29 Ağustos 2019 Perşembe

Vanilya Kokulu Mektuplar (Sevim Ak) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili

Kitabın Adı : Vanilya Kokulu Mektuplar

Kitabın Yazarı : Sevim Ak

Kitabın Özeti :

Hikaye eylül ayında başlıyor. Kıymık dedektifliğe meraklı bir çocuktur. Günlerin kısalmasından dolayı gökyüzünde olduğunu düşündüğü terziyi suçlamaktadır. Kıymık anneannesini hiç sevmemektedir. Gecelerin uzun olmasını sevmemesinin nedeni de anneannesiyle fazla vakit geçirecek olmasıymış.

Kıymık 11 yaşındadır. Sınıfındaki en hızlı ve düzgün okuyan çocuktur. Kızıl sarı saçlı, çilli, kısa boylu, okulun borazancıbaşısı, tek çocuk, tek torundur. Annesi ve babası ayrıldığı için ona bir süreliğine anneannesi bakmaktadır. Anneannesi biraz cimriymiş. Aneannesinin adı Körpegül’dür. Annesi gül fidanı ekerken doğduğu için bu adı koymuşlar. 60 yaşına henüz basmamış. Sadece sağlık haberlerini okumak için gazete alıyormuş.

Kıymık bir sabah, gazetede felçli bir adama kitap okuyacak birinin arandığını okuyor. Bu işin tam kendine göre olduğunu düşünüyor. Kazandığı parayla da Baldudak’ı sinemaya götürmeyi planlıyor. Baldudak sınıftaki en güzel kızmış. Sarı dalgalı saçlı, pembe yanaklı, iri mavi gözlü, şişmanca bir kızmış. Sinemayı da çok severmiş.

Kıymık bir gün okul çıkışı ilanda yazan adrese gitmiş. İçeri girdiğinde kafası önüne düşmüş bir adam görmüş. Onun öldürüldüğünü sanıp kaçmaya çalışırken kapı eşiğinde düşmüş. Adam gürültüden uyanıp onunla konuşunca öldürülmediğini, uyuduğunu anlamış. Yaşlı adam kitap okuma işini Kıymık’a vermiş. Kıymık her gün okuldan sonra ona 1 saat kitap okuyacakmış. Yaşlı adamın adı Bay Tırtır’mış. Zayıf, köşeli yüzü, kalın kara çerçeveli gözlüğü, uzun beyaz saçları varmış.

Kıymık kitap okumayı çok seviyormuş. Bay Tırtır kütüphanesinden okumak için istediği kitabı alabileceğini söyleyince Kıymık “Alis Harikalar Ülkesinde” adlı kitabı seçmiş. Bay Tırtır, Kıymık’a bir hafta önce evlenen bir oğlu olduğunu söyler. Oğlu bitişikteki evde oturuyormuş. Bay Tırtır felçliymiş. 4 ay önce felç geçirmiş. Emekli olmadan önce balıkçılık yapıyormuş. Annesi onu denizde doğurmuş. Zamanını balıkçı arkadaşlarıyla konuşarak, balık ağlarını onararak ve şiir yazarak geçiriyormuş. Kıymık, Bay Tırtır’ı karşı balkonlarındaki kanadı kırık saka kuşuna benzetir.

Bay Güleryüz yaklaşık 30 yıldır postacılık yapmaktadır. Kıymık’a 30 yıl önce Paris’ten dedesine atılmış bir mektup getiriyor. Ama Kıymık’ın dedesi 8 yıl önce ölmüş. Bu mektup bir masalmış. Bu masal “Aaa! Kral’a bak!” diye başlıyormuş.

Aaa! Kral’a Bak!

Bolluk içinde yaşayan bir ülkenin bir kralı varmış. Bu kralın çok önemli bir sorunu varmış. Rüya göremiyor ve hayal kuramıyormuş. Bunu bir gün kraliçeye de söylemiş. Ancak kraliçe umursamaz bir tavırla kendisinin de düş göremediğini bunu dert etmemesini söylemiş. Kral bu konuda akıl hocasına da danışmış. O da bütün düşlerini gerçekleştirdiği için düş göremediğini söylemiş. Kral, kraliçeye bir mektup bırakıp hizmetçilerin eski elbiselerini giyip bir gece saraydan çıkmış. Sarayın papağanı da onu izliyormuş. Kral yürüyerek bir çöplüğe varmış. Çöplükte kediler uyuyormuş. Onlarla beraber uyumak istemiş ama başaramamış. Yola devam edince eğlenen bir grup genç görmüş. Oradaki bir kız, şarkıcının düşlerinin prensi olduğunu söylemiş. Yola devam eden kralın önüne hayal ederek rengarenk çiçekleri bir mantara saplayarak ağaç yapan bir çiçekçi çıkmış. Sonra da rüyasında arkadaşının yazdığı mektubu postacının getirmesini bekleyen bir çocuk görmüş. Kral herkesin düş görebildiğini fark etmiş. Bir kahve salonuna girmiş. Oturunca karşıdaki evin bodrumunda bir kızın durmadan yazı yazdığını görmüş. Kahveciye sorunca o kızın hayallerini yazdığını öğrenmiş. hemen kızın evine gitmiş. Kral kızla konuştuktan sonra hediye ettiği kitabı da alıp bir daha ortalarda görünmemiş. Kız ona Leonardo Da Vinci’den de bahsetmiş. Hayal ederek uçuş kanatlarını ilk çizenin o olduğunu söylemiş. Bir gün kral bu kızın kapısının önüne çiçeklerden yapılmış bir kalp bırakmış. Kral yıllar sonra “Sokak Kedileri” ismiyle tanınan bir müzik grubunda saksafon çalıyormuş.

