11 Ocak 2019 Cuma

Giordano Bruno'nun İki (2) Şey Felsefesi ve Kuralları Nelerdir?


İKİ ŞEY 

Kilise tarafından yakılarak öldürülen Giordano Bruno (1548- 1600) Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir.

Onun günümüze kadar gelen “İki şey” hakkındaki sözleri, bugün de değerlerinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Evrensel ve zaman mefhumundan uzak “İki Şey” öğretisinden üzerimize düşen dersler alabiliriz.

İki şey ‘Kalitesiz İnsan’ın özelliğidir;

1- Şikâyetçilik

2- Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:

1- Bakış açısını değiştirmek

2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek…

İki şey yanlış yapmanı engeller:

1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek

2- Hak yememek 

İki şey kişiyi gözden düşürür:

1- Demagoji (laf kalabalığı)

2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar:


1- İradeye hakim olmak

2- Uyumlu Olmak

İki şey gelişmeyi engeller:

1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)

2- Felakete odaklanmış olmak

İki şey çözüm getirir:

1- Tebessüm (gülümseme)

2-Sükut (susmak) 

İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:

1- Anne

2- Baba

İki şey ‘Ekstra Değer’ katar:

1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak

2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geri bırakır:


1- Kararsızlık

2- Cesaretsizlik 

İki şey başarının sırrıdır:

1- Ustalardan ustalığı öğrenmek

2- Kendini güncellemek 

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:

1- Niyetin saf olması

2- Ruhsal farkındalık 

İki şey milyonlarca insandan ayırır:

1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak

2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek

İki şey geri alınmaz:

1- Geçen zaman

2- Söylenen söz

İki şey ulaşmaya değerdir:


1- Sevgi

2- Bilgi

İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir:


1- Nefes alabilmek

2- Nefes verebilmek..

8 Ocak 2019 Salı

ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kuruluyor


Savunma sanayisinde ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kurulacak.

Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile ASELSAN arasında mesleki ve teknik eğitim iş birliği protokolü, şirketin Macunköy'deki tesislerinde imzalandı.

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da katıldığı törende yaptığı konuşmada, protokolün bir başlangıç olduğunu söyledi.

Mesleki ve teknik eğitimin yıllarca konuşulan ancak önemli başarı sağlanamayan alanlar arasında bulunduğuna işaret eden Demir, eksikleri gündeme getirirken çözüm üretmenin de çok önem taşıdığını belirtti.

Demir, "Mesleki ve teknik eğitimde iş birliğinin sadece ASELSAN'da değil, savunma sanayisinin genelinde hakim olması için başkanlık olarak diğer şirketlerimizi de harekete geçireceğimizi belirtmek istiyorum. Diğer şirketlerimizde de bu yönde bir iştahın, çabanın, gayretin olduğunu biliyorum. Bir hafta içinde inşallah başka neticeler de alacağız." dedi.

Şirketler olarak öğretmenlere de kapılarının açık olacağını dile getiren Demir, şirket çalışanlarından alanını iyi bilen, eğitimde istihdam edilebileceklere yönelik bir geçişkenliği sağlamayı da önemli gördüklerini ifade etti.

ASELSAN Genel Müdürü Haluk Görgün de, protokol ile savunma sanayisinin ihtiyaçlarına yönelik nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi yönünde mesleki ve teknik eğitimin iyileştirilmesi için önemli bir adım attıklarını, açılacak ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde anadolu teknik programını uygulamayı hedeflediklerini söyledi.

Okulda, savunma elektronik sistemleri ve savunma mekanik sistemleri programları açacaklarını dile getiren Görgün, öğretim programlarını savunma sanayisinin ihtiyaçlarına uygun olarak genel müdürlük ile birlikte geliştirip, güncelleyeceklerini belirtti. Görgün, şöyle konuştu:

"Açacağımız okul ve yapacağımız çalışmalarla hem ASELSAN'ın hem de diğer savunma sanayisi firmalarının ve alt yüklenicilerimizin ihtiyacı olan nitelikli iş gücüne katkı sağlamış olacağız. Bu projenin savunma sanayisi ekosisteminin gelişimi için çok önemli bir model olacağı inancı taşıyoruz. Uzun soluklu olan bu çalışmalarla teknik eğitim almak isteyen ülkemiz gençlerine yeni bir yol açarak onların hedeflerine katkı sağlayacak olmak bizi umutlandırıyor.

Milli Eğitim Bakanlığımız ile iş birliği ve yakın koordinasyon sağlayarak bu çalışmayı başarıyla yürüteceğimizden ve ülkemizin gençlerine katkı sağlayacağımızdan hiç şüphemiz yok. Çalışmalarımızın diğer meslek alanlarına ışık tutacağına ve ülke genelinde benzer çalışmaların devam edeceğine inancımız tamdır."

Savunma Sanayisi İçin Milli Mikroişlemci - Çakıl


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bilgi güvenliği konusunda yeni teknolojiler üzerine yürütülen çalışmaları, mutfağında inceledi. TÜBİTAK’ın Gebze’deki yerleşkesinde bulunan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’ne (BİLGEM) bağlı laboratuvarları ziyaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, “Çakıl” adı verilen milli mikroişlemcinin silah sistemlerinde kullanılan yabancı mikroişlemcilerin yerini alacağını açıkladı.

Tümdevre Tasarım ve Eğitim Laboratuvarı’nda çalışma hayatına yeni başlayan gençlerle yakından ilgilenen Varank, milli mikroişlemci “Çakıl” hakkında bilgi aldıktan sonra şunları söyledi: 

“Bu proje ile silah sistemlerimizde kullanılan yabancı menşeli mikroişlemcilerin yerini alabilecek hızda ve düşük güç tüketen, lisans ve satış hakları ülkemize ait milli bir işlemci tasarlanıyor. Savunma Sanayi Başkanlığımız tarafından ‘Çakıl’ onaylandı. Bundan sonra ikinci faza geçeceğiz ve Çakıl’ın mobil cihazlarda kullanılabilecek çok çekirdekli versiyonunun çalışmalarına başlanacak.”

Bakan Varank, BİLGEM’de mikroçip tasarımı konusunda gençlere eğitim vereceklerini ifade ederek, “Burada yetişecek gençler, Milli Teknoloji Hamlesi’nin önemli bir parçası olacak.” dedi.

Merkezde, halen birçok askeri ve kamu IP ağlarında güvenliği sağlayan kripto cihazın 10 Gbit/s veri işleme yeteneğine sahip yeni modelini inceleyen Varank, geliştirilen prototipin performansından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Varank, Yüksek Güçlü Lazer Projesi ile lazer silahlarının yol haritasını oluşturacaklarına değinerek “Bu projenin çıktısı, top, havan roket ve güdümlü füzelere karşı Hava Savunma Lazer Sistemi Geliştirilmesi olacak. Havadan gelen tehditler, lazerle bertaraf edilecek” dedi.

STRATEJİK BAĞIMSIZLIK

Varank, Milli Teknoloji Hamlesi ile amaçlarının platformdan alt ana sistemlere, çip teknolojisinden gelişmiş yazılım algoritmalarına kadar teknolojik derinlik sağlamak olduğunu belirterek, “BİLGEM’de stratejik bağımsızlığımız açısından kritik öneme sahip teknolojiler geliştiriliyor. Burası geniş bir test alt yapısına sahip. Milli Savaş Uçağı’nın gerçek zamanlı işletim sistemi, SİHA’lar ve savaş uçaklarımızın kullandığı akıllı bombaların lazer arayıcı başlık detektörü, gelişmiş haberleşme istihbarat donanımları, milli kripto sistemleri, hava radar sistemlerinin tamamı Ar-Ge mühendislerimiz tarafından burada geliştirilmekte.” dedi.

KRİPTOLU TELEFONLA GÖRÜŞTÜ

İlk olarak Kripto Cihazları Laboratuvarı’nı ziyaret eden Varank’a Türkiye’nin milli kripto sistemi bulunan 10 ülkeden biri olduğu bilgisi verildi. Bunun üzerine Varank, “Gurur duyduk. Milli güvenliğin en temel ayaklarından biri burası.” diye konuştu. Buradaki bazı sistemlerin ticarileştirilerek, dost ülkelere satılabileceğini ifade eden Varank, teknoloji ihracatının önemine değindi. Varank, BİLGEM’de üretilen kriptolu bir telefonla görüntülü ve sesli görüşme yaptı.

MEMNUNİYET VERİCİ

Varank’a ,askeri ve kamu IP ağlarında güvenliği sağlayan kripto cihazın yeni modeli tanıtıldı. Yeni kripto cihazı inceleyen Varank, “Bu yeni geliştirildi. Dünyada sayılı birkaç ülke bu teknolojiye sahip. 10 Gbit/s veri işleme yeteneği bulunuyor. Geliştirilen prototipinin performansı memnuniyet verici” dedi.

MİLLİ GÜVENLİ VERİ DEPOLAMA

Deniz savunma sistemleri kapsamında yürütülen MÜREN Projeleri hakkında bilgi alan Varank, Bulut Bilişim ve Büyük Veri Laboratuvarı’nı gezdi. Burada Varank ve beraberindekilere, Milli Güvenli Veri Depolama Sistemi ile ilgili sunum yapıldı. Varank, proje kapsamında tasarlanan “Safir Büyük Veri”nin kurulumu ve kullanımının kolay olduğunu kaydederek, “Büyük veri depolamak, mimari ve analitik çözümler sunuyor. Bu çözümler, finans, eğitim, sınır güvenliği, kaçakçılık gibi kritik alanlarda beklenmeyen, milli güvenliğe ve milli politikalara tehdit oluşturabilecek durumların tespiti için analitik uygulamalar içeriyor.” dedi.

YÜKSEK GÜÇLÜ LAZER

Varank, daha sonra Haberleşme İstihbaratı Laboratuvarı’nda sinyal istihbaratıyla ilgili cihazları inceledi. Ardından MOPA Lazer Laboratuvarı’nı ziyaret eden Varank’a Yüksek Güçlü Lazer Projesi hakkında bilgi verildi. Varank, lazer teknolojisinin geleceğin silahlarını üreteceğini kaydederek, Türkiye’deki farklı kurum ve kuruluşların bu konuda çalışma yaptıklarını söyledi.

LAZERİN YOL HARİTASI

BİLGEM’deki proje ile lazer silahlarının yol haritasının oluşturulacağını vurgulayan Varank, “Bu projenin çıktısı, 20 kW (4x5 kW) lazer kaynağı, adaptif odaklayıcı ve hedef takip sisteminin, gemi ve kara platformlarına adaptasyonu ile top, havan roket ve güdümlü füzelere karşı Hava Savunma Lazer Sistemi Geliştirilmesi olacak.” dedi.

ZIRHLI ARACA MONTE

Varank, 20 kW’lık lazer silahının, 1.5 kilometre mesafeden 3 milimetre çeliği delebildiğini bildirerek, hazırlanan 1,25 kW’lık lazer kaynağının zırhlı araca monte edildiğini, 5 kW’lık lazer kaynağın da zırhlı araca monte edileceğini belirtti.

Şanlıurfa'lı Hamalın Elektrik Çarpmasından Sonra Kafası Matematiğe Çalışmaya Başladı ve Sayısalcı Oldu


Sözelciydi sayısalcı oldu: Bana elektrik çarptıktan sonra kafam çalışmaya başladı

Şanlıurfa’da hamal olarak çalıştığı sırada elektrik akımına kapılan 19 yaşındaki genç Abdüsselam Çiçekçi, hayatının tamamen değiştiğini söyledi. Sözelci olduğunu belirten Çiçekçi, "Bana elektrik çarptıktan sonra kafam çalışmaya başladı. Ondan sonra matematiğe yöneldim. Bu sanayi elektriği 38 bin volttur. Bana sahip çıkmalarını istiyorum. Dünyayı alt üst edebilecek bir projem var. 8 yıldır bu projenin üzerinde çalışıyorum" diyerek yetkililerden destek istedi.

