26 Temmuz 2020 Pazar

Philadelphia Deneyi Nedir? Ne Zaman, Kimler Tarafından ve Nasıl Gerçekleştirilmiştir?


Philadelphia Deneyi

Büyük buhran'ın sonlarına doğru II. Dünya Savaşı'nı öngören Amerikan hükümeti gemilerinin radarlara yakalnmamasını istiyordu ve 1930'lu yıllarda bu konuda bilim adamlarından çalışma yapmalarını istediler. Başkanlığını Nikola Tesla'nın yaptığı bir grup bilim adamı bu amaç uğruna çalışmaya başladılar. Yaklaşık 10 yıllık bir çalışmanın sonunda proje deneme aşamasına geldi ve deneyde Amerikan donanmasında görevli küçük bir destroyer olan Eldridge adlı geminin kullanılmasına karar verildi.

Gemi; jeneratörler, vericiler, güç yükselticiler, modülasyon devreleri ve elektromanyetik alan oluşturmaya yarayacak araç gereci içeren tonlarca ekipmanla donandı. 22 Temmuz 1943'te saatler 09.00’ı gösterdiğinde elektromanyetik alan jeneratörleri aktifleştirildi ve Eldridge'in etrafını yeşil bir duman kaplamaya başladı. Kısa bir süre sonra artık gemiyi dumanların ardından görmek imkansızdı. Gemi kuvvetli bir elektromanyetik alanla çevrelenmişti bu alıcılar tarafından kolaylıkla gözlemlenebiliyordu. Havadaki duman çekildiğinde ise deneyin istenenden daha çok başarılı olduğu anlaşıldı. Eldrige'in radalara gözükmemesi isteniyordu fakat ne gemi ne de mürettebat insan gözleri tarafından da görülemiyordu!

Amerikan hükümeti ve deniz kuvvetleri böyle bir deneyin ya da projenin varlığını asla kabul etmemiştir. Bunların asılsız, hayal ürünü iddialar olduğunu savunuyorlar. Ancak diğer taraftan da görgü tanıklarının ifadeleri aksini iddia etmektedir. Philadelphia deneyi hakkında bilinenlerin çoğu bu tanıkların ifadelerinden sağlanmıştır.

Deneyle ilgili 1933 yılında Roosevelt ABD'nin başkanı olmuş ve hemen ardından eski dostu ve dünyanın sayılı bilim adamlarından Nikola Tesla'yı Washington'a davet ederek ondan devlet adına bazı projeleri yürütüp yürütemeyeceğini sormuştur.

Nikola Tesla'dan olumlu cevap alınmıştır. Başkan ona Gökkuşağı Projesi şeklinde bilinen projeden söz etmiş ve Tesla bu proje üzerinde çalışmaya başlamıştır. 1936'ya gelindiğinde Tesla önemli gelişmeler kaydetmiş hatta insansız bir gemiyi gözden kaybedip sonra da geri getirmeyi başarmıştır.
Ancak yetkililerin deneyin insanlı olarak yapılmasında ısrar etmişlerdir fakat Tesla bu deneyin insanlara zarar vermemesinin mümkün olmadığını savunmuştur. Bu konuda fikir ayrılığına düşülünce Tesla projeden ayrılmıştır. Bu noktadan sonra projeyi Dr. John von Neumann devralmıştır.

Amerikan hükumeti için çalışan bilim adamları arasında Nazi Almanya'sından kaçıp ABD'ye sığınan Albert Einstein da vardı. Einstein'ın "Birleşik Alan Teorisi"nin Philadelphia deneyini başarıya götüren en büyük etken olduğu varsayılmaktadır. Einstein bu teorisini 1925-27 tarihleri arasında Prusya'da yayımlanan bir bilim dergisine göndermiş ancak tamamlayamadığını düşünerek geri çekmişti. Einstein'ın bu teorisini ilerki yıllarda tamamladığı, ancak bunun savaş sırası ve sonrası hükümetlerce gizlenmiş olduğu varsayılmaktadır.

İlk Deney

UUS Eldrige, Philadelphia Deniz üssü açıklarındaki deney mahaline gelmişti. İçerisi elektromanyetik alan oluşturucu donanımla donatılmıştı. Tesla'nın ısrarla belirttiğinin aksine deney sırasında gemide mürettebat da bulunduruluyordu. Bu deneye ticari bir gemi olan Andrew Furuseth'in mürettebatı da tanıklık etti. (Andrew Furuseth'in orada olması çok büyük bir şanstır çünkü deney hakkında bilinenlerin çoğu Andrew Furuseth'de görev yapmış Carlos Allende'nin anlattıklarından oluşmuştur. Allende, 50'li yıllarda UFO araştırmacısı Morris Jessup'a yazdığı mektuplarda yaşadıklarını anlatmış ve bu deneyin gerçekltiğinden ilk bahseden Jessup olmuştur. Jessup ilginç bir şekilde 1959'da arabasının içinde ölü bulunmuştur. Otopsi raporuna göre egzoz gazıyla intihar etmiştir, Carlos Allende ise bir daha ortaya çıkmamıştır.)

22 Temmuz 1943'te şalterler kaldırıldı ve dumandan dolayı gemi gözden kayboldu. Ondan sonra olanlar daha da ilginçtir. 15 dakika sonra şalterlerin indirilmesi emredildi. Yeşil duman yeniden belirdi ve duman çekilirken Eldridge yavaş yavaş yeniden materyalize oldu. Ancak bir şeylerin ters gittiği hemen anlaşılmıştı. Gemiye iletilen telsiz mesajlarına yanıt gelmiyordu.

Gemiye çıkıldığında mürettebatın hiç de iyi durumda olmadığı görüldü. Bir bölüm mürettebat yaşadıkları korku dolu dakikalarda gemiden aşağı atladı (Gemiden o anda atlayanların hiç birinin cesedi bulunamadı). Sağ kalanların çoğu akıllarını kaçırmıştı. 5 asker geminin metal gövdesi ile kaynaşmıştı! İkisinin elleri çelik gövdenin içine geçmişti. Ellerini keserek adamları kurtardılar ve yerine protez eller taktılar. Normal durumda olan mürettebatın ileriki zamanda olağan üstü şeylerle karşılaştıkları rapor edilmiştir. Bulundukları yerde birden yok olup başka bir yerde görünebiliyorlardı. Duvarların içinden geçebiliyorlardı. Birçoğu bu duvarların arasına sıkışarak can verdi. Birden bire taş kesilip bir başkası onlara dokunana kadar öyle kalanlar vardı (Boyutlar arasında sıkışıyorlardı). Bunun yanında doğaüstü güçlere sahip olanlarda vardı. Sağ kalan adamlar asla tam anlamıyla düzelemediler. Akıl sağlıklarını kaybettikleri gerekçesiyle de ordudan uzaklaştırıldılar. Donanma bu personeli topyekûn emekliye sevk ederek gemiye yeni personel atadı. Bilim adamlarına da sadece radar görünmezliği istediklerini, optik görünmezliğe gerek olmadığını bildirdi.

İkinci Deney 

28 Ekim 1943'te yine Eldridge üzerinde ikinci deney gerçekleştirildi. Saatler 17:15’i gösteriyordu ve elektromanyetik jeneratörler yeniden çalıştırıldı. Gemi bir kez daha hemen hemen tamamen görünmez oldu. Sadece gövdesinin ana hatları seçilebiliyordu. Bir kaç saniye süresince işler yolunda gider gibiydi ki ansızın gözleri kör edebilecek kadar güçlü mavi bir ışık patlaması meydana geldi ve gemi gözlerden tümüyle kayboldu. Eldridge, inanılması güç bir şekilde bir kaç saniye sonra, 600 kilometre ötede, Norfolk açıklarında yeniden maddeleşti. Norfolk'ta bir kaç dakika boyunca görülür durumda kaldıktan sonra tekrar görünmez oldu ve saniyeler içinde Philadelphia Deniz Üssü açıklarında yeniden belirdi. Elektronik kamuflajı gerçekleştirmeye çalışan bilim adamları koca bir gemiyi, mürettebatı ile birlikte ışınlamış ve sonra da geri getirmişlerdi.

ABD hükümeti Philadelphia deneyinin yapıldığını ya da projenin yürütüldüğünü hiçbir zaman kabul etmemiştir. Donanmaya, Eldridge'in sözü edilen tarihlerde Philadelphia'da bile olmadığını iddia etmiştir. Deneyin yapıldığı günlere yakın bir tarihte Bermuda Şeytan Üçgeninde eğitim amaçlı olarak bulunduğu açıklanmıştır. Philadelphia deneyi, reddedilen iddialarla beraber tarihin en büyük sırlarından biri olarak kalmıştır.

