24 Mart 2017 Cuma

Türkiye'nin İlk Yüzde Yüz Yerli Elektrikli Otobüsü Avenue EV




TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV, sekiz dakikada tam şarja ulaşabiliyor ve tek şarjla 50-70 kilometre gidebiliyor.

Avenue EV 35 oturan, 52 ayakta ve bir tekerlekli sandalyeli yolcu alabiliyor. Geniş iç hacme sahip Avenue EV, ASELSAN'ın geliştirdiği yüksek verimli, hafif ve yüzde 100 yerli elektrikli çekiş sistemi sayesinde uzun süre bakım gerektirmeden yüksek verimle hizmet verebiliyor. Araç, tek şarjla 50-70 kilometre gidebiliyor.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan Türkiye'nin ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’nin, sahip olduğu özelliklerle şehir içi ulaşıma yeni bir soluk getireceğini belirterek, "Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe duyanlara verilen en iyi cevabın işte bu tür yeni yatırımlar olduğunu düşünüyorum." dedi.

Bakan Özlü, TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’nin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, yeni modelin otomotiv sektörü ve Türkiye için hayırlı olması temennisinde bulundu.

TEMSA’nın bugün Türkiye’nin en önemli otobüs, midibüs ve hafif kamyon üreticilerinden biri haline geldiğini, üretimdeki bu başarısını ihracata da yansıttığını ve bugüne kadar 66 ülkeye 10 binden fazla araç ihraç ettiğini anlatan Özlü, firmanın yaptığı üretim kadar sektöre getirdiği yenilikleri de çok önemsediklerini ifade etti.

Akıllı ve dijital otobüsler ile elektrikli araçlar gibi alanlarda yapılan çalışmaların çok büyük bir değer taşıdığını kaydeden Özlü, TEMSA’nın Türkiye’de Ar-Ge Merkezi sertifikası alan ilk şirket olmasının firmanın bu konuya karşı nasıl bir hassasiyet taşıdığını gösterdiğini kaydetti.

Tanıtımı yapılan Avenue EV’nin de bu hassasiyetin bir neticesi olduğunu belirten Özlü, “TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan bu araç, ülkemizin ilk yüzde 100 milli elektrikli otobüsüdür. Bu aracın, sahip olduğu özelliklerle şehir içi ulaşıma yeni bir soluk getireceğine inanıyorum. Bu aracı geliştiren TEMSA’yı ve aracın motorunu geliştiren ASELSAN'ı yürekten tebrik ediyorum.” diye konuştu.

"Ekonomiyle ilgili endişe duyanlara en iyi cevap işte bu tür yeni yatırımlar"



Faruk Özlü, ekonominin lokomotifinin sanayi, sanayinin lokomotifinin de otomotiv sektörü olduğunu, otomotivin üretim, gelir, ihracat, Ar-Ge harcaması ve istihdam gibi alanların hemen hepsinde ülkenin en önde gelen sektörü konumunda bulunduğunu söyledi.

Geniş bir yan sanayiyi besleyen bu sektörün finans, sigorta, ticaret, servis ve lojistik gibi alanlar için de büyük bir önem taşıdığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:

“1950’li yıllardan bu yana üretim yaptığımız bu sektörde, 2015 yılında dünyanın en büyük 15’inci üretim merkezi haline geldik. Geçtiğimiz yıl traktörleri de dahil edersek 1 milyon 410 bin araç ürettik. Bu tarihi bir rekordu. Bu yıl ise bu rekoru daha da geliştiriyoruz. Zira yılın ilk 10 ayında otomotiv üretimimiz geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında artış gösterdi. 2016 yılı üretimdeki bu artış kadar kapasite artışı açısından da çok verimli bir yıl oldu. Bu yıl içinde birçok farklı firma yeni yatırımları hayata geçirdi, yeni modellerin üretimine başladı. Türkiye ekonomisiyle ilgili endişe duyanlara verilen en iyi cevabın işte bu tür yeni yatırımlar olduğunu düşünüyorum.”

