Cep telefonu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
thumbnail

Dokunmatik Ekran Nedir? Çalışma Prensibi ve Çeşitleri Nelerdir?


Dokunmatik Ekran Nedir?

Dokunmatik ekranları akıllı telefonlarla hayatımıza girdikten sonra günümüzde pek çok alanda kullanıldığını görmekteyiz.

Dokunmatik ekran; herhangi bir LCD veya CRT ekran üzerine yerleştirilmiş doğrudan ekran üzerinden giriş alabilen bir teknolojidir. Bu teknoloji dokunmatik ekran kalemi veya ekran yüzeyine dokunmayla kullanılabilir.

İngilizce ifadesi ise Touch Screen’dir.

Dokunmatik ekranlar basınca duyarlıdır. Kullanıcı ekrandaki kelimelere ve yazılara dokunarak bilgisayarla etkileşim sağlar. İnsanların daha kolay şekilde işlemler yapmasına olanak sağlar.

Dokunmatik ekranlar telefon ekranlarında, tabletlerde, arabalarda, klimalarda, ATM bankamatiklerde, sıra bekleme numaratörlerinde ve hatta buzdolaplarında sıkça karşımıza çıkabiliyor.

Kendileri için üretilmekte olan özel kalemler ve insan tenine uygun olan modellere göre geri bildirimler yansıtmaktadırlar. Bütün ekranların kendilerine özgü şekilde çalışma mantıkları yer almaktadır.

Dokunmatik Ekran Nasıl Çalışır?


Dokunmatik Ekran, birbirleriyle iletişim halinde bulunan üç sistemden meydana gelmektedir.

Bunlardan birincisi tanesi dokunmatik ekran paneli, ikincisi dokunmatik ekran panelinden gelen sinyalleri anlamlandırarak yorumlayan kontrol sistemi ve üçüncü olarak kullanıcıyı yönlendirmede ve kullanıcıya bilgi aktarmada kullanılan Grafik LCD (GLCD) lerdir. Bütün dokunmatik ekranların kendilerine özgü biçimde çalışma mantıkları bulunmaktadır.

Sistem verileri üzerine entegre edilmekte olan elektronik kartlar sayesinde kartın ve ekranın birbirleriyle birlikte bağdaş kurdukları durumda verilen yanıtın geri bildirim olarak tekrardan ekranda gösterilmesine olanak sağlamaktadır.

Eskilerde tuşlu telefonlarda mesajlar yazmak veya bir durumu aratmak istediğimiz zamanda bizlere büyük sıkıntılar ortaya çıkarabiliyor, hatta zamanla yıpranan tuşlar nedeniyle kullanılmama durumuna gelebiliyordu işte bu yüzden dokunmatik ekranlar gelişen telefon teknolojisinde kendini ön plana almayı başarabilmiştir.

Dokunmatik Ekran Çeşitleri Nelerdir?

Dokunmatik ekranlar kendi aralarında birden fazla kategoriye ayrılmaktadırlar. Bunlar Rezistif dokunmatik ekranlar, Kızılötesi dokunmatik ekran, Kapasitif dokunmatik ekran olarak bilinmektedirler.

1- Rezistif Dokunmatik Ekran :





Yarı iletken ve yalıtkan destek tabakalarından meydana gelmiş rezistif dokunmatik paneller, temel direnç prensiplerinden “bir iletkenin direnci boyuyla doğru orantılı olarak artar” prensibini temel alarak geliştirilmiş bir teknolojidir. Pil derecesini yüksek tutmak için ilk olarak belirlediğimiz rezistif ekranlar kullanılmaktadır. Ortası boşluk, iki ana katman ile çalışırlar. Bu katmanların içinde de başka katmanlar vardır. İki ana katman birbirine dönüktür. Bu şekilde dış ana katmana uygulanan bir kuvvet ile ortadaki boşluk kapanır ve elektriksel iletkenlik sağlanmış olur. Nereye dokunulduğu da bu şekilde algılanıp sinyale dönüştürülür. Az yapılan kuvvet aradaki boşluğu kapatmaz, çok yapılan ise hassasiyete zarar verir. Bu tür dokunmatik paneller kalemler ile de çalışabilir. Tepki süresi daha düşüktür ve çoklu dokunmayı desteklemezler. Elektriksel akım sadece belli bir yerden geçmelidir ki nereye dokunduğumuzu anlayabilmeli.

2- Kızılötesi Dokunmatik Ekran :



Kızıl ötesi olarak bilinen ekranlar en basit şekilde işlemler gören ve ücret konusunda uygunluklar yaratan cihazlarda kullanılmaktadır. Kızılötesi ışık demetleri ekranın bir tarafından diğer tarafına gönderilir, diğer taraftaki duyargalar ışığın gelip gelmediğini sürekli kontrol ederler.

Işık geliyorsa kontrol sistemine 1, gelmiyorlarsa 0 verisini gönderirler. Dokunuşla ışığın diğer tarafa geçişi engellenir, böylece duyarga kontrol sistemine 0 komutu gönderir. Kontrol sistemi komutun geldiği duyargaya göre dokunuşun o eksendeki yerini belirler. Diğer eksende de aynı işlemler tekrarlanır, böylece iki eksende koordinatlar belirlenmiş olur. Isıya duyarlı türü de mevcuttur. Dokunulan yerde cismin ışını kesmesi sonucu koordinatlar hesaplanır ve veri gönderimi olur. Bu kızılötesi ışınların mesafe sorunu olmadığı için plazma ekranlarda daha çok tercih edilir.

3- Kapasitif Dokunmatik Ekran :




Kapasitif etki, ekranın dört köşesinden uygulanan gerilimle ekran yüzeyinde elektrostatik alan oluşturulur. Yüzeyin herhangi bir yerine yük depolayabilen bir iletken temas ettirildiğinde bu elektrostatik alanda oluşan değişim köşelere yerleştirilmiş osilatörler tarafından gözlenebilir hale gelir.

Osilatörlerden toplanan veriler işlem birimine gönderilerek koordinat verisi haline çevrilir ve sisteme aktarılır. Kapasitif dokunmatik ekranlar, Rezistif ekranlarına göre göstermiş oldukları özellikler sayesinde daha fazla ücrete tabii olabilmektedir. Genellikle pos makinesi cihazlarında veya LCD ekranların kullanılmasında tercih edilmektedirler. Daha hassas ekranlara sahip oldukları için kullanmış oldukları enerji kayıpları da fazla olmaktadır.

Kapasitif Dokunmatik Panel genelde cam içinde saydam iletken bir madde ile, ekrana gerilim uygulanıp ekran üzerinde elektrostatik alan oluşması ile çalışır. Ekrana yük depolayabilen bir cisim yerleştirildiğinde (örneğin parmağımız) elektrostatik alanda bir değişim meydana gelir. Bu değişimi osilatör, uygun bir sinyale dönüştürür ve işlem biriminde uygun koordinat verisi haline getirilir ve sisteme aktarılır. Koordinat verisi sayesinde nereye dokunulduğu belirlenir. Bu teknoloji hassas çalıştığından dolayı daha fazla enerji harcar fakat çoklu ekran dokunmasına olanak verir. Bu teknolojinin en belirgin kullanıldığı yer cep telefonlarıdır. Zamanla cam katmanın incelmesiyle daha kaliteli görüntülere sahip olunuyor, fakat bu da kırılganlığı artırıyor.

Dokunmatik Ekranın Tarihi

Dokunmatik ekran ilk olarak 1965 yılında, konumu Malvern’de bulunan Kraliyet Radar Kuruluşu ve orada çalışan Eric A. Johnson tarafından yazılan kısa makaleler ile duyuldu. Daha sonra 1968 yılında, bu teknolojinin hava trafiği kontrol sisteminde nasıl kullanıldığına dair daha detaylı bir makale ile sunuldu. Daha sonra 1970 yılında CERN’de mühendis olarak çalışan Frank Beck ve Bent Stumpe, şeffaf bir dokunmatik ekran geliştirdiler. CERN tarafından üretime konulmuş bu ekran, 1973 yılında kullanılmaya başlanıldı.

