Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
10 Ekim 2019 Perşembe
PIC16F84 Mikrodenetleyicili Şifreli Kilit Devre Şeması ve Çalışması
Mikrodenetleyicili şifreli kilit devre şeması
PIC16F84 kullanılarak gerçekleştirilen bu uygulamada, 4 haneli bir şifre, önceden belirlenmiş ve tuş takımından bu şifre girildiğinde röleye bağlı bir yükün çalıştırılması amaçlanmıştır.
Devrenin Çalışması :
İlk enerji verildiğinde kırmızı LED yanıktır ve röle kapalıdır. Doğru şifre girilinceye kadar devre bu durumda bekler. Tuştakımından doğru şifre rakamları sıra ile tuşlanıp "BA" butonu (AÇ butonu) tuşlandığında, röle çeker ve yeşil LED yanar. Bu durumun ardından herhangi bir tuşa basıldığında, röle tekrar kapanır ve kırmızı LED yanar. Devre için belirlenen şifre istenilen bir şifre ile değiştirilebilir.
Bilgisayar Ağ (Network) Sisteminin Tanımı ve Avantajları, Çeşitleri Ağ Ekipmanları Nelerdir?
Bilgisayar Ağ Sisteminin Tanımı :
Birden çok bilgisayarın birbirlerine kablolu veya kablosuz sistemlerle bağlı olduğu, veri haberleşmesinin yanı sıra yan donanımların ve yazılımların da paylaşılmasına imkan sağlayan elektronik ortama bilgisayar ağı denir.
Sistemde her bilgisayarın bir numarasının bulunduğu, çeşitli kablolama teknolojileri ve ağ elemanlarıyla bilgi hedefe ulaştırılmaktadır.
Ağ sistemi iki kişisel bilgisayardan oluşabileceği gibi binlerce iş istasyonundan da oluşabilir. Her kullanıcı sahip olduğu donanım ve yazılımların tümünü veya bir kısmını paylaşıma açabilir.
En bilinen ve en büyük bilgisayar ağı, İnternettir.
Bilgisayarların birbirleriyle haberleşmeleri, birbirlerine veri aktarmaları için bir veri iletim ortamına ihtiyaç vardır. Bilgisayarlar arasında çeşitli bağlantı araçları kullanılarak oluşturulan iletişim sistemine ağ (Network) denir.
Ağlar büyüklüklerine göre temelde LAN, MAN ve WAN olmak üzere üçe ayrılırlar.
1- Yerel Alan Ağı (LAN) : Bir bina içindeki bilgisayarların bağlanmasıyla veya bir üniversite kampusundaki yan yana yer alan binalardaki bilgisayarların bağlanmasıyla oluşturulan ağlar yerel alan ağları (LAN= Local Area Networks) olarak isimlendirilir.
Bir yerleşke veya bir kurum içerisinde oluşturulan, dışa kapalı ağlardır. Bilgisayarlar arası uzaklık birkaç kilometreden fazla değildir. İstasyonlar küçük bir coğrafi alan içerisindedir. Yerel ağlar diğerlerine göre daha hızlı çalışırlarken Megabit gibi hızlara erişirler. Örnek olarak, evlerde veya işyerlerinde oluşturulan ağlar yerel alan ağlarına girer. Genellikle internet paylaşımının gerçekleştirilmesi, çok kullanıcılı basit programların kullanılması veya çok kullanıcılı oyunların oynandığı ağlardır.
Günümüzde en popüler yerel ağ tipi, ethernettir. Ethernet ağlarda bütün bilgisayarlar, kablonun neresine bağlandığı fark etmeksizin eşit iletim şansına sahiptirler ve yapılan iletimler tüm bağlantı noktalarına yapılır. Bu yüzden ağ üzerindeki bilgisayar sayısı arttıkça performans düşer. Ethernet ağlarda bilgisayarın ağ bağlantıları Ethernet adaptör denilen ve bilgisayarın içine takılan bir kartla yani Ethernet kartıyla sağlanır. Ethernet kartlarından RJ-45 bağlayıcı ile alınan data kabloları HUB veya SWITCH ismi verilen aygıtlara bağlanırlar. Bu aygıtlar ağ trafiğini yönetirler. SWITCH aygıtı HUB’a kıyasla daha yüksek performanslıdır.
2- Metropolitan Ağlar (MAN) : Metropolitan Area Network, yerel alan ağlarından biraz daha büyük ağlardır. Üniversitelerde, büyük işyerlerinde oluşturulan ağlar bu kategoriye girer. Ülke çapına yayılmış organizasyonların belirli birimleri arasında sağlanan veri iletişimi ile oluşan ağlardır.
3- Geniş Alan Ağı (WAN) : Coğrafi olarak birbirinden uzak bilgisayarların bağlanmasıyla oluşturulan ağlar ise geniş alan ağları WAN (Wide Area Networks) olarak adlandırılır. Birbirine çok uzak yerel ağların bir araya gelerek oluşturduğu geniş ağlardır.
Ağlar arası bağlantı fiber optik bir kablo ile olabileceği gibi uydular üzerinden de sağlanabilir. Bu ağlarda kullanılan teknolojiler LAN'lardan farklıdır. Yönlendirici (router) ve çoklayıcı (repeater) gibi ağ elemanlarının kullanılması gerekir. İstasyonlar çok geniş bir coğrafi alana yayılmıştır.
Ağ sisteminin avantajları şunlardır :
1- Hızlı İletişim :
Veri haberleşmesi ile birlikte ses ve video iletişimleri de gerçek zamanlı olarak gerçekleştirilebilir.
2- Ortak Donanımlar :
Bilgisayar donanımlarında ek olarak kullanılan yazıcı, tarayıcı, cd/dvd player, gibi donanımlar ortak kullanıma açılabilir.
3- Ortak Yazılımlar :
Çok kullanıcılı yazılımlar kullanılabilir. Tek tek lisanslı yazılımları satın almak yerine çok kullanıcılı almak ucuza gelmektedir.
4- Yedekleme :
Veri ortak bir yedekleme ortamında yedeklenebilir. Böylece veri güvenliği sağlanır.
5- İnternet Paylaşımı :
Ağdaki bütün bilgisayarlar bir bilgisayar üzerinden internet hizmeti alabilir.
Ağ Ekipmanları :
Sunucu (Server) : Sunucu, dosya depolamak ve bu dosyalara ağ üzerinden erişmek için kullanılan basit bir sistem olabileceği gibi, birçok hard-disk içeren, yedekleme üniteleri ve cd-rom sürücüleri olan kompleks sistemler olabilir. Printer, fax makinaları, modemler, internet erişimi, vs. gibi kaynakların ağ üzerinde paylaşılmasına yardımcı olur. Server’a bağlanan bilgisayarlara istemci (client) denir. Sunucular genelde, veritabanı dosyalarını, birçok yazılım istemcisinin erişimine sunar.
Hub : Hub’in görevi kendisine ulaşan sinyalleri alıp yine kendisine bağlı olan ağ ekipmanlarına dağıtmaktır. Hub bu işlem sırasında bir tekrarlayıcı görevi görür ve sinyali güçlendirir.
Switch : Switch’ler daha kompleks ve daha verimli hublardır. Portları arasında direk kanal oluşturma yeteneği vardır. Ağ performansını arttırır.
Repeater : Tekrarlayıcı, ethernet ağ standartlarında merkezi bağlantı noktası ile node arasındaki mesafenin maximum sınırının aşması durumunda kullanılır. Sinyali alıp, güçlendirip, gönderme özelliğine sahiplerdir. Hub veya switchler de birer repeater görevi görür.
Router : Router’lar ağ trafiğini filtre eder ve dosyanın doğru yere gönderilmesini sağlamak için değisik protokolleri birbirine bağlar. Bu filtreleme işleminden dolayı router, switch veya bridge’den daha yavaş çalışır. Hub veya switch’lerden farklı olarak router’lar ağ yönetim hizmetleri sunarlar.