Çin Elçisi Wang Yen-Te'nin Uygur (Türkistan) Seyahatnamesi (Doç. Dr. Özkan İzgi) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Çin Elçisi Wang Yen-Te'nin Uygur Seyahatnamesi

Kitabın Yazarı : Doç. Dr. Özkan İzgi

Kitap Hakkında Bilgi :

Bir Sung Sülalesi elçisi olarak Wang Yen-te'nin Kao-ch'ang Uygurlarına 10. yüzyılın sonlarına doğru yapmış olduğu seyahat, Türk tarihinin bu karanlık devresini aydınlatacak bir parıltı olarak görülmektedir. Takriben bir yüz yıl önce Stanislas Julien tarafından Fransızcaya tercüme edilen bu seyahatname Batı'da büyük bir ilgi ile karşılanmıştı. Ancak, hemen arkasından, Orta Asya tarihi ile meşgul olan bilim adamları, Julien'in bilhassa hatalı bir metin kullanıp, yanlış değerlendirmeler gittiğini görünce tenkit etmeye başladılar. İlerideki bölümlerde görüleceği gibi, Julien'in hem tercüme hataları hem de notladığı bazı kısımlar diğer bilim adamları tarafından düzeltilmeye çalışılmıştı. Hatta Edouard Chavannes ve Paul Pelliot “Un traité manichéen retrouvé en Chine” isimli makalesinde, bu seyahatnamenin mutlaka yeni bir tercümesinin yapılmasını önermişlerdi. (Önsözden)
Kitabın Özeti :

ÇİN ELÇİSİ WANG YEN-TE’NİN TÜRKİSTAN SEYAHATNAMESİ NOTLAR:

* Bu topraklarda fakir insan yoktur. Onlar ihtiyacı olanlara yemek yardımı yaparlar.

* İnsanlar uzun ömürlüdür. Umumiyetle yüz yaşının üstüne.

* Genç yaşta ölene hiç rastlanmaz.

* Halk giyinmek için kıymetli ipek kumaş kullanırdı.

* Onlar mutfak eşyaları için altın ve gümüş kullanıyorlardı.

* Beşbalığ’da evlerin çoğu iki katlıydı ve bütün evler beyaz badanalıydı.

* Türkler yoğun olarak tarım yapıyorlar. Suyu tarım ve değirmenlerde olmak üzere etkin bir şekilde kullanıyorlardı.

* Chinling dağlarından çıkan nehir, başşehrin bütün çevresini dolaşır, tarlaları ve meyva bahçelerini sular ve su değirmenlerini işletir. Bu yerde Wu-ku yetişir.

* Şehrin içinde pek çok iki katlı binalar vardır.

* İnsanlar iyi yüzlüdür ve usta sanatkarlardır. Altın, gümüş, bakır ve demir kaplar üzerinde çalışırlardı.

* Bütün fakirler et yerler.

* Bir tür kimya sanayisi vardı.Ürettikleri amonyak dericilikte kullanılıyordu.

* Pei-t’ing- Beşbalık'ın kuzeyindeki dağlarda Kang-sha imal ediliyordu.

* Altı gün sonra Chin-ling k’ou’ya vasıl olduk, çok kıymetli mallar imal edilir.

* Türklerde bir müzik zevki ve yaygınlığı vardı. Bunu toplu halde icra etmekten zevk alırlardı. Ayrıca tiyatro ve bunu meslek edinmiş oyuncular bulunuyordu.

* Sonra, müzik, içki, ziyafet ve gece yarısına artistler tarafından piyes vardı.

* Ertesi gün bir kayıkla gezdik. Gölün dört bir tarafından davullar çalıyordu.

* Onlar seyahat etmekten hoşlanırlardı. Onlar seyahat ederken çoğu müzik aletlerini yanlarında taşırlardı.

* Türklerin yaşadığı refah elçinin gözünden kaçmamıştı. O devrin en büyük zenginliği otlak at ve hayvan sürüleri sayılamayacak kadar çoktu.

* Kağan ve tiginler mallarının sayısını bilmiyordu.

* Onların kralı yemek için at ve koyun pişirtmişti. Çok lezzetli idi, arazide atlar çok boldur.

* Kral, prensesler ve veliahtların her birisinin at sürüleri vardır.

* Onlar bin Li’den daha fazla genişliğe sahip olan düz ovada sürülerini otlatırlar.

* Onlar derisinin rengi ile kendi sürülerini ayırt ederler. Hiç kimse sürüsünün sayısını bilmez.

Veba Geceleri (Orhan Pamuk) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Veba Geceleri Kitabın Yazarı: Orhan Pamuk Kitap Hakkında Bilgi: Orhan Pamuk’un üzerinde 5 yıldır çalıştığı Veba Geceleri, 190...