13 Ekim 2020 Salı

Melodi (Anıl Basılı) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Babası Melodi’ye “şefkatli” bir sesle “Evet, hadi bu güzel güne, güzel bir kahvaltıyla başlayalım!” dedi. Yukarıda altı çizili “şefkatli” kelimesi ne anlama gelmektedir? 

A) Ciddi 
B) Sevecen 
C) Kararlı 
D) Kızgın 

Melodi, kahvaltı masasında “Ben omletten ………….. bir parça istiyorum!” diye haykırdı. 
2. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 

A) küçük 
B) kızarmış 
C) kocaman 
D) peynirli 

3. Melodi, masanın üzerinde duran onlarca çiçekten hangisini öğretmeninin ona hediye edeceğini düşünmüştür? 

A) Sarı saksılı çiçek 
B) Kırmızı saksılı çiçek 
C) Pembe saksılı çiçek 
D) Mor saksılı çiçek 

4. Öğretmeni Melodi’ye kaktüsü hediye ettiğinde Melodi nasıl hissetmiştir? 

A) Mutsuz 
B) Kararsız 
C) Sevinçli 
D) Heyecanlı 

İlk gün kaktüsüyle eve gelen Melodi’ye annesi, “Melodi, tüm bitkiler baharın ilk gününü umutla karşılar. Kaktüsler de bugünü senin gibi uzun süredir bekliyordu. ………………………., tüm canlıların ortak ülkesidir.” şeklinde nasihat etti. 
5. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 

A) Sevgi 
B) Umut 
C) Birlik ve beraberlik 
D) Şefkat 

6. Babaannesi Melodi’ye, onun çok seveceğini düşündüğü ne ördü? 

A) Süveter 
B) Hırka 
C) Kazak 
D) Bere 

7. Melodi’nin arkadaşları her zamanki hayatlarına devam ederken Melodi ne yapmak istiyordu? 

A) Oyun oynamak 
B) Gökyüzünü seyretmek 
C) Ders çalışmak 
D) Eve gidip uyumak

8. Rüyasındaki gök gürültülü ve yağmurlu o gecede Melodi’nin odasının duvarında beliren gölge, neyin gölgesiydi? 

A) Kaktüsün 
B) Bahçedeki ağacın 
C) Kalem kutusunun 
D) Pencerenin 

9. Melodi, kaktüsünün dikenlerini neye benzetmektedir? 

A) Yaşadığı ülkenin askerlerine 
B) Babasının sakallarına 
C) Sahibini koruyan bir köpeğe 
D) Yavrularını koruyan bir anneye 

10. Melodi yaşadıklarından sonra kendi çabasıyla neyi başarmıştır? 

A) Önyargısını yıkmayı 
B) Her zaman mutlu olmayı 
C) Her canlıyı sevmeyi 
D) Ailesine güvenebilmeyi 

11. Melodi okuldan eve dönünce arka bahçedeki kaktüsünün yanına koştu. Kaktüsün, rüyasında gördüğü kaktüsten farkı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Daha büyük olması 
B) Küçük ve çelimsiz olması 
C) Gösterişli olması 
D) Kurumuş olması 

12. Kaktüsünü okula getireceği gün Melodi’nin aklındaki tek şey neydi? 

A) Kaktüsüyle son kez uyumak 
B) Kaktüsüne son kez şarkı söylemek 
C) Kaktüsünü son kez öpmek 
D) Kaktüsüne son kez sarılabilmek 

13. Bir ay üzerine çiçeklerini öğretmenlerinin yanına götüren her çocuğa, öğretmenleri hep hangi cevabı veriyordu? 

A) Aferin 
B) Muhteşem 
C) Çok iyi 
D) Çok güzel 

14. Melodi, kaktüsünü masanın üzerine bırakıp üzerindeki kâğıdı açtıktan sonra, kendisi de dâhil herkes nasıl davranmıştır? 

A) Büyülenmiş 
B) Şaşkın 
C) Mutlu 
D) Umursamaz 

15. Melodi isimli hikâye bizlere nasıl bir ders vermektedir? 

A) Çok çalışkan olmalı ve arkadaşlarımıza yardımcı olmalıyız 
B) Öğretmenlerimizi ve ailemizi çok sevmeliyiz 
C) Başlangıçta kötü sandığımız olaylar daha sonra güzel günlerin kapısını aralayabilir 
D) Evimizde büyüttüğümüz çiçeklere çok iyi davranmalı ve onları kötülüklerden korumalıyız

Cevap Anahtarı :

1 B         2 C     3 D       4 A     5 B 
6 C         7 D     8 A       9 B    10 A 
11 B     12 D    13 D    14 B    15 C

Kırmızı Kartal (Miyase Sertbarut) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı



1. Evşen’in radyoda en sevdiği programın adı aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Çocuk Şenliği 
B) Bahar Neşesi 
C) Yaz Eğlencesi 
D) Çocuk Bahçesi 

2. Aşağıdakilerden hangisi Evşen’in köy işleri arasında en çok hayvanları otlatmayı sevmesinin nedenlerinden biri değildir? 

A) Hayvanları otlatırken hayal kurabiliyor olması 
B) Hayvanları otlatırken Karabaş’la rahatça konuşabiliyor olması 
C) Hayvanları otlatırken arkadaşlarıyla istediği gibi oynayabiliyor olması 
D) Hayvanları otlatırken huzurlu bir şekilde radyo dinleyebiliyor olması 

3. İş makineleri uçak pistini yapıp işlerini bitirdikten sonra, piste ilk konan uçakların renkleri aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir? 