TEMSA’nın Avenue EV’yi en kısa sürede banttan indireceğine inandığını dile getiren Özlü, bu yeni modelin sektör için büyük önem taşıdığını vurguladı.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde (AB) otobüs ve hafif ticari araç üretiminde birinci, kamyon üretiminde ise ikinci sırada olduğunu belirten Özlü, “Ancak dünyada, özellikle de gelişmiş ekonomilerde, çevre dostu araçlara ve alternatif yakıtlara olan ilgi her geçen gün artıyor. Türkiye’nin ticari araç sektöründe lider pozisyonunu sürdürebilmesi, yeni teknolojilere adapte olmasını gerektiriyor. Bu açıdan yerli imkanlarla bir elektrikli otobüs üretilecek olması beni çok heyecanlandırıyor.” ifadelerini kullandı.

“Bir Türk otomobil markası oluşturacağız”

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, otomotiv sektörünün yan sanayi ile birlikte ele alındığında Türkiye’nin en büyük ihracat kalemini oluşturduğunu, bu yıl ihracatta bir düşüş olmasına karşın otomotiv sektörünün ihracatında artış yaşandığını söyledi.

Yılın 10 ayında otomotiv sektörü ihracatının adet bazında yüzde 12, dolar ve avro bazında ise yüzde 10 artış gösterdiğini bildiren Özlü, “Bu rakamlar, otomotiv sektörünün ne kadar güçlü olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Ülke olarak, bu güçlü sektörü daha da rekabetçi bir hale getirmemiz gerekiyor.” dedi.

Bunu sağlamak için özellikle yeni nesil teknolojilere, araç elektroniğine, araç kontrol sistemlerine, yakıt ve malzeme teknolojilerine özel önem vereceklerini ifade eden Özlü, “Sektörün geleceğine damga vuracak olan bu alanlarla ilgili Ar-Ge çalışmalarına yoğunlaşacağız. Özellikle yan sanayimizi de gelecek projeksiyonlarına uygun bir dönüşüme tabi kılacağız. Ar-Ge ve tasarımı tamamen yerli olan, IP hakları bize ait olan modellerin üretimde payını artıracağız. Bir Türk otomobil markası oluşturacağız. Böyle bir markanın varlığı, Türkiye’deki otomotiv sektörüne bir bütün halinde güç katacaktır.” diye konuştu.

“Yerli üretim, yerli tüketimle mümkün”

“Yerli üretim çok önemli bir meselemizdir” diyen Özlü, bu meselenin çözümünün öncelikle yerli tüketimle mümkün olacağını kaydetti.

Küresel bir dünyada yaşandığını, ithalat da yapılabileceğini ve bazı ihtiyaçların yurt dışından da karşılanabileceğini ifade eden Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ancak fiyat veya kalite farkı olmayan durumlarda yerli üretimi, Türkiye’de yapılan üretimi tercih edeceğiz. Bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. Özellikle kamu otoritesini elinde bulunduranların harcama yaparken yerli üretime destek olmaları büyük önem taşıyor. Mesela bir belediye, ihtiyacını karşılayacak kalite ve fiyata sahip bir otobüsü, yerli üreticiden almak yerine yurt dışından ithal ederse bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bu anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Yerli üreticiye en büyük teşvik bu olacaktır.”

Özlü, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla önemli programlar yürüttüklerini belirterek, “2014 yılının son aylarında yerli üretimi desteklemek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için Yerli Malı Tebliği’ni yayınlamıştık. Bu tebliğe göre, bugüne kadar TOBB ve TESK’e bağlı odalar tarafından 9 bin 580 adet Yerli Malı Belgesi verildi. Bu belgeye sahip olmak önemlidir. Çünkü orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde faaliyet gösteren ve bu belgeye sahip olan firmalara, kamu ihalelerinde yüzde 15’e kadar fiyat avantajı uygulaması zorunludur.” şeklinde konuştu.

