16 Ocak 2024 Salı

Karıncalar Savaşı (Yavuz Bahadıroğlu) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Karıncalar Savaşı
Kitabın Yazarı: Yavuz Bahadıroğlu

Kitap Hakkında Bilgi:

Kızıl karıncalar etrafa dehşet saçıyordu. Uzun ayak dedi ki: "Onlardan korkmayınız! Hazırlanın kapışacağız!"

Alev Karınca Kabilesi ile Kızıl Karınca Kabilesi yıllarca barış içinde yaşadı. Ancak herkeste mevcut olan üstün olma hırsı bir gün bu kabilelerin de arasını açtı. Kızıl Karıncalar'ın Kralı çok zalimdi. Önüne gelen canlıları acımadan öldürüyordu. Alev Karınca Kabilesi karıncalarını da sebep yokken öldürdü. Artık bu haksızlıklara dayanamayan Alev Karınca Kabilesi Reisi savaşa hazırdı. Ortaya çıkan iktidar savaşını kim kazanacak? Barışı hâkim kılmak isteyen karıncalar başarılı olacak mı? Karıncalar dünyasında sevgi, barış ve dayanışma yeniden hâkim olacak mı? Çıkan savaşı barışla sonuçlandırmak isteyen Alev Karıncalar'ın çetin mücadelesi bu kitapta...

Kitabın Konusu:

Kitap, vatan kavramını işlemiş ve iki karınca kabilesinin savaşını anlatmıştır. Karşı karşıya gelen taraflardan biri vatan sevgisi ile, diğeri zalim bir yöneticinin zoru ile savaşır. 

Kitabın Özeti:

Alev Karıncalar Kabilesi’ne, Kızıl Karıncalar Kabilesi tarafından saldırılar gerçekleştirilir. Bu saldırılarda, yardımsever ve barışçı olarak bilinen Alev Karıncalarından ölenler olur. Durum kabile meclisinde görüşülür. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra savaş kararı alınır. 

Küçük karınca Karael, Alev Karıncalar Kabilesi’nin bir üyesidir. Küçük karınca Karael ve arkadaşı Parlakgöz savaşa katılmak için ailelerinden izin ister. Küçük karıncaların aileleri bu isteğe karşı çıkmaz. Vatanı korumak için bu cesareti gösterdikleri için çok mutlu olup onları cesaretlendirirler. 

Kızıl Karıncalar’ın ani bir baskını ile savaş başlar. Karael ve Parlakgöz savaş alanının gerisinde sağlık görevlilerine yardım etmektedir. Kendilerinden daha büyük olan yaralı karıncaları sedyeye koyup taşımakta zorlanırlar. Kızıl Karınca lideri tarafından çocuğu zarar gören bir çekirgeden yardım isterler. Çekirgelerin yardımıyla yaralı karıcalar hızlı bir şekilde sağlık merkezine taşınırlar. 

Karael, sağlık merkezinde çalışırken kendi Alev Karınca vatandaşlarının vatan uğruna nasıl hayatlarından vazgeçtiklerini ve vatanı çok sevdiklerine şahit olur. Bir sabah gelen seslerle uyanan Karael, ne olduğunu anlamadan Kızıl Karıncaların arasında kalır.  Karael esir alınır. Kendisine nezaret eden Kerim adlı Kızıl Karınca ile gider. 

Kızıl Karınca Kerim, yolda yavaş gitmesinin nedeni olarak savaştan kurtulmak ifade eder. Kerim, Karael’e savaşı Alev Karıncaların kazanacağını düşündüğünü söyler. Çünkü Alev Karıncaların inanarak savaştığını, kendilerinin ise reislerinden korktukları için savaştıklarını söyler. Kerim ve Karael, Alev Karınca esirlerini kurtarmak için bir plan yaparlar. 

Esir kurtarma planını gerçekleştiremeden Kerim tutuklanır. O günden sonra Karael sadece kendi milletini kurtarmayı değil aynı zamanda Kızıl Karıncaları da zalim liderlerinden kurtarmayı hedefler. Kendisine yardım eden Kızıl Karıncalar ve destek olmaya gelen Alev Karıncalar birlik olurlar ve Kızıl Karıncaların zalim liderini öldürürler. Kızıl Karınca adı ortadan kalkar ve eskisi gibi Sarı Karınca adını alırlar. İki karınca kabilesi dostça geçinmeye başlarlar. 