A) Turuncu-sarı 
B) Sarı-kırmızı 
C) Kırmızı-yeşil 
D) Mavi-yeşil 

4. Evşen’e göre Nuran’la konuşmak neden sıkıcıdır? 

A) Nuran hayatın hep olumsuz yanlarını görmektedir 
B) Nuran çok gevezedir 
C) Nuran hayatın hep olumlu yanlarını görmektedir 
D) Nuran çok hayalperesttir 

5. Remzi Amca’nın Evşen’i motosikletine bindirmeyişinin sebebi nedir? 

A) Evşen’in yaşının, motosiklete binmek için küçük olması 
B) Evşen’in, motosiklete binmek için babasından izin almamış olması 
C) Motosikletin tek kişilik olması 
D) Evşen’i gören diğer çocukların da binmek isteyecek olmaları 

6. Evşen’in, Muzaffer Amca’yla paylaştığı ve gerçekleşmesini çok istediği iki düşü aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru verilmiştir? 

A) Ressam olmak-pilot olmak 
B) Uçağa binmek- şair olmak 
C) Yazar olmak-uçağa binmek 
D) Araba sürmek- yazar olmak 

7. Evşen, büyüyünce gideceği yerle ilgili olarak kendisiyle alay eden ablasına nereye gideceğini söylemiştir? 

A) Hayvanların çok sevildiği bir yere 
B) Kimsenin alay etmediği bir yere 
C) Çok uzak bir ülkeye 
D) Kitap okumanın çok sevildiği bir yere 

8. Evşen’in, Nuran’a dondurma ısmarlayacak kadar sevinçli olmasının sebebi aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Ertesi gün uçağa binecek olması 
B) Yeni kitaplar alacak olması 
C) Dondurmaların çok güzel görünüyor olması 
D) O gün çok parasının olması 

9. Evşen’in, abisiyle yaptığı sohbetten sonra, kendisinden utanmasının sebebi aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Yaşadığı yeri beğenmiyor olması 
B) Nuran’a karşı küçük düştüğünü düşünmesi 
C) Ailesinin onunla alay etmesi 
D) Evden kaçma girişimini hatırlaması 

10. Muzaffer Amca uçağıyla köyden ayrıldıktan ne kadar süre sonra tekrar geri dönmüştür? 

A) Dört gün sonra 
B) Bir hafta sonra 
C) İki hafta sonra 
D) Üç hafta sonra 

11. Muzaffer Amca’nın, köyden apar topar, habersiz bir şekilde ayrılmasının sebebi nedir? 

A) Annesinin trafik kazası geçirdiği haberini alması 
B) Eşinin hastaneye kaldırıldığını öğrenmesi 
C) Yeni bir çocuğunun doğduğu haberini alması 
D) Artık başka bir şehirde çalışacak olması 

12. Evşen, Muzaffer Amca’nın geri dönmesiyle birlikte yitirdiği hangi duygusunu yeniden geri kazanmıştır? 

A) İnsanlara karşı yitirdiği güveni 
B) Hayvanlara karşı yitirdiği sevgiyi 
C) Ailesine karşı yitirdiği özveriyi 
D) Yabancılara karşı yitirdiği saygıyı 

13. Evşen’e göre Karabaş’ın, bindiği uçağın arkasından koşmasının sebebi nedir? 

A) Sahibinin mutluluğunu paylaşmak istemesi 
B) Uçakla yarış yapmak istemesi 
C) Evşen’in bir daha dönmeyecek olmasını hissetmesi 
D) Evşen için endişelenmesi 

14. Evşen’in, çok istediği halde, uçaktayken ailesine el sallayamamasının sebebi nedir? 

A) Ailesini uçaktan görememesi 
B) Muzaffer Amca’nın buna izin vermemesi 
C) Uçağın içinde ellerini hareket ettirememesi 
D) Uçaktayken el sallamanın tehlikeli olması 

15. Evşen, niçin Muzaffer Amca’ya büyük bir teşekkür borçlu olduğunu düşünmektedir? 

A) Evşen’e verdiği sözü tutmuştur 
B) Evşen’e dünyayı farklı bir açıdan göstermiştir 
C) Evşen’in bir hayalini gerçekleştirmiştir 
D) Evşen’i çok mutlu etmiştir

Cevap Anahtarı :

1 D        2 C       3 B     4 A      5 D 
6 C        7 B       8 A     9 D    10 C 
11 B    12 A    13 D    14 C    15 B 

Çevre Bize Emanet (Yavuz Bahadıroğlu) Kitap Sınavı Yazılı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Furkan, amcasının kurduğu tuzağa yakalanan atmacayı kurtardıktan sonra hangi mesleği seçmeyi düşünür? 

A) Mühendis 
B) Öğretmen 
C) Avukat 
D) Veteriner 

2. Furkan, amcasının tuzağına yakalanan atmacayı kurtarır ve bakımını yapar. Furkan’ın atmacaya verdiği isim aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Garip 
B) Mıstık 
C) Boncuk 
D) Biber 

3. Furkan tuzaktan kurtardığı atmacaya nerede bakmaya başlamış? 

A) Bodrumda 
B) Çatıda 
C) Balkonda 
D) Odasında 

4. Osmancık, kimlerle aynı evde yaşarmış? 

A) Amcası ve yeğenleriyle 
B) Teyzesi ve halasıyla 
C) Annesi, babası, ninesi ve dedesiyle 
D) Dayısı ve yengesiyle 

5. Osmancık, çobanlık yaptığı sırada çalıların arasından bir inleme sesi duyar ve merak edip sesin kaynağını gördüğünde inleyenin bir kurt olduğunu görür. Kurdun inleme sebebi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? 

A) Kapana yakalandığı için 
B) Yavrusunu kaybettiği için 
C) Üşüdüğü için 
D) Hava karardığı için 

“………….. dağda yaşar, kimseyle pek görüşmez, konuşmazdı. Köy merkezine de fazla inmezdi. Herkes bir tek dostu bile olmadığını düşünürdü.” 
6. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdaki isimlerden hangisi getirilmelidir? 

A) Garip Amca 
B) Bekçi Dayı 
C) Tonton Dede 
D) Dağlı Baba 

“Kadirlerin bahçesi …………….. olduğu için ağaçsız, çiçeksiz ve bitkisizdi. Kel bir kafa gibiydi tıpkı. Aydınların bahçesi ise tam tersiydi.” 
7. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdaki kelimelerden hangisi getirilmelidir? 

A) Güzel 
B) Sevimli 
C) Bakımlı 
D) Bakımsız 

8. Aydın’ın babası ne iş yapıyordu? 

A) Mahallede bekçi olarak çalışıyordu 
B) Tapu dairesinde memur olarak çalışıyordu 
C) Bir şirkette şoför olarak çalışıyordu 
D) Sebze ve meyve satışı ile uğraşıyordu 

9. Fırat Nehri’nin kenarındaki köyün boşaltılmak istenmesinin sebebi nedir? 

A) Köyün çok sıcak olması 
B) Köyün çok soğuk olması 
C) Fırat’ın üzerine bir baraj yapılması 
D) Köye çok kar yağması 

10. Zehra’nın bir sabah kalktığında gözlerine inanamaması ve çok sevinçli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Karın yağmasıyla etrafın bembeyaz olması 
B) Karşısında arkadaşını görmesi 
C) O günün bayram olması 
D) Yeni elbiselerine kavuşması 

11. Zehra’nın babası kızını severken ona nasıl seslenir? 

A) Akıl küpüm 
B) Uzun saçlım 
C) Tatlı kızım 
D) Minik yavrum 

12. Bahadır’ın köpeğinin adı aşağıdakilerin hangisidir? 

A) Karabaş 
B) Toro 
C) Yumak 
D) Maviş 

13. Kedisine mektup yazan çocuk kimdir? 

A) Bahadır 
B) Abdullah 
C) Furkan 
D) Sevgi 

14. Elif’in ninesi kızınca torununa nasıl seslenirdi? 

A) Pıtırcık 
B) Tomurcuk 
C) Kıvırcık 
D) Kuzucuk 

15. Elif’in sınıfındaki en iyi arkadaşının adı nedir? 

A) Güler 
B) Nagihan 
C) Zeynep 
D) Suna

Cevap Anahtarı :

1 D       2 A      3 B      4 C       5 A 
6 D       7 D      8 B      9 C     10 A 
11 A    12 B    13 D    14 C    15 A

12 Ekim 2020 Pazartesi

Can ile Canan - Peygamberimizi Seviyoruz Temiz Peygamberim (Nefise Atçakarlar) Kitap Sınavı Test Soruları ve Cevap Anahtarı


1. Can ile Canan’ın sabah kalktıkları zaman ilk, akşam yatmadan önce son etkinlikleri aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Dişlerini fırçalamak 
B) Oyun oynamak 
C) Kitap okumak 
D) Ders çalışmak 

2. Can, gördüğü rüyada Peygamberimizin yanında taşıdığı bazı eşyalardan bahsediyor. Bu eşyalar aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? 

A) İğne ve ceket 
B) Palto ve kazak 
C) Ayna, tarak ve misvak 
D) Çanta ve eldiven 

3. Peygamberimiz temizliğe çok önem vermiştir. O’na göre ibadetlerin temelinde ne vardır? 

A) Zenginlik 
B) Çok gezmek 
C) Tembellik 
D) Temizlik 

“Annem gülümsedi: -Sen misvağı nereden biliyorsun oğlum? Hani geçen yıl babaannem hacca gittiğinde bize misvak getirmişti ve misvağın ……………. özelliği olduğunu söylemişti ya.” 
4. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? 

A) köpürtücü 
B) mikrop öldürücü 
C) kurutucu 
D) renklendirici 

5. Okuduğumuz kitapta peygamberimizin tırnak keserken ayak parmaklarında izlediği sıradan bahsedilmektedir. Aşağıdakilerden hangisinde bu sıra doğru olarak verilmiştir? 

A) Orta parmaktan başlanır 
B) Sağ ayağın küçük parmağından başlayıp sol ayağın küçük parmağına doğru kesilir 
C) En büyük parmaktan başlanır 
D) Karışık şekilde kesilir 

6. İkiz kardeş olan Can ile Canan’ın küçük kardeşlerinin adı nedir? 

A) Handan 
B) Süleyman 
C) Perihan 
D) Ahmet 

7. Can ile Canan’ın anne ve babalarının adı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir? 

A) Zeynep ve Mustafa 
B) Handan ve Kenan 
C) Ayşe ve Mehmet 
D) Candan ve Sinan 

“Bir gün peygamberimiz abdest alacaktı. Bunun için bir kap su hazırlanmıştı. Bu sırada bir kedi susamıştı, O’na bakıyordu…” 
8. Yukarıdaki durumda peygamberimiz ne yapmıştır? 

A) Kediye aldırış etmeden abdest almayı düşünmüştür 
B) Oradakiler kediyi kovmuştur 
C) Suyu içmesi için kediye uzatmıştır 
D) Suyu başka bir yere dökmüştür 

9. Okuduğumuz kitapta yazarlar ve bilim adamları gibi insanların başarılarını aralıksız her gün az da olsa çalışmaya borçlu olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde çalışmaya verilen ad aşağıdakilerden hangisidir? 

A) İp sarmak 
B) Tel çekmek 
C) Zinciri kırmamak 
D) Çizgi çekmek 

10. Can ile Canan’ın annesi temiz suyun nasıl olması gerektiğini belirtmiştir. Aşağıdakilerden hangisi temiz suyun özelliklerindendir? 

A) Bulanık olmak 
B) Renksiz, tatsız ve kokusuz olmak 
C) Toprak kokmak 
D) Mavi olmak 

11. Aşağıdakilerden hangisi kitapta belirtilen etkili okuma yöntemlerindendir? 

A) Televizyon açıkken okumak 
B) Heceleyerek okumak 
C) Bağırarak okumak 
D) Okunanlarla ilgili küçük çizimler yapmak 

“Annem, kullanacağımız diş macununu alırken en doğal olanını bulmaya çalışıyor. Yine de en doğal olanında bile zararlı maddeler var diye huzursuz oluyor. Bize her seferinde ………….. diye tembih ediyor.” 
12. Yukarıdaki parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? 

A) Macunu çok az kullanın 
B) Dişlerinizi sert fırçalayın 
C) Hiç macun kullanmayın 
D) Dişleriniz kanarsa önemsemeyin 

“Akarsuyun kenarında bile olsan suyu israf etme” (israf: bir şeyi gereksiz yere harcamak) 
13. Peygamberimizin söylediği bu sözün bize anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir? 

A) Temizlik yaparken çevreyi kirletmek önemli değildir 
B) Denizlerin kirlenmesi önemsizdir 
C) Temizlik yaparken bile suyu boşa harcamamak gerekir 
D) En iyi temizlik akarsu kenarında olur 

14. Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin ellerinin yara içinde kalma sebebi nedir? 

A) Düştükleri için 
B) Yaşadıkları yerde yağmur yağmadığı için 
C) Kuyudan su çekmek ve el değirmeni döndürmek 
D) Hasta oldukları için 

15. Can ile Canan’ın kedilerine verilen isim aşağıdakilerden hangisidir? 

A) Gitar 
B) Keman 
C) Yumak 
D) Gırgır

Cevap Anahtarı :

1 A      2 C      3 D      4 B      5 B
6 A      7 D      8 C      9 C     10 B 
11 D   12 A    13 C    14 C    15 B

11 Ekim 2020 Pazar

Otuz Milyon Kelime (Dana Suskind, Beth Suskind) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı : Otuz Milyon Kelime

Kitabın Yazarı : Dana Suskind, Beth Suskind

Kitap Hakkında Bilgi :

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

“Benim yıllardır yazı ve konuşmalarımda anlattığım ama her seferinde anlatmakta yetersiz kaldığım bir mevzudur Otuz Milyon Kelime farkı. Artık içim rahat. Çocukların ilk 36 aylık gelişimi neden bu kadar önemli diye soranlara, bazı çocuklar okula geldiklerinde maça neden bir sıfır geride başlıyor diye soranlara verecek bir yanıtım var artık: Bu kitabı okuyun!”
Selçuk R. ŞİRİN-

“Çocuk muhteşem bir potansiyelle doğar. İçine doğduğu aile onu ya geliştirir ya da farkına varmadan kalıplar. Çocuğunu bilinçli olarak geliştirmek isteyen anne babalara Otuz Milyon Kelime kitabı, bilimsel çalışmalar sonucunda oluşturulmuş ve kendini kanıtlamış bir yöntem sunuyor. Bu kitabı okumalarını ve çocuklarıyla konuşma ile kitap okuma zamanlarını anne ve babaların birlikte oluşturmalarını içtenlikle öneririm. Çocuğunun geleceğini önemseyen anne ve babalar bu kitabı okuyunca çocuğun geleceğine gerçek yatırımın üç yaşına kadar nasıl yapılabileceğini öğrenecekler. Bu kitabın Türkiye’de yayınlanmasına vesile olan ve emeği geçen herkese çocuklarımız adına teşekkür ediyorum.”
Doğan CÜCELOĞLU

“Üniversite öğrencilerine yaptığınız bir eğitim yatırımını 1,4 oranında geri alıyorsunuz. İlköğretim öğrencilerine yaptığınız yatırımı ise 7 katı ile geri alıyorsunuz. Çocuk eğitimi üzerine yapılan her çalışma çok değerli bu ülkede. Bu yüzden Buzdağı Yayınevi’ni Elma Yayınevi’nin kurucusu sıfatıyla tebrik ediyorum; ülkemize değer katma çabasında oldukları için. Geleceğin bir Aziz SANCAR’ına, bir Hayrettin KARACA’sına, bir Nâzım HİKMET’ine, bir Mehmet Âkif ERSOY’una vesile olmalarını diliyorum. Bir yazar olarak da ülkede kitap basma cesaretine sahip böyle ilkeli insanların artmasını umuyorum.”
Ahmet Şerif İZGÖREN

"Çocuğa erişecek yegâne araç iletişimdir. Ebeveynler her şeyden önce iletişim becerisini artırmalıdır. Doğru kelimelerle kurulan iletişim kişilik gelişimini destekler. Yanlış seçilen kelimeler ise çocuğun duygu dünyasına zarar verir. Buzdağı Yayınevi’nin Türkçeye kazandırdığı Otuz Milyon Kelime işte bu gerçeği ortaya koyan önemli bir çalışma. Dr. Dana SUSKIND bilimsel gerçeklerle kelimelerin gücünü, sevginin iyi edici yanını ele almış. Çocuğa değer veren her yetişkinin kütüphanesinde yerini alması gereken bir eser."
Pedagog Adem GÜNEŞ

Kitabın Özeti :

Amerikalı yazar Dana Suskind’in kaleme aldığı, iki yıl önce dilimize çevrilen Otuz Milyon Kelime kitabı konuyla ilgilenenler tarafından oldukça ilgi gördü. İki yıl içinde dokuz baskı yaptı. Hala okunuyor olmasına ve kapak arkasındaki tavsiye metinlerinde ismi yer alan ünlü psikologlara bakılırsa daha da ilgi görecek gibi duruyor.

Kitap genel olarak, bir beyin cerrahı olan yazarın işitme sorunlarının çözümüne yönelmesiyle birlikte fark ettiği ve üzerine bizzat yönettiği yahut eşlik ettiği çeşitli araştırmalardan bahsettiği “iletişim” problemini ele alıyor.

Kitabın neden bahsettiğinden habersiz bir şekilde, sadece içeriğini merak ederek satın aldım. Tamamında çocuklarla iletişimin önemine değindiği göz önüne alındığında kitabın bilinçli ebeveynlere çok fazla yeni bir şey söylemediğini belirtmeliyim. Bilinçli bir ebeveyn bu kitabı okuduğunda, hali hazırda mevcut olan bilgileri sadece bazı araştırmalar ve birtakım spesifik bilgilerle desteklenecektir. Onun dışında gerçekten yeni ve inanılmaz denilebilecek bir bilgi vermediğini söyleyebiliriz.

Ayrıca kitap boyunca akademik bir dil kullanılması, bilimsel araştırmalara detaylarıyla yer verilmesi, çok fazla pratik örnek içermemesi ve üstüne çevirinin çok başarılı olmaması da eklenince kitabın ilerlemesi biraz güçleşebiliyor.

Kitabın ismini duyup merak edenler, okumayı düşünenler varsa diye kısa bir özet yapmaya çalışacağım. Böylelikle kitabı okumanıza gerek kalmadan, -genel hatlarıyla- muhtevasına hakim olabileceğinizi düşünüyorum.

Dana Suskind bir beyin cerrahı fakat mesleğini yapmıyor. İşitme engelli çocukların işitme seviyesine ciddi anlamda katkı sağlayan bir cihazla ilgili çalışmalar yapıyor. Özellikle bebeklik döneminde kendisine getirilen işitme engelli hastalarda kayda değer oranda bir iyileşme söz konusu oluyor. Doktor Suskind bu işi yaparken başka bir şey fark ediyor. İki ayrı hastası var. İkisi de bebekler. İkisine de aynı cihaz takılıyor. Yıllar içinde iki hastayı da gözlemliyor. Birinde ciddi bir ilerleme kaydedilirken, diğeri neredeyse konuşulanları anlamıyor bile. İki çocuğun ortamına, aile çevresine baktığında işitmesinde iyileşme olup diğer insanlar seviyesinde anlayıp okuyabilen çocuğun ailesinin çocukla olan iletişiminin daha kuvvetli ve yoğun olduğunu görüyor. Bunun üzerine iletişim konusuna yoğunlaşıyor.

Çeşitli araştırmalar yapıyor. Bu araştırmalardan birinde ileri, orta ve düşük gelir düzeyine sahip 40 kadar ailenin çocukları üç yaşına kadar ev ortamlarında gözlemleniyorlar. Evde konuşulan her şey kaydediliyor ve analiz ediliyor. Araştırma sonucunda sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerle düşük olan aileler arasında üç yıl içinde çocukların duyduğu kelime sayısının farkı otuz milyon kelime çıkıyor. Yani gelir seviyesi yüksek-dolayısıyla eğitimli- ailelerin çocukları üç yaşına gelene kadar diğerlerine kıyasla otuz milyon daha fazla kelime işitiyorlar. Bu da onların hem anlama becerilerini hem de akademik başarılarını etkiliyor.



Sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerde duyulan konuşmalar genelde “resmi konuşmalar” oluyor. Diğer aileler de ise “ekstra konuşmalar” dikkat çekiyor. Bu ikisinin ne olduğunun anlaşılması için birkaç örnek cümle yazabiliriz: resmi konuşma: “eğil” , “ayakkabılarını giy” , “akşam yemeğini bitir”. Ekstra konuşma: “ne büyük bir ağaç!” , “bu dondurma nefis!”, “haniymiş annesinin koca bebeği”

Resmi konuşmalar günlük hayatta gerekli olan konuşmalar. Fakat çocukla iletişim kurabilmek için çok daha fazla ekstra konuşmaya ihtiyaç var. Bu örnek cümleleri okuduğumda aklıma, çocuğuna “okul nasıldı” diye sorup cevap alamadığında kızan ebeveynler geldi. Halbuki bu soru ucu açık bir soru değildir. İyi ya da kötü olarak cevaplandırılır ve biter. Yazar aynı şekilde cevabı evet veya hayır olan soruların da iletişimde etkili olmadığını söylüyor.

Yazar, nöroplastisiteden bahsediyor. Yani beynin sabit olmadığı, geliştirilebilirliği. Eskiden bireylerin doğduklarında belli bir zekaya sahip oldukları, bunun geliştirilemeyeceği düşünülürdü. Halbuki şimdi çocuğun belli bir potansiyelle doğduğu, fakat sonra aldığı eğitimin beyninin ve dolayısıyla yeteneklerinin gelişmesinde oldukça etkili olduğu biliniyor. Özellikle de ilk üç ya da beş yıl burada sıklıkla vurgulanıyor.

Çocuğun akademik başarısında hayatının ilk üç yılında duyduğu kelimelerin çok önemli olduğunu söyledik. Bir diğer önemli nokta ise iletişimin çocuğun matematik başarısına olan etkisi. Evde daha çok matematiksel ifade duyan çocukların matematikte daha başarılı olduğu saptanıyor. Uzun-kısa, yakın-uzak, büyük-küçük gibi kavramlar ile sayılar, geometrik şekiller, uzunluk ölçüleri gibi şeyleri daha çok duyan çocuklar matematikte diğerlerine kıyasla daha başarılı oluyorlar.