Benzer bir mantıkla, kamunun desteği ile Ar-Ge projesi yürüten ve ortaya bir ürün çıkaran firmalara Teknolojik Ürün Deneyim Belgesi vermeye başladıklarını, böylece bu ürünlerin kamu ihalelerine katılmasının önündeki engeli kaldırdıklarını, bu belgenin ihalelerdeki iş bitirme belgesinin yerine geçtiğini anlatan Özlü, 2015’te kurdukları ve "Lonca" adını verdikleri web sitesiyle Türkiye’de kimin, nerede, ne ürettiği bilgisine anında ulaşılabildiğini bildirdi.

Bugüne kadar 310 bin kişinin ziyaret ettiği bu portalın tedarik zincirinde yerli firmaların daha fazla pay alması için bir zemin teşkil ettiğini kaydeden Özlü, benzer çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini söyledi.

"Kamu alımlarını yerli üretimi teşvik için kaldıraç olarak kullanacağız"

Faruk Özlü, bakanlıkta kamu-sanayi iş birliğini modeli ile ilgili bir proje grubunun çalıştığını, bu çalışmalar neticesinde kamu alımlarında yurt içi üretim ve kullanıma ağırlık verilmesini sağlayan programların etkinliğini artıracaklarını ve yeni modelleri de devreye alacaklarını belirterek, "Böylece kamu alım politikalarını, yerli üretimi teşvik etmek açısından bir kaldıraç olarak kullanacağız.” dedi.

Türkiye’de yatırımı ve üretimi teşvik etmek için bu tür adımlar atmayı sürdüreceklerini belirten Özlü, şöyle devam etti:

“Yatırıma, üretime ve Ar-Ge’ye yönelik desteklerimizi daha da etkin hale getireceğiz. Türkiye’nin daha fazla ve daha nitelikli üretim yapmasını sağlamak için reformlarımızı sürdüreceğiz. İş ve yatırım ortamını sürekli iyileştireceğiz. Son 14 yılda, özel sektörümüzle el ele vererek başarıdan başarıya koştuk. Önümüzdeki dönemde de otomotiv sektörünü, sanayimizi ve ekonomimizi, yine özel sektörümüzle birlikte hareket ederek çok daha ileriye taşıyacağız. İş dünyamıza ve sanayicimize olan desteğimizi bundan sonra da artırarak sürdüreceğiz.”

Türkiye’ye ilk yerli elektrikli otobüsü kazandıranlara teşekkür eden Özlü, tanıtımı gerçekleştirilen modelin bir an önce üretimine başlanmasını diledi.

"Belediyelerin elektrikli otobüs kullanmasını ilerleyen yıllarda zorunlu hale getireceğiz"

Konuşmasının ardından Bakan Özlü'ye, Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul ve Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Müdürü Orhan Akbaş tarafından otobüs maketi takdim edildi.

Özlü, daha sonra TEMSA ve ASELSAN ortak üretimi olan ilk yüzde 100 yerli elektrikli otobüs Avenue EV’yi inceledi. Araç koltuğunda basın mensuplarına yaptığı açıklamada Özlü, bütün dünyada elektrikli araçlara karşı bir eğilim olduğunu, gelecek dönemde özellikle şehir içlerinde elektrikli araçların kullanımının zorunlu hale geleceğini, Türkiye'de de bu yönde çalışmalar olduğunu söyledi.

Avenue EV'nin bu anlamda bir öncü çalışma olduğunu belirten Özlü, "Önümüzdeki dönemde bu otobüslerin seri üretimine geçilmesini ve şehir içlerinde yoğun bir şekilde kullanılmasını temenni ediyoruz. Biz bakanlık olarak elektrikli araç üretimini destekliyoruz. Bundan sonraki dönemde de bu desteğimiz devam edecek. Özellikle belediyelerimizin elektrikli otobüs kullanmalarını teşvik edeceğiz, destekleyeceğiz. İlerleyen yıllarda bunu zorunlu hale getireceğiz." diye konuştu.