Ardından George Samuel Hurst 1975 yılında patentini aldığı Rezistif Dokunmatik Paneli geliştirdi ve üretimi 1982 yılında gerçekleştirildi. İlk çoklu dokunmatik giriş paneli ise 1985 yılında Toronto Üniversitesi’nde bulunan Veri Araştırma Grubu tarafından geliştirildi, ki geliştirilen bu teknoloji artık optik algılama sistemi yerine kapasitans ile çalışıyordu. 1990 başlarında kullanıma hazır hale gelmeye başlamış olan bu teknoloji, üretim maliyetinin çok olmasından dolayı gerçekleşmemiş, fakat Mayıs 2007’de ilk kapasitif dokunmatik ekranı olan LG Prada ortaya çıkmıştır.
thumbnail

Metrobüs Duraklarına Pedal Çevirerek Cep Telefonu Şarj Eden Bisikletler Konuldu


İstanbul'da ilk kez hayata geçirilen metrobüs duraklarına yerleştirilen bisiklet projesi sayesinde vatandaşlar hem spor yapıyor hem de telefonlarını şarj edebiliyor.

Sağlıklı ve yenilenebilir enerji üretimine dikkat çekmek amacıyla pedal çevirirken enerji üreten bisiklet projesi hayata geçirildi. Meraklı bakışlar altında bisikleti deneyen vatandaşlar hem spor yaptı hem de enerji üreterek telefonlarını şarj etmeyi başardı.

Kullanım dışı kalan bisikletlere, İETT bünyesinde gerekli düzenlemeler yapılıp cep telefonu şarj sistemi eklenerek 3 ayrı noktada hizmete sunulan proje Tarihi Karaköy Tünel'i, Mecidiyeköy metrobüs istasyonu, Beylikdüzü son durak metrobüs istasyonunda bulunuyor. Projenin her metrobüs durağında yer alması için çalışmalar sürüyor.

PEDALLA ENERJI ÜRETİYORLAR

İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen proje sayesinde; şarj bisikletinde spor yaparken ortaya çıkan fiziksel enerji, elektrik enerjisine dönüştürülerek, akıllı telefonlar şarj edilebiliyor.

Vatandaşlar, metrobüs beklerken hem sporlarını yapıyor hem de enerji üretiyor.

Tamamen ücretsiz bir şekilde vatandaşların hizmetine sunulan bisiklet, sadece kas gücü ile çalışıyor. Temiz enerji üretimine dikkat çekmek amacıyla hayata geçirilen pedal çevirirken enerji üreten bisiklet sayesinde, vatandaşlar hem spor yapmış oluyor hem de bu hareketler sonucunda ortaya çıkan enerji elektrik enerjisine dönüştürülerek telefonlarını şarj edebiliyor.
Milliyet
thumbnail

Uçan Telefon, LG’nin İlk Drone Akıllı Telefonu: LG U+ DRONE PHONE


Drone’lar ile ulaşılamayan pek çok yeri; yön ve konum ayarlarıyla görmek mümkün. 

Akıllı telefonlar ise; sürekli gelişen yeni modelleriyle, insanlığın vazgeçilmez en önemli teknolojisi.

LG bu iki teknolojiyi birleştirerek; kullanıcılarının belki de ilerde vazgeçilmezi olacak, yeni bir teknolojiye imza atıyor.

Yukarıdaki videodan telefonun tanıtımını izleyebilirsiniz.

Bu yeni teknoloji ürünü; telefon, video görüşmeleri sırasında veya bir selfie çekerken havada süzülebiliyor. Kullanıcının istediği doğrultuda 360 derece dönebiliyor.

Ayrıca; tüm adrenalin düşkünü kullanıcıları için de; uçurumdan atlama, bungee jumping sırasında veya sörf’te havada onlara eşlik eden, yanlarından ayıramayacağı bir ürün.

Cihazın bir diğer özelliği ise; kendi kendine şarj edebilmesi. 5000 cc yüksek yoğunluklu fenere sahip bu ürün; 505 BY LGU + olarak isimlendirildi.

LG takipçileri, teknoloji meraklıları bu cihazı elde etmek için sabırsızlansa da; ne yazık ki, henüz LG Drone Phone piyasaya sürülmedi.
thumbnail

Bilgisayar, Cep Telefonu, Elektronik Cihazların ve Mavi Işığın Sağlığa Zararları Nelerdir?


Elektronik cihazların göz problemleri, obezite, enfeksiyon, depresyon gibi bir çok sağlık sorununa neden olduğunu belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bektaş Murat Yalçın, özellikle elektronik cihazların ekranından yansıyan mavi ışığın ciddi göz, hafıza, öğrenme problemleri ve depresyona sebep olabileceğini söyledi.

