçe anlatıyor. 

21. Eda Türker, komiser Nevzat amcasıyla nerede karşılaşıyor? 

A) Sokakta 
B) Otelde 
C) Otobüste 
D) Uçakta 

22. Eda Türker, abisinin odasından aldığı cüzdanı niçin çöpe atmıyor? 

A) Cüzdanı arkadaşlarından birine hediye etmek için. 
B) Kendisine ait olmadığı için 
C) Sahibinin onu bir daha bulamayacağı için 
D) Üzerinde parmak izleri olduğu için 

23. Meryemana Evi hangi dağda bulunmaktadır? 

A) Sümbül Dağı’nda 
B) Düldül Dağı’nda 
C) Gül Dağı’nda 
D) Bülbül Dağı’nda

Cevap Anahtarı :

1.B       2.D       3.A       4.B       5.C 
6.C       7.A       8.D       9.C       10.A 
11.B    12.D     13.C     14.C     15.A 
16.B    17.D     18.A     19.C     20.B 
21.B    22.D     23.D

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...