18 Haziran 2022 Cumartesi

Tayinci Çocuğu Tahsin Kimdir?



Tayinci Çocuğu Tahsin Kimdir?

Hele bi bak Tahsin ...
Tahsin'in babası subaydı. Tayinci çocuğu derlerdi ona. Okul yıllarında Erzurum'a gittiler...
Okul bir oda, beş sınıf; ikinci sınıftan başladı. Tahsin konuşmadı, konuşamadı; okuyamadı da...
Derken yine tayin; Erzurum'dan Kayseri'ye...

Okuyamayan, konuşmayan Tahsin'i birinci sınıfa geri çektiler. Birinci sınıflara Aliye Öğretmen bakıyordu. Kekemelik tutmuştu Tahsin'i... Her gün, bütün çocuklar gittikten sonra Aliye Öğretmen Tahsin'le çalıştı, konuşma pratiği yaptılar. Bir buçuk yıl sürdü bu konuşma talimleri...

Birgün Aliye Öğretmen;
"Senin en kolay söylediğin kelime nedir," diye sordu.
"Hele'dir öğretmenim"
"Peki, bu kelimenin arkasına kelime ekleyerek konuş, hele be, hele sen gel, hele git gibi..."
"Hele be öğretmenim, hele sen gel öğretmenim..."
Sorun böylece çözüldü.

5'inci sınıfta okul birincisi oldu Tahsin. Aliye Öğretmen tuttu elinden bilgi yarışmalarına katıldı. Tayinci çocuğu Tahsin...
Yine tayin Kayseri'den İstanbul'a...

Tahsin okudu makine mühendisi oldu. Bir daha okudu. Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi.

Yıllar sonra...
Kayseri PTT'den ismi Aliye olan ne kadar insan varsa hepsinin telefonunu aldı. Bir bir aradı öğretmenini bulmak için.

"Aliye isminde, şu şekilde, şurada bir öğretmenim vardı, onu arıyorum..."
Yılmadı Tahsin.
Telefonlardan biri "bir akrabasının tanıma uyduğunu" söyledi ve ekledi "hep sizin adınızı söylerdi..."

izini sürdü ve buldu.
Ellerinden öptü öğretmeninin...

Tahsin...

Reklamı sevmedi. Bir tıraş bıçağının tüm dünyada yayınlanacak reklamını da otomobil markasının reklamını da kabul etmedi. Şampuan, diş macunu, banka hepsine "hayır" dedi.

"Dünyada her şey para değildir," dedi.

Yine tayin...
Bu dünyadan 16 Eylül 2016'da tayini çıktı...
Hele bir gitti...
Hele Allah rahmet eylesin...
Hele saygıyla...

Tahsin!
Tahsin Tarık Üregül

Tarık AKAN diye bilinir.

25 Nisan 2022 Pazartesi

Metal Madeni Paraların Maliyeti, Ağırlığı, İçerisinde bulunan Madenler ve Karışım Oranları



Ülkemizde kullanılan metal paralar; 1 kuruş, 5 kuruş, 10 kuruş, 25 kuruş, 50 kuruş ve 1 lira olmak üzere 6 değerde üretilmektedir.

Son günlerde 5 lira madeni paraların tedavüle çıkacağı konuşulmaktadır. Bu durum dikkatleri metal paralara çevirmiştir. Biz de bu makalemizde metal paraların ağırlığına, maliyetine ve içerilerinde bulunan madenlerin karışım oranlarına yer vererek bu konudaki merakı gidermeye çalıştık.

Metal paraların alım gücü değerlerinin yanında bir de maliyet değerleri vardır. 

Günümüzde emtia fiyatları hızla artınca metal paraların alım gücü değeri maliyet değerlerinin altında kalmıştır.

Son yapılan değerlendirmelere göre metal paralarımızın maliyet değerleri şu şekildedir;

1 Kuruş : 2,20 gr ağırlığındadır. %70 bakır ve %30 nikel karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 1 kuruşun maliyeti 0,96 kuruş yapmaktadır.

5 Kuruş : 2,90 gr ağırlığındadır. %65 bakır, %18 nikel ve %17 çinko karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 5 kuruşun maliyeti 1,03 lira yapmaktadır.

10 Kuruş : 3,15 gr ağırlığındadır. %65 bakır, %18 nikel ve %17 çinko karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 10 kuruşun maliyeti 1,12 lira yapmaktadır.

25 Kuruş : 4,00 gr ağırlığındadır. %65 bakır, %18 nikel ve %17 çinko karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 25 kuruşun maliyeti 1,42 lira yapmaktadır.