Bridge : Bridge’ler bağımsız workgroupları birbirine bağlamak için kullanılır. Veri yönlendirme işlemi yapar. 10 Mbps ve 100 Mbps ağları birbirine bağlayabilir.
Servo Motorların Tanımı, Yapısı, Çalışma Prensibi, Özelikleri, Kullanıldığı Yerler
Servo Motorların Tanımı :
1 devir/dakikalık hız bölgelerinin altında bile kararlı çalışabilen, hız ve moment kontrolü yapan yardımcı motorlardır. Örneğin hassas takım tezgâhlarında ilerleme hareketleri için genellikle servo motorlar kullanılır. Servo motorların AC ile çalışan modelleri fırçasız, DC ile çalışan modelleri ise fırçalıdır. Bunlar, elektronik yapılı sürücü/programlayıcı devrelerle birlikte kullanılır.
Dijital kontrollü, hassas makinelerde çok tercih edilen servo motorların bazı özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
* Döndürme momentleri yüksektir.
* Döndürme momentinin iki katına kadar olan değerlere kısa süreli olarak yüklenebilirler.
* Devir sayıları 1 - 10000 d/d arasındaki değerlerden herhangi birisine kolayca ayarlanabilirler.
* Çok sık aralıklı olarak hareket edebilirler. Yani dur-kalk yapma sayılarının çok olması motoru olumsuz etkilemez.
* Atalet (kalkış) momentleri küçük olduğundan verilen komutları gecikme olmadan algılar ve yerine getirirler.
Servo Motor Çeşitleri :
1- AC Servo Motorlar :
Bu tip servo motorlar, genellikle iki fazlı sincap kafesli indüksiyon tipi motorlardır. İki fazlı asenkron motorlar, büyük güçlü yapılmakla birlikte çoğunlukla otomatik kontrol sistemlerinde servo motorlar olarak kullanılmak amacı ile küçük güçlü yapılır. Fırça ve kolektör olmadığından arıza yapma ihtimalleri az, bakımları kolaydır. A.C. servo motorlar, iki fazlı ve üç fazlı olmak üzere iki tipte incelenir.
A.C Servo Motorların Yapısı İki fazlı servo motorun statorunda eksenleri arasında 90° lik elektriksel açı olan referans ve kontrol sargısı olmak üzere iki adet sargı vardır. Rotoru ise sincap kafesli sargı taşır, fakat yüksek dirence sahip olması gibi birtakım özellikler kazandırılmıştır. A.C. servo motorlarında rotor devresi, oldukça yüksek dirence sahip olacak şekilde imal edilir. Bu işlem ya sincap kafes çubuklarında ya da çubukların bağlantı noktalarında yüksek dirençli maddeler kullanılarak yapılır.
Büyük güçlü AC servo motorlar iki ya da üç fazlı olarak üretilmektedir. Bu tip motorların rotorları, doğal mıknatıslı ya da kısa devre çubuklu olmaktadır. İki ya da üç fazlı servo motorların çalışma prensibi, senkron ya da asenkron tip motorlara çok benzemektedir. Üç fazlı servo motorların hız kontrolü, pals frekans çevirici devresi üzerinden pals genişlik modülasyonu (PWM) devreleriyle yapılmaktadır. Küçük güçlü (1-10 W) AC servo motorlar ise minik boyutlu olarak iki faz ile çalışabilecek şekilde üretilir. Bunların iç yapısında aralarında, 90° elektriksel açı yapacak şekilde yerleştirilmiş iki bobin ve sincap kafesine benzer rotor vardır. Servo motorların rotorları, savrulma ve atalet momentlerinin küçük olabilmesi için uzun; çapları ise küçük yapılır. Stator sargılarına uygulanan gerilimlerin frekansı 50-60-400-1000 Hz olabilir.
İki fazlı servo motorların sargılarının biri referans, diğeri ise kontrol sargısı olarak da adlandırılır. Referans sargısına sabit değerli, sabit frekanslı alternatif akım uygulanır. Kontrol sargısına ise yükselteç devresinden gelen kontrol gerilimi verilir. Kontrol sargısına uygulanan akım, faz kaydırma devreleriyle 90° kaydırılarak uygulanır. İki sarımda oluşan manyetik alanlar sonucunda rotor döner.
2- DC Servo Motorlar :
D.C. servo motorlar, genel olarak bir D.C. motoru olup, motora gerekli D.C. akımı aşağıdaki metotlarla elde edilir.
* A.C. akımın doyumlu reaktörden geçirilmesinden
* A.C, akımın tristörden geçirilmesinden
* Amplidin, retotrol, regüleks gibi dönel yükselteçlerden elde edilir.
D.C servo motorlar, çok küçük güçlerden çok büyük güçlere kadar imal edilir (0,05 Hp’den 1000 Hp’ye kadar). Bu motorlar, klasik D.C. motorlar gibi imal edilir. Bu motorlar, küçük yapılırdır ve endüvileri (yükseklik.uzunluk/çap oranıyla) kutup ataleti momentini minimum yapacak şekilde tasarlanır.
Küçük çaplı ve genellikle içerisinde bir kompanzasyon sargısı olan kuvvetli manyetik alanlı, boyu uzun doğru akım motorlarına da servo motor denir.
DC servo motorlarda, sabit bir kutup manyetik alanı elde etmek için DC kaynak kullanılır. Endüviye ise değişken bir gerilim verilir. Bu iki gerilimin dolaştırdığı akımların oluşturduğu manyetik alanlar birbirini iterek dönüşü başlatır. DC servo motorların rotorları uzun, disk ve çan şeklinde olabilmektedir. Disk rotorlu servo motorlar, kısa ve hafif oldukları için robot mafsallarında hareket elemanı olarak kullanılabilmektedir.
İnce ve uzun rotorlu servo motorlarda ise boyutlar çok küçük olduğundan bunları her ortama monte etmek kolaydır. Çan tipi rotorlu servo motorlar ise 3000 d/d gibi yüksek hızlara çok çabuk ulaşabilme özelliğine sahiptir. Servo motorlar; dijital kontrollü makineler, pozisyon belirleme sistemleri, bilgisayar donanımları, bellekli makineler, askerî cihazlar, büro makineleri, alternatör devir ayar mekanizmaları vb. gibi yerlerde kullanılmaktadır.
Doğru akım servo motorlarında, yüksek bir dönme momenti ve aşırı yüklenebilirlik elde etmek için özellikle şiddetli bir manyetik alan oluşturulmalıdır. D.C servo motorun en büyük dönme momenti kısa çalışmalar sırasındadır ve en küçük devir sayısında yaklaşık anma dönme momentinin dört katıdır. Özellikle hızlı tepkili servo motorlar için motorun milinde içerisinde demir bulunmayan doğru akım motorları kullanılır.
Yapısı
Bu motorlar, klasik D.C motorlar gibi endüktör, endüvi, gövde, fırça ve kolektörlerden meydana gelir.
Çalışması
Motorun dönme hareketli endüktör salgılarına uygulanan D.C. akımın oluşturduğu manyetik alan ile aynı D.C. akımının fırça ve kolektörden geçirilerek endüvi sargısına uygulanması sonucu oluşan endüvideki manyetik alanın etkisi sonucu meydana gelmektedir. Endüktördeki döner manyetik alanın etkisi, endüvideki alan nedeniyle endüvinin dönmesi sağlanır.
Özellikleri
* Enerji kısımları, asıl motorlara göre daha az enerjiye ihtiyaç gösterir.
* Motor çapı, normal D.C. motorlara göre daha küçüktür.
* Servo motorların boyları uzundur.
* Rotorun dönme momenti rotor çapına bağlı olarak değişir. (boylarının uzun olmasının sebebi budur).
* Atalet momenti küçüktür.
Çeşitleri Servo motorlar, bir servo sistemde çalışırken ya endüvisi ya da kutuplan kontroledilir.Kutuplar ya bu voltaj kaynağından ya da akım kaynağından beslenir. Her iki tür uygulama farklı bir hız-tork karakteristiğinin onaya çıkmasına sebep olur.
