8 Nisan 2018 Pazar

Hayat Kavanozu, Önce Büyük Taşlar, Önce Değer Verdiklerimiz


Bir profesör öğrencilerine hayat üzerine ders vermek için sınıfa girer.

Hiçbir şey söylemeden, kürsünün üstüne büyükçe bir kavanoz koyar.

Ardından kavanoza tenis toplarını koyar.

Öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler, hep bir ağızdan kavanozun dolduğunu söylerler.

Profesör bu sefer içi çakıl taşı dolu olan bir torba çıkarır ve torbanın içindeki tüm çakıl taşlarını kavanoza döker.

Sonra kavanozu çalkalayarak taşların tenis toplarının arasındaki boşluklara yerleşmesini ve dolmasını sağlar.

Öğrencilerine tekrar sorar;

– “Kavanoz doldu mu çocuklar?”

Öğrenciler yine “evet doldu” diye cevap verirler.

Profesör bu defa içi kum dolu bir torba çıkarır.

Torbanın içindeki tüm kumu kavanozun içine döker.

Kavanozu çalkalar ve kumların, içi tenis topu ve çakıl taşı dolu olan kavanoza yerleşmesini sağlar.

Bir defa daha sorar öğrencilerine sorar;

– “Kavanoz doldu mu çocuklar?”

Öğrenciler bir kez daha cevap verir,

– “Evet, kavanoz doldu”

Bu sefer profesör bir öğrencisini kantine gönderip iki fincan kahve almasını rica eder.

Gönüllü bir öğrenci koşarak sınıftan çıkar ve kısa bir süre sonra iki fincan kahve ile geri döner.

Öğrencisinin elinden kahveleri alan profesör bu defa bu kahveleri kavanozun içine döker ve çalkalar.

Sınıfa dönüp son kez sorar;

“Kavanoz doldu mu arkadaşlar?”

Öğrenciler biraz şaşkın dördüncü defa “evet doldu” diye cevap vermek zorunda kalırlar.

Bunun üzerine profesör içi tenis topu, çakıl taşı, kum ve kahve dolu kavanozu iki eli ile kaldırarak sınıfa gösterir ve şöyle der; ´

– Bu kavanoz sizin hayatınızı simgeler.

Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir.

Aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan değer verdiğiniz şeyler.

Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.

Çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeyleri temsil eder.

İşiniz, eviniz, arabanız vs…

Kum ise geriye kalan ufak şeylerdir…

Şayet kavanoza önce kum doldurursanız çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.

Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır.

Dikkatinizi mutluluğunuz için değer taşıyan önceliklerinize çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sağlığınıza dikkat edin.

Eşinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Yani öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Önceliklerinizi, sıraya dizmeyi iyi bilin.

Gerisi hep kumdur.

Tam bu esnada bir öğrenci sorar; ´

– “Peki, o iki fincan kahve neydi hocam?” 

Profesör gülerek yanıtlar: ´

– “Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle birer fincan kahve içecek kadar yeriniz vardır.

O iki fincan dostlarınızla keyifle içeceğiniz kahvedir!..”

Alıntı: Anonim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...