Kitabın Adı : Puslu Kıtalar Atlası
Kitabın Yazarı : İhsan Oktay Anar
Kitap Hakkında Bilgi :
Bu kitaptan ötürü “edebiyatın yeni soluğu” yakıştırması yapılması ve alışık olunmayan bir dille kaleme alınıp çok katmanlı, bağlantılı birçok yeniliği içinde barındırması açısından önemli bir romandır.
Birbiri içerisine geçmiş hikâyelerle kurgulanan romanda Uzun İhsan Efendi’nin düşleriyle oluşturduğu dünya atlasının oğlu Bünyamin’e yol göstermesi ve Bünyamin’in yaşadığı tuhaf olaylar anlatılmıştır.
Altı bölümden oluşan eserde bir ana öykü ve bu ana öyküye bağlı öykücükler vardır. Olaylar 1600'lü yıllarda İstanbul’da geçmektedir.
Kitabın Özeti :
Roman, bir korsan olan Arap İhsan Efendi’nin, yeğeni Uzun İhsan Efendi’yi ziyaret etmesi ile başlar. İstanbul’a, hayatını kurtaran kitabın çevirisini yaptırmak için gelen Arap İhsan Efendi bir köle olarak aldığı Alibaz adlı çocuğu ve yanındaki maymunu Uzun İhsan’ın yanında bırakır.
Arap İhsan’ın elinde bir kitap vardır. İstanbul’a gelerek, kendisine kazık atmak isteyen Kubelik’i bulmuş ve ondan intikamını almaktan, bu çok merak ettiği kitabı çevirttirmesi şartıyla vazgeçmiştir. Kubelik kitabı tercüme ettirmiş ve Arap İhsan’a geri vermesi için de Uzun İhsan Efendi’ye teslim etmiştir. Uzun İhsan Efendi de, Rendekar (Rene Descartes) isimli bir yazara ait olan ve “Zagor Üstüne Öttürme” (Yöntem Üzerine Konuşmalar) ismini taşıyan bu eseri merak eder ve okumaya başlar.
Evinde oğlu Bünyamin ile yaşayan, içtiği bir uyku şurubu nedeniyle sürekli uzun uykulara dalan, rüyalarında gördüklerini de bir atlasa yazan Uzun İhsan Efendi, dayısına getirilen çeviriyi - Rendekar’ın “Zagon Üzerine Öttürme” eserini - okuduktan sonra gerçekliğin doğası üzerine düşünmeye başlar.
Bu arada Bünyamin de, babasının bu tuhaf hayat tarzından şüphelenmeye başlar ve sırlarını çözmek için onun uyku şurubundan içmeye karar verir. Fakat gereğinden fazla içtiği için uyanamaz ve öldü sanılarak gömülür. Kafasında duyduğu esrarengiz bir ses sayesinde mezardan çıkan Bünyamin’in bu “başarısı” kısa sürede yayılır ve Bünyamin, kendisine hazırladığı atlası veren babasının da desteğiyle, lağımcı olarak Osmanlı ordusuna katılır.
İlk görevinde, Zülfiyar adlı bir casusu kurtarmaya çalışırken yüzünden ciddi şekilde yaralanan ve Zülfiyar’ın kendisine teslim ettiği uğursuz, kara parayı babasının kendisine verdiği atlasın içinde saklayan Bünyamin, tanınmaz halde İstanbul’a geri döner. Babasının yeniçeriler tarafından alınıp götürüldüğünü ve işkence gördüğünü öğrendikten sonra, kitaptan bir bölüm okur ve buradan aldığı direktiflerle dilenci loncasına katılır.
Kısa süre içinde, dilenci loncasının da Zülfiyar ve onun efendisi Ebrehe için çalıştığı anlaşılır. Bu kişiler, harıl harıl Bünyamin’i aramakta, fakat yüzü ciddi şekilde yaralandığı için onu tanımamaktadır.
Dilenci loncasında “Büyük Efendi” Ebrehe ile tanışan Bünyamin, bir süre onunla yakın bir ilişki kurar ve ondan Osmanlı Devleti’ndeki gizli casus örgütlenmesini, kara paranın sırrını ve Mehdi’nin ilerleyen günlerde İstanbul’a geleceği yönündeki kehaneti öğrenir. Fakat bu kehanet, Ebrehe için yerini bulmakla beraber, doğru çıkmaz, ve dilenciler loncası Ebrehe’ye karşı ayaklanıp onu öldürür.
Romanın sonunda, dilenciler loncasının da yanması ile Bünyamin dünyada bir kez daha özgür kalır. Babasının kendisine verdiği kitaba ilk kez gerçek anlamda dikkatle bakan Bünyamin, bu kitabın adının “Puslu Kıtalar Atlası” olduğunu görür ve eserin son sayfalarından bir bölüm okuyarak, tüm yaşananların babası Uzun İhsan Efendi’nin düşlerinde gerçekleştiğini anlar
Kitabın Kahramanları, Kişileri :
Uzun İhsan Efendi: Romanın tamamında ana karakteri oluşturan şahıstır. Öğrenmeyi ve macerayı seven bir şahıstır. Okuduğu bir kitapla düş ve gerçek üzerine kafa yormaya başladığını düşünmektedir. İhsan Oktay Anar romanda kendisine bu şahısla yer vermiştir. Roman İhsan Oktay Anar yani Uzun Ihsan Efendi’nin düşleri ile oluşmuştur.
Bünyamin: Uzun İhsan Efendi’nin oğludur. Bu isim Hz. Yusuf’un kardeşi Bünya- min’den esinlenilerek bilinçli olarak seçilmiştir, içtiği sıvı ile uzun bir uykuya dalar. Öldüğü sanılıp kefenlenir. Ancak mezardan çıkar. Maceradan maceraya koşar ve her zaman babasının verdiği atlasla yolunu bulur.
