9 Kasım 2019 Cumartesi

Lojik Veya Kapısı (Or Gate) Temrin Deney Şeması, Entegresi ve Bağlantı Devresi

Devrenin Çalışması :

Devrede amaç 743208 entegresi ile Veya kapısı (or gate) çalışma prensibini öğrenmektir.

7432 entegresinde 4 adet Veya kapısı bulunur, uygulamada istediğimiz Veya kapısını kullanabiliriz.

Devrede bulunan anahtarlar yardımı ile Veya kapısının 2 girişine sinyal uygulanır. Girişe uygulanan sinyaller D1 ve D2 LED'leri ile gözlemlenir.

LED'ler yanarsa giriş 1, yanmazsa giriş 0 'dır.

Girişlerin herhangi biri veya ikisi birden 1 olduğunda çıkış 1 olur ve D3 LED'i yanar.

Giriş sinyalinin ikisi de 0 olduğu durumda çıkış 0 olur ve D3 LED'i yanmaz.

Devreyi uyguladığınızda 7432 entegresinin 14 nolu (Vcc) ucunu gerilim kaynağının pozitif (+) ucuna , 7 nolu (GND) ucunu gerilim kaynağının negatif (-) ucuna bağlamayı unutmayınız.

Malzeme Listesi :

1 adet 7432 entegre
2 adet çift konumlu anahtar
3 adet 390 ohm direnç
3 adet LED

Lojik Veya Kapısı (Or Gate) Sembolü, Elektriksel Karşılığı, Entegre Yapısı ve Doğruluk Tablosu için tıklayınız....

Lojik Ve Kapısı (And Gate) Temrin Deney Şeması, Entegresi ve Bağlantı Devresi

Devrenin Çalışması :

Devrede amaç 7408 entegresi ile Ve kapısı (and gate) çalışma prensibini öğrenmektir.

7408 entegresinde 4 adet Ve kapısı bulunur, uygulamada istediğimiz Ve kapısını kullanabiliriz.

Devrede bulunan anahtarlar yardımı ile Ve kapısının 2 girişine sinyal uygulanır. Girişe uygulanan sinyaller D1 ve D2 LED'leri ile gözlemlenir.

LED'ler yanarsa giriş 1, yanmazsa giriş 0 'dır.

Girişlerin ikiside 1 olduğunda çıkış 1 olur ve D3 LED'i yanar.

Diğer giriş sinyali durumlarında çıkış 0 olur ve D3 LED'i yanmaz.

Devreyi uyguladığınızda 7408 entegresinin 14 nolu (Vcc) ucunu gerilim kaynağının pozitif (+) ucuna , 7 nolu (GND) ucunu gerilim kaynağının negatif (-) ucuna bağlamayı unutmayınız.

Malzeme Listesi :

1 adet 7408 entegre
2 adet çift konumlu anahtar
3 adet 390 ohm direnç
3 adet LED

Lojik Ve Kapısı (And Gate) Sembolü, Elektriksel Karşılığı, Entegre Yapısı ve Doğruluk Tablosu için tıklayınız....

Bir Köpeğin Davranışlarından Öğreneceğimiz Mutluluk Sırları Nelerdir?


Bir veteriner, Belker isimli, 10 yaşındaki İrlanda cinsi bir kurt köpeğini muayene için çağrılmıştır.

Köpeğin sahipleri Ron, eşi Lisa, ve küçük oğulları Shane olmak üzere köpeklerine çok bağlılardır. Köpeğin iyileşmesi için bir mucize bekliyorlardı.

Veteriner, Belker’i muayene eder ve kanser sebebiyle ölmek üzere olduğu teşhisini koyar. Aileye Belker için yapacak bir şey kalmadığını söyler. Ve izinlerine istinaden evde uyutarak ötenazi uygulamayı teklif eder.

Gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra aile 6 yaşındaki oğulları Shane’in de uygulamayı görmesinin iyi olacağını düşünürler. 6 yaşındaki Shane’in bu tecrübeden bir şeyler öğrenebileceğini düşünüyorlardı.

Veteriner ertesi gün aile ile köpeğin etrafında toplanır. Küçük çocuk köpeğini son bir defa severek “Hoşçakal” derken o kadar sakindir ki, ne olup bittiğini anlamadığını düşünürler. Birkaç dakika içinde Belker sessiz bir şekilde hayata veda etmiştir.

Küçük çocuk ilginç bir şekilde köpeği Belker’in gidişini herhangi bir zorluk yaşamadan kabul etmiştir.

Belker’e veda ettikten sonra aile ile oturmuş “köpeklerin neden insanlardan daha az yaşadığını” sorgularken küçük çocuk aniden “ben sebebini biliyorum” der. “İnsanlar iyi olmayı, doğru bir hayat yaşamayı ve herkesi sevmeyi öğrenmek için doğar ve yaşarlar değil mi?”

Küçük çocuk konuşmasına şaşkın bakışlar arasında devam eder “Köpekler zaten bunların tümünü bildikleri ve uyguladıkları için bizim kadar uzun kalmalarına gerek yok ki!”

Veteriner; Küçük çocuğun konuşması üzerine düşünmeye başladım.

Basit yaşa
Koşulsuz sev
Derinden hisset
İyilikle ve içten konuş

Eğer köpekler birer öğretmen olsalardı bize neler öğretirlerdi?

