18 Kasım 2019 Pazartesi

Cesur Yeni Dünya (Aldous Huxley) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Cesur Yeni Dünya

Kitabın Yazarı : Aldous Huxley

Kitap Hakkında Bilgi :

"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 yılına" götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat, Özdeşlik, İstikrar" yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, "annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. "Herkes herkes içindir."

"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.

Kitabın Özeti :

Aldous Huxley’in distopyası 2500’lü yıllarda hüküm süren baskıcı bir devlet ve mağdur edilen kitleler anlatılır. Tarih olarak F.S 632 yılında geçiyor. F.S: Ford Sonrası anlamına gelmektedir. Burada bahsi geçen Ford, T modeli ve seri üretimi bulmasıyla ünlü Henry Ford’tur. Ford adeta ilahlaştırılmış ve tanrı gibi görülmüştür. Ford’umuz kelimesi Our Lord a gönderme niteliğinde kullanan yazar dünyayı 2 temel karakter üzerinden bireylerin çatışmaları şeklinde anlatmaya çalışan bir yöntem izlemiştir. Henry Ford’a atıfla, Fordizm adlı bir düşünce ile toplumda seri üretim başlamıştır. Maddi varlık diğer tüm değerlerden üstün tutulmuş, insanların nesnelerden farkı kalmamıştır.

Aile ve ebeveynlik kavramlarının olmadığı bu ütopyada anne ve baba terimleri müstehcen ve yüz kızartıcı bir şey olarak görülmektedir. Çiftleşme olarak doğum barbarca görülmektedir. Bu nedenle “Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi” de döllenme şeklinde bebekler dünyaya getiriliyor. Daha doğmadan kaderleri belli olan bu bebekler sınıflara ayrılıyor. Epsilon, Gama, Delta, Alfa gibi isimleri olan sınıflara göre karakter ve kişilik özellikleri daha doğmadan belirleniyor. Örneğin bazı bebekler tropik bölgelerde yaşayacak, bazıları klora ve kurşuna dayanıklı kimya işçileri olacak bazıları ise duyusal film üreticileri olacaklardır. Buradaki amaçsa şöyle tanımlanıyor; “Tüm şartlandırılmaların amacı budur: insanlara kaçınılmaz yazgılarını sevdirmek.” Çok katı kast sisteminin geçerli olduğu bu yeni dünya sisteminde sınıflara göre giyim, düşünce, istekler bile farklı olmak zorunda. Örneğin epsilon alt sınıf olsa bile onlara uykularında bir epsilon oldukları için mutlu olmaları öğütleniyor.

Yeni Dünya Sistemindeki en önemli noktalardan biri ise “Hipnopedya” yani uykuda öğrenme. Bebeklere uykularında birçok şey öğretiliyor. Sınıflarının özellikleri, tüketimin önemliliği – bir şey eski veya yıpranmışsa ona yama yapma at ve yenisini al- böylece tüketim özendiriliyor. Ayrıca “Herkes herkes içindir” ve “Herkes mutludur.” Bu gibi şeyler uykuda saatlerce öğretiliyor ve bebeklerin bilincine yerleşiyor.

Roman, Avrupa sanayi devrimini pekiştiren 9 Yıl Savaşları gibi gelecekteki bir 9 yıl savaşı sonra ki büyük Ekonomik Sıkıntı dan sonra kurulan Cesur Yeni Dünya nın kurulması ile başlar. Bu dünyanın sloganı Cemaat, Özdeşlik, İstikrar dır. Yönetenler bu üç ilkenin sürekliliğini sağlamak için bilimsel yöntemlerle, kişisel nihai, gerçekten devrimci devrimi yürütmek azmindedir. Ve gelecekteki en önemli projeleri üzerinde çalışmaktadırlar. Bu önemli proje mutluluk sorunu adını verdikleri insanlara kölelikleri sevdirme projesidir.

Kitap Kuluçkalama ve Şartlandırma merkezi müdürünün çocuklara verdiği eğitim sahneleri ile başlar. Müdür öğrencilere toplumsal istikrar için gerekli nüfusun sabit tutulması ve amaca hizmet etmekten zevk alacak bireylerin üretilmesi konusunda dersler vermektedir.

Böylesi bir üretim için üretim bantları kurulmuştur. İnsanlar şişe içinde vücut dışı döllenmeyle seri bantta üretilmektedir. Edebiyat ve sanat Teknoloji ve sürekli mutluluk gayesi ile unutturulmuştur. Shakespeare, Dante gibi yazarların yasaklanma nedeni insanların eskilerden hoşlanmasını engellemektir. Bu toplum yeniye ve tüketime dayalı bir toplumdur.

Her insanın üretimi için iki yüz altmış yedi gün gerekmektedir. Bu sürenin sonunda entelektüel zekaya sahip Alfalar, salt fiziksel güç sağlamak için üretilen en altı sınıf Epsilonlar ve bunların arasında bulunan Beta, Gama, Delta- tip insan modelleri üretilmektedir.

Bu bireylerin istendiği gibi olması için üretim bandı üzerinde ilaç,ısı,basınc gibi etkiler uygulanmaktadır. Kişilerin psikolojik şartlandırmaları ise Hipnopedya adını verdikleri uykuda eğitim ile yapılmaktadır. Örneğin 12 yıl boyunca her gece 150 kez kulaklarına bu amaca uygun sesler yollanmaktadır. Bu sesler ile istenilen türde gelişimler sağlanmakta bireyler bu üretim bantlarında ve sonrasında amaca uygun olarak üretilmektedir. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”

Bu aşamalardan gecen alfa, beta, epsilon gama ve delta ihsanların hepsi üretildikleri, entelektüel, aptal çalışkan, hamal vb tipli insanların hepsi kendilerinden ve statülerinden memnun olarak yaşamakta diğer sınıflar ile aralarında olan yaşamsal ve sınıfsal farklılıkları dert etmemektedirler. Alfa çocukları gri giyer, çünkü korkulacak kadar zekidirler. Gamalar aptaldırlar hep yeşil giyerler. Delta çocuklar da haki giyer. Epsilonlar okuyup yazamayacak kadar aptaldır. Üstelik siyah giyerler.

Böylece her insan mutludur. Sistemin diğer ve önemli bir uygulaması ise tamirden ziyade at kurtul, işlevdir. Bu sistemin mantığı sistemin canlı kalması ve gerekli olan tüketimi sürekli kılmak için Atıp kur-tutmak, onarmaktan iyidir. Yama artarsa refah düşer tarzı şeklindedir.

Cesur Yeni Dünya da birey yok, toplum vardır. Kişilerin yalnız kalması sakıncalı görülmektedir çünkü yalnız kalan bireyler düşünmeye başlayacaktır. Bu ise en son istenen şeydir. Kişilerin yalnız kalmalarını engellemek için insanlar duygusal film, engelli golf gibi aktivitelere yönlendirilmektedirler. . Yalnız kaldıklarında ise soma adı verilen zararsız uyuşturucular verilmektedir. Ve böylece bireyler aldıkları doza göre 8-10-saat boyunca zihinsel tatile çıkar. Örneğin, iş yerinde bir soma yutabilir ve bir haftalık Hawai tatiline çıkabilmektedir.

Bununla beraber anne, baba, aile gibi kavramlar müstehcen kabul edilir. Âşık olmak, elde edememek gibi şeyler de komiktir. Herkes, herkese aittir. Böylece ortaya çıkabilecek yoğun hisler ve duygular ortadan kaldırılmış olur. Bunu dünya denetçiler-inden Mustafa Mond şu sözleriyle açıklar. Kişilerin duyguları gereksiz ve toplum için tehlikelidir. Bu yüzden onları duygu yükünden arındırdık.
Dünya devletinin dışında yaşamasına izin verilen tek tür Vahşi Ayrı bölgelerinde yaşayan insanlardır. Vahşiler eski ve sapkın adetleri sürdürmektedir: Evlenmek, çocuk doğurmak, sevişmek ve yaşlanarak ölmek kavramlarını yaşamaya devam etmektedirler. Ford’un ülkesinde “anne” kelimesi pornografik bir anlam taşımaktadır. “Doğurmak” kavramı üretilip şartlandırılmış her birey düzeninin temeline dinamit koymak olarak algılanmaktadır.

Gençlik önemli bir unsurdur. Modern insanların yaşlanması gibi bir durum söz konusu değildir. Bunu yapay salgılar ve aşılar ile sağlarlar. 60 larına kadar çok zinde yaşayan bireyler birden ölüverir. Bunun sebebi, yaşlanıp fiziksel güçten düşen bireyin toplumdaki üretim ve tüketim için bir faydası olmamasıdır.

Yaşları ilerledikçe insanların dine yönelmesinin bir nedeni de ölüm ve ölüm-den sonraki şeylerin korkusudur. Sözüyle de görebiliyoruz. Bu yüzden kişiler çocukluklarından itibaren haftada 3 gün ölecek hastalar hastanesi ne götürülür ve bireylerin gözünde ölümü diğer gelişim süreçleri gibi sıradan bir süreç olarak görmeleri sağlanır. Ölümden sonra ise toplumsal fayda sağlamak için kurulan tesislerde yakılan insanların potasyumları kullanılmak üzere tutulur.

Şartlandırma Merkez’inde görevli olan Bernard Marx, ayrı bir bölgedeki John adlı bir vahşiyi Londra’ya getirmeye karar verir. John ülkede coşkuyla karşılanır fakat bu yenidünya konusunda hayal kırıklığına uğrar ve buradaki yaşam biçimine ayak uyduramaz.

John, Dünya Devleti’nin insanlarının özgür olmadıklarını” düşünür ve onlara karşı çıkar. Ama John kısa sürede kaçamk zorunda kalır.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Bernard Marx : Bernard Marx, Cesur Yeni Dünya’da Kuluçkalama ve Şartlandırma Merkezi’nde beta sınıfına ait bir uzmandır. Şişe içinde üretimi yapılırken kanına yanlışlıkla alkol karıştırıldığı için Alfa sınıfına ait olması gerekirken beta sınıfına dâhil edilmiş bir karakterdir. Yaşadığı ortamla ve değer yargılarıyla çatışma içinde olan Bernard, toplum tarafından farklı bulunan, birey olduğunun bilincinde olan ve diğer insanlarla olan bu farkını bildiğinden kendini yalnız, depresif hissetmekte ve kendini anlayacak birini aramaktadır. Lenina isimli karaktere ilgi duymaktadır. Diğer karakterlerden farklıolarak içinde yaşamak zorunda olduğu sistemi sorgulayan Bernard, sistemde herkesin herkese ait olma fikrini benimsememektedir.

Lenina Crowne : Genç, güzel ve çekici bir Alfa olarak üretilmiştir. Ford’un sağladığı olanaklar yüzünden ona şükran duymaktadır. Erkekler nezdinde popüler olması Lenina’nın hoşuna gitmektedir. Bernard ile Lenina ‘Vahşi Ayrı Dünya’ adı verilen bir yere gider. İlkel yaşamın hala sürmekte olduğunu, insanların hala evlendiklerini ve doğal yöntemlerle çocuk doğurabildiklerini ve insan gibi öldüklerini görürler.

Mustapha Mond : Mustapha Mond, Yeni Dünya’nın önde gelen on denetçisinden biri ve otoritenin temsilcidir. Eski bir bilim adamı olan Mond, katıksız bilimle uğraşma alternatifini reddederek yönetici olmuştur. Mond, tarihin silinmesi, duyguların gereksizliği, bilimin sadece öngörülen düzeyde kullanılması gerektiğini düşünen bir karakter olarak, istikrarı bilime tercih etmektedir. Ülkesini modernize eden ve devrim niteliğinde politikalar güden Mustafa Kemal Atatürk ve yenilikçi İngiliz sanayicisi Alfred Mond’dan esinlenilmiştir.

Linda : John’un biyolojik annesidir. Gençliğini Cesur Yeni Dünya’da dölleme bölümünde çalışarak geçiren Linda, hayatını ayrık vahşi bölgedesürdürmektedir. Farklı olduğu için o da yerliler arasında John gibi kabul görmemektedir.

John (Vahşi) : Cesur Yeni Dünya düzeninin dışında ‘vahşi ayrı dünya’ olarak adlandırılan bir bölgede yerliler arasında büyümüş, ancak annesinin modern dünyadan gelen biri olduğu için onlar tarafından kabul görmemiş bir karakter olarak betimlenmiştir. Annesi Linda, Vahşi Ayrı Dünya’da kaldıkları süre boyunca John’a okuma ve yazma öğretmiş ve John annesinin eşyaları arasında bulduğu Shakespeare derlemesinden etkilerek yazarın bütün oyunlarını ezberlemiştir. Bernard’ın onu ve annesini Cesur Yeni Dünya’ya dünyaya getirmesinden sonrabu sistemi tanıyarak günden güne daha büyük bir nefret beslemeye başlamıştır. Annesinin ölümünden delta gibi düşük zekâlı, sadece çalışmaya ve soma almaya şartlanmış kişilere bile bu sistemin yanlışlığını anlatmaya çalışmıştır. Lenina’ya âşık ve onun için her şeyi yapmaya hazır olan ancak Lenina’nın bunu anlayamamasından dolayı büyük bir çaresizlik duyan John’un, bu çaresizliği zamanla nefrete dönüşmüştür.

Kitaptaki Kişilerin Sembolik Karşılıkları :


Bernard Marx : George Bernard Shaw ve Karl Marx
Lenina Crowne : Vladimir Lenin
Fanny Crowne : Fanny Kaplan
Polly Trotsky : Lev Troçki
Benito Hoover : Benito Mussolini, Herbert Hoover
Helmholtz Watson : Hermann von Helmholtz, John B. Watson
Darwin Bonaparte : Napoleon Bonaparte, Charles Darwin
Herbert Bakunin : Herbert Spencer, Mikhail Bakunin
Mustapha Mond : Mustafa Kemal Atatürk, Sir Alfred Mond
Primo Mellon : Miguel Primo de Rivera, Andrew Mellon
Sarojini Engels : Friedrich Engels, Sarojini Naidu
Fifi Bradlaugh : Charles Bradlaugh
Joanna Diesel : Rudolf Diesel
Jean-Jacques Habibullah : Jean-Jacques Rousseau, Habibullah Khan

Karamazov Kardeşler (Fyodor Dostoyevsky) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Karamazov Kardeşler

Kitabın Yazarı : Fyodor Dostoyevsky

Kitap Hakkında Bilgi :

Freud’u dahi etkilemiş olan bu romanın türü psikolojik bir romandır. Dostoyevski, bu romanda insan ruhunun derinliklerine inmiş, bir insan sağlam bir inançla tüm zorlukların üstesinden gelebilir ana fikrini işlemiştir.

Olay, Rus­ya’nın bir taşra kentinde on dokuzuncu yüzyıl ortala­rında geçmektedir. Romanın zamanı ve mekânı Rusya’dadır.

Romanın üzerinde durduğu bir diğer konu babalık ve baba katilliğidir. Romanda Fyodor Pavloviç ve onu öldüren oğulları üzerinden tartışmaya açılmıştır. Fyodor Pavloviç, sorumsuz ve şehvet düşkünü bayağı bir adamdır. Öte yandan onu öldüren oğlu Smeryakov olsa bile, bu cinayeti isteyen Dimitri de, cinayetin haklı olacağını savunan İvan da, cinayetin işleneceğini tahmin edip bunu engellemeye kalkışmayan Alyoşa da suçludur.

Dostoyevski, yaşamının son yıllarında başyapıtı Karamazov Kardeşler'i tamamladığında, Rus yazınında 'felsefe düzeyinde roman-tragedya denen türün de temelini attığının bilincinde değildi. Dostoyevski'nin yaşam birikiminin tümünü ve sanat gücünün doruğunu içeren bu roman, gerçekte insanı insan yapan ne varsa, onlara adanmış bir destan niteliğini taşır. Yazar, hiçbir romanında "Karamazov Kardeşler"de olduğu denli insan ruhuna inmemiş, insanoğlunu bu denli kesitler biçiminde, içgüdülerinin ve istencinin tüm görünümüyle sergilenmiştir. Bir aileyi konu alan ve bir felaketler zinciri olarak gelişen olay örgüsü, bireysel öğelerin yanı sıra, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısındaki Rus toplumunu da geçirdiği sarsıntıların tümüyle, dünya edebiyatında bir eşi daha bulunmayan bir sanat aynasından yansıtır.
(Tanıtım Yazısından)

Dostoyevski (1821-1881): Gerek 1840'ların ortalarından itibaren yayımlamaya başladığı Beyaz Geceler ve Öteki gibi uzun öykü-kısa romanlarıyla, gerekse Karamazov Kardeşler, Suç ve Ceza ve Budala gibi Sibirya sürgünü sonrası büyük romanlarıyla, insanın karanlık yakasını kendinden sonraki bütün romancıları derinden etkileyecek biçimde dile getirmiş büyük bir 19. yüzyıl ustasıdır. Karamazov Kardeşler, yazarın son başyapıtıdır.

