8 Mart 2020 Pazar

Uğultulu Tepeler (Emily Bronte) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Uğultulu Tepeler

Kitabın Yazarı : Emily Bronte

Kitap Hakkında Bilgi :

Uğultulu Tepeler, 1847’de yayımlandığında, dönemin ahlak kurallarına meydan okuduğu gerekçesiyle eleştirilirken; Emily Bronte, yazdığı tek kitapla İngiliz Edebiyatı’nın unutulmazları arasına girdi. Fakat kitabının başarısını göremeden daha otuz yaşında öldü.

Yıllara yayılan katmerli bir suç eyleminin, zalimle masumu karşı karşıya getiren bir intikam hikayesine dönüşmesine tanıklık edeceksiniz.

İngiltere'de XIX. yüzyılın ikinci yarısı, "Victoria Dönemi" olarak adlandırılan bu dönem, orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce bir erkek kimliğiyle şiirler, sonra kendi adlarıyla klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmıştır. Emily Brontë 1848'de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel romanlarından birini, Uğultulu Tepeler'i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı, kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser, ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir.

Ölümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler'deki kişilerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë'nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, patladı patlayacak bir cinsellikle doludur. Daha otuz yaşındayken veremden ölen, son derece duyarlı, hiç evlenmemiş bu genç kadın yazar, tüm canlılığıyla bu romanda vardır. Okuyanın yaşına, deneyimlerine ve duyarlılığına göre değişkenlik gösteren, farklı zamanlarda okunduğunda değişik tatlar veren, tekrar tekrar okuma isteği uyandıran bir başyapıt.

Kitabın Özeti :

Hindley Earnshaw ve Catherine Earnshaw İngiltere'de aileleriyle yaşayan iki kardeştir. Babalarının Liverpool'a yaptığı bir iş gezisinden döndüğünde Heatcliff adında zenci bir çingene çocuğunu evlerine getirmesinden önce gayet normal bir yaşamları vardır aslında. Babaları sokakta gördüğü bu çocuğa acımış ve çocuklarıyla birlikte büyütmek için eve getirmiştir. Hindley Heatcliff'i hiçbir zaman sevmemiş olsa da, Catherine onu çok sevmiştir. Ayrıca Bay Earnshaw'un da Heatcliff'e karşı tuhaf bir zaafı vardır.

Bay Heatcliff öldüğünde, ardında hiçbir işe yaramaz ve boş bir insan olan Hindley'i ve içten içe birbirlerini seven Heatcliff ile Catherine'i bırakır. Bir akşam Catherine dadısı Nelly ile sohbet ederken Heatcliff'i sevdiğini fakat onun gibi cahil biriyle evleneceğine komşuları olan ve Thrushcross Grange malikanesinde yaşayan Edgar Linton ile evlenmeyi yeğlediğini anlatırken, bahçe kapısında olan Heatcliff bunu duyar. Duyduğu gibi de arkasını dönerek koşmaya başlar.

Heatcliff seneler sonra kültürlü ve zengin bir beyefendi olarak döndüğünde, Catherine çoktan Edgar Linton ile evlenmiş ve Thrushcross Grange'e taşınmıştır. Heatcliff zalim ve hilekar bir adam olarak geri dönmüştür ve tek amacı her iki aileden de intikamını almaktır. Bunun için de Edgar Linton'un kız kardeşi Isabella'yı kandırarak onunla evlenir ve ona korkunç acılar çektirir. En sonunda Isabella ağabeyinin soyadını verdiği küçük oğluyla beraber güneye kaçar.

Heatcliff seneler önce bir şekilde Uğultulu Tepeler'de Hindley ile yaşamaya başlamıştır. Hindley öldükten sonra ise oğlu Hareton'ın velayetini üstlenmiş, onu mümkün olacak en kötü şekilde yetiştiriyordur.

Catherine, seneler sonra ilk çocuğunu doğururken hayata veda eder. Babası Edgar Linton korkunç derecede annesine benzeyen bu küçük kıza annesinin adını verir. Tesellisini kızı Cathy'de bulmuştur ve tüm sevgisini kızına vererek onu en iyi şekilde büyütür.

Isabella da Catherine'in ölümünden birkaç sene sonra vefat eder. Ölümünden önce ağabeyini yanına çağırmış ve oğlu Linton'a onun bakmasını istediğini söylemiştir. Linton derhal Thrushcross Grange'e getirilir. Çok hastalıklı ve çıtkırıldım bir oğlandır. Fakat Heatcliff oğlunu alıp derhal Uğultulu Tepeler'e götürür. Edgar ise bir tatsızlık çıkmaması için buna göz yummuştur. Heatcliff'in amacı oğlu Linton ile Cathy'i evlendirerek Edgar öldükten sonra tüm mirasına sahip çıkmaktır. Büyük uğraşlar sonucu bunu başarır. Edgar öldükten sonra Cathy'i Uğultulu Tepeler'de büyük bir ıstırap beklemektedir.