15 Ocak 2024 Pazartesi

Türkiye'nin En Büyük Güneş Enerjisi Santrali GES Samsun'da Yapılıyor



Samsun'da yapılan Türkiye’nin en büyük Güneş Enerjisi Santrali GES projesinin yüzde 65’i tamamlandı.
 
Samsun Büyükşehir Belediyesince kamu eliyle yapılan orta gerilim seviyesinde sisteme bağlanmış Türkiye’nin en büyük Güneş Enerji Santrali (GES) projesinin yapımı devam ediyor. Projenin yapımında yüzde 65 fiziki gerçekleşmeye ulaşıldığı belirtiliyor. Güneş Enerji Santrali GES faaliyete geçtiğinde güneş enerjisinden yılda 90 milyonkilovatsaat (90Mkwh) elektrik üretilecek. 

Enerji birim fiyatlarındaki yüksek maliyetleri azaltmanın yanı sıra kentteki toprak, hava, su kirliliğini minimuma indirmeyi hedefleyen Samsun Büyükşehir Belediyesi Ladik ilçesi Büyükalan Mahallesi’nde yenilenebilir enerji yatırımlarını sürdürüyor. Projenin 4 yılda kendini amorti etmesi bekleniyor. Kurulum çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiği 850 dönüm büyüklüğündeki arazide gerçekleştirilen projede üretilecek elektriği trafo merkezine aktaracak 121 enerji nakil hattı direği dikililerek, 6 bin 600 metre uzunluğunda orta gerilim kablosu çekildi.

Doğru akım altyapı borulama işlemi yapılan projede 125 bin 901 adet güneş panelinin montaj çalışmaları devam ediyor. Proje, kurum bütçesine yılda yaklaşık 250 milyon TL tasarruf sağlayacak. Proje kapsamında 22 Şubat 2023’de yüklenici firmaya yer teslimi yapıldıktan sonra çalışmalar Haziran 2023’de başlamıştı.

14 Ocak 2024 Pazar

Bir Mikrobun Günlüğünden (Sara Gündüz Özeren) Kitabını Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Bir Mikrobun Günlüğünden

Kitabın Yazarı: Sara Gündüz Özeren

Kitap Hakkında Bilgi:

Bugün kaç kişi çevresindeki insanların hayatını hiçe sayarak yere tükürüyor?
Bu gün kaç kişi hiç hak etmediği hâlde başkalarının saçtığı mikroplarla hasta oluyor?
Medeniyet, tüten fabrika bacalarında uzayıp giden asfalt yollarda, yüksek ve lüks binalarda değil, küçük ayrıntılardadır.
Bu kitapta saygısızca yere tüküren bir adamdan havaya karışan bir verem mikrobunun, dikkatsizce yıkamadan yediği meyveyle Ahmet'in vücuduna girmesini ve onun vücudunda verem imparatorluğunu ilan edinceye kadar yıllarca mücadelesini mikrobun ağzından okuyacaksınız.
Vücudun şehrinde gezinti yaparken bir yandan vücut organlarımız arasındaki harika dengeyi ve muhteşem yaratılmış sistemi keşfederken, bir yandan da mikroplarla savaşan Ahmet'in ibret dolu hayat hikâyesine tanık olacaksınız.

Kitabın Konusu:

Kitap, günlük yaşamda yapılan bir hata sonucu bir mikrobun insan vücuduna girmesini, çoğalacak ortamı bulmasını ve içinde bulunduğu kişiyi nasıl hasta ettiğini anlatmaktadır.

Kitabın Özeti:

Verem mikrobu olarak da bilinen Koch Basili, kısa boylu bir adamın boğazını temizleyip yere tükürmesiyle havaya karışır. Koch Basili esen rüzgarla bir pazarda üzüm salkımının üstüne konar. Üzümü pazarda bir kadın satın alıp evine getirir. Üzüm henüz yıkanmadan kadının oğlu iki üzüm tanesini ağzına atar. Bu tanelerle verem mikrobu Koch Basili, Ahmet’in vücuduna girer. 

Koch Basili, önce sindirim sitemine sonra da kana karışarak Ahmet'in vücudunun her organı gezer. Kendisi için en uygun yerin akciğerler olduğuna kanaat getiren Koch Basili buraya yerleşir. Ahmet annesi gibi titizdir ve kendine çok iyi bakmaktadır. Bu nedenle Koch Basili üremek için henüz uygun zaman bulmamıştır. Koch Basili, Ahmet’in zayıf ve güçsüz bir anını beklemek zorunda kalır. 

Koch Basili, Ahmet'in vücudunu tamamen işgal etmeden önce birkaç kez bölünerek kendine bir kesecik oluşturur. Bu kesecik içinde uykuya çekilir. Aradan geçen yıllarda Ahmet liseyi bitirir. Üniversiteyi kazanır ve okumak için başka bir şehre gider. Ahmet burada kendine eskisi gibi bakamaz. Yanlış arkadaşlar nedeniyle kötü alışkanlıklar da edinir. Ahmet'in vücudu hassaslaşır. 

Ahmet'in okulu biter ve kendine bir iş bulur. Ahmet kötü arkadaş seçimi nedeniyle yanlış alışkanlıklardan kurtulamaz. Birkaç kez işine geç kalır ve son seferinde işten kovulur. İki arkadaşı ile birlikte bir girişimde bulunarak kendilerine ambalaj fabrikası kurarlar. Ahmet kaybettiği eski iyi alışkanlıklarına dönmek için gayret sarf eder. Sonrasında güzel bir kızla evlenir. 

Ahmet yıllar içinde, işlerinin bozulmasıyla iflas eder. Ahmet'in evindeki huzuru da kaçar ve eşi onu terk eder. Ahmet’in vücudunda stres nedeniyle çeşitli tahribatlar oluşur. Vücuttaki zayıflık, verem mikrobu Koch Basili'yi harekete geçirir. Koch Basili çoğalarak gün geçtikçe daha büyük bir alanı kaplar. Sinsice yayıldığı için hastalık fark edilmez. Bazı belirtileri olsa da, Ahmet bunları önemsemez. 

Annesini kaybetmesiyle üzüntü içinde olan Ahmet, daha da kötüleşir. Bir akşam işten dönerken öksürdüğünde mendilinde kan görünce bunu ciddiye alır. Ertesi sabah hastaneye gider. Yapılan muayene sonucu hastaneye yatmasına karar verilir. Ahmet uzun süre hastanede yatar. Bir süre sonra Ahmet'in içinde bir umut ışığı belirir. Tedavisine psikolojik destek çok iyi gelir. 

Sonunda Ahmet'in durumu düzelir ve hastanden taburcu olur. Hastanede düzenli olarak kontrolleri yapılır. Hastalığını tam olarak atlatamayan Ahmet bir sanatoryuma gönderilir. Orada kendisi gibi insanlarla karşılaşır. Annesi öldükten sonra kendini çok yalnız hisseden Ahmet, hastanede ve sanatoryumda yaşadıklarını ve gördüklerini kitap haline getirmeye karar verir.

10 Ocak 2024 Çarşamba

Gün Gelir Geri Döneriz (Yılmaz Yeşildağ) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Gün Gelir Geri Döneriz

Kitabın Yazarı: Yılmaz Yeşildağ

Kitap Hakkında Bilgi:

Gün Gelir Geri Döneriz de sıradan, sıradan olduğu kadar asi, asi olduğu kadar özgürlükçü; özgürlüğü, sevgiyi, dostluğu ve kardeşliği yeryüzüne yaymak için hayatlarını ortaya koyan Akkargaların Atnnacalarla nasıl savaştığının; yenildikten sonra zamanla nasıl kara kargaya dönüştüğünün özgün bir öyküsüdür.

Kitabın Konusu:

Kitap, özgürlük ve vatan kavramlarını işleyerek, Akkargalar ile Akbabalar arasında geçen mücadele ile, günümüz toplumlarının bencillik ve egoistliğini konu edinmiştir.

Kitabın Özeti:

Akkargalar bu günkü kargaların ataları sayılmaktadır. Akkargalar, insanların ayak basmadığı, yeşil ve güzel bir vadide yaşamaktadır. Kendileri gibi ağaçta yaşayan diğer hayvanlarla çok iyi anlaşmaktadırlar. En büyük eğlenceleri ise diğer hayvanların kavgalarını seyretmektir. 

Sığır, at ve eşeklerin arasında geçen kavgalarda ölen hayvanın taze etine hiç uğraş vermeden ulaşmaları onları sevindirmektedir. Bir gün genelde olduğu gibi büyük hayvanların kavgası sonrası ölen hayvanın yanına gidip taze et alırlar. Bu sırada Körpecik isimli Akkarganın gagasındaki et parçasını bir Akbaba kapıp yer. Akkargalar ve Akbabalar arasında kavga başlar. 

İlerleyen zamanda Körpecik ve arkadaşına Akbabalar saldırır. Akkarga Körpecik kaçar fakat arkadaşı ölür. Akbabalar daha ileri giderek tüm Akkarga sürüsüne savaş açarak onları yerlerinden kovmak isterler. Akkargalar kaçarak bir mağaraya sığınırarak bir esaret hayatı yaşamaya başlarlar. 

Akkargaların ileri gelenleri Akbabalarla anlaşmaya giderek sürülerini kurtarmak için uğraşmazlar. Akbabaların her isteklerini yerine getirerek kendi menfaatlerine bakarlar. Bu arada Akbabalar, Akkargarlar üzerinde sıkıyönetim uygularlar. Akkargaların beslenme ve güneşlenme gibi temel ihtiyaçlarına miktar ve süre uygularlar. 

Bu durum karşısında Akkargaların gençlerinden bir grup birleşerek kurtulmak için planlar yapmaya başlarlar. Genç ve sağlıklı olan Akkargalar, Güneşe Yolculuk Var türküsünden hareketle güneş ülkesine doğru kaçarlar. Amaçları güneş ülkesinde kendilerine destekçiler bulmaktır. Güçlenip mahrum kaldıkları vatanlarına geri dönüp sürüyü ve vatanlarını kurtarmak istemektedirler. 

Gençler tarafından küçük düşürüldüğünü düşünen ve kaçmalarına kızan Akbabaların lideri sinirlenir. Akkargaların liderini vadiden uzaklaştırır. Güneş ülkesine uçan genç Akkargalar, güneşe daha da yakınlaştıkça bir bir hayatlarını kaybederler. Geriye kalanlar Akkargalar bir gün güçlenip tekrar bir araya gelmek için söz vererek dünyanın çeşitli yerlerine dağılırlar.

4 Ocak 2024 Perşembe

Geleceğin Anahtarı / Rauf ve 2125'iler Kulübü (Almila Aydın) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı: Geleceğin Anahtarı / Rauf ve 2125'iler Kulübü

Kitabın Yazarı: Almila Aydın

Kitap Hakkında Bilgi:

Rauf, anne ve babasıyla birlikte eski bir evde yaşayan, on iki yaşında bir çocuktu. Neyse ki Yakın arkadaşları Kayla, Eris ve Çağla’yla birlikte kurduğu 2125’liler Kulübü Rauf’un sıradan günlerine renk katıyordu. Ancak Geleceğin Anahtarı adındaki şirketin ortaya çıkmasıyla tüm ailenin hayatı iyice çe kilmez bir hâl aldı. Kuzininin ve Hurdacı adındaki adamın hayatına girmesi; evlerinin mahzeninde bulduğu, zarftan çıkan kâğıtlar birbirini izleyen tuhaf olayların sadece başlangıcıydı.
Herkesin merakla beklediği yüzyılın buluşu; sır dolu bir amblem, hologramlar, gerçeğinden daha gerçek görüntüler… Rauf ve arkadaşları çok geçmeden kendilerini tehlikeli bir maceranın ortasında buldular.

Kitabın Konusu:

Kitapta, günümüzden yaklaşık yüz yıl sonra yaşanacak muhtemel bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile bunların kötü insanların elinde kötülük amacıyla kullanılabileceği anlatmıştır.