Bu kitaptan ötürü “edebiyatın yeni soluğu” yakıştırması yapılması ve alışık olunmayan bir dille kaleme alınıp çok katmanlı, bağlantılı birçok yeniliği içinde barındırması açısından önemli bir romandır.
Birbiri içerisine geçmiş hikâyelerle kurgulanan romanda Uzun İhsan Efendi’nin düşleriyle oluşturduğu dünya atlasının oğlu Bünyamin’e yol göstermesi ve Bünyamin’in yaşadığı tuhaf olaylar anlatılmıştır.
Altı bölümden oluşan eserde bir ana öykü ve bu ana öyküye bağlı öykücükler vardır. Olaylar 1600'lü yıllarda İstanbul’da geçmektedir.
Kitabın Özeti :
Roman, bir korsan olan Arap İhsan Efendi’nin, yeğeni Uzun İhsan Efendi’yi ziyaret etmesi ile başlar. İstanbul’a, hayatını kurtaran kitabın çevirisini yaptırmak için gelen Arap İhsan Efendi bir köle olarak aldığı Alibaz adlı çocuğu ve yanındaki maymunu Uzun İhsan’ın yanında bırakır.
Arap İhsan’ın elinde bir kitap vardır. İstanbul’a gelerek, kendisine kazık atmak isteyen Kubelik’i bulmuş ve ondan intikamını almaktan, bu çok merak ettiği kitabı çevirttirmesi şartıyla vazgeçmiştir. Kubelik kitabı tercüme ettirmiş ve Arap İhsan’a geri vermesi için de Uzun İhsan Efendi’ye teslim etmiştir. Uzun İhsan Efendi de, Rendekar (Rene Descartes) isimli bir yazara ait olan ve “Zagor Üstüne Öttürme” (Yöntem Üzerine Konuşmalar) ismini taşıyan bu eseri merak eder ve okumaya başlar.
Evinde oğlu Bünyamin ile yaşayan, içtiği bir uyku şurubu nedeniyle sürekli uzun uykulara dalan, rüyalarında gördüklerini de bir atlasa yazan Uzun İhsan Efendi, dayısına getirilen çeviriyi - Rendekar’ın “Zagon Üzerine Öttürme” eserini - okuduktan sonra gerçekliğin doğası üzerine düşünmeye başlar.
Bu arada Bünyamin de, babasının bu tuhaf hayat tarzından şüphelenmeye başlar ve sırlarını çözmek için onun uyku şurubundan içmeye karar verir. Fakat gereğinden fazla içtiği için uyanamaz ve öldü sanılarak gömülür. Kafasında duyduğu esrarengiz bir ses sayesinde mezardan çıkan Bünyamin’in bu “başarısı” kısa sürede yayılır ve Bünyamin, kendisine hazırladığı atlası veren babasının da desteğiyle, lağımcı olarak Osmanlı ordusuna katılır.
İlk görevinde, Zülfiyar adlı bir casusu kurtarmaya çalışırken yüzünden ciddi şekilde yaralanan ve Zülfiyar’ın kendisine teslim ettiği uğursuz, kara parayı babasının kendisine verdiği atlasın içinde saklayan Bünyamin, tanınmaz halde İstanbul’a geri döner. Babasının yeniçeriler tarafından alınıp götürüldüğünü ve işkence gördüğünü öğrendikten sonra, kitaptan bir bölüm okur ve buradan aldığı direktiflerle dilenci loncasına katılır.
Kısa süre içinde, dilenci loncasının da Zülfiyar ve onun efendisi Ebrehe için çalıştığı anlaşılır. Bu kişiler, harıl harıl Bünyamin’i aramakta, fakat yüzü ciddi şekilde yaralandığı için onu tanımamaktadır.
Dilenci loncasında “Büyük Efendi” Ebrehe ile tanışan Bünyamin, bir süre onunla yakın bir ilişki kurar ve ondan Osmanlı Devleti’ndeki gizli casus örgütlenmesini, kara paranın sırrını ve Mehdi’nin ilerleyen günlerde İstanbul’a geleceği yönündeki kehaneti öğrenir. Fakat bu kehanet, Ebrehe için yerini bulmakla beraber, doğru çıkmaz, ve dilenciler loncası Ebrehe’ye karşı ayaklanıp onu öldürür.
Romanın sonunda, dilenciler loncasının da yanması ile Bünyamin dünyada bir kez daha özgür kalır. Babasının kendisine verdiği kitaba ilk kez gerçek anlamda dikkatle bakan Bünyamin, bu kitabın adının “Puslu Kıtalar Atlası” olduğunu görür ve eserin son sayfalarından bir bölüm okuyarak, tüm yaşananların babası Uzun İhsan Efendi’nin düşlerinde gerçekleştiğini anlar
Kitabın Kahramanları, Kişileri :
Uzun İhsan Efendi: Romanın tamamında ana karakteri oluşturan şahıstır. Öğrenmeyi ve macerayı seven bir şahıstır. Okuduğu bir kitapla düş ve gerçek üzerine kafa yormaya başladığını düşünmektedir. İhsan Oktay Anar romanda kendisine bu şahısla yer vermiştir. Roman İhsan Oktay Anar yani Uzun Ihsan Efendi’nin düşleri ile oluşmuştur.
Bünyamin: Uzun İhsan Efendi’nin oğludur. Bu isim Hz. Yusuf’un kardeşi Bünya- min’den esinlenilerek bilinçli olarak seçilmiştir, içtiği sıvı ile uzun bir uykuya dalar. Öldüğü sanılıp kefenlenir. Ancak mezardan çıkar. Maceradan maceraya koşar ve her zaman babasının verdiği atlasla yolunu bulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder