Cevap-1 : L ve M lambalarına seri bağlı üreteçler K lambasına seri bağlı üreteç ile + , - doğru bağlandığı için K lambasına uygulanan toplam gerilim artar ve
K lambası diğer lambalardan daha parlak yanar. Cevap D
Soru-2
Cevap-2 : X diyotu üretece ters polarma bağlıdır akım geçişine izin vermez. Bu nedenle X diyotunu kısa devre etmek için L anahtarı ve devreyi tamamlamak için M anahtarı birlikte kapatılmalıdır. Cevap E
Soru-3
Cevap -3 : I1=V/R I=3/1=3 amper ve I2=V/R I=4/2=2 amper olur 3-2= 1 amper lik bir akım 2 yönünde geçer. Cevap A
Soru-4
Cevap-4 :Sol taraftaki 3 lamba ışık verir, sağ taraftaki 2 lamba ışık vermez. Sağ tarfataki 2 lamba üzerinden üreteçlerin + ucundan - ucuna doğru akım geçişi olmaz. Cevap C
Soru-5
Cevap-5 :
Soru-6
Cevap-6 :
Soru-7
Cevap-7 : P=U.I 550=220.I I=550/220 I=2,5 amper ütünün çektiği akımdır
10-2,5=7,5 amper fırının çektiği akımdır.
Bir fırın daha eklendiğinde 7,5 amperlik bir artış olur. 10+7,5=17,5 amper
Cevap C
Soru-8
Cevap-8: Dirençler bir birine seri bağlı olduğu için iki direçtende aynı akım geçer.
VKL=I.2R VML=I.3R (M L noktaları arasında toplam direnç R+2R=3R dir.)
VKL/ VML = I.2R / I.3R= 2/3 olur. Cevap D
NOT:Çözülmesini istediğiniz elektrik sorularını sorabilirsiniz.
8 Dakikada Makro Evren Uzaydan, Mikro Evren Atom Altına Yolculuk Video
Evrenin büyüklüğü
1- Evrende yaklaşık olarak 2.000.000.000.000 (2 trilyon) galaksi vardır.
2- Galaksilerin her birinde de yaklaşık olarak 500.000.000.000 yıldız vardır.
3- Uzayda uzaklıkların ölçümünde ışık yılı denilen birim kullanılır. Işık hızı bilinen en hızlı harekettir. Işık saniyede 300.000 km yol alır. 1 ışık yılı 9.000.000.000.000 km (9 tilyon km)dir. Dünyanın çevresi ekvatorda 40.000km. dir.
4- Güneşin dünyaya uzaklığı 144.000.000 km ‘dir.
5- Güneşin ışığı dünyaya 8 dakikada gelir.
6- Dünyaya güneşten sonra en yakın yıldız olan Alpha Centauri’nin uzaklığı 7000 ışık yılıdır.
7- Güneş sistemininde içinde bulunduğu samanyolu galaksisinin çapı 100.000 ışık yılıdır.
8- Güneş sistemi galaksinin merkezinden 30.000 ışık yılı uzaklıktadır.
9- Güneş samanyolu galaksi merkezi etrafındaki turunu 225.000.000 yılda tamamlar.
10- Uzayın yarı çapının uzunluğunun 11-16 milyar ışık yılı olduğu tahmin ediliyor.
Atom ve atom altı
1- Bir damla suda 33.000.000.000.000.000.000 (milyar defa milyar) molekül vardır.
2- Bu moleküller hidrojen ile oksijen atomlarından yapılmıştır. Her molekülde ikisi hidrojen biri oksijen olmak üzere 3 atom vardır. Öyleyse bir damla su 100 milyar defa milyar atomdan meydana gelmiş demektir.
3- Atomun %99,99999999'u boşluktur.
4- Eğer vücudumuzdaki atomların boşluklarını yok edebilseydik, bir kum tanesine sığabilirdik. Aynı şeyi tüm insanlık için yaparsak, milyarlarca insanı sadece tek bir şeker küpüne sığdırabiliriz.
