29 Ağustos 2019 Perşembe

Sivrisinek (Ömer Seyfettin) Hikayesinin Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Sivrisinek hikâyesinde yazar arkadaşıyla nasıl iletişim kurmaktadır? 

A) Telefon
B) Telgraf
C) Mektup
D) Telsiz

2. Yazara göre bir göreve gelmenin en önemli şartı nedir? 


A) Tahsilli olmak
B) Liyakat sahibi olmak
C) Dürüst olmak
D) Başarılı olmak

3. Hikâyedeki olay sivrisinek ile kimin arasında geçiyor? 

A) Bulut
B) Güneş
C) İnek
D) Rüzgâr

4. Arkadaşı yazara hangi konuda bir mektup yazmıştır? 

A) Üst makamdakilere kızgınlığı ve şikayeti
B) Başına gelen olaylardan duyduğu mutluluk
C) Devlet kademesinde önemli bir mevkiye getirilmesi
D) Uzaklara giden arkadaşına duyduğu özlem

5. Arkadaşından mektup gelen yazar nerede bulunmaktadır? 

A) Memleketinde
B) Bir köyde
C) Yurt dışında
D) Evinde

Cevap Anahtarı :

1-C     2-B     3-D     4-A     5-B

Sivrisinek (Ömer Seyfettin) Hikayesinin Özeti, Konusu, Tahlili

 

Hikayenin Adı : Sivrisinek

Hikayenin Yazarı : Ömer Seyfettin

Sivrisinek Hikayesinin Özeti :

Şehrin karmaşasından bir köyün dinginliğine kaçmış bir adam burada huzurlu bir kırk gün geçirmiştir. Bir gün Efruz adlı bir arkadaşından mektup gelir. Arkadaşı mektubunda büyük adamlara ve üstadlara kızgınlığını dile getirmektedir. Onlardan şikayetlerini anlatmaktadır. Kendisi kadar eğitimi olmayanların kendisinden daha yüksek mevkiler işgal etmesinden şikayet etmektedir.

Yazar da ona yazdığı cevap mektubunda arkadaşının liyakat sahibi olmadığı için yüksek mevkilere gelemediğini yüzüne söyler. Bunu da bir hikâyeyle destekler:
Bir gün bir sivrisinek boyuna posuna bakmadan rüzgâra gülmüş, onunla eğlenmiş. Buna karşılık rüzgâr biraz kuvvetli esince sivrisinek can havliyle kendini bir çatı arasına zor atmış. Ama yine rüzgârla eğlenmeye devam etmiş. Rüzgâr bir fırtına hızına erişip çatıyı yerinden sökecek duruma gelip sivrisineği korkutsa da sivrisinek yine de ona karşı büyüklenmekten geri durmamış.

Yazar, arkadaşı Efruz'un bu hikâyedeki sivrisinek gibi acizlik içinde olmasına rağmen sürekli şikayet etmesini liyakatsizlik olarak görüyor. Ona bu davranışlarından vazgeçmesini tavsiye ediyor.

Masal Masal İçinde (Ahmet Ümit) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Masal Masal İçinde

Kitabın Yazarı : Ahmet Ümit

Kitap Hakkında Bilgi :

Ahmet Ümit, Masal Masal İçinde kitabında çocukken annesinin ona anlattığı masalları derlemiş, özlerini bozmadan eklemeler yaparak düzenlemiş ve bizlere sunmuş.

“Bu kitaptaki masalları annemden dinledim. Annem de küçükken bir masalcıdan dinlemiş. Dedem kızının gönlünü hoş tutmak için bir masalcı tutmaktan çekinmemiş anlaşılan. Annem daha pek çok masal dinlemişti ama hepsini anımsamıyordu. Bana da anlatmış, ben de anımsamıyordum. Aslına bakarsanız bu kitaptaki masalları da çoktan unutmuştum. Yıllar sonra Antep’e baba evine döndüğümde, biraz da rastlantı sonucu annem yeniden anlattı bu masalları.”

Ahmet Ümit’ten hem küçüklere hem büyüklere masallar! Polisiye roman kurgusuyla; soluksuz takip edilen, hepsi birbirine bağlanan beş masal. Padişah’la beraber Şapkacı’nın, Müezzin’in, Demirci’nin, Kuyumcu’nun, Köradam’ın serüvenlerinin peşinde, adeta Binbir Gece Masalları lezzetiyle okunası bir kitap.
Kitabın Özeti :

Bir zamanlar bir ülkede bir padişah varmış. Bu padişah yaptıklarıyla övünmeyi çok severmiş. Padişah’ın bu hâline çocukluk arkadaşı olan Vezir çok üzülürmüş. Bir gün yine Padişah kendisinden daha cömert kimse olmadığı için övünüyormuş. Vezir, komşu kentteki Köradam’ın ondan daha cömert olduğunu söylemiş. Bu adam ensesine vuran herkese bir kese altın veriyormuş.