Sevdiklerin eve geldiklerinde mutlaka koş ve karşıla

Hiçbir eğlence ve mutlu olma fırsatını kaçırma

Yüzüne vuran rüzgâr ve temiz havanın keyfini delicesine çıkar

Kısa uykulara dal

Kalkmadan önce germe hareketleri yap

Her fırsatta koş, zıpla ve oyna

İlgiden sıkılma ve insanların sana dokunmasına izin ver

Küçük bir havlama yeterli ise sakın ısırma

Sıcak günlerde küçük bir mola verip sırt üstü çimlere uzanmayı unutma

Çok sıcak günlerde bolca su iç ve gölgeye sığınmayı unutma

Mutlu olduğunda tüm vücudunla dans et

Küçücük yürüyüşlerin bile keyfini çıkar

Sadakatli ol

Asla olmadığın birisi gibi hareket etme

Eğer istediğin şey derinde gömülü ise onu bulana kadar pes etme ve kaz

Eğer birisi üzgünse sessizce yanına otur ve kibarca destek ol

İşte köpeklerden öğrenebileceğimiz mutluluğun sırları!

Alıntı

4 Kasım 2019 Pazartesi

Şair Evlenmesi (Şinasi) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Şair Evlenmesi

Kitabın Yazarı : Şinasi

Kitap Hakkında Bilgi :

Bir Töre Komedyası özelliği taşıyan "Şair Evlenmesi", görücü usulüyle evliliğin sakıncalarını konu almaktadır. Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle pek sevilmeyen, eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip Şair Müştak Bey, sevdiği Kumru Hanım'la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikah sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım'ın çirkin ve yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak Bey'in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir. Hikmet Bey'in mahalle imamına verdiği rüşvetle olay çözülür, yapılan hile sonuçsuz kalır.

Şair Evlenmesi, Türk Edebiyatının ilk tiyatro eseridir. Eser, Tercüman-ı Ahval gazetesinde tefrika halinde yayımlanmış ancak sahnelenmemiştir.

Kitabın Özeti :

Müştak Bey adındaki genç şair, mahallesinde oturan Kumru Hanım’ı sever ve bu kız ile evlenmek ister. Habbe Kadın ve Ziba Dudu, bu evlilik için aracı olurlar. Müştak Bey, Kumru Hanımla evleneceği gün çok heyecanlıdır. Bir an önce nikahın kıyılıp bitmesini ve Kumru Hanımla baş başa kalmayı ister. Fakat olaylar hiç de onun beklediği gibi gelişmez.

Müştak Bey, Kumru Hanıma deli gibi aşıktır ve onu sevdiği için kendini akıllı ve şanslı görmektedir. Kumru Hanımın dış güzelliği yanında huyunun da güzel olduğunu söyler. Müştak Bey onun ablasını çok çirkin bulmakta ve onun ismini dahi sevmemektedir. Çünkü Sakine Hanımın onların evlenmelerine engel olduğunu, kırk beş yaşına gelmiş olmasına rağmen ev de kaldığı için aklını yitirmiş olduğunu düşünüyordu. Müştak Bey böyle bir baldızı olacağı için herkesten utanıyordu. Ayrıca Müştak Bey Sakine Hanımı Hikmet Efendiye vermek ister. Çünkü o zamanlarda büyük evde dururken küçüğü evlendirmezlerdi.

Hikmet Efendi mahallelinin bir oyun oynayarak Müştak Beye Sakine Hanımı verebileceklerini önceden sezmiştir. Müştak Beye bu durumu söyler fakat o bunu şaka zanneder. Daha sonra Müştak Beyin kılavuzu Ziba Dudu gelin odasına doğru gelir. Müştak Bey Kumru Hanımın getirildiğini sanıp iyice heyecanlanır. Müştak Bey, Ziba Duduya teşekkür eder. Kumru Hanımı beklerken Müştak Bey bazı tereddütlere kapılır. Zaten maddi durumu da pek iyi değildir. Yüz görümlüğü için ne verebileceğini düşünür. Sonra gelin hanım gelir fakat gelen Sakine Hanımdır. Müştak Bey onu görünce kederinden bayılır. Müştak Bey evleneceği kadının Sakine Hanım olduğunu görünce onunla evlenmek yerine ölümü tercih edebileceğini söyler.

Habbe kadın ise Müştak Beyin hasretine kavuştuğu için sevinç delisi olduğunu düşünür. Müştak Bey hüzünle ahlayıp, oflar. Ziba Dudu ile Habbe kadın gelinin duvağını açtırmak için uğraşırlar. Müştak Bey istemeyerek elini çekerken, Sakine Hanımın beyaz saçı ve duvağı eline ilişir. Müştak Bey şok olmuştur. Ziba Dudu onu zavallı kadının sırma saçlarını yolmakla suçlar. Sonra mahalleli ve imam aceleyle onları nikahlamak için gelirler ve Müştak Beyi zorla Sakine Hanımla evlendirmek isterler. Müştak Bey ise buna kesinlikle karşıdır ve onunla evlenmektense hapiste dahi yatmaya razı olduğunu söyler. Ziba Dudu, İmamın elini öperek ona Müştak Beyi şikayete başlar. Güya Müştak Bey Sırma Hanımın saçlarını yolmuş onlara da küfretmiştir. İmam Ebüllaklaka, Müştak Beyin konuşmasına hiç izin vermeden onu suçlamaya ve aşağılamaya başlar. Eğer Sakine Hanım ile evlenmezse onun ırzına leke sürmüş olacağını söyler ve bunu mahalleliye de onaylatır.

Müştak Bey kendisine nikah edilenin Sakine Hanım olmadığını söylese de boşunadır. Çünkü imam ille de onu nikahlamak ister ve eğer bu gerçekleşmezse Müştak Beyi edepsizlik belgesi alarak köyden dahi uzaklaştırabileceğini söyler. Hikmet Efendi devreye girer fakat imam onun da aynı suçlardan suçlanabileceğini söyler. Fakat Hikmet Efendi gizlice imama para kesesini gösterir ve imam bir anda değişiverir. Rüşveti alan imam bir anda Hikmet efendinin dediklerini yapmaya ve Müştak Beyi savunmaya başlar. Mahalleli ise bu durumun farkına varamamıştır. Zaten onlarda imam ne derse ona itaat eden tiplerdi. İmam Ebüllaklaka güya nikahını kıydığımız kız büyük olandır derken boy olarak uzun olanı yani Kumru Hanımı kastetmek istemişmiş. İmam Ebüllaklaka, Habbe Kadına seslenerek bir an önce Kumru Hanımı getirmesini ister.