Kitabın Özeti :

Bölüm 1 – Küçük Sevimli Bir Aile
Ailenin genel hatları ile anlatıldığı giriş bölümünde Dimitri tam payını alamadığı annesinin mirasından payını almak için kente gelmiştir. İvan da eğitimini tamamladığı için kenttedir. Alyoşa ise bir süre önce kendini Staretze adadığı manastırda kalmaktadır.

Bölüm 2 – Uygunsuz Bir Ziyaret
Karamazov ailesi Staretz Zosima’yı görmek için manastıra gelir. İvan ve Fyodor Pavloviç’in zaten sadece alay amaçlı bu ziyareti gerçekleştirdikleri ziyaretin ironik yanı bu fikrin Ateist İvan’dan çıkmış olmasıdır. Dimitri ve babası kavga ederek büyük bir rezaletle manastırdan ayrılırlar. Buna rağmen hiç azalmayan ziyaretçi kalabalığı arasında kötürüm kızını iyileştiren Zosima’ya teşekküre gelen bir kadın da vardır. Ziyaretçiler Staretz’in mucizeleri karşısında kilometrelerce uzaktan ona danışmaya gelmektedir.

Bölüm 3 – Şehvet Düşkünleri
Bu bölüm Fyodor Pavloviç, Dmitri ve Gruşenka arasındaki aşk çıkmazını anlatır. Gruşenka’yı elde etmeye çalışan Fyodor Pavloviç binlerce rubleyi bu yolda harcamaya hazırdır. Bu ahlaksızlığa yanaşmayan Dimitri ise birgün eve girip babasını tehdit eder. Bu arada Katerina’ya bir evlilik sözü vermiştir.

Bölüm 4 – Yaralar
Çocuklara düşkün olan Alyoşa bir grup okul çağındaki çocuğun bir arkadaşlarını hırpaladıklarını görünce müdahale eder ve hırpalanan çocuktan (İlyuşa) bir ısırık da kendi parmağına alır. Bir süre sonra İlyuşa’nın babasının ağabeyi Dimitri tarafından dövüldüğünü ve yerlerde sürüklendiğini, İlyuşa’nın kendisine bu yüzden saldırdığını öğrenir. İlyuşya’nın babasından af dilemek için evine gidip para teklif ettiğinde reddedilip evi terk eder.

Bölüm 5 – Lehte ve Aleyhte
Rusya’da iyice hareketlenen felsefi akımları konu alan bu bölümde İvan’ın nihilizmle ilgili düşüncelerine bu bölümde yer verilir. İspanya‘da devam eden büyük bir engizisyon hükümdarlığı olduğunu ve dünyaya hükmettiğini kurgulayan İvan Büyük Engizisyoncu olarak adlandırdığı 90 yaşındaki bir din adamının tüm Hristiyanlığa hükmettiğini ve tüm insanları istediği gibi yönlendirip onları işledikleri günahların vebalinden kurtardığını anlatır. Engizisyoncular bu yolla tüm insanların mutluluğunu sağladıklarını savunurlar. İşte bu hükümdarlığın varlığı sırasında Dünyaya dönen İsa çeşitli mucizelerle insanları kendisine inandırdıktan sonra engizisyoncu tarafından zindana attırıldıktan sonra Büyük Engizisyoncu’nun anlattıklarını hiçbir şey söylemeden dinler ve sessizce yanına gelerek şefkatle öpüverir. Hemen gitmesini ve hiç görünmemesini bu taktirde onu bağışlayacağını söyleyen engizisyoncuyu dinlemeyip ertesi gün idam edilmek üzere hücresinde oturmayı sürdürür. Hikayeyi dinledikten sonra Alyoşa İvan’ın edebi hırsızlık diye sönlenmesinin arasında İvan’ın yanağına bir öpücük kondurur.

Bölüm 6 – Rus Keşiş
Bu bölüm ölüm döşeğindeki Staretz Zosima’nın kendi ağzından hayat hikâyesini ve öğütlerini içerir. Asi bir gençlik yaşayan Staretz öyküsüne Ağabeyinin ölümü ile başlar. Evlerinin yakınında yaşayan tanrıtanımaz bir filozofla tanışan ağabeyi bir süre sonra önemli bir hastalığa yakalanır ve annesiyle arasında geçen kısa konuşmalar arasında onlara öğüt vermeyi ihmal etmez. Dünyadaki her şeye sevgi duymalarını öğütleyen ağabeyin ölümünden sonra Staretz subay olmak için askeri okula girer ve burada hastalık halini alan düello modasına katılmak üzereyken vazgeçip okulunu bırakarak bir manastıra girer. Bu arada başından geçen birkaç olay da inancını ve düşüncelerini olgunlaştırmaktadır. Evine itirafta bulunmaya gelen bir katile teslim olmasını öğütleyerek manastır eğitimini sürdürmüştür. Ölüm döşeğinde anlattığı bu hikâyeler arasında İvan’ın anlattığı hikâyedeki Ateist tezi çürütecek düşüncelerini de ortaya koyarken sevgi öğütleri ile ölür.

Bölüm 7 – Alyoşa
Staretz’in ölümü ile gerçekleşecek bir mucize bekleyen halk manastırın önünde toplanır. Bu arada keşişler dualarını okumakta Staretz’i gömmeye hazırlanırken gerçekleşecek mucizeyi merakla beklerken hiç beklenmedik bir şekilde cenaze, normalinden çok daha önce ve müthiş bir yoğunlukla kokmaya başlar. Staretz’in mucizelerine körü körüne bağlı olan Alyoşa bu olayla sarsılır. İnsanların alaylarına dayanamaz ve cüppesini çıkarıp manastırı terk eder. Bir arkadaşının kendi hassasiyetini kullanıp yol göstericilik etmesi ile Gruşenka’nın evine yollanır. Burada inancını yitirme durumuna gelen Alyoşa tekrar bir değişim geçirerek inancına geri döner ve kendisini baştan çıkarma tasarısından vazgeçen Gruşenka’dan etkilenerek evden çıkar.

Bölüm 8 – Mitya
Dimitri (Mitya) Katerina’nın kendisine uzun zaman önce verdiği bir miktar parayı kendisine ödeyemeden Gruşenka ile evlenemeyeceğini, her zaman Katerina’ya borçlu kalacağını ve Gruşenka’nın ise kendisi için üç bin ruble hazırlayan babasını seçeceğini düşündüğünden önce varlıklı komşularından borç ister. Bir yandan da Gruşenka’yı gözetim altında tutmaya çalışır; fakat Gruşenka’yı bulamadan çıktığı evden giderken bir de eline pirinçten bir havaneli geçirmiştir. Babasının evine doğru yola koyulur. Duvardan bahçeye atlar. Tam bu sırada romanın olay örgüsü kesintiye uğrar. Mitya bahçeden kaçmakla uğraşmaktadır. Kendisini yakalamaya gelen uşağın kafasına cebindeki havaneliyle vurur. Yaşayıp yaşamadığına bakarken her tarafı kan içinde kalmış halde bahçeden çıkıp kaçar. Gruşenka’yı ve birkaç eğlence düşkününü de yanına alarak nereden geldiği belli olmayan bir parayla arabasını şarap ve yemekle doldurarak eğlenecekleri hana doğru yola çıkar. Bu arada Gruşenka Mitya’yı gerçekten sevdiğini anlamıştır. Handa çılgınca eğlenirken polisler ve sorgu memurlarınca gözaltına alınırlar. Mitya sorguya alınır. Zira babasının öldürülmesi nedeniyle cinayetin tek sanığıdır.

Bölüm 9 – Soruşturmanın İlk Aşaması
Fyodor Pavloviç’in öldüğü gece eve Mitya’dan başka kimse uğramamış. Bel ağrısından şikayet eden uşağa hazırladığı sakinleştirici kocakarı ilacını içiren ve kendisi de nasibini alan uşağın karısı ve uşak bütün gece uyumuşlar, nasıl olduysa sesleri duyup gelen uşak Mitya tarafından bayıltılmıştır. Smerdyakov ise geçirdiği sara krizi ile kendinden geçmiş halde yatağından kalkamamıştır. Başka görgü tanığının olmadığı cinayet davasında Dimitri tek sanık olarak cezaevine sevkedilir.

Bölüm 10 – Oğlanlar
Kolya, Alyoşa’nın son görüşünden beri hastalanmıştır. Bu arada Avrupa’daki fikir akımları(Nihilizm) hakkında fikir sahibi olan bir arkadaşı (Kolya) ile sıkça görüşmektedir. Alyoşa da ziyaretlerinden birinde Kolya ile karşılaşır ve fikirlerini dinleme fırsatı bulur.