Şanlıurfa'nın Eyyübiye ilçesinde yaşayan 19 yaşındaki Abdüsselam Çiçekçi, babasına ait tahıl ürünleri işletmesinde hamal olarak çalıştığı sırada yüksek voltajlı elektrik akımına kapıldı. Akıma kapılarak yaralanan Çiçekçi, yakınları tarafından hastaneye kaldırıldı. 

Yaklaşık bir haftalık tedavisinin ardından normal hayatına devam eden genç, hayatının tamamen değiştiğini belirterek, sözel öğrencisi olmasına rağmen daha önce hiç ilgilenmediği matematikle uğraşmaya başladığını söyledi. 

Matematik aşığı olmaya başladığını aktaran Çiçekçi, matematik teorisi ile ilgili yaptığı çalışmalarının hayata geçirilmesi için yetkililerden destek istedi.

“Hafta sonları günde 17 saat babamın iş yerinde çalışıyorum. 2016 yılının 12 Eylül Pazar günü bana elektrik çarptı. Tam 38 bin volt. Elektrik çarptıktan sonra tamamen matematiğe yöneldim. Hem iş yerinde hamallık yapıyorum hem de matematik teorisiyle uğraşıyorum. 3 yıl boyunca yapmış olduğum çalışmalardan sonra büyük bir matematik teorisi buldum. İspatını da matematik uzmanlarıyla birlikte yaptık, noterde tasdikledik. Daha sonra Gaziantep'e de gittim, oradaki profesörlerle konuştum. Bu teori daha önce bulunmuş mu bulunmamış mı diye soruşturdum. Bulunmamış.

Bana elektrik çarptıktan sonra kafam çalışmaya başladı.

Bu sanayi elektriği 38 bin volttur. Bana çarptıktan sonra benim hayatım tamamen değişti. Ondan sonra matematiğe yöneldim. Ajitasyon yapmak istemiyorum, sadece bana sahip çıkmalarını istiyorum. Benim büyük bir projem daha var. Dünyayı alt üst edebilecek bir projem var. 8 yıldır bu projenin üzerinde çalışıyorum. Bu projeyi benden başka hiçbir insanoğlu bilmiyor. Bu projeyi gerçekleştirmek için devletten yardım istiyorum."

Oğlumun hayatı elektrik çarpmasından sonra değişti

Baba Cezayir Çiçekçi ise oğlunun elektrik akımına kapılmasının ardından matematikle uğraşmaya başladığını belirterek, “Oğlum Abdüsselam Çiçekçi 3 yıl önce elektrik akımına kapıldı. Elektrik çarpmasından sonra bizim hesap makinesi ile yaptığımız hesapları oğlum kafadan yapmaya başladı. Biz makine kullanmadan oğlum hesap bu kadardır, diyor. Elektrik çarpmasından sonra hayatı tamamen değişerek matematiğe yöneldi” şeklinde konuştu.

22 Aralık 2018 Cumartesi

Çoban Hüseyin - Çarpıcı Eğitim Hikayesi, Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Sesli Komut Muciti


Hikaye 1936 yılında Denizli´nin Acıpayam ilçesinde görevli öğretmenlerin pikniğe gitmeleriyle başlıyor.

Öğretmenler piknik yaparken keçilerini otlatan küçük bir çoban çocukla karşılaşır. Çobanı yanlarına davet edip çay ikram ederler ve ismini sorarlar.

Küçük çoban ürkek bir sesle cevap verir: Hüseyin...

Hüseyin’e öğretmenler yanlarındaki gazeteyi verip okumasını isterler. O tarihlerde okuma yazma bilenlerin sayısı o kadar azdır ki... Okuma öğrenenlerin diplomaları bizzat valiler tarafından imzalanır...

Hüseyin okuma bilmediği için gazeteyi eline almayı kabul etmez...

Öğretmenler bu kez yaşını ve neden okula gitmediğini sorar...

12 diye cevap verir ve ekler: 3 yaşımda annemi kaybettim, 11´imde de babamı...

Hüseyin ile süre sohbet eden öğretmenler, çocuğun aslında çok zeki olduğunun farkına varırlar. Mutlaka okuması gerektiğini tembih ederler...