Padişah ve Vezir ertesi sabah Köradam’ın yaşadığı kente gitmişler. Köradam hakkında söylenenlerin gerçek olduğunu görmüşler. Herkes dağılınca Padişah ve Vezir, Köradam’a neden böyle yaptığını sormuşlar. Köradam bunu yapmak için başka bir kentte yaşayan Kuyumcu’nun hikâyesini öğrenmeyi şart koşmuş. Kuyumcu yumurta büyüklüğündeki bir altını açık artırmaya çıkarıyor, bir adama satıyor sonra bu adam parasını uzatıp altını alacakken Kuyumcu onun gibilerin bu altını satın alamayacaklarını söyleyip altını havanda dövüyor, un ufak ediyor, sonra da tozlarını onu izleyenlere doğru üflüyormuş. Bunu öğrenen Padişah ve Vezir Kuyumcu’nun yaşadığı kente gitmişler. Kuyumcu altın tozlarını üfleyince altını satın alan adam kalbini tutarak yere yığılmış. Herkes dağılınca Padişah ve Vezir Kuyumcu’yla konuşmuşlar. Kuyumcu da neden böyle davrandığını anlatmak için bir başka kentte yaşayan Demirci’nin hikâyesini öğrenmeyi şart koşmuş. Demirci işinde çok ustaymış. Ama bir zamandır çalışamıyormuş. Demiri ısıtıp örse koyuyor, tam vuracakken karşıdaki duvara bakıyor, sanki orada duvar yokmuş gibi ona doğru koşuyor ve duvara çarpıp kan içinde kalıp yere düşüyormuş. Padişah ve Vezir, Demirci'nin kentine gidip Demirci’ye bunun nedenini sormuşlar. Demirci de bunun nedenini anlatmak için Müezzin’in hikâyesini öğrenmeyi şart koşmuş. Padişah ve Vezir bu defa Müezzin’in hikâyesini öğrenmek için onun yaşadığı kente giderler. Müezzin bir süreden beri görevini bırakmıştır. Öğle ezanı okunmaya yakın camiye gidiyor, minareyi görünce sevinçle koşuyor, minareye çıkıyor, bir zaman sonra üzgün bir hâlde minareden iniyormuş. Padişah ve Vezir, Müezzin’e neden böyle davrandığını sormuşlar. Müezzin de Şapkacı’nın hikâyesini öğrenme karşılığında onlara kendi hikâyesini anlatabileceğini söylemiş. Bunun üzerine Padişah ve Vezir, Şapkacı’nın kentine gitmişler. Şapkacı, işinde ustaymış. Haftada bir şapka diker, bunu satmak için pazara götürür, tam satacağı sırada kalabalığın arasında birilerini görür, onların peşinden mezarlığa koşarmış. Bir mezarın üzerine kapanıp ağlamaya başlarmış. Müezzin de bu adamın hikâyesini öğrenirse Padişah ve Vezir'e kendi hikâyesini anlatacakmış. Bunun üzerine Padişah ve Vezir Şapkacı'nın kentine gidip neden böyle yaptığı sormuşlar. Şapkacı da diğerlerinin hikâyelerini öğrenmek kaydıyla kendi hikâyesini anlatmaya başlamış.