Bölüm 11 – İvan Fyodoroviç
İvan Alyoşa ile görüşmesinden bu yana kendisini yıkıcı bir biçimde sorgularken deliliğe sürüklenir. Smerdyakov’la görüşmeye başlar. Onu son görüşünde Smerdyakov, Fyodor Pavloviç’in öldürüldüğü gece sara krizi geçiriyor gibi davranarak herkesi aldattığını ve cinayeti işledikten sonra gerçekten kriz geçirerek tüm ev sakinlerini kandırmayı başardığını itiraf eder ve çaldığı parayı çıkarıp suç ortağına ,İvan’a, verir. Suç ortağı saymasındaki gerekçe ise İvan’ın da babasının ölmesini istemesi ve babası tehdit altındayken evi terk etmesi nedeniyle Smerdyakov’un bunu ondan istediğini düşünmesidir. İvan’ın böyle bir şey tasarlamadığını anlayan Smerdyakov intihar eder. İvan evine gittiği zaman şeytanın kendisini rahatsız ettiğini gördüğü düşlere kapılır. Alyoşa’nın intiharı bildirmesinin ardından bilincini kaybeder.

Bölüm 12 – Hukuki Bir Hata
Katerina Dimitri’nin savunması için ülke çapında tanınan bir avukat olan Fetükoviç’i tutmuştur. Dostoyevski bu bölümde aynı zamanda babalık kavramını Fetükoviç’in ağzından sorgular. Fetükoviç savunması sırasında Fyodor Pavloviç’i şehvet düşkünü, sorumsuz ve ilgisiz bir baba olarak nitelendirir. Fetükoviç’in tüm avukatlık yeteneği, soğukkanlı ve etkileyici hareketleri ve deneyimi ile Dimitri’yi savunmasına rağmen, heyecanlı savcının yaptığı çocukça ve Dimitri’yi bayağı ithamların altında bırakan sözleri jüri üzerinde daha etkili olur. Katerina’nın histeri krizi sırasında açığa çıkardığı Dimitri’nin babasını öldüreceğini yazdığı mektup da kararın alınmasında kritik etkide bulunur. Dimitri hapse ve ardından sürgüne mahküm edilir.

Epilog
Katerina mahkemede yaptıklarına rağmen İvan’ın bilincini yitirmeye başlamadan önce Dimitri’yi kaçırmak için yaptığı planları uygulamayı üstlenir. İvan’a aşık olmasına rağmen Dimitri’nin son çağrısına uyarak ziyarete gider ve anın etkisiyle yeni kişilere aşık olmalarına rağmen birbirlerine olan sevgilerinin gerçekliğini açıklarla. Konuşmanın ardından Gruşenka’nın gelmesiyle Katerina odadan çıkar ve sahne sona erer. İlyuşa geçirdiği hastalık sonucu ölmüştür. Alyoşa cenazeden sonra çocuklara bir konuşma yapıp, birbirlerinin hatalarından sorumlu olmayı ve hiç kopmamalarını öğütler. Arkadaşlarının anısının onları koruyacağını bildirir. Roman çocukların Yaşa, varol Karamazov tezahüratı ile sona erer.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Fyodor Pavloviç Karamazov : Karamazov ailesinin 55 yaşındaki, kadın düşkünü, asalak babası. Yaptığı iki evliliğin birincisinden sermaye yapabilecek kadar drahoma aldıktan ve bir çocuk sahibi olduktan sonra karısının evden kaçması ve akabinde hastalanıp ölmesi üzerine havaleli dediği ikinci karısı ile evlenip iki çocuk dünyaya getiren Fyodor Pavloviç’in, yüksek ihtimalle, bir gece evine gelen meczup bir kadından gayrimeşru bir oğlu daha vardır.

Dimitri Fyodoroviç Karamazov : Ailenin 28 yaşındaki en büyük oğlu. Babası gibi şehvet düşkünü olan Dimitri yıllarca hiçbir pay alamadığı annesinin mirasından kendisine düşen payın bir kısmını nakden, gerçek değerinin altında parça parça almış ve borcunun kapandığına dair imza vermesine rağmen mirasın gerçek değerini göz önüne alarak babasından daha fazlasını istemektedir. Dimitri’nin üvey kardeşi Alyoşa ile sıkı bağları vardır. Katerina İvanovna ile nişanlı ve Gruşenka adındaki bir kadına âşıktır.

İvan Fyodoroviç Karamazov : Fyodor Pavloviç’in havaleli dediği ikinci karısından doğan 24 yaşındaki ikinci oğlu. İyi bir eğitim alan İvan nihilist düşünceleri olan ve aileden kopuk yaşayan bir gençtir. Romanda tanrıtanımazlığın üzerinden tartışıldığı İvan’ın da tıpkı Dimitri gibi babasına karşı beslediği düşmanca duyguları vardır.

Aleksey Fyodoroviç Karamazov : Fyodor Pavloviç’in yine ikinci karısından doğan 20 yaşındaki en küçük oğlu. Romanda genelde Alyoşa olarak geçen 20 yaşındaki genç belki de Dostoyevski’nin üç yaşında iken kaybettiği oğlunun adını taşıması bakımından romanın sonunda ortaya çıkacak olan savcının deyimi ile en hayırlı evlattır. Kentteki manastırda kalan Alyoşa, İvan’ın nihilist bir şüpheciliği temsil etmesi gibi Hristiyanlığı ve inancı sembolize eder.

Pavel Smerdyakov : Meczup Lizaveta Smerdyaşçaya'nın Fyodor Pavloviç ile ilişkisinden doğduğu düşünülen gayrimeşru çocuk. Fyodor Pavloviç tarafından evdeki hizmetçi çifte emanet edilen Smerdyakov saralıdır. Üvey ağabeyi İvan’ı örnek alan bir kopyadır. Her ne kadar Fyodor Pavloviç’e her fırsatta dalkavukluk etse bile ona karşı öfke besleyen Smerdyakov daha sonra hikâyeyi önemli ölçüde etkileyecektir.

Agrafena Aleksandrovna Svetlova : Kentte birçok erkeğin ilgisini çeken civelek genç kadın. Dimitri’nin ve Fyodor Pavloviç’in de beraber olmak istedikleri Agrafena Aleksandrovna(Gruşenka) Dmitri ve babası arasındaki hiç bitmeyecek olacak husumetin de sorumlusudur.

Katerina İvanovna Verkhovtseva :
Dimitri’nin nişanlısı. Babasının yaptığı yolsuzluğu saklamak için kendilerine yardım eden ve ordunun kasasından daha sonra ödenmek üzere alınan birkaç bin rubleyi temin eden Dimitri ile bu yaptığının kefareti olarak nişanlanan Katerina romanda asaletin, onurun ve şerefin temsilcisidir.

İlyuşa : Kentteki bir öğrenci. Ölümü ile romandaki olayların çok az bir bölümünü oluşturduğu sanılsa da aslında İlyuşa Dostoyevski’nin teknik olarak çıktığı doruk noktasının göstergesidir. Ölümü ile teşkil ettiği küçük olay -yazarın üstün yeteneği ile- kitabın felsefesini oluşturan bir ipucuna dönüşmüştür.

Beren ile Luthien (J. R. R. Tolkien) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Beren ile Luthien

Kitabın Yazarı : J. R. R. Tolkien

Kitap Hakkında Bilgi :

Tolkien’in yayımlanmayan metinlerinden derlenerek başlı başına bir kitap haline getirilen Beren ile Luthien’in destansı hikayesi Hobbit, Yüzüklerin Efendisi, Silmarillion ve Tolkien’in yarattığı Elfler, İnsanlar, Orklar ve Cücelerle dolu Orta Dünya hayranlarını bir kez daha bir araya getirecek.

J.R.R. Tolkien’in İlk Çağ’daki destanları ve mitleri anlattığı Silmarillion’ın gelişiminde büyük bir rol oynayan Beren ile Luthien’in hikayesinin yazım sürecinde pek çok detay değişse de gölgelenen aşkları hep baki kaldı: Beren ölümlü bir İnsandı, Luthien ise ölümsüz bir Elf. Önemli bir Elf beyi olan babası, kızının Beren’le olmasına karşıydı ve eğer Luthien’le evlenmek istiyorsa Beren imkansız bir görevi yerine getirmek zorundaydı. Beren, Luthien ile birlikte kötülerin en kötüsü, Kara Düşman, Morgoth olarak da bilinen Melkor’dan en değerli mücevher Silmarili çalmaya çalışacaktı.

Bu kitapta Christopher Tolkien, Beren ile Luthien’in hikayesinin ilk yazıldığı tarihten, Silmarillion’daki haline kadar geçen süreci adım adım ele alıp Orta Dünya’nın en önemli aşk hikayesine nasıl dönüştüğünü, bu evrende giderek nasıl daha büyük bir yer kapladığını gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de babasının kelimelerine dokunmadan, orijinal hallerini koruyarak destanın hem manzum hem de mensur biçimlerini ilk kez birlikte yayımlıyor.

