4 Kasım 2019 Pazartesi

Don Kişot (Miguel de Cervantes Saavedra) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1. Don Kişot’un zamanla aklını yitirmesinin sebebi nedir?

A) Yaşlanması
B) Sürekli annesinin onu dövmesi
C) Sürekli şövalye hikâyeleri okuması
D) Eşeğinin onu tepmesi

2. Gerçek bir şövalyenin sahip olduğu değerler nelerdir?

A) Soylu bir at- soylu bir sevgili- soylu bir isim
B) Eşek- at- zırh
C) At-silah-yardımcı
D) Silah- araba- ev

3. Don Kişot dört yol ayrımına geldiğinde gideceği yolu nasıl seçiyordu?

A) Yazı tura atarak.
B) Hangi yol daha kullanışlıysa o yolu seçiyordu.
C) Dümdüz gidiyordu
D) Atının ipini bırakıp atı nereye giderse o yöne gidiyordu.

4. Don Kişot yanına yardımcısını da alarak yola koyulmuştu. Biraz ilerledikten sonra, Don Kişot’un otuzdan fazla dev zannederek saldırdığı aslında neydi?

A) Yel değirmenleri
B) Sanço
C) Koyunlar
D) İnekler

5. “- Bak dostum şu gelen toz bulutlarının içinde kalabalık bir ordu var. İşte adımın şöhret kitabına yazılıp yüzyıllar boyu silinmemesi için bir fırsat!...”
Don Kişot’un kalabalık iki ordu zannettiği şey nedir?

A) Koyunlar
B) Yel Değirmenleri
C) Şövalyeler
D) Ordular

6. “Don Kişot başını kaldırıp ufukta gelmekte olan bir insan kalabalığı gördü.” Cümlesinde "ufukta" kelimesinin anlamı nedir?

A) Gökyüzü
B) Deniz
C) Yer ile göğün birleşir gibi olduğu çizgi
D) Yer ile denizin birleştiği yer.

7. -Kafanızdaki şu lazımlığı düzeltin, Öküz altında da buzağı aramayın.! diyerek şövalyeyi alaya aldı.”
Yukarıdaki metinde geçen “öküz altında buzağı aramak” deyimi ne anlama gelmektedir?

A) İneğin altında buzağı olacağı
B) Öküzlerin yavrusuna buzağı denmediği
C) Öküzlerin yavrusu olmadığı
D) Buzağılar öküzlerin yanında değil ineklerin yanında dolaşır. Bunun için alakası olmayan konuların karıştırılmaması gerektiği.

8. Don Kişot’u dağdan indirip evine getirmek ve burada deliliğine bir çare aramak için planlar yapmaya başlayan iki kişi kimlerdi?

A) Annesi ve babası
B) Oğulları
C) Rahip ve Berber
D) Sanço ve Dülsine

9. “Don Kişot’un durumuna üzülen köylüler Don Kişot’u köye getirmeyi başarmışlardı. Don Kişot bir müddet dinlendikten sonra aklı başında konuşmaya ve mantıklı sözler söylemeye başladı. Rahip ortaya bir laf attı.
— Osmanlılar büyük bir filoyla saldırıya geçecekler.”

Rahibin ortaya attığı bu lafın sebebi nedir?

A) Don Kişot’un Osmanlılar hakkında fikrini öğrenmek istemesi.
B) Don Kişot’un konuşabildiğini görmek istemesi
C) Don Kişot’un hala şövalyelik peşinde koşup koşmadığını öğrenmek istemesi.
D) Don Kişot’u tekrar şövalye yapmak istemesi.

10. “Don Kişot’un durumuna üzülen köylüler Don Kişot’u köye getirmeyi başarmışlardı. Don Kişot bir müddet dinlendikten sonra aklı başında konuşmaya ve mantıklı sözler söylemeye başladı. Rahip ortaya bir laf attı.
— Osmanlılar büyük bir filoyla saldırıya geçecekler.”

Rahibin ortaya attığı bu lafa Don Kişot nasıl bir cevap vermiştir?

A) Beş tane şövalyenin Osmanlıya yeteceğini.
B) Bu konunun kendisini ilgilendirmediğini.
C) Osmanlılara seve seve kendini teslim edeceğini.
D) Osmanlıların çok adil bir devlet olduğunu.

11. Don Kişot yolda bir araba durdurdu ve içindekinin ne olduğunu sordu. İçindekinin bir aslan olduğunu öğrenince, onunla savaşmak istedi. Don Kişot bu olaydan sonra hangi unvanla anılmaya başlamıştır?

A) Mahzun Yüzlü Şövalye
B) Aslanlar Şövalyesi 
C) Le Manşlı Don Kişot
D) Altın Tolgalı Şövalye

12. “Don Kişot, Sanço’ya diz çökerek Dük’ü selamlaması ve dük’ün bu bağışı için teşekkür etmesi gerektiğini söyledi.” Dük’ün Sanço’ya verdiği bağış neydi?

A) Çok iyi bir at.
B) Güzel bir ev
C) Ömür boyu yetecek yemek
D) Bir ada valiliği

13. Sonço’nun elde ettiği ödül karşısında Don Kişot’un tepkisi ne olmuştur?

A) Kıskanmıştır.
B) Kendinden önce arkadaşının muradına ermesine çok sevinmiştir. 
C) Kızmıştır.
D) Şaşırmıştır.

14. Sanço valiliği bıraktıktan sonra, efendisini aramaya başladı. Don Kişot ile Sanço yeniden nasıl buluştular?

A) Ormanda karşılaştılar.
B) Handa karşılaştılar.
C) Birbirlerini bir daha bulamadılar.
D) Sanço bir kuyuya düşmüştü, Don Kişot onu orada buldu.

15. Don Kişot’u yenerek köyüne dönmesini sağlayan şövalye hangisidir?

A) Aslanlar Şövalyesi
B) Altın tolgalı şövalye
C) Beyaz ay şövalyesi
D) Le Manşalı şövalye

Cevap Anahtarı :

1-C      2-A      3-D      4-A      5-A
6-C      7-D      8-C      9-C     10-A
11-B   12-D    13-B    14-D    15-C

Don Kişot (Miguel de Cervantes Saavedra) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

2 Kasım 2019 Cumartesi

Cezmi (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Cezmi

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

Türk Edebiyatı'nın ilk tarihi romanı olma özelliği taşıyan Cezmi, 1880'de ilk kez basılmıştır. Kitap iki cilt olarak düşünülse de ikinci cildi yazılmamıştır. Tarihi roman özelliği taşımakla birlikte sürükleyici bir aşk romanıdır.

Kitapta, II. Selim döneminde İranlılarla yapılan savaşta yer alan vatansever asker Cezmi'nin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Cezmi yiğit bir sipahi olduğu kadar, aynı zamanda bilgin bir şairdir. Ciritte, atlı sporda ustadır.

Namık Kemal Cezmi'yi genç, cesur, vatanını ve milletini her şeyden çok seven bir karakter olarak öne çıkarırken, topluma "herkes vatanı için elinden gelen her şeyi yapmalı, hatta canını bile seve seve vermeli" mesajı vermek ister.
Kitabın Özeti :

Olay Sokullu Mehmet Paşa döneminde, İstanbul’ da başlar, Azerbaycan’da, İran’da sürüp gider ve Tebriz Sarayında sona erer.

Cezmi çok iyi bir atlı spor ustasıdır. Bu ustalığı sayesinde Ahmet Paşa ile tanışır. Ahmet Paşanın verdiği bir yemekte Cezmi’nin atlı sporda olduğu kadar şairlikte de usta olduğu anlaşılır. Şairliğinin ünüyle Nev-i ile tanışır.