TRT HABER

21 Mart 2017 Salı

İneğe Binen Bilge Lao Tzu'dan Kötü Günlerinizde Size Güç Verebilecek Güzel Bir Öykü


Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, kral bu at için ihtiyara büyük bir servet teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, sadece bir at değil benim için; bir dost. İnsan dostunu satar mı?” demiş.

Bir sabah kalkmışlar ki, at yok.

Köylü ihtiyarın başına toplanmış:

“Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler.

İhtiyar: “karar vermek için acele etmeyin” demiş. “Sadece at kayıp” deyin, “çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.”

Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler.

Aradan 15 gün geçmiş ve at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyara gidip özür dilemişler. “Babalık” demişler, “sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.”

“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.”

Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler. Ancak içlerinden “bu ihtiyar sahiden saf” diye geçirmişler.

Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini sağlayan oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.

Köylüler gene gelmişler ihtiyara. “Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. oysa sana bakacak başkası da yok, şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar “siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.

“O kadar acele etmeyin. oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağını asla bilemezsiniz”

Birkaç hafta sonra düşmanlar hanedanlığa çok büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere gönderme emrini vermiş. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler. “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…”

“Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “oysa ne olacağını kimseler bilemez. bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece allah biliyor.”

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:

“Acele karar vermeyin. hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. karar; aklın durması halidir. karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Oysa gezi asla sona ermez. bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”

20 Mart 2017 Pazartesi

Pilsiz El Feneri Yapımı (Proje - Ödev)


Pilsiz el fenerini normal el fenerinden ayıran en önemli özelliği herhangi bir harici enerji kaynağna ihtiyaç duymamasıdır. Özel tasarımı sayesinde hareket enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren bu fener, depoladığı enerji ile belirli bir süre boyunca ışık yaymaktadır. Pilsiz el fenerini çalıştırmak için yaklaşık 30 saniye sallamak yeterlidir.


Pilsiz el fenerinin içinde  0,25 mm çapında bobinaj telinden 1800 spir sarılmış bir bobin vardır. Bu bobinin içinde rahatça hareket edebilen üç tane çapı 2cm ve kalınlığı 1cm olan neodyum mıknatıs bulunur. Mıknatısın bobin içindeki hareketi bobin uçlarında bir gerilim endüklenmesini sağlar. Bu gerilim köprü diyot ile doğrultulur ve kondansatör ile depo edilir. Böylece el fenerinin pilsiz olarak çalışması sağlanır.

Devreden uzun süreli ışık almak için kondansatörün kapasitesinin yüksek olması gerekir bu nedenle 1 faradlık bir kondansatör kullanılması uygun olur. Normalde 1 faradlık bir kondansatör kapasitesi çok büyüktür, günümüzde piyasada küçük boyutluları bulunmaktadır.

Mıknatısın manyetik alanının kuvvetli olması için de özellikle neodyum mıknatıs kullanılmalıdır. Mıknatısın manyetik alanı kevvetli olacağı için el fenerini elektronik cihazlara, manyetik kartlara ve hafıza birimlerine yaklaştırmamak gerekir.

Güçlü ışık vermesi için ışık şiddeti yüksek beyaz LED'ler tercih edilebilir.


Devrede bobinde oluşan gerilimi doğrultmak için köprü tipi diyot, gerilimi sabitlemek için zener diyot kullanılmıştır. Kondansatör gerilimi depo etmeye yaramaktadır. SW1 anahtarı el fenerini açıp kapamak için, SW2 anahtarı lamba parlaklığını ayarlamak için kullanılmaktadır. Lamba parlaklığını ayarlamak istenmezse SW2 anahtarı ve devrenin sonundaki direnç kullanılmaya bilir.