Endüstride daha çok dört tip servo motor kullanılır.
Bunlar:
* Alan kontrollü servo motor
* Endüvi kontrollü servo motor
* Sabit mıknatıslı – endüvi kontrollü servo motor
* Seri ayrık alanlı servo motor
8 Ekim 2019 Salı
Dönüşüm (Franz Kafka) Kitabın Özeti, konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Dönüşüm
Kitabın Yazarı : Franz Kafka
Kitap Hakkında Bilgi :
İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
Kitabın Özeti :
Hikâye, kitabın ana kahramanı olan Gregor Samsa’nın uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlar. İlk başta gördüklerinin gerçek olduğunu inanmak istemez ancak yatağından kalkmak isteyince buna inanmak zorunda kalır. O artık dev bir böcektir. Kalkmak istemektedir ama artık ona yardımcı olacak kuvvetli bacaklarının yerinde birbirinden bağımsız hareket ediyormuş gibi görünen onlarca bacakçık bulunmaktadır.
Gregor işini ve patronunu sevmeyen biridir. Çalışmak zorunda olmasının tek nedeni ailesinin borcudur. 5 yıldır çalışmaktadır ve borcun tamamını kapatması için 5-6 yıl daha çalışması gerekmektedir. Hastalık nedeniyle dahi tek gün bile işe gitmemezlik yapmamıştır.
Ancak o gün saatin alarmını duymadığından treni kaçırmış ve işe geç kalmıştır. Her sabah işe gitmek için bindiği tren saat altıda hareket etmektedir; bu yüzden en geç saat beşte uyanmak zorundadır. Ancak saate baktığında saatin hemen hemen yedi olduğunu görür.
İşe gitmediğini fark eden anne, baba ve kız kardeşi neler olduğunu anlamaya çalışsalar da kapı kilitli olduğundan Gregor’un odasına giremezler. Annesi oğlunun uyanamamış olduğunu sanır ve kapıya vurmaya başlar. Kilitli kapının arkasından oğlunu uyandırmaya çalışır. Gregor kalktığını söyleyerek annesini savuşturur ancak sesi çok garip çıkmaktadır. Annesi onun hasta olduğunu düşünmektedir. Gregor büyük uğraşlarla yatağından kalkar, yeni vücuduna alışması hiç de o kadar kolay olmayacaktır.
Gregor’un işe gitmediği haberini alan firma temsilcisi saat sekiz civarında kontrol için eve gelir, çok kızgındır. Gregor’un yaptığı bazı uygunsuz işler nedeniyle çekindiği için işe gitmediğini ima eder. Gregor’a birkaç soru sorar ancak Gregor artık konuşamamaktadır. Sesi hayvan sesi gibidir. Gregor anne babasını üzmemek için yataktan kalkar ve artık elleri olmadığından çenesini kullanarak kilidi açar. Gregor’un böcek halini gören annesi bayılır. Temsilci korkarak kaçar. Babası ise firma temsilcisinin kaçmasının Gregor’un işini kaybetmesine neden olacağını bildiğinden öfkelenir. Babası onu sopa darbeleriyle odasına geri sokar ve Gregor’u odasına kapatır.
Bu olayın ardından Gregor ile evde ilgilenen tek kişi kızkardeşi Grete’dir. Kendisine yiyecekler getirmekte ve odasını havalandırmaktadır. Ancak Gregor’u gördüğünde de tedirgin olmaktadır. Kız kardeşi Grete Gregor’a değişik yiyecekler getirir. Artık Gregor kokuşmuş yiyecekleri tercih etmektedir. Annesi onu görmeye bile cesaret edememektedir.
Grete, Gregor’un duvarlara tırmanmaya başladığı dönemlerde daha rahat edebilmesi için odasını düzenlemeye karar verince annesini yardıma çağırır. Annesi Gregor’u görünce korkar ve bayılır. Babası eve gelince olanları öğrenir ve kızgınlıkla Gregor’a elmalar fırlatmaya başlar. Bu elmalardan biri Gregor’un sırtına saplanır. Ailesinden hiç kimse, Gregor’a çok acı veren bu elmayı yerinden çıkarmaz ve Gregor’u tedavi etmez. Elmanın neden olduğu yara gittikçe kötüleşir ve Gregor güçlükle hareket edebilmeye başlar. Kardeşi de artık kendisiyle ilgilenmemektedir. Eskiden odasını temizlerken artık odası pislik içinde olmasına rağmen içeriye girmez. Gregor rahatsızlığından ötürü bir süre sonra yemek de yiyememeye başlar. Babasından defalarca dayak yiyen Gregor’un vücudu oldukça zayıflamıştır.
Ailenin geçimini sağlayan Gregor’un böceğe dönüşmesinin ardından ailenin diğer bireylerinin tamamı çalışmak zorunda kalır ancak yine de maddi sıkıntılardan kurtulamazlar. Bu yüzden evin bir odası üç adama kiralanır. Adamların hiçbir şekilde pisliğe tahammülleri yoktur. Bu oda ile birlikte evdeki kullanılmayan eşyalar Gregor’un odasına yığılmaya başlanır. Bu yüzden Gregor artık odada dolaşamamaktadır. Bir gün kiracılar yemek yerken, Grete keman çalmaya başlar. Bunu duyan kiracılar kemanı yanlarında çalmasını isterler. Keman sesini Gregor da duyar ve uzun süredir duymadığı bu ses hoşuna gidince odasından çıkarak kiracıların bulunduğu oturma odasına gider. Kiracılar Gregor’u görünce sinirlenerek kira sözleşmesini feshedecekleri hatta tazminat davası açacakları tehdidinde bulunurlar.
Bu olay üzerine Grete de artık Gregor’dan kurtulmaları gerektiğini söyler. Gregor üzüntüyle odasına döner. Uzun süredir yemek yemediğinden ve sırtındaki elmanın açtığı yaradan dolayı çok güçsüzleşmiştir. Kimsenin kendisini sevmediğini anlayınca da yaşama arzusunu tamamen kaybeder ve o gün sabaha karşı ölür.
Aile meclisi toplanır ve Gregor'un artık insan olmadığını eski haliyle hiçbir alakasının bulunmadığını öne sürerek evden atmaya karar verirler. O arada hizmetçi Gregor'un hareketsiz kaldığını fark ederek aileye müjdeyi verir. "Bakın bakın gebermiş! Orada yatıyor işte, kuyruğu tamamen titretmiş!" diyerek ev ahalisini uyarır.
Kitabın sonunda ise ailenin üç üyesi anne, baba, kızları aylardan beri ilk kez evden birlikte çıkarlar ve tramvaya binip kent dışına gezmeye çıkarlar. Artık yeni bir hayata başlamaya karar verirler. Ölüsü için bir cenaze bile düzenlenmez. Gregor’dan kurtulan aile huzura kavuşur. Evi değiştirmek ve kızlarını evlendirmek gibi gelecekle ilgili planlar yapmaya başlamalarıyla da kitap sona erer.
Kitabın Yazarı : Franz Kafka
Kitap Hakkında Bilgi :
İlk kez 1915'te "Die Weissen Blaetter" adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka'nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912'de Felice Bauer'e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa'nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
Kitabın Özeti :
Hikâye, kitabın ana kahramanı olan Gregor Samsa’nın uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmasıyla başlar. İlk başta gördüklerinin gerçek olduğunu inanmak istemez ancak yatağından kalkmak isteyince buna inanmak zorunda kalır. O artık dev bir böcektir. Kalkmak istemektedir ama artık ona yardımcı olacak kuvvetli bacaklarının yerinde birbirinden bağımsız hareket ediyormuş gibi görünen onlarca bacakçık bulunmaktadır.