1570 yılında İran seferi başlar. Cezmi bu sefere gönüllü olarak katılır. Bu sefer sırasında çok ustaca ve zekice davranışlarda bulunur ve ünü bir kat daha artar. Hatta sefer sırasında düşman olduğu halde canı pahasına da olsa Pertev isminde bir İran askerini de nehirde boğulmaktan kurtarır. Bu sayede Pertev’le de çok iyi dost olurlar. Bir başka İran seferinde Cezmi, Adil Giray’la tanışır. Cezmi bu savaşlarda gösterdiği kahramanlık sayesinde Adil Giray’ın teveccühünü kazanır.

Kötü şans eseri Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray savaş sırasında İranlılara esir düşer. Savaşta Adil Giray’ı esir eden Hamza Mirza( İran şahının oğlu ve komutan) Cengizoğullarından iki kahraman şehzadeyi esir alarak başkente götürüp şöhret kazanmak ister.

Adil Giray ve Gazi Giray, Şehriyar tarafından ayrı yerlere hapsedilirler. Adil Giray sarayda ağırlanırken Gazi Giray bir adada “Kahkaha Zindanı” denilen yerde hapsedilir. Bunun sebebi ise Şehriyar’ın Adil Giray’ı ilk anda görüp aşık olması ve Gazi’nin bu durumu anlayıp sorun çıkarmaması içindir.

Şehriyar, Adil ile görüşebilmek için türlü entrikalar çevirir. Onunla buluşup konuşmasını ise Adil’den bilgi alıp, onunda yardımıyla Kırım Hanlığı’nı ele geçirecek planlar yapmak olarak yorumlar.

Adil’in esirliği zamanında İran devletini kör bir şah, onun karısı Şehriyar ve kardeşi Perihan idare ediyorlardı. Şehriyar’ın oğlu Hamza Mirza ise sadece savaşlarla ilgileniyordu.

Şehriyar'ın Adil Giray’la yaptığı ikili müzakereler Perihan’ı şüphelendirir. Perihan da müzakerelere devletin bir idarecisi olarak katılmak ister ve katılır.

Şehriyar bir şekilde aşkını Adil Giray’a yalnız oldukları zaman açıklar. Fakat Şehriyar çok kıskanç kişiliğe sahip olduğundan Perihan’dan gelebilecek tehlikeler için Adil Giray’a Perihan’ı olduğundan çok zıt bir şekilde tanıtır. Adil de inanıyormuş gibi davranarak Şehriyar’a bir şey sezdirmeyip, onu kullanıp, kardeşini de serbest bıraktırıp anavatanına dönmek istemektedir.

Perihan, Adil Giray’ı ilk gördüğünde aşık olmuştur. Fakat Adil, Perihan’nın o tatlı güzelliğini üstündeki peçe sayesinde görememiştir. Fakat ilk görüşmelerde Adil Perihan’nın ne kadar zengin kalpli olduğunu, Şehriyar’ın anlattığından çok farklı olduğunu anlamıştır. Perihan’ın yüzünü de göstermesiyle ona ilk görüşte aşık olmuştur.

Şehriyar’ın delice şehveti Perihan’ın masumca aşkı her ikisini de birbirine düşürmeye yeter. Şehriyar ve Perihan aynı kişiye aşık olduklarını, anlayınca artık aralarında bir kıskançlık yarışı başlar. Ayrıca Adil’inde Perihan’ı sevdiğini anlayan Şehriyar her ikisini de öldürmek için planlar yapar.

Adil Giray esir düştükten sonra Cezmi bu haberi alır ve Adil’in yardımına koşar. Cezmi, bir şekilde Adil’in bulunduğu odaya girmeyi başarır. Bundan sonra kaçış ve İran devleti hükümetini yıkıp yerine kendilerini getirmek için planlar yapmaya başlarlar. Cezmi bu planları uygulamak için bir İran askeri olan Abbas’ı kullanır.

Şehriyar’ın yaptığı planlar yanlış zamanda uygulandığı için suya düşer. Hatta planın istediği gibi gitmemesi kendisinin ölümüne sebep olur.

Şehriyar’ın askerleri Perihan ve Adil Giray’ı öldürürler, fakat aşklarını yok edemezler. Her ikisi de aynı mezara Cezmi tarafından defnedilir.

Cezmi yaralanır ve derviş kılığında, kılık değiştirerek vatanına geri döner.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Sokullu Mehmet Paşa : XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamıdır. Keskin zekası ve üstün yeteneği sayesinde, Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra onun ihtişamını sürdürmüş, devleti her türlü tehlikeye karşı ayakta tutmayı başarmıştır.

Cezmi : 1546 yılında dünyaya gelen Cezmi, asker bir ailede yetişmiştir. Eğitiminde asker olan babasının ve amcasının katkıları büyüktür. Cezmi, amcasından “cesaret, kahramanlık, vatanseverlik” gibi duyguları öğrenir. Binicilikte ve silah kullanmada olduğu kadar şiir yazmada da son derece yeteneklidir. İranlılarla yapılan savaşlara katılır, cesareti ve silah kullanmadaki ustalığı sayesinde kısa sürede komutanlarının sevgisini kazanır. Cezmi, aynı zamanda iyi niyetli, merhametli, yardımsever bir insandır. Savaş sonrasında can çekişen İranlılar üzerinde nişan talimi yapan askerleri görünce çok sinirlenir, onları azarlayarak oradan uzaklaştırır. Dönüş yolunda nehirde boğulmak üzere olan bir İranlıyı canı pahasına kurtarır. Yine bir gün, Osman Paşa’nın İranlı esirlerin idam edilmesi emrini verdiğini duyar, ısrarlı konuşmalarıyla Osman Paşa’yı ikna etmeyi başarır. Esirler, idam edilmekten kıl payı kurtulurlar.

Yakın arkadaşı olan Adil Giray’ın İranlılara esir düştüğünü öğrenince çok üzülür. Adil Giray bir mektup yazar, arkadaşından yardım ister. Adil Giray, Perihan ve Cezmi kurtuluş planı yaparlar. Saraydan kaçıp şehri terk edecekleri günün öncesinde Cezmi, Şehriyar’ın yakın adamlarından olan Cafer adlı bir koruyucunun tüfeğinden çıkan hain bir kurşunla yaralanır, olduğu yere düşer, baygın bir halde yatar. Bu sırada Perihan ile Adil Giray koruyucularla göğüs göğse kılıç savaşı yapmaktadırlar. Fakat sayıca fazla olan koruyucular, genç âşıkları kılıçla öldüremeyeceklerini anlayınca tüfeklerine sarılırlar. Aynı anda ikisini de öldürürler. Cezmi, ayrıldığında her şeyin bitmiş olduğunu anlar. Abbas tarafından diğer cesetlerle birlikte saray dışına çıkarılır. Cezmi, birkaç gün sonra derviş kılığına girerek Türkiye’ye doğru yol alır.

Ferhat Ağa : Saraya ait atların bakımından ve atlara binen kişilerin eğitiminden sorumlu olan kişidir. Zamanının en usta binicisidir. Cezmi’nin biniciliğe olan yeteneğinden çok etkilenir, bu başarısından dolayı onu takdir eder.

Nev’i : Saraya mensup bir şairdir. Ferhat Ağa ile içten bir dostlukları vardır. Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okur ve çok beğenir. Cezmi’nin şiir yazma konusunda çok yetenekli olduğunu söyler.

Mustafa Paşa : Osmanlı ordusunun genelinden sorumlu olan komutandır. Ağırbaşlı, saygılı, adımlarını dikkatli atan bir askerdir. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, İran’a yapılacak sefer öncesinde iki komutan arasında kararsız kalır. Önce Sinan Paşa’yı çağırır. Sinan Paşa’nın kendini beğenmiş tavırlarını, ölçüyü aşan fikirlerini pek beğenmez. Bunun yanında Mustafa Paşa’nın saygılı davranışlarından ve gerçekçi fikirlerinden çok etkilenir. Sefere gidecek ordunun başına Mustafa Paşa görevlendirilir.