İmam Ebüllaklaka böylece daha önce yaptığı bir yanlışı düzeltmiş olacağını söyler. Hatta Hikmet Efendiye dönerek daha önce yapmış olduğu başka yanlışlar varsa onları da düzeltebileceğini söyler. Bu arada Atak Köse ve Batak Ese bir daha böyle işlere karışmayacaklarına dair kendilerine söz verirler. Habbe Kadın, Kumru Hanımı getirir. Kumru Hanım ağlamaktadır. Habbe kadın onun mutluluktan ağladığını imama söyler.

İmam Ebüllaklaka, Müştak Bey ile Kumru hanımı nikahlayarak, mahalleliden evi boşaltmalarını ister. Mahalleli ve imam evi terk eder fakat Hikmet Efendi evi terk etmemiştir. Çünkü Müştak Beye görücü usulüyle evlenmenin zararlarını anlatmak ister. Müştak Bey ise onu dinlemez, tek istediği şey Hikmet Efendinin bir an önce gidip onları yalnız bırakmasıdır. Bir süre sonra Hikmet Efendi de evi terk eder, artık yalnız kalmışlardır. Fakat Müştak Bey için bu evlilik çok iyi bir tecrübe olmuştur.


Kitabın Kahramanları, Kişileri :

MÜŞTAK BEY : Güvey ve Kumru Hanımın aşığı. Müştak Bey aşka susamış, aşkla körü körüne hareket eden biridir. Müştak Bey alafranga tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen, fakir fakat oldukça kafalı bir insandır.

KUMRU HANIM : Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine Hanımın kız kardeşidir. Kumru hanım çok genç ve güzel bir hanımefendidir. O da Müştak Beye aşıktır.

SAKİNE HANIM : Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir. Sakine Hanım; Kumru Hanıma göre oldukça yaşlı, çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır. Sakine Hanım eserde Müştak Beyin nikahlısıdır.

HİKMET EFENDİ : Müştak Beyin en iyi dostlarından biridir. Çok pratik zekalı bir kişiliğe sahiptir. Hikmet Efendi; aklı başında, ağırbaşlı ve Müştak Beyi o zor durumdan kurtaran kişidir.

ZİBA DUDU : Evlenmeye aracılık yapan kılavuz kişidir. Müştak Beyin başına bu derdi açanlardan biridir. Ziba Dudu; çok geveze, laf taşıyan ve ortalığı karıştırmayı seven bir kişiliktir.

HABBE KADIN : Müştak Beyin yengesidir. Müştak Beyin başına gelenleri duyunca feryadı basıp ortalığı karıştırıyor. Çok aceleci ve panik bir kişiliğe sahiptir.

EBULLAKLA KATÜL’ENFİ : Sakine Hanımın nikahını kıyan imamdır. O da Sakine Hanımı Müştak Bey’e yamamaya çalışanlardan biridir. Çok düzenbaz, aşağılık ve dini başka şeylere alet eden bir tiptir. Aynı zamanda oldukça geveze, gürültücü, iri ve uzun burunlu çirkin biridir.

BATAK ESE : Mahallenin bekçisidir. Müştak Beye oynanan bu oyunda onun da çok büyük bir payı vardır. Oldukça cahil biridir ve ne duyarsa duysun, doğruluğunu araştırmadan hemen buna inanır ve mahalleyi karıştırır. Ayrıca her işe burnunu sokan biridir.

ATAK KÖSE : Mahallenin süprüntücüsüdür. İmama yardakçılık yapanlardan biri de odur. Oyunda arkasında küfe giyer, çok saf ve cahil bir tiptir.

MAHALLELİ : Eserde mahalleden tiplerde vardır. Bunlar genellikle cahil ve dedikoducu kişilerdir. Bunların çoğu esnaftan seçilmiştir.

Toprak Ana (Cengiz Aytmatov) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Okuduğumuz kitapta Tolganay kiminle dertleşerek eski günleri hüzünlü bir şekilde yad etmiştir?

A) Komşusuyla
B) Çiçekleriyle
C) Geliniyle
D) Bahçesiyle
E) Toprağıyla

2. Tolganay’ın kendisinin de devam ettirdiği baba mesleği nedir?

A) Tarım işçisi
B) Hayvancılık
C) Tüccar
D) Muhtar
E) Mühendis

3. Kitapta geçen Tolganay’ın eşinin ismi nedir?

A) Stafen
B) Suvankul
C) Staryus
D) Stanyus
E) Satılmış

4.Tolganay çiftçiler için mutluluğun tanımını nasıl yapmıştır?

A) Yağmurun beklendiği an yağması
B) Kendi tarlasını kiraya vermek
C) Kendi tarlasını sürüp ekmek ve ürün almak
D) Topraktan aldığı mahsülü karlı olarak satmak
E) Toprağı dinlendirmek üzere nadasa bırakmak

5. Aşağıdakilerden hangisi Tolganay ve eşinin mutlu olma zamanlarından biri değildir?

A) Toprak insanlar arasında eşit dağıtılınca
B) Su insanlar arasında eşit dağıtılınca
C) Kendi tarlalarını kendileri sürünce
D) Kendi ürünlerini kendileri kaldırınca
E) Topladıkları ürünleri karlı bir satışla satınca

6. Suvankul tarlayı sürmek için traktör ve motor kursuna katılmaya nereye gitti?

A) Kasabaya
B) Çarşıya
C) Zareçye’ye
D) Moskova’ya
E) İstanbul’a

7. Suvankul tarlada çok çalışkan bir adamdı. Bunun için ona tarlada ………………..görevi verilmiştir. Boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A) Tarlabaşı
B) Bahçebaşı
C) Ekipbaşı
D) Grupbaşı
E) İşçibaşı

8. Suvankul’a okuma yazmayı kim öğretti?

A) Çocukları
B) Öğretmeni
C) Tolganay
D) İmam
E) Muhtar

9. Tolganay ve Suvankul’un çocuklarının adlarını yazınız.

10. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.


a) Çocuklar arasında babalarına en çok benzeyen kişi kimdir?

b) Çocuklar arasında anneye en çok benzeyen kişi kimdir?

