Kitabın Adı : Araba Sevdası
Kitabın Yazarı : Recaizade Mahmut EKREM
Kitabın Konusu :
Fransız hayranı olan savurgan bir şahsın bir görüşte aşık olması ve kendi kendine gelin-güvey olarak yaşadıkları anlatılmaktadır.
Kitap yazılan ilk realist roman olmasına rağmen okuyucuyu dili yönünden zorlamaktadır. Kitapta yabancı hayranlığı, dış görünüşe önem verme, maddiyatçılık, önyargılı davranma vb. gibi toplumda o zamanlarda sık görünen sorunlar ele alınmıştır.
Kitabın Özeti :
Bihruz Bey zamanındaki İstanbul’da yaşayan, pek şık giyinmesini seven biridir. Validesinin yardımıyla geçinen, kibirli ve kendini dekolte gören, genç bir beydir. Her yıl olduğu gibi, baharın gelmesiyle Bihruz Bey’in de içi hoş olur ve sık sık gezintilere çıkar. Bir gün gelir ve lando diye tabir edilen ve bir o kadar da şık olan sarı renkli at arabasına biner. Arabasından indiğinde güzel bir lando daha gelir ve içerisinden iki hanım iner. Biri Periveş adında güzel, yirmi yaşlarında, sarışın bir hanım ve diğeride Bihruz Bey’in sarışın hanımın hizmetkarı sandığı yaşlıca bir kadındır. Bihruz Bey, blond diye tabir ettiği sarışın hanıma gönlünü kaptırır. Bu hanımların arakalarından yürür ve hanımların bu yere bir sonraki Cuma geleceklerini öğrense de gelecekleri saati öğrenmek nasip olmaz. Bir anda Keyfi Bey’in çıkması ile Periveş hanım hızlıca kaçar ve Bihruz Bey her ne kadar takip etmeye çalışsa da izini kaybeder. O günden sonra bu sarışın güzel, Bihruz Bey’in aklından hiç çıkmaz.
Bihruz Bey sarışın hanım için bir mektup ve alıntı bir şiir yazıp, gönderir. Fakat daha sonra şiirde anlamını bilmediği bir sözcüğün, ona değil de sarışın yerine esmere hitap ettiğini öğrenince kahrolur. Bu sırada borçlarının kabarması üzerine paraya ihtiyaç duymaktatır. Bu yüzden köşkü satmayı düşünse de validesi buna izin vermemektedir. Keyfi Bey ile konuşurken Keyfi Bey’in yalandan söylediği sarışın güzelin (blondun) öldüğü haberini alır. Bunun üzerine Bihruz Bey sanki çok büyük bir aşk yaşamışlar gibi kendini kahreder, günlerce ağlar.
Daha yeni kendine geldiği anda dışarı gezintiye çıkmıştır. Üsküdar vapuruna yaklaşır fakat onu kaçırır. Vapur henüz iskeleden ayrıldığı anda Periveş hanımın vapurda oturduğunu görür. Bir anda büyük bir heyecana kapılır ve sevinçten gözleri ışıldar. Keyfi Bey’in yalanını suratına çarpmak hevesiyle Keyfi Bey’in yanına gider fakat Keyfi Bey ikinci bir yalanla o gördüğü kişinin Periveş hanım olmadığını ve ona çok benzeyen bir çalışanı olduğunu söyler. Bunu üzerine Bihruz Bey tekrar yıkılır. Bu esnada alıcaklılar Bihruz Bey’i sıkıştırmaktadır.
Bihruz Bey’in arabacısı olan Andon bir gün Bihruz Bey’in emri üzerine onu bekler ve Bihruz Bey’in geri dönmemesi üzerine köşke doğru yola koyulur. Bu esnada arabayı çizdirerek ufak bir kaza yapar. Bundan Bihruz Bey’in haberi olmadan kurtulmak amacıyla arabayı tamir fabrikasına götürür. Fabrikasında Bihruz Bey’in arabasını gören Kondaraki, onca uyarılara rağmen Bihruz Bey’in borcunu ödememesi üzerine arabaya ve hayvanlara el koyar. Bunun üzerine Andon çaresiz köşke gider ve olanları Bihruz Bey’e anlatınca işten kovulur. Kondaraki daha sonra Bihruz Bey’e nisbet olurcasına Andon’u işe alır.
