4. Biyografi (Hayat Hikayesi) :
Elektrik elektronik eğitimi ile ilgili bilgiler, kitap özetleri, kitap sınav soruları ve eğitime dair her şey
27 Eylül 2020 Pazar
11. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - II. Ünite Öğretici Metinler Biyografi (Hayat Hikayesi), Gezi Yazısı (Seyahatname), Söyleşi (Sohbet)
4. Biyografi (Hayat Hikayesi) :
11. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - II. Ünite Öğretici Metinler Günlük (Günce), Anı (Hatıra)
2. Günlük (Günce):
Bir kimsenin düzenli olarak, günlük olaylarla ilgili yorumlarını, bunlardan kaynaklanan o günkü anlayışlarını, düşüncelerini, üstüne tarih atarak kaleme aldığı kısa yazılara “günlük” veya “günce” denir.
26 Eylül 2020 Cumartesi
11. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - II. Ünite Öğretici Metinler Mektup, Dilekçe
11. Sınıf Dil Anlatım Ders Notları - I. Ünite Metinlerin Sınıflandırılması, Öğretici ve Sanatsal Metinler, Mektup, Günlük, Anı, Biyografi, Gezi Yazısı, Sohbet, Fıkra, Deneme, Eleştiri, Tiyatro, Masal, Roman
METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
Bilgi alanının genişlemesiyle birlikte bilimde sınıflandırmaya ihtiyaç duyulmuştur. Bu sınıflandırmayla konuların birbirine bağlanması ve anlaşılması kolaylaştırılmıştır.
Edebiyatta gerçeklik: Somut olarak var olan bir durumun hiçbir müdahaleye uğramadan ifade edilmesidir.
Kurmaca: Bu ifadeye duygu ve hayallerin katılmasıdır.
NOT: Dil günlük hayatta göndergesel işlevde kullanılır.
Öğretici ve sanatsal metinler:
1- Öğretici metinlerde amaç, okuyucuya bilgi vermektir.
2- Sanatsal metinlerde amaç, yazarın okuyucuya kendi dünyasını yansıtmak
istemesidir.
3- Öğretici metinlerde üslup kaygısı ön planda değildir.
4- Sanatsal metinlerde üslup ön plandadır.
5- Öğretici metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılır.
6- Öğretici metinlerde kelimeler gerçeklik anlamında kullanılmıştır.
7- Sanatsal metinlerde ise kelimeler daha çok yan ve mecaz anlamlarında kullanılır.
NOT: Edebi metinlerde dil şiirsel işlevde kullanılır.
Anlatmaya ve göstermeye bağlı metinlerin ortak yönleri:
1- Metinlerin yapısının zaman, mekân, olay örgüsü ve kişiler unsurları üzerine kurulması
2- Hem anlatmaya hem de göstermeye bağlı metinlerin birer edebi metin olması.
METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI
1. Sözlü anlatım:
* Konferans
* Açık oturum
* Sempozyum
* Forum
* Münazara
2. Yazılı anlatım:
A) Öğretici metinler:
* Mektup
* Günlük
* Anı
* Biyografi
* Gezi yazısı
* Sohbet
* Fıkra
* Deneme
* Eleştiri
B) Sanatsal metinler:
* Göstermeye bağlı metinler (tiyatro)
* Anlatmaya bağlı metinler (fabl, masal, roman, hikâye)
Metinler gruplandırılırken;
* Gerçeklikle ilişkilerine,
* Kullanılan dilin işlevine,
* Yazılış amacına,
* Kullanılan anlatım türüne bakılır.
Öğretici metinlerin özellikleri:
* Dilin daha çok göndergesel işlevde kullanılması
* Hikâye öğelerine yer verilmesi
* Kaynağını gerçek dünyadan alması
* Anlatımın akıcı, duru, açık ve yalın olması
* Kelimelerin gerçek anlamda kullanılması
* Ağırlıklı olarak öyküleyici ve betimleyici anlatım türünün kullanılması.
* Amacının bilgi vermek olması.
Göstermeye bağlı metinlerin özellikleri:
* Genellikle sahnede sergilenmek üzere yazılması
* Amacının okuyanlara bilgi vermek olması
* Monologlardan ve diyaloglardan oluşması
* Kahramanlarının karakterlerinin parantez içinde verilen açıklamalar ile belirtilmesi
19 Eylül 2020 Cumartesi
Dilin Kadar Varsın - Adamın birinin babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış.
Dilin Kadar Varsın
Adamın birinin babadan yadigâr antik ipek bir halısı varmış. Satmaya karar vermiş. Ona göstermiş buna göstermiş, ama kimse talip olmamış. Sonunda zengin birini bulmuş ve ona götürmüş.
Zengin halıya bir bakmış ve sormuş, kaç para? Adam cevap vermiş 100 altın. Zengin tereddüt etmeden tamam demiş ve çıkartıp 100 altın vermiş.
Adam sevinmiş. O sırada zengin sormuş bu halının kaç para ettiğini biliyor musun?
Adam cevap vermiş hayır bayım. Zengin devam etmiş en az 3000 altın eder.
Adam susmuş. Zengin sormuş, niye 100 altına verdin?
Adam biraz düşünmüş ve cevap vermiş, bayım bağışlayın ama benim bildiğim en büyük rakam 100!
Şimdi aklıma Ludwig Wittgenstein geldi “Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.”
Dilin anlam zenginliği ve anlam derinliği gelişmedikçe o dil ile yapılan iş sayısı sınırlı kalacaktır.
Konuşma dili 150-200 kelime/dakika ve okuma dili 200-250 kelime/ dakika iken, düşünme dili 1300-1800 kelime/dakika düzeyindedir.
Bu yüzden yeterince sözcük, anlam, kavram ve düşünsel bağlantıya sahip olmayan zihin kısır döngüde çıkmazları yaşayacaktır.
Bu durumda, 200 kelime ile düşünen, 2000 kelime ile düşüneni anlamayacaktır.
Yazımı şöyle bitirmek isterim:
“Dilin kadar varsın.”
Anooshirvan Miandji
Chivas Regal Etkisi - Pahalı Ürün Kaliteli Midir?
Bir Ürünün Pahalı Olmasına Bakarak İyi Olduğunu Düşünmek: Chivas Regal Etkisi
Ünlü viski markası Chivas Regal ile ekonomi literatürüne kazandırılan bu kavrama yakından bakalım.
Chivas Regal etkisi kavramının en kısa özeti; "bir ürün ya da mal pahalıysa iyidir" algısıdır. yani chivas regal etkisi, bir ürünün fiyatında artış ve ürünün kalitesinde bir değişiklik olmadan satışların artması durumunda kullanılan bir terimdir.
Şimdi hikayeye göre; Chivas Regal marka viskiler ilk çıktığı zamanlarda beklediği satışı yapamamış. Pazar payı kazanmaya çalışıyor olsa da istenilenin çok altında bir satış oranı varmış. Daha sonra bu Chivas kardeşler, ürünlerinde hiçbir değişiklik yapmadan ürünlerinin fiyatını iki katına çıkarmış ve beklenmedik şekilde ürünlerinin satışları patlamıştır. Bu günümüze dek böyle sürmüştür.
Bunun sebebi için iki farklı görüş ortaya atılmıştır.
Birincisi; gerçekten lezzetli ve kaliteli viskilerinin olduğu ve bu yolla tesadüfen bunun farkına varılmasıyla satışlarının patlama yapmasıdır.
İkincisi ise; viski hakkında hiçbir fikri olmayan veya çok fazla bilgisi olmayan insanların "pahalıysa iyidir aga" ya da "pahalı olsun yoksa elalem ne der" mantığıyla alıp alıştıktan sonra sürekli chivas almasıdır.
Bu stratejiden sonra yeni bir pazarlama taktiği ortaya çıkmış buna da Chivas Regal etkisi denilmiştir. Bu süreçten sonra da birçok firma bunu uygulamaya başlamıştır.
Mesela, öncelerde ürün fiyatları, coca cola'nın ürünlerinin yarısı kadar fiyata sahip olan pepsi firması da fiyatlarını coca cola ile hemen hemen denk seviyeye çekmiş ve yapılan bu taktik ile pepsi'nin de kolalarının satışları artmıştır.
Başka bir örneği de eğitim alanındadır. Birçok özel üniversite ve okullar bu taktik ile ilerlemektedir günümüzde. Ana-babalar, yıllık ücreti 30 bin tl olan A okulu ile 50 bin tl olan B okulu arasında seçim yapmak zorunda kaldığında sırf ücretinden dolayı B okulunun daha iyi olduğunu düşünür ve çocuklarını oraya yazdırmak isterler. Tabii ki nitelik-nicelik ilişkisi, belli alanlarda kalite farkları olsa da makro ölçekte durum böyle.
Geçen yıllarda yapılan bir araştırmada, tüketicilerin fiyat bazında bazı değer yargıları yaptığını göstermiştir. Araştırmacılar, katılımcıların pahalı bir ürünün daha kaliteli olduğunu belirttiğini ve birçok farklı ürünün olduğu oylamada hep daha pahalı olana daha yüksek puan verdiklerini tespit etmişler.
Bunu her alanda görmek mümkün. Herhangi bir alanda piyasaya yeni çıkan bir ürün olduğunda fiyatı, yıllardır piyasada olan kalitesini kanıtlamış bir ürünle kalitesine bakılmaksızın hemen hemen aynı fiyatta oluyor.
Genel olarak bakıldığında chivas regal etkisi, kişinin o ürün hakkında bilgisi olmadığı zamanlarda yarar. Az buçuk piyasa araştırması yaparak birçok konuda fikir sahibi olunabilir. Bu yüzden uzun süre kullanımlı ürünlerde her zaman piyasa araştırması yapmak, fiyat karşılaştırmaları yapmak olası bir kazığı yememek için önemlidir.
Bir Babanın, Çalışmak veya Zeki Olmak Konusunda İki Çocuğuna Bakarak Yaptığı Tespitler - Çok çalışmak mı, doğuştan zeki olmak mı?
Bir Babanın, Çalışmak veya Zeki Olmak Konusunda İki Çocuğuna Bakarak Yaptığı Tespitler
Çok çalışmak mı, doğuştan zeki olmak mı?
İki çocuk babası bir Ekşi Sözlük yazarı, kendi çocukları üzerinden bu ayrımın cevabını aramış...
Bebekliklerinden bu yana hayatlarına dair tüm detayları neredeyse bildiğim iki çocuğumla alakalı düşündüğüm şeyleri belki de ilk defa dile getirmeme vesile olacak sanırım ekşi sözlük'teki "doğuştan zeki olmak veya çok çalışmak" başlığı...
Büyük oğlum hep kolay algılayan, henüz küçücükken bile sayısal zekasıyla beni kendisine hayran bırakan bir çocuktu.
Zeki olduğunun farkında olmanın verdiği öz güvenden midir bilmiyorum, çalışmayı hiç sevmedi. 18 yıllık hayatında birçok şeye heveslenip hiçbirinde sebat edemedi. basketi tam güzel bi noktaya getirmişken bıraktı, gitara heves etti iki ders sonra "elektro olsa sıkılmazdım" demeye çoktan başlamıştı. Bass gitar da deneyip, gitar faslını "müzik yeteneği olmadığı" noktasına varmak suretiyle kapattı. İlköğretimde güzel bir ingilizce eğitimi almış olmasına rağmen, hiç öyle bir eğitim almamış çocuktan çok farklı bir noktaya maalesef ulaşamadı. Sadece sınavlarda kendisine yetecek kadarıyla yetindi. Bilgisayar oyunları ve PS'dan arta kalan zamanlarında çalışarak prestijli bir devlet lisesini kazandı ve bu sene yine aynı şekilde çalışarak üniversite sınavına girecek, muhtemelen yine beni şaşırtacak bir sınav sonucu alacaktır. Ama bir şey hep eksik ve o eksikliğin sebebi, "ben onu zaten hallederim" diye düşünerek her şeyi mütemadiyen ötelemesinden kaynaklanıyor.
Abisiyle aralarında bir yaş bulunan küçük oğlumun çok geç konuşması, "acaba" demelere başlamama sebep olan ilk şeydi.
Okula başladığındaysa abisinde hiç rastlamadığım şeylerle karşılaştım. Çok zor algılıyordu, "işte şimdi oldu" diyebilmek için, bir şeyi tekrar tekrar anlatmam gerekiyordu ama neyse ki ben pes etsem bile o asla pes etmiyor, tam anlamıyla öğrendiğini düşünmeden o sayfayı asla kapatmıyordu. 1. ve 2. sınıfta bir de böbreklerinde yaşadığı bir problemin nüksetmesinden kaynaklı yoğun kortizon tedavisi de eklenince ağır aksak ilerleyen bir öğrencilik hayatı geçirdi. Ama bu süreçte de abisiyle birlikte basketbol antrenmanlarına hiç aksatmaksızın devam etti. Bebekliğinden beri yoğun kortizona maruz kalmış olmasından dolayı aldığı aşırı kilolardan dolayı, bulunduğu grubun hayli gerisinde olup zaman zaman alay konusu da olmasına rağmen, bu alanda kendisine oranla oldukça yetenekli olan abisi, "ben artık gitmeyeceğim" dese de o hep devam etti antrenmanlara. Yıllar geçtikçe okuldaki derslerde başarısı hızlı bir ivme gösterdi. Her geçen gün daha iyi bir noktaya geldi. Tabi tüm bu anlattığım sürece şimdi keyifle ara ara açıp okuduğumuz günlüğünü, iki eli kanda da olsa yazdıran ve yine her gün bir kitap okuyup, okuduğu kitabın özetini çıkarmasını isteyen ilkokul öğretmeninin katkısı da yadsınamaz. Yine aynı öğretmenin yönlendirmeleriyle çok yetenekli görünmese de resim ve keman konusunda da güzel şeyler başardı. İngilizcesini, okulda öğrendiğine sürekli bir şeyler katarak çok ilerletip, kendi yaşıtlarının Türkçe konuşmakta zorlanacağı birçok konuya dair İngilizce tartışmalara katıldı. Tüm bunları yaparken hep çok çalıştı ve hep en iyisi olmayı hedef seçti kendine. Hiçbir diyetisyen yardımı almadan çocukluğu boyunca aldığı tüm kilolardan kendi iradesiyle henüz 13 yaşında bir çocukken kurtuldu. Kendi doktorunun dahi, "ilaçlarını düzenli kullanmıyor mu yoksa?" diye sormasına sebep olacak kadar dikkatli geçirdi bundan sonraki tedavi süreçlerini, ilaçlardan kaynaklı yan etkilerin neredeyse hiçbirini gözlemlemeden tamamladık.
Biri çok zeki diğeri çok çalışan iki çocuğumla ilgili öngörüm şu; çok zeki olduğunu düşündüğüm kendisinin de buna inancı tam olan oğlum, hayatında karşısına çıkan olumsuzluklarda çok çabuk pes edecek ya da farklı bir alana yönlenecek. Çok çalışan, çalışmasa başaramayacağını bilen oğlum ise, çalışarak her tuttuğunu koparacak ve yanında duran kimseye ihtiyaç duymadan ayakları üzerinde duracak.
"Benim özel bir yeteneğim yok, yalnızca tutku derecesinde meraklıyım." - Albert Einstein
İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı
Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...
-
Cep telefonu ve tablet şarj cihazlarında USB kablolarla sık sık karşılaşıyoruz ve kullanıyoruz. Aynı zamanda bu cihazlara ve bilgisayarl...
-
Kitabın Adı : Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe Kitabın Yazarı : Paola Peretti Kitap Hakkında Bilgi : Yazarın kendi yaşam hikâyesinden esinl...