11. Tolganay’ın oğlu Maysalbek en çok ne olmak istiyordu?

A) Öğretmen
B) Mimar
C) Pilot
D) Çitfçi
E) Mühendis

12. Tolganay’ın gelinin adı nedir?

A) Almeda
B) Almenda
C) Almula
D) Aliman
E) Alya

13. Tarlayı süren, buğdayı yetiştiren, hasadı kaldıran,tarlada çalışan insanlarımızın,halkımızın ekmeğine…………………denir.Boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kutsal ekmek
B) Emek verilen ekmek
C) Tahıllı ekmek
D) Çiftçi ekmeği
E) Bayram ekmeği

14. Suvankul ve Tolganay oğulları Kasım traktör sürücüsü olunca ona hediye olarak ne aldılar?

A) Bisiklet
B) Saat
C) Tay
D) Kedi
E) Köpek

15. Okuduğumuz hikayeye göre savaşa giden gemici ilk önce kimle vedalaşır?

A) Kaptanıyla
B) Tayfasıyla
C) Örs ve çekiciyle
D) Denizle
E) Miçosuyla

16. Maysalbek savaşa gönüllü olarak giderken annesine tren istasyonunda annesine hediye olarak ne bıraktı?

A) Hatıra defterini
B) Resmini
C) Saatini
D) Sazını
E) Şapkasını

17. Suvankul savaşa gittikten sonra köyde ekipbaşı görevi kime verildi?

A) Maysalbek’e
B) Tolganay’a
C) Caynak’a
D) Muhtara
E) Kasım’a

18. Caynak’ın hayatta en büyük dileğim dediği şey neydi?

A) Tarladan güzel ve bereketli bir verim almak.
B) İnsanların insan olarak kalmaları
C) İnsanların savaşmadan yaşaması
D) İnsanların savaşa hayır demesi
E) İnsanların mutlu bir hayat sürmesi

19. Köyde bereketli hasat için dua edilen çiftçilerin koruyucusu olarak adlandırılan kimdi?

A) Toprak ana
B) Hava ana
C) Diykan ana
D) Su tanrısı
E) Gökyüzü

20. Bir insanın kaderi dağdaki patika gibidir. Bazen çıkar bazen iner,bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur. İnsan tek başına bir yolda ilerleyemez ama birleşenler birbirine omuz verenler her engeli aşar. Cümlesini özetleyen en uygun atasözü hangisi olabilir?

A) Damlaya damaya göl olur
B) Sakla samanı gelir zamanı
C) Körle yatan şaşı kalkar
D) Bir elin nesi var iki elin sesi var
E) Üzüm üzüme baka baka kararır.

21. Tolganay’a her konuda yardımcı olan komşusunun adı neydi?

A) Ayşe
B) Fatma
C) Süreyya
D) Elif
E) Saniye

22. Tolganay ve köylülerin tohumluk için topladıkları tohumları çalan kişi kimdi?

A) Çaynak
B) Ceşenkul
C) Kasım
D) Hırsızlar
E) Muhtar

23. Maysalbek’ten gelen mektubu Tolganay’a kim okudu?

A) Muhtar
B) İmam
C) Caynak
D) Bektursun
E) Komşusu Ayşe

24. Savaşta cepheye giden hiçbir askerden haber gelmiyordu. Köylüler kimsenin sağ dönmeyeceğini biliyordu. Fakat bir gün köy meydanına biri sağ salim döndü. Cepheden sağ olarak dönen tek kişi kimdi?

A) Caynak
B) Bektursun
C) Aşırali
D) Ceşenkul
E) Kasım

25. Sonbaharda evlenen oğulları için ailelerinin düzenlediği oyun aşağıdakilerden hangisidir?

A) Köyseyirlik oyunu
B) Meydan oyunu
C) Kökpar oyunu
D) Kırk pınar oyunu
E) Sokak oyunu


Cevap Anahtarı :

1-E       2-A       3-B       4-C       5-E
6-C       7-C       8-A
9- CAYNAK/MAYSALBEK/KASIM
10 a)Kasım/Maysalbek   b)Caynak
11-A     12-D    13-A    14-C     15-C
16-E     17-B    18-B    19-C     20-D
21-A     22-B    23-D    24-C     25-C

Toprak Ana (Cengiz Aytmatov) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileriçin tıklayınız...

Don Kişot (Miguel de Cervantes Saavedra) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1. Don Kişot’un zamanla aklını yitirmesinin sebebi nedir?

A) Yaşlanması
B) Sürekli annesinin onu dövmesi
C) Sürekli şövalye hikâyeleri okuması
D) Eşeğinin onu tepmesi

2. Gerçek bir şövalyenin sahip olduğu değerler nelerdir?

A) Soylu bir at- soylu bir sevgili- soylu bir isim
B) Eşek- at- zırh
C) At-silah-yardımcı
D) Silah- araba- ev

3. Don Kişot dört yol ayrımına geldiğinde gideceği yolu nasıl seçiyordu?

A) Yazı tura atarak.
B) Hangi yol daha kullanışlıysa o yolu seçiyordu.
C) Dümdüz gidiyordu
D) Atının ipini bırakıp atı nereye giderse o yöne gidiyordu.