Bir süre sonra Heatcliff ölür. Cathy ile Hareton birbirlerini severler ve işler biraz düzelmeye başlar...

7 Mart 2020 Cumartesi

Kitapkurdu Lily (Gillian Shields) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kitapkurdu Lily

Kitabın Yazarı : Gillian Shields

Kitap Hakkında Bilgi :

Lily; bahar, yaz, güz, kış; sabah, öğlen, akşam demeden okuyor. Onu sadece kitapların içindeki maceralar ilgilendiriyor. Ta ki bir gün okumayı hiç ama hiç sevmeyen; ancak gerçek maceralara bayılan Milly ile tanışana kadar! Bir kitap kurdu ve bir maceraperest ayrı dünyaların insanları olabilirler. Peki, birbirlerinin en yakın arkadaşı olabilirler mi?

Kitapseverler ve onların en yakın arkadaşları için keyifle okunacak bir kitap.

Okumak, okumak, okumak Çocukları başka başka âlemlere götüren en önemli olgu. Lily, bunu keşfeden, okumayı her yerde sürdüren, kitapları yaşamının içine katan sevgi dolu, şanslı bir çocuk. Didaktik bir öğreti yerine hoş bir hikâyeyle okuma sevgisinin ne kadar önemli olduğunu vurgulayan renkli ve capcanlı bu kitap, hem büyüklere hem de küçük çocuklara kitabın her yerde ayrılmaz bir dost olduğunu vurguluyor.

Kitabın Özeti :

Lily, okumayı öğrenmeye başlar başlamaz tuvalette, yemekte, sahilde, evde her an her yerde kitap okuyan bir çocuk haline gelir. Lily; bahar, yaz, güz, kış; sabah, öğlen, akşam demeden okumaya başlar. Onu sadece kitapların içindeki maceralar ilgilendirmekte gerçek hayattaki maceralara hiç  bir ilgi duymamaktadır. Ta ki okumayı hiç sevmeyen; ancak gerçek maceralara bayılan Milly ile tanışana kadar!

Lily, annesiyle geldiği parkta yine kitap okuyorken bir ağaç tepesinden sarkan bir maceraperest Milly'i görür. Bu çocuk çok hareketli, eve kapanmaktan çok doğada olmayı seven kitaplardan ve okumaktan hiç hoşlanmayan ama her gün yeni bir macera yaşamaktan çok hoşlanan bir çocuktur.

Milly, Lily’in tersidir. Kitaptaki maceraları zaten hiç okumamış ama kendi maceralarını kendi yaşayan biridir. Bir kitap kurdu ile bir maceraperestin yolları kesişmiştir. İki ayrı dünyanın bir birlerine zıt olan iki insan en yakın ikili olmayı başaracak mıdır? Bu iki farklı dünyanın iki farklı çocuğu biribirilerine acaba neler verecekelerdir? Birlikte ne yapacaklardır?

İki ayrı dünyanın iki farklı çocuğu çok iyi arkadaş olur. Liy Mily’e, Mily de Lily’e bilmedikleri dünyayı birbirlerine tatırmaya başlar. Her iki kız birbirlerine hayatın diğer yönlerini ve güzelliklerini göstererek mükemmel bir uyum yakalamıştır.

"Lily okumayı öğrendiğinde annesi çok sevindi. Lily'i kütüphaneye götürüp ona bir kütüphane kartı aldı. Lily çok heyecanlanmıştı. Kütüphanede kalın kitaplar, ince kitaplar, çok büyük kitaplar, eski kitaplar, yeni kitaplar ve kapağı peluş kaplı kitaplar vardı. Kütüphaneye gitmek maceraya atılmak gibiydi..."

Küçük Prenses (Frances Hodgson Burnett) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Küçük Prenses

Kitabın Yazarı : Frances Hodgson Burnett

Kitap Hakkında Bilgi :

Sara Crewe, Hindistan’da dünyaya gelen ve babasından başka hiç kimsesi olmayan zengin bir kız çocuğudur. Onun en büyük zevki hayal kurmaktır.

Yedi yaşına kadar Hindistan’da yaşadıktan sonra babası tarafından Londra’da bulunan bir yatılı okula yerleştirilir. Başlarda okulda prenses muamelesi görür ve el üstünde tutulur. Fakat bir gün babasından gelen acı bir haberle hayatı tepe taklak olur. Prenseslik günleri sona ermiştir artık...

Sara’nın hayatının değişmesiyle insanların ona karşı tavırları da değişmeye başlar. Fakat o, kalan birkaç dostuna ve hayallerine tutunarak, başını asla öne eğmeden yaşamaya devam eder. Asaletinden ödün vermeden iki yıl boyunca her zorluğa, her aşağılamaya sabırla göğüs gerer. Sonrasında ise büyük bir sürpriz yaşar. Hayatını baştan sona, tekrar değiştirecek bir sürpriz...

