15 Kasım 2017 Çarşamba

PTC Bağlantılı Faz Koruma Rölesi Bağlanarak Bir Asenkron Motorun Çalıştırılması Devresi ve Çalışması

Devrenin Çalışması:

Motor korumasında vazgeçilmez bir eleman olan termik manyetik röle (aşırı akım rölesi) akım ayarlarının yüksek tutulması nedeniyle koruma işleminde yetersiz kalmaktadır.

Boşta çalışan ve küçük güçlü motorların kısa süreli iki faza kalması sargılarda aşırı ısınmaya neden olmaz. Bu şekilde uzun süreli çalışması hâlinde ise sargılar ısınacağından diğer koruma röleleri veya sigortalar devreyi açacağından sorun çözülür.

Fakat büyük güçlü motorlarda iki faza kalma veya bir faz geriliminin artması (veya azalması) sonucunda sargılar kısa sürede ısınır.

Bu durumda devrenin enerjisinin çok kısa sürede kesilmesi gerekir.

İşte bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için PTC bağlantılı motor koruma rölesi kullanılır.

1-Motorun herhangi bir nedenle iki faza kalması,

2-Her üç faz mevcut olduğu hâlde, fazlardan birisinin geriliminin nominal gerilimin %20’nin altına düşmesi veya yükselmesi,

3-Motor sargı ısısının aşırı artması,

durumlarında çok kısa sürede (0,2 sn.) motor kontaktörünü açarak motoru devre dışı bırakır.

PTC: Pozitif ısı katsayılıdır. Isıyla değeri yükselen bir değişken dirençtir.

Devrede 2 numaralı ucu aşırı akım rölesi kapalı kontağına, aşırı akım rölesi kapalı (T1) kontağı çıkışı stop butonuna, stop butonu çıkışı start butonuna, start butonu çıkışı L1 fazına bağlanır. Start butonu uçlarında kontaktör açık kontağı bağlanarak mühürleme yapılır. 3 numaralı ucu kontaktör bobinine, kontaktör bobini çıkışı nötre bağlanır. PTC uçları devrede gösterilen ptc uçlarına bağlanır. N ucu da nötre bağlanarak bağlantı tamamlanır.

Bir Fazlı Yardımcı Sargılı Asenkron Motorun Devir Yönünün Değiştirilmesi Devresi ve Çalışması

Devrenin Çalışması:

Yardımcı sargılı asenkron motorun devir yönünü değiştirmek için  ya ana sargı uçları sabit tutulup yardımcı sargı uçları yer değiştirilir ya da yardımcı sargı uçları sabit tutulup ana sargı uçları yer değiştirilir.

Bu devrede ana sargı uçları sabit tutulup yardımcı sargı uçları yer değiştirilmektedir. Devrenin kumanda kısmı elektriksel kilitlemeli devir yönü değiştirme devresidir.

İleri yön start butonuna basıldığında I kontaktörü enerjilenir. I kontaktörünün açık kontakları kapanır, kapalı kontakları açılır. Önündeki açık I kontağı kapandığı için A.S. (ana sargı) enerjilenir. Yardımcı sargı; I kontağı, S.A. (santrifüj anahtar) ve kondansatör üzerinden enerjilenerek I kontağı üzerinden devresini tamamlar. Motor ileri yönde dönmeye başlar, motor devrini alınca S.A. açılarak yardımcı sargı ve kondansatörü devreden çıkarır. Motor sadece ana sargı ile ileri yönde dönmeye devam eder. Stop butonuna basıldığında motor durur. S.A. eski konumuna geri gelir.

Geri yön start butonuna basıldığında G kontaktörü enerjilenir. G kontaktörünün açık kontakları kapanır, kapalı kontakları açılır. Önündeki açık G kontağı kapandığı için A.S. (ana sargı) enerjilenir. Yardımcı sargı; G kontağı, yardımcı sargı, kondansatör, S.A. (santrifüj anahtar) ve G kontağı üzerinden enerjilenerek devresini tamamlar. İleri yöne göre geri yönde yardımcı sargı uçlarından ters yönde akım geçişi olmaktadır. Motor geri yönde dönmeye başlar, motor devrini alınca S.A. açılarak yardımcı sargı ve kondansatörü devreden çıkarır. Motor sadece ana sargı ile geri yönde dönmeye devam eder. Stop butonuna basıldığında motor durur. S.A. eski konumuna geri gelir.