Beren ile Luthien, J. R. R. Tolkien’in notlarından ve taslaklarından oluşturulmuştur; yani Tolkien, Beren ile Luthien adında müstakil bir kitap çıkarmamıştır. Bu kitabın çıkarılması J. R. R. Tolkien’in oğlu Christopher Tolkien tarafındandır. Dolayısıyla kitap, bir bütünlük arz etmez. Daha çok fragmanlar halindedir. Ayrıca J. R. R. Tolkien, bu hikayedeki kişileri ve olayları yer yer değiştirmiştir. Mesela bir yerde Beren’in babası olarak Ormancı Egnor değil, Barahir geçer. Hikayenin başı ve sonu oldukça muğlaktır. Yani; bu metin, tam anlamıyla kemale ermemil, yarım kalmış bir hikayedir. Bundan dolayı; J. R. R. Tolkien’in eserlerini ilk defa okuyacak olanlara bu kitabı tavsiye etmiyoruz; ancak Tolkien kitaplarının hayranıysanız ve onun diğer eserlerini okuduysanız, bu kitaptan da keyif alacağınızdan ve oldukça büyülü bir dünyada ilerlemeye devam edeceğinizden emin olabilirsiniz.

Kitabın Özeti :

Elf kralı Tinwelint’in iki evladı vardır: Erkek olanı Dairon ve kız olanı Tinuviel (Luthien)’dir. Tinuviel, Elfler arasındaki en güzel kızdır. Çünkü annesi Gwendeling bir peridir. Dairon ise güçlü ve neşeli bir oğlandır. Kavalı ve ormandaki müzik aletlerini çalmaktan çok hoşlanır. Öyle ki, Elfler arasındaki en iyi üç çalgıcıdan biri sayılırdı.

Zaman zaman Dairon ile Tinuviel, beraber ormana giderler. Dairon müzik çalar, Tinuviel ise büyüleyici bir şekilde dans eder. Dans, Tinuviel’in en çok keyif aldığı şeydir. Yine iki kardeş bir gün ormana gider. Dairon çalgı çalar, Tinuviel raks eder. Tam o sırada Beren adlı bir Gnom, bu güzeller güzeli Elf kızını, Tinuviel’i görmüş, aşık olmuş.

Ormancı Egnor’un oğlu Beren, zamanında Eldar (Elfler) ile Melko’nun şerbetinden içen Gnomlardan biri olduğu için, korkulu ve kuşkuluymuş; fakat bu gümüş elbiseli, beyaz tenli kız onun aklını başından almış. Beren, Tinuviel’i daha yakından görmek istemiş ve ona doğru yaklaşmış, yaklaşmış, yaklaşmış. Tam o anda Dairon, Beren’i görmüş. Dairon bu yabancı varlıktan korkmuş, kız kardeşini de alıp kaçmış. Halbuki Tinuviel de Beren’den hoşlanmış. Bu nedenle ne zaman Beren, Tinuviel’i görmek için onun civarında gezinse, Tinuviel kendisini Beren’e gösteriyormuş.

Bir gün Tinuviel, Beren’i babasının mağara sarayına kadar getirmiş. Tinwelint bu durumdan hoşlanmamış. Ancak Beren, Tinuviel’in aşkına güvenerek, onu babası Tinwelint’ten istemiş. Tinwelint ise tek bir şartla kızını vereceğini söylemiş. Melko’nun tacındaki Silmaril’lerden birini getirirse…

Melko’nun sarayına girmek bile çok zormuş ki; onun tacından bir Silmaril almak ise neredeyse imkansızmış. Üstelik, Melko’nun sarayının civarında Orklar dolaşıyormuş. Tinwelint, Beren’i açık açık ölüme gönderiyormuş. Tinuviel babasına yalvarmış, yakarmış ama sözünü dinletememiş. Beren ise bunu bir gurur meselesi yaparak, ucunda ölüm de olsa Silmaril’i almaya and içmiş ve yollara düşmüş. Ormanda Orklara esir düşmüş. Orklar da, Beren’i, Melko’nun sarayında bulunan, kediler prensi Tevildo’ya götürmüşler. Tevildo ise, yanında çalıştırması için Beren’i aşçısına vermiş.

Tinuviel, sevdiği adamı kurtarmak için babasının sarayından kaçıp Melko’nun Demir Cehennemi’ne doğru yola düşmüş. Demir Cehennemi’nin kapısındaki vahşi ve oldukça büyük kurdu dansı ile uyutmuş. Çünkü bir Elf olan Tinuviel’in dansı uyutucu bir etkiye sahipmiş. Ardından Melko’nun huzuruna çıkmış. Ona saygılarını sunmuş ve hizmetine girmek istediğini belirtmiş. Çok güzel dans edebileceğini söylemiş. Melko da ona dans edebilmesi için fırsat tanımış. Tinuviel, büyüleyici danslarından birini yapmaya başlamış. Bu esnada herkes uyuyakalmış. Melko tahtından düşmüş ve Melko’nun başındaki tac da yuvarlanmış.

O sırada sarayda bulunan Beren de uyuyakalmış. Tinuviel, Beren’i uyandırmış. Sonra Melko’nun tacındaki Silmaril’lerden birini bıçak yardımıyla söküp saraydan kaçmışlar. Fakat kurt uykusundan uyandığı için Demir Cehennemi’nin kapısındaki kurda yakalanmışlar. Kurt Tinuviel’e saldırmış. Beren ise sevdiği kadını kurtarmak için kendini öne atmış. Kurda bir yumruk vurmuş. Ancak bir sonraki yumruğunu atarken kurt Beren’in elini ağzına almış ve koparmış. Bu elde ise Silmaril varmış. Böylece Beren, hem elinden hem de Silmaril’den olmuş. Silmaril ise, kötü niyetlileri yakıp kül eden bir tılsıma sahipmiş. Bu nedenle kurt, yanıvermiş.

Beren ile Tinuviel ormana dönmüşler. Beren, Silmaril’i kaybettiği için ayrılmaları gerektiğini söylemiş. çünkü Tinwelint’e verdiği sözü tutamamış. İkisinin kavuşması için ise bu mücevher gerekliymiş. Tinuviel ise, Beren olmadan asla babasının sarayına adım atmayacağını söylemiş. Bunun üzerine ikisi, Tinwelint’in mağara sarayına gitmişler. Tinwelint Beren’e Silmaril’i sormuş. Beren, Silmaril’in elinde olduğunu ama elinin kendisinde bulunmadığını söylemiş. Tinwelint, Beren’in cesaretine hayran kalmış.

Askerlerini ve Beren’i alıp, yeni bir Silmaril ele geçirmek üzere yola çıkmışlar. Bunu başarmışlar da fakat Orklarla yapılan bir çatışmada Beren ciddi bir yara almış. Bununla beraber, Silmaril’i Tinwelint’e kendi elleriyle sunmuş. Ardından da ölmüş. Tinuviel, ölüm tanrısına Beren’in geri dönmesi için yalvarmış. Ölüm tanrısı, Tinuviel’in isteğini tek bir şartla kabul etmiş. Tinuviel ölümsüzlüğü bırakacak, artık bir Elf değil de insan gibi yaşayacakmış. Tinuviel kabul etmiş. Ardından Beren ile Tinuviel birbirine kavuşmuşlar. Onları ne bir insan, ne bir Elf, ne de bir cüce görmüş. İkisinin Dior adında bir oğulları olmuş. Dior ise, Yüzüklerin Efendisi serisindeki Elrond Peredhil’in dedesidir. Elrond Peredhil ise, Aragorn’un Elf sevgilisi Arwen’in babasıdır.

17 Kasım 2019 Pazar

LM567 Tone Decoder Entegre ile Yapılan Elektronik Siren Devresi


LM567 tone decoder entegre ile yapılan siren devresi butona basıldığında hoparlörden ses vermektedir.

Devre Elemanları :

IC1 = LM567
C1 = 100 µF kondansatör
C2 = 2.2 µF kondansatör
C3 = 22 nF kondansatör
R1 = 10 KΩ direnç
R2 = 18 KΩ direnç
T1 = 2SK100 transistör PNP
Buton
8 ohm 0,5 watt hoparlör

Evaporatör Nedir? Çalışma Prensibi ve Çeşitleri Nelerdir?


Evaporatör Tanımı :

Soğutma sistemlerinde kullanılan buharlaştırıcının bir diğer ismine de evaporatör denir. Buharlaştırıcıya soğutma serpantini de denir. Evaporatörler  soğutucu akışkanın buharlaşarak, soğutulmak istenen ortamdan ısının çekilmesini sağlayan elemanlardır.