50 Kuruş : 6,80 gr ağırlığındadır. %65 bakır, %18 nikel ve %17 çinko karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 50 kuruşun maliyeti 2,42 lira yapmaktadır.

1 Lira : 8,20 gr ağırlığındadır. %65 bakır, %18 nikel ve %17 çinko karışımından elde edilmektedir. Bu durumda 1 liranın maliyeti 2,92 lira yapmaktadır.

24 Nisan 2022 Pazar

Hayattan Ne Öğrendim? - Sonsuz Bir Karanlığın İçinden Doğdum, Işığı Gördüm, Korktum, Ağladım - Mevlana



Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.

Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi,
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu,
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla.
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim.

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu.
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi.
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu,
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim..

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğin öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini,
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde.
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra kararında acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya...
Kalp durur...
Akıl unutur...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur...


6 Şubat 2022 Pazar

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ - Eğitim Müfettişi Doğan CEYLAN


İzmir Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen iki öğrencisi tarafından öldürülüyor. Olayın araştırılması için Maarif Müfettişi Doğan Ceylan görevlendiriliyor.

Müfettiş, öyle bir rapor düzenliyor ki, tüm anne ve babaların okuması ve kendilerine ders çıkarması gereken bir rapor.

Türk gençliğinin içinde bulunduğu bir durumu analiz ediyor ve duygusuz nesi tehlikesine işaret ediyor.

Lütfen okuyun ve günümüz gençliğinin son durumunu değerlendirin.

İşte o rapor,,

DUYGUSUZ NESİL TEHLİKESİ
Doğan CEYLAN, Eğitim Müfettişi

Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.

Şehitler için gözyaşı döken kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar.

Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.

Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.

Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.

Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar.

Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar.

İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı.

Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.

Geçmiş onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar.

Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar.

Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz.

Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum.

20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak?
Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek?
Evlerini nasıl idare edebilecek?
Ülkeyi nasıl yönetecek?
Vatanı nasıl savunup can verecek?

Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim.

Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık.

Uçmayı bilmeyen kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.

Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz.

Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar.

Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar.

Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar.

Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.

Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz.

Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.

Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar.

Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar.

Acımıyorlar……
Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın….
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize.
Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli.
Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. 
Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.
Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek…

Doğan CEYLAN, Eğitim müfettişi

5 Şubat 2022 Cumartesi

Google Araması Yaparken Nelere Dikkat Edimelidir?

Google Araması Yaparken Nelere Dikkat Edimelidir?


Merak ettiğimiz, araştırdığımız, öğrenmeye çalıştığımız herhangi bir konuyu Google’da aramak çok kısa bir zamanda içinde mümkün olmaktadır. Google’ın arama yaptığımız konuyla ilgili milyonlarca sayfayı önümüze getirmesi çok kısa sürsede pek çok sayfa arasından istediğimiz bilgiye erişmek çok zaman almaktadır. Bu nedenle aşağıda paylaşılan bilgiler ışığında Google aramalarında istediğimiz bilgiye daha kısa zamanda erişmek mümkün olmaktadır.

Google arama operatörleri nedir?

Google arama operatörleri yaptığımız normal metin aramalarının özelliklerini derinleştiren çeşitli komutlar bütününe deniyor. Temelde bu komutlar Google’a farklı bir türde arama yapmasını söyleyip, arama sonuçlarını daraltmamıza yarıyor. Örneğin tam olarak aranan kelime grubunu barındıran içeriklere erişmek için kullanılan tırnak işareti komutunun arama sonuçlarını nasıl daralttığını, yanlış bilgi psikolojisi kelimelerini arayarak görebiliriz.



Tırnak işareti kullanılmadan yapılan arama içinde “yanlış”, “bilgi” ve “psikolojisi” kelimeleri geçen tüm sonuçlara, yani 13 milyondan fazla sonuca erişmemizi sağladı.

google arama op 2


Tırnak işareti içinde yapılan arama “yanlış bilgi psikolojisi” kelime grubunu barındıran sonuçları gösterdiği için yalnızca 218 sonuç var.

İlgili komutlardan örnekleriyle beraber bahsetmeden önce hatırlatmakta fayda var; aradığınız kelime ile arama komutu arasına boşluk ya da bir başka simge koymadığınızdan emin olun.
 
Tırnak işareti

Yukarıda da belirtildiği gibi belli bir kelime grubunu aramak için tırnak işareti kullanılabilir. Bu bir özlü sözün ya da demeçin kaynağına ulaşmak için etkili bir yol olabilir.
 