İHA'nın haberine göre; elektronik cihazların insan sağlığı üzerine etkisi konusunda önemli açıklamalarda bulunan Üyesi Prof. Dr. Bektaş, elektronik cihazların kullanımı noktasında insanların dikkatli olması gerektiğini söyledi. Çocukların belli bir yaşa kadar elektronik cihaz kullanımının sınırlandırılması gerektiğini belirten Yalçın, 3 yaşına kadar çocukların elektronik cihaz kullanmaması gerektiğini söyledi. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'nın telefonun çocuklar için kanser riski taşıyabileceğini açıkladığını ifade eden Yalçın, dünyadaki çoğu otoritenin çocukların cep telefonu kullanma yaşını 14 olarak açıkladığını söyledi.

"FAZLA ELEKTROMANYETİK ENERJİ GEREKTİREN BODRUM ASANSÖR GİBİ YERLERDE KONUŞULMAMALI"

Cep telefonu kullanımına karşı önerilerde buluna Yalçın, "Cep telefonun hayatımızdan çıkartamayacaksak ne yapmamız gerekir. Yapılacak en önemli şeylerden bir tanesi vücudunuza cep telefonunun temas etmemesi. Bir çantanın içerisinde taşıma ile daha emniyetli olabilir. Eğer konuşacaksanız, kulağınıza dayayarak konuşmayın. Hopörlerle konuşun. Konuşmanızın süresini kısaltın. Süreyi uzattıkça vücudunuzun maruz kalacağı enerji miktarı artıyor. Fazla elektro manyetik enerji gerektiren bodrum asansör gibi yerlerde konuşulmasından kaçınılması gerekir" dedi.

BAZ İSTASYONLARI VE MİKRODALGA ENERJİ

Elektronik cihazların sağlık üzerine etkisinin merak edilen bir konu olduğunu belirten Prof. Dr. Bektaş Murat Yalçın, "Ülkemizde 73 milyondan fazla abone var. Akıllı telefon kullananların sayısı ise 40 milyonun üzerinde. İnsanlar, bu kadar çok kullanılan bir aracın insan sağlığına olan etkilerini merak ediyor. Bu konuyla ilgili tartışılması gereken ilk konu baz istasyonları. Yüksek gerilim hatları ilk yapıldığında, insan sağlığına etkisinin olmadığı söylenmişti. Daha sonra yüksek gerilim hatlarının altında oturan insanlarda lösemi hastalığı görüldüğü tespit edildi. Baz istasyonlarının da sağlık üzerine bir etkisinin olmadığını söylüyorlar. Baz istasyonları iletişim kurabilmek için mikro dalga enerjisi kullanıyor. Mikro dalga enerjinin iki tipi var. Bunlardan bir tanesi termal enerji. Bu hepimizin bildiği mikro dalga fırında her hangi bir yiyeceği ısıtan ısı. Diğer bir tipi ise mikrodalga enerjisi. Asıl kimyasal olan enerji bu. Bu enerjinin etkilerinden biri, hücrenin iç kimyasını bozabiliyor olması. Hücre zarı ve hücre DNA'sı üzerine etkileri var. BTK bunun için belli koruyucu önlemler almaya çalışıyor. Ama bu ülkeden ülkeye çok değişiyor. Dünyada baz istasyonları enerji seviyesi en düşük olan İsviçre'dir. Ülkemiz biraz daha orta sıralarda yer alıyor. Baz istasyonu yakınında yaşayan insanlarda baz istasyonlarından kaynaklı ortaya çıkan hastalıklarla ilgili şimdiye kadar ortaya konan bilimsel bir veri yok. Ama baş ağrısı, yüksek tansiyon gibi bazı durumlarda artış olduğuna dair veriler var" dedi.

"3 YAŞINA KADAR 'SIFIR' EKRAN"

Cep telefonun vücuda az temas etmesi gerektiğini söyleyen Yalçın, "Cep telefonunu uzun bir şekilde vücudunuza dayalı olarak kullandığınızda buradan gelen enerji yüzünüze ve kafatasınıza yansıyor. Bundan en fazla etkilenenler ise çocuklar oluyor. Çünkü çocukların kafa tasındaki kemik kalınlığı bir erişkine göre 1/4'dür. Erişkinler bu durumdan daha az etkilenirken çocuklar bundan daha fazla etkilenir. Özellikle 5 yaş altı çocuklar. Cep telefonu kullanımında en fazla dikkat edilmesi gereken konulardan biri küçük yaştaki çocuklarla cep telefonu görüşmesinin sağlanmaması. Bununla birlikte bizim temel politikamız üç yaşına kadar sıfır ekrandır. Sıfır cep telefonu, sıfır televizyon ve sıfır bilgisayardır" diye konuştu.

"EKRANLA KİŞİNİN ARASINDA EN AZ 30-40 SANTİMLİK BİR MESAFE OLMAK ZORUNDA"

Elektronik cihazların kullanımında en çok karşılaşılan problemin ortopedik problemler olduğunu ifade eden Yalçın, "Üç yaşından sonra bizim en fazla karşılaştığımız problemlerden bir tanesi kullanılan aletin özelliğine bağlı olarak karşılaşılan ortopedik problemlerdir. Özellikle bel, sırt, omuz ve ense ağrıları çok sık olarak görülmekte. Bu durum kullanılan alete uygun mesafeden uygun pozisyonda bakmamaktan kaynaklanıyor. Ekranla kişinin arasında en az 30-40 santimlik bir mesafe olmak zorunda. Mümkün olduğunca ekrana ya dik ya da biraz yukarıdan bakmak gerekir. Aşağıdan bakmamak gerekir. Klavye ile elin paralel olması lazım. İçe dönük olmaması lazım. Mausu tam olarak kavramamız gerekir. Bunlar olmadığı taktirde duruşa bağlı olarak ciddi ortopedik problemler ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

"EKRANA ODAKLANILDIĞI İÇİN ÇOCUK DOYDUĞUNUN BİLE FARKINA VARMIYOR"

Elektronik alet kullanımının çocuklar açısından en büyük problemlerden bir tanesinin obezite olduğunu vurgulayan Yalçın, "Ülkemizde yapılan çok ciddi bazı çalışmalara göre; bir çocuk ortalama iki saatten fazla bilgisayar ve televizyon karşısında vakit geçiriyorsa obez olma riski çok yüksek. Bir diğer unsur çocuklar ekran başındayken bir şeyler atıştırmak istiyor. Dolayısıyla ne yediklerini bilmiyorlar. Ekrana odaklanıldığı için çocuk doyduğunun bile farkına varmıyor. Çocuklar uyku saatlerini geçiriyor. Kayseri'de çocuklar üzerine yapılan bir araştırmaya göre çocuklar 10 saatten az uyuyorsa obez olma eğilimindedir. Çocuk uykusundan feragat ederek bilgisayarla zaman geçiriyorsa bir şekilde hormonal dengesini engelliyor. Biz gündüz ışık almak gece ise almamak zorundayız. Burada önemli olan melatonin hormonu. Bu hormonda değişiklik veya azalma olursa bu bizim; iştahımızı, insülin dengemizi her şeyimizi etkiliyor. Çocuk obezitesinin ortaya çıkmasındaki önemli etkenlerden biri de bu ritmin bozulmuş olmasıdır. Bu nedenle ebeveynler çocukların uyku saati konusunda biraz hassas olmaları gerekir" dedi.

"BİLGİSAYAR BAŞINDA İKİ SAAT GEÇİREN BİR İNSANIN IQ'SU CİDDİ ŞEKİLDE AZALIYOR"

Çocukların uykusuz kalmaması gerektiğini belirten Yalçın, "Uykusuzluğun getirdiği bazı sorunlar var. Uykusuzluk çocukların akademik başarılarını etkiliyor. Çocuklardaki hafıza bölümünü etkilediği gibi yeni bir şeyler öğrenme de ortadan kalkıyor. İngiltere'deki bir araştırmaya göre bilgisayar başında iki saat geçiren bir insanın IQ'su ciddi şekilde azalıyor. Belli bir süre için bilişsel fonksiyonlarınızı kullanamıyorsunuz. Onun için bu sürelerin ciddi şekilde azaltılması gerekiyor" diye konuştu.

"ELEKTRONİK BİR ALET KULLANIRKEN GÖZÜMÜZÜ KAPATMAYI UNUTUYORUZ"

Çocuklarda karşılaşılan diğer bir sorunun göz problemleri olduğunu dile getiren Yalçın, "Çok aşırı bilgisayar kullanmada göz kuruluğu, göz yorgunlukları ve miyopi gelişebiliyor. Göz kuruluğunun nedeni elektronik bir alet kullanırken gözümüzü kapatmayı biraz unutuyoruz. Aslında bunu çok yapmamız gerekiyor. Normalde yarım saatlik bir bilgisayar kullanımından sonra muhakkak 5 dakikalık bir dinlenme yapmamız lazım. 6 metre civarı bir uzaklığa gözlerimizi odaklayıp bakmamız gerekiyor. Yakını görüp de uzağı görememizin en büyük nedenlerinden bir tanesi elektronik alet kullanımı. Bunun sebebi gözün dışarıda bir şeylere odaklanmayı ihmal etmesidir. Çocuklar dışarı çıkıp başka şeylere baktıklarında miyopi ortadan kalkıyor. Araştırmalara göre yeni nesilde miyopi de çok ciddi bir artış gösterecek" şeklinde konuştu.

"KULAKLIKLAR DİŞ FIRÇASI GİBİ HİJYENİK OLMALI"

Son zamanlarda enfeksiyon sorunu ile karşılaşıldığını söyleyen Yalçın, "Son zamanlarda piyasaya sürülen akıllı telefonların büyük bir kısmı kulaklıkla kullanılıyor. Bunların hijyeni konusunda herhangi bir bilgi yok. Yapılan bir araştırmada, bunlarda ciddi patalojik mikroorganizmalar ürediği belirtiliyor. Bu da kulak enfeksiyonlarına neden oluyor. Gençler arasında bunların değiş tokuşu yapılıyorsa birbirlerine mikrop geçmesi söz konusu olabilir. Bunların diş fırçası gibi hijyenik olarak kabul edilmesi gerekir. Burada diğer bir sorun sesin direk olarak kulağa verilmesidir. Kulak belli bir sese kadar kendini koruyabiliyor. Devamlı olarak verirseniz kulağın işitme seviyesinde ciddi azalma sağlayabilirsiniz. Uzun süre, yüksek seste müzik dinlemek işitme kaybına neden olabiliyor" dedi

MAVİ IŞIK

Mavi ışığın akıllı telefon, bilgisayar ve diğer bazı elektronik cihazların ekranlarından geçen ışık olduğunu belirten Yalçın, "Bu oldukça yüksek enerjili görülebilen bir ışıktır. Bunun bazı olumsuz etkileri var. Bu ışık zaman içerisinde gözün iç kısmındaki sinir tabakasında, retinada, ciddi tahribat yapabiliyor. Daha sonra bunlar yaşa bağlı olarak katarakt dediğimiz bazı göz problemlerine yol açıyor. Bunun için kullanımın sınırlandırılması gerekiyor. Gün içerisinde ihtiyaç olduğu kadar kullanılması gerekir. Akıllı telefon sahibi olan insanın yatmadan önce yaptığı son şey genelde telefonuna bakmak. Çoğu kişinin yataktan kalktıktan sonra yaptığı ilk şey de telefonuna bakmak. Bu ışığa çokça maruz kalıyoruz. Bunu fazla kullanınca ne yapıyor? Öncelikle hafızamızı etkiliyor. Yeni birşeyler öğrenmemizi etkiliyor. Eğer uykusuz kalırsak biriken nörotoksinler bir sonraki günün uykusunu da etkiliyor. Bir süre sonra melatonin seviyesinin aşağıya çekildiğini görüyoruz. Buna bağlı olarak depresyon gelişebiliyor. Aynı şekilde buna bağlı olarak obezite gelişebiliyor. Teknoloji vazgeçilmez bir şey ama bunu dikkatli kullanmamız gerekiyor" diye konuştu.

KANSER

Bu etkilerin içerisinde en çok konuşulması gereken şeyin kanser olduğunu belirten Yalçın, "Cep telefonun kanser yapıp yapmadığı insanların merak ettiği bir soru. Bu konuda en önemli çalışma 2010 yılında Danimarka'da yapıldı. 360 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışma. Bu araştırmada cep telefonu ile beyin kanseri arasında doğrudan bir bağlantı kurulamamış. Bu çalışmanın kendine göre zayıflıkları var. Araştırmada ne kadar süre cep telefonuna maruz kalındığı çok dikkate alınmamış. Cep telefonu kullanım süresi 13 yıl olarak belirlenmiş ve çalışmaya katılanların büyük bir kısmı erişkin. Yani gençler ve çocuklarda telefon kullanımının etkileri konusunda herhangi bir bilgimiz yok. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı 2011 yılında mobil telefon kullanımının özellikle çocuklar için kanser riski taşıyabileceğini iddia etti. Çoğu otorite çocukların cep telefonu kullanma yaşını 14 olarak açıklıyor. 14 yaşından önce çocukların telefonla tanıştırılmaması gerektiği ve 14 yaşından sonra da belli kurallara dahil olması gerektiği belirtiliyor" şeklinde konuştu.
thumbnail

Eskiyen Cep Telefonlarının Geri Dönüşümünden Ne Kadar Altın Çıkar?


Eskiyen cep telefonlarından ne kadar altın çıkar?

Cep telefonlarının içerisinde altın, gümüş gibi değerli metaller bulunmaktadır. Günümüzde cep telefonlarının değişim süresi çok kısadır. Bu yüzden her sene kullanım ömrünü doldurduğu, bozulduğu, kırıldığı veya eskidiği için bir çok cep telefonu çöpe gitmektedir.

Çöpe giden bu cep telefonlarının geri dönüşümü büyük önem arz etmektedir. Kullanım ömürlerini tamamlayarak toplanan her bin ton cep telefonundan, bir kilogram altın geri dönüşümü sağlanmaktadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, altın, gümüş gibi değerli metaller ihtiva eden ve kullanım ömürlerini tamamlamış her bin ton atık cep telefonundan, bir kilogram altın geri dönüşümü sağlandığı bildirildi.

Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Bakanlığın çevre ve insan sağlığının korunması amacıyla buzdolaplarından cep telefonlarına, küçük ev aletlerinden oyuncak ve tıbbi cihazlara kadar geniş bir yelpazede elektrikli ve elektronik eşyaların geri dönüşümüne yönelik çalışmaları sürüyor.

Bu kapsamda teknolojik yaşamın bir parçası haline gelen ve sürekli yeni modelleri piyasaya sürülen cep telefonları da geri dönüşümü yapılan atıklar arasında yer alıyor.

Bileşiminde altın, gümüş gibi değerli metaller bulunan, kullanım ömürlerini tamamlamış cep telefonları toplanarak, ekonomiye "altın" kazanç oluşturuluyor. Her bin ton atık cep telefonundan, bir kilogram altın geri kazanımı yapılıyor.

Bakanlıkça, cep telefonunun yanı sıra tüm elektrikli ve elektronik eşyanın geri kazanımı önemle takip ediliyor.

Bu çerçevede 63 işleme tesisine lisans veren Bakanlık tarafından, 2012'den bugüne 145 bin ton elektrikli ve elektronik atık da yasal mevzuat kapsamında ekonomiye geri kazandırıldı.

Bu tür atıkların ayrı toplanması ve işlenmesi konusunda farkındalığın artırılması ile daha yüksek miktarlarda elektronik atık toplanması ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlanması da planlanıyor.


Anadolu Ajansı
thumbnail

Cep Telefonu, Tablet, Dizüstü Bilgisayarlar Ne Zaman Şarj Edilmelidir?


Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği (TAP) Neslihan Bahar, cep telefonu, tablet ve taşınabilir bilgisayarların günlük hayatta sık kullanıldığına işaret ederek, bu elektronik cihazların enerji tüketimiyle ilgili ciddi sorunlar yaşandığına değindi.
Akıllı telefonların kullanımına göre enerji sarfiyatının arttığına dikkati çeken Bahar, şunları kaydetti:
"Akıllı cep telefonlarında kullandığımız pil, şarjı çok seven lityum iyon (li-ion) tipi pildir. Bu pilleri çok sık şarj etmek gerekiyor. Şarj seviyesi yüzde 50'ye geldiği zaman tekrar şarj edilmeli.
Şarjın iyice bitmesini beklemek doğru bilinen yanlış uygulamalardan biridir. Bundan bir önceki cep telefonlarında kullanılan sistem, yani 10 yıl öncesinde nikel-kadmiyum pildi. O kadar çok şarjı sevmezdi ve mutlaka bittikten sonra şarj edilmesi gerekirdi. Tüketicideki algı, bittikten sonra şarj etmeye yöneliktir.
Pilin ömrünü daha uzun kullanmak istiyorsanız bataryadaki enerji yarıya düştüğünde şarj etmeniz daha faydalıdır. Pilinizin ömrü bin arama kapasitesine sahipse, bu yöntemle gücü 2-3 bine kadar çıkabilir."
thumbnail

Cep Telefonu Suya Düşer veya Islanırsa Ne Yapmak Gerekir?