Bihruz Bey validesinin isteği üzerine İstanbul’dan ayrılmayı düşünürken bir yıl daha burda geçirmeye karar verir. Bu esnada Müsyü Piyer ara sıra gelmekte ve beraber çalışmaktadırlar. Bir gün Bihruz Bey çarşıda gezerken o sarışını tekrar görür ve blondunun çalışanı olarak sandığından aşık olduğu sarışın kadının mezarını öğrenmek maksadıyla hanımın peşine koyulur. Ara bir sokaktan geçerken nazik bir şekilde durumu izah eder. Sonra da aşık olduğu o sarışın hanımın aslında o çalışan kadın olduğunu ve o gün geldikleri güzel arabayı kiraladıklarını diyer bir tabir ile zengin olmadıklarını öğrenir. Bunun üzerine yalan aşkından dolayı Bihruz Bey bir daha yıkılır. Sarışın hanım da alay ederek yoluna devam eder.
KİTABIN ANAFİKRİ
Bu eserden dış görünüşün insanı yanıltabileceği ve dış görünüşe fazla aldanılmaması gerektiği yargısı çıkarılmaktadır. Bunun yanında insanın olayları kendi istediği gibi agılamayıp gerçeği görmesinin gerektiği, o zamanlarda görülen ve yabancı hayranlığından kaynaklanan Fransızca ile karışık bir dil kullanma durumunun kişilerin anlaşmasında zorluklar yarattığı ve önyargılı davranışların insanı ne derece hataya sürüklediği anlatılmaktadır.
KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, valide parasını yiyen tutarsız ve savurgan bir gençtir. İnsanların dış görünümüne önem verir. Kendi kendine gelin ve güvey olur. Olayları işine geldiği şekilde algılar. Umursamaz ve düşüncesiz bir karaktere sahiptir. Gittiği heryerde tanıştığı her insanla Fransızca konuşarak tiraj yapmaya çalışır.
Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı kişidir. Gerçekte zengin değildir. Alaycı bir karaktere sahiptir. Sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu ve güzel bir kızdır.
Keşfi Bey: Bihruz Bey’e yalan söylemiştir. Şakacı bir yapısı vardır.
Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkarıdır. Her zaman kibar görünür ve Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşur.
Andon: Bihruz Bey’in arabacısıdır. Bihruz Bey’in sarı renkli şık arabasını verilen emirler doğrultusunda kullanır. Bihruz Bey’den oldukça korkar.
Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan, ona kitaplar getirip, okuyan orta halli bir profesördür. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlar.
Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürüdür. Bihruz Bey’in arabasını pek beyenmiş ve göz koymuştur.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ
Recaizade Mahmut EKREM; “Araba Sevdası” romanıyla Türk roman tarihimizde, romantizmden realizme geçen ilk romancımız ünvanını kazanır. Tanzimat edebiyatımızın en önemli şairleri ve yazarları arasındadır. İsatnbul’da Vaniköy’de doğdu (1 Mart 1847), Takvimhane Nazırı Recai Efendinin oğludur. İlk öğrenmini, zamanın bilim ve sanat adamlarından olan, babasından aldı. Beyzıt Rüştüyesi’nde Harbiye İdadisi’nde okudu. Hariciye nezareti Mektubi Kalemine memur olarak girdi (1862). Fransızcasını iyice geliştirdi. Namık Kemal’le tanıştı; eski şiirden vazgeçip Batı edebiyatına yöneldi. “Tasvir-i Efkar” gazetesine yazmıya başladı. Namık Kemal Avrupa’ya kaçarken gazatenin idaresini ona bıraktı (1867). Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu (1877); Mekteb-i Mülkiye’de, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) de edebiyat öğretmenliği yaptı (1880-1887) ve Maarif Nazırlığında bulundu (1908). Ayan Meclisi’ne (Senatoya) seçildikten bir süre sonra öldü (31 Ocak); vasiyeti üzerine, Küçüksu’da oğlu Nijad’ın yanına gömüldü (1914).
Reacaizade Mahmut Ekrem; şiir, eleştiri, hatıra, çeviri, inceleme, hikaye, roman, tiyatro alanında 25’i aşkın eser vermiştir. En tanınmışları: Afife Anjelik (piyes, 1870); Yadigar-ı Şebap (Gençlik Hatırası, şiirler, 1872); Atala (çeviri roman, 1872); Vuslat-yahut-süreksiz Sevinç (piyes, 1875); Talim-I Edebiyat (edebiyat bilgileri, 1879); Zemzeme (şiirler, 3 cilt, 1882-85); Takdir-i “Elhan” (eleştiri, 1886); Muhsin Bey (hikaye, 1890); Pejmürde (şiirler, 1893); Şemsa (hikaye, 1893); Araba Sevdası (roman, 1896); Nijat Ekrem (mensur, manzum şiirler, anılar, 1911); Çok Bilen Çok Yanılır (piyes, 1914).