ŞAPKACI'NIN ANLATTIKLARI

Şapkacı gençlik yıllarında bir terzinin yanında çalışırmış. Dükkanın karşısındaki evde oturan bir kıza sevdalıymış. Ustası bunu öğrenince kızı istemeyi önermiş. Annesi, babası ve ustasıyla beraber kızı istemeye gitmişler. Ailesi kızı Şapkacı'ya vermeyi kabul etmiş. Altı ay sonra düğün yapıp evlenmişler. Meğerse kız da onu seviyormuş. Birlikte çok mutlu olmuşlar. Ama mutlulukları uzun sürmemiş. Komşu kentle aralarında savaş çıkınca Şapkacı askere alınıp cepheye gitmiş. Cephede baskına uğramışlar ve düşman eline esir düşmüşler. Düşman onları altı ay zindanda tutup bir toprak ağasına köle olarak satmış. Şapkacı bu toprak ağasının çiftliğinde terzi olarak çalışmış. Aradan on yedi yıl geçmiş. Toprak Bey'i avlanmaya gittiği bir gün attan düşüp ölmüş. Toprak Beyi'nin karısı köleleri serbest bırakmış. Şapkacı da hemen memleketinin yoluna düşmüş. Memleketine varınca karısını genç bir adamla aynı yatakta yatarken bulmuş. Karısının onu aldattığını düşünüp evden koşarak kaçmış. Meğerse yataktaki genç Şapkacı'nın hiç görmediği oğluymuş. Kadın kocasının hemen ardından koşup onun nehre atladığını düşünmüş ve o da nehre atlamış. Oğlu da arkasından atlamış. İkisi de boğulmuşlar. Şapkacı onların öldüğünü görünce çok üzülmüş. İşte pazarda şapkasını tam satacakken karısını ve çocuğunu görüp onların peşinden mezarlığa kadar koşuyor ve orada ağlıyormuş.

Padişah ve Vezir, Şapkacı'nın hikâyesini öğrenince Müezzin'in hikâyesini öğrenmek üzere onun yaşadığı kente doğru yola çıkmışlar. Müezzin'e Şapkacı'nın başına gelenleri anlatmışlar. O da kendi hikâyesini anlatmaya başlamış.

MÜEZZİN'İN ANLATTIKLARI

Müezzin bir cuma günü ezan okumak için minareye çıktığında bir Zümrüdüanka kuşunun minarenin şerefesinde durduğunu görmüş. Onu kaçırmamak için üzerine atladığı esnada Zümrüdüanka kuşu Müezzin'i omuzlarından tutup gökyüzüne doğru havalanmış. Uzun bir yolculuktan sonra Müezzin'i büyük bir dağın içinde bulunan bir saraya götürmüş. Sarayın merdivenlerinde çok güzel bir kız varmış. Bu bir peri kızıymış. Bu peri kızının padişah babası bir gün ona insanlarla tanışmasının vaktinin geldiğini söylemiş. Kız da Zümrüdüanka kuşuyla insanların yaşadığı şehre varınca ilk olarak minarede ezan okuyan Müezzin'i görmüş. Ona aşık olmuş. Bunu babasına söylemiş. Babası da bir insanla bir peri kızının evlenemeyeceğini söylediyse de eğer Müezzin peri kızına kırk gün boyunca dokunmazsa evlenmelerine izin verecekmiş. Müezzin ve peri kızı birbirlerine dokunmadan otuz sekiz gün geçirmişler. O gün çok güzel bir gölün kıyısına piknik yapmaya gitmişler. Müezzin burada gözlerden uzak olduklarını ve bir kere dokunmaktan bir şey olmayacağını düşünüp peri kızına dokunmuş. Peri kızı bunun farkına varınca her şeyin bittiğini söylemiş. Üç defa peş peşe, "Aldığın yere götür." sesini duymuş ve etrafındaki her şey kaybolmuş. Kendini ezanı okumak için çıktığı minarede bulmuş. Bundan sonra ezan okumak için camiye her gidişinde şerefede Zümrüdüanka kuşunu görür olmuş. Peripadişahı'nın onu affettiği umuduyla minareye koşar ama minareye çıkınca Zümrüdüanka kuşunun orada olmadığını görünce perişan bir hâlde aşağı inermiş.

Müezzin'in hikâyesini öğrenen Padişah ve Vezir, Demirci'nin kentine gitmişler. Demirci de onlara kendi hikâyesini anlatmış.

DEMİRCİ'NİN ANLATTIKLARI

Bir gün karısı Demirci'ye tavuk pişirmiş. Demirci, dükkanında tam bunu yiyecekken bir kedi görmüş. Kedi de etten bir parça istiyor gibiymiş. Ama Demirci ona bir parça bile et vermemekte kararlıymış. Kedi bu isteğinde ısrar edince Demirci bir plan kurmuş. Önüne birkaç parça et atarak onu örsün yanına kadar getirmiş ve örsle kedinin kafasına vurmuş. Kafası örsün altında ezilmesine rağmen kedi ölmemiş. O hâlde yerde sürünmeye devam etmiş. Başı duvara değince kedi bir kıza dönüşmüş. Daha sonra da duvarda bir kapı açılmış. Kız, Demirci'nin ısrarlarına rağmen zalimlerin ve paylaşmayı bilmeyenlerin bu kapıdan giremeyeceklerini söyleyerek kapıyı kapamış. Bundan sonra Demirci her gün Kızdırdığı demiri örsün üzerine koyup dövecekken o kapı tekrar ortaya çıkıp açılıyormuş. Demirci'de kapıdan içeri girebilirim umuduyla kapıya doğru atılıyor ama kapı kapanınca duvara tosluyormuş.