Bir Fazlı Yardımcı Sargılı Asenkron Motoru Kontaktör Yardımı İle Bir Yönde Sürekli Çalıştırma Kumanda ve Güç Devresi

Devrenin Çalışması:

Bu devrede kumanda ve güç devresi ayrı değil beraberdir.

Start butonuna basıldığında M kontaktörü enerjilenir ve kontakları konum değiştirir.

M kontaktörünün devredeki üç adet açık kontağı kapanarak mühürlemeyi gerçekleştirir ve bir fazlı motorun A.S. (ana sargının) ile Y.S. (yardımcı sargının) enerjilenerek çalışmasını sağlar.

Bir fazlı motor hem ana sargı hem de yardımcı sargı ile dönmeye başlar.

Motor devrini aldıktan sonra S.A (santrifüj anahtar) açılarak yardımcı sargı ve kondansatörü devreden çıkarır.

Motor sadece ana sargı ile çalışmaya devam eder.

Stop butonuna basıldığında motor durur.

S.A. (santrifüj anahtar) eski konumuna geri gelir ve bir sonraki çalışmaya hazır olur.

Devrede ana sargı ile yardımcı sargı arasında faz farkı meydana getirmek için yardımcı sargıya seri bir kondansatör bağlanmıştır.



3 Fazlı Asenkron Motorun Sınır Anahtarı İle Çalıştırılması Güç ve Kumanda Devresi, Devrenin Çalışması

Devrenin Çalışması:

Hareketli sistemlerde bir hareketin durdurulduğu başka bir hareketin başlamasına yarayan devre elemanına sınır anahtarı denir.

Sınır anahtarının iç yapısı çift yollu butonların iç yapısıyla aynıdır.

Sınır anahtarlarında amaç insan eliyle değil bir makina parçasının, kapının, vagonun, kabinin temasıyla çalışmanın veya durdurmanın sağlanmasıdır.

Normalde kapalı bir üst kontak ve normalde açık bir alt kontağı vardır.

Sınır anahtarlı devrede elektriksel kilitlemeli devir yönünü değiştirme devresine iki adet sınır anahtarı ilave edilmiştir.

İleri start butonuna basıldığında I kontaktörü enerjilenmektedir.

Yük vagonu ileri yönde hareket etmekte ve S.A.1 sınır anahtarına kadar gelmektedir.

S.A.1 sınır anahtarına temas ettiğinde sınır anahtarı kumanda devresindeki kapalı kontağını açarak I kontaktörünün enerjisini keser ve yük vagonu durur. 

Geri start butonuna basıldığında G kontaktörü enerjilenmektedir.

Yük vagonu geri yönde hareket etmekte ve S.A.2 sınır anahtarına kadar gelmektedir.

S.A.2 sınır anahtarına temas ettiğinde sınır anahtarı kumanda devresindeki kapalı kontağını açarak G kontaktörünün enerjisini keser ve yük vagonu durur.

İleri start butonunun önünde geri kontaktörünün kapalı kontağı, geri start butonunun önünde ileri kontaktörünün kapalı kontağı bulunur. Buna elektriksel kilitleme denir.

Böylece motor ileri yönde dönerken geri start butonuna basıldığında önündeki ileri kapalı kontağı açılmış olacağı için olası bir kısa devre önlenmiş olur. Aynı durum motor geri yönde dönerken ileri start butonuna basıldığında önündeki geri kapalı kontağı açılmış olacağı için olası bir kısa devre önlenmiş olur.

Güç devresinde devir yönü değişikliği için ileri yön kontaktörüne fazlar bağlandıktan sonra geri yön kontaktörüne bağlanırken fazlardan biri sabit tutulup diğer ikisi yer değiştirilir.



Fisker’in Elektrikli Arabalarda 1 Dakika Şarj İle 800 Kilometre Mesafe Yol Alabilen Batarya Teknolojisi


Fisker’in buluşu otomobil dünyasını sarsabilir

Dünya Tesla’ya odaklanmışken elektrikli teknolojisiyle bilinen Fisker, 1 dakika şarjla 800 kilometre sürüş sağlayan yeni bir batarya teknolojisi için patent başvurusunda bulundu

Otomobil dünyasında elektrikli arabalar popülerliğini arttırırken, piyasanın gelişmesindeki en büyük engellerden biri olarak gösterilen şarj süresi ve sürüş menziliyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı.