Kitabın Özeti :

Sara Crewe, Hindistan’da oturan küçük ve sevimli bir kızdır. Yaşından büyük davranıyor, babasıyla birlikte yaşıyordu. Sara’nın annesi o doğarken ölmüştü ve babası Albay Crew ona annesinin yokluğunu hissettirmemeye çalışıyordu. Kızının iyi bir eğitim alması için elinden geleni yapıyordu.

Sara Crewe'nin devam etmeye başladığı okulun müdiresi olan Bayan Minchin de kendisine iyi davranıyordu. Sara’nın babası zengin bir adamdı. Sara, Fransızca ve Hintçe biliyordu ama okula yeni geldiği için okulda hiç bir arkadaşı yoktu. Bir müddet sonra Ermenaar adındaki, kısa boylu ve şişman bir kız ile arkadaş oldu. Herkes Ermenaar ile dalga geçiyordu. Sara ise buna çok üzülüyordu.

Sara bu okula gelmeden önce okulun en iyi öğrencisi gözdesi Lavinia adında biriydi. Ama Sara gelince bütün dikkatler onun üzerine çekilmiş, Sara okulun en iyi öğrencisi olmuştu. Bu yüzden de Lavinia rakibi olan Sara’ya öfke duymaya başlamıştı.

Sara 11 yaşına geldiğinde uzakta olan babası ona bir mektup göndermiş, bir elmas madeni aldığını ve işletmeye başladığını yazmıştı. Sara bu habere çok sevindi. Sara’nın doğum günü partisi geldiğinde babası ona bir sandık içinde güzel kıyafetler ile bir bebek göndermişti. Sara bebeğin adını Emilly koydu.
Bay Barrow, Sara’nın babasının iş ortağıydı. Bay Barrow okula gelmiş ve müdire hanıma, Sara’nın babasının dolandırıldığını ve bu olaya üzülen Sara’nın babasının üzüntüden öldüğünü söyledi. Tam bu sırada ise Sara arkadaşları ile doğum gününü kutluyordu.

Para düşkünü bir kadın olan okul müdürü Bayan Minchin doğum günü partisinin tam ortasında kötü haberi Sara’ya ileterek “Baban öldüğü için artık okul paran ödenemeyecek o yüzden bundan sonra okulda bir hizmetçi olarak çalışacaksın“ demişti. Artık Sara okulun eski hizmetçisi Bekc gibi hizmetçi olarak bu okulda çalışmaya başlayacaktı.

Sara üzerindeki güzel kıyafetleri çıkarıp eski püskü elbiseleri giymek ve okulda hizmetçi olarak çalışmak zorunda kalmıştı. O güzel odasından taşınarak diğer hizmetli Bekc’in yanındaki odaya yerleşti. Bu oda okulun tavan arasındaki bir odaydı. Sara hala olayın şokunu yaşıyor ve tavan arasındaki farelerin çıkardığı seslerden gözüne uyku girmiyordu.

Sara’nın okulunun yan tarafına bir aile taşınmıştı. Bu aile çok geçemeden Sara ile tanışmış ve Sara’yı kendi öz kızları gibi sevmeye başlamıştı. Kimsesi kalmayan Sara da bu aileyi oldukça çok seviyordu.

Okullarının yanına Hintli bir genç de taşınmış ve Sara ile arkadaş olmuştu. Sara’yı çok seven komşuları bu Hintli gençle de tanıştı. Bu Hintli genç elmas madeni satın alıp sonra dolandırılan bir adamdı. Fakat daha sonra bu genç davaları kazanmış ve yeniden servetine kavuşmuştu. Hintli gencin adı Carwis For idi ve Sara’nın babası Albay Crewe’nin de ortağıydı. Crawis For iki yıldır Albay Crewe’nin kızını yani Sara’yı arıyor ve Sara’nın mirasını Sara’ya vermek istiyordu. Sara’yı tanımadığı için de onun hemen yan binada oturduğunu bilmiyordu.

Bay Carwis For, kısa zamanda gerçeği anlamış Sara’nın aradığı kız olduğunu öğrenmişti. Daha sonra emin olmak için Sara'ya babası hakkında birçok sorular sordu ve aradığı kızın Sara olduğuna emin olmuştu. Carwis For şaşırıp kalan avukata bütün olan biteni ve Sara’nın kim olduğunu anlattı. Daha sonra Sara ile Bekc okuldan ayrıldı. Sara artık eskisi gibi zengin biri olmuştu.

6 Mart 2020 Cuma

Charlie'nin Büyük Cam Asansörü (Road Dahl) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Charlie’nin asansörü nasıl havada duruyordu?

A) Balonlara asılarak
B) Gök kancalarıyla
C) Bir devin omuzlarında
D) Kuş kanatları sayesinde

2. Hangisi Bay Willy Wonka’nın betimlemesidir?

A) İki boynuzlu, iki metre boyunda, kel, turuncu yelekli, kırmızı taytlı, yeşil çizgili çoraplı komik bir gergedan
B) Kepçe kulaklı, kıvırcık saçlı, pembe şortlu, mor tişörtlü, başında beyaz bere olan bir boz ayı.
C) Sivri sakallı, ufak tefek, başında siyah silindir bir şapka olan, menekşe renkli kadife kuyruklu ceket ve cam yeşili bir pantolon giymiş komik bir adam
D) Kırmızı burunlu, kocaman gözlü, tek kuyruklu, siyah beyaz pijamalı aksi bir zebra.

3. Uzay Otelinde asansörden çıkan yaratıkların adı neydi?
A) Hain Domdomlar
B) Şaşkın Şaşkolozlar
C) Sakar Saksağanlar
D) Zalim Congolozlar

4. Uzay Otelinde asansörden çıkan yaratıklar ne yazdılar?

A) Teşekkürler
B) Hoş Geldiniz
C) Güle Güle
D) Def ol!

5. Yaratıkların özelliği neydi?

A) İstedikleri şekle girebilmeleri
B) Çok güzel olmaları
C) Şakacı olmaları
D) Beş gözlü olmaları

6. Atmosfere giren yaratıklara ne oldu?
A) Yanıp kül oldular
B) Okyanusa indiler
C) Dünyayı beğenmeyip geri gittiler
D) Kör oldular

7. Wonka-vita ne işe yarıyordu?

A) 20 cm uzatıyordu
B) 20 kg zayıflatıyordu
C) 20 yaş gençleştiriyordu
D) 20 kat zıplatıyordu

8. Wonka-vita hapını yutan üç ihtiyara ne oldu?

A) Gençleştiler
B) Daha da yaşlandılar
C) Boyları uzadı
D) Kiloları arttı

9. Yaşlandıran iksirin adı neydi?

A) Tanka-wonka
B) Vita-wonka
C) Rotu-wonka
D) Çata-wonka

10. Kahramanlarımız ABD başkanının davetine hangi araç ile gittiler?

A) Otobüs
B) Tren
C) Cam asansörü
D) Helikopter

11. Amerikan başkanı Bay Wonka’dan ne istedi?

A) Araba
B) Saray
C) Para
D) Çikolata

12. Yaşlıların yataktan çıkmasını sağlayan haber hangisidir?

A) Bay Wonka’nın daveti
B) ABD başkanının daveti
C) Düğün daveti
D) Charlie’nin doğum günü daveti

Cevap Anahtarı :

1-B      2-C      3-D      4-D
5-A      6-A      7-C      8-A
9-B     10-C    11-D    12-B

Charlie'nin Büyük Cam Asansörü (Road Dahl) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

Charlie'nin Büyük Cam Asansörü (Road Dahl) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Charlie'nin Büyük Cam Asansörü

Kitabın Yazarı : Roald Dahl

Kitap Hakkında Bilgi :

Charlie'nin Büyük Cam Asansörü İngiliz yazar Roald Dahl tarafından yazılan 1972 yılı çocuk kitabı. Charlie'nin Çikolata Fabrikası adlı kitabın devamıdır. Hikaye çikolatacı Willy Wonka'nın Büyük Cam Asansörü içinde Charlie Bucket'ın maceralarını anlatıyor. Charlie'nin Büyük Cam Asansörü ilk kez 1972 yılında yayınlanmıştır.

Kitabın Bölümleri;
Bay Wonka İşi Azıtıyor,
Uzay Oteli ABD,
Kenetlenme,
Başkan,
Mars tan Gelenler,
Beyaz Saray'a Davet,
Asansörlerden Çıkan İğrenç Yaratıklar,
Zalim Congolozlar,
Bir Lokmada Yutuldular,
Ulaştırma Kapsülü Zor Durumda Birinci Saldırı,
Congolozlar Savaşı,
Yeniden Çikolata Fabrikasında,
Wonka-Vita Nasıl Keşfedildi?,
Wonka-Vita nın Bileşimi,
Elveda Georgina,
Vita-Wonka ve Eksiler Ülkesi,
Eksiler Ülkesi nden Kurtuluş,

Kitabın Özeti :

Bay Wonka İşi Azıtıyor
Charlie'yi son gördüğümüzde, yaşadığı kentin üstünde Büyük Cam Asansörle uçmaktaydı. Bay Wonka, kısa bir süre önce o koskocaman, akıllara durgunluk veren Çikolata Fabrikasını Charlie'ye armağan ettiğini açıklamıştı. Küçük dostumuz, tüm ailesini Asansöre bindirmiş, bir kahraman gibi fabrikaya dönmekteydi. İsterseniz Asansördeki yolcuları bir hatırlayalım: Kahramanımız Charlie Bucket. Akıl sır ermez çikolatalar yapan Bay Willy Wonka. Charlie'nin babasıyla annesi: Bay Bucket ve Bayan Bucket. Bay Bucket'in babasıyla annesi: Joe Dede ve Josephine Nine. Bayan Bucket'in babasıyla annesi: George Dede ve Georgina Nine. 