Gregor işini ve patronunu sevmeyen biridir. Çalışmak zorunda olmasının tek nedeni ailesinin borcudur. 5 yıldır çalışmaktadır ve borcun tamamını kapatması için 5-6 yıl daha çalışması gerekmektedir. Hastalık nedeniyle dahi tek gün bile işe gitmemezlik yapmamıştır.
Ancak o gün saatin alarmını duymadığından treni kaçırmış ve işe geç kalmıştır. Her sabah işe gitmek için bindiği tren saat altıda hareket etmektedir; bu yüzden en geç saat beşte uyanmak zorundadır. Ancak saate baktığında saatin hemen hemen yedi olduğunu görür.
İşe gitmediğini fark eden anne, baba ve kız kardeşi neler olduğunu anlamaya çalışsalar da kapı kilitli olduğundan Gregor’un odasına giremezler. Annesi oğlunun uyanamamış olduğunu sanır ve kapıya vurmaya başlar. Kilitli kapının arkasından oğlunu uyandırmaya çalışır. Gregor kalktığını söyleyerek annesini savuşturur ancak sesi çok garip çıkmaktadır. Annesi onun hasta olduğunu düşünmektedir. Gregor büyük uğraşlarla yatağından kalkar, yeni vücuduna alışması hiç de o kadar kolay olmayacaktır.
Gregor’un işe gitmediği haberini alan firma temsilcisi saat sekiz civarında kontrol için eve gelir, çok kızgındır. Gregor’un yaptığı bazı uygunsuz işler nedeniyle çekindiği için işe gitmediğini ima eder. Gregor’a birkaç soru sorar ancak Gregor artık konuşamamaktadır. Sesi hayvan sesi gibidir. Gregor anne babasını üzmemek için yataktan kalkar ve artık elleri olmadığından çenesini kullanarak kilidi açar. Gregor’un böcek halini gören annesi bayılır. Temsilci korkarak kaçar. Babası ise firma temsilcisinin kaçmasının Gregor’un işini kaybetmesine neden olacağını bildiğinden öfkelenir. Babası onu sopa darbeleriyle odasına geri sokar ve Gregor’u odasına kapatır.
Bu olayın ardından Gregor ile evde ilgilenen tek kişi kızkardeşi Grete’dir. Kendisine yiyecekler getirmekte ve odasını havalandırmaktadır. Ancak Gregor’u gördüğünde de tedirgin olmaktadır. Kız kardeşi Grete Gregor’a değişik yiyecekler getirir. Artık Gregor kokuşmuş yiyecekleri tercih etmektedir. Annesi onu görmeye bile cesaret edememektedir.
Grete, Gregor’un duvarlara tırmanmaya başladığı dönemlerde daha rahat edebilmesi için odasını düzenlemeye karar verince annesini yardıma çağırır. Annesi Gregor’u görünce korkar ve bayılır. Babası eve gelince olanları öğrenir ve kızgınlıkla Gregor’a elmalar fırlatmaya başlar. Bu elmalardan biri Gregor’un sırtına saplanır. Ailesinden hiç kimse, Gregor’a çok acı veren bu elmayı yerinden çıkarmaz ve Gregor’u tedavi etmez. Elmanın neden olduğu yara gittikçe kötüleşir ve Gregor güçlükle hareket edebilmeye başlar. Kardeşi de artık kendisiyle ilgilenmemektedir. Eskiden odasını temizlerken artık odası pislik içinde olmasına rağmen içeriye girmez. Gregor rahatsızlığından ötürü bir süre sonra yemek de yiyememeye başlar. Babasından defalarca dayak yiyen Gregor’un vücudu oldukça zayıflamıştır.
Ailenin geçimini sağlayan Gregor’un böceğe dönüşmesinin ardından ailenin diğer bireylerinin tamamı çalışmak zorunda kalır ancak yine de maddi sıkıntılardan kurtulamazlar. Bu yüzden evin bir odası üç adama kiralanır. Adamların hiçbir şekilde pisliğe tahammülleri yoktur. Bu oda ile birlikte evdeki kullanılmayan eşyalar Gregor’un odasına yığılmaya başlanır. Bu yüzden Gregor artık odada dolaşamamaktadır. Bir gün kiracılar yemek yerken, Grete keman çalmaya başlar. Bunu duyan kiracılar kemanı yanlarında çalmasını isterler. Keman sesini Gregor da duyar ve uzun süredir duymadığı bu ses hoşuna gidince odasından çıkarak kiracıların bulunduğu oturma odasına gider. Kiracılar Gregor’u görünce sinirlenerek kira sözleşmesini feshedecekleri hatta tazminat davası açacakları tehdidinde bulunurlar.
Bu olay üzerine Grete de artık Gregor’dan kurtulmaları gerektiğini söyler. Gregor üzüntüyle odasına döner. Uzun süredir yemek yemediğinden ve sırtındaki elmanın açtığı yaradan dolayı çok güçsüzleşmiştir. Kimsenin kendisini sevmediğini anlayınca da yaşama arzusunu tamamen kaybeder ve o gün sabaha karşı ölür.
Aile meclisi toplanır ve Gregor'un artık insan olmadığını eski haliyle hiçbir alakasının bulunmadığını öne sürerek evden atmaya karar verirler. O arada hizmetçi Gregor'un hareketsiz kaldığını fark ederek aileye müjdeyi verir. "Bakın bakın gebermiş! Orada yatıyor işte, kuyruğu tamamen titretmiş!" diyerek ev ahalisini uyarır.
Kitabın sonunda ise ailenin üç üyesi anne, baba, kızları aylardan beri ilk kez evden birlikte çıkarlar ve tramvaya binip kent dışına gezmeye çıkarlar. Artık yeni bir hayata başlamaya karar verirler. Ölüsü için bir cenaze bile düzenlenmez. Gregor’dan kurtulan aile huzura kavuşur. Evi değiştirmek ve kızlarını evlendirmek gibi gelecekle ilgili planlar yapmaya başlamalarıyla da kitap sona erer.
Erikler Çiçek Açtı (Esat Mahmut KARAKURT) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Erikler Çiçek Açtı
Kitabın Yazarı : Esat Mahmut KARAKURT
Kitap Hakkında Bilgi :
Erikler Çiçek Açtı’da, Hong Kong’un gizemli doğasında, uluslararası siyasi bir eylemi çökertmekle görevli bir Türk binbaşısı ile genç bir kadının aşkı anlatılmaktadır.
Bir kurmay binbaşı olan Orhan Bey, Hong Kong’ta meydana gelen terör olaylarından sonra Hong Kong’a gönderilir. Burada tanıştığı evli bir kadınla kurduğu yakın dostluk zamanla aşka dönüşür. Bundan sonra ardı ardına gelişen olayları bir solukta okuyacaksınız. Roman boyunca “Aşkın gücü insana neler yaptırabilir?” sorusu peşinizi bırakmayacak.
Kitabın Özeti :
Bardaklardan boşanırcasına yağan yağmurlar içinde bir siyah otomobil hızla gelerek Yeşilköy Hava Alanı’nın yolculara mahsus salonunu önünde durdu. Otomobilden dışarıya bir erkek çıktı. En ağır başlı kadınlar bile yolda geçerken görseler onu, tamamiyle iradelerinin haricinde oldukları yerde hafifçe sendeleyip sarsıldıklarını hissederler.
Adam uçağına biner. Oturacağı koltuğa gelir. Fakat kendi yerinde bir bayan oturmaktadır. Adam kadından kendi yerine geçmesini ister. Kadın birden kafasını kaldırır. Beyaz tenli, siyah saçlı, mavi gözlü ve gerçektende çok alımlı bir kadın. Göz göze geldikleri anda bakışlarını birbirlerinden ayıramazlar. Kadın içine düştüğü müşkül durumdan hâlâ kendisini kurtaramaz. Ne kudretli ne tesirli bir bakıştır.
Daha sonra kadın gözlerini çekmeyi başararak ellerini koltuğun iki tarafına koyup kendini yukarı doğru ittirmeye çalışır. Ateş bakışlı meçhul erkek gayet güzel bir İngilizce ile isterse kadının yerinde oturabileceğini söyler.