Araba Sevdası (Recaizade Mahmut EKREM) Kitap Sınavı ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
Kitabın Özeti :
Bihruz Bey zamanındaki İstanbul’da yaşayan, pek şık giyinmesini seven biridir. Validesinin yardımıyla geçinen, kibirli ve kendini dekolte gören, genç bir beydir. Her yıl olduğu gibi, baharın gelmesiyle Bihruz Bey’in de içi hoş olur ve sık sık gezintilere çıkar. Bir gün gelir ve lando diye tabir edilen ve bir o kadar da şık olan sarı renkli at arabasına biner. Arabasından indiğinde güzel bir lando daha gelir ve içerisinden iki hanım iner. Biri Periveş adında güzel, yirmi yaşlarında, sarışın bir hanım ve diğeride Bihruz Bey’in sarışın hanımın hizmetkarı sandığı yaşlıca bir kadındır. Bihruz Bey, blond diye tabir ettiği sarışın hanıma gönlünü kaptırır. Bu hanımların arakalarından yürür ve hanımların bu yere bir sonraki Cuma geleceklerini öğrense de gelecekleri saati öğrenmek nasip olmaz. Bir anda Keyfi Bey’in çıkması ile Periveş hanım hızlıca kaçar ve Bihruz Bey her ne kadar takip etmeye çalışsa da izini kaybeder. O günden sonra bu sarışın güzel, Bihruz Bey’in aklından hiç çıkmaz.
Bihruz Bey sarışın hanım için bir mektup ve alıntı bir şiir yazıp, gönderir. Fakat daha sonra şiirde anlamını bilmediği bir sözcüğün, ona değil de sarışın yerine esmere hitap ettiğini öğrenince kahrolur. Bu sırada borçlarının kabarması üzerine paraya ihtiyaç duymaktatır. Bu yüzden köşkü satmayı düşünse de validesi buna izin vermemektedir. Keyfi Bey ile konuşurken Keyfi Bey’in yalandan söylediği sarışın güzelin (blondun) öldüğü haberini alır. Bunun üzerine Bihruz Bey sanki çok büyük bir aşk yaşamışlar gibi kendini kahreder, günlerce ağlar.
Daha yeni kendine geldiği anda dışarı gezintiye çıkmıştır. Üsküdar vapuruna yaklaşır fakat onu kaçırır. Vapur henüz iskeleden ayrıldığı anda Periveş hanımın vapurda oturduğunu görür. Bir anda büyük bir heyecana kapılır ve sevinçten gözleri ışıldar. Keyfi Bey’in yalanını suratına çarpmak hevesiyle Keyfi Bey’in yanına gider fakat Keyfi Bey ikinci bir yalanla o gördüğü kişinin Periveş hanım olmadığını ve ona çok benzeyen bir çalışanı olduğunu söyler. Bunu üzerine Bihruz Bey tekrar yıkılır. Bu esnada alıcaklılar Bihruz Bey’i sıkıştırmaktadır.
Bihruz Bey’in arabacısı olan Andon bir gün Bihruz Bey’in emri üzerine onu bekler ve Bihruz Bey’in geri dönmemesi üzerine köşke doğru yola koyulur. Bu esnada arabayı çizdirerek ufak bir kaza yapar. Bundan Bihruz Bey’in haberi olmadan kurtulmak amacıyla arabayı tamir fabrikasına götürür. Fabrikasında Bihruz Bey’in arabasını gören Kondaraki, onca uyarılara rağmen Bihruz Bey’in borcunu ödememesi üzerine arabaya ve hayvanlara el koyar. Bunun üzerine Andon çaresiz köşke gider ve olanları Bihruz Bey’e anlatınca işten kovulur. Kondaraki daha sonra Bihruz Bey’e nisbet olurcasına Andon’u işe alır.
Bihruz Bey validesinin isteği üzerine İstanbul’dan ayrılmayı düşünürken bir yıl daha burda geçirmeye karar verir. Bu esnada Müsyü Piyer ara sıra gelmekte ve beraber çalışmaktadırlar. Bir gün Bihruz Bey çarşıda gezerken o sarışını tekrar görür ve blondunun çalışanı olarak sandığından aşık olduğu sarışın kadının mezarını öğrenmek maksadıyla hanımın peşine koyulur. Ara bir sokaktan geçerken nazik bir şekilde durumu izah eder. Sonra da aşık olduğu o sarışın hanımın aslında o çalışan kadın olduğunu ve o gün geldikleri güzel arabayı kiraladıklarını diyer bir tabir ile zengin olmadıklarını öğrenir. Bunun üzerine yalan aşkından dolayı Bihruz Bey bir daha yıkılır. Sarışın hanım da alay ederek yoluna devam eder.