Padişah ve Vezir, Demirci'nin hikâyesini dinleyince Kuyumcu'nun kentine gitmişler. Kuyumcu'nun hikâyesini dinlemeye başlamışlar.

KUYUMCU'NUN ANLATTIKLARI

Kuyumcu'nun mesleği ailesinden geliyormuş. Çocukluğunda ve gençliğinde hiç çalışmazmış. Hep arkadaşlarıyla gezermiş. Ailesi tarafından her istediği yapılırmış. Babası yaşlanınca işleri onun devralmasını istemiş. Onu dükkana çalışmaya çağırmasına rağmen çocuk çeşitli bahaneler öne sürerek dükkana gitmemiş. Üçüncü gün adam çocuğunu da yanına alarak dükkana gitmiş. Öğle olunca babası onu yemek yemeye eve göndermiş. Ama çocuk eve değil arkadaşlarının yanına gitmiş. Öğleden sonra da dükkana dönmemiş. Akşam da bir arkadaşında kalacakmış. Akşam olunca babası perişan bir vaziyette onu arkadaşının evinde bulmuş. Çocuğunun çalışmak istememesini, arkadaşlarıyla gezip tozmak istemesini mecburen kabul etmiş. Bundan sonra çocuğun arkadaşları bahaneler öne sürerek ondan para ister olmuşlar. Çocuk da her defasında onlara istedikleri paraları vermiş. Bu paraları verebilmek için babasının dükkanından aşırdığı da olmuş. Bir gün dükkandan hırsızlık yaparken babasına yakalanmış. O günden sonra babası onunla hiç konuşmamış. Bir süre sonra da hasta yatağına düşmüş. Ölmeden önce oğluna iki şey vasiyet etmiş: Birincisi ileride bir çocuğun olursa ona asla hak etmediği şeyleri vermemesi imiş. İkincisi de bir gün parası bitip de intihar etmeyi düşünürse kendisini salondaki halkaya asmasıymış. O gün babası ölmüş. Çocuk da kısa bir süre sonra eski yaşamına dönmüş. Yine arkadaşlarına para vermeye başlamış. Arkadaşları da zenginleyip kuyumcu dükkanı açmışlar. Bir yıl sonra çocuğun annesi de ölmüş. Çocuğun savurganlığı devam edince alacaklılar kapıya dayanmış. O da gidip arkadaşlarından yardım istemiş ama hiçbiri ona yardım etmemiş. Perişan bir vaziyette eve dönerken babasının ona vasiyet ettiği halkaya kendini asmayı düşünmüş. Kendini halkaya bağlayıp atlayınca tavanda bir kapak açılmış. İçinde bir sürü altın yumurta varmış. Kuyumcu bu altın yumurtaları açık arttırma ile satacakmış. En yüksek teklifi arkadaşlarından biri vermiş. O da altını un ufak edip insanların üzerine üflemiş. Çocuk arkadaşlarının aklı başına gelene kadar bunu yapmaya devam edecekmiş.

Kuyumcu'nun hikâyesini de öğrenen Padişah ve Vezir Köradam'ın kentine doğru yola çıkmışlar.