Hüseyin, karşılaştığı öğretmenlerin verdiği destek ve heyecanla Denizli’de parasız yatılı okumaya başlar.

Bir süre sonra katıldığı bir matematik yarışmasında Hüseyin’e bir kitap hediye edilir. Hüseyin kitabı bir gecede bitirir.

Ertesi gün Fen Bilgisi öğretmenine gider, "Bu kitapta eksiklik var” der...

Öğretmen şaşırır. Çünkü Hüseyin’in bahsettiği eksiklik, Görecelilik Teorisi hakkındadır. Söz konusu teorinin önemli bir parçasının kitapta olmadığını fark etmiştir Hüseyin.

Fen öğretmeni konuyu İTÜ´nde kendi hocası olan rahmetli fizik profesörü Nusret Kürkçüoğlu’na mektup yazarak iletir. Nusret hocadan şu yanıt gelir: “Hüseyin liseyi bitirince İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği´ne gelsin”

Ve Hüseyin mezun olunca İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği´ne gider. Denizlili öksüz ve yetim çoban Hüseyin, orada da birtakım çalışmalar yapar ve çalışmalarını hocaları anlayamaz. Hocalarından biri, "Bu çalışmalarını bilse bilse Amerika Boston´daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü´nde (MIT) görevli Prof. Dr. Morse bilir´ deyip mektupla ona gönderir.

Prof. Morse’dan da şöyle bir cevap gelir: “Hüseyin’in bu yaptığını 5 sene önce bir grup buldu, ama bunu Hüseyin’in tek başına bulması olağanüstü bir şey. Biz Hüseyin’in tüm masraflarını karşılayacağız, Amerika’ya gelsin”

Yıl 1952... Hüseyin yüksek elektrik mühendisi olmuştur. Anne baba yok. Köyünün insanları son derece fakir. Bir gazete kampanya yapar ve toplanan parayla Hüseyin Amerika´ya giden bir gemiye bindirilir.

Hüseyin, MIT’te Prof Morse’un karşısına geçer. Morse, Hüseyin’in tez hocası olacak ama Hüseyin’in İngilizcesi de iyi değil. Anlayamıyor pek Morse’un dediklerini. Hocasına “Write on the blackboard” der. Prof. Morse da Hüseyin’in tez konusu olacak konuyu tahtaya yazar ve Hüseyin de bunu defterine geçirip üniversiteden ayrılır.

MIT’te genelde tez konuları 5 senede, 9 senede bitirilebiliyor olmasına rağmen Hüseyin çalışmasını 3 ay sonra bitirip hocasının karşısına çıkar. Morse birkaç gün sonra tezi inceleyip Hüseyin’i çağırır. “Senin tezin bitti. Ancak burası MIT. Biz burada böyle hemen doktora diploması veremeyiz. Sen git istediğin dersleri al, 2 sene sonra gel” der.

Hüseyin 2 sene sonra doktorasını alıp bu kez Princeton Üniversitesi´ne gider. Orada ünlü fizikçi Albert Einstein ile birlikte çalışır.

Birkaç yıl sonra Boston’a geri dönüp icatları destekleyen bir firmada çalışmaya başlar. Burada bilgisayarlar ile konuşmanın onlara talimat vermeye yönelik projeler yürütür. Sesle kumanda edilen bilgisayarı ilk defa 1960’ların başında Hüseyin Yılmaz yapar.

1958 yılında, çalışmalarını yakından takip ettiği Albert Einstein’in kendisi kadar ünlü fonksiyon teorisinde eksikler tespit eder ve bunu bir mektupla kendisine bildirir. Ancak mektup ulaşmadan Einstein ölür.

Yılmaz, bu hatayı ünlü bir bilim dergisinde yayımlayınca akademik dünyada adeta kıyamet kopar. Bilim dünyası ikiye bölür ve Einstein’in kuramına karşı Yılmaz kütle çekim kuramı da literatüre girer. 27 Ocak 2013´te ise ABD´de vefat eder.

Bugün dünyada çok popüler olarak kullanınan Siri, Google Now, Cortana gibi bütün programlardaki sesli komut sistemin mucidi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz´dır.

Hikayenin Amerika'da bitmesi ve büyük bir değerimizi beyin göçü olarak kaptırmak üzücü....

17 Aralık 2018 Pazartesi

Milli Eğitim Bakanlığı MEB 2018 LGS (Liselere Giriş Sınavı) Raporu Yayınlandı


MEB tarafından bu yıl ilki gerçekleştirilen 2018 Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınavın sonuçlarına göre öğrencilerin performansını içeren değerlendirme raporu hazırlandı. Rapora göre öğrenciler en yüksek ortalama Türkçe ve en düşük ortalama Matematik testinde yapıldı.

Buna göre, okul başarı puanı ile merkezi sınav puanları arasında güçlü ve pozitif bir ilişki saptandı. Bakanlığın, Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisinin üçüncüsü olan "2018 Liselere Geçiş Sistemi-Merkezi Yerleştirme ile Yerleşen Öğrencilerin Performansı"nda öğrencilerin sınavdaki durumlarına ilişkin detaylı analizler yapıldı. Raporda, verilere dayalı olarak sınav süreçlerinin iyileştirilmesi için atılacak adımlara da yer verildi.

MEZUNLARIN YÜZDE 81'İ SINAVA GİRDİ...

2017-2018 eğitim öğretim yılında 8'inci sınıftan toplam 1 milyon 192 bin 799 öğrenci mezun oldu. 2 Haziran'da LGS kapsamında yapılan merkezi sınava 1 milyon 9 bin 260 öğrenci başvurdu, bu öğrencilerin 971 bin 657'si sınava katıldı. Mezunların yüzde 81,46'sının sınava katılması, öğrencilerin sınava talebinin yoğun olduğunun göstergesi olarak yorumlandı.

Sınavda öğrencilere sözel bölümde Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve Yabancı Dil testlerinde toplam 50 soru soruldu ve 75 dakika cevaplama süresi, sayısal bölümde ise matematik ve fen bilimleri testlerinde toplam 40 soru için toplam 60 dakika süre verildi.

EN YÜKSEK TÜRKÇE, EN DÜŞÜK MATEMATİK... 

Sınav sonucuna göre, merkezi olarak yerleştirilen öğrencilerin farklı testlerdeki performanslarını değerlendirmek için ortalama ham puanları incelendi. Buna göre 20 soruluk testler arasında öğrencilerin en yüksek başarıyı 16,48 ortalama ile Türkçe'de, en düşük başarıyı ise 6,99 ortalama ile matematik testinde gösterdiği ortaya çıktı.

SAYISALDA ORTALAMA 13.05... 

Sayısal bölümde yer alan fen bilimleri testinde de öğrencilerin görece yüksek başarı gösterdiği görüldü. Bu testte, öğrencilerin ortalaması 13,05 olarak belirlendi.

İNKILAP TARİHİ VE DİN KÜLTÜRÜ... 

Soru sayısı 10 olan testlerde hesaplanan ortalama ham puanların T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde 9,26 ortalama, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testinde 9,72 ortalama olduğu, bu durumun öğrencilerin oldukça başarılı olduklarını gösterdiği belirtildi.

YABANCI DİL TESTİNDE DURUM... 

İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinde uygulanan Yabancı Dil testinde elde edilen 7,78 ortalama ham puanın öğrencilerin bu testte de görece yüksek başarı gösterdiğine işaret ettiği belirtildi.

EN ÇOK BOŞ BIRAKILAN SORULAR... 

Soruların boş bırakılma düzeylerini belirlemek için her bir sorunun kitapçıktaki sırası dikkate alınarak soruları boş bırakan öğrencilerin oranları hesaplandı.

MATEMATİK YİNE ZİRVEDE!... 

Öğrenciler en çok yüzde 28,99 oran ile matematik testindeki soruları boş bıraktı. Matematiği yüzde 6,25 oran ile fen bilimleri testi, yüzde 4,42 oran ile yabancı dil testi izledi.