Buharlaştırıcı ; soğutma sisteminde, soğutucu akışkanın sıvı olarak girip buharlaştıktan sonra gaz olarak çıktığı bölümdür. Soğutucu akışkan, evaporatörün kanallarına girince ısıyı, soğutulan maddeden veya ortamdan soğurur ve ısıyı ortamdan absorbe ederken de kaynamaya başlayarak buharlaşır. Bu işlemde evaporatör, tüm sistemin genel amacını (soğutma) gerçekleştirir. Evaporatif soğutma suyun buharlaşması ile havadan ısı alması prensibine dayanır. Su buharlaşırken havadan ısı çeker ve havanın soğumasına sebep olur.

Evaporatör Çalışma Prensibi :

Soğutma uygulamalarında, soğutucu akışkanın cinsine, çalışma koşullarına, soğutulmak istenen sıvı veya havanın sirkülasyon yöntemine, soğutucu akışkan kontrol tipine ve uygulama yerine göre değişen çok farklı konstrüksiyon ve boyutlarda dizayn edilmiş buharlaştırıcı tipleri vardır. Evaporatörlerin ticari ve endüstriyel soğutma, şok dondurma uygulamalarında geniş bir kullanım aralığı vardır.

Evaporatör, ısı transfer kabiliyeti yüksek ve korozif ortam koşullarından etkilenmeyen malzemelerden yapılmalıdır. Borular; amonyaklı sistemlerde çelikten, freonlu sistemlerde alüminyum, bakır veya bakır-çinko alaşımlarından (pirinçten) yapılır. Evaporatörler ısıl gerilmelere ve korozif ortam şartlarına dayanacak şekilde imal edilir. Uzun ömürlü kullanımları ise zamanında yapılacak periyodik bakımlar ile mümkün olur.

Evaporatörün yapısı, soğutucu akışkanın çabuk buharlaşmasını sağlayacak ve soğutucunun giriş ve çıkış basınç farkını (kayıplarını) asgari seviyede tutacak şekilde dizayn edilir. Aşırı basınç kaybı, yağlama yağının taşınmasını olumsuz yönde etkileyeceği için, hem kompresör de yetersiz yağlamadan kaynaklanan sorunlara yol açacak hem de evaporatör de yağ birikmesi sonucu (ısı transferini düşüreceğinden), sistemin verimsiz çalışmasına sebep olacaktır.

Evaporatör Çeşitleri :


Evaporatörlerin yapıları itibarıyla sınıflandırılmaları:
Çıplak borulu
Kanatlı borulu
Plaka kanatçık – borulu olmak üzere üç ayrı çeşitte imal edilir.

Her tipin kendine özel kullanım alanı ve uygulama tekniği vardır. Evaporatör firmaları ve evaporatör imalatçıları, kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap vermek farklı amaçlara hizmet eden soğutucuların yapılarına uygun, birçok değişik tip, tasarım ve şekilde evaporatörler üretir. Bunlardan vantilatörlü, serpantinli (fanlı) veya cebri konveksiyonlu tip evaporatör en çok kullanılan tasarımlardır.

Hem soğutma, hem de iklimlendirme tesislerinde kullanılırlar. Evaporatör fiyatları da tiplerine göre değişiklik gösterir. Ek yeri olmayan boru tesisatı, kenarlarından birbirine kaynaklı iki metal plakanın arasına yerleştirilir. Plakaların arasında kalan boşlukta vakum meydana getirilir. Bu plakalar, sınıflanarak soğutucuya bir seri akış kalıbı meydana getiren raflar halinde de montajı yapılarak da kullanılırlar.

Çıplak borulu : Bu tip serpantin, bakır boru kullanılan küçük evaporatörlerdir. Çıplak borulu serpantin, hava veya bir sıvının soğutulması ihtiyacı için kullanılabilirler. Çelik boru, soğutucu olarak amonyak kullanılan sistemlerdeki evaporatörlerde veya başka tip soğutucuları bulunduran büyük evaporatörlerde kullanılır.

Kanatlı borulu : İnce bir hava tabakası, bir yalıtıcı gibi davranarak ve öncelikle yüzey alanına ve sıcaklık farkına bağlı olan ısı transferi işlemini yavaşlatarak, bir serpantinin yüzeyine yapışır. Bu ince hava tabakasının neden olduğu iletim kaybının üstesinden gelmek veya dengelemek için kullanılan metotlardan biri, yüzey alanını arttırmaktır. Bunun için evaporatör borularına kanatçık eklenir. Kanatçıkların eklenmesi hava tabakasını ortadan kaldırmaz, hatta yapışıcı alanı arttırır, ancak ısı transferi içinde, serpantinin boyutunu arttırmaksızın daha fazla yüzey alanı sağlar.

Plakalı kanatçık : Bu tip evaporatörler, seri üretimin olduğu yerlerde kullanılan küçük buzdolapları, dondurucular ve soda kaynakları gibi ihtiyaçlar için yaygın olarak kullanılmaktadır. Plakalı tip evaporatörler; sıcaklıklığı düşük olan depo mahallerinin tesis edilmesinde de gruplar veya kümeler halinde monte edilerek de kullanılırlar. Bu tip, kullanım ihtiyaçlarına bağlı olarak, kullanılan soğutucu akışkan boruları seri veya paralel şeklinde bağlanabilir. Plakalı tip evaporatör, soğuk muhafazalı kamyon ve gemi depolarında kullanılabildiği gibi soğutulmuş ve dondurulmuş gıda ürünlerinin muhafazası için de kullanılmaktadır.

Hava filminin neden olduğu ısı transfer kaybını önlemek için, havanın evaporatör boyunca hızlı hareket etmesini sağlayacak bir fan veya vantilatör ilave etmektir. Bu tip evaporatör cebri soğutmalı evaporatördür. Serpantinin kullanım ve tasarımına bağlı olarak, fan, havalı serpantin boyunca hareketini, ya havanın indüklenmesi ile ya da zorla sirküle edilmesiyle sağlar. Bir fan kullanılması hava akışını ve havadan serpantinin içindeki soğutucuya olan ısı transferini arttırır. Çünkü büyük miktarda hava serpantinin yüzey alanı ile temas edecektir.

Serpantin imalatçıları, ısı transferi ünitelerini şaşırtmalı boru sıraları şeklinde tasarlarlar. Bu şekilde, bir vantilatörün kullanılmasıyla daha çok hava hacminin, ya boru yüzeyiyle veya ona bağlı kanatçıklar ile teması sağlanmış olur. Serpantindeki cebri veya indüklenmiş hava hareketinin sonucunda, belli bir süre içinde daha çok havanın ısısını, serpantin içindeki soğutucuya bırakması sağlanır. Sıvı soğutmalı serpantinler; tıpkı hava soğutmalı serpantinler gibi, kullanım ve uygulama alanlarına bağlı olarak çeşitli şekilde tasarlanmıştır.

Sıvılarla metaller arasında, hava ile metaller arasında olduğundan daha büyük ısı transferi olduğu için, bir sualtı serpantininin, benzer şartlar altında, bir hava soğutmalı serpantinin birkaç katı ısıyı çekme kapasitesi vardır. Sualtı serpantinler, soğutucuya ılık su veya diğer sıvılar ile dolu kutular konulduğu zaman, soğuk tutma kapasitesinden çok faydalanılan su banyosu tip soğutucularda kullanılır.

Kullanım Alanlarına Göre Evaporatörler :

Standart tip oda soğutucu
Kabin tip oda soğutucu
Çift üflemeli tip oda soğutucu
Çok düşük hızlı oda soğutucu
Endüstriyel soğutucular
Şok dondurucular

Kondenser Tanımı, Çalışma Prensibi ve Çeşitleri Nelerdir?


Kondenser Tanımı :

Soğutma çevriminde kompresör tarafından sıkıştırılarak basıncı ve sıcaklığı yükseltilmiş olan soğutucu buharından, bu noktada ısı alarak dış ortama bırakan ve böylece buharın yoğuşmasını sağlayan cihaza kondenser denir. Yoğuşturucu kondenser veya kondansör olarak ta adlandırılırlar.

Soğutucu sistemler de soğutmayı sağlayan maddenin gaz olarak girdikten sonra ısısını çevreye vererek sıvı duruma geçtiği kısımdır. Soğutucu sistemlerin dışında veya yalıtım malzemesinin içinde saklı olarak bulunabilir.

Düz boruların kıvrım sayısının arttırılması suretiyle yoğuşturucunun ısıyı havaya atması kolaylaştırılmakta bu sayede, soğutkan maddenin aşırı soğutulmuş sıvı duruma geçmesi sağlanmaktadır.