Cep telefonları yaz aylarında deniz kenarında iken, havuz kenarında, yağmur yağarken ıslanan cebimizde, tuvalette klozete düşürdüğümüzde veya herhangi bir nedenle ıslanmakta, nemlenmektedir. Hatta yanlışlıkla veya çocuklar tarafından yemek tabaklarına, tencereye düştüğü de olmaktadır. Bu durumda zamanla yarıştığımızı unutmadan aşağıdaki maddeleri uygulamamız biraz da kısmetimizde varsa telefonumuzu bozulmaktan kurtarabilir.

1- Önce hızlıca telefonu kapatın.

2- Telefonun pili çıkıyorsa hemen pili çıkartın.

3- Telefonun sim kart, memory kart ve başka hangi parçası sökülebiliyorsa sökün/çıkarın.

4- Cep telefonunu çok fazla hareket ettirmeyin sıvı telefonun içine iyice yayılmasın.

5- Islaklığı slip kurulamak mümkün ise uygun bir bez ile kurulayın.

6- Cep telefonunu ve söktüğünüz parçaları pirinç dolu bir kaba koyun.

7- Cep telefonunu en az 48 saat çalıştırmadan bekletin.

8- Tuzlu su gibi telefonun içine zarar verecek bir sıvı bulaştı ise bunu özellikle temizleyin.

9- Sıvı geçirmeyen telefon kılıfı kullanın.

10- Cep telefonunuzu güneşte bekleterek kurutmaya çalışmayınız.

11- Cep telefonunuzu kuruması için fırına koymayınız veya direk bir ısı kaynağına (soba, saç kurutma makinası) tutmayınız.
thumbnail

Cep Telefonu İçin Kablosuz Şarj Cihazı Yapımı


Ev ortamında yapılabilecek bir devre ile cep telefonlarınızı kablosuz şarj edebilirsiniz. Okul için de güzel bir proje / ödev konusu olacaktır. Kullanılan malzemeleri her yerde bulunabilecek, kolay yapılabilir bir devre ile sonuca ulaşabilirsiniz. Cihazın yapımı yukarıdaki videoda anlatılmaktadır.

Kullanılan malzemeler;

1- Güçlü bir mıknatıs, bozuk bir hoparlörün arkasından sökebilirsiniz.

2- İki, üç metre bobinaj bobin teli, kesiti tahmini 0,2 - 0,3 mm2

3- Sıcak silikon tabancası, yapıştırıcı tutkal

4- 2N2222 transistör

5- USB kablo ve bağlantı soketi

6- Telefon şarj cihazı

Videoyu izleyerek yapmaya çalışın, kolay gelsin...
thumbnail

Akıllı Cep Telefonlarının Yerini Aldığı Teknolojik Cihazlar Nelerdir?




Cep telefonları teknolojideki gelişmeler ile birlikte bir çok cihazın yerini aldı.

Öyleki eskiden piyasada satılan bir çok cihazın artık üretimine gerek kalmadı veya satışları düştü.

Akıllı telefonlar sahip oldukları sensörler ve içine yüklenen programlar ile pek çok şeyi yapabilmektedir.

 Bunları alt alta yazmaya çalışacak olursak;

1- Fotoğraf makinesi

2- Hesap makinesi

3- Kamera

4- Radyo

5- MP3 Player

6- MP4 Player

7- E-Kitap okuyucu

8- Ses kayıt cihazı

9- Navigasyon cihazı

10- Pusula

11- El feneri

12- Su terazisi

13- Scanner, tarayıcı

14- Atari, oyun cihazı

15- Barkot okuyucu

16- Çalar saat

17- Kol saati

18- Kronometre

19- Zamanlayıcı

20- Takvim

21- Notdefteri

22- Gazete

23- Fotoğraf albümü

24- Telefon fihristi

25- Kredi kartı

26- Uzaktan kumanda

27- Televizyon

28- Bilgisayar

29- Adım ölçer

30- Mesafe ölçer

31- Telsiz

32- Telefon :)


Eksik bıraktıklarımızı siz tamamlayabilirisiniz.