Fisker ismindeki görece küçük sayılabilecek bir üretici, katı hal lityum iyon bataryalar için patent başvurusunda bulundu ve 2023 içinde üretime geçilmesi planlanıyor.

Emotion elektrikli sedan modeli için ön sipariş toplayan üretici, 2.5 kat daha fazla yoğunluğa sahip yeni katı hal batarya teknolojisi sayesinde 1 dakika şarj ile 800 kilometre sürüş sağlayacağını iddia ediyor.

Fisker’in batarya geliştirme departmanı ekibinin çoğunluğu Sakti3 şirketinin ar-ge ekibinden oluşuyor. Söz konusu şirket, 2020 yılında elektrikli araba pazarına girmek isteyen Britanyalı elektrikli ev gereçleri devi Dyson tarafından satın alınmıştı. Japon Toyota’nın da benzer bir teknoloji üzerinde çalıştığı ve 2022 yılında piyasada olması bekleniyor.

Toshiba’nın ekim ayı başında 6 dakika ultra hızlı şarj ile 320 km sürüş mesafesi sağlayan yeni teknolojisinin ardından Fisker’in 1 dakikada 500 mil yani 800 kilometre vaadi otomobil dünyasını temelinden sarsabilir. Yeni teknoloji ocak ayında Las Vegas’ta yapılacak Tüketici Elektroniği Fuarı’nda tanıtılacak.

Fisker’in ön sipariş toplayan ve 2019 yılında üretimde olması beklenen Emotion modeli ise hâlihazırda 9 dakika şarj ile 200 kilometre sürüş vadediyordu.

LG Chem pile sahip olan ve tam şarjla 650 kilometre gidebilen 130 bin dolarlık araç için istekte bulunanlar 2 bin dolar kapora vermek zorunda fakat yeni teknoloji için Fisker’in nasıl bir araç planlaması yapacağı bilinmiyor.

Tesla ile teknoloji ve tasarım patentleri konusunda 2008 yılında davalık olan Fisker kazanan taraf olmuştu.

14 Kasım 2017 Salı

17 Yıl Akıl Hastası Olarak Kaldığı Hastaneye Yönetici Olan Marie Rose Balter'in Hayat Hikayesi


Marie Rose Balter'in yaşadığı onca acıdan, eziyetten sonra umutsuzluk ve öfkeye kapılmayan, affetmeyi öğrenip kendisini bile şaşırtmayı başaran, hayat hikayesi film olan güçlü bir kadının sıra dışı hikayesi.

Marie, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesi ona bakamadığı için 5 yaşındayken yurda verir.

Kısa bir süre sonra bir çift Marie'yi evlatlık edinir. Evlatlık edinen çift sadist çıkar. İtalyan asıllı bu çift küçük kızı evin mahzenine kapatır ve sistematik biçimde işkence ederler. Dışarıdan bakıldığında oldukça normal görünen bu çiftin etrafında da saygınlıkları vardır. Böylece bu durumu rahatlıkla gizlerler. Marie'nin hayatı tam bir cehennem olmuştur.

Marie Rose 17 yaşında depresyon sebebiyle felç geçirir. Fazlaca halüsinasyon görmektedir. Bu yüzden doktorlar şizofreni teşhisi koyar. Böylece Marie'nin 17 yıllık akıl hastanesi dönemi başlar. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvrandığı zor yıllardır. Yemez, içmez, hareket etmez. Aklından geçirebildiği tek şey intihar etmektir.

17 yıllık hastane sürecini takip eden doktorlar Marie'nin durumunu yeniden değerlendirir. Sonunda onun şizofren olmadığına, yaşadıkları yüzünden ağır bir depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. Hastanede edindiği arkadaşları ve onu seven birkaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaneden çıkar. Marie'yi yeni ve sıfırdan başlayacak bir hayat beklemektedir.