Sinan Paşa : Ordunun başında pek çok sefere katılmış, türlü başarılar elde etmiş bir komutandır. Fakat son derece aksi, sinirli, saygısız, palavra atmayı seven, kendini beğenmiş bir komutandır.

Derviş Paşa : Diyarbakır Beylerbeyi olan Derviş Paşa, Sokullu soyundandır. Binicilik konusunda çok ustadır. Temiz yürekli, cesur, askerlik konusunda yetenekli, genç bir komutandır. Çıldır Gölü’nde İranlılar tarafından sıkıştırılan küçük bir müfrezeyi kurtarma görevi Derviş Paşa’ya verilir. Savaşın kritik bir anında Derviş Paşa atından düşer. Derviş Paşa’nın düştüğünü gören Cezmi, süratle Paşa’nın yanına gelir, kendi atını ona verir ve saygısını göstermek adına Paşa’nın bindiği atın üzengisini öper. Daha sonra yanına yaklaşan bir İranlı askeri, usta bir hamleyle yere düşürür ve onun atına binerek savaşmaya devam eder. Savaş sonrasında Derviş Paşa, Cezmi’yi savaşta gösterdiği gayret ve başarısından dolayı takdir eder.

Özdemiroğlu Osman Paşa : Askerlik ve savaş bilgileri bakımından üstün bir komutandır. Savaş sırasında uyguladığı ustaca taktikler sayesinde, elindeki kuvvetlerin sayıca az olmasına rağmen çok sayıda başarıya imza atmış genç bir komutandır. Dağıstan Beylerbeyi ve aynı zamanda Perihan’ın dayısı olan Şemhal’in yeğeni Mihridil ile evlenir.

Şah Tahmasp : İran’da 1524-1577 yılları arasında tahtın başında bulunan şahtır. Perihan, İsmail ve Muhammed Hüdabende’nin babasıdır. 53 yıllık uzun bir saltanattan sonra 1577’de ölmüştür.

Şah II. İsmail : Şah Tahmasp’ın 1577’de ölümünden sonra, Perihan’ın yardımı ve desteğiyle tahta çıkan kişidir. Şah Tahmasp’ın oğlu, Perihan’ın kardeşidir. Tahta çıkmadan önce İsmail, yapmacık tavırları sayesinde Perihan’ın sevgisini kazanmış, fakat tahta çıktıktan sonra aslına dönmüş, ortalığı kırıp geçmiştir. Kendisine tehlike olarak gördüğü çoğu kişiyi öldürtür, çoğunun da gözlerine mil çektirir. Şah II. İsmail’in yaptığı kötülükler yanına kalmaz. Nihayet tahta çıktıktan bir buçuk yıl sonra bir gece, odasında ölü olarak bulunur.

Şah Muhammed Hüdabende : Şah Tahmasp’ın oğlu, Begüm Şehriyar’ın kocasıdır. Şah II. İsmail döneminde gözlerine mil çekilmiş zavallı bir âmâdır. Şah II. İsmail, odasında ölü olarak bulununca, tahtın başına Muhammed Hüdabende geçer. Kör olduğu için hayata küsmüş, her şeyden elini eteğini çekmiştir. Devlet yönetimiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yönetimde söz sahibi olan kişiler, kız kardeşi Perihan, karısı Şehriyar ve veziri Mirza Süleyman’dır.

Begüm Şehriyar : Şah Muhammed Hüdabende’nin karısıdır. Romanın kötü kahramanıdır. Acımasız, kötü kalpli, ahlâksız, şehvet düşkünü bir kadındır. Arzuladığı bir şeyi elde etmek için her türlü kötülüğü ve rezilliği yapar. İçindeki şehvet ateşini söndürmek düşüncesiyle oğlu yaşındaki Adil Giray’a göz koymuştur. Kendisinden daha genç ve daha güzel olduğu için Perihan’ı kıskanır, kendisine rakip görür. Adil Giray ile Perihan arasındaki ilişkiyi öğrenince tüm hayalleri suya düşer. Her ikisini de öldürterek içindeki kıskançlık ve intikam ateşini söndürmek ister. Fakat işler planlandığı gibi gitmez. Şehriyar kendi kazdığı kuyuya kendi düşer; koruyucular tarafından linç edilerek öldürülür.

Hamza Mirza : Şah Muhammed Hüdabende ile Şehriyar’ın oğludur. Hiçbir tehlikeden çekinmeyen, gözünü budaktan esirgemeyen, son derece cesur bir gençtir. Can yakmaktan, kan dökmekten zevk alan biridir. Askerlik konusunda oldukça yeteneklidir. Savaş konusunda çok istekli ve başarılı olmasına karşın, devlet yönetimiyle pek ilgilenmez.

Perihan : Şah Tahmasp’ın kızıdır. Adil Giray’ın sevgilisi ve Begüm Şehriyar’ın rakibidir. Genç ve güzel bir kızdır; bunun yanı sıra gerektiğinde bir erkek gibi at binip kılıç kullanan bir kızdır. İran Devleti’ne esir düşen Adil Giray’a ilk görüşte âşık olur. Adil Giray da Perihan’dan hoşlanır. Onun hem kalp hem de yüz güzelliğinden çok etkilenir, ona derin bir aşkla bağlanır. Fakat Begüm Şehriyar, birbirine delice tutkun olan bu iki genç aşığın arasına kara çalı gibi girer, mutluluklarına engel olur.

Vezir Mirza Süleyman : Yılların verdiği tecrübeyle tehlikeleri önceden sezebilen, zeki, kurnaz bir adamdır. Devlet yönetiminde söz sahibidir. Perihan’ın bir isyan çıkarıp sevgilisi Adil Giray’ı Şah ilan edeceği haberini Şehriyar’dan öğrenir. Şehriyar’ın ısrarı üzerine genç âşıkları öldürmek için plan yaparlar.

Şemhal : Çerkez beylerinin reisi, Dağıstan’ın hakimidir. Perihan’ın dayısıdır. Şemhal, Perihan’ın destekçisidir.

Cafer : Sarayda görev yapan koruyuculardan biridir. Gizli kapaklı konuşmaları işitme konusunda son derece ustadır. Gözünü para hırsı bürümüştür. Şehriyar’dan aldığı yüzlerce altın karşılığında, Adil Giray, Perihan ve Cezmi arasında geçen konuşmaları nakleder. Şehriyar’dan aldığı emir doğrultusunda Adil Giray’ın kaldığı köşkün önünde gizlenerek nöbet tutar, Cezmi’ye nişan alır ve onu vurur.

Mehmet Giray : Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzey sınırlarında kurulmuş olan Kırım Hanlığı’nda Devlet Giray’dan sonra başa geçen kişidir. İslâm birliğinden çok Cengiz töresine bağlıdır. Veliaht tayin ettiği kardeşi Adil Giray’dan çekindiği için, hain planlarını gizler.

Adil Giray : Kırım hanı Mehmet Giray’ın kardeşi, Perihan’ın sevdiği erkektir. İranlılarla yapılan bir savaşta Osman Paşa’nın kuvvetleri zor durumda kalır. Adil Giray, emrindeki kırk bin Tatar askeriyle Osman Paşa’nın yardımına gider. Cezmi ile Adil Giray bu savaştan sonra birbirini çok seven iki yakın arkadaş, iki candan dost olurlar. Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray, yanlarındaki az sayıda askerle at çayırlatmaya çıktıkları bir sırada kalabalık İran ordusuyla karşılaşırlar. Uzunca bir süre kahramanca savaştıktan sonra esir düşerler.