Bu masalı okuduktan sonra Kıymık kralın duvarda belirdiğini görmüş. Kral ona sokak şarkıcısı olduğunu söylemiş. Kıymık’ın anneannesi de bu mektubu okumuş. Okuduktan sonra uyumuş. Uyanınca kendini iyi hissetmeye başlamış. Ağrıları geçmiş. Kendisinin uzun zamandır rüya görmediğini fark etmiş. Kıymık o gün ve dönerken kuruyemişçinin önünde Baldudak ile karşılaşmış. Ona beraber sinemaya gitmeyi teklif etmiş ama kız hiç cevap vermemiş. Kıymık başını belada hissettiğinde çizgi filmdeki bir ayıcıktan öğrendiği “Telefiriş” kelimesini tekrar ede ede eve dönmüş. Döndüğünde anneannesini çok enerjik bulmuş. Anneannesi ona dolabından “Sicu” adlı bir müzik aleti vermiş. Sicu üflemeli bir çalgıymış. Bolivya yerlilerinin kullandığı bir müzik aletiymiş.

Kıymık ertesi sabah mutlu bir şekilde uyanmış. O gün bütün işleri yolunda gitmiş. Baldudak Kıymık’a sinemaya gidebileceklerini söylemiş. Buluşmaya karar vermişler.

O gün Bay Tırtır’ın evine gittiğinde onu yüksek sesle müzik dinleyip şiir yazmaya çalışırken bulmuş. Bay Tırtır en çok rock müzik severmiş. Kıymık Sicuyu Bay Tırtır’a göstermiş. Bay Tırtır sicuyla “Kekliği Düz Ovada Avlarlar” türküsünü çalmış.

Kıymık, Bay Tırtır’a kitap okurken Postacı Güleryüz gelip Bay Tırtır’a bir mektup getirmiş. Bu mektup Kıymık’ın dedesine gelen mektuba benziyormuş. Bu mektubun içinde “Balıkçının Masalı” varmış.

Balıkçının Masalı

Bir deniz kasabasında yaşayan bir balıkçı varmış. Gün ağarmadan balığa çıkar, tuttuğu balıkları öğlene kadar kasaba meydanında satarmış. Çocuklar onu çok severlermiş. “Kertenkelenin Öyküsü”nü anlatmadan yanından ayrılmazlarmış. Balıkçı her akşam karşı kıyıda yaşadığını hayal ettiği sevgilisine mektup yazarmış. İçtiği içkinin şişesine koyar, denize bırakırmış. Bir gün geç kalktığı için o günü kendine tatil etmiş. Tam da bugün balıkçının iskelesine bir tekne yanaşmış. Teknede 3 kadın 2 erkek varmış. Kadınlardan biri balık olup olmadığını sormuş. Balıkçı balık olmadığı için yarın gelmelerini söylemiş. Yarın gelince kadına balıkları vermiş. Balıkçı bu kadından çok hoşlanmış.

Bu sırada karşı kıyıda yaşayan Rina adında bir kız balıkçının gönderdiği mektupları fark etmiş. Onları okumuş ve yazana âşık olduğunu hissetmiş.

Balıkçı iskelesine gelen dalgalı saçlı kadına âşık olduğu için artık mektup yazamaz olmuş. Kasaba merkezine de inmiyormuş. Çünkü dalgalı saçlı kadın tekneyle gelir de balık alır diye bekliyormuş. Tekne üç kez balık aldıktan sonra bir daha ortalıklarda görünmemiş. Balıkçı eski neşesini kaybetmiş.

Mektupların arkası kesilince Rina, karşı kıyıda yaşayan balıkçıyı bulmak için kasabaya gelmiş. Balıkçıyı bulmuş. Ama balıkçı dalgalı saçlı kadına tutkun olduğundan Rina’dan hoşlanmamış. Ona hiç ilgi göstermemiş. Rina yaşadığı yere dönmüş ama yine balıkçıyı özlemiş. Baştan aşağı değişip, güzelleşip balıkçının karşısına çıkmış. Balıkçı onu çok beğenmiş. Keyifli bir gün geçirmişler. Ama kız ertesi gün gelmemiş. Çünkü balıkçının kendisini dalgalı saçlı kadına benzettiği içi ilgi gösterdiğini düşünmüş. Aslında öyle değilmiş. Balıkçı Rina’dan gerçekten hoşlanmış. Rina günlerce gelmeyince balıkçı karşı kıyıya gitmeye karar vermiş. Orada Rina’yı bulmuş ve mutlu bir yaşam sürmüşler.

Kıymık mektubu Bay Tırtır’a okuduktan sonra eve gitmiş. Kıymık’ın anneannesi Körpegül, kumaşlara baskı yapıyor ve onları evlerinin önünde açtığı bir tezgahta satıyormuş.

Bay Tırtır “Balıkçının Masalı”nı dinledikten sonra kendini kötü hissetmiş. Güzel şiir yazamamasını âşık olmamasına bağlamış.

Hafta sonu Baldudak ve Kıymık sinemaya gitmişler. Baldudak sinemaya son anda gelmiş. Film esnasında da sürekli bir şeyler yeyip içmiş. Kıymık’la hiç konuşmamış. Bunun üzerine Kıymık, Bakdudak’tan soğumuş. Artık onu çekici bulmamaya başlamış.

Bir gün Kıymık okuldan dönerken anneannesinin evin önüne tezgah açmadığını görüp ona bir şey olduğunu düşünmüş. Ama anneannesi belediye memurları evin önünde satış yapmasına izin vermediği için tezgah açmadığını söyleyince rahatlamış. Artık Pazar günleri kurulan el işleri pazarına gidip ürünlerini orada satmaya karar vermiş.