Artık özgürdür. Yaşamını nasıl sürdüreceğine 34 yıl sonra ilk kez kendisi karar verecektir. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, yılları heba edilmiş bir kişi için hiç de kolay olmayan bir karar verir ve yaşamayı seçer. Umutsuzluğa düşmek, hala nefes alıyorken kendisine verilen bu şanstan vazgeçmek onun için bir seçenek bile olmamıştır. Önünde yaşayacağı yılları düşünmüş, geçmişindeki kahrolduğu yıllara öfke duymaktan vazgeçip umutla yeni yoluna başlamıştır.

Uzmanlar "Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız" deseler de Marie, Salem State Üniversitesi Psikiyatri bölümünü kazanır. 

Bu ara kanserle mücadele eder ve kazanır. 

Yolu bir gün kendisi gibi akıl hastanesinden çıkmış ve iyileşmiş olan Joe ile kesişir. Joe ve Marie evlenir. Ancak evliliği maalesef Joe'nin ölümü sebebiyle sadece 6 sene sürer. 

Ardından Marie kendini işine adar. Uzun yıllar doktor olarak çalışır. Daha sonra Harvard Üniversitesi'nde mastır yapar. Psikiyatrik hastalar ilgi alanı olmuştur. Verdiği konferanslar çok ilgi görür. 

Biyografisi yazılır ve hayat hikayesi film (Nobody's Child) olur. Hayatını acıklı bir şekilde anlatan bu film birçok ödüle layık görülür.

Elli sekiz yaşına geldiğinde okuyunca tüylerinizi ürpertecek, kendisinin bile tahmin edemeyeceği bir şey yapar. On yedi yılını geçirdiği Masachusetts Danver Devlet Hastanesi'ne yönetici olarak atanmıştır. İşte bu belki de yaşadıklarımız karşısında gösterdiğimiz duruştan sonra hayatın bize ödül verme şeklidir.

Marie bir basın toplantısında şunları söyler: "Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir damla bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastaneye yönetici olarak dönemezdim."

Marie'nin zafer açıklaması da şöyledir: "En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk. Affetmek bu yolculuğun en kestirme yolu. Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi barındırır. Dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile..."

Marie bu hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını, yaşanılan her zorluk karşısında öfke duymak yerine affetmek gerektiğini gösteren en güzel örneklerden sadece bir tanesi. Ama kabul edelim ki çarpıcı bir örnek.

Hayat belki her zaman mükemmel sunumlarda bulunmuyor ama gerçekten affetmeyi öğrenmek gerek belki de.

Bu yazıyı sonlandırdığınızda kendinize bir iyilik yapın ve bu sayfayı kapatmadan içinizde öfke duyduğunuz en az bir kişiyi affedin ve bugün hayatınız için güzel bir başlangıç olsun.

9 Kasım 2017 Perşembe

Çoklu Zeka Kuramı Nedir? Zeka Çeşitlerine Göre Öğrencilerin Özellikleri Nelerdir?


Zekâ:

Öğrenme, öğrenileni kullanma ve öğrenilenlerden yeni çözüm yolları üretebilme kapasitemizdir. Düşünüp akıl yürütebilme; sorgulayıp sonuç çıkarabilme becerisi de diyebiliriz.

Öğrenme dediğimizde, zekânın öğrenme becerisiyle de ilgili olduğunu söylemiş oluyoruz. Öyleyse, müzik konusunda çok iyi bir kulağa sahip ve hızlı öğrenme becerisi olan birinin matematik işlemlerini öğrenmekte zorluk çekmesini nasıl ifade edebiliriz? Bu durumda, örneği verilen kişi için “zeki” veya “zeki değil” diyebilir miyiz?

ÇOKLU ZEKÂ KURAMI NEDİR?

Çoklu zekâ kuramı: Harvard üniversitesi’nde bilimsel çalışmalar yapan Amerikan psikolog Howard Gardner tarafından öne sürülen bir yaklaşımdır. Bu yaklaşıma göre insan zekâsı 8 alt kategoriye ayrılmış ve 9. alt kategori üzerine de araştırmalar başlamıştır. Mevcut 8 alt kategori, insanın sahip olduğu zekâsını hangi alanlarda daha etkin kullanabildiğini gösteren –veya sınıflandıran- zekâ türlerinden oluşmaktadır. Gardner çoklu zekâ kuramına göre her insanın özel yetenek alanları ve zekâsını kendine özgü kullanma biçimi vardır.