Josephine Nine, Georgina Nine ve George Dede, havalanmadan hemen önce Asansörün içine itilen yataktan hiç çıkmamışlardı. Joe Dedeye gelince, eminim unutmamışsınızdır, yatağından çıkmış, Charlie'yle birlikte Çikolata Fabrikasını gezmeye gitmişti. Şimdi Büyük Cam Asansör yeniden üç yüz metre yükselmişti, kanatlanmış uçuyordu sanki. Gökyüzü masmaviydi. Asansördekiler, bundan böyle ünlü Çikolata Fabrikası'nda yaşayacaklarını duyunca büyük bir heyecana kapılmışlardı. Joe Dede şarkı söylüyordu. Charlie zıp zıp zıplıyordu. Bay ve Bayan Bucket yıllardır ilk kez gülüyorlardı. Yataktaki ihtiyarlar dişsiz ağızlarıyla kahkahalar atıyorlardı.

Josephine Nine, Bu çılgın asansör havada nasıl duruyor, anlamadım! diye kıkırdadı. Hanımefendi, dedi Bay Wonka, sizin bildiğiniz asansörlerden değil bu. Asansör dediğiniz, binanın içinde yukarı çıkar, aşağı iner. Oysa bu olağandışı bir asansör. Bizi aldığı gibi göğe çıkardı. Onun adı BÜYÜK CAM ASANSÖR. Peki, nasıl havada duruyor? diye sordu Josephine Nine. Bay Wonka, Gök kancalarıyla, diye yanıtladı. Çok tuhaf, dedi Josephine Nine. Doğrusu şaşkına döndüm. Bay Wonka, Sevgili hanımefendi, diye karşılık verdi, aramızda daha yenisiniz. Henüz bir şey görme diniz, yakında hiçbir şeye şaşırmayacaksınız. Şu gök kancaları var ya, dedi Josephine Nine, galiba kancalardan biri içinde bulunduğumuz uçan sandığa takılı. Öyle mi? Evet, öyle, dedi Bay Wonka. Öyleyse öbür kanca nereye takılı? Bay Wonka, Duyamıyorum, dedi, kulaklarım her geçen gün biraz daha ağır işitiyor. Fabrikaya varır varmaz hatırlatın da kulak doktorumu arayayım. Charlie, dedi.

Josephine Nine, bu bey bana pek güven vermedi. Banada, diye araya girdi Georgina Nine. Bu adam sap derken saman diyor. Charlie, yatağa yaklaştı, yaşlı kadınlara, Yalvarırım, her şeyi berbat etmeyin, diye fısıldadı. Bay Wonka inanılmaz bir adam. Arkadaşım benim. Onu çok seviyorum. O sırada yanlarına gelen Joe Dede de, alçak sesle, Charlie haklı, dedi. Sen de hiç dilini tutamazsın, Josie. Kapa çeneni de işleri karıştırma. Bay Wonka, Elimizi çabuk tutmalıyız! dedi. Vak timiz çok; ama yapacak işimiz yok! Hayır! Yanlış oldu! Tam tersi! Vaktimiz yok, yapacak işimiz çok! Şimdi tamam! Hadi bakalım, fabrikaya dönüyoruz! Havaya sıçrayıp ellerini çırparak, Doğru fabrikaya! diye haykırdı. Ama aşağı inmeden önce yukarı çıkmamız gerekiyor. İyice yükselmeliyiz!

Josephine Nine, Ben size söylemedim mi, diye homurdandı, bu adam kaçığın teki! Kes sesini, Josie, dedi Joe Dede. Bay Wonka ne yaptığını çok iyi bilir. Georgina Nine, Bu adamın bir tahtası eksik! diye söylendi. Daha da yukarıya çıkmalıyız! dedi Bay Wonka. Göklere çıkmalıyız! Sıkı tutunun! Kahverengi bir düğmeye bastı. Asansör sarsıldı, sonra korkunç bir gümbürtüyle roket gibi dimdik yukarı fırladı. Herkes sımsıkı birbirine tutundu. Koca Asansör hızlandıkça dışarıda kıyamet koptu, rüzgârın uğultusu arttıkça arttı, kulakları sağır eden bir çığlığa dönüştü. Seslerini duyurabilmek için avazları çıktığı kadar bağırmak zorunda kaldılar. Josephine Nine, Durun! diye haykırdı. Joe, durdur şu adamı! Ben inmek istiyorum! Georgina Nine, İmdat! Kurtarın bizi! diye çığlığı bastı. Çabuk aşağı indir şunu! diye bağırdı George Dede. Bay Wonka, Hayır, olmaz! diye gürledi. Dahada yükseğe çıkmalıyız! Hepsi birden, Neden ama? diye bağırdılar. Neden yukarı çıkıyoruz da aşağı inmiyoruz? Çünkü, dedi Bay Wonka, aşağıya inmeye başladığımızda ne kadar yukarıda olursak o kadar büyük bir hızla çarparız. Yıldırım gibi çarpmalıyız. Hep birlikte, Nereye çarpıyoruz! diye bağırdılar.