Kaynak; Bilimteknik dergisi

5 Mart 2017 Pazar

Cep Telefonu İçin Kablosuz Şarj Cihazı Yapımı


Ev ortamında yapılabilecek bir devre ile cep telefonlarınızı kablosuz şarj edebilirsiniz. Okul için de güzel bir proje / ödev konusu olacaktır. Kullanılan malzemeleri her yerde bulunabilecek, kolay yapılabilir bir devre ile sonuca ulaşabilirsiniz. Cihazın yapımı yukarıdaki videoda anlatılmaktadır.

Kullanılan malzemeler;

1- Güçlü bir mıknatıs, bozuk bir hoparlörün arkasından sökebilirsiniz.

2- İki, üç metre bobinaj bobin teli, kesiti tahmini 0,2 - 0,3 mm2

3- Sıcak silikon tabancası, yapıştırıcı tutkal

4- 2N2222 transistör

5- USB kablo ve bağlantı soketi

6- Telefon şarj cihazı

Videoyu izleyerek yapmaya çalışın, kolay gelsin...

26 Şubat 2017 Pazar

Trafikte Uyulması Gereken Adab-ı Muaşeret Kuralları Nelerdir?




Sürücü veya yaya olarak evden dışarı adımımızı attığımız andan itibaren tarfikle karşı karşıyayız. Çoğumuz yaya iken sürücülere, sürücü iken yayalara kızıyoruz. Çoğu kişi direksiyon başına geçtiğinde eğitim durumu, yaşı, kariyeri ne olursa olsun trafik canavarına dönüşüyor. Trafikte meydana gelen tartışma veya kavgalar bazen istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarıyor. Mevcut trafik kurallarının yanında sürücü ve yaya olarak uyulması gereken adab-ı muaşeret kurallarını bilmekte fayda var.

1- Trafikte bayan sürücüleri sıkıştırmaya yönelik hareketler yapmamak.

2- Trafikte motorsiklet kullanan sürücülere dikkat etmek, onları sıkıştırmamak.

3- Gereksiz yere korna kullanmamak.

4- Gereksiz yere uzun farları çalıştırmamak.

5- Gereksiz yere şerit değiştirmemek.

6- Trafikte makas atmamak.

7- Yol kenarındaki su birikintilerine hızlı girip yayaları ıslatmamak.

8- Araba kullanırken sigara içmemek.

9- Araba kullanırken cep telefonu kullanmamak.

10- Arabadan dışarı çöp ve benzeri birşeyler atmamak.

11- Dönüş yaparken sinyal vermek.

12- Arabada çevreyi rahatsız edecek şekilde yüksek sesle müzik dinlememek.

13- Özellikle yaya geçitlerinde yayalara öncelik tanımak.

14- Okul, hastane, cami gibi yayaların, çocuk ve yaşlıların çok olduğu yerlerden yavaş ve dikkatli geçmek.

15- Kavşaklarda geçiş önceliklerini bilmek ve gerektiğinde yol vermek.

16- Dar yolda yol verirken, yokuş inenin yokuş çıkana yol vermesi.

17- Ambulans, itfaiye, polis arabası gibi geçiş önceliği olan araçlara yol vermek.

18- Öndeki arabayla takip mesafesini korumak, çok yaklaşmamak.

19- Yolda kalmış arabalara mümkünse yardımcı olmak.

20- Yolda meydana gelen kazalarda mümkünse yardımcı olmak.

21- Yolda meydana gelen kazaları izlemeye çalışırken bir başka kazaya meydan vermemek.

22- Emniyet şeritlerini amacı dışında kullanmamak.

23- Başkalarının geçişini engelleyecek şekilde park ve duraklama yapmamak.

24- Şerit çizgilerinin üzerinde değil arasında aracı kullanmak.

25- Aracın bakım ve temizliğini zamanında yapmak.

26- Engelli araçları için ayrılan yerlere araba park etmemek.

27- Bisiklet yollarına araba park etmemek.

28- Yayaların kullandığı kaldırımlara araba park etmemek.

29- Kaldırımda yürürken yanımızdaki çocukları yol tarafında yürütmemek.

30- Yolun ortasında yürümemek.

31- Yolda yürürken gerekmedikçe cep telefonu kullanmamak.

32- Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle cep telefonu veya birbaşkasıyla konuşmamak.

33- Toplu taşıma araçlarında hamile, çocuklu, yaşlı ve engellilere yer vermek.

34- Toplu taşıma araçlarında başkalarını engelleyecek şekilde kapı önlerinde beklememek.

35- Yoldan geçen araçlara kar topu, taş ve benzeri şeyler atmamak.


Okullarda uyulması gereken adab-ı muaşeret kuralları için aşağıdaki linke tıklayınız...http://elektrikelektronikegitimi.blogspot.com.tr/2016/10/okullarda-uyulmas-gereken-adab-muaseret.html

Yüksek Gerilim Elektrik Direklerinde Tellerde Bulunan Toplar Ne İşe Yarar?


Önce şunu belirtelimki bu topların kullanımının elektrikle hiçbir ilgisi yoktur. Bu toplar özellikle yüksek gerilim tellerinde bulunmaktadır. Bu toplara ikaz topu ve ya ikaz küresi denir.

Özellikle hava karardığında alçaktan uçan hava taşıtlarının (helikopter, uçak gibi) bu tellere takılmasını önlemek için kullanılmaktadır.

Bu toplar elektrik akımı taşıyan tellerde değil daha yukarıdaki koruma iletkeni üzerinde bulunur.

30 metre aralıklarla dizilirler.

Gündüz ve gece görünmesini kolaylaştırmak için beyaz-turuncu renklerde olurlar.

İkaz kürelerinin kullanılmadığı özellikle şehir dışında bulunan direklerde tellere takılan pek çok helikopter ve uçak olmuştur. Bu tür kazaların sonucunun ölümcül olduğunu düşünmek pek yanlış olmaz. Dolayısıyla basit ve ucuz bir malzemenin eksikliği can ve mal kaybına neden olacak büyük kazların olmasına neden olabilir.


İkaz küreleri ile ilgili detaylı bilgiyi aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.

elektrikport.com

15 Şubat 2017 Çarşamba

Kullandığımız Türk Liralarının Arkasında Kimlerin Resimleri Vardır? Hayat Hikayeleri Nedir?

Günümüzde kullanığımız kağıt paralar (banknotlar) 5TL, 10TL, 20TL, 50TL, 100TL ve 200TL olmak üzere 6 çeşit paradır. Bu paraların ön yüzünde Atatürk resmi bulunduğunu herkes bilmektedir. Ancak çoğumuz günlük hayatta kullandığımız bu paraların arkasında kimlerin resimleri bulunduğunu bilmiyoruz.

5 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?



Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı ; Türkiye’de bilim tarihçiliğinin yerleşmesini sağlamış bilim adamıdır. 1913 İstanbul doğumludur, 15 Ekim 1993'te Ankara'da vefat etmiştir. Ordinaryüs Profesör Doktor unvanı taşır. Seçtiği alanda eğitim görmek istediği ve yapılacak sınavda başarılı olacağı takdirde Harvard Üniversitesinde Prof. Gorge Sarton tarafından eğitim görmeye hak kazanacağı konusunda bilgilendirilmiş ve bu andan itibaren bilim, Sayılı’nın yaşam amacı haline gelmiştir. 1933 yılında yapılan sınavı başarı ile tamamlayan Aydın Sayılı aynı yıl Harvard Üniversitesinde eğitim almaya başladı. Eğitimlerin meyvesini fazlası ile alan Aydın Sayılı 1943 yılında Harvard Üniversitesinden başarı ile mezun olarak Doktora belgesini almıştır. Dünyada bilim tarihi alanında bilinen ilk doktora derecesinin sahibidir.


10 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?



