12 Aralık 2019 Perşembe

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (Peyami Safa) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

Kitabın Yazarı : Peyami Safa

Kitap Hakkında Bilgi :

Karşılaştığı bir takım olağanüstü olayları benimsediği materyalist ve pozitivist felsefenin ilkeleriyle açıklayamayan, şüphe, tereddüt ve bunalımlar içinde kıvranan Ferit, tıp fakültesini bırakıp felsefe bölümüne geçen fakat içinde bulunduğu mütereddit ruh hali sebebiyle buraya da düzenli olarak gitmeyen bir üniversite öğrencisidir. Ferit, Yüksekkaldırım'da içinde birbirinden garip insanların yaşadığı bir pansiyonda kalmaktadır. Pansiyonda kaldığı altı gün boyunca karşılaştığı olağanüstü olaylar ve kız arkadaşı Selma ile arasında geçen tartışmalar, ciddi bir psikolojik bunalımdan geçen Ferit'in durumunu daha da kötüleştirir. Pansiyonda tanıştığı Aziz, bu sıkıntılı günlerinde Ferit'in en büyük destekçisi olur. Teyzesinin gizemli bir şekilde ölümü ile yüklü bir mirasa kavuşan Ferit, yaşadığı travmayı atlatabilmek için Aziz'in tavsiyesiyle Ada'da bir ev kiralar. Bu ev bir yıl önce ölmüş, gizemli bir kadın olan Matmazel Noraliya'ya aittir. Peyami Safa'nın, kaleme aldığı romanları içinde en fazla beğendiğini ifade ettiği romanı Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, anlatım tekniği ve olay örgüsü bakımından bütün eleştirmenlerce Türk edebiyatının en ciddi psikolojik romanı olarak kabul edilmektedir.

Kitabın Özeti :

Ferit, üzücü olayların art arda gelmesiyle psikolojik olarak bunalıma düşmüştür. Babasının Avrupa’ya gitmesinden sonra, kendisinden bir haber alamamıştır. Küçük kız kardeşi Nilüfer, teyzesi Necmiye Hanım’ın himayesi altında, kendisi de bir pansiyon odasında kalmaktadır. Kaldığı bu pansiyon sakinlerinin hemen hemen hepsi psikolojik olarak rahatsız kimselerdir. Pansiyonda karşılaştığı olaylar, Ferit’in ruh dünyasının iyice allak bullak olmasına sebep olur.

Ferit’in annesi, öğrenimini batıda yapmış, hariciye memuru, veremli, hassas ve sinirli bir kadındır. Ferit’in iki ablası, veremden ölmüş, babası da Avrupa’ya gitmiştir. Babası maddi açıdan tekrar toparlanmak amacıyla İkinci Dünya Savaşı devam ederken Londra’ya gitmiş ve ondan bir daha da haber alınamamıştır.

Verem Ferit'in küçük kardeşi Nilüfer’e de sıçramış, annesi de ölünce kız kardeşi, dindar bir kadın olan teyzesi Necmiye Hanım ile yaşamaya başlamıştır. Bunun üzerine Ferit, Tıp fakültesinden ayrılıp maddi durumu nedeniyle bulabildiği en ucuz pansiyon olan bu pansiyona yerleşmiştir.

Bu pansiyonda çok çeşitli kişiler kalmaktadır. Bir ailenin kızı ortalıkta çırılçıplak dolaşabilmekte, gaipten haber aldığını iddia etmektedir. Başka bir odada çok nadir dışarı çıkan Tosun Bey oturmakta, bir lisede felsefe öğretmeni olan Yahya Aziz Bey de oradadır. Aziz Bey, kuvvetli kültürü ve dengeli mantığı ile Ferit’in sinirleri üzerinde yatıştırıcı bir rol oynar.

Felsefe eğitimi alaya başlayan Ferit’in pansiyon dışındaki çevresi ise hasta kız kardeşi Nilüfer, aşkta ruhi derinliği cinsi duygulardan üstün tutan sevgilisi Selma ve sevgilisinin arkadaşından ibarettir. Ferit’in birisi milliyetçi öteki komünist iki arkadaşı daha vardır.

Kardeşi Nilüfer, zaman zaman Ferit’in yanına uğrayıp teyzesinin kendisine baskı yaptığını anlatmakta, ağabeyinden kendisini kurtaracak yardım elini beklemektedir. Kardeşinden duydukları nedeni ile teyzesi Necmiye hanıma çok sinirlenen Ferit, yüksek sesle zengin teyzesini öldürebileceğini söylemiş, bu seslenişlerini Tosun Bey de duymuştur. Kardeşinin durumuna çok üzülen Ferit, o gece boğulduğunu hissederek çığlık çığlığa uyanmış, pansiyondaki herkes ayağa fırlamıştır. Pansiyondaki Tosun Bey duruma çok üzülmüştür.

Pansiyonda tanıştığı herkes ve yaşadığı olaylar Ferit’in ruh dünyasını allak bullak etmektedir. Sadece lise öğretmeni Yahya Aziz, kültürlü mantıklı biri olarak bulmakta diğer kiracıların hepsini birer psikopat, ruh ve akıl hastası olarak görmektedir.

Bir gece Zehra, birisinin bıçaklanarak öldürülmekte olduğunu gaipten haber aldığını söyleyerek çığlıkları basmıştır. Pansiyonda, kimse buna inanmamış ama iki üç saat sonra bir hanımın bıçakla öldürüldüğü haberi duyulmuştur. Bıçakla ölen kadın ise Ferit’in zengin ve ihtiyar teyzesidir. Ertesi gün Tosun Bey, Ferit’i odasına çağırıp her şeyi anlatır. Tosun Bey profesyonel bir katildir. Ferit’in "teyzemi öldüreceğim" sözünü duymuş ve adaletin yerine gelmesi için Ferit’in teyzesini öldürmüştür. Tosun Bey işlediği cinayetleri tek tek anlatır. Tosun bu cinayetleri kendine has bir ahlak ve adalet anlayışı nedeni ile işlemiştir. Bu cinayeti de Ferit’e çok acıdığı ve haksızlığı giderip sosyal adaleti sağlamak için teyzesini öldürmek olarak açıklamıştır. Ferit’in zengin teyzesinin paralarını da almış ve aldığı paraları Ferit’e teslim etmiştir.

Nilüfer’in hastalığı daha da çok artmıştır. Ferit daha çok sarsılmış hatta daha da bir kuruntulu, sinirli, kuşkucu, korkak ve marazi bir adam haline gelmiştir. Teyzesinin ölmesini istemiş olmaktan dolayı vicdan azabı duymakta, teyzesinin bundan dolayı öldürülmüş olması onu çok sarsmaktadır.

Aziz Bey, Ferit’e Ada’da bir ev tutup Nilüfer’le birlikte bir süre dinlenmesini önerir. Ferit, Tosun sayesinde teyzesinden kalan bu para ile Büyükada’da bir ev tutar. Bu ev babası Türk, anası İtalyan olan çevresinde Matmazel Noraliya olarak bilinen Nuriye Hanım’ın evidir. Matmazel Noraliya kazasker soyundan olan babaannesiyle, koyu bir Katolik olan annesinin zıt etkileri altında büyümüş büyükannesinin sayesinde Müslümanlığı seçmiş bir kadındır. Annesinin sürüklediği aşk macerasının yarattığı buhrandan yeni kurtulmuş, bu köşke kapanarak yarı münzevi bir hayata başlamıştır. 32 yıldır yapayalnız yaşayan bu kadın ölünce bu köşk de boş kalmıştır.

Eve taşınan Ferit, hizmetçiden dinlediği hikâyelerin etkisi altında kalır. Bayan Noraliya’nın duvarda resmi her an kımıldanır gibi durmakta evin tüm eşyalarında onun izi görünmektedir. Ferit, bu evde geçirdiği ilk gece korku içinde uyur. Gece boyunca sanki Matmazel Noraliya karşısına oturmuş, oturduğu koltukta hep onu izlemiş, durmadan ona bir şeyler anlatmıştır. Ferit o gece yaşadıklarının rüya mı vehim mi olduğunu ayırt edememiştir.

Ertesi gün, bu evi Aziz Bey’le birlikte dolaşırlar. Ferit odalardan birini görünce şaşkınlık içinde kalır. Bu oda ve içindeki koltuk, önceki gece gördüğü dekorun aynısıdır. Ferit hizmetçiden, Matmazel Noralya’nın hakkında bilgi alır. Matmazel Noraliya, çok mutsuz yaşamış, genç yaşında kendisini dine ve Tanrıya adamış yıllarca bu evden çıkmamış çoğu kez de bu koltukta oturarak münzevi ve çok sakin bir hayat yaşamış bir kadındır. Hizmetçi, daha sonra Ferit’e Bayan Noraliya’nın hatıra defterini de getirir.

Ferit, Madam Noraliya’nın koltuğuna oturarak defteri okumaya başlar. Birkaç gece sonra Matmazel Noraliya’nın ruhu ile konuştuktan sonra ruh dünyasında düzelmeler başlamıştır. Artık dine ve mensubu olduğu milliyetine karşı daha bir saygılıdır. Madam Noraliya’nın ruhundan gelen telkinler onu ruhen düzeltmeye başlamış, bu durumdan Nilüfer de etkilenmiştir. Nilüfer ile Aziz Bey arasında hissi bir yakınlaşma başlarken, Ferit de hem sevgilisi Selma ile hem de iç dünyası ile barışık bir adam olmuştur.

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (Peyami Safa) Kitap Sınavı YAzılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı için tıklayınız...

10 Aralık 2019 Salı

BC557 Transistörün Bacak Bağlantıları, Sembolü, Katalog Bilgileri ve Teknik Özellikleri Nelerdir?


BC557 Transistörün Bacak Bağlantıları :

BC557 transistörün düz kısmında yazısını okuyabilecek şekilde bacakları aşağı bakar tuttuğunuzda, soldaki ucu kollektör, ortadaki ucu beyz, sağdaki ucu emiterdir. Yukarıdaki şekilde 1 nolu uç kollektör, 2 nolu uç beyz, 3 nolu uç emiterdir.

BC557 Transistörün Katalog Bilgileri ve Teknik Özellikleri :

BC557 ; PNP tipi bir transistördür.

Beyz-Kollektör arası maksimum voltaj : 50V

Emitör-Kollektör arası maksimum voltaj : 45V

Maksimum kollektör akımı (IC(max)): 100mA

Maksimum güç tüketimi: 500mW

IC=10mA için 90mV

IC=100mA için 0.25V

hFE (ßDC): 110 - 800 arası

BC547 Transistörün Bacak Bağlantıları, Katalog Bilgileri ve Teknik Özellikleri, Muadili, Karşılığı Nelerdir?

BC547 Transistörün Bacak Bağlantıları :

BC547 transistörün düz kısmında yazısını okuyabilecek şekilde bacakları aşağı bakar tuttuğunuzda, soldaki ucu kollektör, ortadaki ucu beyz, sağdaki ucu emiterdir. Yukarıdaki şekilde 1 nolu uç emiter, 2 nolu uç beyz, 3 nolu uç kollektör uçlarıdır.

BC238 Transistörün Katalog Bilgileri ve Teknik Özellikleri :

BC238 ; NPN tipi bir transistördür.

Kollektör-Emitör arası maksimum voltaj (VCE(max)): 45V

Maksimum kollektör akımı (IC(max)): 100mA

Kollektördeki maksimum güç tüketimi (VCEIC): 500mW

Kollektör-Emitör arası doyum voltajı (VCE(sat)):

IC=10mA için 90mV

IC=100mA için 0.2V

hFE(ßDC):

BC547A için 110 ile 220 arası

BC547B için 200 ile 450 arası

BC547C için 420 ile 800 arası

BC547 Muadili, Karşılığı :

BC107(3) , BC171(7) , BC182(7) , BC207(8) , BC237(7) , BC382(7) , BC582(7)

Negatif Limanlardan Pozitif Sulara (Oğuz Saygın) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Negatif Limanlardan Pozitif Sulara

Kitabın Yazarı : Oğuz Saygın

Kitap Hakkında Bilgi :

Her şeyi Yapabilirsiniz! Evet! "Yapabileceğinize inandığınız her şeyi yapabilirsiniz." Bu mesajı yaşanmış olaylarla vermeye çalıştım sizlere. Çünkü amacım kurallar anlatmak değil, kişilerin pozitif yaşamalarını sağlayabilecek bir rota belirleyebilmelerine yardımcı olmaktı.

Bu nedenle kitabımın ismiyle bile kişilere olumluyu yansıtmasını ve olumluyu çağrıştırmasını istedim. Unutmayın!...

Geminin rotasını kaptan belirler. Hayatınızın rotasını düşünceleriniz... Düşüncelerinizin rotasını ise yalnız ve yalnızca siz...

Kitabın Özeti :

Oğuz Saygın, Beyninizdeki Zincirleri Kırın adlı ilk bölümde, verdiği seminerler neticesinde insanlarda meydana gelen değişimin çok ilginç örneğini anlatmaktadır.

Ayrıca hayatındaki büyük değişikliklere, topluluk önünde nasıl konuşmayı öğrendiğine, adanmak denilen kelimenin hayatından canlı örneklerle tarifine ve başarıyı anlatırken kendisinin nasıl başardığına değinmiştir.

İkinci bölümü NLP varsayımları ile ilgilidir.

Hedefe doğru adlı üçüncü bölümde, hedef merkezli yaşamanın insanlara kazandırdıklarından söz etmektedir.

Sorular cevaplardır adlı dördüncü bölümde, okuyucuları biraz düşünmeye sevk etmek için başarı ve motivasyonla ilgili güzel sözleri düşündürücü bilmecelere dönüştürerek anlatmaktadır.

Bir şeyi gerçekleştirmeye olan arzu üç basamakta incelenebilir. En alt basamağın adı dilektir. Eğer biz arzu ettiğimiz şeye, bir sinemaya gitmek kadar önem veriyorsak bunun gerçekleşmesi çok zordur. İkinci, istek basamağına çıkmış olan bir arzu artık bizim tarafımızdan ciddi ciddi gerçekleştirilmesi düşünülen bir hedeftir. Bu mertebeye yükselmiş bir hedefin gerçekleştirilmesine tarafımızdan yatırım yapılmaya başlanır. Üçüncü basamağın adı adanmaktır. Adanmanın en basit tarifi bir işin delisi olmaktır. Bir işin delisi oldunuz mu, artık o sizin damarlarınızda dolaşmaya başlar. Günde 24 saat onunla meşgul olursunuz.

Üstün Başarı (Acar Baltaş ) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Üstün Başarı

Kitabın Yazarı : Acar Baltaş

Kitap Hakkında Bilgi :

Stres altında ezilmeden öğrenmede ve sınavlarda üstün başarı...
Anne, babaların ve öğretmenlerin el kitabı...

Baltaş, "Üstün Başarı" kitabında kaygılar içinde boğulan öğrencilere, etkin öğrenme yöntemleri yanında, sınava dair ipuçları ve sınav stresinden kurtulmak konusunda "etkin ve "acil" öneriler veriyor. Her yaşta okur için çok yararlı olan "Üstün Başarı", kitaplığınızda "Stres ve Başaçıkma Yolları" ile birlikte yer almalı ve mutlaka okunmalı...

Kitabın Özeti :

Yaşamınızda aşağıdaki sorular varsa bu kitap okunacak kitap olarak tanımlanır.

* Çalışmak istediğiniz halde çalışamıyorsanız.
* Sıkıntı ve kaygılarınızdan ötürü dikkatinizi toplayamıyorsanız.
* Yaklaşan sınavların baskısı altında eziliyorsanız.
* Öğrendiklerinizi hatırlayamıyorsanız.

Bu sorularla ilgili çözümleri bu kitapta bulabilirsiniz. Bu kitabı okursanız size katacağı özelliklerden bazı örnekler;

* Öğrenmenin özünü ulaşarak başarılı olmanın yolarını
* Çalışma davranışınızı, sınav kaygınızı ve stres düzeyinizi ölçmek için özel testleri,
* Hızlı okuma ve bilgiyi özümleme tekniklerini,
* Unutmayı önleme ve hafızayı geliştirme için özel yöntemleri,
* Öğrenmenin bilimsel esaslarını ve ÜSTÜN BAŞARI ya ulaşmanın anahtarlarını bulacaksınız.

Başarılı olmak konusunda en önemli ölçüt, başarılı olmak için hedefinizi (amacınızı) tespit edin olmalıdır. Başarı için, öğrencinin, kişinin hayattan ne beklediğini ve amacının ne olduğunu şuanda bilmesi gerekir.

Başarılı olmanın tek ve mutlak ölçüsü iyi bir üniversiteye girmek, herkesin gıpta ettiği bir mesleğe sahip olmak değildir. Bu sonuç elbette önemlidir ama insan, yetenekli olduğu çok değişik alanlarda, severek yapabileceği çeşitli işlerde kendini ortaya koyabilmişse, yaşamdan zevk alan biri ise, başarılı olmuş demektir.

Hayatta en büyük amaç mutlu olmaktır. Her şey bunun uğruna yapılmaktadır. Ancak herkesin mutlu olmak için kullandığı araçlar farklıdır. Önemli olan kişinin kendini mutlu edecek araçları araması ve bulduğunda elde etmek için çalışması ve mücadele etmesi gerekir.

Sadık Bey (Pınar Kür) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Sadık Bey

Kitabın Yazarı : Pınar Kür

Kitap Hakkında Bilgi :

Sadık Bey, ellili yaşların sonlarında, büyük bir şirketin küçük hissedarı, boşanmış, bir kız çocuk ve bir torun sahibi...

Sadık Bey ertelediklerinin yerine koyduklarıyla yaşıyor ve özellikle anılması gereken bir sorunu da yok. Enikonu yolunda bir yaşam.

Ama Sadık Bey bir gün, değişirken farkına bile varmadığı şeyleri kurcalamaya kalkıyor...

Usta yazar Pınar Kür, Sadık Bey'le okurlarına sadece bir roman değil, her gün çeşitli benzerleriyle karşılaştıkları orta halli, orta sınıflı ve orta yaşlı efendi insanların karanlık dünyalarını da sunuyor.

"Merdivenleri ağır ağır çıkıyordu. Ve şiiri kendi kendine mırıldanıyordu: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden... Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak... OLMAYACAK... Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak. Başını kaldırıp yukarı baktı. Yaşadığı apartmanın dar merdivenlerinin tepesinde sema falan yoktu - ya da işte görünmüyordu. Şiirin gerisini hatırlayamadı. Epey uzun sürdü beşinci kata varması. Daireyi gençliğinde alıyorsun, merdiven, yokuş gibi şeyleri tehditkâr bulmadığın yıllarda... Sonra günü geldiğinde... soluk soluğa kalıyorsun."
Kitabın Özeti :

Sadık Bey, küçüklüğünden beri en yakın arkadaşı olan Ertuğrul ile aynı şirkette çalışmaktadır. Ertuğrul gençliğinde okul ve dersler konusunda zorlanır. Sadık Bey’in yardımları ile okulu bitirir. Ertuğrul’un babası dükkan sahibi bir esnaftır. Sadık Bey ise öğretmen bir baba ve hemşire bir annenin çocuğudur. Okul bittikten sonra aynı yerde çalışmaya başlarlar. Sadık Bey işlerde geri planda kalırken Ertuğrul daha önde gözükmektedir. Aynı şirkette Ertuğrul patron olurken Sadık Bey muhasebe müdürü olur.

Sadık Bey otuz birli yaşlardayken Ertuğrul’un önerisi ile iş başvurusuna gelen yirmi yaşında Nuriye adlı bayanın işe alınmasına karar verir. Nuriye ile evlenirler. Nurcan adında bir kızları olur. Sadık ve Nuriye anlaşamayıp bir süre sonra boşanırlar. Kızı Nurcan genç yaşında söz dinlemeyip serseri bir adamla evlenir. Caner adında bir oğlu olur. Nurcan sürekli oğlu Caner’in hastalığını bahane ederek babasından para ister.

Yine bir gün babasından oğlunun ameliyatı için para isteyen kızı, babasının efkarlanıp meyhaneye gitmesine sebep olur. Her zaman gittiği meyhaneye giden Sadık Bey, salonun tıklım tıklım dolu olduğunu görünce tek başına oturan bir adamın karşısına oturmak zorunda kalır. Sadık Bey’den sonra biraz daha oturan adam masadan kalkar. Meyhaneden ayrılmak üzere arabasına giden Sadık Bey, masada karşısında oturan adamın kendisini beklediğini ve Taksim’e gideceğini öğrenir. Adamı Taksim’e bırakıp evine geçen Sadık Bey kitap okurken uyuyakalır.

Ertuğrul ve Sadık Bey bir gün yemeğe çıkarlar. Ertuğrul bir şirketten ortaklık teklifi aldıklarını ve bu sebeple bazı işçileri işten çıkarmayı düşündüklerini bu görevi de şirkette çalışan Perim Hanım ve Sadık’a verdiğini açıklar. Sadık dosyaları alarak inceler. Yıllardır şirkete emek veren, çocuğu olan insanların işten çıkarılacak olmasına çok üzülür. Nasıl karar vereceğini bilemez. İnsanların işe başlama tarihlerine bakmak ister.

Ertuğrul’un haberi olmadan bazı insanları koruyacak kararlar almak ister. Bunu öğrenen Ertuğrul Bey, Sadık’ı çağırır. Ertuğrul, Sadık çalışanların bilgilerini kendi şahsi bilgisayarına kopyaladığı için tazminatsız ve ikramiyesiz işine son verir. Bu karar karşısında yıkılan Sadık hiçbir şey söylemeden iş yerini terk edip eve gider. Hayatını gözden geçirir. Pişmanlıkları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer. Bu şirketi büyütmek için sevdiği kızın yanına Paris’e gitmekten vazgeçtiğini hatırlayarak büyük pişmanlık duyar. Sadık Bey evinde ölü bulunur.

Trendeki Kız (Paula Hawkins) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Trendeki Kız

Kitabın Yazarı : Paula Hawkins

Kitap Hakkında Bilgi :

Rachel her gün aynı trene binip aynı çifti izliyordu. Çiftin başına gelenleri bütün ülke duyduktan sonra, hayatlarına dâhil olmaya karar verdi.

"Büyüleyici, sürükleyici, üst seviye bir gerilim. Mutlaka okuyun!"
-S.J. Watson-

"Hem karakter yaratımı hem olay örgüsü muhteşem, harika bir kitap! Yeni neslin Alfred Hitchcock'u."
-Terry Hayes-

"Zeki, gerilim dolu ve baştan aşağıya sürükleyici bir roman."
-Lisa Gardner-

"Aklınızı başınızdan alacak, zekice yazılmış bu psikolojik-gerilim romanı hem muhteşem hem de tren enkazı kadar korkunç!"
-Publishers Weekly-

"Nefesleri kesen bir ilk roman. En dikkatli okurlar bile, Hawkins olayları teker teker açığa çıkarıp, aşkın ve takıntının şiddetle olan kaçınılmaz bağını ortaya koyarken şaşırmaktan kendilerini alamayacaklar."
-Kirkus-

"Trendeki Kız, her şeyi anladığınızı düşündüğünüz an sizi farklı bir sürprizle karşılıyor."
-Entertainment Weekly-

Kitabın Özeti :

Rachel her gün trenle yolculuk etmektedir. Tren yolunun hemen kenarında evleri olan bir çift onun dikkatini çeker. Rachel her gün sabah akşam tren yolculuğu yaparak etrafını izler. Güzergahı gereği her gün aynı yerde yavaşlayıp duran tren, Rachel’in dikkatini bir ev üzerinde yoğunlaştırmasına sebep olur.

O evde bir çiftin yaşadığı mutlu, huzurlu hayat Rachel’in o kadar dikkatini çeker ki kendince onlara isim bile verir. Belki de o çiftin Rachel’in dikkatini çekmesinin sebebi, kendisinin de oralarda bulunan bir evle ilgili geçmişte hayaller kurmasından kaynaklanır. Rachel bu çifti kafasında canlandırır, onların nasıl birileri olduklarını, nelerden hoşlandıklarını, nasıl yaşadıklarını hayal eder.

Rachel, geçmişte bir evlilik yapar ve çocuğunun olmayacağını öğrenir. Sonrasında bunalıma girerek içmeye başlar ve alkolik olur. Rachel’in eşi de onu aldatır ve aldattığı kadınla evlenerek bir çocuk sahibi olurlar. Bununla kalmaz Rachel’in hayalini kurduğu evde de otururlar. Bu çifte her bakışında kendi yaşamını, hayallerini gören Rachel, bir gün kadını bir başka adamla görür ve hayal kırıklığına uğrar.

Bir gün trenle seyahat ederken bu çiftin ilginç bir olayına rastlayan Rachel ertesi gün kadının ortadan kaybolduğunu ve kocasının şok içinde olduğunu öğrenir. Kaybolan kadın hakkında şüpheli kadının kocasıdır. Rachel buna inanmak istemez. Birkaç gün önce kadını bir başkasıyla gördüğünü kadının eşine söylemek için yola çıkar. Kadının eşine ve polise gördüklerini anlatır. Alkolik olan Rachel’a kimse inanmaz.

Polis kaybolan kadının cesedini bulur. Kadının hamile olduğu tespit edilir. Şüpheler artık kadının kocası ve aldattığı sevgilisi olan adamın üzerindedir. Rachel de olayın içine girer.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...