Çevrim döngüsü; kompresör tarafından alçak basınçtaki soğutucu akışkan yüksek basınca çıkartılarak buradan kondensere yollanır. Kondenserde yoğuşma meydana getirilir ve genleşme valfinden geçerek alçak basınç sıvı hale dönüştürülür. Buradan evaparator yardımı ile soğutma gerçekleştirilir.

Uygulamada, ısının düşük sıcaklıktaki kaynaktan, yüksek sıcaklıktaki ortama pompalanması ile depolama hacmi ya da yaşam alanı soğutulur. Isı normalde bunun tersi yönde bir hareket izler (yüksek sıcaklıktan, düşük sıcaklığa doğru). Uygulamada yalıtımda önemlidir. Bundan dolayı düşük ısı iletim katsayısına sahip yalıtım malzemeleri kullanılır. Günümüz de kullanılan yalıtım malzemesi poliüretandır. Yalıtım, soğutulmuş alandaki düşük sıcaklığı korumak ve düşük sıcaklığa erişmek için ihtiyaç olan enerji ve gücü düşürmek için gereklidir.

Çalışma Prensibi :

Soğutma çevriminin çalışma prensibi, matematik olarak Sadi Carnot tarafından 1824 yılında bir ısı makinesi ile tanımlanmıştır. Bir soğutucu tersinir(geri dönüşebilen işlem) çalışan bir ısı makinesidir. Soğutucu sistemler, faz değişimli ısı pompasını temel alan çevrimi kullanır, bununla birlikte absorbeli (soğurmalı) ısı pompaları da uygulamaların bir çoğunda kullanılır.

Soğutma sistemleri çalışma prensibi ile buhar ve gazların bir yüzeyde yoğuşması, yüzeyin özelliklerine göre “Damla veya film teşekkülü” şeklinde meydana gelir. Damla teşekkülü ile yoğuşma halinde çok daha yüksek (film teşekkülünden 4-8 defa daha fazla) ısı geçirgenlik katsayıları sağlanmaktadır. Her ne kadar tercih edilse de uygulamada refrijeran özellikleri ve kondenser imalatının ekonomik etkenlerle sınırlanmaları sebebiyle ancak film tarzı yoğuşma ve az ölçüde de damla teşekkülü ile yoğuşma birlikte olmaktadır.

Kondenserdeki ısı alışverişi 3 aşamada meydana gelir Bunlar;
Kızgınlığın alınması,
Refrijeranın yoğuşması,
Aşırı soğutmadır.

Kondenserin dizayn edilmesine göre aşırı soğutma kondenser alanının %0-10’unu, kızgınlığın alınması için ise kondenser alanının %5’ini alır.

Bu üç farklı ısı transferi şekline göre kondenserdeki ısı geçirme katsayıları ile sıcaklık araları da farklı olur. Ancak kızgınlığın alınması aşamasındaki ortalama sıcaklık aralığının fazlalığına karşı daha düşük bir ısı transferi katsayısı var olacak, ama aşırı soğutma sırasında bunun tersine sıcaklık aralığı daha az ve ısı geçirme katsayısı daha fazla olur. Yoğuşma sırasında ise her iki değer de alt-üst seviyelerinin arasında bulunur.

Yapılan deneyler sonucu ısı transferi katsayısının artmasının karşısında sıcaklık farkının azalması veya artması yaklaşık olarak aynı çarpım sonucunu verir ve bu değerlerin ortalaması kullanılır. Hesaplamaların basit olması nedeniyle kondenser hesabında tek bir ısı geçirme katsayısı ile tek bir ortalama sıcaklık aralığı değerleri uygulanmaktadır.

Kondenser Çeşitleri :

Genellikle üç farklı tip kondenser çeşitleri vardır:
Su soğutmalı kondenser
Hava soğutmalı kondenser
Evaporatif (Hava-Su) kondenser

Kompresör Nedir? Çalışma Prensibi, Çeşitleri ve Tarihçesi Nasıldır?


Kompresör nedir? 

Havayı veya diğer gazları atmosfer basıncından daha yüksek basınçlara sıkıştırmak için kullanılan motorlu makineye kompresör denir. Diğer bir tanım ise, atmosferden aldığı havayı sıkıştırarak basıncını arttıran makinelere hava kompresörü denir.

Basınçlı havanın gerekli olduğu ortamlarda hava desteği sağlamak amacı ile ve pnömatik çalışma sisteminde kullanılmaktadır. Havayı sıkıştırarak basınçlı olarak kullanmamıza, belirli bir oranda kısmi vakum elde etmek veya atmosfer basıncının altına inmek için de kullanılan cihazlardır. Bu durumda pompa, havalı yerdeki hava yada gazı dışarı atar.

Kompresör Tarihçesi: 

1650 Otto von Guericke’nin kompresör ve vakum pompalarında önemli gelişmeler yapmıştır. 1829’da William Mann basınçlı hava kompresör makinasının patentini almıştır. Bu gelişmeler ile, ekonomik alanda daha hafif makinalar elde edildi. 1872 yılından sonra sıkıştırma ile birlikte soğutma da yapıldı. Soğutmada, silindirin içinde su jeti fışkırtılmaktaydı. Bu sistemde çalışan kompresörler bazı sorunlarıda yanında getirdi. Bu tür işlem terk edilerek etrafında su elbisesi bulunan kompresörler kullanılmaya başlandı. Bu tür ıslak kompresörler günümüzde hala kullanılmaktadır.

Kompresör Çalışma Prensibi :

Kompresörlerin genel olarak çalışma prensibi, dışarıdan aldığı havayı daha yüksek basınçlarda kullanıma arz eder. Basınçlı hava, birçok avantajlara sahip olmakla birlikte maliyeti yüksektir. Basınçlı havanın maliyeti elektrik fiyatlarından daha fazla olduğu için pahalıdır. Bu nedenden dolayı basınçlı havanın ekonomik olarak kullanılması için uygun bir kompresör seçilmelidir. Kompresörün sürekli çalışmasını sağlamak işletmeler için elektrik enerjisi kadar önemlidir.

Kompresör seçiminde şu faktörlere dikkat edilmelidir: 

İşletme basıncı
Hava miktarı
Kompresör tipi
Özgül güç tüketimi
Yüksüz güç tüketimi
Temiz (yağsız) basınçlı hava

İşletmenin ihtiyacından fazla basınçlı hava kompresörü seçmek, ekonomik olarak büyük kayıplara sebep olur. Kaliteli bir kompresör, kullanım süresi içinde en düşük elektrik enerjisi ile en verimli havayı elde eder. Kompresör boşta (yüksüz) çalışırken, en az güç tüketilmelidir.

Kompresör soğutma sistemlerinin kalbidir. Kompresör arızaları meydana gelirse çalışamazlar. Kompresör arıza yaptığında sistem de arızalı demektir. Çünkü kompresör sorunları önemlidir ve derhal çözülmelidir.

Kompresör Çeşitleri :

Kompresörler, hava basıncını arttırmakta kullanılan yöntem bakımından dinamik kompresör ve pozitif deplasmanlı pompalar ve kompresörler olmak üzere iki ana grupta toplanır.

Dinamik Kompresör :

Dinamik kompresörlere turbo kompresör de denir. Havanın basıncı hava akışı sırasında arttırılır. Dinamik kompresör, havanın türbinler vasıtasıyla yüksek hızlara getirilmesi ve daha sonra hızının düşürülerek basınç elde edilmesi prensibi ile çalışır. İşletmelerde pozitif deplasmanlı kompresörler kullanılır. Çok yüksek (yaklaşık 50-60 m³/dk ve üstü) ve sabit hava debisi ihtiyaçlarında ise dinamik kompresör tercih edilir.

Havanın akış yönüne göre santrifüj kompresör ve eksenel kompresörler olmak üzere iki grupta toplanır. Pozitif deplasmanlı kompresörlerden farklı olarak dinamik kompresörlerde küçük basınç değişimleri büyük debi değişimlerini beraberinde getirir. Bu da motor gücünü değiştirmeye gerek kalmadan geniş bir aralıkta debi değişimini sağlar.

Pozitif Deplasmanlı Kompresör :

Pozitif deplasmanlı kompresörler, havanın belli bir hacim içinde sıkıştırılmasıyla basıncın arttırılması prensibine dayanır. Pozitif deplasmanlı kompresörlerde, belirtilen miktarda hava sıkıştırma haznesine emiş regülatörü yardımıyla alındıktan sonra hazne hacmi mekanik olarak azaltılır ve istenilen basınca ulaşıncaya kadar bu azalma oranında havanın basıncı arttırılır.

Pozitif deplasmanlı kompresörler, hacmi azaltmak için kullanılan mekanizma tiplerine göre iki gruba ayrılır; dönel mekanizmalı ve doğrusal mekanizmalı kompresörler.

Dönel mekanizmalı kompresör örnekleri arasında çengel rotorlu, sarmal, sıvı çemberli, vidalı ve paletli kompresörler vardır. Doğrusal mekanizmalı kompresörlerde ise kullanım olarak piston tipi ve diyafram pompa kullanılmaktadır.

Günümüzde işletmelerin çoğunda çeşitli tiplerde pozitif deplasmanlı kompresörler kullanılmaktadır. Daha önceleri kullanılan kompresörlerin çoğu pistonlu kompresörlerdi. Ama pistonlu kompresörler gürültülü çalışmalarının yanında yüksek hava debisi üretebilmesi için çok büyük boyutlarda imal edilmesi gerekmektedir. Gelişen teknolojiyle kompresör çalışma prensibi ve verimi açısından vidalı kompresörler daha çok tercih edilmektedir. Vidalı kompresör kullanımı kolay, bakım maliyetleri daha ucuz ve verimleri pistonlu kompresörlerden yüksektir. Vidalı kompresörlerde üretilen havanın kalitesi, pistonlu kompresörlerden daha yüksektir (havanın sıcaklığı ve içinde bulunan partikül miktarına göre).

Çalışma şekline göre;

Pistonlu kompresörler (ileri- geri çalışan kopresör)
Vidalı kompresörler
Merkezkaç kompresör
Eksenel akımlı kompresör
Dönel pozitif yer değiştirmeli kompresör
Jet kompresör
Hidrolik kompresör
Gaz ve buhar kompresörü

Bunlardan başka hermetik kompresör, hava kompresör, dizel kompresör vb gibi türleride vardır. Piyasada birçok kompresör markaları vardır. Kompresör fiyatları da marka, kalite ve çeşidine göre değişir.

Pistonlu Kompresörler :

Pistonun ileri-geri hareketiyle ortamdaki hava emilerek kuru hava filtresinde temizlenir ve emme sübaplarından geçer. Pistonun hareketiyle beraber basma sübapları ile sıkıştırılır. Pistonun etkisiyle hava elde edilmesini sağlayan kompresörlere pistonlu kompresör denir.

Vidalı Kompresörler :

Piston yerine birbirine geçmiş rotor çifti kullanılan kompresörlere vidalı kompresör denir. Piston veya benzeri bir parça bulunmaz. Rotor çiftinin dönmesiyle emiş kısmında vakum oluşur.

Merkezkaç Kompresör :

Merkezkaç kompresör çalışma prensibi hava veya gaz merkezi olarak dairesel hazneye alınır. Hava dairesel merkezin içinde dönme hareketi ile, merkezkaç kuvveti etkisiyle hızlanır. Ancak dış kısma ulaştığında hızı düşer. Bernoulli prensibine göre, hız düşer basınç artar. Hava toplama halkasına alınarak dışarı iletilir.

Bernoulli prensibi: Akışkanlar dinamiğinde, sürtünmesiz bir akış boyunca, hızda gerçekleşen bir artışın aynı anda ya basınçta ya da akışkanın potansiyel enerjisinde azalmaya neden olduğunu ifade eder.

Endüstriyel makine yüksek hızla döndüğünden, dengelenmiş ağırlık merkezinin dönme ekseni üzerinde olmalıdır. Küçük bir sapma dahi makinede büyük titreşimlere ve hasarlara sebep olabilir.

Merkezkaç kompresör çeşitleri basit ve kullanışlıdır. Kapakçıklara gerek yoktur. Yağlama yapmadığı için basınçlı hava da yağ buharı meydana getirmez. Dönme yataklarından başka sürtünen parçaları olmadığı için üretim maliyeti düşüktür.

Yüksek hız, büyük miktardaki havayı fazla yüksek olmayan basınca getirir. Basınçlı hava devamlı dışarı çıkar ve basınç dalgalanmalarını düzenleyecek bir ana hazneye gerek duyulmaz.

0,5 kgf/cm2 lik basınca kadar tek kompresör yeterlidir. Yüksek basınçlar için seri şekilde düzenlenen komprasor gerekir. Ayrıca 2,5 kgf/cm2 nin üstündeki basınçlar için ana soğutma kompresörleri gerekebilir. Bu gibi haller de bir devreden diğer devreye geçen havanın sıcaklığı düşürülerek soğutulur.

Eksenel Akımlı Kompresörler :

Bu kompresörlerde hava dönme eksenine paralel olarak hareket eder ve helisel şekilde devam eder. Bu durumda sürekli basınç artar. Eksenel akımlı kompresör çalışma prensibi türbinin tersine uygundur.

Eksenel akımlı kompresör parçaları;
Pervane veya türbin kanatları olan ve kompresörün iç duvarını oluşturan bölüm.
Çıkış bölümünü meydana getiren ve dönen bölümleri destekleyen yatak bölümü.
Duran ve kompresörün dış duvarlarını meydana getiren bölüm. Eksenel akımlı kompresörlerin montajı kolay olduğu için kompresör firmaları tarafından iki yarı daire şeklinde kompresör imalatı yapılır. İçinde helisel olan ve pervane bölümleriyle uyumlu olan kanallar vardır.

Üretim sırasında giren hava hızlandırılır, sonra hızı düşürülür. Bernouilli prensibine göre basınç yükselir.

Eksenel akımlı kompresör özellikleri: Puzzle mantığı ile çalışması (birbirine eklenen), küçük hacim kaplaması, dönen bölümlerinin merkezi bulunması ve bundan dolayı merkezkaç kuvvetinin düşük olması tercih nedenidir.

Dönel Pozitif Yer Değiştirmeli Kompresörler :

Bu tür pompalarda, hava dış merkezi pompalar ile birbirini izleyen küçük hacimlere alınırlar. Hacim azaldıkça, basıncın artmasını sağlarlar. Motorun dönen parçası, akışkanı girişten çeker, etrafında dairesel olarak döndürür ve çıkıştaki yüksek basınç kısmına verir.

Bu kompresörler doğalgaz endüstrisinde gaz ölçmek için kullanılır. İçerisinde is vs. gibi yabancı madde bulunan gazlar, kolay bir şekilde bu kompresörden geçirilebilir.

Jet Kompresör :

Bu kompersörlerin iki çeşidi vardır.
Hidrolik kompresörler
Gaz ve buhar kompresörleri.

Hidrolik Kompresör :

Düşen suyu yada basınç altındaki suyu, mekanik hareketli bir parça kullanmadan, havaya basınç tatbik ederek kullanılır. En basitinde yüksek seviyeli su kütlesi, düşük seviyeye getirilirken havaya da basınç tatbik eder. Daha sonra basınçlı havadan su hemen ayrılır. Bunların en yenileri Taylor kompresörü olarak isimlendirilir. Bu kompersörlerin ilk kurulma maliyeti yüksektir ama ileriye dönük verimi hesaplandığı zaman işletme masraflarını aşağıya düşürür.

Gaz ve Buhar Kompresörleri :

Basınçlı havanın veya buharın çıktığı bir ağız vardır. Bu ağızdan yüksek basınçlı hava çıkarken genişler ve hızlı hareketi ile havayı da birlikte götürür. Sonra azalan kinetik enerji, basıncın artmasına neden olur. Bu tür pompalar, buharın zararlı etkisinin bulunmadığı ortamlarda hava üfleyici ve ısı pompalarında ve havalandırma cihazlarında termokompresör olarak kullanılmaktadır. Bu çeşit kompresörler basittir. Hareketli bir parçası bulunmaz. Kullanımı kolaydır. Servis bakım masrafı düşüktür. Bu tür pompaların verimi düşük olduğu için tek dezavantajı budur.

Kompresör Kullanım Alanları :

(Petrol) Gaz sıkıştırma işlemi, kontrol ve işletme mekanizmaları (ham metal) vakum çözülmeleri, sıkma, kontrol ve işletme mekanizmaları, form verme, kalıp baskı, püskürtme kalıbında, (taş, kil, cam) konveyör, harmanlama, karıştırma, kontrol ve işletme mekanizmaları, kontrol ve işletme mekanizmaları, kaldırma, (kâğıt) taşıma, kontrol ve işletme mekanizmaları (kauçuk ve plastik) tezgâh tahriki cam üfleme ve kalıplarda, soğutma (tekstil) sıvıları çalkalama, bağlama sıkma, konveyör, otomatik ekipmanlar, kontrol ve işletme mekanizmaları, dokuma tezgâhların da, eğme, bükme gibi alanlarda kullanılmaktadır.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...