Çocuk için bebekliğinden itibaren zengin bir dil çevresi oluşturmak oldukça önemli. İki dille konuşmak, bebeklikten itibaren kitap okumak, geniş kelime haznesine sahip olup bunları kullanmak, normal günlük aktiviteleri yaparken bunları anlatarak yapmak bu noktada etkili olabilecek alışkanlıklar.

Etkili iletişimi ise 3 K kısaltmasıyla formüle ediyor. Birinci K: kavrayın. Çocuk ne yapıyor ya da neyle meşgul olmak istiyorsa ebeveyn kendisini ona yöneltmelidir. Örneğin çocuk bloklarla oynamak isterken onu kitap okumaya çağırmamalıdır. Çocuğun seviyesine inerek ve ona odaklanarak onunla ilgilenmelidir. Kavramayı azaltan, olumsuz etkileyen şey ise elektronik cihazlardır. Tüm bunlar olmadan çocukla karşılıklı etkileşim sağlanabilecektir. İkinci K: konuşun. Bunu yeterince açıkladığımızı düşünüyorum. Ebeveynin çocukla gerek destekler, gerek açıklar, gerekse paralel şekilde konuşmasıdır. (Paralel konuşma: Çocuk annesinin çantasını eline almış bu sırada anne onunla konuşuyor: “Annenin çantasını aldın” “Annenin çantası çok ağır” “İçine bakalım mı?” “Ah annenin anahtarlarını buldun” vs. gibi çocuk bir iş yaparken o iş hakkında konuşma)



Üçüncü k: karşılıklı yapın. Bu da çocukla karşılıklı sohbet etmektir. Karşılıklı konuşmayı sınırlayan kelimelerden biri “ne”dir. Bunun yerine “nasıl” veya “neden” sorusu çocuğun çok çeşitli kelime, düşünce ve fikirlerle yanıt vermesini sağlar.

Çocuğa yapılan övgünün türlerine de değiniyor yazar. İki tür övgü vardır. İnsan temelli övgü ve süreç temelli övgü. İnsan temelli övgü “çok akıllısın” şeklinde olurken süreç temelli övgü “bu yapboz için çok çalıştın ve bitirdin. Harika bir iş çıkardın!” şeklinde olabilir. Çocuğa yapılacak övgü süreç temelli olmalıdır. Çünkü araştırmalar süreç temelli övgüleri daha çok duyan, çabaları için övülen çocukların bir zorlukla karşılaştıklarında vazgeçme ihtimallerinin daha düşük olduğunu, onlara okulda ve hayatta daha iyi olmalarına yardımcı olan bir sebat gösterdiklerini kanıtlıyor.

Küçük yaşta çocuklarla iletişimin önemine dair bu hususlara dikkat çeken yazar bu iletişimin uluslar arası çapta yaygınlaşabilmesi için çeşitli çalışmaları halen yürütüyor. Okul öncesi dönemde çocukların hayatında meydana gelecek ufak değişimlerin ülkelerin geleceğinde önemli katkılara sebep olacağını savunuyor.

Merve KUNTOĞLU

Tarih İlminin Faydalandığı Bilimler Nelerdir?


TARİHİN FAYDALANDIĞI BİLİMLER: 

1- Coğrafya: Yeryüzü bilimi, Her tarihi olay belli bir coğrafi mekanda meydana gelir .Tarihi olayların oluşumu esnasında iklim,yeryüzü şekiller,ekonomik faaliyetler konum vb. coğrafi faktörler etkili olabilmektedir.Bu faktörlerin bilinmesi tarihi olayın tüm yönlerinin aydınlatılmasına büyük ölçüde katkı sağlamaktadır.

2- Arkeoloji: Kazı Bilimi, eski medeniyetlerin kalıntılarını araştırır. Toprak veya su altında kalmış eski insan topluluklarına ait tarihi kalıntılar ve eserleri kazı yaparak ortaya çıkaran ve inceleyen bilimdir. Arkeoloji özellikle tarih öncesi döneme ait araştırmalarda tarih biliminin en önemli yardımcısıdır. 

3- Kronoloji: Takvim bilimi, tarihsel olayların sırasını takip eder. Kronoloji, tarihi olayların zamanının belirlenmesinde ve sıralanmasında tarihe yardımcı olur. Zamanı tespit edilemeyen olayların doğru olarak değerlendirilmesi mümküm olmayacaktır. Kronoloji bilimi belli bir sistem içinde zamanın bölümlere ayrılmasını sağlayarak tarihi olayları sıralamaktadır. Dolayısıyla tarihi gelişmelerin birbiri üzerindeki etkilerinin ortaya konulmasına (olaylar arasında neden-sonuç ilişkileri kurulmasına) yardımcı olmaktadır. 

4- Paleografya: Eski yazı bilimi. Paleografi eski yazıları okuma bilimidir. Tarih araştırmalarında bir toplumun dilini bilmek kadar kullandığı yazıyı da bilmek gerekir. Mezopotamya tarihi için çivi yazısının, Mısır tarihi için hiyerogliflerin (resim yazısı), Orta Asya Türk tarihi için Kök Türk Uygur ve Çin alfabelerinin, İslam tarihi için Arap alfabesinin, Avrupa tarihi için Latin alfabesinin bilinmesi gerekir.

5- Epigrafi: Tablet Bilimi. Epigrafi anıtlar üzerindeki kitabeleri ve yazıları inceleyen bilim dalıdır. Filoloji ve paleografi bilimleri ile iş birliği içerisinde çalışır. Anıtlar üzerindeki kitabeler ait olduğu dönem hakkında önemli bilgiler verir. Örneğin Kök Türkler zamanında oluşturulan Orhun Kitabelerinde devletin siyasi, sosyal yapısı hakkında birtakım bilgi verilmiştir. 