Kitabın Özeti:

Rauf, ailesiyle birlikte yaşayan 16 yaşında bir çocuktur. Gümüş Halka Sokağı’nda eski bir evde yaşamaktadır. Arkadaşları Kayla, Eris ve Çağla ile birlikte 2125’liler Kulübü”nü kurarlar. Kulübe sonradan başkaları da katılır. Rauf, kulüp üyeleriyle korudaki barakada toplantılar düzenlemeye başlar. 

Kulüp toplantısı yaptıkları barakanın camı kırıktır. Camı değiştirmek için Rauf evlerinin mahzenine bakar. Mahzende kendi adı ve adresinin yazılı olduğu bir mektup bulur. Mektubun zarfını açtığında mürekkebi silinmeye başlamış eski yazılardan bir anlam çıaramaz. Mektupta rakamlar ve ilginç bir de amblem vardır. 

Rauf ve arkadaşları, barakanın zor bulunan penceresi için hurdacıya cam bakmaya giderler. Hurdacı dükkanında kitaplar olan garip bir adamdır. Hurdacıdaki kitaplar, Rauf’un babasına ait eskiden kalma kitapların aynısıdır. Kitapları gören çocuklar bu duruma çok şaşırırlar. 

Rauf’un kuzeni İrene, Rauf’un bulduğu mektubu hurdacıya getirir. Mektubu kopyaladıktan sonra gizlice aldığı yere geri götürür. Öğretmenleri Bayan Saçak’ın hurdacı ile görüşüyor olması da çok gariptir. 

Geleceğin Anahtarı Şirketi, yüzyılın buluşu olarak nitelenen bir buluş yapmıştır. İnsanların yolculukta geçen süresini neredeyse yok eden buluşlarını tanıtmak için bir toplantı düzenlerler. Çocuklar da bu toplantıya gizlice katılırlar. Rauf’un toplantıda gördüğü amblem mektuptakinin aynısıdır. Hurdacı da aynı toplantıya gizlice katılmıştır. Hurdacı şirket sahibi Santini’nin neyi amaçladığını anlamaya çalışmaktadır. Tahmin ettiği gibi Santini insanlığı tehlikeye sürüklemektedir. 

Santini’nin Rauf’un mektubu ile ne ilgisi olduğunu anlamak için çocuklar büyük bir maceraya atılırlar. Çocuklar, yolculuk sırasında insanların kaybettiği zamanı ortadan kaldıran buluşun tanıtımı için kurulan yeri gizlice gezerler. Çocuklar yakalanmasın diye hurdacı ve İrene onlara yardımcı olurlar. Çocuklar bu sırada hurdacının aslında çağının en büyük bilim adamı olduğunu ve geçmişten geldiğini öğrenirler. 

Hurdacının, İrene ve Bayan Saçak ile arasındaki ilişki ise tamamen bir rastlantıdır. Hurdacı, çocuklara mektuptan, Santini’den ve yüzyılın projesinden bahseder. Aslında bu buluşu daha önce hurdacının dedeleri bulmuştur ve kendisi de denemiştir.Buluşun çözülmesi gereken problemleri olduğundan hurdacı kimsenin denemesine izin vermemiştir. 

Sonunda Santini’nin insanlığı tehlikeye sürüklediği ortaya çıkarılır ve Geleceğin Anahtarı Şirketi kapatılır. Santini ise ortadan kaybolur. Hurdacı da kendi zamanına geri döner.

Batık Kent’e Yolculuk / Serüven Peşinde 1 (Psikolog Tuncel Altınköprü) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi



Kitabın Adı: Batık Kent’e Yolculuk / Serüven Peşinde 1

Kitabın Yazarı: Psikolog Tuncel Altınköprü

Kitap Hakkında Bilgi:

Marmara Denizi'nin derinliklerinde batık bir kent bulunur. Adı Kyzikos'tur. Kahramanımız Ufaklık ve kız arkadaşı Gizem, teknoloji harikası tekneleri Deniz Kurdu'yla bu tarihî kenti keşfe çıkarlar. Ancak kendilerini, yaşayan bir İlk Çağ kentinde, tehlikelerle dolu serüvenin içinde bulurlar. Pek çok kez ölümle yüz yüze gelseler de her seferinde kurtulmayı başarırlar. Binlerce yıldan beri kinle, düşmanlıkla iç içe yaşayan bu kente, arkadaşlığın ve dostluğun tohumlarını atarlar. Dostlar edinir, arkadaşlıklar kurarlar. Tarihin en büyük hazinelerinden birini bulup yeryüzüne geri dönerler. Bu olağanüstü serüveni onlarla birlikte yaşamaya ne dersiniz? O zaman;
Haydi çocuklar, serüven peşine...
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Konusu:

Kitapta, Marmara Denizi’nin derinliklerinde bulunan batık kenti ve kayıp hazinesiyi bulmak isteyen Ufuk ve arkadaşı Gizem’in yaşadığı macera anlatılmaktadır.

Kitabın Özeti:

Babası ünlü bir bilim adamı olan Ufuk, on üç yaşında bir çocuktur. Ailenin denizcilik geçmişi vardır ve dedesinden kalma Deniz Kurdu adında bir yat vardır. Bu yat babası tarafından en son geliştirilen teknolojik ürünlerle donatılmıştır. 

Ufaklık, Deniz Kurdu ile bir geziye çıkma hayali kurmaktadır. Babasına söylediğinde yaklaşık beş sene sonra emekli olduktan sonra geziye çıkabileceklerini söyler. Ufaklık bunun üzerine tek başına maceralara atılır. 

Bir sabah herkesten gizlice evden çıkarak tekneyle denize açılır. Geri dönerken fırtınaya yakalanır. Yanında gelen papağanı Geveze’yi batmadan önce eve yardım getirmesi için yollar. Ailesi onu bir yunus balığının yardımı ile ulaşabildiği kumsalda bulur. 

Kendisini kurtaran yunus balığını denizde bulur ve onunla arkadaş olur. Babası bir daha tek başına denize açılmasını yasaklar. ancak Ufaklık’ın evde oturmaya niyetli değildir. Bir sabah erkenden Geveze ile birlikte Deniz Kurdu’na binip denize açılır. Hedef gazetede okuduğu batık bir kenti bulmaktır.

Yeterli araç ve gereç olmadığı için yetkililer batık kenti araştırmak için bir sonraki sene çalışacaktır. Teknolojik aletlerle donatılmış Deniz Kurdu’nda gerekli olan her şey vardır. Ufaklık, Deniz Kurdu’ndaki ana bilgisayar Dahi ile rotayı belirleyereke yola çıkar. Denizde giderken davetsiz misafirleri Gizem ve Çita ile tanışıp arkadaş olurlar. 

Batık Kent’in üstüne gelince Ufaklık deniz altı ile batık kente iner. Denizin altında eski insanların yaşadığını görür ve çok gelişmiş bir laboratuvar bulur. Tekrar indiğinde yanında gelen Gizem'le birlikte kimsenin dikkatini çekmeden bir evin bahçesine sığınırlar. Burada iki çocuk onları görür ve konuşmaya başlarlar. Çocukların dedesi Tor aynı zamanda laboratuvarın da sahibidir. Onlara kendi dünyalarından bahsederler. 

Ufaklık ve Gizem’in amacı Batık Kent’in büyük hazinesini bulmaktır. Batık Kent’te başlarına gelen talihsiz olaylar yüzünden hazineye bir türlü ulaşamazlar. Tor, laboratuvarda geliştirdikleri teknolojik aletlerin büyük bir deprem olacağı sinyalini verdiğini söyler. Ufaklık ve Gizem’i hemen kendi dünyalarına geri gönderir. 

Ufaklık bu arada Batık Kent’in hazinesinin Deniz Kurdu’nu bıraktıkları yerde olduğunu anlar. Acil olarak depremden kaçmak için bu hazineden yanlarına alabildikleri tek şey bir kupa olur. Depremin oluşturduğu dev dalgalardan kurtulmak için Deniz Kurdu’nu uçması için yönlendirir ve çocuklar batmaktan kurtulurlar.