Çoklu zekâ kuramı, zekânın tek olduğunu ama kendi içinde sınıflara ayrıldığını ifade eder. Bununla birlikte her zekâ çeşidinin dinamik olup geliştirilebilir olduğunu belirtir.

İnsan zekâsını 8 farklı boyutta inceleyerek 8 farklı sınıfa ayıran Howard GARDNER, bu boyutları aşağıdaki şekilde sınıflandırmıştır.

Çoklu Zekâ Türleri

1- Görsel - Uzamsal Zekâ
2- Bedebsel - Kinestetik Zekâ
3- Müziksel - Ritmik Zekâ
4- Sözel Zekâ
5- Kişisel - İçsel Zekâ
6- Sosyal Zekâ
7- Mantıksal - Matematiksel Zekâ
8- Doğasal Zekâ
9- Varoluşsal Zekâ (9.su olabileceğine inanılan zekâ türü)

Çoklu Zekada İlkeler

Öncelikle çoklu zekanın ilkelerini bilmekte fayda var:

- İnsanlardaki zekalar tanımlanabilir, geliştirilebilir, ölçülebilir.

- İnsan gelişimiyle ilgili bütün kuramlar ve bilimsel çalışmalar, çoklu zeka teorisini desteklemekte ve kabul etmektedirler.

- Bir zeka alanını ilgilendiren çalışmalarda diğer zeka alanlarından da faydalanılabilir.

- Şu anda bilinen ve tanımlaması yapılan zeka türlerinden farklı zekaların da olması mümkündür.

- Kişisel özellikler, çevre, inançlar ve yargılar, kültür gibi etkenler zekanın gelişimi üzerinde etkilidir.

- Zeka denilen durum her insanda farklı süreçlerde oluşur ve her zeka türü dinamiktir.

- Her birey kendine özgü özelliklere sahiptir ve zeka da kişiye özgü bir durumdur.

- Her insanda farklı türde zeka gelişimi vardır.

- Her zeka türü kendine özgü olarak değerlendirilmelidir. 

- Zekanın yapısı, dikkat, algı, hafıza, problem çözümü gibi birçok etken ışığında farklı süreçlerden meydana gelir.

1- GÖRSEL - UZAMSAL ZEKÂ NEDİR?

Uzamsal zekâ, görsellikle ilgili olan ve aslında görsel-uzamsal olarak adlandırılan bir zekâ türüdür. Buradaki görsellik, hem görmeyle, hem de zihin gözü denilen zihinde canlandırmayla ilgilidir. Zihinsel anlamda ilk gelişim alanlarından biridir çünkü insan doğduğu andan itibaren görmektedir.

Görülenleri hafızaya alma, anlatılanları ise zihinde canlandırma, boyutlandırma ve görsel tasarımlar kurgulama uzamsal-görsel zekâ becerileridir. Bazı insanlarda temel düzeyde olan görsel zekâ, sanatsal alanlarda kendini kanıtlamış kişilerde daha belirgin gözlemlenebilmektedir. Bu zeka türüne sahip kişiler ressam, fotoğrafçı, mühendis, mimar, tasarımcı, görsel sanatçı, rehber olabilir.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci;

1- Haritaları, çizelgeleri ve diyagramları yazılı materyallerden daha kolay okur.

2- Sanat içerikli etkinlikleri sever.

3- Arkadaşlarına oranla daha çok hayal kurar.

4- Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren figürleri ve resimler çizer.

5- Filmleri, slaytları ve diğer görsel sunuları izlemeyi tercih eder.

6- Bulmaca çözmekten hoşlanır.

7- Renklere karşı çok duyarlıdır.

8- Resimli yayınlardan daha çok hoşlanır.

9- Elinde bulunan materyallere bir şeyler çizer.

10- Daha önce gittiği yerleri kolay hatırlar.

11- Yaşına göre ilginç üç boyutlu yapılar veya modeller oluşturur.

12-Okurken kelimelere oranla resimlerden daha çok öğrenir.

13-Varlıkların görsel imgelerini çok iyi çizer.


2- BEDENSEL - KİNESTETİK ZEKÂ NEDİR?

Kinestetik zekâ, beyin-beden koordinasyonuyla ilgili ve aslında bedensel-kinestetik olarak adlandırılan bir zekâ türüdür.