6- Filoloji: Dil Bilimi. Geçmişte veya günümüzde var olan dilleri inceler. Diller arasındaki bağları ve sözcük alış verişlerini araştırarak, toplumların kültürel alandaki gelişmişliklerini ve değişil kültürler arasındaki ilişkileri aydınlatır.

7- Diplomatik: Devletler arası antlaşmalar bilimi. Devletler arasında yazışmaları inceleyen bilim dalıdır. Tarihsiz belgelerin tarihlendirilmesi, sahte belgelerin gerçeklerinden ayrılması gibi konular diplomatik biliminin kapsamına girer. 

8- Antropoloji: İnsan ırkı bilimi. İnsan ırklarını fiziksel açıdan inceleyen bilim dalıdır.İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olur. Antropolojinin bir dalı olan sosyal antropoloji ise toplumların kültürel gelişmeleri üzerinde durur. 

9- Etnografya: Halk ve kültür bilimi. Toplumların kültürel özelliklerini (örf, adet ve geleneklerini) inceleyen bilim dalıdır. Etnografyanın ortaya çıkardığı bulgular özellikle yazılı kaynakların yetersiz kaldığı dönemlerin aydınlatılmasında önemli yararlar sağlar.

10- Sosyoloji: Toplum Bilimi. Sosyoloji toplumdaki sosyal kanunları ortaya koyar. Tarih ise geçmişteki olayları bu kanunları göz önünde bulundurarak inceler. Tarih araştırmalarında doğru sonuçlara varabilmesi için sosyoloji kanunlarının bilinmesine ihtiyaç vardır.

11- Psikoloji: Ruh Bilimi. İnsan davranışları ve toplum psikolojisi tarihsel olayları açıklamada yardımcı olur.

12- Nümizmatik: Para bilimi. Nümizmatik eski paraları inceler. Bu paraların ait oldukları medeniyetlerle ilgili bilgi edinilmesinde tarih bilimine yardımcı olur. Para üzerinde yer alan bazı yazılar devlet, hükümdar, devletin mali gücü gibi konularda tarihçiye önemli ipuçları verebilir.

13- Onomastik: Yer adları bilimi. 

14- Siciliografi: Mühür bilimi

15- Heraldik: Arma bilimi. Heraldik armaları inceleyen bilim dalıdır. Armalarda tarihin aydınlatılmasında önemli rol oynadığı için heraldik, tarihin faydalandığı bilim dallarından biri olarak kabul edilmektedir.

16- Geneoloji: Şeçere, soy kütüğü bilimi

17- Ekoloji: Doğa ve çevre bilimi. Canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen ve doğanın korunmasına yönelik çalışmalar yapan bir bilim dalıdır. İnsanın üretim ve tüketim faaliyetlerinin doğanın dengesini bozması bu bilimin doğmasına neden olmuştur. Doğal dengedeki bu bozulma da insan yaşamı, olayların oluşumu ve tarihin akışını önemli bir şekilde etkilemiştir.

18- Hukuk: Kanun bilimi. Bir toplumda insanların birbirleriyle ve devletle ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Bir topluma ait hukuk kurallarıyla o toplumun iktisadi, siyasi, kültürel yapısıyla ilgili bilgiler elde edilebilir. 

19- Edebiyat: Duygu ve düşünce aktarma bilimi. Duygu ve düşünceleri söz veya yazı ile etkili bir biçimde anlatma sanatıdır. Tarih boyunca meydana gelmiş olaylar edebiyata konu olmuş, bu olayların günümüze kadar aktarılmasında edebiyat önemli rol oynamıştır.

20- Felsefe: İnsan doğru düşünme bilimi. Felsefe doğru ve bilinçli düşünmeyi belirtiler arasındaki genel bağları kurmayı öğreten dünya görüşlerinin kavranmasına imkan hazırlayan bir bilim dalıdır. Tarihi düşünüş ve münasebetleri gösteren kolu ise Tarih Felsefesidir. Olayların doğru tahlili ancak o devrin felsefesini bilinmesiyle mümkün olur.

21- İktisat: Ekonomi bilimi

22- Sanat Tarihi: Sanatsal gelişmeler bilimi. Sanat tarihi kısmen arkeolojinin de metotlarını kullanarak son zamanlarda gelişme göstermiş bir bilim dalıdır. Sanat tarihi bir sanat eserinin sanatçısını ve sanatsal değerini, toplumun sanata karşı bakış açısını belirlemeye çalışır. Ayrıca toplumların kültür seviyelerinin, medeniyete katkılarının tespiti ve o toplumdaki sanatın geliştiği ortamın ayrıntılarıyla bilinmesi aşamasında tarih bilimine yardımcı olur. 

23- İstatistik : Belirli bir amaç için veri toplama, tablo ve grafiklerle özetleme, sonuçları yorumlama, özellikler arasındaki ilişkiyi araştırma ilkelerini kapsayan bir bilimdir. İstatistiksel veriler, tarihi olayların değerlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir. 

24- Kimya : Karbon 14 metodu ile tarihi buluntuların madde yapısını inceleyerek ait oldukları zamanı belirler. Bu sayede uygarlık gelişimi daha iyi anlaşılır. Aynı zamanda belgelerin yada bulguların kimyasal özellikleri (kağıdın cinsi, kullanılan mürekkep, boyalar) incelenerek orijinal olup olmadığı hakkında değerlendirilmelerde bulunulur. 

12. Sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları - IV. Ünite Bilimsel Yazılar


IV. ÜNİTE: BİLİMSEL YAZILAR 

Bilimsel yazı, öğretme, doğruluk ve yenilik için yazılan yazı türüdür. Kendine özgü bir anlatım tarzıdır. Yazı, dile dayanır. Dil ortak anlaşma aracıdır. Belli kural ve tekniklere ulaşabilir. Bilimsel ancak dile dayandığı için sıkıcı veya anlaşılamaz olmamalıdır. 

1. Plan 

Bilimsel yazı birkaç sayfalık bir makale olabileceği gibi birkaç yüz sayfalık kitap da olabilir. Esas itibariyle teknik aynıdır. Yazının değil veya "Osmanlı'da Tıp" araştırması yapan yazarın a söze başlarken de denebilir. Önsözün ardından kısa veya uzun bir Giriş bölümü gelir. Giriş'te kitabın iskeleti anlatılır. Konular açıklanır, bilgi verilir. Buna methal de denir. Ana bölümlendirme Kısımlar ve Bölümler şeklindedir. Kitap Sonuç'tan sonra Ekler, Kronoloji, Bibliyografya, İndeks ile biter. Kitabın başında yazarın biyografisi, künyesi, teşekkür, kısaltmalar, resim ve şekil cetveli yer alır. 

2. Teknik 

Türkiye'de kullanılan karma usuldeki standart şudur: Yazar adı, Eser adı, (çeviriyse çevirmeni), Yayınevi, Yer ve tarih. Mesela Vikipedi hakkında Ahmet Sezer adlı yazarın kitabı şöyle gösterilir: Ahmet Sezer, Vikipedi, İstanbul 2006. Burada araya giren ve ençok karıştırılan cilt, sayfa ve basımdır. 

Bunlar şöyle gösterilmelidir: Ahmet Sezer, Vikipedi, Viki Yayınları, C.1, İstanbul 2006, s.1. Eser çeviriyse eser adından sonra çevirmeni yazılır. Parantez kullanılmaz. Araştırma bir dergide çıkmışsa format şudur: Ahmet Sezer, "Vikipedi", Viki dergisi, Sayı:1, s.1. 

Yazının kaynakları metinde nasıl gösterilir? Bunun yaygın iki metodu vardır. Birincisi, açıklanan görüş daha önce söylenmişse yeni bir cümleyle anlatılsa dahi üzerine gönderme numarası konulmalıdır. Yahut kaynağı doğrudan alıntılamak ve üzerini numaralandırmaktır. Buna sayfa altı dipnotu metodu denir. Numaralar sayfa altında sıralanıp kaynaklar yazılır. Burada yazar ismi soyadından önce gelir, kitabın sonundaki soyadı sırasıyla karıştırılmamalıdır. 

İkinci gönderme metodu yaslanan görüşün veya alıntının yanına parantez açarak yazarın adı ve yayının tarihi verilir. (Sezer:2006) gibi. Bunun yukarıdakinden farkı dipnotlarının bölüm sonlarında verilmesidir, ancak sayfaaltı dipnotu yaygın olduğu üzere bu metod kullanılmasa, doğrudan metinde göndermeler numaralandırılsa da olur. 

3. Doğruluk 

Girişte belirtildiği gibi bir yazar daha önce başkalarının söylediklerini belirtmek zorundadır. Bu bilimsel namustur. Eğer başkasının görüşlerini alır ve gönderme yapmazsa bilimsel hırsız durumuna düşer. Buna intihal denir. Tesadüfen iki yazar aynı görüşü söylemiş olabilir mi? Eskiler buna tevarüd derdi. Olabilir ancak bilerek başkasının görüşlerini kendine mal etme zaten bilimsel ağda belli olur. 

4. Dil (Üslup) 

Bir yazarı olduran yahut öldüren dilidir. Mükemmel bir düşünce berbat bir dil yüzünden anlaşılmaz, okunmaz. Tersi de mümkündür, çok parlak, cafcaflı bir dille yazılmış ve bilimsel diye sunulmuş boş eserler görmek mümkündür. 

Yazar ulusal dili okulda öğrenir, ama bilimsel dili öğrenmesi yıllarını alır. O yüzden bilimsel yazı yazmak kolay değildir. Yazarın anadiline hâkim olması ön şarttır. Dilbilgisi ve yazım yanlışları düzeltilebilir ama mantık hataları düzeltilemez. 

Bilimsel yazı, jargon'dan kaçınmalıdır. Jargon, Webster's' daki tanıma göre: karışık, anlamsız, acayip, ilkel dil-teknik terminoloji-gizemli, dolaylı, uzun kelimelerle önemli hissi veren dil. 

Türkçede yazı dilinde -di'li geçmiş zaman kullanılır. -miş'li geçmiş zaman bürokratik bir dil olduğundan artık pek az araştırmada yer almaktadır. Görüşler ifade edilirken eskiden Biz'li anlatım yaygındı, bugün kimse "biz bu hususta şöyle düşünüyoruz" gibi çoğul bir ifade kullanmaz. 

5. Kaynak Gösterme 

Kaynakça, yararlanılan kaynakların dökümüdür. Metinde gönderme yapılan bütün kaynaklar sıralanmalıdır. Hangi kaynağın nasıl kullanıldığı yazarın inisiyatifindedir ancak metinde bahsi geçmeyen kaynakların gösterilmesi lüzumsuzdur ve okunduğu zannını vermek itibariyle ahlaki değildir. Bibliyografya yazar soyadına göre, alfabetik yapılır.

İyi Geceler Bay Tom (Michelle Magorian) Kitap Sınavı Yazılı Soruları ve Cevap Anahtarı

Kitabın Adı: İyi Geceler Bay Tom Kitabın Yazarı: Michelle Magorian Kitap Sınavı Soruları ve Cevap Anahtarı 1. Will'in kollarındaki morlu...