Sözel bölümde yer alan Türkçe, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testlerinde soruların boş bırakılma oran ortalamaları yüzde 2'nin altında kaldı. Özellikle matematik testinde ortalama ham puan ortalamasının görece düşük olmasının önemli nedenlerinden birisinin bu testte soruların boş bırakma oranlarının yüksekliği olduğu değerlendirildi.

KIZLAR MATEMATİK DIŞINDA DAHA BAŞARILI... 

Öğrencilerin testlerdeki ham puan ortalamalarının cinsiyete göre değişimi incelendi ve kız öğrencilerin ortalama puanlarının matematik dışındaki tüm testlerde erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu belirlendi. Kız öğrencilerin erkek öğrencilerle kıyasla en başarılı oldukları testler Türkçe ve yabancı dil oldu. Ortalama ham puanları arasındaki farkın en düşük olduğu test ise matematik olarak belirlendi.

ANNE VE BABA EĞİTİMİ ARTTIKÇA... 

Raporda, anne ve baba eğitim düzeyi ile öğrencinin sınav puanları arasındaki ilişki de incelendi. Elde edilen sonuçlar, anne ve baba eğitim düzeyleri yükseldikçe ortalama merkezi sınav puanlarının da belirgin şekilde arttığını gösterdi. Anne eğitim düzeyi ilkokul olan öğrenciler ile lisansüstü olan öğrencilerin ortalama merkezi sınav puanları arasında 60 puandan fazla fark bulundu. Ortalama merkezi sınav puanları arasındaki benzer düzeyde fark, baba eğitim düzeylerinde de gözlendi.

OKUL BAŞARI PUANLARI... 

Öğrencilerin ortaokulda gösterdikleri akademik başarının bir göstergesi olan okul başarı puanları (OBP) ile merkezi sınav puanları arasındaki ilişki de raporda incelendi. İki puan türü arasındaki ilişkiyi incelemek için korelasyon katsayısı hesaplandı, OBP ile merkezi sınav puanları arasında güçlü ve pozitif bir ilişki bulundu.

OBP'lerin merkezi sınav puanına eklenmesi durumunda öğrencilerin başarı sıralamalarının nasıl değiştiğinin belirlenmesi için başarı sıralamasında ilk 1000, 1001-5000, 5001-10000, 10001-100000, 100001-500000 ve 500001 ve sonrası düzeylerinde bulunan öğrenciler üzerinde simülasyon çalışması gerçekleştirildi.

Çalışma sonucunda, OBP'lerin eklenmesi durumunda ve mevcut durumda öğrencilerin aynı başarı düzeylerinde bulunma oranlarının yüzde 95'in üzerinde olduğu belirlendi. Bu sonuç, OBP'lerin merkezi sınav puanının hesaplanmasında kullanılmasının başarı sıralarında büyük bir değişiklik oluşturmadığını gösterdi.

OKUL TÜRLERİNE GÖRE PUAN ORTALAMASI... 

Yerleşen öğrencilerin yüzde 83,97'si devlet okullarından, yüzde 16,03'ü ise özel okullardan mezun oldu. Devlet okullarından mezun olup yerleşen öğrencilerin sınav puanı ortalaması 339,94; özel okullardan mezun olup yerleşen öğrencilerin sınav puanı ortalaması ise 380,55 oldu.

Tüm lise türlerine, devlet okullarından merkezi olarak yerleşen öğrencilerin oranı, özel okullardan yerleşen öğrencilerin oranından daha yüksek oldu. Devlet okullarından mezun olan öğrencilerin yerleşme oranının yüzde 90'ın üzerinde olduğu lise türleri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi, özel okul mezunlarına ait yerleşme oranlarının en yüksek olduğu iki lise türünün Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi olduğu belirlendi.

ÖNERİLER...
Raporun öneriler bölümünde, boş bırakılma oranlarının düşürülmesi ve benimsenen yeni soru tipi yaklaşımlarının öğrenciler üzerinde zaman baskısı oluşturmaması için sınav süresinin iyileştirilmesinde fayda görüldüğüne dikkati çekildi.