KÖRADAM'IN ANLATTIKLARI

Köradam aslında kırk devesi olan bir kervancıbaşıymış. Bir gün kapısına bir yaşlı gelmiş. Kervanıyla yük taşımak istediğini söylemiş. Bu işi yapınca Kervancıbaşı çok zengin olacakmış. Kervancıbaşı biraz kuşkulansa da yaşlı adamın teklifini kabul etmiş. Ertesi gün yola çıkmışlar. Yedi günlük yoldan sonra bir dağın yanında durmuşlar. İhtiyar, kırmızı bir kayaya üç kez dokunup üç kez yeri öpünce dağda bir geçit açılmış. Ama dağ ihtiyarın içeri girmesini yasakladığı için Kervancıbaşı'nın girmesi gerekiyormuş. Dağın içindeki dehlizde korkutucu yaratıklar varmış. Kervancıbaşı önce korksa da yoluna devam edip bir alanın ortasında duran beyaz kefenli ölünün olduğu yere kadar gelmiş. O ölünün göbeğindeki kutuyu alınca yaratıklar kaybolmuş, ortalık aydınlanmış ve hazine ortaya çıkmış. Kervancıbaşı kutuyu yaşlı adama verip develerinin alabildiği kadar hazineyi yüklemiş. İhtiyar bir deve yükü altının onun hakkı olabileceğini söylemiş. Ama bir süre sonra bu miktar Kervancıbaşı'ya az gelmiş. Önce on, sonra yirmi, en son da develerin kırkını da istemiş. Yaşlı adam hiç itiraz etmeden bütün isteklerini kabul etmiş. Sonra ölünün göbeğinden aldığı kutunun içinde de ne olduğunu merak etmiş. İhtiyar ona kutunun içinde yeşil bir toz olduğunu göstermiş. Bu tozu Kervancıbaşı'nın sol gözünün altına sürünce yerin altını ve dağların içini görebilir olmuş. Kervancıbaşı kutuyu yaşlı adamın elinden alarak sağ gözünün altına da sürünce kör olmuş. Bundan sonra da kent meydanında ensesine bir tokat vurana "Hak yerini buldu!" diyerek bir kese altın dağıtır olmuş.

Padişah bunları öğrendikten sonra hikâyesini dinlediği insanları kendine danışman yapmış.

Masal Masal İçinde (Ahmet Ümit) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Aşağıdakilerden hangisi masalda geçen kentlerden biri değildir? 

A) Köradam'ın Kenti
B) Şapkacı'nın Kenti
C) Terzi'nin Kenti
D) Kuyumcu'nun Kenti

2. Ensesine her vurana bir kese altın veren kimdir? 

A) Köradam
B) Kuyumcu
C) Şapkacı
D) Demirci

3. Köradam'ın gözlerini yitirmesinin nedeni nedir? 

A) Paylaşmayı bilmemesi
B) Malını har vurup harman savurması
C) Kıskançlık
D) Açgözlülük

4. Paylaşmadığı için önemli bir fırsatı kaçıran kimdir? 

A) Köradam
B) Demirci
C) Kuyumcu
D) Şapkacı

5. "..... har vurup harman savurmasının bedelini çok ağır ödedi." cümlesinde "....." ile gösterilen yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 


A) Şapkacı
B) Kuyumcu
C) Müezzin
D) Demirci

6. Padişah ve Vezir'in gittikleri kentler aşağıdaki seçeneklerin hangisinde sırasıyla verilmiştir? 


A) Kuyumcu'nun Kenti - Şapkacının Kenti - Müezzin'in Kenti - Demirci'nin Kenti - Köradam'ın Kenti
B) Şapkacı'nın Kenti - Köradam'ın Kenti - Kuyumcu'nun Kenti - Demirci'nin Kenti - Müezzin'in Kenti
C) Müezzin'in Kenti - Kuyumcu'nun Kenti - Şapkacı'nın Kenti - Demirci'nin Kenti - Köradam'ın Kenti
D) Köradam'ın Kenti - Kuyumcu'nun Kenti - Demirci'nin Kenti - Müezzin'in Kenti - Şapkacı'nın Kenti

7. Köradam'ın asıl mesleği neymiş? 

A) Hancı
B) Terzi
C) Kervancı
D) Asker

8. Müezzin bir gün ezan okumak için minareye çıktığında ne görmüş? 

A) Zümrüdüanka kuşu
B) Çok güzel bir saray
C) Çok güzel bir kız
D) Kaf dağı

9. Şapkacı'nın evlendiği kızla mutluluğunun uzun sürmemesinin nedeni nedir? 

A) Anlaşamayıp ayrılmaları
B) Kızın onu aldatması
C) Şapkacı'nın askere gitmesi
D) Şapkacı'nın kızı çok kıskanması

10. Şapkacı'nın yaptığından pişman olduğu şey nedir? 


A) Yemeğini paylaşmaması
B) Kıskançlığı
C) Malını har vurup harman savurması
D) Sabırsızlığı

11. Aşağıdakilerin hangisinin anlattıklarında olağanüstü unsurlar yoktur? 

A) Müezzin'in anlattıkları
B) Demirci'nin anlattıkları
C) Köradam'ın anlattıkları
D) Kuyumcu'nun anlattıkları

12. Aşağıdakilerden hangisi arkadaşlarından kötülük görmüştür? 

A) Müezzin
B) Kuyumcu
C) Köradam
D) Şapkacı

13. Müezzin'in anlattıklarından çıkarmamız gereken ders aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Sabırlı olmalıyız.
B) Paylaşmayı bilmeliyiz.
C) Arkadaşlarımızı iyi seçmeliyiz.
D) Önyargılı olmamalıyız.

