2 Aralık 2019 Pazartesi

Ütopya ve Modern Dünya (Alper Gürkan) Kitabının Özeti, konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Ütopya ve Modern Dünya

Kitabın Yazarı : Alper Gürkan

Kitap Hakkında Bilgi :

Gerçeklik, sefalete erdiğinde düşlere sığınan Batılı zihin, kurguladığı ideal toplum ve devlet düşüyle yaşadığı sefaleti dönüştürmeyi dener. Böylece ütopya, düşle gerçeğin çatışmasından doğan, gerçeklikten kaçışın, dünya cenneti arayışının süreği olur. Ancak bu denklem, sondan başa doğru gidilerek kurulursa ideal toplum ve devlet tasarıları tahlil edilerek ütopik bilincin varoluş sebebine yani sefil gerçekliğe ulaşılır. Hangi ideal tasarılar, hangi sefil gerçekliklerin sonuçlarıdır? Ütopya ve Modern Dünya, bu sorunsalı merkeze alıyor.

Batı’da düşle gerçek çatışmasından ütopya doğuyor da aynı çatışma, İslâm dünyasında neden Batı’daki gibi sonuçlanmıyor? Öte yandan ütopik bilinçle ütopyaların ideolojilere, moderniteye, modernitenin gelişimine etkisi olmuş mudur? Günümüz dünyası ütopyalardan nasıl etkilenmiştir? Ütopya ve Modern Dünya’da bu soruların cevapları aranıyor: Gerçeklikten ütopyaya, ütopyadan gerçekliğe uzanan iki farklı okuma/düşünme biçimiyle analizler yapılarak günümüz dünyasıyla ütopya arasındaki bağlantılar inceleniyor.

Kitabın Özeti :

Kitap giriş yazısı, ütopyanın tarihsel ve kavramsal olarak incelendiği beş bölüm yazısı ve sonuç bölümünden oluşuyor. Ütopya ve Modern Dünya, günümüz sinemasının teknolojik gelişmeler ışığında füturist akımlarla birlikte konu edindiği; hâlen aktüelliğini koruyan ütopya kavramına ilişkin yerli literatürde tanım ve anlamlandırma sorununu çözme gayreti açısından yol gösterici bir çalışma. Yazar, öncelikle ideal toplum tasavvurları (Platon ve Farabi vb.) ile Thomas Moore ile başlayan modern ütopyacılık arasında net bir ayrıma gidiyor. Bu farklılığı ontolojik ve epistemolojik açıdan temellendiriyor. Hâliyle bir form olarak yalnızca edebiyat minvalinden anlaşılan ütopyaya karşılık, kavramın felsefe ve siyaset bilimi açısından izahını sunuyor. Yazara göre ütopyayı vareden şey, ütopik bilinçtir. Ütopik bilinç: “Kişilerin kendi hayatlarına dair hayalleriyle toplumsal hayata dair hayallerinden doğurmuştur.” Bu bakımdan ütopya, yaşanan gerçekliği aşan ve idealize eden bir tutumdan beslenir. Ütopya üreticisi olarak failin varoluşsal kimliği, ütopik bilincini, hammaddeye yaklaşımı da nesne olarak ütopyayı ve epistemolojik alanı belirler. Hâliyle yazarın ontolojik durumu ütopik metne doğrudan tesir edecektir. Bu vasfıyla bir köken olarak felsefe ve ütopya arasında doğrudan bir ilişki kurulmuş olur. Yazar ütopyacıyı “Belirli bir tarihsel ve toplumsal durumun sunduğu gerçekliğe karşı, onu aşarak veya onu yeniden üreterek ütopyasını tasarlayan kimse” olarak tanımlar. Bu sebepledir belirli bir gerçeklik algısından hareket eder.

Ütopya ve Modern Dünya’nın en temel meselelerinden biri de Platoncu ideal devletin modern ütopyaları ayırt etme noktasında bir metadoloji teklif etmesidir. Yazar nezdinde bu toplumsal tasavvur, yalnızca bilinç düzeyinde zikredilebilir. Bu da “ütopik bilinç” olarak adlandırılır. Platonik ideal devletin bânisi olan Platon ile modern ütopyanın bânisi olan Thomas Moore arasında “gerçeklik değerlendirmeleri bakımından” kökten farklılıklar bulunduğu vurgulanır. Kısaca Platon’da gerçek, tümel ve ahlakî hassasiyetle “mutlak”a yönelen hakikat olgusunu terennüm etmek ise de Thomas Moore nezdinde bu durum, yalnızca “olgusal gerçek”e tekabül eder. Gerçeklik algılaması hususundaki bu temel kırılma için Rönesans dönemi işaret edilir.

Kitabın birinci bölümünde: Ütopya, ütopyacılık ve ütopik bilinç kavramlarını açıklar. Bu bölümde Ernst Bloch’un umut ilkesinden hareket eder. Ütopik bilinç, umut ilkesiyle mayalanır ve insanoğlunun umut ettiği varoluşsal koşulları göstermeyi hedefler. Bu bakımdan umut, gerçek ve ideal arasındaki gerilimden doğar. Ütopya ise bu tasarımların “nesnesi sıfatıyla oluşur.” Bu ilkesellik dâhilinde Thomas Moore’dan beri ütopya, bir yazım kategorisine de delalet eder ve bu tabir, moderniteyle birlikte kurgulanan, hayalî ülkeler için kullanılır. Modern öncesi döneme ait dini vaatlerin nesnesi “cennet ve Tanrının krallığı” tasavvurları ise ütopya olgusu içine dâhil edilmez: Zira onu genişletecek, aşındıracaktır. Ütopya ve Modern Dünya’da ütopya, en genel anlamıyla “ütopik bilincin modern tarihli bir nesnesi” olarak ele alınmaktadır. Modern dünyanın kökeni olarak takdim edilen “Rönesans” ile beraber insanoğlunda yapay doğa üretimi ve doğaya hükmetme arzusu doğmuştur. Bu nitelendirme bize göstermektedir ki ütopyacı, gerçekliği, olduğu gibi kabul etmez ve yeni bir gerçeklik üretme hedefine yönelir. Bu cihetten hareketle ütopyaların geleceğe dönük eserler olduğu ve toplumsal bir hedef barındırdığı, hâliyle siyasal ve ideolojik olanla irtibatı gözlemlenebilir. Bu da ütopik bilinci, sosyolojik nesne ve toplumsal fenomen olarak ele almanın koşullarını doğurur. Ütopik bilinç, Levitas’ta sosyolojik minvalde temellendirilir. Bu temellendirmenin hareket kaynağı da Aristo’nun insanı sosyalliği ile tanımlamasıdır. “Modern dünyanın kuruluşunda moderniteyi bir kök ideoloji” olarak tanımlayan yazara göre, ideal toplum tasavvuru ihtiva eden Rönesans öncesi metinler, Horkheimer’dan hareketle nesnel akıl üzerinden tanımlandığı gibi modern ütopyalar, öznel akıl üzerinden tanımlanır. Öznel akıl temelde; insan tekini esas alan, merkeze insanı koyan, faydacı bir akıldır. Bunun hilafına nesnel akıl, özneyi de kapsayarak bütünlüğe yönelen, yalnız birey zihninde değil insanlar arası münasebette, toplumsal kurumlarda ve doğada mevcut olan bir kuvvettir. Yazar, Horkheimer üzerinden temellendirdiği tasnifini Descartes felsefesiyle destekler. Ve Descartes’i öznel aklı tahkim eden özne ve nesneyi ayırarak parça-bütün ilişkisini bozan hümanist bir idrak olarak tanımlar. Bu manasıyla Descartesci felsefî yaklaşım, hem modern dünyanın hem de onun kanatları altında teşekkül eden modern ütopyalar, felsefî karakterini biçimlendirmiştir. Bu yönüyle modern ütopya ve modern dünya, nesnel akıldan hareketle anlamlandırılacak makrokozmik Tanrısal düzen kavrayışına yabancılaşmıştır. Geleneksel dönem ve modern dönem şu üç madde dâhilinde tefrik edilmektedir: Modernliğin rasyonalitesi, öznelleşme, insan merkezlilik ve sekülerleşme.

Kitabın ikinci bölümünde, geleneksel dünyadan modern dünyaya geçiş, üçüncü bölümde ise ütopyanın aklî temelleri inceleniyor. Tanrı merkezli dünya okuması, yerini kaba tarifle, insan merkezli okumaya terk etmiştir. Geleneksel felsefede, metafizik ve teolojiyle biçimlenen ontoloji ve epistemoloji, modern dünyada değişmiştir. Mannheim’dan hareketle yeni bir tarihsel durum ve çağın ruhu oluşmuştur.

Belli bir döneme ait fikirler o döneme özgü koşullarla beraber incelenir. Bu da tekrar göstermektedir ki modern dünya anlaşılmadan modern ütopyalar kavranamaz. Bütün bir ontolojik ve epistemolojik değişimin sosyolojik manada bir ürünü olan ütopya, bu gelişmelerin toplamından hareketle anlamlandırılmaktadır. Bu köken hareketler kitapta; coğrafî keşifler, Rönesans bilimselliği, Akdeniz ticaretinde canlanma ve yeni sınıf burjuvazi, kapitalist gelişme, öznenin doğuşu, Descartesci Kartezyen felsefe, hümanizm, sekülarizm-protestanlık-libarel değerler, feodalizmin yıkılışı, doğanın matematikle kavranması, mutlak bilgiden izahî bilgiye geçiş ve en nihayetinde epistemoloji ve ontolojide ana belirleyici kuvvet olan nesnel akıldan öznel akla geçiş ve aydınlanmacı aklın doğuşu biçimde sıralanır. Yazar, bu bölümde, öznel aklın hükümranlığının tenkidini Shayegan ve S. Nasr üzerinden yapar. Tanrı kaynaklı ve Tanrı’ya yönelen geleneksel bilgi, yerini aklın ürünü olan, doğa yasalarının matematikle keşfedilmesinin amaçlandığı modern bilgiye bırakır. Öyle bir vasatta ideal toplum tasavvurlarıyla modern ütopyaların bağdaştırılması mümkün değildir. Platon’dan iktibas edecek olursak: “Tanrının değil bir faninin yönettiği ne kadar devlet varsa insanlara felaketten ve acıdan kurtuluş yoktur.” Bu söz, modern dönemdeki gibi ilahî-dünyevî ayrımının yapılmadığını da gösterir. Platon’dan hareketle bu bağlamın işlenmesiyle yazar, İslâm siyaset felsefesini de modern ütopyacılıktan ayırmış olur.

Dördüncü bölümde ütopyanın amacı, ideoloji ve ütopya başlıkları incelenmektedir. Yazar bu bölümde; Niçe, Marx ve Mannheim’ın görüşlerinden istifade eder. Ütopyacılık siyasî bir saikle, akıl merkezli, kent-devlet tasarımında bulunur. Mannheim için ütopya: Mevcut düzeni değiştirmek isteyenlerin toplumsal dünyayı kavrama biçimidir. Haliyle Niçe için egemenlerin idealleri, Marx içinse egemen sınıfın söylemleri gerçeklikle çatışır. Bu göstermektedir ki ütopik nesnenin hammaddesi olan gerçekliğe ütopik bilinç, siyasal amaçlar dahilinde yönelir. Bu siyasal cihet bizi, ütopya ve ideoloji arasındaki ilişkiyi sorgulamaya iter. Yazara göre ütopya ve ideolojizmin varoluşsal zemini aynıdır. Modern ütopya, ideoloji kavramının menşei, doğuşu ve mahiyetiyle evrim süreçleri ele alınmaksızın anlamlandırılamaz. İdeoloji metaforunun ontolojik ve epistemolojik dayanakları kitapta rasyonel ve öznel zihnin ürünü olarak işlenir. Siyasal bir ortamda gerçeklik kavrayışı ideolojinin bir yorumu olarak şekillendiği üzere oluşan şeye toplumsal gerçeklik denir. Ve bu gerçeklik, ütopyanın nesnesini oluşturur. Nitekim ütopyacılığın miladı olan Thomas Moore’un eseri, o dönem İngiltere’sinin zımnen bir kritiği hükmündedir. Beşinci bölümde ise modern dünyanın gerçekliği ve ütopya tartışılır. Yine Mannheim’dan hareketle ideoloji, mevcut gerçekliğe dair hâkim söylem, ütopya ise bunu aşma cehdi gösteren aşkın bir eğilim olarak vasıflandırılır. Mevcut gerçeklik algılamasının kök ideolojisi modernliktir. Modern dünyanın belli başlı vasıfları Thomas Moore’un ütopyasında şu başlıklar dâhilinde gözlemlenebilir: Akla güven vardır (bu akıl, öznel bir akıldır), esas olan Hristiyanlık değil dinî hoşgörüdür, nüfus kontrolü mevcuttur, şehirlerde standart bir düzen hâkimdir, gün programlanmıştır ayrıntılı biçimde belirlenmiştir, insan gelecekte değil bu dünyada mutlu olmalıdır, dinî metinlerdeki klasik cennet tasvirine kayıtsızdır, Orta Çağ’ın belirgin niteliği savaşçılığa karşıdır, uhrevî bir mutluluk değil dünyevî bir mutluluk esas alınır. Thomas Moore’un eserinin muhtevası göstermektedir ki Moore, burjuvazinin sözlülüğüne soyunmuş olup feodalizme itiraz üretmiştir: Modern dünyanın hâkim başlıkları bireyselleşme, liberalleşme, Protestanlaşma ve kapitalistleşme eğilimleri birer arketip olarak metne sinmiştir. Bu durumda ütopya, işlev olarak hâkim ideolojiyi tenkit eder ve yeni bir ideolojik görüşün hedeflerini sıralar. Yazar, Jameson’dan istifade ederek ütopyacılığın bu işlevlerini destekler. Tekrar Mannheim’a dönecek olursak ütopya, toplumu değiştirme potansiyeli olan metinler olarak takdim edilir. Ve bu durum, Rönesans’ın sunî bir doğa üretme hedefinden bağımsız düşünülemez. Sonuç olarak modern dünyada ütopik metinlerin ideolojiyle mündemiç olduğu, statik olanı aşma ve reddetme arzusunu ideolojik bir amaç dâhilinde taşıdığı söylenmektedir.

Filozof Çocuk - Arkadaşlık Nedir? (Oscar Brenifier) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Filozof Çocuk - Arkadaşlık Nedir?

Kitabın Yazarı : Oscar Brenifier

Kitap Hakkında Bilgi :

Dünyaca ünlü Fransız filozof yazar Oscar Brenifier'nin beğeniyle okunan "Filozof Çocuk" dizisi, yenilenen boyutları, göz alıcı kapakları ve şaşırtıcı fiyatıyla artık herkesin kitaplığına girecek!

Neden varım? Her şeyi bilmem gerekir mi? Mutlu olmak için neye ihtiyacım var? Hayat neden böyle? Büyümek zorunda mıyım? Sevgi nedir? Özgürlük ne işe yarar? Hepimiz eşit miyiz? Güzel nedir? gibi küçüklerin zihinlerini kurcalayan büyük sorular, tüm hayatını felsefeye adamış bir filozofun çocukları düşünme sanatı ile tanıştırmak amacıyla kaleme aldığı on sekiz kitaplık yeni "Filozof Çocuk" serisinin de belkemiğini oluşturuyor.

Düşünme eylemini çocuklar için eğlenceli bir serüvene dönüştüren Oscar Brenifier, dizideki her kitabın ismini bütünleyen on sekiz büyük soru yardımıyla, okurlarını, düşünceleri ile oynamaya ve görünenin ardında yatan gerçeği keşfetmeye çağırıyor. Bu sıra dışı başvuru dizisini çocuklar için hazırlanan diğer felsefe temalı kitaplardan ayrıştıran en önemli fark ise okurlarına karşı sergilediği "sorgulama odaklı" tutum oluyor: Hayatı, ucu bucağı olmayan büyük bir oyun alanına benzeten yazar, çocuklara, yaşama dair ufuk açıcı sorular yöneltirken yanıt vermekten kaçınarak, sürekli soru sorma yoluyla genç beyinleri doğru düşünmeye yönlendiriyor.

Türkiye'de, düşünme eğitimi veren bazı okullarda kaynak kitap olarak önerilen "Filozof Çocuk", kendileriyle, hayatla ve dünyayla ilgili önemli sorular üzerine kafa yoran tüm çocuklar için benzersiz bir düşünme pratiği sunarken, kalıplaşmış yanıtlar yerine eleştirel olanları tercih eden yetişkinler için de değerli bir kılavuzluk görevi üstleniyor.

Çocukları ile iletişimini güçlendirmek ve kaliteli zaman geçirmek isteyen anne-babalar ve sınıf içi etkinliklerine yeni alternatifler oluşturmak isteyen duyarlı öğretmenler için de zengin bir içerik sunan "Filozof Çocuk", her yaştan okur için sorgulamalarla dolu keyifli bir düşünme deneyimi vadediyor.

Kayıp Zamanlar (Michael Morpurgo) Kitabının Yazarı, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kayıp Zamanlar

Kitabın Yazarı : Michael Morpurgo

Kitap Hakkında Bilgi :

Birinci Dünya Savaşı Hakkında Müthiş Bir Roman Masumiyet ve sevgi, cesaret ve korkaklık…

"Herkes gitti ve ben nihayet yalnız kalabildim. Önümde uzun bir gece var ve bir saniyesini bile boşa harcamayacağım... Bu gecenin uzun, hayatım kadar uzun bir gece olmasını istiyorum"

Zaman ilerlemektedir ve geçmişiyle ilgili hatırladığı her şey, Tommo’yu
hayatını sonsuza dek değiştirecek olaya biraz daha yaklaştırmaktadır.

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılında, içinizi ısıtırken acıtacak, kardeşliğin, aşkın, dostluğun ve cesaretin hikâyesi..

Geçmişiyle ilgili hatırladığı her şey, Tommo'yu hayatını sonsuza dek değiştirecek olaya biraz daha yaklaştırmaktadır.

"Morpugo, okurlarına ulaşmak konusunda ustadır. Burada unutulmaması veya affedilmemesi gereken olaylardan bahseder... gerçekten unutulmaz"
-The Independent-

"... hem hüzünlü, hem sıcacık... hayatta olmanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor."
-The Sunday Times-

"Dokunaklı, hüzünlü bir ağıt "
-Daily Mail-

Kitabın Özeti :

Thomas, kitapta sıklıkla geçen ismiyle “Tommo” henüz küçük bir çocukken babasıyla ormana gittiği bir gün babasının ölümüne tanık olur. Oğlunun üzerine bir ağacın devrilmekte olduğunu fark eden babası, küçük Tommo’yu kurtarmak için kendi hayatını feda etmiştir. Tommo bu ölümle ilgili her zaman kendini suçlu hissedecek ve nasıl gerçekleştiğini kimseye itiraf edemeyecektir: Bu sırrı ne çok sevdiği iyi kalpli annesiyle ne içten içe âşık olduğu, arkadaşı Molly’yle ne bu aynı kıza sevgiyle bağlı olan gurur kaynağı ağabeyi Charlie’yle ne de masumiyeti ve pırlanta gibi bir kalbi taşıyan, zekâ geriliği olan diğer ağabeyi Koca Joe’yla paylaşabilir.

Molly, Charlie ve Tommo’nun çocukluk yılları birlikte geçer. Masumiyet ve sevginin iç içe geçtiği bu üç kişilik arkadaşlık, Molly ve Charlie için sevginin diğer yüzü aşkla buluşunca Tommo kendini dışlanmış hisseder. Öfkesine rağmen ne Charlie’ye duyduğu güven değişir ne de Molly’ye olan sevgisi...

Artık, çocuklukları boyunca Kurt Büyükanne ve kibirli Albay’dan gördükleri zulmün çok daha ötesindeki kötülüklere maruz kalacaklardır. Savaş acımasızdır, soğuktur, yalnızdır; kulakları sağır edecek bir bombanın uğultusunda, günbegün er arkadaşlarına veda etmek, Tommo’nun içini kemirmektedir. Dikbaşlı, kendinden emin ve güler yüzlü ağabeyi Charlie’nin desteği ve dostluğuyla anlatması zor anılar biriktirir iki kardeş. Sağ salim eve, yuvaya, aileye ve sevgiye dönmek tek hayalleridir. Ama içlerinden yalnızca biri dönebilecektir yeni doğmuş küçük Tommo’ya babalık yapmaya...

Kayıp Zamanlar, Birinci Dünya Savaşı yıllarında haksızlığa uğramış cesur askerlerin yüzleşmek zorunda kaldığı zorluklara parmak basıyor. Aynı zamanda, merkezinde iki kardeşin arkadaşlığını da taşıyarak, derin bir sevgiyi yansıtıyor okuyucuya.

Michael Morpurgo’nun samimi ve güçlü kaleminden çıkan bu romanla, Charlie gibi askerî infaz hükmü verilen 290 askerin yaşadıkları basılı ve görsel olarak vücut bulmuştur. Yazarın çoksatan bir diğer romanı Savaş Atı gibi, Kayıp Zamanlar da filme çekilmiştir.

Sisin Sakladıkları (Miyase Sertbarut) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Sisin Sakladıkları

Kitabın Yazarı : Miyase Sertbarut

Kitap Hakkında Bilgi :

Kargaların kaç yıl yaşadığını biliyor musunuz? Kargaların genlerini insanlara aktarmaya çalışan genetikçiler... Genetik çalışmaların yapıldığı üs tüm bir yöreyi, insanları ve doğayı tehdit etmeye başlayınca; yaz tatilini teyzesinin köyünde geçirmekte olan İlay, arkadaşı Fuat ve teyzesinin, insanları kobay olarak kullananlara karşı giriştikleri nefes kesici mücadelesini anlatmaktadır.

"Sisin Sakladıkları heyecanlı bir roman; günümüzde geçen, çağı yakalamış, şimdinin çocuklarını kesinlikle çok heyecanlandıracak bir roman hem de. Bütün gençler için yaz tatili boyunca ellerinden düşüremeyecekleri bir kitap arıyorsanız Sisin Sakladıkları raflardaki yerini aldı."
-Radikal Kitap-

Kitabın Özeti :

İnsanları kobay olarak kullananlara karşı girişilen nefes kesici bir mücadele..

Yaz tatilini geçirmek üzere teyzesinin yaşadığı köye giden İlay, yoğun, her tarafı saran, tüyler ürpertici bir sis ile karşılaşır. Bu sis, beş yıl önce altın madeni çalışmalarının başlamasıyla ortaya çıkmıştır.

İlay’ın teyzesi altın madeni çalışmalarından şüphelenmektedir. Hatta orada başka bir çalışmanın yapıldığından emindir. Fakat köy halkını uyarsa da kimse onu dinlemez.

İlay’ın teyzesiyle konuşan Mavi Karga da bu çalışmaların altında yatan başka bir sır olduğunun farkındadır. Mavi Karga hem çok zekidir hem de konuşabilmektedir.

Madendeki gizli belgelerden birini çalarak, onu İlay’a ve teyzesine getirir. Aslında sisin sakladığı şey bir laboratuvardır ve orada kargaların genleri insanlara aktarılmaktadır.

Amaç, insanların ömrünü uzatmaktır. Yapay sisin de etkisiyle gizlice yapılan bu çalışmalar, denek olarak kullanılan birçok karganın ve insanın canına mal olmuştur.

İlay, arkadaşı Fuat, teyzesi ve Mavi Karga etik olmayan bu çalışmanın bir an
önce bitmesi için büyük bir mücadeleye başlarlar.

Sisin Sakladıkları (Miyase Sertbarut) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Olduğun Yerde Kal (John Boyne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Olduğun Yerde Kal

Kitabın Yazarı : John Boyne

Kitap Hakkında Bilgi :

Çizgili Pijamalı Çocuk kitabının ödüllü yazarı John Boyne’dan, Birinci Dünya Savaşı’nın yüzüncü yıldönümünde okurlara anlamlı bir armağan.

Johne Boyne, onlarca farklı dile çevrilerek dünya çapında milyonlarca okurun kalbine dokunan Çizgili Pijamalı Çocuk adlı kitabında olduğu gibi savaşa yine küçük bir çocuğun gözünden bakarak, bu büyük felaketin insanlar üzerinde bıraktığı kalıcı izleri şiirsel bir dille, umut dolu bir baba oğul hikâyesine dönüştürüyor.

Kitabın Özeti :

Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün, Alfie’nin beşinci doğum günü partisine denk gelmişti. Alfie, savaşın nelere yol açacağını tahmin edemese de bu süre boyunca hayatlarının eskisi gibi ilerlemeyeceğini biliyordu.

Babası Alfie’yi terk etmeyeceğine söz vermişti vermesine, ancak bu sözü, eli silah tutan her erkek gibi orduya yazılmasına engel olmamıştı. Çok sevdiği ailesini geride bırakarak Avrupa cephelerinde savaşmaya giden babasının hayatında kanlı bir sayfa açılmıştı artık.

Londra’da bıraktığı sevdiklerini ise çaresizlik, yoksulluk ve acı dolu bir mücadele bekliyordu…

Cephede geçen dört koca yıl boyunca Alfie büyümüş, babası ise gizli bir görevde olduğu gerekçesiyle ailesi ile olan tüm iletişimini koparmıştı. Savaş tüm acımasızlığıyla sürüyor, Alifie’nin ruhunda kopan fırtınalar dinmek bilmiyordu.

Öte yandan tuhaf giden bir şeyler vardı. Babasının şu gizli görevi neydi? Alfie ne yapıp edip bulmalıydı babasını. Üstelik dünyanın en iyi nedeni uğruna her şeyi yapmaya hazırdı: Sevgi uğruna…

Savaş Atı (Michael Morpurgo) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Savaş Atı

Kitabın Yazarı : Michael Morpurgo

Kitap Hakkında Bilgi :

Kitap raflarından beyazperdeye uzanan üç ödüllü bir başyapıt: Savaş Atı

Onları savaş ayırdı. Mücadeleler sınadı. Sevgi birleştirdi.

"Albert ve annesinin karanlığa doğru yürümelerini izledim. O an ömür boyu sürecek bir arkadaşlığın temellerinin atıldığını anlamıştım; aramızda ansızın içgüdüsel bir güven ve sevgi bağı oluştu."

Usta yazar Michael Morpurgo'dan, hüzün ve umudun kol kola yürüdüğü destansı bir dostluk hikâyesi…

Michael Morpurgo'nun aynı adlı romanından uyarlanarak, İngiltere'de son on yılın tiyatro olayı haline gelen Savaş Atı, Handspring Puppet Company'ye ait gerçek boyutlardaki at kuklalarının kullanımıyla büyüleyici ve bol ödüllü bir West End şovu olarak sahnelenmeye devam ediyor. 2011 yılında Steven Spielberg tarafından beyazperdeye de uyarlanan Savaş Atı pek çok ödüle aday gösterilerek yılın en çok ses getiren yapımlarından birine imza attı.

Etkisinden uzun süre kurtulmayacağınız Savaş Atı, hüzünlü hikâyesi ile içinizi burkarken sizi gülümsetmeyi de başarabilen, ender rastlanacak usta işi bir roman.

Kitabın Özeti :

Morpurgo, I. Dünya Savaşı'nda yaşanan sıra dışı olayları Joey adında bir atın ağzından aktararak okurlarını umut dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Altı aylık bile değilken annesinden koparılarak hayvan pazarında açık arttırmaya çıkarılan Joey, hayatın acımasız gerçeği ile tanışarak sarhoş bir adama satılır. Niyeti bir buzağı almak olan adamın oğlu Albert, Joey'u görür görmez adeta ona hayran kalır.

Mevsimler birbirini kovalarken beraber büyüyen Albert ve Joey asla unutulmayacak bir dostluk bağı kurarlar. Ta ki günlerden bir gün, bankaya olan ipotek borcunu ödemek için paraya ihtiyacı olan Albert'ın babası, Joey'i 40 pound karşılığında İngiliz ordusuna satana dek.

Joey ve Albert için yeni bir dönemin başlangıcıdır bu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Joey, çiftlik atından bir süvari atına dönüşür. Yeni tanıştığı ve uzun yıllar yol arkadaşı olacağı Topthorn ile cepheden cepheye koşar. Joey, herkesi kendine hayran bırakır.

Yıllar süren savaş boyunca müttefik ve düşman kuvvetlerin cephelerinde başına neler gelir neler?.. Hatta esir bile düşer. Joey her şeye rağmen mutlaka bir gün can dostu Albert'a kavuşacağına dair ümidini asla yitirmez. Albert da bunun hayaliyle yanıp tutuşur.

Kaderin oyunuyla günlerden bir gün Albert'la Joey'in yolu yeniden kesişir. Beklenmeyen bu buluşmanın ardında onları nasıl bir çıkmaz beklemektedir?

Joey'e bir yıl kadar sevgiyle bakan Emilie'nin ölmeden önce büyükbabasına verdiği vasiyet nedir? Bu vasiyet Joey'le Albert'ın yeniden ayrılmasına mı neden olacaktır?..

Aklından Bir Sayı Tut (John Verdon) Kitabının Özeti, Konusu,Tahlili

Kitabın Adı : Aklından Bir Sayı Tut

Kitabın Yazarı : John Verdon

Kitap Hakkında Bilgi :

Bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: "Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı." Adam öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: "Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç."

"Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658."

Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap "Aklından Bir Sayı Tut" kolay kolay unutmayacağınız bir roman.

Kitabın Özeti :

Polisiye romanların usta kalemlerinden biri olan John Verdon, Aklında Bir Sayı Tut kitabı ile okurlara mükemmel bir gizem sunuyor. Katili bulmaktan daha çok bu gizemi anlamak için kitabı bir kere de okuyabilirsiniz.

Katil, kurbanlarına bir mektup gönderiyor ve mektupta bedel ödeme zamanının geldiğini söylüyor. Onları çok iyi tanıdığını ve bunu kanıtlamak için de kurbanlarından akıllarında bir sayı tutmalarını istiyor. Kurbanlar sayı tuttuktan sonra ilave zarfı açıyorlar ve tuttukları sayıyı karşılarında görüyorlar.

Kurbanlardan biri eski tanıdığı olan emekli dedektiften yardım istiyor fakat pek bir yere varamadan adam ölüyor. Bunun üzerine dedektif hem emekliliğin verdiği sıkıntıdan kurtulmak hem de ölen arkadaşına yeterince yardım edemediği için olayı daha derinlemesine araştırıyor.

Cinayetler tek tek işlenirken hepsinde aklında sayı tutma gizemi oluyor ve dahası cinayetler de sürekli aynı mesaj veriliyor. İçki şişesi ve boğazların parçalanması.

Aklında Bir Sayı Tut romanını okurken katili bulabilmeniz için yazar size tek bir şans veriyor. Bunun dışında da tahmin edebilirsiniz fakat kanıtlara dayanarak bulmak istiyorsanız katilin yaptığı tek hatayı farketmeniz gerekiyor. Bunun dışında sayı oyununun gizemini çözmeniz biraz daha zaman alabilir. Fakat kitabın sonuna doğru bu gizem aydınlanıyor.

Aklından Bir Sayı Tut (John Verdon) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...