Prof. Dr. Cahit Arf ; Cahit Arf 1910 yılında, o dönem Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan Selanik'te doğdu. Matematiğe, Hasse-Arf Teoremi ve Arf değişmezleri olarak bilinen katkılarından dolayı, geniş kitleler tarafından tanınmış bir matematikçidir. Arf, 1963'te TÜBİTAK kurulurken önemli rol oynadı. Kurulduğu dönemden itibaren uzun yıllar, TÜBİTAK' a başkan olarak hizmet etti. 1997'de ölümünden sonra, adı ULAKBİM Bilgi Merkezi'ne verildi. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmaların yanı sıra "Hasse-Arf Teoremi" adı ile anılan teoremi matematik bilimine kazandırmıştır. Cahit Arf, matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür.


20 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?



Mimar Kemaleddin ; 20. yüzyılın başlarındaki çalışmalarıyla tanınan ve Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın önde gelen isimlerinden olan Türk mimar. 1870'te İstanbul'da doğdu, 1927'de Ankara'da vefat etmiştir. Mühendislik eğitimini birincilikle tamamladığı 1891'de, aynı okulda öğretim görevlisi olarak bulunan Alman akademisyen Jachmund'un asistanlığına atandı. Bu görevi dört yıl yürüten Mimar Kemaleddin, bu arada okul dışında özel bürosunu açarak ilk eserlerini tasarlamaya başladı ve Türk mimarının önemli isimleri arasına girdi.Hababam sınıfı filminin çekildiği Çamlıca Kız Lisesi, Mimar Kemaleddin’in eserlerinden biridir. "Zavallı İstanbul!...Son düşüş devrinde imâr adı altında ne câhilane, ne zafimâne yıkıma uğradı..." - Mimar Kemaleddin Bey


50 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?




Fatma Aliye Hanım ; İlk kadın romancımız, ilk kadın felsefecimiz, edebiyatımızda ilk kez çeviri yapan, kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden, hakkında ilk defa monografi yazılan yazardır. 1862'de İstanbul'da doğdu. 13 Temmuz 1936'da yine İstanbul'da yaşamını yitirdi. Tanzimat döneminin ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa ve Adviye Rabia Hanım’ın kızıdır. Gazi Osman Paşa'nın yeğeni Kolağası Faik Bey ile evlenmiş ve dört kızı olmuştur. Romanları: Hayal ve Hakikat (Ahmet Mithat ile 1891), Muhâdarât (1891), Refet (1897), Udi (1899, Fransızca’ya çevrildi), Enin (1912). Nisvan-ı İslam (Tefrika, 1891) en bilinen incelemelerinden biridir.


100 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?



Buhurizade Mustafa Efendi (Itri) ; 17. yüzyıl büyük Türk bestekârı. Asıl adı Mustafa olup Itri mahlasıdır. Çiçekçilik ve meyvecilikle uğraştığı için bu mahlası almış olduğu söylenir. Çağının kaynakları Mevlevi olduğunu göstermektedir. Mevlevi mukabelesinde okunan bir Segah ayin bestelemiş olduğundan bu rivayetlerde haklılık payı olabileceği düşünülmektedir. Hayatı müddetince birçok padişah ve devlet adamından himaye görmüş olup, bunlardan en önemlileri IV. Mehmet ve Gazi Giray Han'dır. Devlet adamlarına yakınlığı nedeniyle bir dönem esirciler kethüdalığı yapmış, sarayda da musiki dersleri vermiştir.


200 TL nin Arkasında Kimin Resmi Bulunmaktadır? Hayat Hikayesi Nedir?





Yunus Emre ; Anadolu'da Türkçe şiirin öncüsü olan mutasavvıf ve filozof, Anadolu'da yaşamış tasavvuf ve halk şairi, Türk İslam düşünürü. 1991 yılı UNESCO tarafından Yunus Emre'nin doğumunun 750. yılı olarak anılmıştır. 1240 Eskişehir doğumudur, 1321'de vefat etmiştir. Anadolu’da farklı halk ozanlarının, aşığın ve dervişin isminde yer alan Emre sözcüğünün (örneğin, Yunus Emre, Taptuk Emre) Türkçe'de "Âşık" anlamına geldiği dilbilim açısından kesinleşmiş durumdadır.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...