4. Don Kişot yanına yardımcısını da alarak yola koyulmuştu. Biraz ilerledikten sonra, Don Kişot’un otuzdan fazla dev zannederek saldırdığı aslında neydi?

A) Yel değirmenleri
B) Sanço
C) Koyunlar
D) İnekler

5. “- Bak dostum şu gelen toz bulutlarının içinde kalabalık bir ordu var. İşte adımın şöhret kitabına yazılıp yüzyıllar boyu silinmemesi için bir fırsat!...”
Don Kişot’un kalabalık iki ordu zannettiği şey nedir?

A) Koyunlar
B) Yel Değirmenleri
C) Şövalyeler
D) Ordular

6. “Don Kişot başını kaldırıp ufukta gelmekte olan bir insan kalabalığı gördü.” Cümlesinde "ufukta" kelimesinin anlamı nedir?

A) Gökyüzü
B) Deniz
C) Yer ile göğün birleşir gibi olduğu çizgi
D) Yer ile denizin birleştiği yer.

7. -Kafanızdaki şu lazımlığı düzeltin, Öküz altında da buzağı aramayın.! diyerek şövalyeyi alaya aldı.”
Yukarıdaki metinde geçen “öküz altında buzağı aramak” deyimi ne anlama gelmektedir?

A) İneğin altında buzağı olacağı
B) Öküzlerin yavrusuna buzağı denmediği
C) Öküzlerin yavrusu olmadığı
D) Buzağılar öküzlerin yanında değil ineklerin yanında dolaşır. Bunun için alakası olmayan konuların karıştırılmaması gerektiği.

8. Don Kişot’u dağdan indirip evine getirmek ve burada deliliğine bir çare aramak için planlar yapmaya başlayan iki kişi kimlerdi?

A) Annesi ve babası
B) Oğulları
C) Rahip ve Berber
D) Sanço ve Dülsine

9. “Don Kişot’un durumuna üzülen köylüler Don Kişot’u köye getirmeyi başarmışlardı. Don Kişot bir müddet dinlendikten sonra aklı başında konuşmaya ve mantıklı sözler söylemeye başladı. Rahip ortaya bir laf attı.
— Osmanlılar büyük bir filoyla saldırıya geçecekler.”

Rahibin ortaya attığı bu lafın sebebi nedir?

A) Don Kişot’un Osmanlılar hakkında fikrini öğrenmek istemesi.
B) Don Kişot’un konuşabildiğini görmek istemesi
C) Don Kişot’un hala şövalyelik peşinde koşup koşmadığını öğrenmek istemesi.
D) Don Kişot’u tekrar şövalye yapmak istemesi.

10. “Don Kişot’un durumuna üzülen köylüler Don Kişot’u köye getirmeyi başarmışlardı. Don Kişot bir müddet dinlendikten sonra aklı başında konuşmaya ve mantıklı sözler söylemeye başladı. Rahip ortaya bir laf attı.
— Osmanlılar büyük bir filoyla saldırıya geçecekler.”

Rahibin ortaya attığı bu lafa Don Kişot nasıl bir cevap vermiştir?

A) Beş tane şövalyenin Osmanlıya yeteceğini.
B) Bu konunun kendisini ilgilendirmediğini.
C) Osmanlılara seve seve kendini teslim edeceğini.
D) Osmanlıların çok adil bir devlet olduğunu.

11. Don Kişot yolda bir araba durdurdu ve içindekinin ne olduğunu sordu. İçindekinin bir aslan olduğunu öğrenince, onunla savaşmak istedi. Don Kişot bu olaydan sonra hangi unvanla anılmaya başlamıştır?

A) Mahzun Yüzlü Şövalye
B) Aslanlar Şövalyesi 
C) Le Manşlı Don Kişot
D) Altın Tolgalı Şövalye

12. “Don Kişot, Sanço’ya diz çökerek Dük’ü selamlaması ve dük’ün bu bağışı için teşekkür etmesi gerektiğini söyledi.” Dük’ün Sanço’ya verdiği bağış neydi?

A) Çok iyi bir at.
B) Güzel bir ev
C) Ömür boyu yetecek yemek
D) Bir ada valiliği

13. Sonço’nun elde ettiği ödül karşısında Don Kişot’un tepkisi ne olmuştur?

A) Kıskanmıştır.
B) Kendinden önce arkadaşının muradına ermesine çok sevinmiştir. 
C) Kızmıştır.
D) Şaşırmıştır.

14. Sanço valiliği bıraktıktan sonra, efendisini aramaya başladı. Don Kişot ile Sanço yeniden nasıl buluştular?

A) Ormanda karşılaştılar.
B) Handa karşılaştılar.
C) Birbirlerini bir daha bulamadılar.
D) Sanço bir kuyuya düşmüştü, Don Kişot onu orada buldu.

15. Don Kişot’u yenerek köyüne dönmesini sağlayan şövalye hangisidir?

A) Aslanlar Şövalyesi
B) Altın tolgalı şövalye
C) Beyaz ay şövalyesi
D) Le Manşalı şövalye

Cevap Anahtarı :

1-C      2-A      3-D      4-A      5-A
6-C      7-D      8-C      9-C     10-A
11-B   12-D    13-B    14-D    15-C

Don Kişot (Miguel de Cervantes Saavedra) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili için tıklayınız...

2 Kasım 2019 Cumartesi

Cezmi (Namık Kemal) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili ve Kişileri


Kitabın Adı : Cezmi

Kitabın Yazarı : Namık Kemal

Kitap Hakkında Bilgi :

Türk Edebiyatı'nın ilk tarihi romanı olma özelliği taşıyan Cezmi, 1880'de ilk kez basılmıştır. Kitap iki cilt olarak düşünülse de ikinci cildi yazılmamıştır. Tarihi roman özelliği taşımakla birlikte sürükleyici bir aşk romanıdır.

