22 Mayıs 2019 Çarşamba

Şah Sultan (İskender Pala) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Şah Sultan

Kitabın Yazarı : İskender Pala

Kitap Hakkında Bilgi :

Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir. Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir. Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta. Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir. Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.

Ve işte bir kez daha aşk! Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.

Şah ve Sultan... Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek. Büyüleyici olduğu kadar umut verici. Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.

İskender Pala bu eserinde Yavuz Sultan Selim ve Safevi Devleti şahı Şah İsmail’in arasındaki mücadeleyi ele almaktadır. Kitabın anlatıcısı iki farklı kişidir. Anlatıcıların biri Şah İsmail’in safında olan Kamber Can diğer ise Yavuz’un yanında olan Can Hasan’dır. 

Yazar, eserde biri Şah İsmail’e diğeri Yavuz’a candan bağlanan iki kardeş seçerek oldukça manidar bir mesaj vermektedir. İki rakip siyasi ve mezhep mücadelesine girmiş olan iki öz kardeştir.

Kitabın Özeti :

Yavuz Sultan Selim şehzadeliği zamanında önünde engel tanımayıp devletin durağanlığına son vermek ister. Bu sebeple babası II. Beyazıt'ı saf dışı bırakıp bedduasını alan Sultan olan Selim ile Şeyhlikten Şahlığa geçip Selime meydan okuyan Şah İsmail arasında hâkimiyet savaşı kitapta anlatılmaktadır. Aslında bir de aşk hikâyesi daha doğrusu bir aşığın maşukunu uzaktan sevmesinin hikâyesidir.

Bu ikili arasında ki savaşa sadece meydan savaşı demek yanlış olur. Çünkü Sultan ve Şah her konuda birbirlerine savaş açmışlardır. Özellikle şairlik konusunda birbirlerine ne kadar üstün olduklarını göstermenin de savaşı olmuştur. Kitapta birbirlerine gönderdikleri mektuplar yer almaktadır. Hatta bu ikili arasındaki mektuplar edep sınırından çıkıp hakaret boyutuna kadar ulaşmıştır. Mektubu götüren elçi bir daha dönmemek üzere gidip, Sultan Selim ile Şah İsmail tarafından feci bir şekilde öldürülmüştür. 

En sonunda mektuplaşmanın önüne geçip bir yüzleşme bir meydan savaşına karar verilir ve Çaldıran savaşı yapılır. Bu savaş sonrasında Sultan Selim Şah İsmail’i feci bir şekilde yener ve Şah meydandan yaralı olarak korumalarıyla kaçar. En başından beri Selimin Tebriz’i, Şahın İstanbul’u ele geçirme isteğinin sonucunda Sultan Tebriz’i alarak Şahı saf dışı bırakmıştır.

İşin acı kısmı bu savaşlar bir küffar savaşı değildir, Müslümanın Müslümanla, Türkün Türkle, kardeşin kardeşle savaştığı acımazsızca bir savaştır. Sultan Selim sırtını Sünnilere, Şah İsmail de Kızılbaşlara dayayıp her ikisi de kendi mezhebinden olmayanlara acımazsızca davranmıştır, iş katletme boyutuna kadar ulaşmıştır. Bundan etkilenen iki kişi vardır romanın başkahramanlarından Aka Hasan ile Hüseyin. 

Aka Hüseyin ile Hasan ikiz kardeşlerdir, birisinin canı acısa diğerinin de canının yandığı ikiz kardeş. Birisi Şah’ın (Aka hasan) diğeri Sultanın (Hüseyin) sağ kolları olup birbirlerinden habersiz birbirlerine rakip olmuşlardır.

Şah ve Sultan sadece tarihi romanın ötesinde bir aşk romanı da sayılabilir. Âşıkların (Ömer, Şah, Sultan, Cafer ve Kamber) maşukuna (Taçlı) gururun, koparılmanın, cesaretsizliğin baskın olması nedeniyle kavuşamadan bu dünyadan göç etmenin, arkada sadece Taçlıya yazılmış içli şiirlerin romanı. 4 erkek arasında gidip gelen ve Şah’ın yeğeni olduğunu bilmeden yaşayıp, onun soyu olmasın diye küçük yaşta Şah İsmail tarafından hadım edilen Kamberin Taçlı’ ya olan aşkın romanı.

Taçlı küçük yaştan itibaren Ömer adında Sünni bir çocukla birbirlerini sevmektedir. Ailesi koyu bir Kızılbaş olması nedeniyle kıble-i âlem dedikleri Kızılbaşları bir arada toplamayı kendine görevini edinen şeyhlikten şahlığa geçen Şah İsmail’e sunulmuştur. Her ne kadar Şah İsmail’i koca olarak sevmese de onu sadece kıble-i Âlem, bir şeyh olarak sevmektedir. Bunu bilen Şah onu kırmamak için gönlü ona razı olana kadar beklemiş. Taçlı Ömer’den yadigâr inciyi göğsünde taşıyıp onun hayaliyle yaşamaktadır. Günden güne Şah İsmail’deki Taçlıya olan hayranlığı, birde beklemenin sancısıyla Taçlıya içli şiirler yazmaya başlamıştır.

Bölük bölük olmuş huri kızları
Hiçbirisi Taçlı Han’a benzemez
Gönlümün sevdiği yektir dünyede
Hiçbirisi Taçlı Han’a benzemez

Çaldıran savaşından sırasında mağlup olan Şah İsmail ilk karısı olan Gülizar Begümü ve oğlunu oradan alarak kaçar. Taçlıyı savaş meydanında bırakır. Yavuz Sultan Selimin himayesi altına alınır. Herkes kendi haremine katar denilse de aşka inanmayan aşkın zarardan başka bir şey olmadığını söyleyen devlet yöneticisi Cafer Çelebiye verir. Cafer Çelebi görünüş olarak çok çirkin ve yaşının hayli büyük olması nedeniyle Taçlıyla yüzyüze gelmeyi pek istemez fakat o da Taçlının güzelliğinden nasibini alır ve Cafer Çelebi de ona en içli bir yakarışla ona şiirler yazar.

Sanmanız kim terk-i can etmek bana asan değil
Hiç anınçün gam yiyem mi can durur canan değil

Katı düşvar oldu halim bilmezem kim neyleyem
Görmemek müşkil seni görmek dahi asan değil

Sultan Selim, Cafer Çelebi’yi amansız yere öldürür. Ama bunu Taçlı için yaptığı bellidir. Daha sonraları kendisi de üzülür Cafer Çelebi gibi bir adamı öldürttüğü için. Taçlı ve kamber bir konakta yaşamaya başlar. Sultan aklı Taçlı’dadır. Fakat Taçlının Şah arttığı olması nedeniyle gururu buna mani olur. Sultan Selim de onu uzaktan sevmektedir.

Bu selimi kuluna cevri revan eylediğin
Bunca sıdkın reh-i aşkında yalan eylediğin
Yüzünü gösterüben yine nihan eylediğin
Neyiki ,şive mi, cevr mi, naz mı ki ?

***

Kitabın ilk bölümü Kamber denen bir küçük çocuğu anlatmış. Kamber Babaydar adlı birinin yanında kalmaktadır. Babaydar ona hem annelik, hem babalık yapmıştır. Kamber her zaman kendi öz anne ve babasını merak etmiş; fakat Babaydar'a soramamıştır. Babaydar bir gün onu karşısına oturtup ilk kez ona nasihatler vermiştir. Babaydar Kamber'e ''babacım '' diye hitap ediyordu. Babaydar Şah İsmail'in çok iyi biri olduğunu ve Kızılbaşlık'ı anlatır.

Bir gece Kamber Kızılbaşlar tarafından kaçırılır, saraya götürülür. Orda Hasan Aka denen biriyle arkadaş olur. Onu neden kaçırdıklarını anlayamaz. Aka Hasan babası gibi ona hep hikayeler anlatır, onunla ilgilenir. Kamber gittiği sarayda Şah'ın gerçekten adaletli ve iyi biri olmadığını görür. Şah Sunni olan Müslümanları kaynar kazanda yakıyor, evlerinden sürgün ediyordu. Tebriz'den Sünniliği çekip atmak istiyordu ve o yüzden acımasızca davranıyordu. Hatta Şah'ın kendi annesi de oğluna gelip kötü eleştirilerde bulunduğu için Şah onu da öldürtmüştür.

Şahın karısının adı Gülizar Begüm'dü. Bu kadın şahı çok sever ve sayardı. Gülizar Begüm ona Tahmasb adında bir erkek çocuğu doğurmuş ve şah yeni bir kadınla daha evlenmişti. Bu kadının adı da Taçlı idi. Bu kadının güzelliği tüm Tebriz'de duyulmuş herkes onun hakkında konuşurmuş. Şah da Taçlı'ya karşı çok büyük bir aşk besler ama Taçlı çocukluk aşkı olan Ömer'i sevmektedir. Şahın sevgisine karşılık vermez.

Diğer yanda ise Osmanlı sultanı Yavuz vardır. O da aynı şekil ülkedeki Kızılbaşları öldürtmüş ya Sünni olursunuz ya da ölürsünüz diye söylemiştir. Yavuz'un babası Bayezid tahta diğer oğlunun geçmesini isterken Yavuz kendi başarısını kanıtlamak ister ve babasının sözünü ezip geçer. Bir süre sonra babasının tahtını elinden alır ve babası ona ''sen beni bu tahtımdan ettin Allah da sana öyle bir dert versin ki genç yaşta ölürsün'' diye beddua etmiştir. Sultan kılık değiştirerek yanına yardımcısı Hüseyin'i alıp Tebriz'e gitmiş ve Şah İsmail'in sarayına kadar gitmiştir. Şaha kendini derviş diye tanıtmış ve şahı kandırmıştır. Sonra Şah ile satranç oynamış Şah’ı yenmiştir ve Şah onu kovmuştur. Böylece şahın sarayının işleyişini görmüş, bazı bilgiler elde etmiştir.

Ayrıca hikayede en farklı olan bir konu ise ikiz olan Hasan ve Hüseyin'in farklı gruplarda yer almasıydı. Hasan şahın yanında, Hüseyin ise sultanın yanındaydı. Sultan, Hüseyin'i de yanına alıp Tebriz yoluna çıkmıştır fakat Erzincan taraflarına geldiklerinde, kimse sultanın ordusuna yardım etmemiştir. Sultanın ordusu su bulamazken bölgedeki Kızılbaşlar onlara bir yudum su vermemiştir. Bu meşakkatli yolculuk ardından Osmanlı askerlerinin gücü tükendi. Şah ise onlar kendini yıpratırken yerinden kalkmıyordu, onun yerine sultanla mektuplaşıyorlar birbirlerine laf atıyorlardı. Bazen iğrenç hediyeleri birbirine yolluyorlardı.

Günler geçti ve Çaldıran'da karşılaştılar. Sultanın elinde çok güçlü top ve tüfekler vardı. Kızılbaşlarda ise kılıç ve tüfek vardı. İki ordu çarpıştı ve çarpışırken Hüseyin yanlışlıkla kardeşini öldürdü. Ona arkadan vurmuş yüzünü görmemişti. Hüseyin savaş sırasında çok üzüldü ve kardeşinin elbiselerini giyerek şahın tarafına geçti ve böyle yaparak vicdanını rahatlatacağını sandı. Savaşı Sultan Selim kazandı.

Şah savaştan Gülizar'ı da alıp kaçtı. Taçlı'yı alamadan kaçmak zorundaydı. Taçlı savaş ortasında Kamber ile kaldı. Sonra Taçlı'yı sultan yanına çağırdı ve onu Cafer Çelebi denen çirkin ve yaşlı bir adamla evlendirdi. Taçlı onun bunu neden yaptığını anlayamadı. Bir süre sonra Cafer Çelebi öldü. Taçlı ve Kamber buna çok üzüldü çünkü Çelebi çok iyi bir insandı onlara çok değer veriyordu. Şah ise Taçlı'nın aşkından derbeder olmuştu, yanında Hüseyin vardı ve onu teselli ediyordu. Şah ondan gidip Taçlı'yı öldürmesini istedi. Hüseyin bu görevi üstlendi ve Taçlı'nın evini takip etti ve öldürmek isterken birde duydu ki Yavuz Selim Han ölmüş. Şah onun sultana karşı bir şey hissedeceğini düşünüp Hüseyin 'i göndermişti ama artık sultan öldüğüne göre Taçlı'yı da öldürmesine gerek yoktu. Sultan ölmüştü, babasının ona bedduası tutmuş ve sırtında çıkan bir çıban yüzünden ölmüştü.

Taçlı bu haberi duyduğunda Kambercan'ın kollarında ağlamıştı çünkü sultana karşı bir şeyler hissediyordu. Günler geçerken Şah da ölmüştü. Daha 38 yaşındaydı. Taçlı ve Kamber kalmıştı. Kamber ona öyle bir aşkla bağlıydı ki onun hizmetini etmekten bile gurur duyuyordu. Taçlı gün gelince Kamber'e aslında onu herkesten çok sevdiğini ve artık öleceğini söylemiştir o an Kamber kendinden geçmiş şekilde Taçlı'nın elinden tuttuğunda, Taçlı ona öldüğümde kimseye yerimi söyleme beni kimse bilmesin'' dedi. Ve o an Kamber'in yanında can verdi Kamber onun sözünü tutup mezarının yerini kimseye demedi ve mezarlıkta bir adam gördü. Orada oturmuş Kuran okuyordu adama adını sorunca, adam benim adım ''Ömer'' dedi. Mezarın başındaki Taçlı'nın küçüklük aşkı Ömer'di.

Kambercan romanın en sonunda ise asıl babasının kim olduğunu öğrenir. Asıl babası Ali adında biri, şahın kardeşiydi. Kamber şahın yeğeni olduğunu ve bunun kendinden saklanma sebebinin ise şahın onun gelip tahta göz koyacağından dolayıymış.

Nar Ağacı (Nazan Bekiroğlu) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Nar Ağacı

Kitabın Yazarı : Nazan Bekiroğlu

Kitap Hakkında Bilgi :

Nazan Bekiroğlu’ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman. Balkan Savaşı yıllarında başlayıp I. Dünya Savaşı’na uzanan bir öykü… Trabzon’da ve Tebriz’de doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce delice akan sonra durgunlaşan iki ırmak… Aslında çok ırmak… Tebriz’in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra.

İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, tehcir, mücadele, kader… Farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. “Nar Ağacı” bir Doğu masalı kadar zengin, hayal kadar güzel, hayat kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle yıllarca unutulmayacak bir kitap.

Kitabın Özeti :

Roman iki koldan ilerlemektedir. Bir tarafta Setterhan anlatılırken diğer tarafta Zehra anlatılır. Roman Trabzon, Batum, Tiflis, Bakü ve İstanbul’da geçer. 

Dedesinin otuz yıl kadar önce postaya verdiği mektup yazarın eline ulaşır. Yazar dedesini kaybettiğinde 12 yaşındadır ve onu araştırmak için 30 yıl bekler. Farsça yazılan mektup tercüme ettirilir. Mektupta sadece selam ve adres vardır. Torunu dedesini ve büyük annesini araştırmaya karar verir. Elindeki kısıtlı bilgilerle yola çıkar. Çıktığı yolda bir sempozyumda müzik tarihi doktorası yapan Azeri olan öğrencisi Yasemen’le tanışır. Yasemen yazarın aradığı coğrafyayla bağlantılıdır. Tebriz’e beraber giderler, zor da olsa adresi bulurlar. Setterhan’ın yeğeni doksana merdiven dayamış olan Behzat amcaya yazar sorular sorar, fotoğraflar gösterir. Behzat amca yaşına göre olayları çok iyi hatırlar.

Dedesi Setterhan Tebriz, Batum, Tiflis ve Bakü hattında halı ticareti yapan bir tacirdir. Tebriz’den Trabzon’a Setterhan’ın nasıl geldiğini torunu merak eder. Setterhan’ın kuzeni Azam’ın anne ve babası vefat edince Azam, Setterhan’ın babasının yanında büyüdü. Setterhan ve ailesi halı işiyle uğraştığı için o da evde haremde diğer kadınlarla beraber halı dokur. Azam’ın halıları çok orijinaldir, resmen aşkla dokur. Setterhan, Azam’a karşı bir şeyler hisseder. Halıları teslime kervanla sürekli götüren kişinin bebeği bir hafta erken doğunca onları Yezd’e götürmek Setterhan’a düşer. Setterhan’ın babası oğlunun Azam’a karşı hislerini fark eder ve onun Yezd’den dönmesini bekler. Setterhan Yezd’den dönünce Azam ile Setterhan sözlenecektir. Azam tüm bunlardan habersizdir. Halıları bir bir teslim eden Setterhan, Yezd’e gittiğinde halı isteyen müşterinin çok hasta olduğunu ve öldüğünü öğrenir.

Adamın oğlu Piruz, Setterhan’dan orada kalmasını defin işlemlerinin felan halledilmesini ister. Piruz ateşperesttir. Setterhan, Piruz’u kıramaz. Bu sürede fırsat buldukça sohber ederler. Piruz’da üniversiteyi Tebriz’de okuduğunu ve diplomasını almaya gideceğini söyler. Setterhan, Piruz’un Yezd’e gelince haber vermesini ister ve birkaç gün sonra tekrar yola çıkar. Eve dönen Setterhan, artık Azam ile sözlenebilir derken Piruz Tebriz’e geldiğini ve birkaç gün kalacağını haber eder. Setterhan’ın babası bu işten işkillenir, bu adamı evinde hiç istemez; ama oğlunu da kıramaz.

Piruz eve gelir. Setterhan ona evi gezdirirken halıların dokunduğu yeri de göstermek ister. Azam’ı görebilmek için de onun oraya da götürür. Pruz ve Azam ilk görüşte aşık olurlar. İkisinin gözlerini de birbirlerinden başkasını görmez. Azam, Piruz’la gider. Setterhan’a Azam’ı öldürmesi gerektiği söylenir. Karıncayı bile incitemeyen Setterhan oradan kaçıp gitmeyi seçer ve Batum’a gider. Batum’dayken Bolşevik ihtilali patlak verir, sınırlar kapatılır ve Setterhan da bir daha Tebriz’ dönemez. Trabzonlu bir motorcunun yardımıyla onun şehrine kaçar.

Beş parasız yaban ellerde kalan Setterhan bir çay ocağında çalışmaya başlar. Çay ocağını baştan tasarlar. İşyeri sahibi bundan çok mutlu olur. Çayhane artık daha temiz ve yoğundur. Trabzon da İran konsolosu Lütfullah Bey’i bulur Setterhan. Pasaport, kimlik işlerini halleder. Gel git derken Lütfullah Bey’in annesi Setterhan’ı Zehra adında bir kız ile tanıştırır.

Zehra da muhacirdir. Zehra’nın annesi doğum yaparken babası da annesinden bir ay sonra ölür. Durum böyle olunca Zehra’yı ananesi ve dedesi büyütür. Zehra’nın bir de İsmail adında kendisinden üç yaş büyük abisi vardır. İsmail gönüllü olarak savaşmaya gider. Dedesi karşı çıkmaya çalışsa da İsmail kararlıdır. İsmail gider ve dönemez. Ararlar; ama bulamazlar. Hamidiye Etfal Hastanesi’nde yattığını öğrenirler ve nice sonra başına ne geldiğini sormak için oraya giderler. İsmail’den geriye bir defter kalmıştır ve İsmail’in tifüsten dolayı öldüğünü öğrenirler.

Zehra, ananesi, yardımcıları ve Zehra’nın köpeği Masal ile Trabzon’dan ayrılırlar. Zehra’nın dedesi gelemez; çünkü 93 Harbi gazisidir. Kasığından kesik olan sağ bacağında takma bacak vardır. Yürünecek yolları gözü kesmez. Muhacirlik zorludur, birçok olumsuz olaya şahit olurlar; ama Trabzon kurtulunca sağ salim tekrardan Trabzon’a gelirler. Trabzon harap olmuştur. Gelecek nesillere aktaracak bir şey kalmamıştır; çünkü ahşap olan şehrin her yerini düşmanlar yağmalayıp parçalamış yakmış viran etmiştir. Neyse ki Zehra’nın dedesi sağdır. Adamcağız bir deri bir kemik kalsa da yaşadığına şükrederler.

Zehra ile Setterhan görüşür. Setterhan İstanbul’a gitmek istediğini söyler. Zehra büyükannesini ve dedesini bırakamayacağını söyler. Setterhan Trabzon’da kalmaya razı olur. Birbirlerini beğenip evlenirler.

Puslu Kıtalar Atlası (İhsan Oktay Anar) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişiler


Kitabın Adı : Puslu Kıtalar Atlası

Kitabın Yazarı : İhsan Oktay Anar

Kitap Hakkında Bilgi :

Bu kitaptan ötürü “edebiyatın yeni soluğu” yakıştırması yapılması ve alışık olunmayan bir dille kaleme alınıp çok katmanlı, bağlantılı birçok yeniliği içinde barındırması açısından önemli bir romandır.

Birbiri içerisine geçmiş hikâyelerle kurgulanan romanda Uzun İhsan Efendi’nin düşleriyle oluşturduğu dünya atlasının oğlu Bünyamin’e yol göstermesi ve Bünyamin’in yaşadığı tuhaf olaylar anlatılmıştır.

Altı bölümden oluşan eserde bir ana öykü ve bu ana öyküye bağlı öykücükler vardır. Olaylar 1600'lü yıllarda İstanbul’da geçmektedir.

Kitabın Özeti :


Roman, bir korsan olan Arap İhsan Efendi’nin, yeğeni Uzun İhsan Efendi’yi ziyaret etmesi ile başlar. İstanbul’a, hayatını kurtaran kitabın çevirisini yaptırmak için gelen Arap İhsan Efendi bir köle olarak aldığı Alibaz adlı çocuğu ve yanındaki maymunu Uzun İhsan’ın yanında bırakır.

Arap İhsan’ın elinde bir kitap vardır. İstanbul’a gelerek, kendisine kazık atmak isteyen Kubelik’i bulmuş ve ondan intikamını almaktan, bu çok merak ettiği kitabı çevirttirmesi şartıyla vazgeçmiştir. Kubelik kitabı tercüme ettirmiş ve Arap İhsan’a geri vermesi için de Uzun İhsan Efendi’ye teslim etmiştir. Uzun İhsan Efendi de, Rendekar (Rene Descartes) isimli bir yazara ait olan ve “Zagor Üstüne Öttürme” (Yöntem Üzerine Konuşmalar) ismini taşıyan bu eseri merak eder ve okumaya başlar.

Evinde oğlu Bünyamin ile yaşayan, içtiği bir uyku şurubu nedeniyle sürekli uzun uykulara dalan, rüyalarında gördüklerini de bir atlasa yazan Uzun İhsan Efendi, dayısına getirilen çeviriyi - Rendekar’ın “Zagon Üzerine Öttürme” eserini - okuduktan sonra gerçekliğin doğası üzerine düşünmeye başlar.

Bu arada Bünyamin de, babasının bu tuhaf hayat tarzından şüphelenmeye başlar ve sırlarını çözmek için onun uyku şurubundan içmeye karar verir. Fakat gereğinden fazla içtiği için uyanamaz ve öldü sanılarak gömülür. Kafasında duyduğu esrarengiz bir ses sayesinde mezardan çıkan Bünyamin’in bu “başarısı” kısa sürede yayılır ve Bünyamin, kendisine hazırladığı atlası veren babasının da desteğiyle, lağımcı olarak Osmanlı ordusuna katılır.

İlk görevinde, Zülfiyar adlı bir casusu kurtarmaya çalışırken yüzünden ciddi şekilde yaralanan ve Zülfiyar’ın kendisine teslim ettiği uğursuz, kara parayı babasının kendisine verdiği atlasın içinde saklayan Bünyamin, tanınmaz halde İstanbul’a geri döner. Babasının yeniçeriler tarafından alınıp götürüldüğünü ve işkence gördüğünü öğrendikten sonra, kitaptan bir bölüm okur ve buradan aldığı direktiflerle dilenci loncasına katılır.

Kısa süre içinde, dilenci loncasının da Zülfiyar ve onun efendisi Ebrehe için çalıştığı anlaşılır. Bu kişiler, harıl harıl Bünyamin’i aramakta, fakat yüzü ciddi şekilde yaralandığı için onu tanımamaktadır.

Dilenci loncasında “Büyük Efendi” Ebrehe ile tanışan Bünyamin, bir süre onunla yakın bir ilişki kurar ve ondan Osmanlı Devleti’ndeki gizli casus örgütlenmesini, kara paranın sırrını ve Mehdi’nin ilerleyen günlerde İstanbul’a geleceği yönündeki kehaneti öğrenir. Fakat bu kehanet, Ebrehe için yerini bulmakla beraber, doğru çıkmaz, ve dilenciler loncası Ebrehe’ye karşı ayaklanıp onu öldürür.

Romanın sonunda, dilenciler loncasının da yanması ile Bünyamin dünyada bir kez daha özgür kalır. Babasının kendisine verdiği kitaba ilk kez gerçek anlamda dikkatle bakan Bünyamin, bu kitabın adının “Puslu Kıtalar Atlası” olduğunu görür ve eserin son sayfalarından bir bölüm okuyarak, tüm yaşananların babası Uzun İhsan Efendi’nin düşlerinde gerçekleştiğini anlar
Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Uzun İhsan Efendi: Romanın tamamında ana karakteri oluşturan şahıstır. Öğrenmeyi ve macerayı seven bir şahıstır. Okuduğu bir kitapla düş ve gerçek üzerine kafa yormaya başladığını düşünmektedir. İhsan Oktay Anar romanda kendisine bu şahısla yer vermiştir. Roman İhsan Oktay Anar yani Uzun Ihsan Efendi’nin düşleri ile oluşmuştur.

Bünyamin: Uzun İhsan Efendi’nin oğludur. Bu isim Hz. Yusuf’un kardeşi Bünya- min’den esinlenilerek bilinçli olarak seçilmiştir, içtiği sıvı ile uzun bir uykuya dalar. Öldüğü sanılıp kefenlenir. Ancak mezardan çıkar. Maceradan maceraya koşar ve her zaman babasının verdiği atlasla yolunu bulur.

Puslu Kıtalar Atlası (İhsan Oktay Anar) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


18. “Elkimya, tabiattaki yedi cisim, yaratılmamış olan, boşluğa tapanlar, hız, sonsuzluk, madde” gibi kavram ve felsefi terimler hangi karakterler arasındaki diyalogda geçmektedir? 

A) Ebrehe -Bünyamin 
B) Ebrehe-Hınzıryedi 
C) Bünyamin-Uzun İhsan Efendi 
D) Zülfiyar-Hınzıryedi 
E) Gazanfer-Zülfiyar 

19. Puslu Kıtalar Atlası adlı kitabın “Yeraltı” bölümünde dünyadaki en büyük mutluluğun ne olduğu ifade edilir? 

A) Sevmek 
B) Bu dünyanın şahidi olmak 
C) Yuva kurmak 
D) Okumak 
E) Çalışmak 

20. Puslu Kıtalar Atlası adlı kitapta geçen “el kazana sen yiyesin” duası kime ait bir duadır? 

A) Hırsıza 
B) Anneye 
C) Dilenciye 
D) Babaya 
E) Geline 

21. Kubelik, satın aldığı yüzüğü hangi nesne veya motifle süslemiştir? 

A) Ejderha motifi 
B) Tavus kuşu motifi 
C) Ceylan motifi 
D) Mumcubaşı’nın köpek dişi 
E) Çift başlı kartal 

22. Utarid, çırağı Bünyamin’den sadaka isteği yazılı kâğıtları ne yapmasını ister? 

A) Bu kâğıtları evlerin duvarlarına yapıştırmasını 
B) Camide namaz kılıp secde eden insanların başını koyduğu yere bunlardan bırakmasını 
C) Bir yerde oturup önünde bu kâğıtları sergilemesini 
D) Kapı kapı dolaşıp insanlara onları göstermesini 
E) Etraftaki çocuklara bu kâğıtlardan verip onları evlerine götürmelerini 

23. Kubelik, kadavrada kulak içinde bulduğu kemiğe ne ad vermiştir? 

A) Bünyamin 
B) Vardapet 
C) Hınzıryedi 
D) Venedik Balyosu 
E) Ebrehe 
24. Alibaz, dilencilerden neden nefret eder? 

A) Çetesinden bir çocuğu yakalayıp sakat bıraktıklarından 
B) Kendisini yakalamalarından korktuğundan 
C) Dilencilerle iyi iletişim kuramadığından 
D) Dilencilerin kendisinden daha çok paraya sahip olmasından 
E) Arkadaşını öldürdüklerinden 

25. Aşağıdakilerden hangisi Alibaz’ın dilencilere uyguladığı en büyük eziyettir? 

A) Âmâ olanlara çelme takmak 
B) İnmelilerin koltuk değneklerini kırmak 
C) Kambur olanları kementle bağlamak 
D) Topladıkları paraların bir kısmını zorla almak 
E) Özenle büyütüp ağarttıkları sakallarını yakmak 

26. Girdbad kasabasındaki kumarbazlar, aksakallı bir pîrin bedduası sonucu kaybolan talihlerini döndürmek için bazı yollara başvurur. Aşağıdakilerden hangisi bu yollardan biri değildir? 

A) Bir hekim çağırıp bütün kasaba nüfusunun ayak kontrolünü yaptırma 
B) Yakaladıkları iki düztabanı taşa tutarak kovma 
C) Sokakta ve damlarda gezen kara kedileri öldürme 
D) Havai fişekler atma 
E) Girdbad’da on üç kişinin bir araya gelmesini sağlama 

27. Gazanfer’in batakhanesindeki kumarbazların yüzlerinde neden bir sevinç ya da hayal kırıklığı ifadesi yoktur? 

A) Artık oyun oynamayı bıraktıklarından 
B) Zar yuvarlamada çok usta olup kalplerindeki ve kafalarındaki son duygu kırıntıları silindiğinden 
C) Başlarındaki kişilerden korktuklarından 
D) Oyun oynarken çok hile yaptıklarından 
E) Şanssız olduklarını düşündüklerinden 

28. Bünyamin, Büyük Efendi Ebrehe’ye verdiği cevapta “bilgi”yi nerede aradığını belirtir? 

A) Medresede 
B) Viranelerde 
C) Kitapta 
D) Dünyada 
E) Evinde 

29. Bilge demkeşin anlattığı “Mutsuz Çocuk” hikâyesindeki çocuk karakter neden mutsuzdur? 

A) Sakat olduğundan 
B) Annesi olmadığından 
C) Derslerinde başarılı bir çocuk olmadığından 
D) Konuşamadığından 
E) Düş kurması yasaklandığından 

30. Hayatı boyunca hiç uyku uyumamış Alibaz, en sonunda hangi kuşun yuvasında uykuya dalar? 

A) Ördek 
B) Leylek 
C) Turna 
D) Karga 
E) Kartal 

31. Farklı taş mekteplerde okuyan talebeler, hangi ifadelerle kendi aralarında cenge başlardı? 

A) Ayin 
B) Cumhur 
C) İlahi 
D) Gülşeni 
E) Gülbank 

32. Frenk Casusu, yanına çırak olarak alacağı kişinin hangi hesaplamayı doğru yapmasını beklemektedir? 

A) Kıyamet gününü hesaplamasını 
B) 3,14 sayısını 666 haneye kadar hesaplamasını 
C) Dilencilerin getirdikleri parayı doğru hesaplamasını 
D) 666 sayısını 3 haneye kadar hesaplamasını 
E) Ebcet hesaplamalarını doğru yapmasını 

33. Ayın on dördünde Bünyamin’in toprağı kazarken karşılaştığı şey aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Tilki kuyruğu 
B) Kertenkele kafası 
C) Ziynet eşyası 
D) Tılsımlı yüzük 
E) Ayna 

34. Büyük Efendi Ebrehe’nin ölmeden önceki son arzusu nedir? 

A) Mirasını hayır kurumuna bağışlamak 
B) Arkadaşlarıyla görüşmek 
C) Bünyamin’le tek başına konuşmak 
D) Güzel bir yemek yemek 
E) Bir şehre seyahat etmek
Cevap Anahtarı :

1. B      2. C      3. E      4. E      5. D 
6. B      7. E      8. A      9. E     10. A
11. C   12. B   13. D    14. A    15. D
16. E    17. A   18. A    19. B     20. C
21. D   22. B    23. D    24. A    25. E
26. E    27. B    28. D    29. E    30. B 
31. E    32. B    33. B     34. C

Puslu Kıtalar Atlası (İhsan Oktay Anar) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 1


1. Aşağıdakilerden hangisi Arap İhsan’ın kolundaki dövme ifadelerinden biridir? 

A) Ah minelmevt 
B) Ah minelaşk 
C) Aşk-ı memnu 
D) Ah mineldüş 
E) Aşk-ı sevda 

2. Arap İhsan’ın Magrip’e yaptığı bir baskında esir aldığı ve onun heybetine gölge düşürür nitelikte olan 7 yaşındaki çocuğun adı nedir? 

A) Kubelik 
B) Genç Osman 
C) Alibaz 
D) Bünyamin 
E) Dertli 

3. Alibaz, yatağanla yaptığı gösteriden sonra hangi kahraman olarak anılmıştır? 

A) Zaloğlu Rüstem 
B) Cemşid 
C) Tahmuras 
D) İskender 
E) Efrasiyab 

4. “Girdbad” adlı kasabada, özellikle insanlara uğur getirdiğine inanılan mermer bloğun adı nedir? 

A) Adak taşı 
B) Dilek taşı 
C) Şans taşı 
D) Uğur taşı 
E) Pişmanlık taşı 

5. Koynunda bulundurduğu için Arap İhsan’ı ölümden kurtaran ve Frenk lisanına vâkıf Kubelik’e tercüme ettirilmek istenen kitabın adı nedir? 

A) Zagon Üzerine Düşünme 
B) Zagon 
C) Zagon Denemeleri 
D) Zagon Üzerine Öttürme 
E) Zagonu Kuvvetli 

6. Uzun İhsan Efendi hangi sevdaya kapılmıştır? 

A) Dünyayı gezme 
B) Dünya haritası yapma 
C) Kitap yazma 
D) Sultan olma 
E) Baba olma 

7. Alibaz adlı esir çocuk, Uzun İhsan Efendi’yi gördükten sonra kendisinin hangi eylemi gerçekleştiremediğini ve üzüldüğünü hatırlamıştır? 

A) Özgürlüğüne kavuşmak 
B) Ülkesine dönmek 
C) Sevdiklerine kavuşmak 
D) Saygıdeğer bir insan olmak 
E) Rüya görmek 

8. Alibaz adlı esir çocuk hangi millettendir? 

A) Kıpti 
B) Acem 
C) Tatar 
D) Arnavut 
E) Sırp 

9. Aşağıdakilerden hangisi kıraathanelerde kahramanlık hikâyeleri okuyan taşmektep hocalarının özelliklerinden biri değildir? 

A) Sesleri gürdür. 
B) Bir hecede takılıp kekelemezler. 
C) Yazıyı sökmede yeteneklidirler. 
D) Okurken verdikleri aralarla kahve müdavimlerinin heyecanlarını doruğa ulaştırabilirler. 
E) Kahve ahalisinin heyecanlarının doruğa ulaşmasına engel olurlar. 

10. Bünyamin evlerine aldığı maymuna hangi ismi takar? 

A) Müşteri 
B) Yolcu 
C) Esnaf 
D) Satıcı 
E) Oyuncu 

11. Şehrin uykuda olduğu anda bile saraydaki odada yüz altmış yıldır aralıksız okunmakta olan kitabın adı nedir? 

A) Mesnevi 
B) Binbir Gece Masalları 
C) Kur’an-ı Kerim 
D) Seyahatname 
E) Battalname 

12. Kıraat derecesindeki çocukların yangın yeri olan arsada kurdukları çadırın sancağının üzerinde hangi iz vardır? 

A) Mavi bir kuş 
B) Kırmızı bir el 
C) Güneş 
D) Yıldız 
E) Kartal 

13. Ebrehe’nin teşkilatta okuduğu, etkilendiği kitap ve bölüm aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru verilmiştir? 

A) Poetika -Tragedya 
B) Poetika -Komedya 
C) Fizik - Yer Çekimi 
D) Fizik - Zaman 
E) Metafizik - Saf Fiil Olarak Tanrı 

14. Kubelik’e fırlatılan ve bu fırlatmayla beraber Kubelik’in meslek değiştirmesine sebep olan araç aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir? 

A) Kerpeten 
B) Çekiç 
C) Makas 
D) Maşa 
E) Pense 

15. Bacağından vurulan casus Zülfiyar, Paşa’ya vermesi için Bünyamin’e ne fırlatır? 

A) Elmas 
B) Altın 
C) Kese 
D) Mıknatıslı para 
E) Kitap 

16. Yakalanmamak için kaleden kaçan Bünyamin’in akıbeti ne olur? 

A) Yara almadan kurtulmayı başarır. 
B) Bir kolu kesilir. 
C) Vücudunun çeşitli yerlerine mermi isabet eder. 
D) Bacağından vurulur. 
E) Demir halkalardan örülü zırh, yüzüne yapışır ve yüzü paramparça olur. 



17. Uzun İhsan Efendi’nin kendisine keşif için bulduğu yol aşağıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir? 

A) İstihareye ve rüyaya yatmak 
B) Uzun yolculuklara çıkmak 
C) Denizaşırı yolculuk yapmak 
D) Coğrafya kitapları okumak 
E) Müneccimlere danışmak 

Balıkların Duasını Almak (Bayram Ali Çetinkaya) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Peygamber Efendimiz hırkasını kime miras bırakmıştır? 

A) Hz. Ebu Bekir
B) Hz. Ali
C) Eyyüb el Ensari
D) Veysel Karani

2. Hz. Abbas’a göre iyiliğin tamamlanabilmesi için aşağıdakilerden hangisine gerek yoktur? 

A) Acele etmek
B) Küçük göstermek
C) Gizli tutmak
D) İyiliği aile üyelerine yapmak

3. Lokman Hekimin oğluna verdiği nasihati tamamlamak için hangi kelime getirilmelidir? “ İki şeyi hemen unutacaksın: Başkasına yaptığın iyilik, başkasının sana yaptığı ………………. .” 

A) yardım
B) iyilik
C) düşmanlık
D) kötülük

4. Peygamber efendimizin taşlanarak yaralanmasına rağmen “ Yarabbi onlar cahil bilmiyorlar.” diyerek merhamet gösterdiği olay nerede yaşanıyor? 

A) Taif
B) Mekke
C) Uhud
D) Medine

5. Medine’de en fazla hurma bahçesi olan Ebu Talha en güzel hurma bahçesini seçerek sadaka olarak kime veriyor? 

A) Dostlarına
B) Akrabalarına
C) Muhacirlere
D) Ensara

6. Peygamber efendimiz daha peygamber olmadan önce birisiyle bir yerde buluşmak için sözleşiyorlar fakat söz veren kişi verdiği sözü unutuyor. Aradan …… gün geçince hatırlıyor verdiği sözü hızlıca oraya gidiyor ve görüyor ki Peygamber efendimiz hala orada bekliyor. Bu olayda belirtilen bekleme süresi kaç gündür? 

A) 1
B) 2
C) 3
D) 4

7. Hadisi Şerifte boş bırakılan yere uygun olan kelime hangisidir? “ Bir insan Allah yolunda şehit olsa bile …………… olursa cennete giremez.” 

A) borçlu
B) alacaklı
C) açgözlü
D) yalancı

8. Sıla-ı rahim ne demektir? 

A) Her vakit namazını camide kılmak.
B) Akrabaları ziyaret etmek.
C) Hayvanlara iyi davranmak.
D) İnsanlara saygılı davranmak.

9. Anne ve babalarımızla olan ilişkilerimizi düzenleyen ayete göre boş bırakılan yere hangi kelime getirilmelidir? “Onlara…….. bile demeyiniz.” 

A) hayır
B) yok
C) sus
D) of

10. Peygamber efendimizin mirasçıları kimlerdir? 

A) Şehitler
B) Alimler
C) Yetimler
D) Mekkeliler

11. Kalbin kararmasına neden olan günah hangisidir? 

A) Hırsızlık yapmak
B) İbadetleri terk etmek
C) Dedikodu yapmak
D) Yalan söylemek

12. Yalan söylemek çok kötü bir günah olsa da 3 istisna durumda söylenmesine izin verilmiştir. Buna göre hangisi yalan söylenmesine izin verilen durumlardandır? 

A) Savaş halinde
B) Ticaret halinde
C) Yolculuk halinde
D) Sohbet halinde

13. Bir ölüyü diriltmiş gibi bir hayrı işlemek için hangi güzel davranışı yapmak gerekir? 

A) Yol kenarına bir çeşme yaptırmak
B) Hırsızlık yapanların yakalanmasını sağlamak
C) Müslüman kardeşinin ayıbını günahını örtmek
D) Müslüman kardeşinin bir sıkıntısını gidermek

14. Boş bırakılan yere getirilmesi gereken kelime hangisidir? “Ameller…………… göredir.” 

A) niyetlere
B) yapılışına
C) kurallara
D) yerine

15. Hadisi şerifi uygun kelime ile tamamlayınız. “Ey Allah’ın kulları birbirinizle ………………… olunuz!” 

A) arkadaş
B) dost
C) kardeş
D) akraba

16. Hadisi şerifte Peygamberimizin belirttiği “hüzün kuyusu” ne demektir? 

A) Cehennemde bir kuyu
B) Cehennemde bir bölüm
C) Cehennemde bir vadi
D) Cehennemde bir nehir

17. “Kim cana kıymamış masum bir canı öldürürse tüm ………………. öldürmüş gibidir.” Boşluğa hangi kelime gelmelidir? 

A) insanlığı
B) çocukları
C) kadınları
D) yaşlıları

18. Hedonist insan kime denir? 

A) Paraya köle olana
B) Zevklerine köle olana
C) Güce köle olana
D) İnsanlara köle olana

19. Hz. Nuh oğluna verdiği nasihatte onu neden men eder (yasaklar)? 

A) İftira
B) Yalan
C) Kibir
D) Şirk koşma

20. Müslümanların ilk defa göç ettikleri yer neresidir? 

A) Medine
B) Taif
C) Mısır
D) Habeşistan

Cevap Anahtarı :

1. D       2. D       3. D       4. A       5. B
6. B       7. A        8. B       9. D      10. B
11. D    12. A     13. C     14. A      15. C
16. C    17. A     18. B     19. C      20. D

Macera Geçidi Tehlike Çemberi (Tuncel Altınköprü) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı 2


16. Okuduğunuz kitapta robotlarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? 

A) Zekai Sezer Bey tarafından koruyucu robot olarak tasarlanmıştır. 
B) Uzaylıların kötü amaçları için köşke gönderilmiştirler. 
C) Kahramanımıza yardım ederek Zekai Bey’in kötü amaçlarını engellemiştirler. 
D) En sonunda kendi kendini imha eden robotlar üretilmiştir. 

17. Okuduğunuz kitaba göre kahramanımız başarılı olduğunda kitap nasıl bir sonla bitmektedir? 

A) Kahramanımız ünlü ve zengin bir bilim adamı olur 
B) Kahramanımız TUBİTAK’ta başarılı bir profesör olur. 
C) Kahramanımız Kızıl Köşk ve robotların sahibi olur 
D) Kahramanımız Zekai Sezer Bey’in kızı ile evlenir 

18. Okuduğunuz kitaba göre kahramanımız başarısız olduğunda kitap nasıl bir sonla bitmektedir? 

A) Kahramanımız hapse girer 
B) Zekai Bey uzaylılar tarafından kaçırılır 
C) Kahramanımız robot kurtlar tarafından parçalanır. 
D) Kahramanımız robotları yok eder 

19. Kahramanımız Kızıl Köşkten ayrılmaya karar verdiğinde karşısına neler çıkıyor? 

A) Vahşi robot kurtlar 
B) Eli silahlı adamlar 
C) Robot insanlar 
D) Uzaylılar 

20. Kahramanımız dost robotu takip ettiğinde nereye ulaşır? 

A) Uzay gemisi yönetim odası 
B) Sıla’nın odası 
C) Köşkün bahçesi 
D) Gizli sığınak 

21. Hikâyenin bir bölümüne göre Zekai Bey ücret çekini verirken verdiği diğer şey nedir? 

A) Anahtar 
B) Flaş bellek 
C) Farklı bir defter 
D) Vasiyetname 

22. Hikâyenin bir bölümüne göre kahramanımız mezun olunca nerde çalışmaya başlıyor? 

A) TÜBİTAK’ın bilgisayar bölümünde 
B) TÜBİTAK’ın teknoloji bölümünde 
C) TÜBİTAK’ın makine bölümünde 
D) TÜBİTAK’ın robot bölümünde 

23. Zekai Sezer Bey’in yapmayı başardığı ilk robot nedir? 

A) Kızı 
B) Karısı 
C) Köpeği 
D) Kurt 

24. Zekai Sezer Bey’in laboratuvarına giden gizli asansörün şifresi nedir? 

A) Kızının doğum günü 
B) Evlenme tarihi 
C) Kendi doğum tarihi 
D) Kaza yaptığı tarih 

25. Hikâyenin bir bölümüne göre Zekai Sezer Bey laboratuvarında ne yapıyor? 

A) Hayvanlar üzerinde deneyler 
B) Gizli bilgileri çalıyormuş 
C) Bilgisayar korsanlığı 
D) Dünyaya sahip olma deneyleri 

26. Hikâyenin bir bölümüne göre kahramanımızın garajda bulduğu arabanın sorunu nedir? 

A) Yakıtı yoktu 
B) Aküsü bitmişti 
C) Motoru bozuktu 
D) Lastikleri patlaktı 

27. Zekai Sezer Bey’in gizli işler yaptığını polise kim ihbar ediyor? 

A) Kahramanımız 
B) Sıla 
C) Siyahlı kadın 
D) Gülizar Bacı 

28. Zekai Sezer Bey’in karşılaştığı ilk uzaylı hangi çizgi film karakterine benziyordu? 

A) Pepe 
B) Keloğlan 
C) Ninja Kaplumbağalar 
D) Gargamel 

29. Kahramanımız robotu nasıl kapatmayı başarıyor? 

A) Fişini çekerek 
B) Elektrik vererek 
C) Elektro mıknatıs ile 
D) Televizyon kumandasıyla 

30. Hikâyenin bir bölümüne göre kahramanımız TÜBİTAK’taki çalışmalarından dolayı hangi ödülü kazanıyor? 

A) Altın şeref madalyası 
B) Nobel bilim ödülü 
C) Dünya barışı ödülü 
D) Bilim dünyası şeref madalyası



Cevap Anahtarı :

1. A       2. D       3. C       4. A       5. C 
6. D       7. B       8. B       9. C       10. B 
11. D    12. B     13. D     14. C     15. A 
16. D    17. A     18. C      19. A     20. A 
21. B    22. D     23. C      24. D     25. C 

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...