Bay Tırtır’ın morali her geçen gün daha da bozuluyormuş. Kıymık’a bunun nedeninin oğlunun sürekli iş değiştirmesi olduğunu söylüyor. Ama aslında gerçek sebep bu değilmiş. Bay Tırtır, son zamanlarda Kıymık’ın kitap okumasına izin vermiyormuş. Verse de dinlemiyormuş. Kıymık bu yüzden işi bırakmayı düşünmeye başlamış. Ancak bir gün Bay Tırtır’ın evine gittiğinde Bay Tırtır’ı çok neşeli buluyor. Çünkü Bay Tırtır’ın oğluna da içinde masal yazan bir mektup gelmiş. Bay Tırtır bu mektubu okuyunca mektup ona doğru yolu göstermiş. Masalın adı “Emanetçi Sava”ymış.

Emanetçi Sava

Sava adlı bir adam varmış. Tiyatrolar Sokağı’nda emanetçiymiş. Bir gözünü çocukken oynadığı bir savaş oyununda kaybetmiş. Babası eski bir müzisyenmiş. Çocuklarının müzisyen olmalarını istemiş ama sadece Sava müziğe ilgi duymuş. Sava her gün dükkandan içeri girecek özel bir müşterinin onun hayatını değiştireceğini hayal ediyormuş. Yıllar sonra Sava kalp spazmı geçirdiği için dükkanını kapamaya karar vermiş. Dükkanında duran emanetleri sahiplerine dağıtmış. Geride sadece bir keman kalmış. Onun sahibini bir türlü bulamamış.

Bir gün bu kente bir orkestra gelmiş. Orkestranın başkemancısı kız kemanını yere düşürüp çatlatmış. Tamir etseler de bundan sonra onunla çalmak istememiş. Sava’da bir keman olduğunu öğrenmiş ve çalınca bu kemanı çok sevmiş. Onu almak istemiş. Sahibi gelirse de bunun yerine kendi çatlak kemanının ona verilmesini istemiş. Sava kızdan hoşlandığı için “Hayır” diyememiş. Kız çok meşhur bir kemancı olmuş. Sürekli Sava’ya mektup göndermiş. Ama bir gün kemanın gerçek sahibi gelmiş. Kemanını geri istemiş. Sava, kızı zor da olsa bulmuş.Kemanı sahibine vermek için Sava’nın yaşadığı kente birlikte dönmüşler. Bu kemanın içinde babasının bıraktığı bir not varmış. Sahibi bu notu okumak için kemanı istiyormuş. Notta: “Bu kemana kim sevgiyle sarılırsa başarılı olur.” türünden bir şeyler yazıyormuş. Sahibi bu yaştan sonra bir kemancı olamayacağını bildiği için kemanı kıza vermiş. Sava da kızın yardımcısı olmuş. Birlikte birçok ülke gezmişler.

Kıymık bu mektupların kimden geldiğini araştırmak istemiş. Mahallede birkaç kişiye daha mektup gönderildiğini fark etmiş. Mektuplar pasta koktuğu için önceleri pastacıdan şüphelenmiş. Ama Postacı Güleryüz bir gün gelip yanındaki yeni postacıyı tanıştırmış. Kendisinin emekli olacağını söylemiş. Mektupları yazanın da kendisi olduğunu itiraf etmiş. Postacı Güleryüz’ün karısı kağıtları ve zarfları vanilya paketlerinin yanına koyduğu için mektuplar pasta kokuyormuş.

Eve gidince anneannesi Kıymık’a “Gülmeyen Kral” masalını anlatmış.

Gülmeyen Kral

Hiç gülmeyen bir kral varmış. Kralı güldürene ömrü boyunca yetecek kadar altın vaad etmişler. Ama kimse kralı güldürmeyi başaramamış. Sonra bir adam gelmiş, kralın eline kırık bir ayna vermiş. Kral aynaya bakınca çok çirkin olduğunu görmüş. Adam, aynaya bakıp gülümserse güzelleşeceğini söylemiş. Kral güldükçe güzelleşmiş. Etrafına da güzellikler yaymış. Ülkedeki herkes mutlu olmuş.

Vanilya Kokulu Mektuplar (Sevim Ak) Kitap sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız....

Vanilya Kokulu Mektuplar (Sevim Ak) Kitap sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı

1. Kıymık gecelerin uzun olmasını niçin sevmiyor?

A) Anneannesiyle fazla vakit geçirecek diye
B) Gündüz oyun oynamaya vakit kalmıyor diye
C) Geceleri uyku tutmuyor diye
D) Geceleri çok sık hasta oluyor diye

2. Aşağıdakilerden hangisi Kıymık’ın özelliklerinden değildir?

A) Çillidir
B) Annesi ve babası ayrıdır
C) Babaannesiyle yaşamaktadır
D) Kısa boyludur

3. Bay Tırtır kütüphaneden istediği kitabı alabileceğini söyleyince Kıymık hangi kitabı alıyor?

A) Kırmızı Başlıklı Kız
B) Alis Harikalar Diyarında
C) Şeker Portakalı
D) La Fontane Masalları

4. Kıymık’ın, Bay Tırtır’ın yanında bulduğu iş nedir?

A) Temizlik yapmak
B) Kütüphaneyi düzenlemek
C) Bay Tırtır’ın günlük ihtiyaçlarını karşılamak
D) Bay Tırtır’a kitap okumak

5. Hikâyede ilk mektup kime geliyor?

A) Kıymık’ın anneannesine
B) Kıymık’ın dedesine
C) Bay Tırtır’a
D) Bay Tırtır’ın oğluna

6. Aşağıdakilerden hangisine mektup gelmemiştir?

A) Bay Tırtır
B) Bay Tırtır’ın oğlu
C) Kıymık
D) Kıymık’ın dedesi

7. Kıymık’ın anneannesinin, evinin önünde bir şeyler satarken bundan vazgeçmesinin nedeni nedir?

A) Zabıtaların uyarması
B) Satacak bir şey kalmaması
C) Mahallelinin şikayet etmesi
D) Kendisinin bunalıma girmesi

8. Bay Tırtır’ın oğluna hangi masal gelmiş?

A) Aaa! Krala Bak!
B) Balıkçının Masalı
C) Emanetçi Sava
D) Gülmeyen Kral

9. Bay Tırtır’ın sağlık sorunu hangisidir?

A) Kör
B) Sağır
C) Felçli
D) Yatalak

10. Hikâyedeki mektupları kim yazmakta ve kim getirmektedir?

A) Postacı Güleryüz yazmakta ve getirmektedir.
B) Kıymık yazmakta Güleryüz getirmektedir.
C) Körpegül yazmakta Kıymık getirmektedir.
D) Bay Tırtır yazmakta Güleryüz getirmektedir.

11. Kıymık, hangi işe merak salmıştır?

A) Ressamlık
B) Öğretmenlik
C) Dedektiflik
D) Müzisyenlik

12. Bayan Körpegül niçin her gün gazete alır?

A) Sağlık haberleri için
B) Spor haberleri için
C) Eğitim haberleri için
D) Kupon biriktirmek için

13. Aşağıdakilerden hangisi Kıymık'ın özelliklerinden değildir?

A) Kızıl sarı saçlı
B) Burnunun üstü çilli
C) Zayıf
D) Uzun boylu

Cevap Anahtarı :

1-A      2-C      3-B      4-D      5-B
6-C      7-A      8-C      9-C      10-A
11-C    12-A   13-D

Tarihimizden Yaşanmış Öyküler (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Yıldırım Bayezit’e Bulgaristan’ı işgal ettiği için kim elçi gönderip onu korkutmak istemiştir?

A) Sigismunt
B) Timur
C) Cengiz
D) Evranos Bey

2. Yıldırım Bayezit Haçlılara karşı hangi savaşı yapmıştır?

A) Malazgirt
B) Kosova
C) Niğbolu
D) Ankara

3. Bursa surlarına ilk sancağı henüz yirmi yaşına bile varmamış bir genç dikmiştir. Bu gencin adı nedir?

A) Ulubatlı Hasan
B) Durak
C) Orhan Bey
D) Osman Bey

4. Gözüne gelen bir ok nedeniyle bir gözünü kaybeden kimdir?

A) Osman Bey
B) Orhan Bey
C) Evranos Bey
D) Ali Bey

5. Osman Bey öldükten sonra nereye gömülmek istemiştir?

A) Söğüt
B) Bursa
C) İznik
D) İstanbul

6. Yanındaki Müslüman hocalarla birlikte Buhara’yı işgale gelen komutan kimdir?

A) Cengiz
B) Timur
C) Sigismund
D) Alparslan

7. Aşağıdaki padişahlardan hangisi Haçlı Ordusu’na karşı savaşmamıştır?

A) Sultan Murat
B) Yıldırım Bayezit
C) Kılıç Aslan
D) Osman Bey

8. Aşağıdakilerden hangisi Bizans’a esir düşmüştür?

A) Yıldırım Bayezit
B) Sultan Murat
C) Çaka Bey
D) Kılıç Aslan

9. Hristiyanlar Papa’nın önderliğinde büyük bir ordu kurdular. Bu ordunun adı nedir?

A) Hristiyan Ordusu
B) Haçlı Ordusu
C) Büyük Ordu
D) Suikast Ordusu

10. Romen Diyojen ve Alparslan komutasındaki orduların yaptığı savaşın adı nedir?

A) İznik Meydan Savaşı
B) Kosova Savaşı
C) Niğbolu Savaşı
D) Malazgirt Savaşı

11. Aşağıdakilerden hangisi Osman Gazi'nin vasiyetidir?

A) Bursa'yı fethetmek ve Bursa'da Gümüşlü Kümbet'e gömülmek
B) Bursa'ya çeşme yaptırmak
C) Bursa'ya en büyük camiyi yaptırmak
D) Adını Bursa'daki bir okula vermek

12. Nene Hatun kimdir?

A) Padişahın ninesi
B) Savaşta Alp Arslan'a yardım eden kadın
C) Cengiz Han'ın annesi
D) Savaşa varıyla yoğuyla katılan yaşlı kadın

13. Aşağıdakilerden hangisi Osman Bey'in Orhan Bey'e verdiği öğütlerden biri değildir?

A) Cimrilik yapma.
B) Şehit çocuklarını koru.
C) Bilmediğini bilenden sor.
D) Yaşadığın yeri temiz tut.

14. Meşhur denizcimiz Turgut Reis'e Avrupalılar ne demekteydi?

A) Dragon
B) Dragut
C) Dramon
D) Darugut

Cevap Anahtarı :

1-A     2-C     3-B     4-A     5-B
6-A     7-D     8-C     9-B     10-D
11-A   12-D   13-D   14-B

Perili Köşk (Ömer Seyfettin) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Köşkü kiralayan kişinin adı nedir?

A) Hacı Niyazi efendi
B) Sermet Bey
C) Saffet Bey
D) Bekçi Ali efendi

2) Sermet Bey köşkü kiralamak istediğinde bekçi bu evi niçin önermemiştir?

A) Köşk çok eskiymiş
B) Kirası çok pahalıymış
C) Köşk çok küçükmüş
D) Köşkte peri varmış

3) Sermet Bey’in toplam kaç kişilik bir ailesi vardır?