Bu sonuçlar doğrultusunda, MEB'in sürenin arttırılması yönünde karar aldığı hatırlatıldı. Bakanlık, sayısal alan sınav oturumunda 60 dakika olan sürenin 20 dakika uzatılmasını kararlaştırmıştı. Buna göre, sınavın birinci bölümü 50 soruluk sözel alandan oluşacak ve 75 dakika süre verilecek. İkinci bölüm ise 40 soruluk sayısal alan testinden oluşacak ve 80 dakika süre tanınacak.Böylece öğrenciler, 2019'da yapılacak sınavda soru başına sözel bölümde 1,5 dakika ve sayısal bölümde 2 dakika cevaplama süresine sahip olacak.

Raporda ayrıca merkezi sınav puanına OBP'nin dahil edilmediği anımsatılarak, öğrencilerin sınav puanları ile OBP'lerin benzer değişimler gösterdiğinin tespit edildiği belirtildi. Bu nedenlerle öğrencilerin ortaokulda edindikleri becerilerin göstergesi olan OBP'nin sınav puanına dahil edilmesi önerildi.

Yürütücülüğünü Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer'in yaptığı Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları serisinin üçüncüsü, Dr. Sadri Şensoy, Dr. Hande Tanberkan, Dr. H. Eren Suna, Emine Eroğlu ve Ümare Altun tarafından hazırlandı.

MEB'in hazırladığı raporun tam metni aşağıdaki linkte bulunmaktadır.

http://www.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_12/17094056_2018_lgs_rapor.pdf

2 Aralık 2018 Pazar

Facebook'ta İzlenen Video Cep Telefonu veya Bilgisayara Nasıl İndirilir?


Facebook'taki videoları indirip telefonunuza veya PC'nize kaydetmek oldukça kolay bir iş. Videoları telefonunuza indirirken uygulamalara ihtiyacınız olacak. PC'de ise herhangi bir ek programa ihtiyacınız yok.


Facebook'tan PC'ye Video İndirme


Videonun üzerine tıklayın ve "Show Video URL" seçeneğine tıklayın.

Video adresi, küçük bir kutucuk içerisinde ekrana gelecek. 

Bu adrese sağ tıklayarak kopyalayın.

www.fbdown.net adresini açın ve kopyaladığınız video adresini bu siteye yapıştırın.

Download düğmesine tıklayın ve videoyu indirmeye başlayın.

Not: Video indirme işlemi yerine video oyantılmaya başlarsa, videoya sağ tıklayıp "Farklı kaydet" seçeneğine tıklayarak videoyu dilediğiniz bir klasöre kaydedin.


PC'ler İçin Alternatif Bir Yöntem


İndirmek istediğiniz videoya sağ tıklayın ve "Copy URL" üzerine tıklayın.

Şimdi indirme adresinin ilk kısmını mbasic.facebook.com şeklinde değiştirin. 

Örneğin https://www.facebook.com/videolar/videos/......../adresini
https://mbasic.facebook.com/videolar/videos/........./ şeklinde değiştirin, yani www bölümünü mbasic ile değiştirin.

Videoyu çalmaya başlayın.

Videonun üzerine sağ tıklayarak onu diskinize kaydedebilirsiniz.


Android Cihazlarda Facebook Videolarını Kaydetme

SnapTube uygulamasını Playstore den indirin ve Android cihazınıza kurun.

Facebook uygulamasında indirmek istediğiniz videoyu açın ve "..." simgesine tıklayın.

"Copy URL" seçeneğine tıklayın.

Ekranın üzerinde beliren karta dokunun; indirme işlemi başlayacak.


iOS Cihazlarda Facebook Videolarını Kaydetme

MyMedia uygulamasını App Store üzerinden yükleyin.

Facebook uygulamasını açın ve indirmek istediğiniz videoya gidin.

Videoyu çaldıktan sonra paylaşma seçeneğini göreceksiniz. 

Bu seçeneğe dokunun ve "Bağlantıyı kopyala" seçeneğine dokunun.

MyMedia uygulamasını açın. 

Burada savefrom.net web sitesini açın ve az önce kopyaladığınız adresi yapıştırın.

Videoya göre HD veya SD kalitesinde indirme seçeneğini göreceksiniz. 

Bu seçeneklerden birine dokunarak indirme işlemini başlatabilirsiniz.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...