Kitapta, II. Selim döneminde İranlılarla yapılan savaşta yer alan vatansever asker Cezmi'nin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Cezmi yiğit bir sipahi olduğu kadar, aynı zamanda bilgin bir şairdir. Ciritte, atlı sporda ustadır.

Namık Kemal Cezmi'yi genç, cesur, vatanını ve milletini her şeyden çok seven bir karakter olarak öne çıkarırken, topluma "herkes vatanı için elinden gelen her şeyi yapmalı, hatta canını bile seve seve vermeli" mesajı vermek ister.
Kitabın Özeti :

Olay Sokullu Mehmet Paşa döneminde, İstanbul’ da başlar, Azerbaycan’da, İran’da sürüp gider ve Tebriz Sarayında sona erer.

Cezmi çok iyi bir atlı spor ustasıdır. Bu ustalığı sayesinde Ahmet Paşa ile tanışır. Ahmet Paşanın verdiği bir yemekte Cezmi’nin atlı sporda olduğu kadar şairlikte de usta olduğu anlaşılır. Şairliğinin ünüyle Nev-i ile tanışır.

1570 yılında İran seferi başlar. Cezmi bu sefere gönüllü olarak katılır. Bu sefer sırasında çok ustaca ve zekice davranışlarda bulunur ve ünü bir kat daha artar. Hatta sefer sırasında düşman olduğu halde canı pahasına da olsa Pertev isminde bir İran askerini de nehirde boğulmaktan kurtarır. Bu sayede Pertev’le de çok iyi dost olurlar. Bir başka İran seferinde Cezmi, Adil Giray’la tanışır. Cezmi bu savaşlarda gösterdiği kahramanlık sayesinde Adil Giray’ın teveccühünü kazanır.

Kötü şans eseri Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray savaş sırasında İranlılara esir düşer. Savaşta Adil Giray’ı esir eden Hamza Mirza( İran şahının oğlu ve komutan) Cengizoğullarından iki kahraman şehzadeyi esir alarak başkente götürüp şöhret kazanmak ister.

Adil Giray ve Gazi Giray, Şehriyar tarafından ayrı yerlere hapsedilirler. Adil Giray sarayda ağırlanırken Gazi Giray bir adada “Kahkaha Zindanı” denilen yerde hapsedilir. Bunun sebebi ise Şehriyar’ın Adil Giray’ı ilk anda görüp aşık olması ve Gazi’nin bu durumu anlayıp sorun çıkarmaması içindir.

Şehriyar, Adil ile görüşebilmek için türlü entrikalar çevirir. Onunla buluşup konuşmasını ise Adil’den bilgi alıp, onunda yardımıyla Kırım Hanlığı’nı ele geçirecek planlar yapmak olarak yorumlar.

Adil’in esirliği zamanında İran devletini kör bir şah, onun karısı Şehriyar ve kardeşi Perihan idare ediyorlardı. Şehriyar’ın oğlu Hamza Mirza ise sadece savaşlarla ilgileniyordu.

Şehriyar'ın Adil Giray’la yaptığı ikili müzakereler Perihan’ı şüphelendirir. Perihan da müzakerelere devletin bir idarecisi olarak katılmak ister ve katılır.

Şehriyar bir şekilde aşkını Adil Giray’a yalnız oldukları zaman açıklar. Fakat Şehriyar çok kıskanç kişiliğe sahip olduğundan Perihan’dan gelebilecek tehlikeler için Adil Giray’a Perihan’ı olduğundan çok zıt bir şekilde tanıtır. Adil de inanıyormuş gibi davranarak Şehriyar’a bir şey sezdirmeyip, onu kullanıp, kardeşini de serbest bıraktırıp anavatanına dönmek istemektedir.

Perihan, Adil Giray’ı ilk gördüğünde aşık olmuştur. Fakat Adil, Perihan’nın o tatlı güzelliğini üstündeki peçe sayesinde görememiştir. Fakat ilk görüşmelerde Adil Perihan’nın ne kadar zengin kalpli olduğunu, Şehriyar’ın anlattığından çok farklı olduğunu anlamıştır. Perihan’ın yüzünü de göstermesiyle ona ilk görüşte aşık olmuştur.

Şehriyar’ın delice şehveti Perihan’ın masumca aşkı her ikisini de birbirine düşürmeye yeter. Şehriyar ve Perihan aynı kişiye aşık olduklarını, anlayınca artık aralarında bir kıskançlık yarışı başlar. Ayrıca Adil’inde Perihan’ı sevdiğini anlayan Şehriyar her ikisini de öldürmek için planlar yapar.

Adil Giray esir düştükten sonra Cezmi bu haberi alır ve Adil’in yardımına koşar. Cezmi, bir şekilde Adil’in bulunduğu odaya girmeyi başarır. Bundan sonra kaçış ve İran devleti hükümetini yıkıp yerine kendilerini getirmek için planlar yapmaya başlarlar. Cezmi bu planları uygulamak için bir İran askeri olan Abbas’ı kullanır.

Şehriyar’ın yaptığı planlar yanlış zamanda uygulandığı için suya düşer. Hatta planın istediği gibi gitmemesi kendisinin ölümüne sebep olur.

Şehriyar’ın askerleri Perihan ve Adil Giray’ı öldürürler, fakat aşklarını yok edemezler. Her ikisi de aynı mezara Cezmi tarafından defnedilir.

Cezmi yaralanır ve derviş kılığında, kılık değiştirerek vatanına geri döner.

Kitabın Kahramanları, Kişileri :

Sokullu Mehmet Paşa : XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamıdır. Keskin zekası ve üstün yeteneği sayesinde, Kanunî Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra onun ihtişamını sürdürmüş, devleti her türlü tehlikeye karşı ayakta tutmayı başarmıştır.