Gazi Giray : Adil Giray’ın kardeşidir. Şehriyar, kardeşiyle yaşayacağı gönül macerasında kendisine engel olabilir düşüncesiyle Gazi Giray’ı Kahkaha Kalesi’ne hapsettirir. Âşık olduğu Adil Giray’ı ise sarayda konuk eder.

Cezmi (Namık Kemal) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Aşağıdakilerden hangisi “Cezmi” romanının kahramanlarından biri değildir?


A) Adil Giray
B) Perihan
C) Cezmi
D) Mustafa Paşa
E) Sıtkı Bey

2) Cezmi hangi sporda ustadır?

A) Kılıç
B) Yüzme
C) Güreş
D) At ( cirit ) ve okçuluk
E) Maraton

3) Cezmi romanının kahramanlarından hangisi romanın sonunda ölmez?


A) Begüm Şehriyar
B) Cezmi
C) Adil Giray
D) Perihan
E) Şah Tahmasp

4) Begüm Şehriyar, kardeşiyle yaşayacağı gönül macerasında kendisine engel olabilir düşüncesiyle Gazi Giray’ı nereye hapsettirir?


A) Kahkaha Kalesi’ne
B) Bir bağ evine
C) Bir mağaraya
D) Maden ocağına
E) Sarayın odunluğuna

5) Kırım Hanlığı’nda Devlet Giray’dan sonra başa geçen, İslâm birliğinden çok Cengiz töresine bağlı kahraman kimdir?

A) Osman Paşa
B) Gazi Giray
C) Mehmet Giray
D) Adil Giray
E) Muhammed Hüdabende

6) Sarayda görev yapan muhafızlardan biri, gizli kapaklı konuşmaları işitme konusunda son derece usta, gözünü para hırsı bürümüş, Şehriyar’dan aldığı yüzlerce altın karşılığında, Adil Giray, Perihan ve Cezmi arasında geçen konuşmaları nakleden, Şehriyar’dan aldığı emir doğrultusunda Adil Giray’ın kaldığı köşkün önünde gizlenerek nöbet tutan, Cezmi’ye nişan alıp onu vuran kahraman kimdir?


A) Hamza Mirza
B) Cafer
C) Şemhal
D) Vezir Mirza Süleyman
E) Ferhat Ağa

7) Aşağıdakilerden hangisi Nev’i için söylenemez?

A) Saraya mensup bir şairdir.
B) Ferhat Ağa ile içten bir dostlukları vardır.
C) Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okur ve çok beğenir.
D) Cezmi’nin şiir yazma konusunda çok yetenekli olduğunu söyler.
E) Sinan Paşa’nın kendini beğenmiş tavırlarını, ölçüyü aşan fikirlerini pek beğenmez.

8) Dağıstan Beylerbeyi ve aynı zamanda Perihan’ın dayısı olan Şemhal’in yeğeni Mihridil ile evlenen kahraman kimdir?

A) Abbas
B) Mustafa Paşa
C) Vezir Mirza Süleyman
D) Özdemiroğlu Osman Paşa
E) Ferhat Ağa

9) Begüm Şehriyar ile Perihan’ın, Dağıstan Beylerbeyi Şemhal arasındaki akrabalık bağı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın dayılarıdır.
B) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın amcalarıdır.
C) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın enişteleridir.
D) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın kuzenidir.
E) Şemhal, Begüm Şehriyar ile Perihan’ın ağabeyidir.

10) Aşağıdakilerden hangisi Şah II. İsmail döneminde gözlerine mil çekilmiş, zavallı bir âmâ olan kahramanıdır?

A) Ferhat Ağa Hamza Mirza
B) Şah Muhammed Hüdabende
C) Şemhal
D) Vezir Mirza Süleyman
E) Hamza Mirza

11) Dağıstan Beylerbeyi Şemhal’in milliyeti aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türk
B) Arnavut
C) Çerkez
D) Arap
E) İran

12) Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okuyan ve çok beğenen kahraman kimdir?

A) Mustafa Paşa
B) Adil Giray
C) Derviş Paşa
D) Hamza Mirza
E) Nev’i

13) Namık Kemal’in “Cezmi” romanında aşağıda verilenlerden hangisi kötü karakterdir?

A) Adil Giray
B) Mihridil
C) Perihan
D) Begüm Şehriyar
E) Özdemiroğlu Osman Paşa

14) Cezmi, hangi kılığa girerek güçlükle vatanına döner?

A) Rençber
B) Celep
C) Derviş
D) Hallaç
E) Seeleci ( Dilenci )

Cevap Anahtarı :
1-E      2-D      3-B      4-A      5-C
6-B      7-E      8-D      9-A     10-B
11-C   12-E    13-D    14-C

İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) Aşağıdakilerden hangisi Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” romanında geçen kahramanlardan biri değildir?


A) Galip Efendi
B) Nihat
C) Ömer
D) Muazzez
E) Bedii

2) Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” romanının kahramanlarından Ömer’i nasıl betimlenmiştir?

A) Şişmanca, açık kumral saçlı, beyaz yüzlü ve yakışıklı bir delikanlı
B) Ufak tefek, zayıf ve soluk yüzlü bir delikanlı
C) Sarı benizli, nahif fakat kuvvetli ve dayanıklı bir delikanlı
D) Babacan, gün görmüş, dürüst bir bey
E) Sarhoş, genellikle ahlak dışı işlere bulaşan, yeleğinde daima yarım okkalık gümüş bir köstek takılı olan bir delikanlı

3) Sabahattin Ali “İçimizdeki Şeytan” romanında hangi görüşün eleştirisini yapmıştır?

A) Osmanlıcılık
B) Batıcılık
C) Turancılık
D) Cumhuriyetçilik
E) İslamcılık

4) Ömer ile Macide karakterleri ilk defa nerede karşılaşmışlardır?

A) Akrabalarının evinde
B) Konservatuarda
C) Sahilde
D) Darülfünunda
E) Kadıköy – Köprü vapurunda
Report this ad

5) Macide, hangi enstrümanı çalabilmektedir?

A) Keman
B) Saz
C) Piyano
D) Saksafon
E) Flüt

6)
Romanın kahramanlarından Macide, ilk aşkı ve aynı zamanda bir zamanlar muallimi olan Bedri ile yıllar sonra nerede karşılaşır?

A) Hikmet Bey’in düzenlediği saz gecesinde
B) Konservatuarda piyano çalarken
C) Ömer’in arkadaşlarıyla yemek yerken
D) Ömer’in çalıştığı postaneyi ziyarete gittiğinde
E) Bedri onu arar, bulur.

7) Romanın kahramanlarından Macide ile Ömer evlenmeye nasıl karar vermişlerdir?

A) Ömer, Macide’ye aşkını itiraf edip evlilik teklif etmesiyle
B) Görücü usulüyle
C) Macide’nin kaldığı evde gururunun kırılması ve evi terk etmesiyle
D) Macide’nin paraya ihtiyacı olmasından dolayı
E) Toplum baskısından kurtulmak için

8) Romanın kahramanlarından Ömer, parasızlığın canına tak etmesiyle ne yapmıştır?

A) Çalıştığı postanenin kasasından para çalar.
B) Gururunu hiçe sayıp Macide’nin ilk aşkı olan Bedri’den borç ister.
C) Darülfünundaki arkadaşlarıyla kumar oynamaya başlamıştır.
D) Postanenin veznedarını tehdit ederek ondan para alır.
E) Darülfünunu bırakıp iki işte birden çalışmaya başlar.
Report this ad

9) Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” romanının sonu nasıl biter?


A) Macide ile Ömer’in çocukları olmuş ve çok mutlu yaşamışlardır.
B) Ömer artık kişiliğini değiştirmeye karar verir ve çok sevdiği Macide’yi Bedri’ye emanet edip onu yalnız bırakmamasını söyler.
C) Ömer, Macide’yi terk edip eski kız arkadaşı Ümit ile yaşamaya başlar.
D) Macide, her şeyi İstanbul’da geride bırakarak memleketi Balıkesir’e geri döner.
E) Macide, Bedri ile kaçar ve Ömer buna dayanamayıp intihar eder.