Cevap Anahtarı :

1-C      2-A      3-D      4-B      5-B
6-D      7-C      8-A      9-C      10-B
11-D    12-B    13-A

Külah (Ömer Seyfettin) Hikayesinin Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Hikâyede çokça geçen "külah geçirmek" deyiminin anlamı nedir? 

A) Okumak
B) Dolandırmak
C) İftira atmak
D) Yalan söylemek

2. Hikâye kimlerin arasında geçmektedir? 

A) Molla - Hasan - Hacı
B) Sermet Bey - Hacı Hüseyin - Belkıs
C) Hacı Hüseyin - Mıstık - Molla
D) Hasan - Hüseyin - Mıstık

3. Mıstık, Molla için ne düşünmektedir? 

A) Ona sürpriz yapmayı
B) Onu öldürmeyi
C) Kayıp olan Molla'yı ortaya çıkarmayı
D) Onu dolandırmayı

4. Molla, Mıstık'ı hangi hayvanı kullanarak dolandırmıştır? 

A) Eşek
B) İnek
C) Dana
D) Koyun

5. Mıstık ne iş yapmaktadır? 

A) Kervancı
B) İşportacı
C) Hayvan ticareti
D) Çiftçilik

Cevap Anahtarı : 

1-B     2-C     3-D     4-A     5-C
Ömer Seyfettin Hikayeleri - Külah Hikayesini okumak için tıklayınız...

Gümüş Patenler (Mary E. Mapes Dodge) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Gratel ve Hans kaç yaşlarındadır? 

A) 13-17
B) 11-17
C) 12-15
D) 10- 14

2) Hollanda’yı ilginç yapan en önemli özellik aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Dağları kayak için çok uygundur.
B) Topraklarının çoğu deniz seviyesinin altındadır.
C) Ekonomisi çok gelişmiştir.
D) İnsanları soylu kişilerden oluşur.

3) Ülkenin yapısından dolayı şehirde doğal ve yapay oluşumlar vardır.
Aşağıdakilerden hangisi bunlardan biri değildir? 


A) Yüksek dağlar
B) Göller
C) Çukurlar
D) Kanallar

4) Amsterdam’daki cezaevleri için niçin “bıçkı” diyorlarmış? 


A) Tutuklular bıçak yaparmış.
B) Tutuklular patates doğrarmış.
C) Tutuklular arasında bıçaklama çok olurmuş.
D) Tutuklular sürekli odun biçermiş.

5) Hollanda devletinin ülke için milyonlarca dolar harcama nedeni nedir? 

A) Duble yollar yapmak.
B) Dağlardan tünel açmak.
C) Su seviyesini ayarlamak.
D) Tarım faaliyetlerini geliştirmek.

6) Hollanda, tarih boyunca neyle mücadele etmiştir? 

A) Depremler ile mücadele etmiştir.
B) Su baskınları ile mücadele etmiştir.
C) Soğuk ile mücadele etmiştir.
D) Heyelanlar ile mücadele etmiştir.

7) Gratel ve Hans’ın babası niçin hafızasını kaybetmiştir? 


A) İskeleden aşağı düştü.
B) Beyi kanaması geçirdi.
C) Trafik kazası geçirdi.
D) Ağaçtan düştü.

8) Şehirde bir paten yarışı düzenlenecek, birinciye bağcıklı, tokalı, çıngıraklı gümüş bir paten hediye edilecektir. 

Bu yarış kimin onuruna düzenleniyor?
A) Avukat David’in oğlunun onuruna
B) Piyer’in onuruna
C) Belediye başkanının onuruna
D) Başkanın kızı Hilda’nın onuruna

9) Aşağıdakilerden hangisi Gratel’in özelliklerinden biri değildir? 

A) Güzel şarkı söyler.
B) El işi yapar.
C) Okulda çok başarılıdır.
D) Ezber gücü çok iyidir.

10) Hans ve Gratel çok yoksul oldukları için tahta patenlerle kayıyordu. Yarışmaya katılmaları için Hilda onlara bir paten parası verdi. 

Bu paranın karşılığında onlardan ne istedi?
A) Yarışmada kazandığı ödülü istemiştir.
B) Kendisiyle yakından ilgilenmelerini ister.
C) Tahta oyuncaklar yapmalarını ister.
D) Oyma tahta zincir kolye ister.