Cezmi : 1546 yılında dünyaya gelen Cezmi, asker bir ailede yetişmiştir. Eğitiminde asker olan babasının ve amcasının katkıları büyüktür. Cezmi, amcasından “cesaret, kahramanlık, vatanseverlik” gibi duyguları öğrenir. Binicilikte ve silah kullanmada olduğu kadar şiir yazmada da son derece yeteneklidir. İranlılarla yapılan savaşlara katılır, cesareti ve silah kullanmadaki ustalığı sayesinde kısa sürede komutanlarının sevgisini kazanır. Cezmi, aynı zamanda iyi niyetli, merhametli, yardımsever bir insandır. Savaş sonrasında can çekişen İranlılar üzerinde nişan talimi yapan askerleri görünce çok sinirlenir, onları azarlayarak oradan uzaklaştırır. Dönüş yolunda nehirde boğulmak üzere olan bir İranlıyı canı pahasına kurtarır. Yine bir gün, Osman Paşa’nın İranlı esirlerin idam edilmesi emrini verdiğini duyar, ısrarlı konuşmalarıyla Osman Paşa’yı ikna etmeyi başarır. Esirler, idam edilmekten kıl payı kurtulurlar.

Yakın arkadaşı olan Adil Giray’ın İranlılara esir düştüğünü öğrenince çok üzülür. Adil Giray bir mektup yazar, arkadaşından yardım ister. Adil Giray, Perihan ve Cezmi kurtuluş planı yaparlar. Saraydan kaçıp şehri terk edecekleri günün öncesinde Cezmi, Şehriyar’ın yakın adamlarından olan Cafer adlı bir koruyucunun tüfeğinden çıkan hain bir kurşunla yaralanır, olduğu yere düşer, baygın bir halde yatar. Bu sırada Perihan ile Adil Giray koruyucularla göğüs göğse kılıç savaşı yapmaktadırlar. Fakat sayıca fazla olan koruyucular, genç âşıkları kılıçla öldüremeyeceklerini anlayınca tüfeklerine sarılırlar. Aynı anda ikisini de öldürürler. Cezmi, ayrıldığında her şeyin bitmiş olduğunu anlar. Abbas tarafından diğer cesetlerle birlikte saray dışına çıkarılır. Cezmi, birkaç gün sonra derviş kılığına girerek Türkiye’ye doğru yol alır.

Ferhat Ağa : Saraya ait atların bakımından ve atlara binen kişilerin eğitiminden sorumlu olan kişidir. Zamanının en usta binicisidir. Cezmi’nin biniciliğe olan yeteneğinden çok etkilenir, bu başarısından dolayı onu takdir eder.

Nev’i : Saraya mensup bir şairdir. Ferhat Ağa ile içten bir dostlukları vardır. Cezmi’nin arkadaşlarıyla girdiği bir bahis sonrasında Fuzûlî’nin bir beytine yazdığı nazireyi okur ve çok beğenir. Cezmi’nin şiir yazma konusunda çok yetenekli olduğunu söyler.

Mustafa Paşa : Osmanlı ordusunun genelinden sorumlu olan komutandır. Ağırbaşlı, saygılı, adımlarını dikkatli atan bir askerdir. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, İran’a yapılacak sefer öncesinde iki komutan arasında kararsız kalır. Önce Sinan Paşa’yı çağırır. Sinan Paşa’nın kendini beğenmiş tavırlarını, ölçüyü aşan fikirlerini pek beğenmez. Bunun yanında Mustafa Paşa’nın saygılı davranışlarından ve gerçekçi fikirlerinden çok etkilenir. Sefere gidecek ordunun başına Mustafa Paşa görevlendirilir.

Sinan Paşa : Ordunun başında pek çok sefere katılmış, türlü başarılar elde etmiş bir komutandır. Fakat son derece aksi, sinirli, saygısız, palavra atmayı seven, kendini beğenmiş bir komutandır.

Derviş Paşa : Diyarbakır Beylerbeyi olan Derviş Paşa, Sokullu soyundandır. Binicilik konusunda çok ustadır. Temiz yürekli, cesur, askerlik konusunda yetenekli, genç bir komutandır. Çıldır Gölü’nde İranlılar tarafından sıkıştırılan küçük bir müfrezeyi kurtarma görevi Derviş Paşa’ya verilir. Savaşın kritik bir anında Derviş Paşa atından düşer. Derviş Paşa’nın düştüğünü gören Cezmi, süratle Paşa’nın yanına gelir, kendi atını ona verir ve saygısını göstermek adına Paşa’nın bindiği atın üzengisini öper. Daha sonra yanına yaklaşan bir İranlı askeri, usta bir hamleyle yere düşürür ve onun atına binerek savaşmaya devam eder. Savaş sonrasında Derviş Paşa, Cezmi’yi savaşta gösterdiği gayret ve başarısından dolayı takdir eder.

Özdemiroğlu Osman Paşa : Askerlik ve savaş bilgileri bakımından üstün bir komutandır. Savaş sırasında uyguladığı ustaca taktikler sayesinde, elindeki kuvvetlerin sayıca az olmasına rağmen çok sayıda başarıya imza atmış genç bir komutandır. Dağıstan Beylerbeyi ve aynı zamanda Perihan’ın dayısı olan Şemhal’in yeğeni Mihridil ile evlenir.

Şah Tahmasp : İran’da 1524-1577 yılları arasında tahtın başında bulunan şahtır. Perihan, İsmail ve Muhammed Hüdabende’nin babasıdır. 53 yıllık uzun bir saltanattan sonra 1577’de ölmüştür.