10) Romanın kahramanlarından Macide’nin kız talebe arkadaşları, mektebine sonradan gelen musiki muallimi Bedri Bey’in hangi özelliğinden dolayı alaya almışlardır?

A) Uzun boylu olması nedeniyle
B) Yuvarlak çehreli olması nedeniyle
C) Yüzünde hep gülen bir ifade olması nedeniyle
D) Kısa saçlı olması nedeniyle
E) Genç olması nedeniyle

11) Romanın kahramanlarından Mektep müdürü ve talebelerin, Bedri Bey ve Macide’yi suçlayıp ayıpladıkları olayın aslı neydi?

A) Bedri Bey’in Macide’yle bir ilişkisinin bulunması
B) Bedri Bey’in annesine yazdığı mektubu Macide’ye verip postaneye iletmesini istemesi
C) Bedri Bey’in Macide’ye karşı gösterdiği ilginin fazla olması
D) Bedri Bey’in mektubu Macide’ye yazması
E) Macide’nin Bedri Bey’e olan ilgi ve alakası

12) Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” adlı eseri hangi bakış açısıyla anlatılmıştır?

A) Üçüncü tekil şahıs ağzıyla tanrısal bakış açısı
B) Birinci tekil şahıs ağzıyla kahraman bakış açısı
C) Birinci tekil şahıs ağzıyla gözlemci bakış açısı
D) Üçüncü tekil şahıs ağzıyla gözlemci bakış açısı
E) Çoğulcu bakış açısı

13) Romanın kahramanlarından Ömer, Macide’ye nerede ilan-ı aşk etmiştir?


A) Konservatuvarda
B) Emine Teyze ve Galip Amca’nın evinde
C) Vapurda
D) Bakırcılar’da
E) Konservatuvardan Emine Teyze’nin evine giderken yol üstünde…

14) “Böyle bir geceyi bütün varlığımızla içemeyişimizin sebebi…”
Yukarıda Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” romanının kahramanlarından Ömer ve Macide’nin kayıkla açıldıkları gecede, Ömer’in Macide’yi etkilediği ve sarstığı konuşmasının ilk kelimeleri verilmiştir. Buna göre bu cümle nasıl bitmektedir?


A) birbirimize kavuşamamış olmamızdır.
B) karanlığın bize hissettirdiği hüzündür.
C) gecenin bizde oluşturduğu derin düşüncelerdir.
D) kafamızı birçok saçma şeylerin doldurmuş olmasıdır.
E) kalplerimizin arasında oluşan uzaklıktır.

15) Romanın kahramanlarından Macide’nin, Emine Hanım’ın evini terk ederken basamaklarda gördüğü, onu bekleyen kişi kimdir?

A) Nihat
B) Ömer
C) Bedri
D) Macide’nin annesi
E) Macide’nin ablası

16) Romanın kahramanlarından Macide’nin, Emine Hanım’ın evini terk ettikten sonra konaklamak için gittiği yer neresidir?

A) Balıkesir’deki ablasının evi
B) Yol üstünde bir otel
C) Ömer’in ailesiyle birlikte kaldığı evi
D) Ömer’in tek başına kaldığı minimini bir tek odaya sahip evi
E) Okumak için gittiği konservatuvar

17) Romanın kahramanlarından Hafız Hüsamettin Efendi’nin canını sıkan ve kötü vaziyete düşmesine sebep olan, Ömer’e danıştığı konu nedir?


A) Maddi durum sıkıntısı
B) Kayınbiraderini mevkufluktan kurtarmak amacıyla yaptığı tahrif
C) Karısıyla olan kötü vaziyeti
D) Kötü bir maraza yakalanmış olması
E) İçine karıştığı kıya hadisesi

18) Romanın kahramanlarından Ömer, Hafız Hüsamettin Efendi’nin yanından ayrıldıktan sonra evine geldiğinde onu yolda zulmet içinde bekleyen kim veya kimlerdi?

A) Galip Bey ve Emine Hanım
B) Macide
C) Bedri Bey
D) Semiha ve Fatma
E) Nihat ve Profesör Hikmet

19) Romanın karakterlerinden Profesör Hikmet Bey’i nasıl tasvir etmiştir?

A) Açık renkli saça ve dikkat çeken hoş bir tavra sahip bir beyefendi
B) Babacan tavırlı, saygılı, dürüst bir bey
C) İri burna, pul pul deriye sahip, çirkin fakat iyi huylu ufak tefek bir zat
D) Şişman ve saygısız tavırlarıyla dikkat çeken yaşlı bir adam
E) Uzunca boya ve yaşlılığını örtecek güzellikte genç bir yüze sahip bir adam

20) Romanın kahramanlarından Ömer, çorap vakasından sonra eve geldiğinde kendisini kötü gören ve kendisinden ne olduğunu anlatmasını isteyen Macide’yle konuşurken bir anda çıkıp gelen Nihat’ın Ömer’den istediği neydi?

A) Çorap vakası ve para konusunda yardımcı olmak
B) Hafız Hüsamettin Efendi’ye tahrif konusunda yardım etmek
C) Hafız Hüsamettin Efendi’nin tahrif suçunu ihbar edeceği bahanesiyle Ömer’den para istemek
D) Ömer’le hayat hakkında dertleşmek
E) Ailevi meselesi hakkında Ömer’e danışmak

21) Romanın kahramanlarından Ömer’in eve erken döndüğü bir akşam, Macide’nin Ömer’in iyi halinden dolayı vereceği bir müjdesi olduğunu düşündükten sonra Ömer’in söylediği şey nedir?

A) Maddi durumunun düzelmiş olması
B) İş yerinde terfi etmiş olması
C) Ailesinden miras kaldığını söylemesi
D) Başka bir eve taşınacaklarını söylemesi
E) Arkadaşlarının saz gecesine davet ettiğini söylemesi

22) Romanın kahramanlarından Macide’nin beklemediği bir anda ruhunu altüst ettiği ve gözlerini Ömer’den ayırmasına sebep olan olay nedir?

A) Saz gecesinde Bedri Bey ile karşılaşması
B) Ömer’i artık sevmediğini fark etmesi
C) Konservatuvarda genç bir delikanlıyla tanışması
D) Ömer’in münasebetsiz olayları
E) Mutsuz olduğunu fark edip Ömer’den ayrılmak istemesi

23) Romanın kahramanlarından Ömer’in Bedri’yle münasebetinden söz ederken ağzından kaçırdığı, Macide’yi şaşırtan ve onu üzmesine neden olduğu şey nedir?

A) Bedri’den borç almış olması
B) Bedri’nin önceden Macide’ye olan alakasını Ömer’e anlatması
C) Ömer’in Macide’ye anlatmadığı dertlerini Bedri’ye anlatması
D) Bedri’yle eskiden yaşamış olduğu münasebetsiz olaylar
E) Veznedarın tahrif olayını Bedri’ye anlatmış olması

24) Romanın kahramanlarından Bedri’nin, Macide ve Ömer’i sık sık ziyaret ettiği günlerde yaşanan ve bu üç kişi için her şeyi altüst eden olay nedir?


A) Ömer’in Hafız Hüsamettin Efendi’nin tahrif olayından haberdar olmasından dolayı hapse girmesi
B) Ömer’in borç yüzünden evine haciz gelmesi
C) Bedri’nin Macide’ye olan sevgisini açıklaması
D) Ömer’in Macide ve Bedri’yi onu aldatmalarıyla itham etmesi
E) Macide’nin bu iki insana olan sevgisinin arasında kalıp bunalmasıyla Balıkesir’e dönmesi

25) Romanın kahramanlarından Ömer’in Bedri’yle münakaşa edip onu evden kovmasıyla Macide’nin akıl vermesi üzerine Bedri’den özür dilemek için evden çıktıktan sonra eve gelen beklenmedik kişi kimdir?