A) 5
B) 8
C) 12
D) 15

4) Aşağıdakilerden hangisi köşkün özelliklerinden değildir?

A) Pembe renklidir.
B) Bahçesi bakımsızdır.
C) Geniş balkonları vardır.
D) Küçük bir ormanının önündedir.

5) Sermet Bey aşağıdakilerden hangisiyle algıladıklarına gerçekten inanırmış?

A) Gözüyle gördüklerine
B)Kulağıyla duyduklarına
C) Mantığıyla kavradıklarına
D) Eliyle dokunduklarına

6) Aşağıdakilerden hangisi perinin yaptıklarından değildir?

A) Köşk halkına görünmek
B) Korkutucu sesler çıkarmak
C) Köşke doğru büyük taşlar atmak
D) Köşkün camlarını kırmak

7) Aşağıdakilerden hangisi Niyazi Bey’in kendi oyurduğu köşkün özelliklerinden değildir?

A) Bakımsız bir köşktür.
B) Kırmızı renklidir.
C) Yeşil bir kapısı vardır.
D) Bahçesinde badem ağaçları vardır.

8) Niyazi Efendi vakıflar memurluğunu bıraktıktan sonra nasıl geçinmeye başlamıştır?

A) Emekli maaşı alarak
B) Çiftçilik yaparak
C) Ev alıp satarak
D) İmamlık yaparak

9) Aşağıdakilerden hangisi Sermet Bey’in ailesinin özelliklerinden değildir?


A) Eğlenceye düşkündürler
B) Sürekli akrabalarından misafirleri bulunur
C) Kalabalık bir ailedir
D) Akşam olmadan erkenden ailece yemeklerini yerler

10) Sermet Bey’in karısı ne iş yapmaktadır?

A) Dans dersi verir.
B) Piyano dersi verir.
C) Matematik dersi verir.
D) Bir şirkette sekreterlik yapar.

11) Bahçede bir peri gezindiğini ilk önce kim gördü?

A) Evin hizmetçisi
B) Sermet Bey
C) Sermet Bey’in karısı
D) Sermet Bey’in annesi

12) Sermet Bey periye dokunabilmek için nereye saklandı?


A) Bahçedeki ahıra
B) Bahçedeki bir çukurun içine
C) Bahçe duvarının dibine
D) Korudaki bir ağacın dalına

13) Sermet Bey arkasında yetişip periye dokununca aşağıdakilerden hangisi olmuştur?

A) Peri kaybolmuştur
B) Peri arkasına dönüp Sermet Bey’i kovalamaya başlamıştır
C) Peri, Sermet Bey’den korkup kaçmaya başlamıştır
D) Peri bir kuşa dönüşüp uçup gitmiştir

14) Sermet Bey köşkteki hayalin peri olmadığını nasıl anlamış?

A) Sermet bey akıllı bir adammış.
B) Peri çok hızlı kaçıyormuş.
C) Sermet bey hayale dokununca kaybolmamış.
D) Hayalin üzerinde beyaz bir giysi varmış.

15) Hacı Niyazi Efendi niçin peri gibi görünüp köşktekileri korkutuyormuş?

A) İnsanları korkutmak hoşuna gidiyormuş.
B) Evin kirasını üç yıllık peşin aldığı için
C) Köşkünü kimseyle paylaşmak istemiyormuş.
D) Peri kılığına girmek en büyük zevkiymiş.

16) Hacı Niyazi Efendi nasıl biridir?

A) Dindar ,çok dürüst biridir.
B) Dindar görünen, insanları aldatan, para canlısı biridir.
C) Yardımseverdir.
D) Korkak ve tembel biridir.

17) “Perili Köşk” hikayesinden hangi sonucu çıkaramayız?

A) Hangi şartlarda olursa olsun hiçbir şekilde bazı değerlerin arkasına sığınıp çıkarlarımızı ön
planda tutmamalıyız
B) Hangi konuda olursa olsun kendi gözlem ve bilgimiz olmadan öne sürülen söylentilere,
iddialara inanmamalıyız
C) Para canlısı bazı dolandırıcıların kurmuş oldukları tuzaklara düşmemeliyiz
D) Beğendiğimiz her evi hemen kiralamamalıyız.

18) Sermet Bey, Hacı Niyazi Efendi’ye nasıl bir ceza vermiştir?

A) Polise şikayet etmiştir.
B) Bütün mahalleye perinin kim olduğunu söylemiştir.
C) Köşkü altı yıllığına parasını vermeden yeniden kiralamıştır.
D) "Ne halin varsa gör." demiştir.

Cevap Anahtarı :

1-B       2-D      3-C      4-A      5-D
6-B       7-A      8-C      9-D      10-B
11-A    12-D    13-C    14-C     15-B
16-B    17-D    18-C

Ömer Seyfettin - Perili Köşk hikayesini okumak için tıklayınız...

Kaşağı (Ömer Seyfettin) Kitap Sınavı, Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdakilerden hangisi metni anlatan çocuğun yaşadığı evin özelliklerinden değildir?

A) Evlerinin yanında bir ahır vardır.
B) Evlerinin civarında bir dere vardır.
C) Evlerinin bahçesinde kestane ağaçları vardır.
D) Bir apartman dairesidir.