Kinestetik zekâsı gelişmiş olan kişiler jest ve mimiklerini adeta ustalıkla kullanırlar. Bu sayede, duygu ve düşüncelerini anlatma konusunda başarılıdırlar. Sadece günlük konuşma değil; sanatsal kompozisyonlar konusunda da iyidirler. Örnek: Kusursuz aktardığı koreografiyle mesaj veren bir dansçı.

Kinestetik-bedensel zekâsı ön planda olan kişilerin zihinsel ve bedensel uyumu hemen fark edilir. Düşündüklerini, harekete dökme konusunda iyi oldukları için bedenlerini oldukça sanatsal kullanırlar. Başarılı sporcularda bu örneği görebilmekteyiz.

Bedensel – kinestetik zekası kuvvetli olan bir öğrenci ;

1- Duygularını belirgin olarak vücut diliyle ifade eder.

2- El becerileri iyidir.

3- İnsanlara, canlı ve cansız varlıklara dokunmaktan hoşlanır.

4- Bir veya birden fazla sportif faaliyetlerde başarılıdır.

5- Bir yerde uzun süre kaldığında hareket etmeye, kımıldamaya ihtiyaç duyar.


3- MÜZİKSEL - RİTMİK ZEKÂ NEDİR?

Müziksel zekâ doğadaki seslere ve müziğe karşı duyarlılığın yüksek olmasıyla ilgili bir zekâ türüdür.

Müziksel zekâsı ön planda olan kişiler bazen hiç eğitim almadan bir enstrümanı çalabilir; notalarını bilmediği müzikleri sadece dinleme yoluyla öğrenip çalabilirler.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci ;

1- Şarkıların melodilerini çok iyi hatırlar.

2- Güzel şarkı söyleyebilme sesine ve yeteneğine sahiptir.

3- Bir şarkının makamını, notalarını, eslerini ayırdedebilir.

4- Öğrendiği şarkıları paylaşmak ister.

5- Herhangi bir müzik aletini çok iyi çalar ya da bunun eğitimini almak ister.

6- Konuşurken veya hareket ederken elleri ve ayakları ile ritim tutar.

7- Farkına varmadan kendi kendine mırıldanır.

8- Ders çalışırken farkında olmadan masaya vurarak ritim tutar.

9- Çevresindeki seslere duyarlıdır.

10-Bir şarkı duyduğunda farkında olmadan ona eşlik eder.

11- Müzik çalan bir ortamda daha verimli çalışır.


4- SÖZEL ZEKÂ NEDİR?

Sözel zekâ, dil becerileriyle ilgili olan ve aslında sözel-dilsel olarak adlandırılan bir zekâ türüdür. İnsanın, zihnindeki düşünceleri sözcüklerle ifade edebilme; sözcüklerle anlatılanları da zihninde anlamlandırabilme becerileriyle ilgilidir.

Sözel zekâsı iyi olan kişilerin olayları kompoze etme, hitap ve sözlü-yazılı sunum konusundaki yetenekleri belirgindir. Okullarda sözel zekâya hitap eden ve sözel zekâyı geliştirme etkisi olan derslere oldukça fazla odaklanılmıştır.

Yazarlar, hatipler, şairler, siyasetçiler, dil bilimciler ve benzer mesleklerde başarılı olmuş kişilerin sözel zekâsı ön plandadır.

Bu zekası kuvvetli olan bir öğrenci;

1- Diğer öğrencilerden daha iyi yazar.

2- Uzun hikayeler ve fıkralar anlatır.

3- İsimler, yerler ve tarihler ile ilgili iyi bir hafızaya sahiptir.

4- Sözcükleri anlamlarına uygun bir biçimde kullanır.

5- Yaşına göre iyi bir kelime haznesine sahiptir.

6- Başkalarıyla yüksek düzeyde sözel iletişime girer.

7- Tekerlemeleri, anlamsız ritimleri ve sözcük oyunlarını sever.

8- Okumayı sever.

9- Dinleme becerisi yüksektir; dinleyerek daha iyi öğrenir.

10- İyi bir hafızası vardır.


5- KİŞİSEL - İÇSEL ZEKÂ NEDİR?