A) Hafız Hüsamettin Efendi
B) Bedri’nin ablası
C) Emine Hanım
D) Galip Bey
E) Macide’nin annesi

26) Romanın kahramanlarından Profesör Hikmet’in ve Nihat’ın, Ömer’i ve Macide’yi bir hayır cemiyetinin müsameresine götürdükleri akşam Bedri’nin konuştuğu hangi konu Ömer’i ve Macide’yi derinden etkilemiştir?

A) Emin Kamil ve İsmet Şerif başta olmak üzere diğer sanatçılara olan eleştirisi
B) Sahneye çıkarılan nısfiye çalan şeyh efendinin hâli
C) Manasız ve boş hayatın başka bir amacı olması lazım geldiği
D) Bulundukları ortamın aciz durumu
E) Müzik orkestrasının içler acısı sanatı

27) Romanındaki kahramanlarla ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Pastanedeki süslü ve yapmacık kız (Peri)
B) Ömer’in eski arkadaşı (Ümit)
C) Emine Hanım’ın hizmetçisi (Fatma)
D) Bedri’nin kız kardeşi (Semiha)
E) Bedri’nin ablası (Mediha)

28) Romanın kahramanlarından Macide’nin bir yanlış anlamayla mektup yazarak Ömer’i terk etmeye karar vermesine neden olan şey nedir?


A) Veznedarın tahrif yoluna yardım etmesi
B) Veznedarın tahrifine ortak olarak ondan tehditle para istemesi
C) Bedri’nin yardımına rağmen onu azarlaması ve aklından Bedri ve Macide’yle ilgili geçirdiği kötü düşünceleri ortaya dökmesi
D) Bir kıya olayına karışması ve hapse girmesi
E) Ömer’i yolda bir kadınla sinemaya girerken görmesi

29) Romanın kahramanlarından Macide’nin Ömer’in evini terk edecekken bir anda çıkıp gelen ve Ömer’in haliyle ilgili telaşlı olan kişi kimdir?

A) Nihat
B) Profesör Hikmet
C) Emin Kamil
D) İsmet Şerif
E) Bedri

30) Romanın kahramanlarından Ömer’in dairesinden çıkacağı sırada tevkif edilmesine neden olan olay nedir?

A) Hafız Efendi’nin tahrif olayı hakkında bilgi sahibi olması
B) Hafız Efendi’yi tahrif olayıyla tehdit edip ondan para alması
C) Nihat ve etrafına topladığı delikanlıların kanuna aykırı işleri yüzünden tevkif edilmesi
D) Bir kıya olayına karışması
E) Dairesinde yaptığı yolsuzluk

31) Romanın kahramanlarından Ömer’in hapisteyken Macide’yi Bedri’ye teslim ederek ondan ayrılmasının nedeni nedir?

A) Değişip onu mutlu edebileceğine ve Macide’nin kendine artık güvenebileceğine inanmaması
B) Uzun süre hapiste yatacak olması
C) Eski arkadaşlarından Ümit Hanım’a ilgisinin bulunması
D) Macide’yi Ümit Hanım’la aldatmış olup bunu gururuna yedirememesi
E) Maddi durumundan dolayı Macide’ye bakacak gücü olmaması

Cevap Anahtarı :

1-D      2-A      3-C      4-E      5-C
6-A      7-C      8-D      9-B     10-C
11-B   12-A    13-E    14-D    15-B
16-D   17-B    18-E    19-C    20-C
21-E   22-A    23-A    24-D    25-B
26-C   27-D    28-E    29-E    30-C
31-A

İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali) Kitabının Özeti, Konusu, Tahliliiçin tıklayınız...

Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (Şemsettin Sami) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1) “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı eserin konusu nerede geçmektedir?

A) Sarıyer
B) Beykoz
C) Çengelköy
D) Üsküdar
E) Beşiktaş

2) Aşağıdakilerden hangisi “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı eserde bulunan yardımcı düşüncelerden değildir?

A) Dönemdeki iç güveyi korkusu
B) Kız çocuklarının okutturulmaması
C) Zorla evlendirilme gibi durumlarda kendimizi telef etmek en mükemmel çözümdür.
D) İnsanların hastalandıklarında şifayı başka yerde aramaları
E) Osmanlının son dönemlerinde devlet dairelerinde çalışan memurların kafalarına göre izne çıkmaları.

3) Fitnat Hanım’ın evlendirildiği kişi kimdir?

A) Rıfat Bey
B) Talat Bey
C) Zeki Bey
D) İzzet
E) Ali Bey

4) Talat ve Fitnat birbirlerine nasıl aşık olmuşlardır?

A) Ortak tanıdıkları sayesinde
B) Resmine bakıp
C) Vapurda karşılaştıklarında
D) Fitnat pencereden bakarken Talat’la göz göze geldiklerinde
E) Çamlıca'da gezerken

5) “Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat” adlı eserin sonu nasıl bitmiştir?

A) Talat ve ve Fitnat evlenmiştir.
B) Talat, sevdasından vaz geçmiştir.
C) Talat ve ve Fitnat ölmüş, Ali Bey delirmiş ve daha sonra o da ölmüştür.
D) Hacı Baba, Fitnat’ı evlatlıktan reddetmiştir.
E) Fitnat ve Ali Bey evlenmiştir.


6) “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı eserin kahramanlarından Rıfat Bey’in annesinin adı nedir?

A) Ayşe Kadın
B) Kamile Hanım
C) Gülizar
D) Emine Kadın
E) Şerife Kadın

7) Üsküdar’da Toptaşı’nda bir konak sahibi zengin ve dul bir adam olan Ali Bey’le Fitnat’ı evlendirmeyi düşünen kimdir?

A) Şerife Kadın
B) Kamile Hanım
C) Gülizar
D) Emine Kadın
E) Ayşe Kadın

8) Türk Edebiyatında eserin önemi nedir?

A) İlk yerli roman olması
B) Nobel edebiyat ödülü alması
C) Polisiye roman olması
D) Göktürk alfabesi ile yazılması
E) Hiçbir önemi yoktur, sıradan bir kitaptır

Cevap Anahtarı :

1-D      2-C      3-E      4-D
5-C      6-B      7-A      8-A

Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (Şemsettin Sami) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

Kitabın Yazarı : Şemsettin Sami

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap olarak ilk basımı 1875 yılında yapılmıştır. Acıklı bir aşk hikayesini anlatan bu eser Osmanlıca harflerle basılmış ilk Türkçe roman örneğidir.

Kitabın adı olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'ın anlamı Talat ve Fitnat'ın Aşkları'dır. Kitabın önemi Türk edebiyatının ilk yerli romanı olmasıdır.

Şemsettin Sami`nin ve Tanzimat Dönemi'nin roman türünde ilk yazılı eseridir. Eser aynı zamanda, Türk edebiyatında batılı anlamda romancılığın başlangıcı olarak kabul edilir. Yayınlandığı dönemin Hadika gazetesinde ilgiyle okunmuştur. Eser, o yıllardaki kültürel zenginliğe ışık tutarken; güçlü bir aşk karşısında, töre ve aile eleştirisi yapmakta ve bir anlamda okuyanların eğitilmesini amaçlanmaktadır.

Tam anlamıyla acıklı ve tipik bir aşk romanıdır. Aşık kimliği ve duygusallık daha ön plana çıkantılmıştır. Olaylar, hayatında ilk kez aşık olan Talat`ın ve Küçük yaşta eve kapatılan Fitnat`ın etrafında cereyan eder. Talat bir vesileyle Fitnatı` görür ve aşık olur. Öyle bir aşk ki sonunda aynlık acısı ve birbirlerine de kavuşamadan ölümle sonuçlanan bir aşk...