AND - VE

İngilizce’de “ve” anlamına gelen AND komutu yalnızca aradığınız iki kavramın aynı anda bulunduğu içeriklere erişmenizi sağlar. ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in birlikte yer aldığı içerikler için ideal arama şu şekilde yapılabilir;



OR - VEYA

İngilizce’de “ya da” anlamına gelen bu komut sayesinde aradığınız terimlerden birini ya da diğerini barındıran içeriklere ulaşabilirsiniz.

AND ve OR komutu kullanarak yapılan sorgulardaki sonuç farkını daha iyi anlamak için aşağıdaki gibi bir şema kullanmak mümkün.

and or komut venn

site:

Belli bir internet sitesi içinde arama yapmak istediğinizden eminseniz, bu komutu kullanabilirsiniz. Aşağıdaki gibi bir sorgu ile İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan ve içerisinde “kadın cinayetleri” geçen içerikleri görmek mümkün.



filetype:

İngilizcede dosya türü anlamına gelen komutla belli bir dosya türünde arama yapmak ulaşmaya çalıştığınız bilgi için aradığınız kısa yol olabilir. Komutun ardından pdf, doc, docx, xls, xlsx, ppt gibi dosya tipi kısaltmaları ekleyerek ilerleyebilirsiniz.



- (eksi)

Bazı kelimeleri yaptığınız aramadan hariç tutmak için o kelimelerin önüne eksi (“-”) işaretini koymak yeterli.

Aradığınız terimin birden fazla anlamı varsa (örneğin çay, hem bir içeçek hem de bir tür akarsu anlamına gelir) istemediğiniz anlamı ifade eden kelimeler için bu komutu kullanarak arama özelleştirilebilir. Yanlış bilgi psikolojisine dair, içinde teyit kelimesi geçmeyen arama sonuçları için;


intitle:
 
Sorguyu bu komutla birlikte yaparsanız Google sonuçları o kelimeye başlıkta yer veren içeriklerle sınırlayacaktır.

Bu komut yalnızca ardından gelen kelime için çalışır. Eğer belli bir kelime grubuna başlıkta yer veren içerikleri arıyorsanız allintitle: komutunu kullanabilirsiniz. Yani [intitle:google intitle:arama] ifadesi [allintitle: google arama] ifadesiyle aynıdır.

Başlığında “şüphe” geçen Teyit yazılarına ulaşmak için şöyle bir sorgu yapabiliriz.



inurl:

Sorguya ekleyeceğiniz inurl: komutu Google’ın sonuçları, URL’sinde bu kelimeleri içeren linklerle sınırlamasını sağlar.
related:

Bu komut sorguda belirtilen internet sitesine benzer sitelerin listesini verir.



* (yıldız)

Eksik kelimeyi uygun olabilecek seçeneklerle tamamlamak için yıldız işaretini kullanabilirsiniz. Örneğin bazı kelimelerini hatırlamadığınız şarkı sözlerini bulmak ya da bir fotoğraftaki tabelanın görünmeyen kısmında yazan ismi tamamlayarak arama yapmak için başvuracağınız komut bu olabilir.

 

google arama op 9


Kombinasyonlar yaratmak mümkün

Komutları arama yaptığınız konunun gerektirdiği şekilde bir arada kullanmak mümkün. Bir alıntının kaynağını, bir fotoğrafın orijinalini ya da resmi belgeleri hızlıca bulabilirsiniz. Bir matematik problemi çözdüğünüzü ya da yemek tarifi hazırladığınızı düşünmek ve doğru komutları bir araya getirmek yeterli.

Mesela Teyit’in yanlış bilgi hakkında yayınladığı raporlara erişmek için aşağıdaki gibi bir arama yapmak sonuçları oldukça daraltacaktır.



Bu gelişmiş ancak pek bilinmeyen işlevler Google'ı son derece esnek bir araç haline getirebilir. Sadece birkaç temel komutu bilmek bile size avantaj sağlayabilir. Bahsettiğimiz komutlarla aynı işlevi gören Google gelişmiş arama sayfası da detaylı arama yapmak için kullanılabilir.

24 Ekim 2021 Pazar

Kullandığınız Her Sözcükle Bir Anlaşma İmzalarsınız


Kullandığımız her sözcükle bir anlaşma imzalarız...

Hem kendimizle, hem karşımızdaki kişilerle ve hem de tüm evrenle!

Bir insan gelecekte ne yaşayacağını merak ediyorsa eğer;

Bugün ne konuştuğuna baksın...

Sadece OLMASINI İSTEDİĞİNİZ şeyleri söylememiz gerekir.

"Hasta olmak istemiyorum" yerine,

"SAĞLIKLIYIM"

"Yaşlanmak istemiyorum" yerine

"HER ZAMAN GENÇ KALACAĞIM"

Beyin negatifi algılamaz. Söylenen her sözü gerçek kabul eder.

Mesela siz, "Unutma" dediğinizde onu *"unut"* olarak algılar. 

"Aklında tut"* demek daha doğrudur.

Birisine, “Panik yapma” dediğinizde daha fazla panik olacaktır. 

Bunun yerine "sakin ol" demek daha uygundur.

Bu yüzden, ne istiyorsak onu söylemeliyiz!

Birisi sizi gördüğünde "hasta gibi görünüyorsun" derse ve siz buna inanır, onaylarsanız, anında anlaşmayı imzalamış olur ve hastalanırsınız.

Bazı insanlar hastalıklarına sıkı sıkı sahip çıkarlar.

"Benim şekerim var!"

"Benim tansiyonum var!"

”Benim kolestrolüm yüksek!” 

vb...

*BENİM..!!!* diyerek sahip çıkarsanız o hastalık da sizi bırakmaz!

*"BEN" diye başlayan her cümleyi bilinçaltınız sahiplenir ve emir kabul eder.

*FARKINDALIĞI OLAN KİŞİ İSE: bedeninin kendine verdiği mesajdan ders çıkarır. 

Ve şu soruların cevabını arar;

*"Bilmem gereken şey ne?”

*”Hayatımda neyi değiştirmem gerekiyor?"

*"Nerede hata yaptım ki; hastalıkla bedenim beni uyarıyor?"

Büyüklerin çok söylediği bir söz vardır:

*"Bir şeyi kırk kere söylersen olur."

Hiç düşündünüz mü neden acaba?

Çünkü dil neyi çok söylerse, bilinçaltı onu gerçek kabul eder ve beyin gerçekleştirmek için harekete geçer.

*OLUMLU KONUŞMAK ve OLUMLU DÜŞÜNMEK işte bu yüzden çok önemlidir.

*Ağzınızdan çıkan cümleleri değiştirin, hayatınız değişsin..

Sözlerinizle birlikte, düşünceleriniz değişmeye başlar. 

Düşünceleriniz değiştikçe de davranışlarınız değişir ve siz başka birisi olursunuz.

Bir bakarsınız ki yaşamınız söyledikleriniz, düşündükleriniz, davranışlarınız olmuş..

Şimdi şu iki cümleye bakın. Ve iki cümlenin de ayrı ayrı size ne hissettirdiğini düşünün..

- “Bugün hava çok güzel ama yarın yağmur yağacak.”

- “Yarın yağmur yağacak olsa bile bugün hava çok güzel!”

Sadece iki kelime <AMA> ve <OLSA BİLE> kelimeleri cümledeki ifadeyi ne kadar değiştiriyor değil mi? İlkinde olumsuz bir duygu durumu ikincide ise her şeye rağmen mutlu olma durumu.

Biz sade düşüncelerimizden değil, duygularımızdan da sorumluyuz.

İçimizdeki kinden, nefretten, intikam duygusundan yükselen eksi elektrik, dünyadaki bütün zerreleri ürpertiyor.

Veya içimizden yükselen ve içine yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün nebatatı, bütün eşyayı alan hayırlı bir dua, güzel bir dilek dalga dalga bütün zerrelere, iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın ışınlarını yayıyor.

Ne olur kalbimizi, kafamızı hep sevgiyle, saygı ile, edep ile, incelikle ve güzel duygularla dolduralım.

Şems-i Tebrîzî der ki;

Eğer hala KIZIYORSAN, kendin ile olan kavgan bitmemiş,

Eğer hala KIRILIYORSAN, gönül evinin tuğlaları pekişmemiş,

Eğer hala KINIYORSAN, af makamına ulaşmamışsın; öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor

Eğer hala ”BEN” demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hala nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun,

Eğer hala musibetlere üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun,

Eğer hala şikayet ediyorsan, hakikatı göremiyorsun demektir.,

Huzurlu mutlu güzel günler yaşamanız dileğiyle...


9 Ekim 2021 Cumartesi

Empedokles’in Dostları (Amin Maalouf) Kitabının Özeti, Konusu, Tahlili


Kitabın Adı :
Empedokles’in Dostları

Kitabın Yazarı : Amin Maalouf

Kitap Hakkında Bilgi :

AMIN MAALOUF’TAN 8 YIL ARADAN SONRA YENİ BİR ROMAN…

Türkiye’de geniş bir okur kitlesine sahip Amin Maalouf yeni romanı Empedokles’in Dostları’yla okurlarını selamlıyor.

Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi.

Atlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir.

Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir...

Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.

“Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.”
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Özeti:

Alexander, anne ve babasıyla mutlu bir hayat sürerken aslında babasının ıssız bir adada ailesiyle huzurlu bir hayat geçirmek gibi bir hayali vardır. Bunun için baba Antioche adında küçük bir adanın bir kısmını satın almıştır ancak daha sonra maddi durumu bozulunca hayali yarım kalmış ve çalışmaktan hayalini gerçekleştirmek için zaman bulamamıştır. Alexander, anne ve babası öldükten kendisi de hukuk fakültesini bitirdikten ve hayatını düzene koyduktan sonra hem bazı dergilere karikatür çizimi yaparak para kazanmaya başlar. Bir yandan da babasının hayali olan yaşamı gerçekleştirmek amacıyla bu adaya ev yaptırır ve burada çizimlerini yaparak yaşamaya başlar. Biraz zaman sonra ise Éve isminde bir yazar küçük adanın kalan kısmını satın alarak bu adaya yerleşir ancak ilk beş yıl boyunca hiç görüşmezler çünkü Éve yalnızlıktan mutluluktan duyan ve yalnızlığını kimseyle paylaşmak istemeyen biridir.

Alexander, birileriyle görüşmek istediği zaman kasabada bulunan bir bara giderek orada zaman geçirir. Oradaki kayıkçı ile de zaman içerisinde dost olmuş ve uzun zamandır dostlukları devam etmektedir. Agamemnon ismindeki kayıkçı sürekli kitap okuyan, kültürlü biridir. Alex'in, Éve'nin evine gidip gelmesiyle yakınlaşmaya başlarlar. Bu sıralarda telefonlar çekmemeye başlar, radyolar kullanılamaz durumdadır ve haberleşmek için hiçbir yol kalmamıştır. Amerikan başkanı açıklama yapsa da Alex, kendi arkadaşı Moro'yu aramış ve biraz bilgi almıştır. Moro, başkanın çok yakınında bulunan biridir. Moro, Demosthenes adında bu dünyadan olmayan birinden bahseder. Demosthenes bir Yunan mitolojisi ismidir. Alex, Moro'ya Agamemnon'dan bahseder. Ve bu ikisinin aynı dünyadan olabileceğini tahmin ederler.

Agamemnon hangi dünyadan geldiklerini ve Empedokles adı verilen kişinin onların tarihin başını oluşturduğunu, onların da Empedokles'in ve bilimin yolundan gittiğini söyler. Bir zaman sonra Empedokles'in dostları adı verilen bu örgüt kötü gözle görülmeye başlanır ve dünya tarafından istenmez. Agamemnon'un evi yakılmış ancak Agamemnon'a zarar verememişlerdir. Empedokles'in Dostları çok güçlüdür. Ve teknolojik olarak çok gelişmişlerdir. Biraz zaman geçtikten sonra deniz hastanesi adı verilen gemiler adaların kenarlarına gelmiştir. İlk zamanlar kimse onların iyileştirebileceğine inanmasa da bazı felç hastalarını iyileştirmeleri, vurulan ve olay yerinde ölen kişileri diriltmeleri gibi olaylar arttıkça gemilerin önündeki kalabalıkta zamanla artar.

İnsanların sonunun geleceğini düşünen bir takım kişiler, bu gemilerden birini bombolar ve Empedokles'in Dostları dünyayı terk ederek kendi dünyalarına dönerler. Tüm dünya onlardan özür dilerler ve en sonunda konuşma yapmak için Demosthenes ve Kraliçe Elektra geri dönerler insanlara olgunlaşmaya hazır olup olmadıklarını sorarlar ancak hemen cevap vermek zorunda olmadıklarını onların bizi her zaman izlediklerini söyleyerek tekrar giderler ve Alex'e göre bir daha geri dönmeyeceklerdir. Alex, onlara Éve ile kendisini birleştirdiği için ve bir çocukları olacağı için minnettardır. Bir ay içerisinde gelmiş ve geri gitmişlerdir. Bu bir ay içinde Alex çizim yapmamış sadece bu yaşananları günlüğüne yazmakla zaman geçirmiştir. Empedokles'in Dostları'nın gitmesiyle günlüğü bitirir ve çizim yapmaya geri döner.

Postayla Gelen Deniz Kabuğu (Behiç Ak) Kitabının Özeti, Konusu ve Kitap Hakkında Bilgi

Kitabın Adı: Postayla Gelen Deniz Kabuğu Kitabın Yazarı:  Behiç Ak Kitap Hakkında Bilgi: Dijital dünyanın labirentlerinden çıkış mümkün mü?...