2 Ocak 2024 Salı

Masal Kenti Çocukları (Zehra Tapunç) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi


Kitabın Adı:
Masal Kenti Çocukları

Kitabın Yazarı: Zehra Tapunç

Kitap Hakkında Bilgi:

Leodis, Barsini, Perika ve Pergamon, yeryüzünün en berrak maviliğinin altındaki uçsuz bucaksız yeşilliklerin arasındaki bir masal kentinde, antik Bergama'da yaşamaktadır. Günlerini heyecan, macera ve neşe içinde geçiren kafadarlar, herkesin umutsuzluğa kapıldığı bir anda, ödüllü bir yarışmaya katılarak, kimsenin aklına bile getirmediği mükemmel bir icatta bulunurlar. Ve sonunda masal kentinin insanları, o güne kadar hayal bile edemedikleri bir hayata tanıklık ederler.

Kitabın Konusu:

Kitapta, günümüzden çok önce, Antik Bergama’da yaşamış dört yakın arkadaşın maceraları ve bir yarışmada ihtiyaç duyulan bir konuya buldukları çözüm anlatılmaktadır. 

Kitabın Özeti:

Pergamon'da halk, tiyatro ve heykel gibi çeşitli sanat dallarına ve spor faaliyetlerine ilgi gösterir. İyi, güzel ve başarılı insanları severler. Pergamon’da Asya’nın ilk kütüphanesi ve en büyük hastanesi yapılır. 

Bao, Pergamos’un annesidir. Bao, yıllar önce sevdiği adamla Pergamon’dan Girit’e kaçar. Orada evlenirler. Eşi bir süre sonra savaş nedeniyle askere gitmek zorunda kalır. Bao, iki çocuğuna tek başına bakamaz. Oğlu Pergamos’u kendi anne ve babasının yanına gönderir. Pergamos, Girit’ten asıl memleketi olan Pergamon’a gelir. Pergamon’da anneannesi ve dedesi ile tanışır. 

Pergamos’un dedesi ünlü bir heykeltıraş olan Orestes'tur. Orestes kızının kaçmasından sonra heykel yapmayı bırakır. Orestes, torununu sever onunla ilgilenir ve okula yazdırır. Pergamos, okulda Leodis, Barsini ve Perika ile arkadaş olur. Kısa sürede şehirde yaşayanların tamamına yakını ile tanışır. 

Yıllar önce Orestes’in yardımcısı olarak çalışan Meneterdes, Girit’e giderek Pergamos’un annesi, babası ve kız kardeşini getireceğini söyler. Orestes, hem torununun gelişiyle hem de kızı Bao’nun eve dönme ihtimali karşısında çok mutlu olur. Orestes, Pergamon kralı tarafından kazanılan bir savaş üzerine sipariş edilen ve yarım kalan büyük eserinin yapımına devam etmeye başlar. 

Şehirde gezen yabancı birkaç kişinin kütüphaneyi yakma planlarını Pergamos ve arkadaşları boşa çıkarır. Bu başarısı üzerine herkes çocukları konuşmaya başlar. Günler boyunca şenlikler yapılır. Mısır’ın Pergamon’a parşömen satmayacağı haberi üzerine bozulur herkesin neşesi kaçar. 

İcatlar genellikle bir ihtiyaç sonucunda ortaya çıkar. Öğretmen Sofo çocuklara yeni bir yazma aracı bulmak gerektiğini söyler. Çocukların da önerisiyle kral bütün halkın katılabileceği, parşömene alternatif bir yazı yazma aracı bulunması için bir yarışma düzenler. Genç, yaşlı herkes yarışmayı ve bir çözüm bulmayı düşünür. 

Çocuklar, hayvan derisini iki taraflı kullanılabilecek şekilde işlemeyi planlarlar. Kütüphane müdürü ve deri işlemeyi bilen yardımcısından yardım alırlar. Sonuçta yarışmayı çocuklar kazanır. Kral ülkenin her yerine hayvan çiftlikleri ve deri ustalarının yetiştirileceği bir atölye kurdurur. Şehirde uzun süreli şenlikler yapılır. 

Pergamos’un annesi, babası ve kız kardeşi Pergamon’a gelir. Orestes ve eşi yıllar sonra kızları Bao’yu ve küçük torunlarını gördükleri için çok mutlu olurlar. Pergamos’un babası savaşta yaralanmıştır. Pergamos’un babası, ölümün giremediği adındaki sağlık merkezinde tedavi edilir.

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...