24 Aralık 2019 Salı

Transistörlü Tek Buton İle Açma Kapama Devresi

Devrenin Çalışması :

Devrede bulunan butona basıldığında LED yanar ve tekrar butona basıldığında LED söner. Açma kapama işlemi bir buton ve transistörlü birdevre ile gerçekleştirilmiş olur.

Malzeme Listesi : 

2 tane BC338 transistör
3 tane 1Kohm direnç
2 tane 10Kohm direnç
1 tane 100Kohm direnç
1 tane 470nF kondansatör
1 tane 100nF kondansatör
1 tane Buton
1 tane LED

Tek Butonlu Köntaktör veya Röle İle Start Stop (Açma Kapama) Kumanda Devresi


Devrenin Çalışması : 

Devrede açma ve kapama işlemi için bir adet start butonu kullanılmıştır. Durdurma için stop butonu kullanılmamıştır.

Devrede kullanılan K kontaktörü start işlemi için, B kontaktörü ise stop işelemi için kullanılmaktadır. M kontaktörüne çalıştırılacak motor veya yük bağlanmalıdır.

Start butonuna basıldığında K kontaktörü çalışır. Açık kontakları kapanınca M kontaktörü ve motor da çalışmaya başlar.

Tekrar start butonuna basıldığında B kontaktörü çalışır. Kapalı kontağı açılınca M kontaktörü ve motorun çalışması durur.

7 Segmentli Ayarlanabilir 3 Amper Voltaj Regülatör Kartı - LM2596-ADJ

DC-DC step-down voltaj regülatör kartı üzerinde anahtarlamalı gerilim regülatörü olan LM2596 entegresi bulunmaktadır. Regülatör üzerinden 3 ampere kadar akım akıtılabilir. Giriş gerilimi 4-35V arasıdır. Bu aralıkta uygulanan voltaja değerine göre kart üzerindeki trimpottan yararlanırak 1.25-30V arası çıkış gerilimi elde edilebilir.

Çok kolay kullanıma sahip ve yüksek performanslı bu voltaj regülatörü kartı bir çok hobi ve robotik projenizde giriş gerilimlerinizi ayarlamanıza imkan vermektedir. Ayrıca kart üzerinde yer alan 7 segment ile giriş ve çıkış gerilimleri rahatlıkla okunabilmekte ve ayar yapılırken buradaki değer gözlenebilmektedir. Kart üzerinde yer alan buton sayesinde giriş gerilimi ile çıkış geriliminin 7 segment üzerinde gösterilmesi sağlanabilmektedir. Voltaj göstergesinin 0.1V'luk hassasiyeti vardır.

Regülatör kartı üzerinde giriş ve çıkış gerilimleri bağlantısı için 0 numara klemens yer almaktadır. Bununla birlikte giriş ve çıkışlara kablo lehimleyerek de kullanabilirsiniz.

Kart ile yapılan uygulamalarda giriş gerilimi her zaman çıkış geriliminden daha yüksek olmak zorundadır. Kart üzerinde yer alan IN+ pozitif besleme girişi, IN- toprak, OUT+ pozitif çıkış gerilimi, OUT- ise toprak çıkışıdır.

Özellikleri:

Giriş Gerilimi: 4-35V
Çıkış Gerilimi: 1.25-30V
Çıkış gerilimin 7 segment üzerinde gösterilebilmesi
Giriş geriliminin 7 segment üzerinde gösterilebilmesi
Çıkış Akımı: 3A
Kart Ölçüleri: 68x35mm

MP1584EN 3 Amper Mini Ayarlanabilir Voltaj Düşürücü Regülatör Kartı - Step Down

DC-DC step-down voltaj regülatör kartı üzerinde anahtarlamalı gerilim regülatörü bulunmaktadır. Regülatör üzerinden 3A'e kadar akım akabilmektedir. Giriş gerilimi 4.5-28V arasıdır. Bu aralıkta uygulanan voltaja değerine göre kart üzerindeki mini trimpottan yararlanılarak 0.8-20V arası çıkış gerilimi elde edilebilir.

Çok kolay kullanıma sahip ve yüksek performanslı bu voltaj regülatörü kartı bir çok hobi ve robotik projenizde giriş gerilimlerinizi ayarlamanıza imkan vermektedir.

Regülatör kartı üzerinde giriş ve çıkış gerilimleri bağlantısı için boş pin bulunmaktadır. Bu sayede erkek header lehimleyerek breadboard veya farklı kartlara entegre edilebilir veya direk kablo lehimleyerek kullanabilirsiniz.



Kart ile yapılan uygulamalarda giriş gerilimi her zaman çıkış geriliminden daha yüksek olmak zorundadır. Kart üzerinde yer alan IN+ pozitif besleme girişi, IN- toprak, OUT+ pozitif çıkış gerilimi, OUT- ise toprak çıkışıdır

Özellikleri:

Giriş Gerilimi: 4.5-28V

Çıkış Gerilimi: 0.8-20V

Çıkış Akımı: 3A

Kart Ölçüleri: 23x17x4mm

22 Aralık 2019 Pazar

Bozkırda Bir Kral Lear (İvan Turgenyev) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Bozkırda Bir Kral Lear

Kitabın Yazarı : İvan Turgenyev

Kitap Hakkında Bilgi :

Şair, öykücü, romancı ve oyun yazarı olan İvan Turgenyev 19.yüzyıl Rus edebiyatının temel taşlarındandır. Turgenyev, realizm akımına bağlı kalarak yazdığı, en önemlilerinden iki uzun öyküsünün bir araya getirildiği bu önemli seçkide, Batı Avrupa kültürünün başyapıtlarından hareketle, modern çağın eşiğinde, trajedilerin arkasında işleyen mekanizmaları gösteriyor.

Bozkırda Bir Kral Lear, Shakespeare'in yapıtının Rus derebeylerine özgü bir uyarlamasıdır: Ölümün yaklaştığını hissedince, malvarlığını kızlarına bölüştüren bir toprak ağasının kararı beklenmedik sonuçlara yol açacak, olaydaki trajedi yazgıdan çok insan hırsından kaynaklanacaktır. Asya adlı öyküde ise, Almanya'da sefahat hayatı yaşayan anlatıcı, karşılaştığı iki kardeşin karmaşık ilişkilerini çözemeyince, aşkı büyük bir hataya dönüştürecektir.

Turgenyev'in hayatından izler de taşıyan bu uzun öykülerdeki gizemli, bağımsız ve güçlü kadınlar, annesinden, kızından ve büyük aşkı Pauline Viardot'dan esintiler barındırıyor.

Kitabın Özeti :

Martin Petroviç, oldukça heybetli görünüme sahip, güçlü kuvvetli bir adamdır. Petroviçin kişilik yapısı da dış görünümü gibidir. Oldukça kaba, sert ve onurlu bir kişiliğe sahiptir. Martin Petroviç'in, Anna ve Evlampiya adında iki kızı vardır. Anna, Skötkin denen bir adamla evlidir.

Martin Petroviç, zamanın birinde güçlü kollarıyla bir kazayı engelleyip, Natalya Nikoleyevna’nın ölümüne engel olmuştur. O günden sonra bu ikisi çok iyi dost olmuştur. Bu arada genç bir kadınla evlenen Martin Petroviç karısını kaybetmiş ve dul kalmıştır. Natalya’yla aralarındaki dostluktan sonra kadın minnet göstergesi olarak kendi evinde büyütmüş olduğu genç Slötkinle, onun kızı Anna’yı evlendirmiştir.

Evlampiye ise yine Natalya’nın kendisine bulduğu Jitkov adında bir adamla nişanlıdır ve onunla evlenmeyi düşünmektedir. Kızları babalarının gölgesinde yaşamaktadır. Babaları bir gün yaşlanmış olduğu için elindeki tüm mal varlığını kızları arasında paylaştırmak ister. Her ne kadar etrafındaki insanlar bunun akıllıca olmayacağını söylese de Martin her zamanki gibi dediğim dedik tavrını devam ettirir. Daha mal paylaşımının yapıldığı ilk günden Martin kızlarında tuhaf davranışlar sezmiştir. Kayınbiraderi ise kendisiyle alay ederek en sonunda kızlarının kendisini kovacağını söylemiştir.