2. Metni anlatan çocuğun kardeşinin adı nedir?

A) Hüseyin
B) Hasan
C) Dadaruh
D) Ayşe

3. Hikayeyi anlatan çocuğun babasının seyisinin adı nedir?

A) Dadaruh
B) Hasan
C) Hüseyin
D) Ayşe

4. Aşağıdakilerden hangisi çocukların seyisle beraber yaptıklarından değildir?

A) Atlarla beraber doğa gezilerine çıkmak
B) Atları suya götürmek
C) Atlara binmek
D) Atlara tımar yapmak

5. Hikayeyi anlatan çocuğun tımar yaptığı atın adı nedir?

A) Pamuk
B) Dadaruh
C) Tosun
D) Yılkı

6. Hikayeyi anlatan çocuk kimsenin evde olmadığı bir gün tımar yapmak istedi ve kaşağıyı …………….. buldu. Gösterilen boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmeli?

A) Evde
B) Bahçedeki yalakta
C) Atın yanında
D) Yatağın altında

7. Hikayeyi anlatan çocuğun annesi neden evde değildir?


A) Öldüğü için
B) İstanbul’a gittiği için
C) Babasından ayrıldığı için
D) Yetiştirdikleri atları satmaya gittiği için

8. Aşağıdakilerden hangisi çocuğun ararken bulduğu kaşağının özelliklerinden değildir?

A) Parlak renklidir
B) Hemen her gün kullanılan bir kaşağıdır
C) Çok eski bir kaşağıdır
D) Yeşil bir sandığın içindedir

9. Tımar yaparken at rahat durmayınca çocuk ne yapıyor?

A) Tımar yapmaktan vazgeçiyor
B) Kaşağının keskin dişlerini köreltiyor
C) Başka bir kaşağı aramaya başlıyor
D) Sinirden ata daha fazla zarar veriyor

10. Çocuk kaşağıyı nereye atıyor?

A) Yalağın içine
B) Sandığın içine
C) Yemliğin içine
D) Kovanın içine

11. Çocuğun attığı kaşağıyı kim buluyor?

A) Dadaruh
B) Babası
C) Hizmetçi
D) Hasan

12. Çocuk babası ona sorunca kaşağıya kimin zarar verdiğini söylüyor?

A) Dadaruh’un
B) Hasan’ın
C) Hizmetçinin
D) Kendisinin

13. Çocuğun kaşağıyı Hasan’ın attığını söylemesi davranışına ne denir?

A) Dürüstlük
B) Yaramazlık
C) Yalakalık
D) İftira

14. Çocukların evindeki hizmetçinin adı nedir?

A) Hasan
B) Dadaruh
C) Ayşe
D) Pervin

15. Hikayede aşağıdakilerden hangisi olmamıştır?

A) Babası Hasan’a bir tokat vurmuştur.
B) Hasan evde hapis cezası almıştır.
C) Annesi de Hasan’a çok kızmıştır.
D) Hasan, atların ve tayların durumunu ağabeyinden öğrenmektedir.

16. Hasan hangi hastalığa yakalanmıştır?

A) Suçiçeği
B) Kuşpalazı
C) Kızamık
D) Bronşit

17. Çocuk, kardeşi hastalandıktan sonra neden uyuyamıyor?

A) Vicdan azabından
B) Yatağı değiştiğinden
C) İlaç kullandığından
D) Gürültüden

18. Çocuk suçunu ilk önce kime itiraf ediyor?

A) Hizmetçiye
B) Hasan’a
C) Babasına
D) Seyise

19. Çocuğun uyayamadığı gecenin sabahında aşağıdakilerden hangisi oluyor?


A) Hasan’ın hastalığı geçiyor
B) Çocuk babasına gerçeği söylüyor
C) Hasan ölüyor
D) Çocuk vicdan azabına dayanamayıp evden kaçıyor

20. Çocuk aşağıdaki duygulardan hangisine sahiptir?

A) Kıskançlık
B) Pişmanlık
C) Karamsarlık
D) Kızgınlık


Cevap Anahtarı :

1-D      2-B      3-A      4-A      5-C
6-D      7-B      8-C      9-B      10-A
11-B    12-B    13-D    14-D    15-C
16-B    17-A    18-A    19-C     20-B

Kaşağı (Ömer Seyfettin) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili, Kişiler için tıklayınız...

İstanbul'u Çalıyorlar (Gülsevin Kıral) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Kitabın yazarı kimdir?

A) Adnan Binyazar
B) İskender Pala
C) Gülsevin Kıral
D) Hulusi Üstün

2. Hikâye nerede başlıyor?

A) Oturma odasında
B) Karakolda
C) Müzede
D) Yemek masasında

3. Hikâyeyi anlatan çocuğun annesinin adı nedir?

A) Tülay
B) Aysel
C) Hatice
D) Sema

4. İstifa ederek dedektiflik bürosu açan polisin adı nedir?

A) Mahmut
B) Ömer
C) Hasan
D) Sabri

5. Çocuk, dedektiflik bürosunda çalışmak üzere gençler arandığını nereden öğreniyor?

A) Gazete
B) İnternet
C) Televizyon
D) Radyo

6. Aşağıdakilerden hangisi çocuğun babasının özelliklerinden değildir?

A) Aylaklığı sevmez
B) Televizyon ve bilgisayar başında vakit geçirmeyi sevmez
C) Sporu sever
D) Tatilde bütün kuralları kaldırır

7. Çocuğun babasının adı nedir?


A) Ömer
B) Mahmut
C) Hasan
D) Hüseyin

8. Aşağıdakilerden hangisi Dedektif Ömer’in özelliklerinden değildir?


A) Saçları uzundur
B) Kulağında küpe vardır
C) Vücudunun çeşitli yerlerinden dövme vardır
D) İstifa etmeden önce sivil polistir

9. Dedektif Ömer’in masasının arkasında kimin resmi asılıdır?

A) Dedesinin
B) Kendisinin
C) Bir film kahramanının
D) Karısının

10. Hikâyeyi anlatan çocuğun adı nedir?

A) Mustafa
B) Ömer
C) Mahmut
D) Yaşar

11. Ömer Hepçözer’i ziyarete gelen arkadaşının adı nedir?