İçsel zekâ, kişinin kendini iyi tanıma ve bunu faydaya dönüştürme becerisiyle ilgilidir. Bu zekâ türünü önemli kılan, beceri-hedef uyumudur. Yani, içsel zekâsı gelişmiş kişiler, neler yapabilecekleri konusunda neredeyse kusursuz bir öngörüye sahiptirler. Dolayısıyla, başladıkları işte başarılı sonuçlar elde etme olasılıkları yüksektir.

Kendi davranışlarını, sosyal etkileyiciler ile birleştirip yorumlama konusunda yetenekli kişiler içsel zekâsı gelişmiş kişilerdir. Daha çok yazar, sosyal hizmet uzmanı, iş adamı, ressam, sanatçı, heykeltıraş olabilirler.

İçsel zekaya sahip öğrencilerin bazı özellikleri şunlardır;

1. Bağımsızlık duygusu gelişmiştir.

2. Güçlü ve zayıf yönlerinin farkındadır.

3. Bireysel çalışırken daha başarılıdır.

4. Amaç ve hedeflerine ilişkin iyi bir anlayışa sahiptir.

5. Düşünce ve davranışları arasında tutarlılık vardır.

6. Kendisine her zaman güvenir.

7. Yaşadıklarında her zaman ders alır.


6- SOSYAL ZEKÂ NEDİR?

Sosyal zekâ, bireysel veya toplumsal davranışları iyi analiz etme, iyi iletişim kurma becerileriyle ilgilidir. Sosyal zekâsı gelişmiş olan kişiler, karşısındaki insanın duygularını anlama ve hatta yönetme konusunda başarılıdırlar.

Topluluklara hitap eden siyasetçi, eğitmen ve benzeri meslek gruplarında başarılı olan kişiler sosyal zekâsıyla ön plana çıkmaktadır.

Sosyal zekânın gelişmiş olması kişiye geniş bir çevre, sevilen kişi olma, kabul edilme gibi avantajlar sağlar.  Öğretmenlik, rehberlik, politika, danışmanlık, psikologluk, yönetim ve organizasyon uzmanlığı bu zeka türüne sahip bireylerin yapabileceği mesleklerdendir.

Sosyal zekası güçlü olan bir öğrencinin bazı özellikleri şunlardır.

1. Arkadaşlarıyla ya da akranlarıyla sosyalleşmeyi çok sever.

2. Grup içerisinde doğal bir lider görünümündedir.

3. Problemi olan arkadaşlarına her zaman yardım eder.

4. Dışarıda iken kendi başının çaresine bakabilir.

5. Başkaları ile birlikte ders çalışmayı veya oyun oynamayı çok sever.

6. En az iki veya üç yakın arkadaşı vardır ve onları sık sık arar.

7. Başkaları daima onunla birlikte olmak ister.

8. Başkalarına selam verir, onların hatırlarını sorar ve onları önemser.

9. Empati yeteneği çok iyi gelişmiştir.

10. Bir şeyi başkalarıyla işbirliği yaparak, onlarla paylaşarak ve öğreterek öğrenmeyi sever.


7- MANTIKSAL - MATEMATİKSEL ZEKÂ NEDİR?

Matematiksel zekâ, sayı ve sembolleri etkin kullanma, soyut kavramlar türetme ve mantık yürütebilme becerileriyle ilgilidir. Mantıksal-Matematiksel zekâ olarak da adlandırılır.

Matematiksel zekâsı ön planda olan kişiler analitik düşünebilme konusunda iyidirler. Parçaları bir araya getirip sonuç çıkarma, tümden gelim veya tüme varım konusunda başarılıdırlar.

Muhakeme yeteneği, matematiksel zekânın bir parçasıdır. Matematiksel zekâ kişinin neden-sonuç ilişkisi kurabilmesini ve sağlam sorgularla, sağlıklı sonuçlar elde etmesini sağlar. Okullarda matematiksel zekâya hitap eden dersler, tıpkı sözel zekâ dersleri gibi ağırlıklıdır.

Bu zeka türüne sahip insanlar matematikçi, mühendis, mimar, istatistikçi, ekonomist, bilim adamı, bilgisayar uzmanı gibi meslekler seçebilirler.

Mantıksal –matematiksel zekası kuvvetli bir öğrenci ;

1- Olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar.

2- Soyut ve kavramsal düşünebilir.

3- Bilgiler arasında bağlantılar kurar.