Bu arada uzak bir şehirdeki kız kardeşini yitiren Natalya oğluyla beraber oraya gider ve uzun bir süre orada kalır. Eve geri geldiğinde her şeyin değişmiş olduğunu görür. Slötkin bütün kontrolü ele geçirmiştir, Martine türlü türlü eziyetler yapar. Evlampiya'nın evlenmesine engel olmuştur. Martin ise gururu ve onuru kırıldığından kimseyle konuşmak dahi istemez.

Slötkin bir gün kendisini sonunda evden de kovduktan sonra Martin, Natalya’nın yanına gider. Oraya gelmekteyken kayınbiraderi Biçkinle karşılaşır. Biçkin öyle ağır konuşur ve onuruna o kadar dokunur ki Martin daha fazla dayanamaz. Eve gider, çatıya çıkar ve var gücüyle evi yıkmaya başlar. Yavaş yavaş tüm her şeyi yerinden söküp atar. Bu arada insanlar toplanmış ve bu adama haksızlık yapıldığını konuşmaktadır. Kızlarından Evlampiye ağlayıp pişmanlıkları dile getirse de Slötkin tüfeği eline alıp onu vurmakla tehdit eder. Yıkmış olduğu kirişlerden biri onun üstüne düşer ve Martin orada ölür.

Bundan sonra Natalya Moskova’ya taşınır. Aradan geçen 15 sene sonra ölür. Oğlu eski köyüne döner. Anna dul kalmıştır. Çiftliğin başında varlığına varlık katmış birisi olmuştur. Evlampiya ise o olaydan sonra otadan kaybolmuştur. Sonradan duyulduğuna göre kendisini bir manastıra kapatmış ve orada yeni bir tarikatın liderliğini yapmaktadır.

İvan İlyiç'in Ölümü (Lev Nikolayeviç Tolstoy) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : İvan İlyiç'in Ölümü

Kitabın Yazarı : Lev Nikolayeviç Tolstoy

Kitap Hakkında Bilgi :

Tolstoy, İvan İlyiç'in Ölümü'nde amansız bir hastalığın kıskacındaki bir yargıcın ölüme doğru yavaş yavaş giderken kendisiyle, toplumla ve kurulu düzenle hesaplaşmasını anlatır. Tolstoy'un olgunluk eserlerinden olan bu roman, küçük cüssesine rağmen edebiyat uzmanları tarafından bir başyapıt olarak görülmüştür. Bunun birkaç sebebi var: Birincisi, 19 yüz yılın sonlarında Rusya'da henüz palazlanmaya başlayan ve aristokrasiye özenen yozlaşmış orta sınıfın durumunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymuş olmasıdır. İkincisi, bu eser, ölüm ve yaşam arasındaki trajik karşıtlığı ve birliği hikâye eden erken romanlardan biridir. Ve üçüncüsü de Freud'dan önce sıkı bir ruh çözümlemesine girişmesidir. Bu yüzden psiko-anlatının da en önemli örneklerinden biri sayılır. Ağırlıklı olarak monologlar ve iç diyaloglarla geçen roman, üslup ve kurgu açısından Tolstoy'un diğer eserlerinden farklılaşır. Bu kez, hep yaptığı gibi tarihi bir izleğin peşinden gitmez, bu romanda daha çok tarihe not düşme derdindedir. İvan İlyiç'in Ölümü, başta ölüm ve yaşam olmak üzere pek çok şeye bakış açımızı değiştirmeye muktedir önemli bir başyapıttır.

Kitabın Özeti :

Öykü, İvan İlyiç adında bir yargıcın ölümü üzerine onun iş arkadaşları olan yargıçların kendi aralarındaki sohbetiyle başlar. Adamın ölümünü duyan arkadaşları kendi aralarında onun boşalan koltuğundan dolayı rütbe değiştireceğinden, kimisi bu vasıtayla daha yüksek bir konuma geleceğinden kimisi de bu vesileyle değişecek koltuklarından boşalacak yere kendi akrabalarından birini getirme düşüncesiyle sevinmiştir.

İvan İlyiç’in yakın arkadaşlarından Piyotr İvanoviç adamın evine gider. Cenazeyi görür. Bu arada adamın karısını Praskovya Fiyodorovna’yı görür. Kadın henüz adamın cenazesi kaldırılmamışken gelen bir arkadaşına dul maaşını nasıl alabileceğini söyler. Çünkü bu kadın para hırsıyla dolu bir kadındır.

Öykünün devam eden bölümlerinde İvan İlyiç’in ölmeden önceki hayatı anlatılır. İvan İlyiç dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. Çocuklardan biri başıboş, bir baltaya sap olamamış biridir. Diğerleriyse memurluk kazanmış hayatlarına öykünebilecek bir yaşantı sürmektedirler. Bu çocuklardan en parlağı İvan İlyiçtir. Memurluk yapan kendisine yetecek kadar para kazanan biridir. Adam düzenli ve disiplinli ve olması gerekeni yapar. Kişiliği sayesinde işinde zamanla yargıç yardımcılığına yükselir.

Bu arada Fiyodorovna’yla tanışır. Beraber zaman geçirirler. İvan özgürlüğüne düşkün, arkadaşlarıyla sürekli zaman geçiren, oyun oynayan ve eğlenmesini bilen biridir. Kendisi evlenmeyi düşünmese de kadının kendisine aşık olmasından dolayı onunla evlenir. Başlarda evlilik iyi gitse de, Fiyodorovna huysuz biri çıkar. Küçük şeyleri büyütür, hayatındaki en küçük şeylerden kocasını suçlar. Bu yüzden aralarında da şiddetli tartışmalar çıkar.

Bu arada çok sayıda çocuk sahibi olurlar. Çocuk sahibi olduğundan karısının bakım işi için ondan beklentileri olur. Bu adamın özgürlüğünü kısıtlamaktadır ve ilgisiz davranmaktadır. Bu seferde karısının hışmına uğramaktadır. Aldığı yüksek maaşa rağmen adam maddi olarak kendini zor durumda görmektedir. Bu yüzden gözü işte makam olarak daha da yükselmektedir. Adam bu yüzden bir araştırma yapar. Başka bir şehire gider ve en sonunda da eski aldığı maaşın neredeyse iki katı kadar para alabileceği boş bir yargıçlık kontenjanı bulur. Tanıdığı insanların da vasıtasıyla burada çalışmaya başlar. Evini oraya taşır. Orada da lüks denebilecek bir yaşama başladığı için yine zorluklar çeker.

Başlarda bu olay karısıyla arasını biraz düzeltse de sonraları yine karısıyla şiddetli tartışmalar yaşar. Bu arada çocuklarının çoğu ölür. Tek bir çocuğu kalır. Derken adam karnında giderek ağırlaşan bir acı hisseder. Başlarda doktora gitmese de sonraları bu acı onun günlük hayatını etkileyip etrafındaki insanlara sert davranmasına sebep olur. Böyle davranmaya başladığında karısının da isteğiyle doktora gider. Derken başka bir doktor, başka bir doktor. Ama her geçen gün ağrısı artmaktadır. En sonunda da dayanılmaz hale gelmektedir.

Doktorlar acısını morfin ve afyonla uyuşturabilmektedir. Hastalığı öyle bir dereceye varır ki yatalak olur. Kendisi görmektedir ki etrafındaki insanlar onun bu halini düşünmemekte, kimse ona acımamaktatır. Bu durumda adam kendini çok yalnız hissetmektedir. Bu durumda ölümünün yakın olduğunu bilen İvan, ölüm üzerine derin düşüncelere dalar. Ölümden çok korkar. Kendisi hayatı boyunca her şeyi olması gerektiği gibi yapmış olmasına rağmen böyle acıları neden çektiğini anlayamaz. Geriye dönüpte hayatını sorgular. Bugüne neler yaşadığını neler yaşamış olması gerektiğini düşünür.

Görür ki bugüne kadar yaşam adına verilmesi gereken değeri vermemiştir. Geride kalan hep gereksiz ve boş anılardır. Özlediği tek anılar çocukluğunda var olanlardır. O böyle düşünceler içindeyken kızı da nişanlanır. Bu durumda adam diğer insanlara karşı öfke ve kin içerisindedir. Ölüm düşüncesini kabullenememektedir. Geride kalan yaşamında yaşam adına anlamsız şeyler yapmış olduğunu düşünmektedir. Bu düşünceler içindeyken ölür.

Maça Kızı (Aleksandr Sergeyeviç Puşkin) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Maça Kızı

Kitabın Yazarı : Aleksandr Sergeyeviç Puşkin

Kitap Hakkında Bilgi :

1799'da Moskova'da doğan Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, çarlık yönetiminin zulümlerine karşı yazdığı şiirlerle ünlendi. Daha sonra yazdığı eserlerle Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edildi. ebedi kültüründe Rus halk sanatı epeyce yer tutar. Şiirde lirik, romantik Batı şairlerinni yolunu izleyen Puşkin, öykü ve romanda Gerçekçilik akımına yönelmiştir. Edebi konularını gündelik hayat oluşturur. 1833'te yazdığı Maça Kızı, Puşkin'in yazınsal yaratıcılıktaki ustalığını gösteren öykülerinden biridir. Maça Kızı'nı merak ve coşkuyla okuyacaksınız.

Kitabın Özeti :

Tomski arkadaşlarıyla sürekli bir araya gelip kumar oynamayı seven biridir. Onlar kumar oynarlarken bir de sabaha kadar oynanan oyunları seyredip hiç de oyun oynamayan Herman adında bir arkadaşları vardır. Bu çocuk kaybetme riskini göze alamadığı için kumar oynamaz. Bu da arkadaşlarının tuhafına gider. Arkadaşlarından Narumov mühendistir. Tomski ise zengin ve yaşı ilerlemiş biridir. Buna rağmen sosyete hayatından kopamamıştır. Oldukça huysuz bir kadın olan büyükannesinin yanında yaşamaktadır.

Tomski yine bir gün arkadaşlarıyla kumar oynarken büyükannesinin daha önce gençliğinde kumar oynadığını ve bir gün oldukça yüksek meblağda bir parayı kumarda kaybettiğini söyler. Bu kadının bir prensin yardımıyla bir numara öğrenmiş olduğunu ve bu numara sayesinde tüm zararını karşıladığını söyler. Daha sonra çok kumar oynamakla ünlü bir adamın yüksek meblağda para kaybetmesi sonucu bu yaşlı kadının ona acıyıp bu numarayı öğretmesi sonucu adamı kurtardığını söyler. Bunun üzerine Herman bu meseleye takar ve bu numarayı öğrenmeye karar verir.

Yaşlı kadının evinde ona en yakın bulunan Lizaveta İvanovna adında genç bir kız vardır. Herman sürekli bu evin olduğu sokağa gelir. Bu kız gözüne çarpar. Artık her gün oraya gelmektedir. En sonunda günün birinde kıza bir mektup yazar. Kız ise ona yanıt vermek istemez. Ancak bundan sonra Herman her gün mektup yazmaya başlar. Kız buna daha fazla dayanamaz, yumuşar ve ona cevap verir.

Günün birinde kadının baloya gideceğini, o sırada evde kimsenin kalmayacağını kendi odasına gelip kendisini bekleyebileceğini söyler. Adam planlanan saatte gelir. Ama kızın odasında değil yaşlı kadının odasında saklanır. Yaşlı kadın geldiğinde karşısına çıkar ve sırrı söylemesini ister. Kadın bir şey söylemeyince Herman onu korkutmak için silah çeker. Bunun üzerine kadın korkudan ölür. Sonra Herman kızın yanına giderek herşeyi anlatır. Kız hayal kırıklığına uğramıştır. Çünkü Herman sırrı öğrenmek için onun duygularını kullanmıştır.

Buna rağmen ona yardım eder ve evden çıkmasını sağlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Herman bir rüya görür. Rüyasında yaşlı kadınla konuşur. Yaşlı kadın 3 sayıdan oluşan kağıtları söyler. Bunlar üçlü, yedili ve bey dir. Bunun üzerine adam tüm parasını kumara yatırır. İlk gün üçlüden epey para kazanır. İkinci gün yediliden parasını ikiye katlar. Üçüncü gün bey gelmesi gereken kağıt maça kız gelir ve Herman elindeki her şeyi kaybeder.

Bunu üzerine Herman delirir ve hastaneye yatırılır. Sürekli olarak bu sayıları tekrarlamaktadır. Kız kahyanın oğluyla evlenip mutlu bir hayat sürer. Tomski ise prenses Volina'yla evlenmiştir.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...