A) Sherlock Holmes
B) James Bond
C) Micheal Jackson
D) Brad Pitt

12. Hikâye nerede geçiyor?

A) Ankara
B) İzmir
C) Adana
D) İstanbul

13. Mustafa, Ömer ve James Bond Sultanahmet durağında tramvaydan indikten sonra nereye gidiyorlar?

A) Sultanahmet Camii
B) Ayasofya
C) Yerebatan Sarayı
D) Topkapı Sarayı

14. Yağmur sularını biriktirmeye yarayan yer altı su deposuna ne denir?

A) Depo
B) Bodrum
C) Zindan
D) Sarnıç

15. Yerebatan Sarayı’nı hangi devlet yaptırmıştır?

A) Batı Roma
B) Doğu Roma
C) Osmanlı
D) Selçuklu

16. Mustafa, Ömer ve James Bond Yerebatan Sarayı’ndan sonra nereye gidiyor?

A) Süleymaniye Camii
B) Sultanahmet Camii
C) Ayasofya
D) Topkapı Sarayı

17. Süleymaniye Camii’nin çalınan yeri aşağıdakilerden hangisidir?

A) Minaresi
B) Kubbesi
C) Halıları
D) Mihrabı

18. Süleymaniye Camii’nin kubbesinin özelliği nedir?


A) İstanbul’daki en büyük kubbedir
B) Ayasofya’dan sonra İstanbul’daki en büyük kubbedir
C) En yüksek kubbedir
D) En derin kubbedir

19. Süleymaniye Camii’nin yapımı sırasında Osmanlı’ya cami inşaatının devam ettirilebilmesi için bir sandık mücevher kim göndermiştir?

A) İran şahı
B) Bizans imparatoru
C) İngiliz kralı
D) Fransız kralı

20. Aşağıdakilerden hangisi Süleymaniye Camii’nde sesin yayılmasını sağlayan küplerin özelliklerinden değildir?

A) 240 tanedir
B) Kubbededir
C) Aşağıdan bakınca görünmez
D) Küplerin ağızları bir insan girecek kadar büyüktür

21. Süleymaniye Camii’nde sesin her yere ulaşmasını sağlayan nedir?

A) Kubbedeki işlemeler
B) Mihraptaki oyuklar
C) Her yere yerleştirilen hoparlörler
D) Kubbedeki küpler


Cevap Anahtarı :

1-C      2-D      3-A      4-B      5-A
6-D      7-B      8-C      9-C      10-A
11-B    12-D    13-C   14-D     15-B
16-A    17-B    18-B    19-A     20-D
21-D

Yağmur Yağdıran Kedi (Marcel Ayme) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yağmur Yağdıran Kedi

Kitabın Yazarı : Marcel Ayme

Kitabın Özeti :

Akşam tarladan dönerken büyükler Alfonso isimli büyük kediyi ayağını kulağının üzerinden geçirirken görürler. Çok sinirlenirler. Çünkü günlerdir kedinin yüzünden ayağını kulağının üzerinden geçirdiği için yağmur yağmaktadır. Gerçek­ten de, bir gün sonra gün boyu yağmur yağdı. Büyükler tarlaya çalışmaya gidemedikleri için öfkeliydiler. Bu da onların işlerine zarar vermektedir. Oynayan çocuklara bakıp bakıp söyleniyorlardı. Kediye de kızıyorlardı: “Ambarlarda fareler cirit atıyor, bu burada yan gelmiş yatıyor.” diyorlardı.

Delfin ve Marinet anne ve babaları geldiğinde hâlâ bahçede oyun oynamaktadırlar. Oyun oynarlarken masanın üzerindeki aile yadigârı yüzyıllık çini tabağını istemeden kırarlar. Kedi de yanlarındadır. Ama yerinden dahi kımıldamaz. Kızlar korkularından ne yapacaklarını bilemezler. Anneleri onlara büyük bir ceza verecektir. Aile­leri onlara ceza olarak oyun oynamayı, yemek yemeyi yasakladıkları gibi, yarın yağmur yağmazsa, yaşlı Melina teyzeye bir kavanoz reçel götüreceklerini de eklediler. Melina teyze yüzünde sakalları olan, huysuz, acımasız bir ihtiyardır. Yanına gelenlere zorla küflü ekmek yedirmektedir. Marinet ve Delfin bundan daha büyük bir ceza olamaz, diye düşünürler.

Alfonso bulunduğu yerden: “Bir tabak için bu kadar ceza çok.” dedi. Büyükler, “Hep aynısınız, birbirinizi tutuyorsunuz.” deyince, Alfonso’da “Şayet böyle konuşursanız, ben de giderim.” deyip, pence­reden dışarı çıktı. Çocuklar, yağmur yağdıran kediyi odunlukta buldular. Ertesi gün yağmur yağdığı için büyüklerin verdiği ceza ertelenir. Kızlar da bunu fırsat bilerek kedi ile anlaşırlar. Kedi artık her gün ayağını kulağının üzerinden geçirecek ve böylelikle yağmur yağacak, kızlar da Melina teyzeye gitmekten kurtulacaktır. Kediye, “Alfonso, sen yağmur yağdırırsan Melina teyzeye gitmeyiz.” dediler. Alfonso kabul etti ve elini kulağının arkasından belki elli defa geçirdi ve “Yarın öyle bir yağmur yağacak ki, köpekler bile dışarıda kalamayacak.” dedi.