Nereye olacak, fabrikaya tabii ki, diye yanıtladı Bay Wonka. Sen aklını kaçırmışsın, dedi Josephine Nine. Hepimiz yamyassı oluruz! Domates salçasına döneriz valla! dedi Georgina Nine. Bay Wonka, Bunu göze almak zorundayız, diye karşılık verdi. Josephine Nine, Şaka yapıyorsun, dedi. Bizimle eğleniyorsun, değil mi? Hanımefendi, dedi Bay Wonka, ben hiç şaka yapmam. Biz yanmışız! diye haykırdı Georgina Nine. İşimiz bitik! Bay Wonka, Öyle görünüyor, dedi. Josephine Nine, çığlığı bastığı gibi yorganın altına saklandı. Georgina Nine, George Dedeye sımsıkı sarıldı. Bay ve Bayan Bucket birbirlerine sarıldılar, korkudan dilleri tutulmuştu. Charlie ile Joe Dede ye gelince onlar soğukkanlılıklarını koruyor gibiydiler. Nede olsa Bay Wonka'yla uzun bir yolculuktan geliyorlardı, onun akıllara durgunluk veren işlerine alışmışlardı. Ama Büyük Asansör hızla yükselerek Dünyadan uzaklaştıkça Charlie de ürkmeye başladı. Gürültüden sesini duyurabilmek için avazı çıktığı kadar bağırarak, Bay Wonka! dedi. Doğrusunu isterseniz, neden o kadar korkunç bir hızla inmemiz gerektiğini anlamış değilim! 

Bay Wonka, Yavrucuğum, diye yanıtladı, o kadar korkunç bir hızla inmezsek fabrikanın damından içeri dalamayız. Damı delmek o kadar kolay değil. Ama bir delik var zaten, dedi Charlie. Dışarı çıkarken damı delmiştik ya. Bay Wonka, O zaman bir delik daha açarız, dedi. İki delik bir delikten iyidir. Hangi fareye sorsan böyle söyler. Büyük Cam Asansör yükseldikçe yükseldi. En sonunda, Dünyanın tüm ülkeleri ve okyanusları kocaman bir harita gibi ayaklarının altına serildi. Görüntü hiç kuşkusuz çok güzeldi; ama bir cam asansörden aşağı bakıyorsanız içiniz çekilir, kötü olursunuz. Artık Charlie bile korkmaya başlamıştı. Joe Dedesinin eline sımsıkı yapıştı, yaşlı adamın yüzüne kaygıyla bakarak, Korkuyorum, dedeciğim, dedi. Joe Dede, Charlie yi omzundan tutup kendine çekerek, Ben de korkuyorum, dedi. Charlie, Bay Wonka! diye bağırdı. Yeterince yükselmedik mi? Az kaldı, diye yanıtladı Bay Wonka. Azıcık daha yükselmemiz gerekiyor. Şimdi lütfen beni oyalayıp ayağıma dolanma. Gözümü dört açmalıyım. Her şeyi saniyesi saniyesine yapmalıyım, evladım. Şu yeşil düğme var ya ona tam zamanında basmak zorundayım. Yarım saniye geciksem çok yukarılara fırlarız!

Peki, çok yukarılara fırlarsak ne olur? diye sordu Joe Dede. Artık lütfen soru sormayı bırakın, dikkatim dağılıyor! diye karşılık verdi Bay Wonka. İşte tam o anda Josephine Nine yorganın altından başını çıkarıp yatağın kenarından aşağıya baktı. Neredeyse üç yüz kilometre aşağıda uzanıp giden koskoca Kuzey Amerika kıtası bir çikolata parçasından daha büyük değildi. Josephine Nine, Durdurun şu manyağı! diye cıyakladıktan sonra buruş buruş olmuş elini uzatıp Bay Wonka'yı ceketinin kuyruğundan yakaladığı gibi yatağa doğru çekti. Bay Wonka, kadının elinden kurtulmaya çalışarak, Hayır, yapmayın! diye bağırdı. Bırakın beni! İşime engel olmayın! Pilotu rahat bırakın! Josephine Nine, Hadi oradan, kaçık herif! Hemen evimize götüreceksin bizi! diye bağırdıktan sonra Bay Wonka'yı öyle bir iteleyip çekiştirmeye başladı ki adamcağız serseme döndü. Bırakın beni! diye haykırdı Bay Wonka. Şu düğmeye basmazsam göğü deleceğiz! Bırakın beni! Ama Josephine Nine Bay Wonka'nın ceketinin kuyruğunu bir türlü bırakmıyor, çekip duruyordu. Charlie! diye bağırdı Bay Wonka. Şu düğmeye bas! Şu yeşil düğmeye! Durma! Çabuk! Charlie, fırladığı gibi yeşil düğmeye bastı...