Şah II. İsmail : Şah Tahmasp’ın 1577’de ölümünden sonra, Perihan’ın yardımı ve desteğiyle tahta çıkan kişidir. Şah Tahmasp’ın oğlu, Perihan’ın kardeşidir. Tahta çıkmadan önce İsmail, yapmacık tavırları sayesinde Perihan’ın sevgisini kazanmış, fakat tahta çıktıktan sonra aslına dönmüş, ortalığı kırıp geçmiştir. Kendisine tehlike olarak gördüğü çoğu kişiyi öldürtür, çoğunun da gözlerine mil çektirir. Şah II. İsmail’in yaptığı kötülükler yanına kalmaz. Nihayet tahta çıktıktan bir buçuk yıl sonra bir gece, odasında ölü olarak bulunur.

Şah Muhammed Hüdabende : Şah Tahmasp’ın oğlu, Begüm Şehriyar’ın kocasıdır. Şah II. İsmail döneminde gözlerine mil çekilmiş zavallı bir âmâdır. Şah II. İsmail, odasında ölü olarak bulununca, tahtın başına Muhammed Hüdabende geçer. Kör olduğu için hayata küsmüş, her şeyden elini eteğini çekmiştir. Devlet yönetimiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yönetimde söz sahibi olan kişiler, kız kardeşi Perihan, karısı Şehriyar ve veziri Mirza Süleyman’dır.

Begüm Şehriyar : Şah Muhammed Hüdabende’nin karısıdır. Romanın kötü kahramanıdır. Acımasız, kötü kalpli, ahlâksız, şehvet düşkünü bir kadındır. Arzuladığı bir şeyi elde etmek için her türlü kötülüğü ve rezilliği yapar. İçindeki şehvet ateşini söndürmek düşüncesiyle oğlu yaşındaki Adil Giray’a göz koymuştur. Kendisinden daha genç ve daha güzel olduğu için Perihan’ı kıskanır, kendisine rakip görür. Adil Giray ile Perihan arasındaki ilişkiyi öğrenince tüm hayalleri suya düşer. Her ikisini de öldürterek içindeki kıskançlık ve intikam ateşini söndürmek ister. Fakat işler planlandığı gibi gitmez. Şehriyar kendi kazdığı kuyuya kendi düşer; koruyucular tarafından linç edilerek öldürülür.

Hamza Mirza : Şah Muhammed Hüdabende ile Şehriyar’ın oğludur. Hiçbir tehlikeden çekinmeyen, gözünü budaktan esirgemeyen, son derece cesur bir gençtir. Can yakmaktan, kan dökmekten zevk alan biridir. Askerlik konusunda oldukça yeteneklidir. Savaş konusunda çok istekli ve başarılı olmasına karşın, devlet yönetimiyle pek ilgilenmez.

Perihan : Şah Tahmasp’ın kızıdır. Adil Giray’ın sevgilisi ve Begüm Şehriyar’ın rakibidir. Genç ve güzel bir kızdır; bunun yanı sıra gerektiğinde bir erkek gibi at binip kılıç kullanan bir kızdır. İran Devleti’ne esir düşen Adil Giray’a ilk görüşte âşık olur. Adil Giray da Perihan’dan hoşlanır. Onun hem kalp hem de yüz güzelliğinden çok etkilenir, ona derin bir aşkla bağlanır. Fakat Begüm Şehriyar, birbirine delice tutkun olan bu iki genç aşığın arasına kara çalı gibi girer, mutluluklarına engel olur.

Vezir Mirza Süleyman : Yılların verdiği tecrübeyle tehlikeleri önceden sezebilen, zeki, kurnaz bir adamdır. Devlet yönetiminde söz sahibidir. Perihan’ın bir isyan çıkarıp sevgilisi Adil Giray’ı Şah ilan edeceği haberini Şehriyar’dan öğrenir. Şehriyar’ın ısrarı üzerine genç âşıkları öldürmek için plan yaparlar.

Şemhal : Çerkez beylerinin reisi, Dağıstan’ın hakimidir. Perihan’ın dayısıdır. Şemhal, Perihan’ın destekçisidir.

Cafer : Sarayda görev yapan koruyuculardan biridir. Gizli kapaklı konuşmaları işitme konusunda son derece ustadır. Gözünü para hırsı bürümüştür. Şehriyar’dan aldığı yüzlerce altın karşılığında, Adil Giray, Perihan ve Cezmi arasında geçen konuşmaları nakleder. Şehriyar’dan aldığı emir doğrultusunda Adil Giray’ın kaldığı köşkün önünde gizlenerek nöbet tutar, Cezmi’ye nişan alır ve onu vurur.

Mehmet Giray : Osmanlı İmparatorluğu’nun kuzey sınırlarında kurulmuş olan Kırım Hanlığı’nda Devlet Giray’dan sonra başa geçen kişidir. İslâm birliğinden çok Cengiz töresine bağlıdır. Veliaht tayin ettiği kardeşi Adil Giray’dan çekindiği için, hain planlarını gizler.

Adil Giray : Kırım hanı Mehmet Giray’ın kardeşi, Perihan’ın sevdiği erkektir. İranlılarla yapılan bir savaşta Osman Paşa’nın kuvvetleri zor durumda kalır. Adil Giray, emrindeki kırk bin Tatar askeriyle Osman Paşa’nın yardımına gider. Cezmi ile Adil Giray bu savaştan sonra birbirini çok seven iki yakın arkadaş, iki candan dost olurlar. Adil Giray ve kardeşi Gazi Giray, yanlarındaki az sayıda askerle at çayırlatmaya çıktıkları bir sırada kalabalık İran ordusuyla karşılaşırlar. Uzunca bir süre kahramanca savaştıktan sonra esir düşerler.

Gazi Giray : Adil Giray’ın kardeşidir. Şehriyar, kardeşiyle yaşayacağı gönül macerasında kendisine engel olabilir düşüncesiyle Gazi Giray’ı Kahkaha Kalesi’ne hapsettirir. Âşık olduğu Adil Giray’ı ise sarayda konuk eder.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...