4- Güçlü bir muhakemesi vardır.

5- Satranç oyunları oynamaktan zevk alır.

6- Matematiksel problemleri kafasında kolayca ve çabucak çözer.

7- Matematik dersini sever.

8- Matematiksel hesaplama oyunlarını ilginç bulur.

9- Mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç veya dama gibi stratejikoyunları oynamayı sever.

10-Olayları ve nesneleri kategorilere ayırmayı veya onları hiyerarşik olarak düzenlemeyi sever.

11- Yüksek düzeyde bilişsel düşünme becerisi içeren deneylere katılmayı sever.

12-Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme ve sebep-sonuç ilişkisi kurabilme kabiliyetleri çok iyi gelişmiştir.


8- DOĞASAL ZEKÂ NEDİR?

Doğasal zekâ, doğayı büsbütün yorumlama becerisiyle ilgilidir. Doğa zekâsı olarak da isimlendirilir.

Doğasal zekâsı yüksek kişiler, doğayı ve doğadaki canlıları inceleyip çıkarımlar elde etme konusunda başarılıdırlar.

Hayvan ve doğa belgesi izleme konusunda istekli kişilerin doğasal zekâsının diğer insanlardan daha belirgin olması tesadüf değildir. Arkeoloji, dağcılık, izcilik, belgesel çekimi, botanik, jeoloji alanlarında aktiftirler. Bu zeka türüne sahip bireyler doğayla ilgili tüm meslekleri seçebilirler: Botanik, Dağcılık, Kimya, Biyoloji, Zooloji, Meteoroloji, Jeoloji, Arkeoloji, Tıp, Fotoğrafçılık, İzcilik gibi çok geniş bir alandaki mesleklerin tümü bu zeka türüne sahip kişilerin severek yapacakları işlerdir.

Doğasal zekaya sahip öğrencilerin bazı özellikleri şunlardır;

1. Doğa olaylarına çok meraklıdır.

2. Bitki yetiştirmeyi çok sever. Sınıftaki çiçeklerin bakımını üstlenir.

3. Doğa ve hayvanlarla ilgili konuları iliyle takip eder.

4. Mevsimleri ve iklim olaylarını yakından takip eder.

5. Doğa ve hayvanlar ilgili belgeselleri izler.

6. Çevreye karşı duyarlıdır.

7. Toprakla oynamayı sever.

Üzerinde çalışılan ve çoklu zekâ kuramına sonradan eklenen diğer zekâ türü; varoluşsal zekâ hakkında:


9- VAROLUŞSAL ZEKÂ NEDİR?

Varoluşsal zekâ, birçok kez mantık yürütmenin zor olduğu ve duyulup hissedilemeyen konularda etkin yorum yapabilme becerisiyle ilgilidir.

Varoluşsal zekâsını iyi kullanan kişiler, inanması güç olup öte yandan ihtiyaç derecesinde olan kavramların anlamlandırılması ve insan zekâsına uygun bir şekilde sunulması konusunda yeteneklidirler.

Din adamları, fizikçiler, kuantumcular, matematikçiler ve benzeri gibi en uç noktaları irdeleyen kişilerin varoluşsal zekâsı ön plandadır.

SONUÇ OLARAK:

Zekâ üzerinde yapılan araştırmaların daima ortak noktayı işaret etmesi tesadüf olamaz. İnsan beyni ve zekâ üzerine yapılan tüm bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, zekâ geliştirilebilir bir potansiyeldir. Yine yapılan araştırmalar, zekâ gelişiminin büyük oranda çocuk yaşta gerçekleştiğini ifade ediyor.

Gardner’ın zekâ türlerini kategorize etmesi, tüm dünya genelinde okulların müfredatına adeta ışık tutuyor. Eğitmenler, çocukları zihinsel becerilerine göre gruplandırıp onlar için en uygun yönlendirmeleri yapmaya çalışıyorlar.

Sözel zekâsını daha etkin kullanan öğrencilerin sözel bölüm-mesleklere yönlendirilmesi; matematiksel zekâsını etkin kullanan öğrencilerin sayısal bölüm-mesleklere yönlendirilmesi elbette önemlidir. Bununla birlikte, diğer zekâ çeşitlerini de değerlendirip eğitim alanlarının genişletilmesi çok önemlidir.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...