5 Mart 2020 Perşembe

Yeşilin Kızı Anne (Lucy Maud Montgomery) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Yeşilin Kızı Anne

Kitabın Yazarı : L. M. Montgomery

Kitap Hakkında Bilgi :

Dilimize "Yeşilin Kızı Anne" adı ile çevrilen kitabın İngilizce adı "Anne of Green Gables" dir. Roman 1908 yılında Kanadalı yazar Lucy Maud Montgomery tarafından yazılmıştır. Yazar bu romanı genç bir kız iken yazmıştır. Roman sayesinde Lucy Maud Montgomery ülkenin en tanınmış romancısı haline gelirken, roman kahramanı olan Anne‘de çok tanınmış bir kurgusal roman kahramanı olmuştur.

Roman her yaşta okunabilecek şekilde yazıldığı halde klasik çocuk edebiyatı romanlarından biri olarak kabul edilmiştir. Eser yayımlandıktan sonra 50 milyon adet satmış ve 20 dile tercüme edilmiştir. Romanın pek çok ülkede TV dizileri çekilmiş, ülkemizde de 90 yıllarda pekçok TV kanalımızda gösterime girmiştir. Romanın çizgi film uyarlamaları ve animasyonları da yapılmıştır.

Roman yazarı tarafından bir seri haline getirilmiştir. Anne’nin küçüklüğünden başlayarak genç kız oluşuna kadar devam eden hatta evlenip çocuklarını yetiştirmesine kadar tüm hayatını anlatan 8 ayrı kitap olana kadar bu seri devam etmiştir.

Kitabın Özeti :

Anne Shirley, kimsesiz bir kızdır. Kanada'da Prens Edward Adası'nda yaşayan bir çiftçi ailesi Anne'yi evlat edinir. Bu aile, yaşlı bir bayan ve bir erkek kardeş olan Matthew Cuthbert ile kardeşi Marilla‘dır. Bu aile Prens Edward Adasında bulunan Green Gables adlı çiftliklerinde yaşayan huzurlu bir ailedir. Çiftlikleri ise küçük bir köy olan Avonlea'nın hemen dışındadır.

Matthew yaklaşık altmış yaşında, uzun kahverengi sakallıdır, kız kardeşi ise ondan beş yaş küçüktür. Her ikisi de uzun boylu ve zayıf insanlardır. Avonlea'daki herkes Cuthbert'leri huzurlu bir aile olarak bilmektedir.

Matthew ve Marilla aslında, tarlada kendilerine yardım edecek bir erkek çocuğu evlat edinmek isterler. Karşılarına Anne çıkınca onu geri göndermek istemişler ama Anne'in gözyaşlarına dayanamayan aile onu geri gönderememiş ve ona sahip çıkmaya başlamıştır.

Anne; kızıl saçlı, çilli, mavi gözlü ve konuşkan şirin bir küçük kızdır. Hayal gücü çok gelişmiş, zeki bir kız olarak dikkati çekmektedir. Anne’in en büyük özelliği hayallere daldığı anda her şeyi unutabilmesidir.

Anne komşu çiftliğin kızı Diana ile arkadaş olur. Okula da gitmeye başlar. Hayal gücü ile herkesin dikkatini çekmekte, zekâsı ve şirinliği ile herkese kendini sevdirmektedir. Bir gün okulda kırmızı saçıyla alay eden Gilbert'in kafasında taştahtasını kırmıştır. Belki de bu olay yüzünden olsa gerek Anne kızıl saçlarından nefret etmekte pembe rengi çok sevdiği halde saçlarına uymadığı için giyememektedir. Saçının rengini değiştirmek için, yoldan geçen bir satıcıdan siyah bir saç boyası satın almış ama ne yazık ki saçları yemyeşil olmuştur.

Anne, büyüyüp bir genç kız olunca güzelleşmiş okulda başarı üstüne başarı kazanmaya başlamıştır. Çocukken kavgalı olduğu Gilbert ile de barışmıştır.