KİTABIN ANAFİKRİ
Bu eserden dış görünüşün insanı yanıltabileceği ve dış görünüşe fazla aldanılmaması gerektiği yargısı çıkarılmaktadır. Bunun yanında insanın olayları kendi istediği gibi agılamayıp gerçeği görmesinin gerektiği, o zamanlarda görülen ve yabancı hayranlığından kaynaklanan Fransızca ile karışık bir dil kullanma durumunun kişilerin anlaşmasında zorluklar yarattığı ve önyargılı davranışların insanı ne derece hataya sürüklediği anlatılmaktadır.
KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bihruz Bey: Şık görünmeyi seven, valide parasını yiyen tutarsız ve savurgan bir gençtir. İnsanların dış görünümüne önem verir. Kendi kendine gelin ve güvey olur. Olayları işine geldiği şekilde algılar. Umursamaz ve düşüncesiz bir karaktere sahiptir. Gittiği heryerde tanıştığı her insanla Fransızca konuşarak tiraj yapmaya çalışır.
Periveş Hanım (blond): Bihruz Beyin zengin bir hanım sanıp, gönlünü kaptırdığı kişidir. Gerçekte zengin değildir. Alaycı bir karaktere sahiptir. Sarışın, yirmi yaşlarında, orta boylu ve güzel bir kızdır.
Keşfi Bey: Bihruz Bey’e yalan söylemiştir. Şakacı bir yapısı vardır.
Mişel: Bihruz Bey’in hizmetkarıdır. Her zaman kibar görünür ve Bihruz Bey gibi Fransızca ile karışık bir dil konuşur.
Andon: Bihruz Bey’in arabacısıdır. Bihruz Bey’in sarı renkli şık arabasını verilen emirler doğrultusunda kullanır. Bihruz Bey’den oldukça korkar.
Müsyü Piyer: Bihruz Bey’e öğretmenlik yapan, ona kitaplar getirip, okuyan orta halli bir profesördür. Geçimini biraz da Bihruz Bey’in yardımıyla sağlar.
Kondaraki: Araba tamir fabrikasının müdürüdür. Bihruz Bey’in arabasını pek beyenmiş ve göz koymuştur.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ
Recaizade Mahmut EKREM; “Araba Sevdası” romanıyla Türk roman tarihimizde, romantizmden realizme geçen ilk romancımız ünvanını kazanır. Tanzimat edebiyatımızın en önemli şairleri ve yazarları arasındadır. İsatnbul’da Vaniköy’de doğdu (1 Mart 1847), Takvimhane Nazırı Recai Efendinin oğludur. İlk öğrenmini, zamanın bilim ve sanat adamlarından olan, babasından aldı. Beyzıt Rüştüyesi’nde Harbiye İdadisi’nde okudu. Hariciye nezareti Mektubi Kalemine memur olarak girdi (1862). Fransızcasını iyice geliştirdi. Namık Kemal’le tanıştı; eski şiirden vazgeçip Batı edebiyatına yöneldi. “Tasvir-i Efkar” gazetesine yazmıya başladı. Namık Kemal Avrupa’ya kaçarken gazatenin idaresini ona bıraktı (1867). Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu (1877); Mekteb-i Mülkiye’de, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) de edebiyat öğretmenliği yaptı (1880-1887) ve Maarif Nazırlığında bulundu (1908). Ayan Meclisi’ne (Senatoya) seçildikten bir süre sonra öldü (31 Ocak); vasiyeti üzerine, Küçüksu’da oğlu Nijad’ın yanına gömüldü (1914).
Reacaizade Mahmut Ekrem; şiir, eleştiri, hatıra, çeviri, inceleme, hikaye, roman, tiyatro alanında 25’i aşkın eser vermiştir. En tanınmışları: Afife Anjelik (piyes, 1870); Yadigar-ı Şebap (Gençlik Hatırası, şiirler, 1872); Atala (çeviri roman, 1872); Vuslat-yahut-süreksiz Sevinç (piyes, 1875); Talim-I Edebiyat (edebiyat bilgileri, 1879); Zemzeme (şiirler, 3 cilt, 1882-85); Takdir-i “Elhan” (eleştiri, 1886); Muhsin Bey (hikaye, 1890); Pejmürde (şiirler, 1893); Şemsa (hikaye, 1893); Araba Sevdası (roman, 1896); Nijat Ekrem (mensur, manzum şiirler, anılar, 1911); Çok Bilen Çok Yanılır (piyes, 1914).
Araba Sevdası (Recaizade Mahmut EKREM) Kitap Sınavı ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder