12 Kasım 2019 Salı

Pat Karikatür Okulu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Pat Karikatür Okulu

Kitabın Yazarı : Behiç Ak

Kitap Hakkında Bilgi :

Her çocuk kendini çizerek ifade etmeyi deneyebilir. Behiç Ak’ın yeni gülümseten öyküsünde sürpriz bir davet saklı olan kitabı 88 sayfadan oluşmaktadır.

Sayısız ödülün sahibi, çok yönlü sanatçı, yazar Behiç Ak, çocuklar için yazdığı altıncı “gülümseten öykü”sünde, isimlere ve görünüşe verdiğimiz öneme dikkat çekiyor. Dilin sosyal yönünü ve sözcüklerin kökeninin nelere dayanabileceğini neşeli bir öyküyle canlandırıyor. Çocukların hayalleri, korkuları ve beklentileri üzerine hem gülümseten hem de düşündüren Ak, okul, arkadaşlık ve sorunlarla baş etme gibi konuları etkili bir anlatımla işliyor. Yazarın özgün desenleriyle zenginleşen renkli kitabın, çocuklar için özgün bir de daveti var. Kitabın sonunda yer verilen ÇizeYaza Öyküler, Behiç Ak’ın küçük okurlarını kendilerini çizeyaza ifade etmeye davet eden yaratıcı bir proje.

Aydın’ın yeni sınıfında herkesin bir takma adı vardı. Hiç normal davranamayan Tuhaf, burnu kocaman Patates, atasözlerini bile tersyüz eden Ters, çevresindeki her şeyi kendine çeken Karadelik, sürekli saati soran Saat Kaç ve öbürleri...

Yalnızca öğrencilere değil, sınıflara, koridorlara, hatta tuvaletlere de ad takılmıştı. Kendisine ad takılmasından hiç hoşlanmayan Aydın, ilginç sıra arkadaşı Patates’in çizdiği “Patates’in Maceraları” adlı karikatürler sayesinde, sınıf arkadaşlarını anlamaya başladı. Patates’in beklenmedik bir karar vermek zorunda kalması, sınıfı karıştıracaktır...

Kitabın Özeti :

Aydın yeni sınıfına geldiğinde, gördüklerine ve duyduklarına çok şaşırıyor. Çünkü bu okulda hiçbir şeyin adı "gerçek" değil. Herkesin, her yerin, koridorların, sınıfların bir takma adı var. Sınıfa girdiği andan itibaren tuhaflıklar başlıyor. Çocukların her biri kendilerine ait bir özelliğe göre takma bir adla isimlendirimiş. Hiç normal davranamayan Tuhaf, burnu kocaman Patates, atasözlerini bile tersyüz eden Ters, çevresindeki her şeyi kendine çeken Karadelik, sürekli saati soran Saat Kaç ve öbür öğrenciler...

Hatta okuldaki herkes ve her yer çocukların ona yüklediği anlamlara göre takma adlarla isimlendirilmiş. Ancak Aydın bu durumdan ve kendisine de bir takma ad takılmasından pek hoşlanmıyor. Çünkü o bir doğrucu Davut. Her şeyin "olması gerektiği gibi olması gerektiğine" inanıyor. Kendince karşı koymaya çalıştığı bu tuhaf durum zamanla onu da içine alıyor ve Aydın artık onlardan biri olup çıkıyor.

Sıra arkadaşı Patates'in yazmaya ve çizmeye olan tutkusu olan bir öğrenci. Patatesin hayal dünyası, ona bambaşka bir dünyanın kapısını açıyor. Patates, Aydın'ı doğru bildiklerini sorgulamaya itiyor: "Doğru olan her şey güzel midir?" "Güzel olan her şey doğru mudur?" "Peki, her şey güzel ya da doğru olmak zorunda mıdır?"

Aydın, doğru davranmaya çalışırken aslında kırıcı olabileceğini, birinin faydalı olduğunu zannettiği bir şeyin başkasına zarar verebileceğini öğreniyor. Aynı zamanda tuhaf bulduğu bu çocukları aslında ne kadar sevdiğinin farkına varıyor. Bu sevimli arkadaşların okulda başlattığı karikatür atölyesi hala devam ediyor.

11 Kasım 2019 Pazartesi

35 Kilo Tembel Teneke (Anna Gavalda) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : 35 Kilo Tembel Teneke

Kitabın Yazarı : Anna Gavalda

Kitap Hakkında Bilgi :

Çağdaş Fransız edebiyatının güçlü kalemi Anna Gavalda çocuklar için yazdı!

Günümüz Fransız edebiyatının en sevilen yazarlarından, romanlarının bazıları bugün sinemaya da uyarlanmış Anna Gavalda'dan, çocuklar için olduğu kadar anne babalar ve eğitimciler için de etkileyici bir roman. Okurları "Okulda başarısız olmanın tek nedeni tembellik midir?" ya da "Devamlı düşük notlar almak bir çocuğu 'umutsuz vaka' durumuna düşürür mü?" gibi sorular üzerinde düşünmeye davet eden roman, eğitim sistemi ve farklılıkları sıcacık bir öyküden yola çıkarak tartışıyor. Çocukların bir solukta okuyacağı bir kitap.

"Okul hayatımı mahvediyor!" diye düşünen Gregoire 13 yaşında ve hâlâ altıncı sınıf öğrencisidir. Beden eğitimi dersinde bile berbattır. Ama el işlerinde, hele marangozlukta çok beceriklidir ve ilginç icatlar yapmaktadır. Sevgili dedesinin küçük atölyesinde zaman geçirmek, mobilya yaparken ona yardım etmek en sevdiği şeydir. Ama Gregorie, sevdiği şeylerle uğraşabilmek için de, belirli bir düzeye dek eğitimini sürdürmek zorundadır. "Tembel Teneke" Gregoire sonunda bu duruma ilginç bir çözüm bulur. O, herkesin gittiği türden değil, daha farklı bir okula gitmelidir. Artık ne okul ondan, ne de o, okuldan nefret edecektir...

Kitabın Özeti :

35 Kilo Tembel Teneke kitabı on üç bölümden oluşur.

Gregoire üç yaşındayken okula başlar ve okuldan hiç hoşlanmaz. Mecburen yıllarca okula gider. Sadece anaokulu öğretmeni Marie'yi sever. Çünkü Marie diğer öğretmenlerinden çok farklıdır. Gregoire'ın okuldan nefret etmektedir ve ellerini kullanarak bir şeyler üretmeyi sevmektedir. Gregoire sırf hediye edilen bir kitabı okuyabilmek için okumayı öğrenir. Ama ilkokul öğretmeni Bayan Daret'den nefret eder. Okul hayatı boyunca karşısına çıkan hemen hemen bütün öğretmenlerden de.

Gregoire beden dersinde bile çok başarısızdır ve bu başarısızlığı arkadaşları tarafından dışlanmasına sebep olur. Bir gün bilmeden yaptığı bir hareketle tüm sınıfı güldürür. O günden sonra da sürekli arkadaşlarını güldürecek hareketler yapar, böylece aralarına katılır. Bu durum öğretmenlerinin pek hoşuna gitmez ve en sonunda Gregoire okuldan atılır. Gregoire'nin bu durumu aile içinde sürekli tartışmaların olmasına sebep olmaktadır. Okuldan atıldığı zaman onu teselli eden tek kişi annesinin babası olan dedesi Leon olur.

Gregoire dedesini sık sık ziyaret eder. Çünkü onu da onun küçük atölyesini de çok sever. Orada sürekli bir şeyler üretip güzel vakit geçirirler. Dedesi Gregoire'a Toto der. Grégoire da dedesine Koca Leon diye hitap eder. Yani dedesiyle olan ilişkisi çok güzeldir. Gregoire altıncı sınıfta da okuldan atıldığında dedesiyle de sorunlar yaşar. Dedesi ona hiç yüz vermez ve onunla sınıfta kalma meselesi ile ilgili çok sert bir şekilde konuşur.

O gün Gregoire çok üzülerek eve döner. Evde işler daha kötü bir haldedir. Hiçbir okul Gregoire'ı almak istemediği için Gregoire evlerinin yakınındaki kötü bir okula gitmek zorunda kalır. Gregoire bir süre bu kötü okula gitse de annesi bu duruma çok fazla dayanamaz. Böylece dedesi Leon'un fikrine uyarak Gregoire'ın yatılı okula gitmesine karar verirler. Gregoire bu fikirden hiç hoşlanmasa da bu fikir sayesinde broşürlerde marangozluk yapan bir öğrenciyi gördüğü teknik liseye gitmek istediğini ailesiyle paylaşır. Gregoire'ın bu okula alınması pek mümkün gözükmediği için Gregoire dedesini dinleyerek okul müdürüne bir mektup yazar.

Bir gün Gregoire, sınava girmek şartıyla teknik liseden olumlu yanıt alır. Ama o gün dedesinin hastaneye kaldırıldığını da öğrenir. Böylece sınava girer ve sınav anında dedesinin yanında olduğunu düşünerek sınavı tamamlar. Sınav sonucu açıklanınca okula alınır ve burada kendini daha iyi hisseder. Ama dedesinin ölmesinden çok korktuğu için aklı hep dedesindedir. Dedesi için daha iyi bir öğrenci olmaya çalışır.

Sürekli, dedesine nasıl yardım edebileceğini düşünür. Bir gün beden dersinde düğümlü halata tırmanması gerekir. Bunu daha önce hiç başaramayan Gregoire, bu kez dedesi için bunu başaracağına söz verir. Halata tırmanmaya başladığında arkadaşlarının hafif alaylarına maruz kalır. Ama biraz tırmandığında arkadaşları onu desteklemeye başlarlar. Hatta öğretmen bile onlara katılır. Gregoire dedesi için bunu yapacağına söz verdiğini düşünerek güçlükle halatın sonuna kadar tırmanmayı başarır.

O günden sonra Gregoire da etrafındakilerin onun hakkındaki düşünceleri de çok değişir. Bununla birlikte Gregoire her an dedesini düşünmeye devam eder ve ne yaparsa yapsın her şeyi dedesi için yapar. Bir gün annesi, dedesinin tedavisine son verildiğini haber verir. Dedesinin öleceğini düşünen Gregoire, dedesi için bir şeyler yapmayı bırakır. Ama bir gün uyurken bir arkadaşı gelir ve ona kendisinin Toto olup olmadığını sorar. Böylece aşağı inen Gregoire hasta haliyle kendisini görmeye gelen dedesini görür ve çok sevinir.

Kitaplardan Korkan Çocuk (Susanna Tomaro) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1- Leopold sekizinci yaş gününde ailesinden hangi hediyeyi beklemiştir?

A- Bon bon şekeri
B- Koşu ayakkabısı
C- Bilgisayar
D- Kitap

2- Ailesi Leopold’a doğum gününde hediye olarak ne almıştır?

A- Koşu ayakkabısı
B- Çalışma masası
C- Şemsiye
D- İki tane kitap

3- Ailesi Leopold’u doktora götürdüğünde, doktor hangi teşhisi koymuştur?

A- Kitap korkusu
B- Heyecan
C- Depresyon
D- Havale

4- Leopold evden neden kaçmıştır?

A- Ailesinden dayak yediği için
B- Şehri merak ettiği için
C- Ailesi kitap okumaya zorladığı için
D- Ailesi istediği hediyeyi almadığı için

5- Leopold evden kaçıp nereye gitmiştir?

A- Okula
B- Parka
C- Arkadaşının evine
D- Sahile

6- Leopold evden kaçınca kiminle tanışmıştır?

A- Yaşlı bir teyzeyle
B- Küçük bir çocukla
C- İhtiyar bir adamla
D- Dilenciyle

7- Leopold’un kitap okuyamamasının asıl nedeni nedir?
A- İçinden gelmediği için
B- Kitapları sevmediği için
C- Kitaplar kalın olduğu için
D- Gözleri bozuk olduğu için

8- Doktor, Leopold'un kitap okumama sebebi olarak neyi gösterir?

A- Çok televizyon seyredip oyun oynaması
B- Kitap alacak parası olmaması
C- Ailesinin kitap almaması
D- Kitap okuyacak vaktinin olmaması

Cevap Anahtarı :

1-B      2-D      3-A      4-C
5-B      6-C      7-D      8-A

Kitaplardan Korkan Çocuk (Susanna Tamaro) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Kitaplardan Korkan Çocuk

Kitabın Yazarı : Susanna Tamaro

Kitap Hakkında Bilgi :

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı kitabıyla ülkemizde çok sevilen Susanna Tamaro, çocuklar için de kitaplar yazdı. Kitaplardan Korkan Çocuk, onun en sevilen çocuk kitabıdır.

Küçük Leopold, daha sekiz yaşındadır, gerçekten de kitaplardan çok korkmaktadır. Her yıl olduğu gibi sekizinci doğum gününde de, annesiyle babasının getirdikler armağan paketini heyecanla açar, ne yazık ki, o çok sevdiği, sahip olmak için can attığı bir çift koşu ayakkabısı yerine parlak kaplı iki kitapla burun buruna gelir. Hıçkırarak ağlamaya başlar. Kitapları öfkeyle yere fırlatır, gider odasına kapanır. Annenin babanın üzüntüsü büyüktür. Leopold de kendince haklıdır. Çünkü hangi kitabı açsa kara kara harfler, kara kara lekeler havalarda uçuşmakta, çocuğun başı dönmektedir. Oğullarının bu kitap korkusu hastalığını yenmek için annesi babası çareler ararlar, onu doktora götürürler, cezalandırma yoluna başvururlar. Sonunda Leopold, çareyi evden kaçmakta bulur. Kitap okumayı seven çocuklar ona kızmasınlar. Çünkü Leopold de haklı. Ama zaten bu kitabın büyüleyici yanı, onun evden kaçmasıyla başlıyor.

Kitaplardan Korkan Çocuk, gözlerinde bozukluk olduğu için kitap okuyamayan bir çocuğun hikayesini konu alır. Her yaştan, büyük bir okur kitlesine hitap eder. Özellikle anne ve babalar için güzel mesajlar içerir.

Kitabın Özeti :

Leopoldo sekiz yaşında bir çocuktur ve kitaplarla arası hiç iyi değildir. O her defasında doğum gününde hediye olarak, doyasıya koşabilmek için bir çift koşu ayakkabısı ister ama her defasında bir kitapla karşılaşır. Annesi ve babası ise onun aksine kitaplara çok düşkündürler. Bu nedenle Leopoldo'nun kendileri gibi bolca kitap okumasını isterler. Böylece ona, her doğum gününde hediye olarak kitap alırlar. Sekiz yaşına gelen Leopoldo'nun odası bu kitaplarla doludur. Ama Leopoldo bu kitapların hiçbirini okuyamaz. Çünkü hangi kitabı eline alırsa alsın, beyaz sayfadaki siyah harfler birbirine girer. Onun için kitap okumak tam bir işkenceye dönüşmüştür.

Leopoldo'nun ailesi Leopoldo'nun kitap okuması için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Hatta bu konuda bazen aşırıya da kaçarlar. Sonunda Leopoldo'nun notları da çok kötü gelince annesi onu bir ruh hekimine götürür. Doktor, anneye oğlunun çocuklar arasında dünyada hızla yayılan kitaplardan korkma hastalığına yakalandığını söyler. Bu hastalığın sebepleri olarak ise televizyon ve video oyunlarını gösterir.

Leopoldo çok fazla televizyon izlemeyen ve video oyunu oynamayan bir çocuktur. Bu yüzden annesiyle bu konuda konuşur ama bu konuşmanın hiçbir faydası olmaz. Çünkü annesi onun söylediklerini değil doktorun söylediklerini dikkate alır. Böylece Leopoldo'nun bu hastalıktan kurtulması için tedaviye başlarlar. Evde babası durumu öğrenince, oğluna bir reçete yazmaya karar verir. Leopoldo her gün belirli ağırlıklarda kitap okuyacaktır. Zamanla ağırlığı kadar kitap okumuş seviyeye gelmiş olacaktır. O günkü hedefini doldurmazsa oyun oynaması da yasaktır.

Leopoldo'nun babası tedavi için, dozajı her gün artacak bir kitap okuma planı hazırlar. Ve bu planı büyük bir hassasiyetle uygular. Ama Leopoldo bu tedavi yönteminden hiç fayda görmez. Hatta bu tedavi yüzünden kabuslar görerek çok daha kötü bir duruma düşer. Leopoldo'nun annesi oğlunun ne kadar kötüleştiğini görünce eşiyle konuşup bu tedaviden vazgeçmesini ister. Ama Leopoldo'nun babası tedavinin fayda sağlayacağından emindir. Bu yüzden de eşinin söylediklerini önemsemez.

Bir gün Leopoldo, anne ve babasına kitap okumanın neden gerekli olduğunu sorar. Leopoldo'nun anne ve babası bu soru karşısında epey şaşırırlar. Şaşkınlıkları geçtikten sonra ise kitap okumanın öneminden bahsederler. Kitap okumanın, bilgi edinmek ve mutlu olmak için zorunlu olduğunu söylerler.

Leopoldo bu cevaplara hiç inanmayarak düşünmeye başlar. En çok da mutlu olmak için kitap okumanın zorunlu olması üzerine düşünür. Böylece daha önce evlerine gittiği bir arkadaşıyla ailesinin evlerinde hiç kitap olmamasına rağmen ne kadar mutlu olduklarını hatırlar.

Ertesi sabah çantasına biraz fazla yiyecek koyarak evden çıkar. Bir süre her zamanki yolda ilerledikten sonra okul yoluna dönmek yerine önüne çıkan ilk otobüse biner. Otobüs son durağa gelince otobüsten iner ve bir mağazaya girer. Mağazada koşu ayakkabılarını inceler ama kısa süre sonra mağazadan çıkmak zorunda kalır.

Mağazadan çıkınca parka gidip biraz oynar. Ama evden kaçtığı için park hiç eğlenceli gelmez. Böylece boş bir bank bularak bir şeyler atıştırmaya karar verir. Boş bir bank bulamayınca yaşlı ve görme engelli bir adamın yanına oturur. Az sonra yaşlı adam Leopoldo'yu fark eder ve onunla konuşmaya başlar. Adam onun evden kaçtığını anlar ve ona kendi hikayesini anlatmaya başlar. Yaşadığı maceraları anlatır. Sözde o da evinden kaçmış, diyar diyar dolaşmış, adalardan adalara geçmiş, ülkeler gezmiş, sonunda Moğolistan’da ajan zannedilerek gözleri oyulmuş ve kör olmuştur. Leopoldo adamın hayat hikayesini dinler ve çok etkilenir. Daha sonra bir lokantaya gidip beraber öğle yemeği yerler. Yemeğin sonunda yaşlı adam, en büyük arzusunun görme yetisini kaybetmeden önce en son okuduğu kitabın son kısmını tamamlamak olduğunu söyler. Bunu duyan Leopoldo yaşlı adamın haline üzülerek ona kitabın devamını okuyabileceğini söyler. Yaşlı adama bir kitapçıya gitmeyi o kitabın sonunu orada ona okumayı tavsiye eder. Yaşlı adam da memnuniyetle kabul eder ve beraber kitapçıya giderler.

Böylece bir kitapçıya giderek yarım kalan kitabı bulurlar. Leopoldo kitabı okumak için açtığında her zamanki gibi harfler birbirine girer. O sırada mağaza çalışanı Leopoldo’nun o halini fark eder. Yaşlı adamı Leopoldo’nun torunu zannedip, onun gözlüklerini unutmuş olabileceğini söyler. Yaşlı adam Leopoldo’ya gözlüğüne sorar fakat zaten gözlüğü yoktur. Böylece yaşlı adam Leopoldo'nun gözlerinin bozuk olduğunu fark eder. Sonra kitabı alıp oradan ayrılırlar.

Bunun üzerine yaşlı adam Leopoldo'yu evine götürerek anne ve babasına teslim eder. Bu sırada Leopoldo'nun anne ve babasıyla konuşarak çocuğun göz bozukluğu yüzünden kitap okuyamadığını onlara anlatır. Bunu duyan Leopoldo annesinin ve babasının kızarmış ve morarmış yüzlerini görünce zevkten dört köşe olur. Kitap okuyamaması onun suçu değildir.

Böylece göz doktoruna giden Leopoldo, kalın camlı bir gözlük takmaya başlar. Gözlüğü ile bir sürü kitap okur. Okuduğu kitapları haftada bir aynı parka giderek yaşlı dostuna anlatır. Yaşlı adam da ona bir itirafta bulunur. Kendisi aslında o maceraların hiçbirini yaşamamıştır. Aslında o bir bekçidir. Geceleri sıkılmamak için, vakit geçsin diye kitap okumuştur. Gözleri bu sebeple görmez olmuştur. Hayatında hiç deniz görmese de kendisini dünyanın etrafını defalarca dolaşmış gibi hissettiğini söylemiştir.

9 Kasım 2019 Cumartesi

Çizgili Pijamalı Çocuk (John Boyne) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Çizgili Pijamalı Çocuk

Kitabın Yazarı : John Boyne

Kitap Hakkında Bilgi :

Bu kitabı okumaya başladığınızda, kendinizi Bruno adında dokuz yaşında bir çocukla yolculuğa çıkmış bulacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil, her yaş grubunun okuması gereken bir kitap). Ve er geç kendinizi Bruno ile birlikte bir tel örgüde bulacaksınız. Umarız, hayatınız boyunca böyle bir tel örgünün öbür ucuna geçmek zorunda kalmazsınız.

"Derinden etkileyen, çok güzel ve tane tane kaleme alınmış"
Wall Street Journal

"Heyecan verici ve sarsıcı"
USA Today

"Olağanüstü bir kitap!"
Irish Examiner

"Arkadaşlık ve savaşın korkunçluğunu işleyen olağanüstü bir roman."
Irish Independent

"Derinden etkileyen, çok güzel ve tane tane kaleme alınmış."
Wall Street Journal

"Heyecan verici ve sarsıcı!"
USA Today

"Olağanüstü bir kitap!"
Irish Examiner

"Arkadaşlık ve savaşın korkunçluğunu işleyen olağanüstü bir roman!"
Irish Independent

"Kesinlikle çok iyi yazılmış, dokunaklı bir öykü. Okuduklarım çok çok uzun süre aklımdan çıkmayacak!"
The Star

"Yazar, kitap boyunca okurun hep bir adım önündeki konumunu korurken, öldürücü darbeyi son sayfalarda indiriyor."
The Independent

Çizgili Pijamalı Çocuk, İrlandalı çocuk kitapları yazarı John Boyne'in ilk kez 2007 yılında yayımlanmış olan kitabıdır. Kitap bir çocuk kitabı niteliği taşısa da, yayınlandığı yıldan itibaren her yaştan okurun ilgisini çekmeyi başarmıştır. Yazar, kitabın ilk taslağını çok az uyuyarak iki buçuk günde yazmıştır. Kitap tüm dünyada 5 milyondan fazla satmış, dünyanın birçok ülkesinde uzun zaman en çok satan kitap olarak kalmıştır.

Kitabın Özeti :

Bruno II. Dünya Savaşı sırasında büyümeye çalışan, ailesi ile Berlin’de, büyük bir evde yaşayan bir çocuktur. Umutsuz Vaka adını verdiği, on iki yaşında bir ablası vardır. Bruno’nun babası bir Nazi subayıdır ve bir gün Führer (Bruno onun adını Fury zannetmektedir) yanında çok güzel kadınla evlerini ziyarete gelir. Anne ve babası çok heyecanlıdır, çünkü görünüşe göre Fury önemli biridir. Ziyaretin ardından Bruno’nun babası terfi eder, karagah komutanı olur ve aile Bruno’nun adını Out-With (Auschwitz) diye anladığı bir yere taşınırlar. Buna çok üzülür, çünkü oturdukları çevreyi ve arkadaşlarını çok sevmektedir.

Out-With denilen yerde Bruno kendini çok yalnız hisseder. Etrafta kendilerininkinden başka bir ev ve dolayısıyla da başka çocuk yoktur. Bütün sevdiği arkadaşları Berlin’de kalmıştır. Çocuk yoktur ama eve çok sayıda asker girip çıkmaktadır. Bruno bundan oldukça rahatsız olmaktadır çünkü askerleri hiçbir zaman sevmemiştir. Bruno’nun babasının ofisi de evin içindedir ve içeri girilmesi kesinlikle yasaktır. Bir gün Bruno pencereden bakarken dışarıda bir grup tek tip pijama giymiş, saçları kazınmış insanlar görürür. Bruno tüm bunları odasındaki pencereden görmüştür. Bu kişilerin kimler olduğunu sorduğunda babasından onların gerçek insan olmadığını, sadece Yahudi olduklarını öğrenir.

Her gün bir öğretmen evlerine gelmekte, ablası ve Bruno'ya bazı dersler vermektedir. Öğretmenleri tarih dersine önem verse ve sanat ile okumayı zaman kaybı olarak görse de, Bruno macera kitapları okumayı çok sevmekte ve tarihten nefret etmektedir. Bu sırada ablası Gretel, öğretmeninin etkisi ile normal bir genç kızdan koyu bir Nazi’ye dönüşmektedir.

Macera hikayelerinin tutkunu olan Bruno, merakının ve can sıkıntısının bir araya gelmesiyle etrafta keşif yapmaya karar verir. Tel örgülerin yanı boyunca epey bir yol aldıktan sonra, tel örgünün diğer tarafında yere çökmüş oturan çizgili pijamalı ve kafası tıraş edilmiş bir çocuk görür. Çocuk çok zayıf ve hayli üzgün görünüşlüdür. Keşif gezisi sırasında tel örgülerin diğer tarafında kendisiyle aynı yaştaki karşılaştığı çocuğun adı Schmuel'dir. Schmuel de Bruno gibi yalnızdır. Bruno da tel örgülerin kendi tarafına aynı diğer çocuk gibi oturur ve çocukla sohbet etmeye başlarlar. Kampta yanında sadece babası vardır, annesi ve kardeşlerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Schmuel babasını kamp içinde kaybetmiştir ve bulamamaktadır. Bruno ve Schmuel her gün tel örgünün biri bir tarafında, öbürü diğer tarafında buluşmaya başlarlar.

Kısa sürede çok iyi iki arkadaş olurlar. Kısa bir süre sonra Bruno'nun her öğleden sonra tel örgü boyunca yürüyüp yere oturarak Schmuel ile sohbet etmesi bir rutine dönüşmüş, ikisi çok iyi iki arkadaş olmuşlardır. Bazen mutfaktan alıp cebine sıkıştırdığı yiyecekleri Schmuel'e götürmektedir. Çocuğun yüzündeki mutluluğu gördükçe kendisi de mutlu olmaktadır. Bruno Out-With'e taşınmadan önceki en iyi arkadaşlarını artık o kadar da özlemiyor ve hatta isimlerini bile hatırlayamıyordur. Artık en iyi ve tek arkadaşı Schmuel'dir.

Out-with’de mutsuz olan sadece Bruno değildir. Oraya gidişlerinden yaklaşık bir yıl sonra annesi sonunda çocuklarla kendisinin Berlin’e dönmesi konusunda Bruno’nun babasını ikna etmeye çalışır. Zaman geçtikçe çevrelerinde askerlerden başka hiç kimse bulunmadığından yakınmaya başlayan ve böyle bir çevrede iki çocuk yetiştirilemeyeceğini söyleyen Bruno'nun annesi, babasına Berlin'e geri dönmek istediğini söyler. Babası ilk duyduğunda bunu kabul etmez. Sonraları bunun mantıklı bir fikir olduğunu, herkesin orada daha mutlu olduğunu kabul eder. Böylece yeniden taşınma hazırlıklarına başlarlar. Fakat Bruno Berlin'e geri dönmeye o kadar da hevesli değildir. Schmuel'den ayrılmak istememektedir.

Taşınmadan bir gün önce, Bruno Schmuel'i görmeye gittiğinde, onu olduğundan daha da üzgün bir halde bulur. Söylediğine göre babası çalışmaya götürülmüş, sonra da geri dönmemiştir. Bunun üzerine Bruno'nun da o çizgili pijamalardan giyerek beraber Schmuel'in babasını aramaya karar verirler. Fakat saatlerce araştırmalarına rağmen babasından bir iz bulamazlar. Tam Bruno'nun eve geri döneceği sırada askerler etraflarını sarar ve yürüyüşe götürüleceklerini söylerler. İkisinin de yürüyüşün ne olduğu konusunda bir fikri yoktur. Fakat Bruno da Schmuel de o yürüyüşten bir daha geri dönmezler.

555 Entegreli Elektronik Sıvı Seviye Kontrol Devresi Bağlantı Şeması

Devrenin Çalışması :

Devrede A ve B uçları su seviyesi kontrol edilecek yere konulur. Su seviyesi A ve B uçlarına değdiği zaman devre çalışır ve buzzer ses vermeye başlar. Devrede suyun iletkenliği kullanılarak anahtarlama yapılır. Devrenin çalışması için saf su iletken olmadığı içim musluk suyu gibi normal bir su kullanılmalıdır.

Malzeme Listesi :

1 adet 555 entegresi ve soketi
1 adet 1 Kohm direnç
1 adet 100 Kohm direnç
1 adet Buzzer
1 adet 2,2 mikrofarad kondansatör

7812 Regüle Entegreli Tam Dalga Doğrultma Devresi Bağlantı Şeması

Malzeme Listesi :

1 adet 220/12 volt transformatör
1 adet 1000 mikrofarad kondansatör
1 adet 7812 regüle entegresi
4 adet 1N4001 diyot
1 adet 1 Kohm direnç
1 adet LED

Doğrultma Devrelerinde Kullanılan Negatif ve Pozitif Entegre (IC) Gerilim Regülatörleri için tıklayınız...

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...