Yeni ailesi ile oldukça mutlu ve huzurlu bir hayata başlayan Anne’i birçok sorun beklemektedir. Mattew ölür. Anne, o kadar üzülür ki kaskatı kesilmiş ve Mattew Amca'nın ardından gözyaşı bile dökememiştir. Daha sonrası bir günde bütün gözyaşları yağmur gibi boşalmıştır.

Ayrıca Matilda Teyze'nin de gözleri giderek zayıflamakta ve kör olmaya başlamaktadır. Anne, onu yalnız bırakamayacak ve bu duruma çok üzülecektir.

Kimsesiz Çocuk (Hector Malot) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kimsesiz Çocuk

Kitabın Yazarı : Hector Malot

Kitap Hakkında Bilgi :

Sekiz yaşındaki Rémi, yoksul ama mutlu bir çocuktur. Ancak hayatı, babasının şehirdeki işinde kaza geçirip köye dönmesinin ardından darmadağın olacaktır.

Rémi önce annesi olarak bildiği kadının gerçek annesi, babası olarak bildiği adamın da gerçek babası olmadığını öğrenir, sonra da üvey babası tarafından maymunu ve köpekleriyle gösteriler yapan bir sokak sanatçısına kiralanır. Bir anda hayatı ciddi anlamda değişen ve kendini büyük zorluklarla karşı karşıya bulan Rémi, "Yaşam çoğu zaman bir savaştan ibarettir. Ancak kararlı olanlar, mücadeleci olanlar kazanır," prensibini aklından hiç çıkarmaz ve gerçek ailesini bulabilmek için çabalamaya karar verir.

Ünlü Fransız yazar Hector Malot'nun (1830-1907) en bilinen romanı olan Kimsesiz Çocuk, yayınlandığı 1878 yılından bugüne kadar birçok dile tercüme edilmiş, beyaz perdeye ve televizyona uyarlanmıştır.

Kitabın Özeti :

“Ben sokakta bulunmuş bir çocuğum. Sekiz yaşıma kadar, benim de öteki çocuklar gibi bir annem olduğunu sanıyordum. Çünkü, ağladığım zaman beni bağrına basan ve gözyaşlarım dininceye kadar beni sallayan; gece uykum gelip de yatınca, beni öperek iyi uykular dileyen bir annem vardı.

Kış gelip de kar pencereleri örtünce, ayaklarımı ellerinin arasında sıkıp ısıtmaya çalışan, şarkılar söyleyen, masallar anlatan bir annem vardı. İneğimizi otlatmaya götürdüğüm zaman yağmura yakalanacak olsam beni karşılamaya çıkar, yün eteğini kaldırıp kafamı ve omuzlarımı örterdi. Arkadaşlarımla kavga ettiğim zaman, beni onlara karşı koruyan, kabahat bendeyse azarlayan, değilse teselli eden sözlerinde, bana bakışında, okşamalarında bir annenin şefkatini bulur ve onun annem olduğunu sanırdım. “(Kitabın Girişinden)”

Remi’nin babası ölmüş ve Remi’nin babasından kalan mirasa el koymak isteyen amcası küçük Remi’yi sokağa atmıştır. Remi, yoksul bir taş işçisi olan Jore tarafından eve götürülür. Jore, Remi’nin ailesinin ilerde kendisine de yardım edeceğini düşünerek Remi’ye sahip çıkmaktadır.

O sırada Jore’nin karısı doğum yaparken bebeğini kaybeder. Bunun üzerine kadın Remi’ye kendi çocuğuymuş gibi bakmaya başlar. Jore geçirdiği bir kaza sonucunda bacağından sakatlanır. Tazminat davası açmak için karısından para ister. Jore, davayı kazanarak rahat bir hayat geçirmeyi umut etmektedir. Bu umut ve sakatlığı yüzünden Jore hiç çalışmamakta ve hazırdan yemektedirler.

Barberen Ana ona sürekli para yolladığından hiçbir şeyleri kalmayınca Jore, Barberen Ana’ya ineği satmasını söyler. Kadın, Jore’nin bu isteğini de yerine getirerek her şeyleri olan ineği de satarak parayı yollar. Aradan günler geçtikten sonra Jore bir bayram çıkar gelir.

Çocuğun kim olduğunu sorunca, senin getirdiğin çocuk der. Jore: “Neden çocuk yuvasına vermedin" diye kadına çıkışır.

Jore’nin bu sözleri Remi’yi çok üzmüştür. Jore, para kazanmak düşüncesiyle Remi’yi çocuk yuvasına götürmeye karar verir. Kasabada bir kahvede otururken Vitalist adında yaşlı bir adam Jore’ye bu çocuk kim diye sorar. Jore, Witolis’e bu çocuğu para kazanmak için çocuk yuvasına vermeyi düşündüğünü söyler. Vitalist yuvaya verirsen eline hiç bir şey geçmez ama bana verirsen sana biraz para vereceğim der...

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...