11) “Güneşin Yükselişi” bölümünde Gratel ve ailesi yılbaşını hangi yiyeceği yiyerek kutlamışlardır? 

A) Kurabiye
B) Hindi
C) Yaş pasta
D) Meyve

12) Gratel ve ailesinin yaşadığı evi insanlar ne diye adlandırıyormuş? 

A) Yoksullar evi
B) Delinin yeri
C) Nehrin kıyısı
D) Baraka

13) Hollandalıların en belirgin özellikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? 

A) Kadınları çok temizdir.
B) Sakin yaratılışlıdırlar.
C) Gezmeyi çok severler.
D) Kayarken oldukça coşkuludurlar.

14) Hollandalıların 1560’larda İstanbul’dan getirdiği ve bir zamanlar aşırı düşkün oldukları çiçeğin adı nedir?

A) Papatya
B) Hanımeli
C) Kasımpatı
D) Lale

15) Hollandalılar hangi hayvana büyük saygı duyarlarmış?

A) Kuğulara
B) Kedilere
C) Köpeklere
D) Atlara

16) Piyer ve ekibiyle paten üzerinde gezerken bütün paralarının bulunduğu cüzdanı kaybettiğini fark etti.
Bu olaydan sonra gezileri nasıl bir seyir aldı?


A) Karl’ın babasının arkadaşından borç aldılar.
B) Evlerine döndüler.
C) Ben’in yanındaki parayı kullandılar.
D) Polisten yardım istediler.

17) Gratel ve Hans kayarken evlerinden bir çığlık sesi geldi.
Bu çığlığın nedeni nedir? 


A) Eve hırsız hırsız girmiştir.
B) Babaları ölmüştür.
C) Annesi kayıp altınları bulmuştur.
D) Babası annesine saldırmıştır.

18) Piyer; arkadaşlarına, kör adama kurabiye götürürken herkesin iyiliği için bir şeyler yapan çocuğun hikayesini anlatmıştır.
Bu çocuk ne yapmıştır? 


A) Kör adamı ölümden kurtarmıştır.
B) Kar fırtınasına karşı halkı uyarmıştır.
C) Şehri su baskınından kurtarmıştır.
D) Şehre gelen haydutları yakalatmıştır.

19) Piyer ve ekibi Haarlem’de gezerken garip bir gelenekle karşılaştılar.
Bu gelenekler içinde aşağıdakilerden hangisi yoktur? 


A) Kız çocuk doğunca kapıya beyaz yastık asılır.
B) Düğünlerde bütün şehre yemek ikram edilir.
C) Erkek çocuk doğunca Kapıya kırmızı yastık asılır.
D) Yakını ölene haber getiren kişi simsiyah giyinir.

20) Piyer ve ekibinin kaldığı hanın adı nedir? 

A) Altın Kartal Hanı
B) Karataş Hanı
C) Kemeraltı Hanı
D) Şahin Gözü Hanı

21) Gratel ve Hans’ın babasını ameliyat edip sağlığına kavuşturan doktorun adı nedir?

A) Doktor Kennedy
B) Doktor Jonathan
C) Doktor Williams
D) Doktor Boekman

22) Gratel’in babası altının yerini ve saatin sırrını hatırlamıştır.
Saatin sırrı nedir?


A) Saat, Ralf’in dedesinin yadigarıymış.
B) Ralf, saati alacaklısından karşılık olarak almış.
C) Saat, Ralf’i iyileştiren doktorun oğluna aitmiş.
D) Saat, kiliseye aitmiş.

23) Paten yarışını kız ve erkeklerden kimler kazandı? 

A) Gratel ve Hans
B) Piyer ve Gratel
C) Karl ve Hilda
D) Piyer ve Hilda

24) Doktorun oğlu Tomas Hings, babasının yanında asistanken bir hastaya yanlış doz ilaç vermiş ve kişinin ölümüne neden olmuştur. Ralf’in de yardımıyla şehirden kaçmış ve bir daha haber alınamamıştır.
Tomas’ın izini nasıl bulmuşlardır? 


A) Kayıp ilanı vermişlerdir.
B) Polisten yardım almışlardır.
C) Gümüş patenin altında imzası vardır.
D) Patenin kadife kutusunda adı yazılıdır.

25) Yıllar sonra kahramanlarımız yollarını çizdiler.
Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 


A) Karl, orkestra şefi oldu.
B) Rişye, yazar oldu.
C) Hans , doktor oldu ve Anni ile evlendi.
D) Gratel, çok iyi bir şarkıcı oldu.

26) Bu kitabın verdiği mesajlar içinde aşağıdakilerden hangisi yoktur? 


A) İnsanlar fakir diye hor görülmemelidir.
B) Yapılan iyilikler hiçbir zaman karşılıksız kalmaz.
C) İnsanlar açlığını unutabilir.
D) Küçük bir yardımla birilerinin hayatını değiştirebiliriz.

Cevap Anahtarı :

1-C      2-B      3-A      4-D      5-C
6-B      7-A      8-D      9-C      10-D
11-A   12-B    13-C    14-D     15-A
16-B   17-D    18-C    19-B     20-A
21-D   22-C    23-B    24-D     25-A
26-C

Ağaç Diken Adam (Jean Giono) Kitap sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Yazarın bulunduğu yere yakın köylerle ilgili bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) İnsanlar çok bencil ve dünyayla hiçbir ilgileri yok.
B) Burada intihar bir salgına dönüşmüştür.
C) Köylerde odun kömürü üreten oduncular yaşıyordu.
D) Köyler birbirine çok yakındı.

2) Çobanın dağda yaşama nedeni aşağıdakilerden hangisi değildir? 

A) Tek oğlunu ve eşini kaybetmesidir.
B) Çiftliğini kaybettiği için kalacak yeri olmamasındandır.
C) Bölgenin ağaçsızlıktan ölmesinden dolayı oralara ağaç dikmek istemesidir.
D) İnsanlardan uzak, sakin bir yaşam istemesidir.

3) Çobanın diktiği 100 bin ağaçtan bir bölümü kurumuş veya kemirgenler tarafından yenmiştir.
Geriye kalan ağaçlardan ne kadarı büyümüştür? 


A) 10 bin
B) 40 bin
C) 60 bin
D) 80 bin

4) Çoban, şu an diktiği ağaç türünden başka hangi ağaç türünü yetiştirme çalışması yapmıştır? 

A)Ladin
B) Nar
C) Kayın
D) Sarmaşık

5) Yazar, oradan ayrıldıktan sonra aradan kaç yıl geçtiğinde tekrar oraya gelmiştir? 

A) 5 yıl
B) 10 yıl
C) 14 yıl
D) 18 yıl

6) Bouffier, niçin çobanlığı bırakmıştır? 

A) Çobanlık çok yorucuymuş.
B) Fidanları için kuzular tehlike olmuştur.
C) Kışları şehre inip orada yaşarmış.
D) Sürüsünü kurtlar yemiş.

7) Bouffier’in yetiştirdiği fidanlar ağaç olmaya başladı.
Aşağıdakilerden hangisi yetişen bu ağaçlar arasında değildir?


A) Meşe
B) Kayın
C) Huş
D) Zakkum

8) Orman alanının genişlemesi ile aşağıdakilerden hangisi yaşanmamıştır? 

A) Derelerden su akmaya başlamıştır.
B) Söğütler, sazlıklar, çayırlar, bahçeler, çiçekler ortaya çıkmıştır.
C) Yazarımız, bu bölgeye ev yaptırmıştır.
D) Rüzgarın etkisiyle çevreye yayılan tohumlar yeşermiştir.

9) Bouffier’in diktiği 10 binin üzerindeki ağaç kurumuştur.
Bu ağacın türü aşağıdakilerden hangisidir? 


A) Akçaağaç
B) Elma
C) Ayva
D) Çam

10) 1913 yılında çöl halindeki bu yer 1935’te bir ormana dönüşmüştür.
Aşağıdakilerden hangisi bu aşamadan sonra yaşananlardan değildir? 


A) Orman devlet korumasına alındı.
B) Buradan odun kömürü çıkarılması yasaklandı.
C) Bu bölge kayak turizmine açıldı.
D) Bölgeye üç orman koruma memuru atandı.

11) 1945’ten sonra ormanın büyüyüp genişlemesi ile bölgede bazı değişiklikler oldu.
Aşağıdakilerden hangisi bu değişikliklerden değildir? 


A) Duranca Vadisi ile dağ arasında otobüs seferi başladı.
B) Devlet, oraya yerleşenlere para verdi.
C) Vadiler yeşerdi, insanlar artık huzurluydu.
D) Bu bölgelere yeni köyler kuruldu.

12) Bu kitap ………………………… tarafından yazılmıştır.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 


A) Jean Sartre
B) Jean Paul
C) Jean Reno
D) Jean Giono

Cevap Anahtarı :

1-D      2-B      3-A      4-C      5-A
6-B      7-D      8-C      9-A      10-C
11-B    12-D

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...