İlk görüşte aşık olan Talat ve Fitnat’ın trajik hikâyelerinin anlatıldığı Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat romanı, dönemin kadın erkek ilişkilerini, görmeden yapılan evliliklerin doğurduğu sorunları ele alır. Hemen her yaştan ve sınıftan kadının aile ve toplum içindeki konumlarına ilişkin meselelerini hikaye eden yazar, bununla da yetinmeyip Talat’ı kadın kılığında, tebdil-i kıyafet İstanbul sokaklarında dolaştırarak yaşadıklarını anlatır.

Kitabın Özeti :

Talat, küçük yaşta babasız kalmıştır. Annesi Saliha Hanım ve Arap kadın ile birlikte büyümüştür. Aksaray’da ufacık bir evde Saliha Hanım, dikiş dikmektedir. Talat, bir kalemde çalışmaktadır. İşe gidip gelirken tütün almak için Hacı Babanın dükkanına uğramaktadır. Hacı Babanın üvey kızı Fitnat'ı pencereden görür ve ona aşık olur. İlk görüşte hoşlanır ve devamlı Hacı Mustafa’nın dükkanına uğramaya başlar. Talat’ın bu aşkı karşılıksız değildir. Fitnat da kafes aralıklarından gördüğü Talat'a aşık olmuştur.

Fitnat, Hacı Mustafa’nın üvey kızıdır. Fitnat’ın annesi hamileyken Hacı Mustafa ile evlenmiştir. Bu evlilikten birkaç yıl sonra Fitnat’ın annesi ölmüştür. Ölmeden önce Fitnat’ın boynuna muska görünümlü vasiyetini yazıp kızın boynuna takmış ve on sekiz yaşına gelince o muskayı açıp okumasını söylemiştir.

Titiz ve huysuz bir adam olan Hacı Babanın, evlatlığının dışarıya çıkıp kimseyle görüşmesine izin vermemektedir. Fitnat, Şerife Hanımdan dikiş dersleri almaktadır. Bunu öğrenen Talat, tek çareyi Fitnat'a nakış gösteren Şerife Kadınla tanışmakta bulur. Bunun için de kız kılığına girerek ve Ragıbe adını alarak Şerife Kadının evine nakış öğrenmeye gider. Şerife Kadın, Fitnat'la Ragıbe'yi tanıştırır. Birlikte dikiş yaparlar ve aynı zamanda Fitnat can sıkıntısından kurtulur. Fitnat bu kızı sırdaşı olarak görür. Talat’a aşık olduğunu anlatır. Ragıbe sevincinden adeta uçmaktadır. Talat, Fitnat'ın da kendisine aşık olduğunu anlayınca, ona kendisini Talat'ın kız kardeşi olarak tanıtır. Talat her gün kıyafet değiştirerek Fitnat'ın evine gitmektedir.

Şerife Kadın, Üsküdar'da Toptaşı'nda bir konak sahibi zengin ve dul bir adam olan Ali Bey'le Fitnat'ı evlendirmeyi düşünür. Bu fikrini Hacı Mustafa’ya açar. Hacı Mustafa onayı verir. Fitnat ise bu haberi duyunca çılgına döner ve üzüntüden kendisini yıpratır. Ragıbe eve geldiğinde onu ağlarken bulur. Neden ağladığını sorar. Fitnat sevmediği bir adamla evlendirileceğini söyler. Ragıbe de kadın kılığından çıkar ve Talat olduğunu söyler. Fitnat artık geç olduğunu nikahının kendi rızası olmadan perde arkasında başka bir kızın evet demesiyle kıyıldığını anlatır. İki genç şayet evlenemeyecek olurlarsa intihar etmeye karar verirler. Fitnat ve Talat birbirlerine söz verir.

Fitnat’ın bu durumuna üzülen Şerife Kadın, Hacı Mustafa ile bir plan yaparlar. Onu yazlığa gidiyoruz diyerek düğün evine götürürler. Fitnat, evden ayrılmadan önce Talat’a mektup yazar tüm olanları anlatır. Mektuba gideceği evin adresini de yazar. Zavallı Fitnat, Ali Bey’in evine gelince tüm gerçeği öğrenir. Yine yataklara düşer. Ali Bey, Fitnat’ı ölen eşine benzetir. Fitnat, kendini Ali Bey'e teslim etmez. Aralarındaki tartışma esnasında Ali Bey, Fitnat'ın boğazından kopan ve elinde kalan muskayı açıp okuduğunda onun öz kızı olduğunu öğrenir. Ali Bey telaşla Fitnat'ın odasına geri döndüğünde vakit çok geçtir. Fitnat kapıyı üzerine kilitler ve canına kıyar. Genç kız bir çakıyla intihar etmiştir. Bu arada Talat da gelir. O da sevgilisini kanlar içinde görünce dayanamaz. Talat, Fitnat’ın öldüğünü görünce bayılır. Fitnat’ın babası olduğunu öğrenince şuur kaybı geçiren Ali Bey sadece altı ay yaşar. Talat da bu dertle uzun yaşamaz.

Yazar Hakkında Bilgi :


Şemsettin Sami (1850-1904) Dil bilgini, gazeteci, sözlükçü ve yazardır. Yanya’nın Fraşer kasabasında doğdu. Fraşer’de başladığı öğrenim hayatına Yanya’da, bir Rum okulunda devam etti. Bu okulda İtalyanca, Rumca, Eski Yunanca ve Fransızca öğrendi, bir yandan da özel hocalardan aldığı derslerle Farsça ve Arapçasını ilerletti.

1871’de İstanbul’a giderek Matbuat Kalemi’ne girdi. 1872’de Hadika’da gazetecilik hayatına atılan Şemsettin Sami, aynı yıl edebiyatımızın ilk telif romanı sayılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı yayımlamaya başladı.

Trablusgarp, Sabah, Tercüman-ı Şark gazeteleriyle Aile ve Hafta dergileri onun gazetecilik ve dergicilik alanındaki diğer önemli faaliyetlerindendir. Fransızcadan İhtiyar Onbaşı ve Galetée oyunlarını tercüme edip yayımlar. Daha sonra Besa yahut Ahde Vefa adlı oyunu yazar ve oyun Osmanlı Tiyatrosu’nda sahnelenir. Seydî Yahya, Gâve yazarın tiyatro türündeki diğer yapıtlarıdır. Sefiller, Robinson gibi önemli eserleri dilimize kazandırır.

Cep Kütüphanesi serisinde mitolojiden kadınlara, İslam medeniyetinden astronomiye çok çeşitli konularda ansiklopedik nitelikte küçük kitaplar yazar. Bütün bu çalışmalarının yanı sıra asıl dikkatini dil üstünde toplayan Şemsettin Sami, Kamus-ı Fransevî (Fransızcadan Türkçeye/Türkçeden Fransızcaya sözlük) ve Kamus-ı Türkî (Türkçe sözlük) gibi iki önemli sözlük ile altı ciltten oluşan ansiklopedisi Kamusü’l-a’lâm’ı hazırlar.

Ömrünün son yıllarında Türkçenin en eski eserlerini araştırmaya yönelen yazar, Orhun Abideleri ve Kutadgu Bilig üzerine çalışmıştır. Kültür dünyamıza dil çalışmaları, sözlük ve ansiklopedi yazarlığı, çeviri, roman ve oyunlarıyla önemli katkılar sağlamıştır.

