Kitabın Yazarı: Bilgin Adalı
Kitap Hakkında Bilgi:
Zaman için dolaşabilen bir bisikletiniz olmasını istemez miydiniz? Bisikletinize atlayıp, eski çağlara kadar gidip dünyamızın ilk günlerinde yaşayan insanları yakından görmek hoşunuza gitmez miydi? Yağmur ile Damla, işte böyle bir Zaman Bisikleti icat eden iki kardeş. Değişik bir bisiklet bu. Babalarıyla birlikte sık sık bisiklete atlayıp eski çağlara gidiyorlar. Günümüzden tüm yüz bin yıl öncesine. Akdeniz'in en güzel kentlerinden biri olan Antalya'nın biraz ötesindeki 'Karain Mağarası'nın yakınında duruyorlar. Orada, bugünkü insanların ataları olan ilk insanları görüyorlar. Çuka ile Anin de bu mağarada yaşayan iki kardeş. Bu iki kardeşin en önemli özelliği, gördükleri şeylerden kimsenin akıl edemeyeceği sonuçlar çıkarıp yeni buluşlar yapmak. Yüz bin yıl öncesinde iki kardeş: Çuka ile Anin, yüz bin yılın bugününde de yine iki kardeş: Yağmur ile Damla. Ve yaşayacağınız ilginç bir serüven.(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Konusu:
Zaman Bisikleti kitabı, iki kız kardeş ve babalarının bir bisiklet ile zamanda geçmişe yaptıkları yolculukları konu almaktadır.
Kitabın Özeti:
Bir gün Bilgin Bey kızları Damla ve Yağmur'a eski bisikletini verir. Kızlarından bu bisikleti bir zaman bisikletine dönüştürmelerini ister. Bir süre sonra kızlarını bisikletle başbaşa bırakıp kendisi uyumaya gider. Bilgin Bey uyandığında kızlarının yaptığı zaman bisikletini şaşkınlıkla farkeder. Bilgin Bey kızlarıyla birlikte, kızlarının her ayrıntıyı düşünerek hazırladığı bisikletle zaman yolculuğuna çıkar.Çuka, çok akıllı bir çocuktur ve hayatı kolaylaştırmak için sürekli birşeyler denemektedir. Çuka taş ve ağaç dalı kullanarak bir balta yapmaya çalışmaktadır. Çuka ilk denemelerinde başarısız olsa da pes etmeyerek güzel bir balta yapmayı başarır. Böylece kabile başkanı, başkanlık kolyesini Çuka'ya verir. Kabile başkanı Çuka'yı kendinden sonraki başkan ilan eder.
Bilgin Bey ve kızları o gün eve dönerler ama birkaç hafta sonra daha fazla dayanamayıp tekrar zaman yolculuğuna çıkarlar. Sabahın erken saatlerinde Karain'i izlemeye başlar. Anin'in tek başına bir yere gittiğini görürler. Bir süre sonra Anin bir kamış alır ve ucunu sivriltip yüksek dallardaki elmaları toplamak için kullanır. Çuka uyanıp Anin'in yanına gittiğinde yaptığı icadı görür ve onunla gurur duyar. Bu icadı geliştirmek için Taşçı Amca'dan özel bir taş yapmasını ister. İstediği biçimdeki taş hazır olunca taşı, ucu çatallaştırılmış kamışa sabitler. Böylece ilk mızrağı yapar ve Taşçı Amca'ya mızrağı denetir. Akşam olunca kabile reisi bu yeni icadı görüp dener. Böylece Anin'i mızrakçıbaşı ilan eder. Bu olaya şahit olan Bilgin Bey ve kızları eve dönerek yaşadıklarını annelerine anlatırlar.
Bir süre sonra Bilgin Bey kızlarının isteğiyle, zaman bisikletine atlayıp yine yolculuğa çıkarlar. Bu kez geçen seferki zamanın bir yıl sonrasına giderler. Bilgin Bey ve kızları, Çuka, Anin ve babaları Ara'yı, Beldibi'nde kendilerinden daha ilkel bir kabileye ateş yakmayı ve av aletlerini kullanmayı öğretirken izlerler. Daha sonra ise evlerine dönüp heyecanla bir sonraki yolculuğa çıkacakları zamanı beklerler.
Bilgin Bey ve kızları çok fazla zaman geçmeden tekrar Çuka ve Anin'in yaşadığı zamana giderler. Bu kez Çuka'nın balık yakalamak için dereye gittiğini ve Anin'le birlikte yeni yöntemler deneyerek birçok balık yakalayıp döndüklerini görürler. Eskiden balık yakalamak için sırılsıklam olan kabile üyeleri Çuka ve Anin'in kullandıkları yeni yöntemi öğrenirler. Böylece kolay bir şekilde bütün kabileye yetecek kadar balık avlarlar. Kabile üyelerinin hepsi yakaladıkları balıklarla hazırlanan güzel bir ziyafet çekerler. Bilgin Bey ve kızları da eve gidip annelerinin kızarttığı balıklarla ziyafet çekerler.
Başka bir zaman ise Bilgin Bey sınavlarından yüksek not alan kızlarına ödül olarak zamanda yolculuğa çıkarlar. O gün Çuka'nın çok üzgün olduğunu gören Bilgin Bey ve kızları Çuka'yla Anin'in konuşmalarını dinleyerek bunun nedenini anlarlar. Biraz sonra ise Çuka, suyu mağaralarının yanına getirmenin kabileye çok büyük kolaylık sağlayacağını söyler. Bunun üzerine suyu mağaralarının yakınına getirebilmek için fikirler düşünür ve denemeler yaparlar. Kamışlarla su olukları yaparlar ve kabilenin yardımlaşmasıyla mağaranın girişine kadar suyu getirmeyi başarırlar. Tüm kabile bu güzel olayı kutlamak için hazırlık yaparken Bilgin Bey ve kızları evlerine dönerler.
Güzel bir yaz günü Bilgin Bey balık tutmayı düşünmektedir ama kızları her zamanki gibi yine babalarını ikna ederler ve zamanda yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukta Çuka'nın bir kütük ve dal parçasıyla uzaktan haberleşme yöntemini bulduğunu izlerler. Bilgin Bey ve kızları eve dönerken zamanı, yola çıktıkları ilk ana ayarlarlar ve balık tutmaya giderler.
Daha sonra da bir çok defa daha zamanda yolculuk yaparlar. Bir seferinde anneleri de onlara katılır. Bu yolculuklar sayesinde de köpeklerin evcilleştirilmesinden tuzakla avlanmaya kadar pek çok yeniliğin bulunuşunu izlerler.