Akşam yemeğinde büyükler hep Melina teyzeyi konuştular. Çocuklar ise kendi aralarında kıs kıs gülüyorlardı. Ertesi gün şiddetli bir yağmur yağdığı için, kızları Melina teyzeye gönderemediler. Bir gün sonra yine aynı şekilde… Büyükler bu duruma çok sinirlenirler. Artık kediyi evden uzaklaştırmaya karar verirler. Aksi takdirde tarlaları çürüyecek, aç kalacaklardır. Bunun üzerine, büyükler işi inada bindirdiler. Bu arada, tembelliğini bahane ederek, Alfonso’yu terlik ve süpürge ile bir güzel dövdü­ler.

O da, “Kedilik onurum üzerine söz veriyorum ki, buna pişman olacaksınız.” dedi.
Tam sekiz gün yağmur yağdı. Halen de yağmaya devam ediyordu. Büyükler baktılar ki başka çare yok, yağmura rağmen işlerini yapmaya koyuldular. İstasyona patates götürmek için çuvalları hazırladılar. Çocuklardan Marinet’le Deflin, büyüklerin bir başka çuval daha hazırladıklarını ve Alfonso’ya manalı manalı baktıklarını görünce kuşkuya kapıldılar. Hele hele iki kiloluk bir taşı da çuvalın yanında görünce, o zaman işi anladılar. Büyüklerin niyeti Alfonso’dan kurtulmaktı. Nitekim, Alfonso’yu yakalayıp, çuvalın içine koydular ve ağzını bağladılar. “Madem ki devamlı yağmur yağdırıyor, suyu bu kadar çok seviyorsun, o zaman ömür boyu suyun içinde kalacaksın.” diyorlardı. Çocuklar, ağlayıp sızladılar, ancak büyükleri kararlarından vazgeçiremediler. Bu arada, saat sekiz olduğu için, trene gecikeceklerinden, büyükler çuvalı öyle bırakıp, “Biz gelinceye kadar, ağzını açmak yok. Yoksa ölünceye kadar Melina Teyze’nin yanında kalırsınız.” deyip gittiler.

Çocuklar hemen çuvalın ağzını açtılar. Alfonso, çocukların kendisi için gösterdikleri bu sevgiden dolayı mutluydu. Ancak, onların daha fazla eziyet görmesini de istemiyordu. Bu nedenle, tekrar çuvalın içine girdi.
Çocuklar bunun üzerine, çiftlikteki bütün hayvanlara akıl danışmaya gittiler. Alfonso’da yanlarındaydı. Horoz hariç, bütün hayvanlar Alfonso’nun kurtulması için düşüncelerini söylüyorlardı. Bu arada vakit öğlene yaklaşmış, büyüklerin gel­mesi yaklaşmıştı. Alfonso ise kaybolmuştu.

Biraz sonra, Alfonso ağzında bir fare ile geldi ve fareyi çuva­lın içine koydu. Hep birlikte fareye, “Alfonso canını bağışladı. An­cak, sen de çuvalın içindeki kütüğün üzerinde devamlı yürüyeceksin ki, seni Alfonso zannetsinler. Tam dereye atılacağın sırada köpek havlamaya başlayacak ve sende çuvalın dibinde bıraktığımız küçük deliği büyütüp kaçacaksın.” dediler. Fare kabul etti.
Büyükler geldiler, çuvalın altındaki dolapta da Alfonso var­dı. Bir süre büyüklere kafa tuttuktan sonra, onları kızdırdı. Onlarda çuvala terliklerle vurmaya başladılar. Ses kesilmişti. Bir yığın konuşmadan sonra, torbayı alıp gittiler. Fare başarıyla kaçtı ve ambarda çocukların yanına geldi. Tabii, Alfonso da oradaydı.
Büyükler döndüklerinde, çocukların neşe işinde sofrayı ha­zırladıklarını görünce işkillendiler. Bu sefer de büyükler, Alfonso için üzülmeye, çocukları da neşeli oldukları için eleştirmeye baş­ladılar. Hatta gözyaşları bile döktüler.

Ertesi gün, hava günlük güneşlik olduğu için, her şeyi unu­tup, işlerine daldılar. Küçükler ise her fırsatta Alfonso’nun yanına gidip, onunla oynuyorlardı. Böylece, aradan on beş gün geçti. Bir ara horoz Alfonso’yu gördüğünü söyledi. Büyükler, kafayı yedi­ğini sanarak onun yenmesi gerektiğine karar verip, kesip yediler.
Neredeyse iki aydır hiç yağmur yağmıyordu. Büyükler ku­raklıktan dolayı büyük endişeye kapıldılar ve çok zor durumda kaldılar. Ekinleri kurumaktadır. Bir hafta daha yağmur yağmasa, her şey yanıp kavrulacaktı. “Ah Alfonso, ah! Neredesin?” demeye başladılar.

Bir gün sabah, çocukları kaldırmak için odaya girdiklerinde, yatağın altından Alfonso’nun kuyruğunu görünce, çocuklar da her şeyi anlatmak zorunda kaldılar. Onlara sözlerini dinlemedikleri için çok kızarlar. Fakat ortada kuraklık tehlikesi vardır. Büyüklere de bu saatten son­ra kabullenmek kalıyordu.O yüzden yumuşarlar ve Alfonso'nun çiftlikte kalması için yalvarırlar. Alfons etrafında hayvanlar halka olmuş şekilde ayağını başının üzerinden geçirir ve yağmur yağmaya başlar. Ertesi gün, çok güzel bir yağmur yağar. Artık, her taraf yeniden yeşillenecek, tarlalar susuzluktan çatlamayacaktır.

Bu arada Melina teyze de sakallarını kazıyınca bir adamla evlenmiştir. Artık mutludur ve çocuklara kötülük yapmamaktadır. Böylelikle Marinet ve Delfin cezadan da kurtulmuş olur.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...