5- Atom çekirdeği atomun yaklaşık 100.000 de 1'i kadardır.
6- Elektronlar atom çekirdeğinden çok daha küçüktür.
Yukarıdaki videoyu izlediğinizde görsel olarak makro ve mikro evren hakkında biraz daha fikir sahibi olabilirsiniz.
Fiziksel bedenimiz
itibariyle değerlendirdiğimizde, evrendeki sayısız galaksi içerisinde
yeralan, bir galaksi içerisindeki, milyarlarca yıldızdan sadece biri
olan Güneşin çevresinde dönüp duran gezegenlerden, biri üzerinde yaşayan
canlı varlık; insan. Aslında çok uzaklara gitmeye gerek yok! Evren,
galaksiler veya yıldızların büyüklüğü bir yana, yalnızca gezegenimiz
dünya üzerinde bir insanın yerine bakınca, bir bedendeki bir hücre gibi
bile değil, belki bir atom nispetinde! Varın, öyleyse, güneşin yanında
bir insanın yerini siz düşünün, sonra da düşünebiliyorsanız, Samanyolu
galaksisinin yanındaki yerini...
Bir insanın dünya üzerindeki yaşam süresini ele alınca ise, evrenin
yaşam süresi içerisinde, bir saniye kadar dahi bir değer tutmuyor.
Aslında bizim, evren diye isimlendirdiğimiz nesnelerden ibaret olan şu
içinde olduğumuz yapı, sadece 5 duyumuzun duyarlılık kapasitesine göre
algılayabildiğimiz bir kesittir. Tüm bu nesneler ve tüm bu dünyamız,
duyularımızın sınırları içerisinde kalan kesitsel yapıdır. Duyularımızın
duyarlılık sınırları dışında kalan yapıdan ise habersiziz. Örneğin
gözün algılayabildiği, gözün duyarlılık sınırları içerisinde kalan
dalgaboyları, gerçekte varolan sayısız dalgaboyları içerisinde çok çok
küçük bir kesittir. Öyle ki, gözün tespit edebildiği ve şu anda görmekte
olduğumuz nesneler, aslında, evrende varolan sayısız dalgaboyları,
sayısız imajlar içerisinde, çölde bir kum tanesi misali kadardır.
Oysa, 5 duyu verilerinden yola çıkmak suretiyle, bilimsel veriler
ışığında evrenin gerçek yapısını düşüncemizle keşfetmeye başladığımızda,
görüyoruz ki evren, gerçekte içinde boşluğu olmayan tümel bir enerji
kütlesi. Orijinal yapıda öylesine bir bütünsellik var ki, gözünüze göre,
sizinle, şu anda elinizdeki bu sayfalar (veya ekran) arasında bir
boşluk var gibi görünse de, gerçekte böyle bir boşluk yok! Çünkü bu
sayfalar da, ekran da, sizin bedeniniz de, aradaki hava da, sırf
atomlardan oluşmaktadır ve atomsal düzeyde birbirleri arasında bir
sınır, bir ayrılık yoktur...
Bilinç, eğer kendi evreninin değerlerini ortaya koyabilirse,
sınırsızlıkta her an yeni bir özelliğini gözlemleyerek kendi
sonsuzluğunu yaşayabilecektir. İnsan için en büyük felaket ise, beş duyu
verileriyle bloke olmuş bir bilinçle, kendisini aynada gördüğü bir
bedenden ibaret sanarak dünya yaşamının sona ermesidir...
Fiziksel bedenimiz
itibariyle değerlendirdiğimizde, evrendeki sayısız galaksi içerisinde
yeralan, bir galaksi içerisindeki, milyarlarca yıldızdan sadece biri
olan Güneşin çevresinde dönüp duran gezegenlerden, biri üzerinde yaşayan
canlı varlık; insan. Aslında çok uzaklara gitmeye gerek yok! Evren,
galaksiler veya yıldızların büyüklüğü bir yana, yalnızca gezegenimiz
dünya üzerinde bir insanın yerine bakınca, bir bedendeki bir hücre gibi
bile değil, belki bir atom nispetinde! Varın, öyleyse, güneşin yanında
bir insanın yerini siz düşünün, sonra da düşünebiliyorsanız, Samanyolu
galaksisinin yanındaki yerini...
Bir insanın dünya üzerindeki yaşam süresini ele alınca ise, evrenin
yaşam süresi içerisinde, bir saniye kadar dahi bir değer tutmuyor.
Aslında bizim, evren diye isimlendirdiğimiz nesnelerden ibaret olan şu
içinde olduğumuz yapı, sadece 5 duyumuzun duyarlılık kapasitesine göre
algılayabildiğimiz bir kesittir. Tüm bu nesneler ve tüm bu dünyamız,
duyularımızın sınırları içerisinde kalan kesitsel yapıdır. Duyularımızın
duyarlılık sınırları dışında kalan yapıdan ise habersiziz. Örneğin
gözün algılayabildiği, gözün duyarlılık sınırları içerisinde kalan
dalgaboyları, gerçekte varolan sayısız dalgaboyları içerisinde çok çok
küçük bir kesittir. Öyle ki, gözün tespit edebildiği ve şu anda görmekte
olduğumuz nesneler, aslında, evrende varolan sayısız dalgaboyları,
sayısız imajlar içerisinde, çölde bir kum tanesi misali kadardır.
Oysa, 5 duyu verilerinden yola çıkmak suretiyle, bilimsel veriler
ışığında evrenin gerçek yapısını düşüncemizle keşfetmeye başladığımızda,
görüyoruz ki evren, gerçekte içinde boşluğu olmayan tümel bir enerji
kütlesi. Orijinal yapıda öylesine bir bütünsellik var ki, gözünüze göre,
sizinle, şu anda elinizdeki bu sayfalar (veya ekran) arasında bir
boşluk var gibi görünse de, gerçekte böyle bir boşluk yok! Çünkü bu
sayfalar da, ekran da, sizin bedeniniz de, aradaki hava da, sırf
atomlardan oluşmaktadır ve atomsal düzeyde birbirleri arasında bir
sınır, bir ayrılık yoktur..
Fiziksel bedenimiz
itibariyle değerlendirdiğimizde, evrendeki sayısız galaksi içerisinde
yeralan, bir galaksi içerisindeki, milyarlarca yıldızdan sadece biri
olan Güneşin çevresinde dönüp duran gezegenlerden, biri üzerinde yaşayan
canlı varlık; insan. Aslında çok uzaklara gitmeye gerek yok! Evren,
galaksiler veya yıldızların büyüklüğü bir yana, yalnızca gezegenimiz
dünya üzerinde bir insanın yerine bakınca, bir bedendeki bir hücre gibi
bile değil, belki bir atom nispetinde! Varın, öyleyse, güneşin yanında
bir insanın yerini siz düşünün, sonra da düşünebiliyorsanız, Samanyolu
galaksisinin yanındaki yerini...
Bir insanın dünya üzerindeki yaşam süresini ele alınca ise, evrenin
yaşam süresi içerisinde, bir saniye kadar dahi bir değer tutmuyor.
Aslında bizim, evren diye isimlendirdiğimiz nesnelerden ibaret olan şu
içinde olduğumuz yapı, sadece 5 duyumuzun duyarlılık kapasitesine göre
algılayabildiğimiz bir kesittir. Tüm bu nesneler ve tüm bu dünyamız,
duyularımızın sınırları içerisinde kalan kesitsel yapıdır. Duyularımızın
duyarlılık sınırları dışında kalan yapıdan ise habersiziz. Örneğin
gözün algılayabildiği, gözün duyarlılık sınırları içerisinde kalan
dalgaboyları, gerçekte varolan sayısız dalgaboyları içerisinde çok çok
küçük bir kesittir. Öyle ki, gözün tespit edebildiği ve şu anda görmekte
olduğumuz nesneler, aslında, evrende varolan sayısız dalgaboyları,
sayısız imajlar içerisinde, çölde bir kum tanesi misali kadardır.
Oysa, 5 duyu verilerinden yola çıkmak suretiyle, bilimsel veriler
ışığında evrenin gerçek yapısını düşüncemizle keşfetmeye başladığımızda,
görüyoruz ki evren, gerçekte içinde boşluğu olmayan tümel bir enerji
kütlesi. Orijinal yapıda öylesine bir bütünsellik var ki, gözünüze göre,
sizinle, şu anda elinizdeki bu sayfalar (veya ekran) arasında bir
boşluk var gibi görünse de, gerçekte böyle bir boşluk yok! Çünkü bu
sayfalar da, ekran da, sizin bedeniniz de, aradaki hava da, sırf
atomlardan oluşmaktadır ve atomsal düzeyde birbirleri arasında bir
sınır, bir ayrılık yoktur..
Son yıllarda çok popüler olan Arduino açık kaynak kodlu bir mikrodenetleyici karttır. Yapabilecekleriniz hayal gücünüz ile sınırlıdır.
Arduino ile sensörler vasıtasıyla çevresiyle etkileşim içerisinde olan devreler, robotlar ve sistemler tasarlayabilirsiniz.
Kullanımı için az bir programlama bilgisi ile az bir elektronik bilgisi yeterlidir. Açık kaynak kodlu olduğu için internette yapmak isteyeceğiniz şeylerle ilgili pek çok hazır program ve hazır proje bulabilirsiniz. Bulduklarınızın üzerinde ufak değişikler yaparak özgün devreler ve tasarımlar ortaya çıkarabilirsiniz. Aşağıdaki videolardan ve verilen linklerden detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi mezunlarının iki yıllık meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş hakları kaldırılmıştır. İki yıllık meslek yüksek okullarına giriş YGS sınavı ile olacaktır. Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri orta öğretim başarı puanlarına ek 0,06 katsayılı ek puan alacaktır. YÖK'ün bu konudaki 21/12/2016 tarihli duyurusu aşağıdadır.
9 Aralık 2016 tarihli 6764 sayılı kanun ile bir mesleğe yönelik program uygulayan liselerin mezunlarının yükseköğretim ön lisans programlarına yerleştirmelerinde sınavsız geçiş uygulaması kaldırılmış olup, bir mesleğe yönelik program uygulayan liselerin mezunlarının aynı alanda ön lisans programlarına yerleşmelerinde, merkezi sınavlardan almış oldukları puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı puanına eklenecek katsayı Yükseköğretim Kurulu tarafından 0,06 olarak belirlenmiştir.
Yukarıdaki videoda lehim yapma konusunda detaylı bilgiler verilmektedir.
Elektrik ve elektronik ile ilgilenenlerin lehim yapmasını ve havya kullanmasını iyi bilmesi gerekir.
Yeni bir elektronik devre yaparken veya arızalı bir devrede elektronik malzeme değişimi yaparken lehim yapmak ve lehim pompası ile yapılan lehimi sökmesini bilmek gerekir.
Videoyu izlediğinizde lehim, havya kullanımı, havya altlığı ve lehim pompası konusunda da bilgi sahibi olacaksınız.
Yukarıdaki videoda bir bilgisayar power supply ile değişik gerilim kademelerinde bir adaptör (güç kaynağı) yapımı anlatılmaktadır.
Elektronik devreler bilindiği gibi doğru akım ile çalışmaktadır. Bu nedenle pil veya adaptör ile çalıştırılmaları gerekmektedir.
Adaptörler alternatif akımın gerilim değerini düşüren ve doğru akıma dönüştüren cihazlardır.
Bilgisayar kasalarında bulunan Power supplydan bir adaptör yapmak iyi bir ödev ve proje konusu olacaktır. Aynı zamanda çeşitli elektronik devrelerin çalıştırılmasında çok faydalı olacaktır.