İlerleyen saatlede aralarında geçen sohbetlerde genç adamın adının Orhan ve Hong-Kong’a gittiğini, kadınınsa sadece adının Madelena olduğunu öğreniyoruz. Adam kızın hakkında birşeyler öğrenmek istiyor fakat Madelena şiddetle buna karşı çıkıyor ve sanki birşeyler gizlemeye çalışıyordu.
Biraz sonra uçak kuvvetli bir fırtınanın içine girer ve uçak sallanmaya başlar. Madelena Orhan’dan ellerini avuçalarının arasına alıp sıkmasını ve acıtabildiği kadar acıtmasını istiyor. Çünkü korkuya ve heyecana düştüğü zaman vücüdunun yer yer yanmasını ve acımasını duymak istediğini söylüyordu. Büsbütün esrarengizleşmeye ve garipleşmeye başlayan bu güzel kadını düşündükçe şaşırıyor ve tereddüt etmeden sıkıyordu.
Gece saatlerinde uçak Şam’a iner. Sonra içeri giren esmer bir delikanlı uçağın o gece hareket etmeyeceğini şayet fırtına durursa sabahın ilk saatlerinde harekete geçeceklerini ve bütün yolcular için bir hotelde yer ayırdıklarını söyler.
Herkes iner ve uçakta sadece ikisi kalır. Kız inmek istemediğini, üşüdüğünü ve geceyi uçakta geçirmek istediğini söyler. Uçağtn hostesi bunun mümkün olmadığını söyler. Madelena bunun üzerine hostesten koltuk deyneklerini ister. Orhan o anda kızın bacaklarının sakat olduğunu anlar. Madelena ayaklarını bir trafik kazasında kaybetmiştir
Madelena’nın sakat olduğunu görünce Orhan kızı kucaklarına alarak dışarı çıkardı. Kız uçakta ufak bir paketinin olduğunu ve aldıktan sonra paketi Orhan’ın kendi çantasına koymasını istedi ve ekleyerek içinde çok güzel pastalar olduğunu, sabah kahvaltısında beraber yiyebileceklerini söyledi. Otele geldiklerinde adam kızı gene kucakladı ve odasına kadar götürdü. Orhan kendi odasına giderken kız kapısını kapamamasını ve duş aldıktan sonra yanına gelaceğini söyledi.
Adam odasına gidip bu meçhul kadını düşünürken aradan bayağı bir zaman geçer ve birden kapının aralandığını hisseder. Kadın anadan doğma çıplak sadece üstünde zarif, mavi bir gecelikle içeriye bir rüzgâr gibi süzülür. Kız adamı arzuladığını söyleyerek geniş kolları ve omuzlarıyla kendini sıkmasını ister. Adam nerden geldiğini şaşırmış bir vaziyette donup kalır.
Orhan sabah erkenden kalkar. İçeriye giren güneş ışıkları altına oturarak hakkında hiçbir şey bilmediği bu meçhul kadını nasıl olupta koynuna aldığına düşünür. Fazla düşünmeye zaman kalmadan kapının önünden gelip geçenlerin hızlı hızlı ayak seslerini duyar. Üzerini giyinmeye zaman kalmadan bir Habeşli kadar esmer adamlar odayı doldurur. Adamlardan biri zabıta olduklarını ve yanındaki kadının beyaz zehir kaçakçısı olduğunu söyler. İzin verirse el çantasına bakmak istediğini söyler. El çantasını alarak içinden kadının paketini çıkarır. Paketin içinde eroin paketleri vardır. Polisler kadını alır ve götürür. Artık yolculuğu tek başına tamamlayacaktır.
Sabaha karşı uçak Hong-Kong’a iner. Adamı üniformalı genç bir teğmen karşılar. Ayaklarını birbirine vurup ellerini şapkasına kaldırıp sert bir selam verir. Aslında Orhan Bey Türk Genelkurmaylığına bağlı bir binbaşıydı. Birleşmiş Milletler adına Türkiye tarafından Hong-Kong’a gönderilmişti.
Sonra teğmen Binbaşıyı İngiliz Merkez Komutanlığına götürdü. Orada komisyonun başkanı olan Albay Thomson onu beklemekteydi. Bir İngiliz yüzbaşı ve bir Amerikalı binbaşı daha vardı. Ayrıca birkaç gün sonra bir Kanadalı ve birde Fransız yarbay komisyona katılacaktı.
Komisyonun görevi Hong-Kong’da faaliyet gösteren bir kominist terör örgütünü yok etmektir. Kominist örgüt Kore’de çarpışan Birleşmiş Milletler Ordularına ait gizli malûmatı Tokyo’dan ziyade Hong-Kong’dan alır. Şans eseri küçük bir Türk birliğini ve Fransız kıtasını Tokyo’ya götüren Amerikan bandıralı vapuru, Şanghay önlerinde havaya uçması son anda önlenir. Ayrıca Hong-Kong’dan Tokyo’ya gitmekte olan bir nakliye uçağının ise havada nasıl parçalandığı henüz öğrenilmiş değildir.
Örgüt Dağıstan ve Azerbaycan gibi Türkler’in çok olduğu yerlerde Türkler’le beraber yürüyor; Türkler gibi konuşup yazabilen Ruslar aslından kızıl kominist olup Moskova’da staj görerek Asya’nın çeşitli yerlerine gönderiliyorlar.
Orhan Binbaşı Hong-Kong’da Akdeniz memleketlerine ham deri ihraç eden bir Türk tüccarı olarak bulunuyor ve daima sivil giyiniyordu. Kalacağı yer ise Hong-Kong Palas olarak belirlenmişti.
Binbaşı daha sonra hotele gider. Duşunu alır, traşını olur ve yemek yemek üzere salona iner. Yemeğini yedikten sonra başını kaldırır kaldırmaz lâcivert gözlü esmer ve uzun saçlı bir kadınla göz göze gelir. Orhan Bey hayatında ilk defa bir kadın güzelliği karşısında titrediğini duyar. Hayatında ilk defa bu derece esrarengiz, bu derece manalı bir kadının güzelliği ile karşılaşıyrdu. Kadın büyük ihtimal Çinli idi ve yanında kocası da vardı. Yanlarında ise büyük ihtimalle Avrupalı olan biri daha vardı. Orhan Bey kadının adının Çing-Çung olduğunu öğrendi. Kocasıyla beraber ticaret yapıyordu ve Hong-Kong’un neredeyse yarısı onların emrindeydi.
Binbaşı kadına yavaş yavaş yaklaştı ve gözlerine gayet kararlı bir bir şekilde bakarak dans etmek istediğini söyledi. Kadının kocası ilk defa reddetmesine rağmen kadın dans etmek istediğini söyledi. Danstan sonra kadın Binbaşı’ya kısık bir sesle birdaha karşılaşmak istemediğini ve kendisini birdaha gördüğü taktirde kafasını başka tarafa çevirmesini istedi.
Aradan bir hafta geçer. Kısa boylu bir kız gelerek Orhan Beyle görüşmek istediğini söyler. Kız Madam Çing-Çung’un nedimelerinden biridir. Kız Madam Çing-Çung’un binbaşıyı güneş doğmadan ‘Erikler Çiçek Açtı’ ayinine davet ettiğini söyler.
Ertesi sabah Binbaşı gün doğmadan Güneş Dağı’na gider. Âyinin başından sonuna kadar kadın Binbaşı ile hiç ilgilenmez ve tek bir kelime bile konuşmaz. Binbaşı tapınağın bir köşesinde donmuş gibi sadece olan biteni izler. Daha sonra kadın geriye döner ve Orhan Bey’e doğru yürümeye başlar. Sadece onun duyabileceği bir sesle üzerini değiştirdikten sonra geleceğini ve beklemesini söyler.
Kadın geldikten sonra sadece Orhan Bey ve kadın ağaçların arasından geçerek bir su birikintisinin yanına gelirler. İkisi birbirine duygularını anlatırlar. Orhan Bey birara kendisini tutamayarak kadını sarar ve öpmeye çalışır, kadın birden geriye çekilerek sadece zevkleri için yaşayan kötü huylu bir kadın olarak anımlanmak istemediğini söyler.
Bu arada İngilz Merkez Komutanlığı kominist örgütün liderinin sürekli Çing-Çunglarla gezen Avrupalı’nın olduğunu, Mr ve Mrs Çing-Çung’un da bu örgütün birer üyesi olduğunu ve bir nevi malî işlerle ilgilendiklerini buldular.
Birkaç gün sonra Türkiye’den on kişilik bir subay heyetinin daha geleceği haber alındı. Albay Thomson, Kanadalı, Fransız ve Türk subaylar burdan Tokyo’ya geçeceklerdi. Fakat binecekleri uçağa kominist örgüt tarafından bir bomba yerleştirilir.
Örgüt birgün gizli bir mağarada toplantı yapar. Bu mağaranın yeri bilinmemektedir. Bu mağara da yapılan toplantılardan birinde Binbaşı’nın da içinde olduğu uçağa bomba konulacağı tüm örgüt elemanlarına duyurulur. Bunu Madam Çing-Çung da öğrenir. Binbaşı’nın uçağının kalkmasına birkaç saat kala gri spor arabasına binerek binbaşı’nın kaldığı otele gelir. Binbaşı ile yine o ilk buluştukları yere giderler. Binbaşı kadına Tokyo’ya gideceğini söyler. Kadın sanki yeni öğreniyormuş gibi üzüldüğünü ima edercesine bir hal takınır. Fakat adam gitmekte ısrar eder ve arabaya biner. Bu arada kadının gözlerinden yaşlar boşanmaya başlar. Eğer giderse kendisinin de öleceğini söyler.
Artık Binbaşı uçaktadır ve uçak çalışmaya başlar. Pistte yavaş yavaş ilerlerken aniden önüne gri bir spor araba çıkar. Arabanın içindeki kadın uçağın içinde bomba olduğunu söylerken sesi yankılanır. Sonra o kadının Madam Çing-Çung olduğu anlaşılır. Bu arada güzel bir Azerî ağzı ile ‘Allaha ısmarladık Orhan Bey, ömrümün sonuna kadar sizi unutmayacağım’ der. Pisten hızla ayrılırken peşine iki tane askeri jip takılır. Daha sonra kadın arabayı denize doğru sürerek araçtan atlamayı son anda başarır. Daha sonra bir çalılığın arasına saklanarak askerler gidene kadar saklanır. Askerler gittikten sonra yerinden çıkarak gitmek için yola çıktığı anda koluna iki tane adam girerek onu gizli üslerine götürürler.
Liderleri kadının kocasına sinirlenir çünkü kadının bombanın patlamasına engel olacağını biliyordu. Kadının suçu ise hem bombaya engel olması hem de örgütün içinde yeni bir örgüt daha kurarak silâh kaçakçılığı yapmak ve bu silâhları Türkmenistan’a yollamakdır.
Bunun üzerine kadın kendisini kendi memleketinden zorla getirdiklerini ve zorla ismini değiştirdiklerini. Yine çalışması için zorlandığını ve damarlarında Türk kanı aktığının kimsenin unutmaması gerektiğini söyler. Silahları şerefli Türk Ordusu için yolladığını ve uçaktakileri gene şerefli Türk subayları oldukları için kurtardığını söyler. Bunlara çok sinirlenen liderleri ikisininde sabah gün doğareken kurşuna dizilmesini emreder.
Bu arada İngiliz Merkez Komutanlığı gizli sığınaklarını bulur ve zaman kaybetmeden sabah erkenden sığınağa baskın düzenleme kararı alınır. Sabaha karşı kadının kocası çoktan vurulmuştur ve gözü kapalı bir şekilde kendi sırasını beklemektedir. Tam o sırada silah pattlamaları duyulur. Binbaşı Orhan kendi mangasını arkasına takmış koşarak gelir. Gizli sığınakta ne kadar terörist varsa öldürülür ve kadın kurtarılır.
Aradan bir ay geçer ve kadının mahkemesi sürmektedir. Binbaşı yeni bir göreve gitmek için hazırlıklarıa başlar. Son bir kere daha albayı görmek için merkez komutanlığına gider. Albay son bir isteği olup olmadığını sorar. Binbaşı ise son bir kere daha kadını görmek istediğini söyler. Kadın bazı işlemler için orada bulunmaktadır. Bunun üzerine albay kabul eder. Binbaşı kadının yanına gittiğinde duyduklarına inanamaz. Çünkü kadın Türk olduğunu, onun da damarlarında Türk kanının dolaştığını ayrıca gerçek adınında Neslihan olduğunu söyler.
Binbaşı Türkiye’ye dönmek için uçağına bindiğin de aniden içeriye Albay girer. Yanında da Neslihan vardır. Albay Neslihan’ın bazı hafifletici sebeblerden dolayı suçunun affedildiğini yalnız sınır dışı edilmesi gerektiğini söyler. Sınır dışı edilirken de gitmesi için Binbaşı’nın bindiği uçak seçilmiştir. Yolculuklarını beraber tamamlarlar.
Acı Kahve (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Acı Kahve
Kitabın Yazarı : Agatha Christie
Kitap Hakkında Bilgi :
Ünlü bir fizikçi olan Sir Claude Avory savunma sanayi alanında çok önemli bir formül üretir. Ancak aile fertlerinin bu formülü çalacağından şüphe etmektedir. Duruma açıklık getirmesi için ünlü dedektif Hercule Poirot'yu malikânesine davet eder. Bu arada Sir Avory tüm aile fertlerini de çağırmıştır. Yemek sonrası kütüphanede bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan da onlarla sohbet edecektir. Çünkü formülün akrabaları tarafından çalındığını anlamıştır. Uşağına gizlice kapıyı kilitlemesini emreder, misafirlerine de ışıkların kısa bir süreliğine kapatılacağını ve formülü çalan kişinin kâğıdı sehpanın üzerine koymasını söyler. Ancak ışıklar yandığında misafirler kendilerini hiç de beklemedikleri bir manzaranın içinde bulurlar; ortada boş bir zarf ve bir ceset vardır. Poirot malikâneye ulaştığında Sir Avory'nin cansız bedeniyle karşılaşır. Şimdi her şey ünlü dedektifin keskin zekâsına, müthiş dikkatine ve eşsiz gözlemine kalmıştır... "Poirot... tıpkı sade bir kahve gibi canlandırıp ilham veriyor. Acı Kahve, Christie hikâyelerine yapılmış hoş bir katkı."
-Publishers Weekly
Kitabın Özeti :
Sir Claud Amory, bir fizik uzmanıdır. Uzunca bir zamandır atom partiküllerinin hareketleri üzerinde incelemeler yapıyordu. Bir gün aradığını bulur. Bulduğu şey şimdiye dek kullanıla gelen patlayıcılardan binlerce kez daha etkili bir bomba formülüdür. Bu formül bir servet değerindedir. Çünkü bu formül karşılığında pekçok devlet hazinelerinin kapılarını ardına kadar açmaktadır.
Sir Amory‘i düşündüren bir mesele vardır. Oda aile fertlerinden birinin formülü çalacağını hissetmesidir. Evet o bunu hissetmişti ama bunu kimin yapacağını bilmiyordu. Bu sorunu çözmek için kendisi gibi alanında uzman olan birine ihtiyacı vardı. Bu kim olabilirdi? Daha önce tanışmasa da methini duyduğu Belçika asıllı dedektif Hercule Poirot olabilirdi. Çünkü o zehir gibi bir dedektiftir ve çözemeyeceği olayın olamayacağına inanmaktadır. Onu evine davet ederek olayı çözmesini rica etti. Mr. Poirot da bu nazik davete icabet etti. Yalnız Mr. Poirot daha Sir’ün evine varmadan olaylar cereyan etmeye başlar.
Sir Amory’nin evinde hiç evlenmemiş olan ablası, oğlu Richard, oğlunun İtalyan asıllı karısı Lucia, bir bayan yeğeni, İtalyan doktor Carelli, evin İngiliz uşağı ve Sir’ün sekreteri bulunmaktaydı. Bu ev halkı yemek sonrası sohbet yapıyorlardı. Sir’ün gelini güzel Lucia kendisi gibi İtalyan olan doktordan rahatsızmış gibi davranmaktaydı, sanki doktor onu sıkıştırıyordu. Kocası Richard’da bu davetsiz eski dosttan rahatsız görünüyordu. Zaten ilk fırsatta karısına kendisini o doktor ile niye aldattığını soracaktı. Tüm bunlar Lucia’yı daha da kötü etkilemişti.
Fark edilir hale gelen Lucia’nın rahatsızlığını tedavi etmek için ilaç kutusunu bulunduğu raftan indirmişlerdi. Doktor Carelli, ilaç kutularına bakarak ne işe yaradıklarını söylüyordu. Şişede öldürücü zehirli ilaçlar bile vardı ve uyku getirerek insanı öldüren ilaç hayli ilgi çekmişti. Lucia, farkettirmeden ondan bir avuç kadar almıştı.
Bu esnada kahve servisi başlamıştı. Richard karısının yanına giderek onun gönlünü almıştı. Sır Amory ise uşağına kapıları dıştan kilitlemesini emretmiş ve kahvesini yudumlarken izaha başlamıştı. Önemli ve de çok değerli bir formül bulduğunu ama ev halkı içinden birinin bunu çalmak istediğini bildiğini ve bunu düşünen kişiye son bir fırsat olarak az sonra ışıkları kapattıracağını bu esnada az önce çalmış olduğu formülü sehpanın üzerine koymasını aksi halde çağırttığı ünlü dedektif Mr. Poirot‘un suçluyu bizzat bularak gereğini yapacağını ikaz etti.
Bu arada kahvenin acılığından bahsetti. Işıkların söndürülmesini emretti.
Mr. Poirot ulaştığında Sir Claud Amory koltuğunda ölü olarak bulunuyordu ve sehpanın üzerinde de içi boş bir zarf duruyordu. İlk başta tüm şüpheler bir yabancı olan ve pek güven veren bir intibah vermeyen doktor Carelli’ye yönelmişti.
Lucia’nın doktora antipatisi ve rahatsız halide Mr. Poirot tarafından farkedilmekteydi. Gerçi diğer şüphelilerde merhumu pek sevmiyorlardı. Özellikle merhumun bayan yeğeni bunu açıkça dile getirmiş ihtiyarın pintiliği ve huysuzluğundan bahsetmişti.
Olay bu halde önünde dururken Mr. Poirot olayı zekası, titizlik ve dikkati sayesinde çözmüştü. Gelin Lucia’yı söz oyunlarıyla köşeye sıkıştırıp ondan kötü ün salmış bir bayan ajanın kızı olduğunu ve bunu bilen doktor Carelli tarafından şantaj önerisine maruz kaldığını ama formülü çalanın ve kayınpederini öldürenin kendisi olmadığını söyletti.
Zaten Mr. Poirot ayrıntıları yakalamıştı. İlaç kutusu ile olaydan evvel oynanmış olduğunu, rafın tozlu olmasına karşın ilaç kutusunun olay anında tertemiz olmasından anlaşılmıştı. Şüpheli görülen sekreter bayan yapılan sorgu esnasında sıkışınca yine aynı zehirle Mr. Poirot’u da öldürmeye çalışır. Mr. Poirot yine zekası ve uyanıklığı sayesinde kurtulmuştur. Katil sekreter yakalanır ve adalete teslim edilir.
7 Ekim 2019 Pazartesi
Şeytan Dönemeci (Agatha Christie) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili
Kitabın Adı : Şeytan Dönemeci
Kitabın Yazarı : Agatha Christie
Kitabın Özeti :
Olaylar bir kulüpte eski bir memur olan emekli bay Porter‘in okuduğu gazetedeki bir haber üzerine başlamaktadır. Haberde Londra’daki depremde Gordon Cloade'ın evinin yıkıldığı ve yeni evlendiği karısı ile karısının abisi dışında kimsenin kurtulmadığı yazmaktadır. Bay Porter haberi okuduktan sonra kulüptekiler arasında, Gordon Cloade’n kardeşi doktor Jeremy Cloade’nda olduğunu fark etmeden yorum yapmaya başlar. Zira depremden kurtulan Gordon Cloade’un bir vapur yolculuğu sırasında tanıştığı ve aniden evinden uzak olan New York’ta evlendiği kadın, görevli olduğu Afrika’daki dostu Underhay’ın onu terk eden eşidir.
Underhay kadının kendisini terk etmesi üzerine dostu Porter’e dert yanmış ve Katolik olduğu için boşanamadığı eşinin kendisini habersizce terk etmesini hazmedemediğini anlatmıştır. Ayrıca hayatını vatanı olan İngiltere’den uzakta sürdüren bu adamı kendisinin ölüm haberini ilan ettirerek ve Afrika’da izini kaybettirip kadının özgür kalabileceği günden bahsetmiş, fakat buna fırsat bulamadığı için bu olayın ismini lekelediğini buna da çok üzüldüğünden bahsetmiştir.
Bu olaydan kısa bir süre sonra Underhay’ın ölüm haberi İngiltere’ye ulaşmış Bay Porter’de bu ölümü devamlı bu kadına bağlamıştır.
Gordon Cloade öldükten sonra yaşadığı köyde yerleşen eşi Rosaleen ve abisi David Hunter büyük bir mirasa konmuşlardır. Çok zengin olan Gordon Cloade evlendikten sonra yeni bir vasiyetname hazırlamadığı için eldeki tüm varlıkları karısına geçmiştir. Yine yasalara göre bayan Rosaleen varlıklara sahip olmasına karşın parasının sadece faizini kullanabilmekte, ana parayı sarf edememektedir ki bu bile güçlü bir servettir.
Gordon Cloade’un akrabaları bu olaydan son derece rahatsız olmuş ve mirastan hiç pay alamadıkları için Roseleen’e düşman kesilmişlerdir. Zaten yoksullukla büyümüş Rosaleen’inde turnelere çıkıp dünyayı gezen bir aktrist olması onu hoş görmemeleri için gerekli mazereti de vermiştir.
Yaşamı boyunca baktığı ve onlara devamlı yardım edeceğini vadettiği, bunun için para biriktirmelerini istemediği Gordon Cloade’un akrabaları Lionel Cloade maddi sorunları Gordon tarafından karşılanmakta olduğu için hastalara bakmak yerine araştırmalara yönelmiştir. Kethie Cloade (doktorun eşi), Jeremy Cloade (Gordon’un avukatı ve kardeşi), Freances Cloade (Jeremy’nin karısı), Adela Marchmont (Gordon’un kız kardeşi) Lynn Marchmont (Adela’nın kızı aynı zamanda Rowley Cloade’nın nişanlısıdır. Nişandan sonra Avrupa’ya çalışmaya giden kız ölüm haberi ile geri dönmüştür.)
Gordon Cloade’nın akrabaları tarafından devamlı finanse edildikleri için belirli gelire sahip olmayan insanlardır. Ölüm olayı ile birlikte yardımlar kesilir akrabalar artık kredilerini de kullanmış ve birer birer Rosaleen‘den para istemeye başlamışlardır. Aslında çok iyi kalpli olan Rosaleen elinden geldikçe yardım etmek istemektedir. Fakat onunla zıt olan abisi David mani olmaktadır. Tüm Cloade’lerin çekindiği ve kaba tabir ettiği Davıd Hunter onlara hakaret edip onları küçük düşürmeye çalışmaktadır. Kethie Cloade’nin verdiği bir yemekte Lynn Marchmont’la tanışan Davıd Hunter kıza ilgi duymaya başlar. Yeni bir çiftlik kuran ve Gordon’un finansa edeceği Rowley’le nişanlı olan Lynn’de Davıd Hunter’ın konuşmalarından etkilenmiştir. Zira Rowley’ın Gordon'un ölümü ile çiftliği büyütme planları suya düşmüş ve Lynn tarafından aciz olarak görülmeye başlanmıştır.
Olaylar böyle sürerken kasabaya gelen ve kendini Enoch Arden olarak tanıtan birinin David Hunter’e mektup yollayıp, Underhay’dan haber getirdiğini ve bu konuda konuşmak istediğini bildirmesi her şeyi altüst eder. Bu olay karşısında panikleyen David Rosaleen’ı Londra’ya gönderip adamla görüşür. Konuşma sırasında Underhay’ın yaşadığını ima eden ve istediği on bin sterlin verilmediği taktirde bunu Cloade’lere söyleyeceğini anlatan adam Davıd’ı korkutur. Bu konuşmaya kulak misafiri olan ve adamın kaldığı otelde hizmetçilik yapan Beatrıce’de olayı hemen Rowley Cloade’ye aktarır. Rowley bunu duyunca doğruca avukat olan amcası Jeremy’e koşar. Onu beklerken resimlerine göz atmaktadır ve bir anda fikrini değiştirip çıkar gider.
Olayın iki gün ardından Enoch Arder’in otelde ölü bulunmasıyla bir anda her şey çalkalanmaya başlar. Bir cinayet görünümündeki olaya komiser Spence atanır. Oteldeki olayda başının arkası ezilmiş Enoch Arder yüzü koyun yatmaktadır. Hemen yanındaki masada bir şömine maşası olmakla beraber, ceketin üstünde D ve M harfleri bulunan altın bir çakmak ve dolabın altında da kırmızı bir ruj bulunur.
Çakmağı bir çiftlik gezisi sırasında Rosaleen’de gören ve sigarasını yakmak için elinden alan Rowley hemen tanır. Adamın Davıd Hunter’la olan hukuku da açıklanınca tüm şüpheler Davıd Hunter’e yönelir.
Adam Underhay’ın canlı olduğunu ispatlaya bilecek, bu sayede Rosaleen’in yeni evliliği geçersiz sayılacak ve miras hakkı kalmayacaktır. Bunu engellemek için Davıd Hunter adamı öldürmüştür. Zira adamın ölümünden sadece David ve Rosaleen karlı çıkmaktadır. Olay Cuma gecesi saat 21.00 ile 22.00 arasında olmuştur. Adamın kırılmış saati de 22.15’i göstermektedir.
Buna karşın Davıd Hunter bir haftadır Londra’da olduğunu, olay sırasında kasabaya eşyalarını almaya geldiğini ve 21.15 treni ile döndüğünü söyler. Keza dönüş sırasındayolda Lynn’e rastlamış, onunla konuşmuş ve tren hareket ederken yanından hızla koşarak ayrıldığını söylemiştir. Lynn’in Londra’dan aramış olması da ispatıdır. Lynn olay gecesi saat 23.05 sırasında santralin Londra’dan telefon sordurduğunu ve telefonun kesildiğini ve otuz saniye sonra Hunter ile konuştuğunu doğrulamıştır.
Bu olay geliştikten Rowley’in ölen adamın Underhay olduğundan şüphelenmesi ve Underhayn’ı tanıyan birinin bulunması için dedektif Hravle Poirota’a gitmesi olaylara dedektifinde karışmasını sağlar.
Olaylara oldukça şüpheli yaklaşan dedektif telefon olayının başlangıcındaki kulüptedir ve Porter’in konuşmalarını hatırlar. Porter Rowley’i görmeye gider. Cesedi Rosaleen ve Porter görürler. Porter bunun Underhayn olduğunu söylerken, Rosaleen olmadığını ima eder. Ön mahkeme Porter’e inanır ve Hunter’in idam talebiyle yargılanması kararına varır. Bu kararın ertesi günü Porter’in intihar etmesi Hunter’in tekrar serbest kalmasına zemin hazırlar. Bu arada Rosaleen iyice bunalmış ve tüm yardımları geri çevirmiştir.
Lynn ve dedektif Poirota’in ziyaretine gittiği gün Rosaleen gören Hunter hiddetle odada bulunan Lynn’e ve dedektife katillerin Cloade’ler olduğunu söyler fakat Rosaleen’in bıraktığı intihar mektubu onu sakinleştirir. Bu olayda sonra Lynn beraber Amerika’ya gitmeyi teklif eder. Lynn bunu nişanlısı Rowley’e söylemeye gider. Rowley sinirlenip Lynn’in boğazına sarılır ve “iki cinayetten sonra seni bırakmam” diyerek onu boğmaya yeltenir. Tam o sırada odaya giren dedektif Rowley’i sakinleştirerek olayın gerçeğini anlatmaya başlar.
Kasabaya gelen Enoch Arden Jeremy Cloade’nin karısı France’nin sabıkalı kardeşidir. Bunu Beatrice’den duyduklarını anlatmaya gelen Rowley albümleri karıştırırken yüz benzerliğini fark etmiştir. Bunun üzerine konuşmadan Enoch Arden’i görmeye gitmiş ve tartışma çıkmıştır. Tartışmada Enoch Arden’e attığı yumruk onun dengesini kaybedip, kafasını şömineye çarpmasına yol açmış ve Enoch Arden bu yüzden ölmüştür. Rowley bunun üzerine amcası Jeremy’den duyduğu kulüpteki konuşmayı hatırlayıp, çiftlikte unutulan Davıd’in çakmağını cesedin üzerine bırakarak Porter’i görmeye gitmiştir. Porter’in mali sıkıntıda olması para karşılığı yalancı şahitliğe razı olmasına neden olmuştur. Dedektif Rowley ile Porter’in daha önce tanıştığını ziyareti sırasında Rowley’e sigara ikramı anında “kullanmıyor musunuz” demesinden anlamıştır.
Rowley kendini bu iki ölümden sorumlu tutmaktadır. Rosaleen’in ölümü ise David Hunter’in işidir. Rosaleen aslında depremde ölmüştür. Ayağına gelen parayı tepmek istemeyen David ise canlı kalan ve Rosaleen’le aynı ölçülerdeki hizmetçiği Rosaleen yerine koymuştur. Daha önceden de ilişki kurduğu bu hizmetçi bu sayede sözünden çıkmamaktadır. Fakat olaylar patlak verince serin kanlılığını yitirmeye başlaması ve vicdan azabı duyması onun itiraf edeceğinin sinyallerini vermiştir. Kendini bu tehlikeden kurtarmak isteyen David standart kullandığı ilaçlarının içine morfin doldurup ölümünü sağlamıştır. İlacın ölüme sebebiyetinin Cloade’lar dan olan doktoru zanlı bırakacağından rahat olan David, dedektifin turnelere çıkan bir aktrist olan Rosaleen’in gördüğü kadın kadar saf olamayacağından şüphelenip araştırıp gerçeği ortaya çıkaracağını hesaba katmamıştır. Lynn kendini öldürecek kadar seven Rowel’e tekrar bağlanmıştır. Dedektif ilk iki ölümü tam anlatmaması sonucu Rowley kurtulmuş, Rowley ve Lynn tekrar bir araya gelip evlenmeleri için tüm sorunlar kalkmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı
Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...
-
Cep telefonu ve tablet şarj cihazlarında USB kablolarla sık sık karşılaşıyoruz ve kullanıyoruz. Aynı zamanda bu cihazlara ve bilgisayarl...
-
Kitabın Adı : Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe Kitabın Yazarı : Paola Peretti Kitap Hakkında Bilgi : Yazarın kendi yaşam hikâyesinden esinl...