Oyuncu Anne (Şermin Çarkacı) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Oyuncu Anne

Kitabın Yazarı : Şermin Çarkacı

Kitap Hakkında Bilgi :

Ah be annesi, Çocuğunu al spora götür, oradan çık baleye git, oradan çık tenise, dönüşte oyuncakçıya uğra, alabildiğini al, çeşit çeşit oyun gruplarına üye ol, odasına pahalı oyuncakları yığ, eve gelince aç televizyonu sen de elinde cep telefonun yanında otur. Aaaa noldu, o kadar koşturdun ama çocuğun yine mi mutsuz? Ev işleri, hayat telaşı, o kurs bu kurs derken büyüyüverdi çocuklar değil mi?

Gel, gerçek nitelikli zamanın peşinde ol ve onunla oyna. Yeterince yaratıcı değilim ve ne yapacağımı bilmiyorum diyorsan, senin için yüzlerce oyun fikri paylaştım. Hepsi çok kolay, çok eğlenceli ve verimli. Hepsi üç çocukla bizzat denendi. Hadi sıva kollarını, birlikte mutlu çocuklar büyüteceğiz...

Eğer siz de Şermin Çarkacı gibi düşünüyorsanız yani çocuğunuzla güzel ve verimli zaman geçirmenin tek yolunun şu yukarıda sayılanlar olmadığına inanıyorsanız, işte bu kitap tam size göre…

Buza saklanmış penguenleri, bulgurdan yapılmış çölleri ve mavi çarşaftan denizleri çocuğunuzla paylaşmak istiyorsanız Oyuncu Anne ile tanışmanın tam zamanı…

Şermin Çarkacı‘nın Oyuncu Anne kitabı 160 sayfadan oluşmaktadır.

Oyuncu Anne kitabının gelirleri Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’na bağışlanmaktadır.

Kitabın Özeti :

Yazar; üç çocuk annesi ve  yoğunda bir iş kadınıdır. "Her oyuncağın kırılmaya hakkı vardır ama çocukların asla.’’ düşüncesiyle kitabın ilk sayfasında kendini belirtmiştir. Onları dinleyerek, izleyerek, nelerden daha çok hoşlandıklarını kestirmeye çalışarak oyunlar hazırlamakla işe başlamıştır. Bu dünyada daha mutlu, daha yaratıcı, daha sorgulayıcı çocuklar yetiştirmek için çalışan, araştıran, birilerine ulaşan, çaba harcayan ebeveynleri hedef aldığını belirtmiştir.

‘’Hangi eşya insanın çocuğundan daha değerli olabilir ki?’’ der. Yaşadığınız evin onunda evi olduğuna dikkat çekerek, sınırların, kuralların elbette olması gerektiğini ama ‘’ne kadar ve neden?’’ olacağını sorgulamamızı ister. İş çığırından çıkmadan hangi düzenlemelerle evi kontrol altına alacağımız konusunda fikirler vermektedir. Aynı zamanda oyuncakları kategorize edip, bunları saklama kabına koyma, kutuları şeffaf almak ve böylece aramada da kolaylık sağlayacağı üzerine fikirler sunar.

Ev işleri vakit alır, doğru. Ama ‘’şu işimi de yapayım çocuklarımla öyle ilgilenirim,’’ demek yerine ‘’çocuklarımla ilgileneyim de, işimi öyle yaparım,’’ denmesi gerektiğine dikkat çeker. Televizyon vakit alır, misafirler vakit alır, misafirliğe gitmek vakit alır… Ama en önemlisi çocuklar için zaman yaratmaktır.

Bizim zamanlarımızda ki onlarca oynadığımız sokak oyunlarını hatırlatır bize. Ne yazık ki artık sokak oyunlarının kalmadığını da! Yetinmemeyi, yaşadığımız şehrin en güzel parkını bulmayı, en çok ağaçlı, en aktiviteli, en kalabalık parkını bulmayı önerir. Çocuklardan birer doğa kaşifi ya da küçük çevreciler yaratma konusunda yol gösterir; hatta çocukların rozet, sertifika gibi ödül işlerini çok sevdiğini ve bunları bile kendimizin nasıl hazırlayabileceği konusuna değinir. Ve en önemlisi ağaç ve çiçek dikmenin önemini hatırlatır. Böceklerden korkmamayı, ağaçlarla konuşmayı, en güzel malzemenin doğa olup dışarıda resim yapabilmenin zevkini anlatır.

Sayfalarda ara ara oyun hikayeleri ile karşılarız. Oyunları için gerekli malzemeler anlatılır, kısaca yapımına geçilir. Her şey tamamlandığında oyun zamanı gelir. Bu zevkli zaman bittiğinde ise bu oyunun faydaları nelerdir, ‘’ sor bakalım ne diyecek?’’ kısmı ile de eğitim zamanı gelir.

Mesela suyun insanlar üzerindeki rahatlatıcı etkisini hepimiz biliriz. İşte yetişkinler kadar çocuklarda da yarattığı etkileri örneklerle anlatır. Hatta birlikte yapabileceğiniz onlarca ‘’Su Oyunu’’ fikrini sunar.

‘’Kıyafetlerin üzerindeki lekeler, aslında birlikte geçirdiğiniz zamanın izleridir. Ve ne güzeldir ki birlikte oynanan bir oyunun, çocuğun ruhunda bıraktığı izleri hiçbir leke çıkarıcı silemeyecektir,’’ deyip hem fikrini hem duygusunu katarak oyundan oyuna koşuyor.

Aslında oynadıkları her oyunla bizleri onların anına götüren anne yazar; zaman zaman esprili bir dille kendi çocukluğuna da dönmeden edemez. Hayatında edindiği en hayırlı, en değerli davranışının kitap okumak olduğunu söyler ve çocuğunun okumadığından dert yanan anneleri ‘’ Peki sen okuyor musun?’’ diyerek dürter.

Her anne için en büyük problemlerden birine de değinir: Yemek Yeme! Daha doğrusu yedirememe diyelim. Oysa bu yazarımız için oldukça kolaydır hatta nispet yapar gibi keyif aldığından bile bahseder. Nasıl mı? Özel yemek tabakları, servis altlıkları, renkli bardaklar… Gibi bir sürü fikre değinir. Mesela omletten yüz, peynirden bulut yaptınız mı? Peki, birlikte yaptığınız yemekleri alıp, herhangi bir odada piknik yapmaya kalktınız mı? Ya da dolma biberin öyküsünü duydunuz mu? Bunlar gibi fikirler…

Herkes yaratıcı çocuklar istiyor. ‘’İyi de siz evde çocuğunuzun hayal dünyasını genişletmek için neler yapıyorsunuz?’’ diye soruyor yine yazar ve deneyebileceğiniz yollar ve örneklerden bahsediyor. Tabii Hababam Sınıfı’ nın kimya deneyi gibi sonu patlamayla bitecek denemeler yapmamaya da dikkat çekiyor. Sınırlara akılı kalmamayı resmin illa resim kağıdına yapılmayacağını söylüyor. ‘’Özgürlük tanı, her şeyden önce sen; inan, hayal et, araştır,’’ diyerek sesleniyor.

Çocuklara iyi bakmanın, doyurmanın, korumanın annelik olmadığının mesele; onların ruhlarını, kalplerini, zihinlerini doyurup korumak olduğunun altını çiziyor. Çocuğunun nelerden hoşlandığını, nelere nasıl tepki verdiğini en iyi anne babanın bilmesi gerektiğini hatırlatıyor.

Hastalanmış çocuklarla oyun oynamanın, hiçbir şey yokken varmış gibi hayal kumanın sınırının olmadığının, oyuncağın sadece oyuncakçıdan alınmayacağının, korkuları yenebilmenin oyun haline getirilmesinin, klasik oyunlara yaratıcılıkla dokunmanın ve aslında çocuklardan öğrenecek çok şey olduğunun konularını ayrı başlıklar altında anlatıyor.

Bu enerji yüklü, macera dolu yazar anne, bir de üşenmeyip kitabın sonunda gün gün, ay ay uygulanacak birde yıllık tablo hazırlamıştır.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...